Konuyla bağlantılı yazılar:
***
THKP-C/HDÖ 27 No'lu Bildiri
***
Emperyalist Savaş Stratejisi: Terörizm
***
Dezinformasyon ve Kamuoyunun Koşullandırılması
***
Gelişen Siyasal Olaylar ve Oligarşinin Siyasal Zoru
***
"Hayata Dönüş" Operasyonu ve Oligarşinin Siyasal Zoru
***
İçeriği Boşaltılan Kavramlar: Emperyalizm, Sosyalizm, Devlet, Demokrasi, Faşizm, Politik Mücadele, Silahlı Mücadele...
***
Kitle Pasifikasyonunun Bir Aracı : Köy Boşaltmalar ya da Stratejik Köycükler
***
...Ve "Genelkurmay Devreye Girer...": Postmodern Darbe
***
"Postmodern Darbe"nin Programı
***
Savaşta Amaç ve Araçlar
***
Silahlı Propaganda : Bir Politik Mücadele Biçimi
Dipnotlar
[1*] Kurtuluş Cephesi,
Desinformasyon ve Kamuoyunun Koşullandırılması, Sayı: 49, Mayıs-Haziran 1999
[2*] Bu, emperyalizmin herşeye egemen olduğu ve denetleyebildiği anlamına gelmemektedir. Örneğin, Afganistan'da Kunduz bölgesinde teslim olan Taliban güçlerinin hapsedildikleri Kale-i Ceng'te meydana gelen "isyan", isyan sırasında bir CIA ajanının öldürülmesi, ardından Kalenin Amerikan uçakları tarafından bombalanması ve 600 olduğu söylenen Taliban'ın katledilmesinden arda kalan parçalanmış cesetler ve CIA ajanının "Afganistan savaşında ölen ilk Amerikalı" ünvanı alması olmuştur. Amerikan "medya"sının olayların üstünü örtmeye yönelik tüm çabasına rağmen, yine de, Afganistan saldırısında pek sesleri çıkmayan uluslararası insan hakları kuruluşları Cenevre anlaşmasının ihlal edilip edilmediğinin araştırılması talebinde bulunmuşlardır. Şurası da bir gerçektir ki, bu olayda, Amerikan emperyalizmi ve "medya"sı hazırlıksız yakalanmıştır. Teslim olmuş kişilerin "isyan" edebileceklerini hiç akıllarına getirmediklerinden, Kale-i Ceng isyanı sırasında pek çok gazeteci ve televizyon kamerasının günlük (rutin) haber çekimlerini denetlemeyi de düşünememişlerdir. Dolayısıyla Kale-i Ceng'de CIA ajanlarının Taliban tutsaklarını "sorguya" çektikleri, olayla birlikte "medya"ya yansımıştır. Ve herkesin kolayca anlayabileceği gibi, CIA ajanlarının "sorgu" yöntemleri tektir:
İşkence. İsyanın nedeninin de bu olduğu açıktır.
[3*] Barmek Holding'de, ülkemizdeki pek çok holding ve şirket gibi işçiler sendikasızdır. Hüseyin Arabul, bazı MHP'li şirket sahipleri gibi, bu duruma da çözüm bulmuş ve "Barmek İşçileri Dayanışma Platformu" adıyla işveren sendikası kurdurtmuştur.
[4*] Daha önceki sayılarımızda da belirttiğimiz gibi, GSMH'daki küçülme miktarı ile büyüme oranı (eksi) arasında büyük bir farklılık bulunmaktadır. Gerçek büyüme oranı -%15'ler civarında bulunmaktadır.
[5*] 4 Aralık günü Belçika’da “basın mensupları”na açıklama yapan “Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Derviş, ekonomi yönetiminde eşgüdüm sorunu bulunduğunu belirterek, ‘8 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım çekilmesi halinde IMF programına ihtiyaç kalmaz’ dedi.
Derviş, ekonomide çıkışın başladığını da söyledi.”
[6*] Aralık başında Başbakanlık Genelgesi ile başlatılan 50 yaşın üzerindeki kamu işçilerinin zorla emekli edilmesi uygulaması bu koşulları taşıyan 15.000 kişiyi kapsamaktadır. Ancak IMF bu sayıyı yeterli bulmamaktadır. IMF ile yapılacak olan yeni stand-by anlaşmasında 100.000 kamu işçisi ile 150.000 devlet memurunun işten çıkartılmasının kesin hüküm olarak yer alacağı bugünden belli olmuştur.
[7*] Söylem olarak işçilerin "kazanılmış hakkı" olan kıdem tazminatı ödenecektir. Ancak bu ödeme, tıpkı 2002 yılında ödenecek ikramiyenin birinin 2003 yılına ertelenmesi gibi, taksitle ya da ertelenerek yapılacaktır. Enflasyon gözönüne alındığında, bu hiçbir ödeme yapmamakla eşdeğerdir.