Özgün biçimiyle:
Acrobat Reader formatında:
Kurtuluş Cephesi, 11. Sayı
Strateji, Taktik
ve Yıpratma
1965'den itibaren 1970'lerin ortalarına kadar Türkiye solunda devrim stratejileri oldukça geniş ölçekte kullanılmış ve tartışılmıştır. Ancak strateji (ve taktik) zaman içinde "herkesin bildiği" kavramlardan kabul edilmiştir. Böylece 12 Eylül sonrasında yetişen yeni devrimci kuşak bu hava içinde strateji (ve taktik) kavramını kullanmak durumunda kalmıştır.
Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi'nin, Politikleşmiş Askeri Savaş Stratejisi'ni devrim stratejisi olarak belirlemiş olması, ister istemez kulaktan dolma ya da tahrif edilmiş strateji (ve taktik) kavramlarıyla "eleştirilmesinde" bu durumun özel bir etkisi bulunmaktadır.
Kendilerini "cevaplandırılmamış" eleştiri yaptıklarını zanneden Özgürlük Dünyası, strateji ve taktiğin askeri yazından politik yazına "transferi"ne kısa değinmeler yaparken ve bu yolla (ama DS'nin "şahsında örneklendirerek") Politikleşmiş Askeri Savaş Stratejisi'ni "askeri strateji kavramından" hareket eden, "sınıf mücadelesinin bir kavramı olarak" stratejiyi ifade etmediğini söylerken, dayanağı strateji (ve taktik) kavramlarının ülkemiz solunda bilinmemesi olmaktadır.[1*] Bir başkaları ise, "stratejiyi bir büyük muharebeden zaferle çıkmanın yol, yöntem ve planlarını, güçlerin istihdamını yapmak: taktik ise bu muharebe içindeki birçok çarpışmadan birini kazanmanın yol, yöntem, plan ve istihdamını yapmaktır"[2*] derken bu durumun sonuçlarından açık biçimde etkilendiğini göstermektedir.
Strateji ve taktik, doğrudan askeri kavramlardır ve birbirlerine bağlıdır. Stratejisiz taktik ve taktiksiz strateji olamaz.
Askeri kavram olarak taktik ve strateji şu şekilde tanımlanır: "Taktik, silahlı kuvvetlerin çarpışmalarda (muharebede) kullanımına ilişkin teoridir. Strateji ise, çarpışmaların (muharebelerin) savaşın amacını gerçekleştirmek için kullanımına ilişkin teoridir."[3*] Sadece bu genel tanımlama da bile ortaya çıkan sorunlar konunun ne denli az bilindiğini göstermeye yetecektir.
Evet, taktik, muharebede ya da çarpışmada silahlı kuvvetlerin kullanımına ilişkindir. Ama muharebe ile çarpışma, çarpışma ile çatışma, savaşta (dolayısıyla askeri yazında) farklı durumları ifade eder. Bir muharebe, birden çok çarpışmayı, bir çarpışma birden çok çatışmayı içerir. Bu durumda muharebenin planlanması ve muharebede silahlı güçlerin kullanımı ile çarpışmanın planlanması ve çarpışmada silahlı güçlerin kullanımı farklı olacaktır.
Mao ve Giap bu faklılığı, "harekâtlar (operasyonlar)" ile "taktikler" arasında bir ayrım yaparak ele alırlar. Mao'da "seferler bilimi" ile "taktik bilimi" stratejiden ayırırken, Giap, "askerlik sanatının üç ana kısmı" olarak "strateji, harekât sanatı ve taktik"den söz ederken bu ayrımı ortaya koyar.(Bkz: Mao: Askeri Yazılar ve Giap: Vietnam Ulusal Kurtuluş Savaşı ve Halk Savaşının Askeri Sanatı)
Bu nedenle, muharebe, çarpışma ve çatıma arasındaki farklar belirlenmek durumundadır. Biz, muharebe kavramını, bir dizi çarpışmayı içeren bir harekât (sefer) olarak ele alıyoruz. Bu bağlamda, harekât sanatı ve taktik, muharebe ve çarpışmalarda silahlı güçlerin nasıl kullanılacağını ifade eder ve askeri sanatın bu bölümünü kapsar.
Strateji ise, harekâtların ve çarpışmaların savaşın amacına uygun olarak kullanılması, yanı savaşın amacına ulaşmada bunların nasıl kullanılacağına ilişkindir. "Strateji muharebenin savaşın amacı doğrultusunda kullanılmasıdır. Buna göre, savaş eyleminin tümüne, savaşın amacına uyan bir hedef göstermesi gerekir. Diğer bir söyleyişle, strateji savaş planını yapar ve öngörülen hedefe göre ona ulaşmasını sağlayacak bir dizi eylem saptar: ayrı ayrı seferlerin planlarını hazırlar ve her birinde verilecek muharebeleri örgütler."[4*] Politik planda ise, strateji ve taktik kavramları, doğrudan askeri alandan devriklenmiştir. Doğal olarak devriklenmesiyle belirlenir ve politik olarak yeniden tanımlanmak durumundadır.
Stalin, politik strateji ve taktiği şöyle tanımlar: "Stratejinin konusu, devrimin belirli bir aşamasını temel kabul ederek proletaryanın başlıca darbesinin doğrultusunu saptamak; devrimci güçlerin uygun düzenlenişi için (ana ve ikincil yedek güçler) plan hazırlamak; devrimin belirli aşaması boyunca bu planın gerçekleştirilmesi için mücadele etmektir...
Taktik, proletaryanın mücadele biçimleriyle ve örgüt biçimleriyle, bu biçimlerin zincirleme kaynaşmasıyla uğraşır."[5*] Che Guevara, "Latin-Amerika Devriminin Taktik ve Stratejisi" adlı yazısında taktik ve stratejinin "savaş sanatının iki temel öğesi" olarak ifade ettikten sonra, "ama savaş ve politika bir ortak paydayla birbirine bağlıdır" diyerek devrimin strateji ve taktiği ile askeri savaşın strateji ve taktiği birbirine karıştırılamayacağını, ama ayrılamayacağını da ortaya koyar.
Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi'nin devrim stratejisi Politikleşmiş Askeri Savaş Stratejisi'dir. Bu bağlamda politik strateji ve buna bağlı taktikleri öngörür. Ancak devrimin yapılabilinmesi için Öncü ve Halk Savaşını zorunlu gören bu strateji, kaçınılmaz olarak askeri savaşın strateji ve taktikleriyle de ilgilenir. "Askeri tırmanma politikası" ya da "stratejik rota" bu bağlamda gündeme gelir.
TDKP'nin "cevaplandırılmamış" eleştirmeni, Mahir yoldaşı eleştirirken Stalin'in yukarda aktardığımız belirlemesini kendine dayanak alırken, strateji ve taktiğin askeri savaşın kavramları olarak politikaya nasıl devriklendiğini gizlemeye çalışmıştır.
Ayrıca askeri dilden politik dile devriklenen sadece strateji ve taktik de değildir. III. Enternasyonal'de devrim sorunları tartışılırken kullanılan "cephesel saldırı" ya da "yıpratma savaşı" kavramları buna verilebilecek örneklerdendir.
II. Enternasyonal'den günümüze kadar gelen "Fransızca konuşma" "cephesel saldırı"yı, "Almanca konuşma" ise "yıpratma savaşı"nı karşılayan kavramlardır. Üstelik Hans Delbürek adlı Alman askeri tarihçisinin 1881'de ortaya koyduğu stratejiden devriklenmiştir. TDKP gibi tam olarak devrimin nasıl gerçekleştirileceği konusunda sürekli bir belirlemesi olamayan bir oluşum için, bu devriklemenin genel ayaklanma ve barikat savaşı üzerine 1890'dan beri marksist çevrelerde yürütülen tartışmalarda yapıldığını bilgi olarak vermek belki yararlı olacaktır. Ki III. Entarnasyonal'de bu tartışmalarda Frunze ve Tukhaçevski gibi 1919-21 dönemindeki iç savaşın ünlü bolşevik komutanları da bulunmaktadır. "Muharebede yıpranmak kavramı, uzun süren bir harekât aracılığı ile düşmanın maddi kuvvetlerinin ve iradesinin giderek tükenmesi anlamına gelir"[6*] Politik dilde "Almanca konuşma" olarak bu tanım, Mahir yoldaşın deyişiyle, "evrim dönemi çalışma tarzı"nın çıkış noktasını oluşturur.
Tüm bunlardan sonra, sadece "askeri yazından politik yazına devriklemeler yapılması yanlıştır" diye bir itiraz olabilir. Burada bunu tartışmak durumunda değiliz. Ama "burjuva askerlik bilimi" deyimini olmadık yerlerde kullanarak, "proleter askerlik bilimi"nin ne olduğundan hiç söz etmeyerek bir yerlere de varılamaz.[7*] Tek gerçek, köken olarak strateji ve taktik kavramlarının askeri kavramlar olduğu ve politikada yeniden tanımlanarak kullanılmasının tarihsel bir olgu olduğudur. Ve Politikleşmiş Askeri Savaş Stratejisi bu tarihsel zemin üzerinde formüle edilmiştir.