"Dünya çapında kapitalizmin feodalizm üzerinde sonal zaferi dönemi, ulusal hareketlerle bağlantılı olmuştur. Burjuvazi, meta üretiminin tam zaferi için iç pazarı ele geçirmek ve tek bir dili konuşan nüfusun bulunduğu toprakları, bu dilin gelişmesini ve yazın alanında pekişmesini önleyen tüm engelleri ortadan kaldırarak, siyasal olarak birleştirmek zorundadır. Burada ulusal hareketlerin ekonomik temeli ortaya çıkar. Dil, insanların karşılıklı ilişkisinin en önemli aracıdır. Dilin birliği ve engelsiz gelişimi, çağdaş kapitalizme uygun ölçekte gerçekten özgür ve yaygın ticaret için, değişik sınıflardan nüfusun özgür ve geniş gruplaşması için, son olarak da, pazarlar arasında, büyük ya da küçük mülk sahipleri arasında ve alıcı ile satıcı arasında yakın bir ilişkinin kurulması için en önemli koşuldur.
Bu nedenle, her ulusal hareketin eğilimi, çağdaş kapitalizmin gereksinmelerini en iyi karşılayan ulusal devletlerin oluşumuna doğrudur. En derin ekonomik etkenler bu amaca doğru ilerler ve bu yüzden, Batı-Avrupa’nın tümü için, hayır, tüm uygar dünya için, ulusal devlet, kapitalist dönemde tipik ve normal olandır." (Lenin, Ulusların Kendi Kaderlerini Belirleme Hakkı, 1914)
"‘Kendi kaderini belirleme hakkı’, genel olarak sadece demokrasiyi değil, bir tip demokratik sistemi, özellikle ayrılma sorununun demokratik olmayan bir çözümünün olanaksız olduğu tipte bir demokratik sistemi gerektirir. Demokrasi, genel olarak söylersek, saldırgan ve zorba milliyetçilikle bağdaşabilir. Proletarya, herhangi bir ulusun devlet sınırları içinde zorla tutulmasını dışlayan bir demokrasiyi talep eder." (Lenin, RSDİP’nin Ulusal Programı, 15 Aralık 1913.)