28.01.2012
Başıma bir şey gelmeyecekse sormak istiyorum: Bana saldırmak neden bu kadar moda oldu? Her ne kadar faşizm ve toplumda vahşet ihtiyacı yaratılması üzerine derin bir sosyo-psikolojik araştırmaya dayanan uzun bir yazıyı hak ettiğini düşünsem de kısa konuşup konuyu kapatacağım. Önce şunu söyleyeyim. Artık bu yurttan kükremeler korosu bana bir şey hissettirmiyor. Zira his dünyamın istihap haddi yazılarımı Türkçe değil İngilizce yazmak zorunda kalışımın üzüntüsüyle hali hazırda zorlanıyor. Acı çeken 3. Dünya yazarının sadece ülkesinin günahlarını anlatmak üzerine kariyer inşa etmesi kadar berbat bir şey yoktur herhalde. Onlardan biri olmamak için elimden geleni yapacağımdan emin olabilirsiniz. Öte yandan, Nuri Bilge Ceylan’ın nefis şiiri (!) “Bir Zamanlar Anadolu”daki elma sahnesinde yuvarlanıp giden elmalardan biri olmamak için seçeneklerim herkesin sandığından çok daha kısıtlı.
Hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi değil yani, çok daha kötü.
Son
The Guardian yazısı sebebiyle minik bir şaha kalkan öfkenin bulanık sebepleri arasında samimiyetimden tutuklu arkadaşlarımın çilesini kullandığıma kadar bir dizi tuhaf gerekçe var. Şu kükreyenlerden bir Samimiyet Tescil Kurulu terkip edilse de ben de bir teste tabi tutulsam çok bahtiyar olacağım. Testteki notumu, geçirirler geçirmezler, her yazımın başına damga olarak basacağım.
Arkadaşlarım Hrant, Ahmet ve Nedim’e gelince... Suçlamalara cevap vermek için asla değil ama bu suçlamalar karşısında beni savunmaya cesaret gösterip sonra da ağır darp edilen insanların güzel hatırı için şu küçük açıklamayı yapmayı gerekli buldum:
The Guardian gazetesinin yazı işleri ile tanışırız evvelden. Bir süre önce benden işsiz kalmamla ilgili,
[1*] içinde Türkiye’deki siyasal durumu da anlatan bir yazı yazmamı istediler. Önce pek yazmak istemedim. Çünkü “Mağdur değil mağrur olmakla övününce adam olacağımızı” biliyorum, kerelerce sınandık hayatın ilgili ünitesinden. Bilen biliyor. Fakat sonra Ahmet ve Nedim’i de yargılandığı Oda Tv duruşması gününe denk gelecek şekilde, onlardan bahsederek bir yazı yazmanın fena bir fikir olmadığını düşündüm. Davada işe yarar belki diye. Gerçi bu ara ne yapsak işe yaramıyor o ayrı, ama en azından böyle bir hayrı dokunur diye umut ettim. Ve evet, hepimizin kaderinin Hrant’ın ölümüyle değiştiğini de düşünüyorum. Bana kitap yazdıran, Nedim’e haber yaptıran, Ahmet’i uğursuz haberlerin peşinde koşturan aynı şeydi çünkü... “Güzel ve yalnız ülkemde” işlenen günahlar ve bizim onu sevmedeki inadımız.
Bir de düşünün isterim: Hakkımda, hakkımızda bu acayip suçlamaları çarşıya hangi hayaletler salıyor? Bu psikolojik savaşın ilk kaynağını bulana milyon dolarlık çizmelerimden birini hediye edeceğim.
Konuyla bağlantılı yazılar:
***
Gemiler ve Fareler – Küçük Kara Balığın İntiharı [Ocak-Şubat 2010 - 113. Sayı]
***
Behrengi, Küçük Kara Balık
***
Yardım Paketleri, Büfeci İslam, Bakkal Solu!
***
Bir Vicdan ve Cüzdan Olayı
***
Oya Baydar: Pavyondaki Namuslu Kadın mı?
***
Pavyonun Yeni Fedaisi: Yiğit Bulut
***
Yükselen Milliyetçilik, Türkçü-Faşistler ve İslamcı-Faşistler [Kasım-Aralık 2006 - 94. Sayı]
***
Hasım, Husumet, Kin, Nefret ve Düşmanlık [Mart-Nisan 2008 - 102. Sayı]
***
Yardım Paketleri, Büfeci İslam, Bakkal Solu! [Temmuz-Ağustos 2007 - 98. Sayı]
***
İslamcı-Faşist Saldırının Yeni Adı: Mahalle Baskısı [Eylül-Ekim 2010 - 117. Sayı]
***
Libya: Dezenformasyonun Şafak Yolculuğu [Mart-Nisan 2011 - 120. Sayı]
***
Baas’ın Son Kalesi: Suriye [Mayıs-Haziran 2011 - 121. Sayı]
***
“Medya”nın “Devrim” Aşkı! [Tunus ve Mısır “Devrimi”] [Ocak-Şubat 2011 - 119. Sayı]
***
Necip Fazıl'ın "Büyük Doğu"sundan ABD'nin "Büyük Ortadoğu"suna [Ocak-Şubat 2004 - 77. Sayı]
*** Kıbrıs'ta "Ya Taksim, Ya Ölüm"den "Çözüm ve AB Partisi"ne Uzanan Yol [Kasım-Aralık 2003 - 76. Sayı]
***
İç Politikada Vur Kurtul/Ver Kurtuldan Dış Politikada Al Kurtul/Ver Kurtula [Kasım-Aralık 2002 - 70. Sayı]
***
“Globalist” Küçük-Burjuvazinin Kozmopolit Kıbrıs Çözümü [Ocak-Şubat 20031 - 71. Sayı]
***
Globalizmin Dili [Temmuz-Ağustos 2000 - 56. Sayı]
***
Amerikan Emperyalizminin Sopaları ve Sopacıları [Mayıs-Haziran 2003 - 73. Sayı]
***
Bunlar, Engerekler ve Çıyanlardır... [Mart-Nisan 2003 - 72. Sayı]
***
Devletin Gizli Belgeleri ile "Derin Devlet" Edebiyatı [Eylül-Ekim 2003 - 75. Sayı]
***
AB Uyum Yasalarıyla "Yukardan Aşağı Demokrasi" [Temmuz-Ağustos 2003 - 74. Sayı]
***
Balkanların Yeniden Paylaşımı ve "Kosova Sorunu" [Mart-Nisan 1999 - 48. Sayı]
***
I. Cumhuriyet'ten II. Cumhuriyet'e: Feodal-Tacirlerin Önlenemez Yükselişi [Eylül-Ekim 2007 - 99. Sayı]
***
Fransa Tarihinden: II. Cumhuriyet’in sonu [Eylül-Ekim 2007 - 99. Sayı]
***
Demokratik Devrimin Tamamlanmadığı Bir Ülkede Merak Etmeyin, Ordu Yok! [Eylül-Ekim 2007 - 99. Sayı]
***
Genelkurmay ile Fettullahçı Cemaat Arasında “Consensus” ya da “Uyumlu Çatışma” [Ocak-Şubat 2010 - 113. Sayı]
***
Demokrasi ve Hukuk Devleti [Ocak-Şubat 2010 - 113. Sayı]
***
Hasım, Husumet, Kin, Nefret ve Düşmanlık [Mart-Nisan 2008 - 102. Sayı]
***
Unutulmuş Referandum Tayyip-Bonaparte’ın “Coup de Tête”si [Eylül-Ekim 2007 - 99. Sayı]
***
Askeri Darbe ile Şeriatçı Hükümet Arasına Sıkışanlar [Eylül-Ekim 2003 - 75. Sayı]
***
İslam İnkılâbının Gerçek ve Üstün Münevverler Aristokrasyası [Kasım-Aralık 2002 - 70. Sayı]
Dipnotlar
[1*] Ciner Medya Grubu Başkanı Kenan Tekdağ ise, olayın üzerinden bir ay geçtikten sonra Ece Temelkuran’ın Habertürk’ten atılmasının gerekçesini şöyle açıkladı: “Ece sevdiğimiz saydığımız güçlü bir yazar. Kendisiyle iki yıllık sözleşmemiz vardı. Sözleşmesi sona erdi. İki yılda gazeteye yazılarıyla değer katmıştır. Hiçbir yazısına müdahale edilmemiştir. Zaten Genel Yayın Yönetmenimiz Fatih Altaylı köşe yazarlarının özgürlüğü konusunda son derece saygılı ve duyarlı bir yöneticidir. Ancak Ece’nin son dönemde Tunus’a yerleşmesi, sosyal medyaya odaklanması, sosyal medyayı kullanma tarzı ve orada oluşturduğu profil yeni bir durum oluşturdu. Bu yeni durumun ileride çeşitli açılardan problem yaratma potansiyeli içerdiğini değerlendiren gazete yönetimi, kendi özgür iradesiyle sözleşmeyi yenilememe kararı aldı. Birbirimizin tercihlerine saygılıyız. Ece’ye teşekkür ediyor, inançları ve tercihleri doğrultusunda yazacağı yeni mecralarda başarılar diliyoruz.”