1 Aralık 2011 tarihli Vatan gazetesi, “Ceylan Filosu’nda 10 Atom Bombası” sürmanşetiyle çıktı.
İlhan Tanır imzalı sürmanşet haberin alt başlığında, “Türkiye’nin İncirlik Üssü’ndeki en az 10 atom bombasının kodlarına sahip olduğu ortaya çıktı. Olası bir NATO operasyonunda nükleer bombaları Ceylan Filosu’ndaki F-16’lar taşıyacak” sözlerine yer veriliyor.
Habere göre, “
Atomic Scientists” adlı dergide Robert S. Norris ve Hans M. Kristensen tarafından yayınlanan bir araştırmada ABD’nin Türkiye’de olduğu hep söylenen ama şimdiye kadar detaylarına ulaşılamayan nükleer silah envanteri görülüyormuş.
Böylece “hızlı gazeteci”, bir çırpıda, tam da Suriye’ye yönelik askeri müdahale “seçeneği”nin tartışıldığı bir ortamda, “hep söylenen ama şimdiye kadar detaylarına ulaşılamayan nükleer silah envanteri”ne ulaşıvermiştir.
Haber şöyle devam ediyor:
“Türkiye’deki nükleer B61 tipi bombaların sayısı 60-70 arasında ve İncirlik’teki ABD hava üssünde bulunuyor. Bu sayı 2001 yılında 90’dı.
İncirlik’teki durum Avrupa’daki diğer üslerden farklılık gösteriyor ve bunu raporu hazırlayan uzmanlar ‘özel statü’ diye niteliyor. Bunun nedeni ise yaklaşık 50 bombanın taşınabilmesi için ABD savaş uçağı gerekiyor.
Geri kalan 10-20 civarındaki nükleer bomba ise Türk F-16A/B tipi uçaklarla taşınması için dizayn edilmiş.
Ankara’da Akıncı ve Balıkesir’de bulunan hava üslerindeki 40 kadar ABD nükleer silahı, buradaki üsler kapatıldığı için İncirlik’e kaydırıldı. O süreden itibaren İncirlik’teki ‘Türk bombalar’ 10 ile 20 sayısına indirildi.
2006 ve 2008’de Amerikan ordusundan gelen uzmanlar İncirlik’teki 25 nükleer bomba deposunda (WS3 WSVs) denetim yaptıkları da rapor tarafından ilk kez ortaya konuyor.”
Böylece anlıyoruz ki, “Türk” F-16A/B tipi uçaklarla taşınması için dizayn edilmiş” 10-20 civarında nükleer bomba Türkiye’nin hizmetine verilmiş!
Ne yazık ki, “Ankara ve Balıkesir’de ise 6’şar depo bulunduğu ancak içlerinde nükleer silah olmadığı belirtiliyor. Bu depolar ‘olası saklama yerleri’ diye niteleniyor”muş!
Ama hiç üzülmemeli! Çünkü, “hızlı gazeteci”, bize 2017’de yeni bombaların geleceğini muştalıyor! Üstelik, “
Atomic Scientists”ta yayınlanan raporda, “Türkiye’deki B61-12 türü nükleer bomba türlerinin 2017 yılı itibariyle B61-3/4 tipi yeni modellerle değiştirilecek olduğu”nun “ilk kez açıklandığı” belirtildikten sonra, “2015’de başlayacak F-16’ların Amerikan JSF yeni nesil savaş uçaklarıyla değiştirilmesine kadar geçecek süre içinde F-16’ların modernize edilerek bu yeni bomba türlerini taşımalarına imkan verileceği”nin yazıldığı söyleniyor.
Şimdi bu “atlatma haber”de,
Atomic Scientists’ta Robert S. Norris ve Hans M. Kristensen tarafından yayınlanan bir araştırma “kaynak” olarak gösterilmişse de, biz gerçek kaynaklara bakalım.
Birinci kaynak, Robert S. Norris ve Hans M. Kristensen imzalı “
ABD’nin Nükleer Gücü, 2010” başlıklı bir yazıdır. Yazı,
Atomic Scientists bülteninin Mayıs-Haziran 2010 tarihli sayısında yayınlanmıştır.
Bu yazıda, “yaklaşık 200 B61 bombasının Avrupa’daki beş NATO ülkesinin (Belçika, Almanya, İtalya, Hollanda ve Türkiye) altı hava üssünde konuşlandığı” belirtilmekte ve şöyle devam etmektedir:
“ABD nükleer silahlarıyla nükleer saldırı için görevlendirilmiş bu uçaklar, Belçika ve Hollanda F16’larıyla Alman ve İtalyan Tornado uçaklarını kapsamaktadır. Her ne kadar artık nükleer saldırı görevine sahip olmasalar da, Türk ve Yunan uçakları, zaman zaman hava savunma uçağı olarak NATO’nun Steadfast Noon nükleer tatbikatlarına katılmaktadır… NATO’nun Strategic Review dergisinde, 2017 yılında F-15 ve F16 uçaklarının, B61 nükleer kapasiteye sahip F-35 Joint Strike Fighter’larla değiştirileceği ifade edilmiştir. Eğer ABD Avrupa’dan nükleer silahlarını çekerse, ABD’deki nükleer F-35’lerle ‘müttefiklerinin taahhüt ettikleri destek çerçevesinde stratejik olmayan nükleer silah kapasitesini korumayı planlamaktadır.”
“Atlatma haber”in özgün kaynağında, “Türkiye” sözcüğünün geçtiği tek yer burasıdır.
Görüldüğü gibi, 2010 tarihli özgün kaynakta, F-15 ve F-16’ların F-35 JSF’lerle değiştirileceği NATO kaynaklarına dayandırılarak söyleniyorsa da, burada Türkiye’nin adı hiç geçmemektedir.
İkinci kaynak, Hans M. Kristensen’ın
2005 tarihli, “
U.S. Nuclear Weapons in Europe: A Review of Post-Cold War Policy, Force Levels, and War Planning” (Avrupa’da ABD Nükleer Silahları: Soğuk Savaş Sonrası Politika, Güç Dengesi ve Savaş Planlaması) başlıklı yazısıdır. (Hemen belirtelim,
Vatan gazetesinin “atlatma haber”inde yer verilen “atom bombası” fotoğrafı bu yazıdan alınmıştır.)
Bu yazıda, 1986, 1997 ve 2004 yıllarında ABD’nin Avrupa’daki ve Türkiye’deki nükleer silah depolarının kapasiteleri verilmektedir. (Bkz. Aşağıdaki tablo. Tabloda yer verilen yıldız işareti (*) için şu not düşülmüştür: “WS3 siteleri bekçi statüsündedir. Bugün Cephane Destek Filosu aktif değildir ve silah bulunmamaktadır.”)
|
1986
|
1997
|
2004
|
|
Kapasite
|
Maksimum
Kapasite |
Kapasite
|
Maksimum
Kapasite |
Kapasite
|
Maksimum
Kapasite |
Balıkesir
|
6
|
24
|
6*
|
24
|
6*
|
24
|
Erhaç
|
6
|
24
|
0
|
0
|
0
|
0
|
Eskişehir
|
6
|
24
|
0
|
0
|
0
|
0
|
Mürted
|
6
|
24
|
6*
|
24
|
6*
|
24
|
İncirlik
|
30
|
120
|
25
|
100
|
25
|
100
|
Bir başka tabloda ise, İncirlik’teki ABD üssünde bulunan nükleer silah sayısının 90 olduğu belirtilmektedir.
Üçüncü kaynak, Hans M. Kristensen’in 12 Şubat 2010 tarihli “
Kleine Brogel Nukes: Not There, Over Here!” (Belçika/Kleine Brogel’deki Atom Bombası: Ya Şurdadır, Ya Burada!) başlıklı makalesidir.
Burada, İncirlik üssünde, 2006 ve 2008 yılında yapılan ABD askeri denetimlerinde kayda geçen ABD nükleer silah depoları ile nükleer silahların sayıları verilmektedir. Buna göre, İncirlik’te 25 nükleer silah deposu ve 50 B61 3/4 cinsi nükleer silah bulunmaktadır. Yine bu yazıya göre, İncirlik üssü için “sürekli savaş filosu bulunmadığı ve Ulusal Türk nükleer saldırı görevinin 2001 yılında sona erdirildiği” belirtilmektedir.
Vatan gazetesinin sürmanşetlik “atlatma haber”ini yapan “hızlı gazeteci”si, üç değişik kaynaktan derlenmiş bilgileri, tek kaynaktan sağlamışçasına sunmuştur. Bunu yaparken de, kendine göre eklemeler yapmış ve yüzde yüz yerli “Ceylan Filosu”na nükleer misyon yüklemiştir.
Bu derleme ve “sentetik” haberin tek amacı, kamuoyuna “bizim de atom bombamız var” mesajı vermektir. Böylece, Suriye’nin elinde bulunduğu bilinen Scud füzelerine karşı “biz de daha güçlüsü var” “algısı” yaratılmak istenmiştir. Bunun için, kaynakları tahrif etmek, eklemeler yapmak “mubah” görülmüştür. Ama daha da önemlisi, “yandaş medya”nın savaş çığırtkanlığı için neler yapabileceğini açıkça göstermesidir.
Birkaç hafta önce “medya”da yer alan “Amerika F-16’ların kaynak kodlarını Türkiye’ye veriyor” haberleri ile “Amerikan predatörleri Türkiye’de” haberleri,
Vatan gazetesinin bu “atlatma haberi”yle yan yana konulduğunda, sapla samanın, doğru ile yanlışın, gerçek ile manipülasyonun nasıl birbirine karıştığı çok açık görülebilmektedir.
Sürekli bir şeyler pazarlanmakta, bir şeyler manipüle edilmektedir. F-16’ların “kaynak kodları”nın verilmesi haberinin, “213 F-16 savaş uçağı tanesi 5.2 milyon dolardan 2,9 milyar dolara modernize edilecek” haberinin bir parçası olması ya da “Predatörler Türkiye’ye geliyor” haberinin, Dışişleri Bakanı A. Davutoğlu’nun “Amerikanın çekilme planı çerçevesinde Irak’tan hareket eden Predatörlerin son kullanım tarihi 22 Kasımdır. Yani 22 Kasımda son uçuşlarını yapacaklar. Bu çerçevede, 22 Kasımdan önce ABD’nin taahhütleri çerçevesinde 4 Predatör İncirlik’te konuşlandırılmıştır” açıklamasının bir türevi olması, “Türkiye’nin İncirlik Üssü’ndeki en az 10 atom bombasının kodlarına sahip olduğu” haberiyle tam bir “uyum” içindedir.
Bu “uyum”, “medya”nın, tıpkı savaşın politikanın başka araçlarla (şiddet araçlarıyla) devamı olması gibi, savaşın başka araçlarla (söz, yazı vb.) devamından başka bir şey olmadığının açık dışavurumudur.