Konuyla bağlantılı yazılar:
***
THKP-C/HDÖ 27 No'lu Bildiri
***
Emperyalist Savaş Stratejisi: Terörizm
***
Dezinformasyon ve Kamuoyunun Koşullandırılması
***
Gelişen Siyasal Olaylar ve Oligarşinin Siyasal Zoru
***
"Hayata Dönüş" Operasyonu ve Oligarşinin Siyasal Zoru
***
İçeriği Boşaltılan Kavramlar: Emperyalizm, Sosyalizm, Devlet, Demokrasi, Faşizm, Politik Mücadele, Silahlı Mücadele...
***
Kitle Pasifikasyonunun Bir Aracı : Köy Boşaltmalar ya da Stratejik Köycükler
***
...Ve "Genelkurmay Devreye Girer...": Postmodern Darbe
***
"Postmodern Darbe"nin Programı
***
Savaşta Amaç ve Araçlar
***
Silahlı Propaganda : Bir Politik Mücadele Biçimi
Dipnotlar
[1*] Eczanelerden alınan tüm ilaçların "kişisel bilgi" kayıtlarına geçirilmesi planlanmaktadır. Böylece kişinin hangi ilaçları aldığı kayıtlarda yeraldığından, yanında bulunduracağı "kayıt dışı" bir ilaç -ki bu bir ağrı kesici olabilir- kişiyi "yasadışı" konumuna sokabilecektir ve bu da "özgürlüğün" kısıtlanması için bir neden oluşturacaktır.
[2*] Ne zaman? Örneğin, kişinin aldığı ücretin düşük olduğunu, ücretlerin artırılması gerektiğini düşünen, düşüncesini işyerinde açıklayan bir işçi ya da sendikacı olduğunu varsayalım. Bu düşüncesinin "işveren" için "zararlı ve tehlikeli düşünce" olduğu koşullarda, işçinin kişisel tüketim bilgileri deşifre edilebilecek ya da bu bilgilerde "açığı" bulunmaya çalışılacaktır.
[3*] Bugün 11 Eylül saldırısını gerekçe yaparak çıkartılan yeni gözaltı koşulları, kapitalizmin ilk dönemlerinde İngiltere ve Fransa'da yürürlüğe sokulan "
serserilik yasası" ile büyük bir benzerlik gösterir. Marks'ın
Kapital'de ayrıntılı olarak ortaya koyduğu gibi, 15. yüzyılın sonundan başlayarak mülksüzleştirilenlere karşı kanlı yasalar çıkartılmıştır. "Serserilik yasası" olarak bilinen bu yasalarla, önce zorla toprakları ellerinden alınan, evlerinden atılan ve işsiz-güçsüz serseriler haline getirilen tarımsal nüfus, kırbaçlanarak, damgalanarak, yasalar yoluyla işkence edilerek, ücret sisteminin gerektirdiği disipline sokuluyordu. Daha ayrıntılı bilgi için bkz. Marks,
Kapital, Cilt: 1, s. 751-759
[4*] Doğal hukukun ideolojik temeli Hıristiyanlık teolojisinde bulunmaktadır. Tüm dinlerde de yer alan "ilk günah", yani Adem ile Havva'nın "cennetten" kovuluşu, insanın "doğal" özünü gösterir. Bir başka deyişle, insan, "ilk günah"la lekelenmiştir, dolayısıyla, her koşulda "günah" işleme eğilimindedir, yani tüm insanlar "potansiyel olarak suçludur". Dolayısıyla, "insani yasalar", her durumda bunu gözönünde tutmalı ve yasa koyucu bu durumu dikkate almalıdır. Hıristiyanlığın eşitlik anlayışı da bu "ilk günah"la belirlenmektedir ve tüm insanlar bunla eşittirler. Bir diğer deyişle, hıristiyanlığa göre, insanları eşit kılan, onların "potansiyel olarak suçlu" olma nitelikleridir.