Başbakan Erdoğan: Açılım için Yıl Sonuna Kadar Bekleyemeyiz
14 Ağustos 2009 – Erdoğan, sürecin ne zaman tamamlanacağına ilişkin, "Çok uzun sürmeyecek" ifadesini kullandı. Erdoğan, bir gazetecinin "Nisan olur mu?" sorusu üzerine "Nisan’a kalmayız. O kadar rahat değiliz" yanıtını verdi.
24 Ekim 2009 (Sabah) – "ABD askerleri çekilmeden PKK tasfiye edilecek" diyebilir miyiz?
ABD Ankara Büyükelçisi – "Umarız ki bu konu bitecek. Biz çekilmeden önce Türkiye bu konuyu bitirecek. Askeri, siyasi, diplomatik çaba gösteriyoruz. Türkiye, Irak, ABD bu sorunu bitirmek için beraber çalışıyor. Bir an önce PKK tehdidini bitirmek istiyor. Ancak tek bir tarih yok. Ne kadar erken olursa o kadar iyi. ‘Şu tarihe kadar bu iş bitmeli’ diyemiyoruz. Başarılı olamazsak alternatif siyaseti bugünden arayıp bulacağız."
23 Ekim 2009 (Murat Yetkin, Radikal)
ABD Ankara Büyükelçisi – "...Geçtiğimiz günlerde PKK’nın üç bilinen ismi hakkında uyuşturucu bağlantısı nedeniyle Amerikan makamları tedbir aldı... Başka girişimlerimiz de var. Örneğin Danimarkalılarla Roj TV konusunu biz de konuşuyoruz. Irak’ta hem Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY), hem de merkezi hükümet ile bu konuyu sürekli görüşüyoruz. Birkaç gün önce Irak’ın kuzeyinde bulunan 25. Piyade Tümeni’nin komutanı KBY yetkilileri ile hangi yeni tedbirlerin alınabileceği üzerine bir toplantı yaptı. Dışişleri sözcümüz iki gün önce Türkiye’nin PKK’ya karşı atacağı adımları destekleyeceğimizi ilan etti."
Coniler 25 Aralık’ta İncirlik’te
26 Kasım 2009 (Akşam) – Irak’ta görev yapan 142 bin askerden 100 bininin Amerika’ya dönmek için kullanacağı İncirlik Üssü’ne 700 kişiden oluşan ilk kafile 25 Aralık’ta geliyor
"ABD ‘planı’ olarak ‘Kürt açılımı’ndan en büyük çıkarı olan kesim, asıl olarak ABD ve kısmen de Barzani-Talabani kesimidir. Bu nedenle, ‘plan’ın tam olarak uygulanabilmesi için, gönülsüzleri birliğe zorlayabilmek için, ‘kamuoyu’nun desteği kaçınılmaz hale gelmiştir. Ve ABD, ne denli yıpranmış olursa olsun, Hasan Cemal ve Cengiz Çandar gibi ‘eski’ adamlarını yeniden devreye sokmak zorunda kalmıştır. Bahçeli’nin sözüyle, ‘on iki kötü adam’, tüm yıpranmışlıkları ve güvenilmezlikleriyle ABD’nin ‘Kürt açılımı planı’ için kamuoyu oluşturmak amacıyla harekete geçmişlerdir.
Kamuoyu oluşturmadaki tema ise, ‘akan kanın durması’, ‘analar ağlamasın’ vb. demagojik-hümanist sloganlardır. "On iki kötü adam"ın yetersizliği açık olduğundan, AB aracılığıyla AB’ci kesimden ‘lojistik destek’ alınarak sürdürülen bu kamuoyu manipülasyonu yine de çok zayıftır. Bu manipülasyondan elde edilecek ‘başarı’nın ise, Irak’tan çekilen ABD askeri güçleri için güney doğu Anadolu’da üs verilmesiyle birlikte tümüyle yok olacağını şimdiden söyleyebiliriz.
Bütün bunlardan çıkan tek sonuç, ABD’nin bölgesel çıkarları açısından PKK’nin kesinkes tasfiye edileceğidir. Ancak aynı PKK, yine ABD tarafından Türkiye üzerinde baskı aracı olarak kullanılabilindiğinden, bu tasfiye, sadece Türkiye’nin ABD’nin bölgesel planını kayıtsız-şartsız kabul etmesine bağlıdır. Bu da, ‘ezber’den söylersek, Türkiye’nin siyasal geleceğinin mutlak bir ipotek altına alınması demektir. Bu mutlak ipotek, AKP’nin de, muhalefet partilerinin de geleceklerinin ipotek altına alınmasıdır. Düne kadar hangi partinin iktidar olacağına oligarşi karar verirken, şimdi doğrudan Amerikan emperyalizmi karar vermek durumundadır. Güney doğu Anadolu’da kurulacak olan ABD kara kuvvetleri üssü, ABD’nin Türkiye’nin iç politikasına daha fazla ve doğrudan müdahalesini daha görünür kılacaktır. Bu da, Türk ve Kürt halklarının ortak amaçlar için birleşik mücadelesi için yeni bir ‘umut’ olarak kabul edilebilir." (Kurtuluş Cephesi, "Kürt Açılımı"ndan "Demokratik Açılım"a, Sayı: 111, Eylül-Ekim 2009.) (abç)