AKP Mehteranı Eşliğinde 8,5 Milyar Dolarlık Bağdat Seferi

     AKP Mehteranı Eşliğinde
     8,5 Milyar Dolarlık
     Bağdat Seferi

Genç Osman dediğin bir küçük aslan,
Bağdat'ın girişine girilmez yastan.
Her ana doğurmaz böyle bir aslan
Allah Allah deyip geçer Genç Osman.
Bağdat'ın kapısını Genç Osman açtı,
Düşmanın cümlesi önünden kaçtı.
Kelle koltuğunda üç gün savaştı,
Allah Allah deyip geçer Genç Osman.

ABD-Türkiye Finansman Anlaşmasına İlişkin
Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan'ın Açıklaması
23 Eylül 2003

Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye'ye 8,5 milyar ABD Doları'na kadar kredi sağlayacak Finansman Anlaşmasını, bugün (22 Eylül 2003) imzalamışlardır.
Bu anlaşmanın amacı, Türkiye'nin devam eden ekonomik reform sürecinin desteklenmesidir.
Kredi, Türkiye'nin iç ve dış borç geri ödemelerinde kullanılacaktır.
Kredi, 4 yılı geri ödemesiz ve 10 yıl vadelidir.
Kredi, yaklaşık 18 aylık bir süre içerisinde, 4 eşit dilimde kullanılacaktır.
Finansman Anlaşması çerçevesinde her bir kredi çekişi, Türkiye'nin, ABD'nin ilgili yasasında belirlenen koşulları karşılamasına bağlıdır. Söz konusu iki koşul: (1) Türkiye'nin güçlü ekonomik politikalar yürütüyor olması ve (2) Türkiye'nin, Irak konusunda ABD Hükümeti ile işbirliği içerisinde olmasıdır.
Türkiye'nin Irak konusundaki işbirliği değerlendirilirken, Türk birliklerinin Irak'taki barışın korunması ve istikrar harekatına katkıda bulunması gerekli bir koşul değildir.
Türk Hazinesi, kendi nakit akışı, iç ve dış borç geri ödemelerini dikkate alarak her bir kredi çekişini ne zaman yapacağına karar verecektir.
ABD Hükümeti, kredi çekiş talebini aldıktan sonra, 8 işgünü içerisinde Türkiye'nin koşulları karşılayıp karşılamadığını bildirecektir.

ABD Hazine Bakanı John Snow'un açıklaması
22 Eylül 2003

Türk askeri birliklerinin Irak'taki barış ve istikrarı sağlama operasyonuna katkıda bulunmaları; Türkiye'nin Irak'taki işbirliğini değerlendirirken gerekli bir koşul değildir. Amerika tarafından Türkiye'ye sunulan bu yardım paketi ve Türk birliklerinin Irak'a gönderilmesi iki farklı husustur.
Kredi programı her ne kadar ABD Hazinesi tarafından yürütülecekse de, Dışişleri, Savunma Bakanlıkları ve İdare ve Bütçe Ofisi de dahil olmak üzere birçok ABD hükümeti kuruluşu anlaşmanın nihai hale getirilme sürecine katkıda bulunmuştur. Dışişleri ve Savunma Bakanlıkları Türkiye'nin kredi kullanım koşullarını yerine getirip getirmediği hususunda belirleyici rol oynayacaktır. Ayrıca, ilgili tüm kuruluşlar kredinin süresi boyunca değerli katkılarda bulunmaya devam edecektir.
[Kaynak: Hazine Müsteşarlığı resmi açıklaması.] (abç)

Hürriyet

Amerikan emperyalizminin desteği olmaksızın hiçbir siyasal parti iktidarda kalamaz ve Amerikan emperyalizminin desteği ve onayı olmaksızın Genelkurmay askeri darbe yapamaz

^[1*]

Anadolu Endüstri Holding

Efes Pilsen

Coca-Cola

Hürriyet

^[2*]

Daha önce Galiçya ve Yemen'de

Mehmetçiğin kanını akıttık, bugün hala bunu kendimize soruyoruz

^[3*]

"Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali.
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
"Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."

Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt hainiyim,
ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

Konuyla bağlantılı yazılar:
*** ... Ve Genelkurmay da Devreye Girdi!
*** Mandacılar ve Mandalar
*** TÜSİAD'ın Savaş İlanı
*** Amerikan Emperyalizmi Yenilmez mi?
*** 20 Mart 2003, 04:32, "Globalizm"in Sonu
*** Irak, Bölgesel ve Emperyalistler Arası Çelişkilerin Katalizatörü mü?
*** Irak
*** Desinformasyon ve Kamuoyunun Koşullandırılması
*** Emperyalizme Karşı Mücadele Taktik Bir Sorun Değil, Stratejik Hedeftir
*** Emperyalist Savaş Stratejisi: Terörizm
*** "Globalleşen" Dünyada Anti-Emperyalist Bir İktidar Yaşayabilir mi?

Dipnotlar
^[1*] Bu olayın arka planında AKP'nin tatlı üretiminde nişasta bazlı şeker kotasının %10'dan %15'e yükseltilmesi kararı bulunmaktadır. Ülker'le %50 ortak olan Cargill, nişasta bazlı şeker, yani mısır şekeri olarak adlandırılan "tatlandırıcı" üreticisidir. Tatlandırıcı kotasının artırılmasının, nişasta bazlı şeker satışının artması ve tersine şeker pancarından elde edilen şeker kullanımının düşmesi olduğu açıktır. Dün MHP ve ANAP'a destek veren Cargill, bugün AKP'yi desteklemektedir.

^[2*] Kurtuluş Cephesi, Kendi açıklamalarına göre, İş Bankası-Doğan Holding ortaklığı olan Petrol Ofisi'nin (POAŞ) 31 Ağustos 2003 itibariyle 1 milyar 184 milyon dolarlık borcu bulunmaktadır. Yapılan açıklamaya göre, "Söz konusu borcun 600 milyon dolarlık bölümü işletme sermayesi olarak bu işte dönüyor. 1.1 milyar dolarlık borcun 600 milyon doları depolarda nakde çevrilebilir nakit değerdir. 1.1 milyar dolar borçtan 600 milyon dolar çıkarıldığında 500 milyon dolar borç kalıyor. Borç azaldıkça faiz de azaldığından, 4 yıl içinde biz bu borcu sıfırlarız" denilmektedir. İlkokul çocuklarının aritmetik bilgisiyle yapılan bu borç hesabı, "işletme sermayesi", "depolarda nakde çevrilebilir nakit" gibi bizzat borcun kaynakları sayılarak yapılmaktadır. Oysa işletme sermayesini borcuna karşılık gösteren bir şirket hukuken iflas etmiş demektir. Ama bunların hiçbir önemi yoktur. Amaç, dezinformasyon yoluyla borsada hisse senetlerinin değer kaybetmesini önlemektir. Gerçekte ise POAŞ, Doğan Holding yüzünden 1 katrilyon 576 trilyon liralık kısa vadeli, 753 trilyon 710 milyar liralık uzun vadeli borç altına girmiş ve Özelleştirme İdaresi Doğan Holding'ten borçların karşılığı olarak yeni teminat istemiştir. Doğan Holding bu teminatı karşılayabilecek durumda değildir. Ertuğrul Özkök ve Hürriyet aracılığıyla Tayyip Erdoğan hükümeti lehine propaganda yaparak bu teminat isteğini ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. Ancak iş bununla da bitmemektedir. TÜPRAŞ'ın üç günlük vadeyle mal satışını 15 günlük vadeye çıkartılmasını istemektedirler. Bu isteklerini, Petrol Ofisi Genel Müdürü Ertuğrul Tuncer "TÜPRAŞ da belki bize vadeyi, özelleştirme sonrası daha akılcı ve devletçilik kısıtlamalarından arınmış bir yönetim işbaşına geldiğinde 15 güne çıkarırsa ilave 12 gün bize 260 milyon dolar işletme sermayesi avantajı sağlayacaktır" diyerek açıklamaktadır. Böylece TÜPRAŞ'ın biran önce özelleştirilmesi ve özelleştirilmesi sonrasında "akılcı ve devletçilik kısıtlamasından arınmış bir yönetimin iş başına gelmesi" Doğan Holding'in varlık sorunu haline gelmiştir. Bugün Aydın Doğan'ın Doğan Holding'inin içinde bulunduğu durum, 2000 yılının Kasım ayında Sabah gazetesinin sahibi Dinç Bilgin'in Medya Holding'inin durumuyla aynıdır.

^[3*] Emekli olan I. Ordu komutanı Çetin Doğan için "tarih bilgisinden nasibini almamış general" olarak söz eden Ertuğrul Özkök ve diğer "medya" tetikçilerine karşı Çetin Doğan'ın basına yansıyan son sözleri şöyle olmuştur:
"Ulusal çıkarlarımızın korunmasının, gerektiğinde sınır ötesinde güç kullanmaktan geçtiğini en iyi bilenlerdenim. Yeter ki, Mehmetçiğimiz Green-Card peşinde koşarak, ABD güçlerine kişisel çıkar için katılanlara benzemesin. ... Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar, yargısız infaza yeltenenler, Osmanlı imparatorluğunun sınırlarını bile bilmeyenler, vatanla müstemlekeyi karıştıranlar, kendi sığlıklarını, başkalarını kolayca malum ideoloji sahibi ve sığlıkla suçlayarak, gizlemeye çalışanlar. Kısacası bana Kurtuluş Savaşımız sırasındaki mütareke basınını acıyla anımsatanlar, bu teşekkürümün dışındadırlar."