İŞÇİLER!
KÖYLÜLER!
İLERİCİ, YURTSEVER VE DEMOKRAT
TÜM HALKIMIZA
VE DÜNYA HALKLARINA!
11 Eylül 2001 günü, ABD'nin New-York kentinde Dünya Ticaret Merkezi olarak adlandırılan binalar ile Washington kentindeki ABD Savunma Bakanlığı'na (Pentagon) yönelik olarak gerçekleştirilen saldırılardan sonra, Amerikan emperyalizmi "terörizme karşı savaş" çığlıklarıyla dünya çapında yeni bir baskı ve terör dönemini başlatmıştır.
Amerikan emperyalizmi, binlerce kişinin ölümüne yol açan saldırıların "sorumlusu" olarak "Suudi asıllı Usama bin Laden"i "parmakla" göstererek, "terörizm"e ve "teröristler"e karşı "yüzyılın savaşı"nı başlatırken, bu "savaş"ı kazanmak için "demokratik hak ve özgürlükler"den "fedakarlık etmek" gerektiğini tüm dünyaya kabul ettirmek için de yoğun bir propagandaya girişmiştir.
Amerikan emperyalizminin yapmak istediği, kendisinin sivil ya da askeri her kuruluşuna yönelik silahlı ya da silahsız her eylemi "terörist eylem" olarak kabul ettirmek ve bu "teröristler"e karşı, işkencelerden katliamlara, askeri darbelerden ölüm mangalarına kadar her türden yöntemi "meşru" ve "haklı" göstermektir. Dünya çapında emperyalist sistemin jandarmalığını üstlenmiş olan Amerikan emperyalizmi, bu yolla, bugün ve gelecekteki tüm ulusal ve halk kurtuluş savaşlarına ve devrim mücadelelerine karşı yürüttüğü ve yürüteceği teröre karşı dünya halklarını pasifize etmeye çalışmaktadır.
Bugün herkesin çok iyi bildiği gibi, 11 Eylül günü gerçekleştirilen eylemlerin sorumlusu olarak gösterilen Usama bin Laden, bizzat Amerikan emperyalizminin "komünistlere karşı" eğittiği, silahlandırdığı ve finanse ettiği bir kişidir. CIA tarafından yönlendirilen ve yönetilen Usama bin Laden, "komünizme karşı yeşil kuşak stratejisi" çerçevesinde CIA'nın anti-komünist ve kontr-gerilla teknikleriyle eğitilmiştir. CIA'nın anti-komünist ve kontr-gerilla tekniklerinin en temel unsuru her zaman terör olmuştur. Latin-Amerika'da "ölüm mangaları" oluşturarak ilerici, demokrat, yurtsever insanları katlederek kitle pasifikasyonu sağlamaya çalışan CIA, ülkemizde MHP'li faşist milisleri finanse ederek kitle katliamları düzenlemiştir. Amerikan emperyalizminin CIA aracılığıyla yürüttüğü karşı-devrimci faaliyetler, her zaman kitlelerin terörle sindirilmesine ve yıldırılmasına dayandırılmıştır ve hedef her zaman "siviller" olmuştur.
"Sivillere yönelik terör" Amerikan emperyalizminin anti-komünist, karşı-devrimci faaliyetlerinin ana konseptidir.
İşte bu anlayışla (konsept) Amerikan emperyalizmi tarafından eğitilmiş olan Usama bin Laden vb. anti-komünist kişi ve örgütler, dünyanın her yerinde Amerikan emperyalizminin çıkarlarının savunucusu olarak kitlelere saldırmışlar, onları katletmişler, işkenceden geçirmişlerdir.
Ve 11 Eylül günü, CIA'nın kendi "terör konsepti" ile eğittikleri, aynı "konsept"le kendisine saldırmışlardır. Bu nedenle, 11 Eylül saldırısının kim tarafından yapıldığı değil, hangi anlayışla yapıldığı önemlidir.
Bugün Amerikan emperyalizmi, 11 Eylül saldırısını bahane ederek, dünya çapında devrim mücadelelerine karşı topyekün bir saldırı ve örgütlenmeye gitmektedir. SSCB'nin dağıtılmışlığının üzerinden on yıl geçmeden emperyalist sistemin bir bütün olarak içine girdiği ekonomik bunalım onları korkutmaktadır. Ülkemizdeki söylemle ifade edersek, dünya ekonomik buhranının geri-bıraktırılmış ülkelerde yaratacağı "sosyal patlamadan" korkmaktadırlar. Son yirmi yıldır "globalizm", "yeni dünya düzeni" söylemiyle "demokrasi" propagandası yapan Amerikan emperyalizmi, bu korkusuyla geri-bıraktırılmış ülkelerde "demokratik hak ve özgürlükleri askıya almak" zorunluluğu içindedir. Bu açıdan, 11 Eylül saldırısı, Amerikan emperyalizmi için yeni bir fırsat yaratmıştır.
Bugün Amerikan emperyalizmi, başta Afganistan olmak üzere bazı ülkelerde "radikal islamcılara" karşı kendi kamuoyunu yatıştıracak bazı askeri operasyonlar sonrasında dünya çapında oluşacağını düşündüğü hava içinde geri-bıraktırılmış ülkelerde yeni düzenlemelere gidecektir. Bu yeni düzenlemeler, zaten sınırlandırılmış ve görüntüsel demokratik hak ve özgürlükleri daha da sınırlayarak ya da tümden ortadan kaldırarak devrimci mücadelelerin gelişimini engellemeyi amaçlayacaktır.
Amerikan emperyalizmi bu amacına ulaşabilmek için ilk iş olarak, "global" ölçekte "terörist örgütler listesi" hazırlamaya girişmiştir. Tüm devrimci örgütleri kapsayacak bu listeden yola çıkarak, başta geri-bıraktırılmış ülkeler olmak üzere, dünya çapında "terörizme karşı savaş için bireysel özgürlüklerden vazgeçilmesini" kabul eden bir kamuoyu oluşturacaktır. Böylece "terörizme karşı savaş" propagandasıyla geri-bıraktırılmış ülkelerde askeri darbelerin ve askeri müdahalelerin önü açılmış olacaktır.
Bizler, dünya çapında yürütülen devrimci mücadelelerin ülkemizdeki bir parçası olarak, emperyalizmin "sivillere yönelik" terör ve katliamlarına defalarca tanık olduk ve yaşadık. Hiçbir zaman onların kullandığı yöntemleri kullanmadık ve kullanmak durumunda olmadık.
Bizler, her zaman emperyalizm ile emperyalist ülkelerin halklarını birbirinden özenle ayırdık.
Bizlerin amacı, emperyalist sömürüden kurtulmuş, bağımsız ve demokratik bir ülke yaratmaktır. Bu amaca ulaşmak için yürüttüğümüz mücadele, her zaman emperyalizmin ve onun yerli işbirlikçilerinin terör ve şiddetine karşı yürütülmüştür, yürütülecektir.
Emperyalizme ve onun yerli işbirlikçilerine karşı yürüttüğümüz mücadele, ülkemizin bağımsızlığı, halkımızın özgürlüğü ve insanlığın kurtuluşu mücadelesidir. Doğal olarak, böylesine amaçlar için yürütülen mücadelenin araçları da buna uygun olmak durumundadır ve bu amaçlara uygun kurallara sahiptir.
1971 yılında Mahir Çayan yoldaş tarafından kaleme alınan THKC'nin I No'lu bildirisinde savaşımızın kuralları açıkça ifade edilmiştir:"Türkiye Halk Kurtuluş Cephesi, kendi saldırı noktaları dışında kalan hedeflere yönelen ve halkın saflarına da zarar veren hiçbir maceraperestin ve gangsterin sorumluluğunu üzerine almaz. Çocuk kaçırmak, kadınlara ilişmek, emperyalistlerle doğrudan doğruya ilişkisi olmayan kimselere, esnafa, parababası bir avuç hain dışındaki orta derecedeki zenginlere, yani orta burjuvaziye saldırmak, zarar vermek devrimci eylem olamaz. Bunlar adi gangsterlik olaylarıdır. Türkiye Halk Kurtuluş Cephesi, bu gibi olayları şiddetle kınar. Amerika'lı emperyalistlere, finans kapitalizmin temsilcilerine, zalimlere ve halk düşmanlarına yönelen her harekete ise saygı duyar ve bunları sonuna kadar destekler. Türkiye Halk Kurtuluş Cephesi, savaşçılarının bütün eylemlerini kendi bültenleri ile halka açıklar. Türkiye Halk Kurtuluş Cephesi, halk düşmanlarını, işkencecileri, zalimleri, soyguncuları yargılar, cezalandırır. Onlardan döktükleri kanın ve yaptıkları zulmün hesabını sorar."
Bizler, THKP-C/HDÖ olarak, bugüne kadar bu bakış açısı ile savaştık ve savaşıyoruz. Savaşımız kurtuluşa kadar sürecektir. Bu süreçte, Amerikan emperyalizminin ve onun yerli işbirlikçilerinin terörü ne kadar artarsa artsın, biz kendi amaçlarımıza ulaşmak için kendi kurallarımızla ve araçlarımızla savaşmaya devam edeceğiz.
YAŞASIN ÖNCÜ SAVAŞI TÜRKİYE HALK KURTULUŞ PARTİSİ-CEPHESİ YAŞASIN HALK SAVAŞI HALKIN DEVRİMCİ ÖNCÜLERİ KURTULUŞA KADAR SAVAŞ THKP-C/HDÖ 15 Eylül 2001