Türkiye nüfusu 31 Aralık 2013 tarihi itibarıyla 76 667 864 kişi oldu
Türkiye'de ikamet eden nüfus 2013 yılında, bir önceki yıla göre 1 040 480 kişi arttı. Erkek nüfusun oranı %50,2 (38 473 360 kişi), kadın nüfusun oranı ise %49,8 (38 194 504 kişi) olarak gerçekleşti.
Yıllık nüfus artış hızı 2012 yılında ‰12 iken, 2013 yılında ‰13,7'ye yükseldi.
İl ve ilçe merkezlerinde yaşayanların oranı %91,3 oldu
İl ve ilçe merkezlerinde ikamet edenlerin oranı 2012 yılında %77,3 iken, 14 ilde büyükşehir belediyesi kurulması ve büyükşehir statüsündeki 30 ilde, belde ve köylerin ilçe belediyelerine mahalle olarak katılmasının önemli etkisiyle bu oran 2013 yılında %91,3 olarak gerçekleşti.
İstanbul'da ikamet eden nüfus bir önceki yıla göre %2,2 artış gösterdi
Türkiye nüfusunun %18,5'inin ikamet ettiği İstanbul, 14 160 467 kişi ile en çok nüfusa sahip olan il oldu. Bunu sırasıyla takip eden iller; %6,6 ile (5 045 083 kişi) Ankara, %5,3 ile (4 061 074 kişi) İzmir, %3,6 ile (2 740 970 kişi) Bursa ve %2,8 ile (2 158 265 kişi) Antalya'dır. Bayburt ili ise 75 620 kişi ile en az nüfusa sahip il oldu.
Türkiye nüfusunun ortanca yaşı yükseldi
Ülkemizde 2012 yılında 30,1 olan ortanca yaş, 2013 yılında önceki yıla göre artış göstererek 30,4 oldu. Ortanca yaş erkeklerde 29,8 iken, kadınlarda 31 olarak gerçekleşti. Ortanca yaşın en yüksek olduğu iller sırasıyla Sinop (38,2), Balıkesir (37,7) ve Edirne (37,6) iken, en düşük olduğu iller ise sırasıyla Şırnak (18,7), Şanlıurfa (19) ve Ağrı (19,7)'dır.
(TÜİK, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları, 2013)
|
Toplam Nüfus
|
Kent Nüfusu
|
%
|
Kır Nüfusu
|
%
|
1960
|
27.754.820
|
8.859.731
|
31,9
|
18.895.089
|
68,1
|
1965
|
31.391.421
|
10.805.817
|
34,4
|
20.585.604
|
65,6
|
1970
|
35.605.176
|
13.691.101
|
38,5
|
21.914.075
|
61,6
|
1975
|
40.347.719
|
16.869.068
|
41,8
|
23.478.651
|
58,2
|
1980
|
44.736.957
|
19.645.007
|
43,9
|
25.091.950
|
56,1
|
1985
|
50.664.458
|
26.865.757
|
53,0
|
23.798.701
|
47,0
|
1990
|
56.473.035
|
33.326.351
|
59,0
|
23.146.684
|
41,0
|
2000
|
67.803.927
|
44.006.274
|
64,9
|
23.797.653
|
35,1
|
2007
|
70.586.256
|
49,747,859
|
70,5
|
20.838.397
|
29,5
|
2010
|
73.722.988
|
56.222.356
|
76,2
|
17.500.632
|
23,7
|
2012
|
75.627.384
|
58.448.431
|
77,3
|
17.178.953
|
22,7
|
2013
|
76.667.864
|
70.034.413
|
91,3
|
6.633.451
|
8,7
|
İstatistiklerle oynama, istatistikleri manipüle etme ve siyasal amaçlara tabi kılma uygulamaları neredeyse her şeyin miladı sayılan 12 Eylül askeri darbesi sürecinde başladı. "Merhum" Başbakan Turgut Özal'ın 1984 yılında yaptığı "mahalli idareler kanunu"nda yaptığı değişiklikle Türkiye'nin nüfus yapısı birden bire değişti.
1980 nüfus sayımına göre Türkiye nüfusunun %43,9'u kentlerde, %56,1'i kırlarda oturuyor görünürken, 1985 yılında kentlerin oranı %53'e yükselirken, kırda oturanların oranı %47'le düşüverdi. Böylece Türkiye "muasır medeniyet seviyesi"ne yakışır biçimde "medeni" bir ülke haline geliverdi.
Ardından nüfus sayımlarına yönelik "medyatik" saldırılar başladı. Bugün "kullanışlı aptallar" denilen küçük-burjuva okur-yazarları "bir gün boyunca insanları evlere hapsederek nüfus sayımı yapmak çağdışılıktır" propagandasına giriştiler ve etkili de oldular. Bunun sonucunda 1990 yılından itibaren nüfus sayımlarının yapılmayacağı, "projeksiyonlar"la nüfusun belirleneceği ilan edildi.
Bu durum ancak 10 yıl sürdürülebildi. Yapılan "nüfus projeksiyonları"nın birbiriyle çelişmesinin ötesinde, ekonomi "aktörleri"nin istemlerine karşılık vermediği görüldü. Bu nedenle de 2000 yılında bir kez daha nüfus sayımı yapılmak zorunda kalındı. Bu nüfus sayımı da, bugün için son nüfus sayımı olarak tarihe geçti.
2000 yılından sonra yeniden "nüfus projeksiyonları"na geçildi.
Yeni "nüfus projeksiyonları"na göre, Türkiye nüfusu 2004 yılında 71.813.000 olurken, 2007 yılında 73.875.000 oldu. Ancak aradan bir yıl geçince, TÜİK nüfus istatistiklerini ("projeksiyonları"nı) yenileyerek, 2007 yılında Türkiye nüfusunun 70.586.256 olduğunu ilan etti. Böylece Türkiye "tarihinde" ilk kez nüfus bir gecede 3.288.744 kişi azaldı.
Ama "garabet" bunla da bitmedi. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) TÜİK'in ilk verisinden yola çıkarak 2007 genel seçimlerinde seçmen sayısının (2004) 43.552.931'den 42.799.303'e düştüğünü açıkladı. Ve bu nüfus verilerine uygun seçmenlerle genel seçimler ve anayasa referandumu yapıldı.
28 Kasım 2008 tarihinde YSK, TÜİK'in düzeltilmiş nüfus verilerinden yola çıkarak bir kez daha seçmen sayısını açıkladı. Buna göre, 2007 yılında 42.799.303 olan seçmen sayısı, birden 48.265.644'e yükseldi. Türkiye nüfusu TÜİK'in yeni "veri"sine göre 3,2 milyon azalırken, seçmen sayısı 5.5 milyon artmış oldu.
AKP iktidarının çıraklık-kalfalık ve ustalık dönemlerinden geçmesi gibi TÜİK de aynı aşamalardan geçti. Nihayetinde 2007 yılında "
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi" yaratıldı. Bu sistem sayesinde insanları evlerine kapatarak nüfus sayımı yapılması "külliyen" tarih olurken, Türkiye nüfusu her yıl düzenli biçimde birer milyon artar oldu. Ve bugün Türkiye nüfusu 76.667.864 kişiye ulaştı.
Nüfus arttığı ölçüde seçmen sayısı da arttı. Ancak "genç nüfusa" sahip bir ülke olduğumuz için, 2008-2013 döneminde nüfus 6 milyon artarken, seçmen sayısı sadece 3,2 milyon artışla yetindi.
TÜİK'in nüfus verilerindeki bu "garabet" bununla da sınırlı kalmadı.
TÜİK'in 15974 sayılı 29 Ocak 2014 tarihli bültenine göre Türkiye nüfusu 76.667.864 olurken, bu nüfusun %91,3'ünün, yani 70 milyon 34 bin 423 kişinin
kentlerde oturduğu açılandı.
Doğal olarak kentlerde oturan nüfusun dışında kalanlar, yani 6 milyon 633 bin 451 kişi kırlarda oturmaktadır. Böylece Türkiye tarihinde yeni bir "rekor"a imza atılmış, yıllarca Süleyman Demirel'in dilinden düşmeyen kırsal nüfusun %5'e inmesi "hayali"nin "gerçek"leşmesine bir adım kalmıştır!
Diğer yandan TÜİK'in 15 Ocak 2014 tarihinde yayınladığı Ekim 2013'e ilişkin "
Mevsim Etkilerinden Arındırılmamış Temel İşgücü Göstergeleri"ne göre, Türkiye nüfusu 74 milyon 717 bin kişi olarak görünürken, kentsel nüfus 51 milyon ve kırsal nüfus 23,7 milyon görünmektedir. Buna göre, Türkiye nüfusunun %68,3'ü kentlerde, %31,7'si kırlarda oturmaktadır. Bu da "son nüfus sayımı"ndaki oranlara (%64,9/%35,1) yakındır.
İşgücü Durumu (Ekim 2013)
|
|
Türkiye
|
Kent
|
Kır
|
Kurumsal olmayan nüfus (000)
|
74.717
|
51.011
|
23.706
|
15 ve daha yukarı yaştaki nüfus (000)
|
55.862
|
38.287
|
17.575
|
İşgücü (000)
|
28.391
|
18.988
|
9.403
|
İstihdam (000)
|
25.648
|
16.806
|
8.842
|
İşsiz (000)
|
2.743
|
2.182
|
561
|
İşgücüne katılma oranı (%)
|
50,8
|
49,6
|
53,5
|
İstihdam oranı (%)
|
45,9
|
43,9
|
50,3
|
İşsizlik oranı (%)
|
9,7
|
11,5
|
6,0
|
Tarım dışı işsizlik oranı (%)
|
11,9
|
11,9
|
11,9
|
Genç nüfusta işsizlik oranı (%)
|
19,3
|
21,4
|
14,6
|
İşgücüne dahil olmayanlar (000)
|
27.471
|
19.299
|
8.172
|
Kaynak: TÜİK, 15.01.2014.
|
|
|
|
Şüphesiz TÜİK verileri tümüyle siyasal amaçlara göre biçimlendirilmektedir. TÜİK'in son nüfus verisi, yani %91,3'ü kentlerde oturan 76,7 milyonluk nüfus verisi, Recep Tayyip Erdoğan'ın "üç çocuk, yetmez beş çocuk" sloganını desteklemeye yönelik olduğu kadar, yeniden düzenlenen yerel yönetimler ve büyükşehir belediye yasalarına uygundur. 30 Mart 2014 yerel seçimleri yaklaşırken, genellikle "muhafazakar-dindar" olarak kabul edilen kırsal nüfus kentlerin içine alınarak seçmen haline getirilmiştir. Bu, yaklaşık 17 milyonluk bir nüfus ve 8-10 milyon seçmen demektir.
Tüm bu tutarsızlıklarıyla TÜİK, tam anlamıyla AKP'nin istediği verileri üreten bir kurum olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır. TÜİK'in verilerine güvenerek ve inanarak yapılacak her türlü bilimsel inceleme, araştırma ve tahlilin, daha ilk andan itibaren bilimsel niteliği şüpheli hale gelmektedir. Yapılması gereken şey, AKP'nin bu "paralel yapısı"nın tümüyle lağvedilerek yeni bir istatistik kurumunun oluşturulmasıdır. Bu yapılmadığı sürece, Türkiye'de yapılacak ekonomik, sosyal, siyasal vb. araştırmalar baştan ölü doğmuş olacaktır.
Son olarak, TÜİK, "enflasyon sepeti"ne hac ve umre seyahatini de ekledi. Bu da "zurnanın zırt" dediği yer olarak yeni bir "milad" oluşturacaktır.
TÜİK'ten Son Haber
"Tüketici Fiyat Endeksi, Kurumumuz tarafından 968 madde çeşidi için 27.432 işyerinden 389.944 fiyat derlenerek hesaplanmaktadır. 'Tüketici Fiyat Endeksi, Ocak 2014' haber bülteni 03 Şubat 2014 tarihinde saat 10.00'da yayınlanmıştır. Ancak, yapılan ileri analizler ve teknik kontroller sonucunda '022 Tütün' alt grubunda yeralan sigara fiyatlarında sehven hatalı veri girişi yapıldığı tespit edilmiştir. Hatalı fiyatlar düzeltilerek Ocak 2014 Tüketici Fiyat Endeksi yeniden hesaplanmıştır.
Bu düzeltme ile genel endeks için açıklanan yüzde 1,72 aylık değişim oranı yüzde 1,98, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7,48 açıklanan değişim oranı yüzde 7,75, on iki aylık ortalamalara göre yüzde 7,51 açıklanan değişim oranı yüzde 7,53 olarak değiştirilmiştir...
Ocak 2014 Tüketici Fiyat Endeksi haber bülteni düzeltilerek 05 Şubat 2014 tarihinde tekrar yayımlanmıştır.
Bu hatadan dolayı kullanıcılarımızdan özür diler, konuyu kamuoyunun bilgilerine saygılarımızla sunarız."
Konuyla bağlantılı yazılar:
***
Ekonomi-Politik Nedir? Ekonomik Tahliller Ne İşe Yarar? [Kasım-Aralık 2012 - 130. Sayı]
***
ABD, FED, Q1, Q2, Q3... [Kasım-Aralık 2012 - 130. Sayı]
***
Altın Oyunu [Kasım-Aralık 2012 - 130. Sayı]
***
Tüketicinin Tüketimi [Kasım-Aralık 2012 - 130. Sayı]
***
Büyüyen Üretimin Küçülen Ekonomisi [Eylül-Ekim 2012 - 129. Sayı]
***
İç Talep Daralınca... Fi-Yapı’nın İflası [Eylül-Ekim 2012 - 129. Sayı]
***
Dünya Borç Krizinin Arifesi mi? [Temmuz-Ağustos 2011 - 122. Sayı]
***
Ekonomide “Hissedilen Hava Sıcaklığı” [Temmuz-Ağustos 2011 - 122. Sayı]
***
Ekonomik Krizin Ayak Sesleri mi? [Mayıs-Haziran 2011 - 121. Sayı]
***
Ekonomide Komplo Korkusu (Sıcak Para Operasyonu) [Ocak-Şubat 2011 - 119. Sayı]
***
Duble Yol ve Kapalı Üretim Birimlerinin Kapitalizme Açılması [Ocak-Şubat 2011 - 119. Sayı]
***
“Yaşamınızdaki Dünya Bankası” [Eylül-Ekim 2010 - 117. Sayı]
***
Komşunun Krizi [Mart-Nisan 2010 - 114. Sayı]
***
Ekonomik Krizi Neden Hissetmiyoruz? [Ocak-Şubat 2009 - 107. Sayı]
***
Aşırı-Üretim, Kriz ve Kriz İhracı [Kasım-Aralık 2008 - 106. Sayı]
***
Dünya Ekonomisi "Teknik Anlamda" Resesyona Girince [Kasım-Aralık 2008 - 106. Sayı]
***
Kapitalist Ekonominin Devresel Hareketi (Cycle/Çevrim) ve Devrim [Kasım-Aralık 2008 - 106. Sayı]
***
IV. Bunalım Dönemine Talim Ederken V. Bunalım Dönemine Giriş
***
"Finans Krizi"nin İlk "Reel" Sonuçları
***
Teoriyi ve Tarihi Unutmuşlara Ekonomi-Politik Notları
***
"Finans Krizi" "Reel Sektör"e Yansıyacak mı?
***
Ne Olacak Şimdi?
***
"The Party is Over" [Parti Bitti!]
***
Bankalar Kamulaştırılırken Neo-Liberalizmin Yazgısı
***
Dünya Ekonomik Bunalımı Ortamında Sömürücü Sınıflar Arasındaki Çelişkiler Keskinleşirken
***
Petrol Fiyatları, Gıda Krizi, Dolar Enflasyonu
***
Aşırı-Üretimden Mortgage Krizine [Mart-Nisan 2008 – 102. Sayı]
***
Bu Kriz, O Kriz mi? [Ocak-Şubat 2008 - 101. Sayı]
***
"Global Ekonomide Türbülans" Bir Kez daha Karşılıksız Dolar Sorunu [Kasım-Aralık 2007 - 100. Sayı]
***
Dışa Bağımlı Bir Ekonominin Anatomisi: 2006 Türkiye Ekonomisi [Ocak-Şubat 2007 - 95. Sayı]
***
Doların Mehter Yürüyüşü (II) [Ekonomik Krizin Ayak sesleri] [Temmuz-Ağustos 2006 - 92. Sayı]
***
Doların Mehter Yürüyüşü [Eylül-Ekim 2004 - 81. Sayı]
***
Sol Ekonomistlerin Çıkmazı
***
Sol Yayınlarda Ekonomi Yazını
***
Yaz Sıcağında Ekonomi [Tüccarlar Arası Savaş ve Barış]
***
"Türkiye Kabına Sığmıyor"-"Büyümede Dünya Rekoru"
***
YTL, İMKB, TCMB, IMF, RTE vs.
***
Piyasaların AKP Sevgisi Nereden İleri Geliyor?
***
Nerede Kalmıştık? [Piyasalarda Şenlik Var!]
***
Haydi! İMKB'ye Gidelim! ["Üç taksitte 1 Kilo Domates"]
***
Menkul Kıymetler Borsası Kazandırıyooor!
***
Menkul Kıymetler Borsası Kazandırmaya Devam Ediyor!-I
***
Menkul Kıymetler Borsası Kazandırmaya Devam Ediyor!-II
***
Menkul Kıymetler Borsası Kazandırmaya Devam Ediyor (mu)?
***
Menkul Kıymetler Borsası Hâlâ Kazandırmaya Devam Ediyor!
***
Koşun! Menkul Kıymetler Borsası Kazandırıyor!