“Bu olimpiyatlar bugüne kadar Türkiye’nin katılımda en üst seviyede sayısal olarak çok daha fazla gerek bireysel sporlarda gerekse kolektif sporlarda ilkleri yaşadığı bir olimpiyat olacak. 66’sı kadın 48’i erkek toplam114 sporcu olimpik dalda, 21’i kadın 46’sı erkek 67 paralimpik sporcu olmak üzere toplamda 181 sporcunun olimpiyatlarda yarışacak. İnşallah, tarihimizdeki en fazla sporcuyla, en fazla branşta katıldığımız 2012 Oyunlarında, bugüne kadar aldığımız madalyaların fevkinde madalyalar alarak döneceğiz.” (Recep Tayyip Erdoğan, BaşBakan)
Recep Tayyip Erdoğan bir kez buyurdu: “Bugüne kadar aldığımız madalyaların fevkinde madalyalar alacağız”. Artık bu “buyruk” üzerine akan sular durmalıydı. Öyle de oldu.
Zaten Fethullahçılardan alınacak bir “rövanş” vardı. Madem onlar “Türkçe Olimpiyatları”yla “sempati ve taraftar” toplamışlardı, Recep Tayyip Erdoğan da “Londra Olimpiyatları”yla buna karşılık vermeliydi…
Tüm “olimpiyat camiası” harekete geçti. “Türkiye”nin bugüne kadar aldığının “fevkinde” madalya alabilmesi için “tink-tank” kuruluşları bile harekete geçirildi. Akıllar verildi, akıllar alındı. Sonunda Turgut Özal yöntemi akla geldi.
Nasıl Turgut Özal “parayı bastırıp” aldığı Naim Süleymanoğlu’yla madalya üstüne madalyalar aldıysa, şimdi Recep Tayyip Erdoğan da aynısını yapabilirdi. Bütün sorun “parayı bastırmak”tan ibaretti.
Böylece “Türkiye tarihinin sayısal olarak en fazla sporcuyla” katıldığı Londra Olimpiyatları için “fevkinde” madalya alacak insanlar bulundu.
Aşağıdaki liste, bu “fevkinde” madalya almak için “Türk olimpiyat kafilesi”nde yer alan sporcuların
Taraf gazetesinde yayınlanan listesidir: (Burada hemen belirtelim, Taraf gazetesinin “bizimkiler” dediği bu sporculara
Yeni Şafak gazetesi “devşirme sporcular” demektedir.)
“Atletizm:
Polat Kemboi Arıkan (Paul Kipkosgei Kemboi); Kenya asıllı sporcu 5 bin ve 10 bin metrede yarışacak.
Tarık Langat Akdağ (Patrick Kipkirui Langat): Kenyalı atlet 3 bin metre engellide Türkiye’yi temsil edecek.
İlhan Tanui Özbilen (William Biwott Tanui): Bir diğer Kenyalı sporcu 1500 metrede koşacak.
Sultan Haydar (Chaltu Girma Meshesha): Etiyopya asıllı atlet maratonda madalya için ter dökecek.
Melis Karin Mey (Karin Mey): Güney Afrikalı atlet uzun atlamada mücadele edecek.
Güreş:
Ramazan Şahin (Ramazan İrbayhanov): Dağıstan Özerk Cumhuriyeti asıllı güreşçi serbest stil 66 kiloda mücadele edecek.
Elif Jale Yeşilırmak (Yulia Guramievna Rekvava): Rusya asıllı güreşçi 63 kiloda mindere çıkacak.
Masa tenisi:
Melek Hu (Hou Mei Ling): Çin asıllı sporcu Türkiye’yi bayanlar masa tenisinde temsil edecek.
Bora Vang: Erkekler masa tenisinde olimpiyatlara katılacak olan bir başka Çin asıllı sporcu.
Boks: Bahram Muzaffer: Özbekistan asıllı boksör 81 kiloda Türkiye adına mücadele edecek.
Basketbol: Kuanitra Holingsvorth: ABD’li basketbolcu tarihinde ilk defa olimpiyatlarda yer alacak A Milli bayan Basketbol Takımı’nda ter dökecek.” (22 Temmuz 2012/ Taraf)
Elbette bu “liste”den yola çıkarak ideolojik propaganda da yapılacaktır. Örneğin, “neo-liberal” bir Taraf’tar bu “liste”den yola çıkarak, “Türk” olmanın değil, “Türkiye ile vatandaşlık bağı ile bağlı olmanın” ne kadar önemli ve gerekli olduğunu savunabilecektir. Bunun sonucu olarak da, “yeni anayasa”da “Türklük tanımı”nın yer almamasının “çok mantıklı ve gerekli olduğu”nu söyleyecektir.
Bir başkası ise, bu “liste”ye “imalı” göndermeler yapanları “milliyetçilik”le, hatta “ırkçılık”la suçlayarak, bu ülkede “kan dökenler” kadar “ter dökenler”in de hakkı olduğunu söyleyecektir.
Böylece “Recep Tayyip Erdoğan Show”, bin dereden bin su getirilerek haklı gösterilecek, göklere çıkartılacaktır. Üstüne üstlük bu “liste”den bir ya da birkaçı, bir ya da birkaç “madalya” alırlarsa, “Truman Show”u bile gölgeleyecek kadar “büyük” bir “medya” propagandası başlatılacaktır. Ama halkın çoğunluğu, bu “liste”deki sporcuların “transferi” için ne kadar ödeme yapılıdığını ve hangi koşullara bağlandığını öğrenemeyecektir.
Dahası, bu “ithal sporcular” aracılığıyla Kürtlere de mesaj gönderilecektir. Ne de olsa “elin gavuru” bile “Türkiye için”, “Türkiye’nin başarısı için” yarışmaktadır. Öyle ise, Kürtler de, öyle “ayrı-gayrı” muhabbetleri bir yana bırakarak, bu “elin gavurları”nı örnek alarak “Herşey Türkiye İçin” diye haykırmalıdırlar!
Dini siyasete “alet” edenlerin “spor”u siyasete alet etmemelerini beklemek zaten budalalıktır. Onlar, AKP ve mehteran takımı, buldukları her fırsatta, her aracı kullanarak kendi seçmen kitlesini ellerinde tutmaya çalışmaktadırlar. “İthal sporcular”la “Türk’ün gücü” bu sağcı seçmen kitlesine bir kez daha gösterilecektir. Tıpkı “Türkçe Olimpiyatları” adı verilen ilkokul müsameresinde olduğu gibi, kimi “Türk müminler” gözyaşlarına gark olacaklar ve “Türkiye’nin büyüklüğü” karşısında huşuya ereceklerdir. Feodal-tacirler ise, “parayı bastırıp” madalyaların nasıl alındığını gördükçe, “parayı veren düdüğü çalar” “düstur”una daha da bağlanacaktır.
“Sıradan halk” ise, bu “ithal sporcular”la madalya alınmasını fazlaca yadırgamayacaktır. Ne de olsa, Turgut Özal’ın 5 milyon dolara Bulgaristan’dan aldığı Naim Süleymanoğlu ile yaptığı propagandalara alışıktır. Recep Tayyip Erdoğan’a, “Özal’ın ikinci versiyonu” deyip geçecektir.
Tüm bunlar, siyasal çıkarlar için, kişisel siyasal hırslar için her şeyin nasıl kullanılabileceğini gösterdiği gibi, aynı zamanda hiçbir “ahlaki” kaygının da olmadığını göstermektedir.
Ama bunların hiçbiri önemli değildir. Önemli olan “Cihan-ı Şümul” olmaktır. Zaten “Devşirme”lerle oluşturulan Yeniçeri’lerle “Cihan-ı Şümul” bir devlet haline gelen Osmanlıların “yeni” torunları da, ancak böyle “devşirme sporcular”la dünya çapında ün kazanabilirler!
(
Son not: Ne üzüntü vericidir ki, Kuzey Suriye’deki gelişmeler Recep Tayyip Erdoğan Olimpiyat Oyunları’nın “başarısını” gölgelemiştir!)