Değişik kaynaklarda yer alan bilgilere göre, sabetaycılık, Sabetay Sevi yandaşları olarak tanımlanmaktadır.
Aynı kaynaklara göre, 1626 yılında İzmir/Agora'da yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Sabetay Sevi, 1665 yılında kendisinin Tevrat'ta sözü edilen ve dünyaya gelip "vaadedilen topraklar"da yahudiliği tekrar hakim kılacak olan "mesih" (kurtarıcı) olduğunu ilan eder. İzmir ve Kudüs'teki yahudi önde gelenleri onu dinlerini bozan bir düzenbaz olarak gördüklerinden Osmanlı Sarayına şikayet ederler. Sevi, Saraya çağrılarak sorgulanır. Hayatı ile iddiaları arasında bir seçim yapması istenir. Sevi, hayatı yönünde seçim yaparak Aziz Mehmet adıyla maaşa bağlanır.
Sabetaycı avcılarının "araştırmalarına" göre, bu, görünüşteki bir müslümanlıktır. Sabetaycılara göre ise, "Bu can bu bedenden çıkmadıkça" diyerek Müslüman olan Sevi'nin, kapıdan dışarı çıkar çıkmaz, bedeninden bir kuşun uçup gitmesiyle verdiği sözden azade olduğu söylenir. "Can bedenden çıktığı" için artık bu söze sadık kalması gerekmez. Böylece Sevi ve onun takipçisi olarak daha sonra Selanik'e yerleşen 200 kadar aile, dış görünüşte müslüman, kendi aralarında ise sabetaycı yahudi kalmaya devam ederler.
Sabetay cemaatine Türkler 'dönme', yahudiler ise renkleri değişen bir balık olduğundan "Sazanikos" demektedirler.
Cahit Uçuk'un "Bir İmparatorluk Çökerken" adlı kitabında 19'uncu yüzyılda Selanik'te iktisadi ve kültürel bakımdan herkesi geçtiği anlaşılan Sabetaycılar'ın oruç tutup, namaz kıldıkları anlatılmaktadır.
Selanik'te Kapancılar, Yakubiler ve Karakaşlar olmak üzere üç gruba ayrılan sabetaycılar eğitime büyük önem verirler. Feyziye ve Terakki gibi okullar açmışlardır. Atatürk'ün Selanik'teki ilkokul öğretmeni Şemsi Efendi'nin (Şemsi Efendi, Ilgaz Zorlu'nun dedesinin dedesi olduğu için) de sabetaycı olduğu söylenmektedir. Ve iddialara göre, sabetaycılar, kurdukları okullara sadece sabetaycı kökenden gelenlerin çocuklarını kabul etmektedirler.
İddialara göre, Selanik'teki Mason Locasında ve İttihat Terakki içinde etkili bir role sahip olan sabetaycılar, tamamen müslüman ismi almakta ve kendilerini her bakımdan "şüphe edilmeyecek ölçüde" müslüman göstermektedirler. Ancak, gizli inançlarının devamı için sadece kendi aralarında evlenmektedirler. Sabetaycı avcılarına göre, Osmanlı'nın son döneminde olduğu gibi Cumhuriyet döneminde de sabetaycıların toplum ve devlet üzerindeki ağırlığı devam etmiştir. Bir çok önemli tarihi olayın içinde bulunmuş olan bu cemaat, 1924 yılında Yunanistan'la yapılan mübadele ile Türkiye'ye gelerek İstanbul'un Şişli ve Nişantaşı semtlerine yerleşmiştir.
Sabetaycı avcılığı da, bu "dönmeler"in ticaret ve bürokrasi içinde güçlenmelerine paralel olarak, kendi "gizli" amaçlarına yönelik faaliyetleri sürdürmeleriyle meşrulaştırılmaktadır. Bu "gizli amaç" da, Siyon'u kurmak, yani büyük İsrail devletinin kurulmasını sağlamaktır. Dolayısıyla büyük İsrail devletinin topraklarında egemen olan "islamı yıkmak" bu amacın en önemli unsuru olarak görülmektedir.