Karl Marks’ın
Theorien über den Mehrwert (1862-63) adlı yapıtının birinci kitabını, İngilizcesinden (
Theories of Surplus Value, part 1, Lawrence and Wishart, London 1969, Translated by Emile Burns, Edited by S. Ryazanskaya) dilimize çevrildi ve kitap, Fransızcasıyla (
Théories sur la plus-value, tome 1, Editions Sociales, Paris 1974, Publiées sous la responsibilité de Gilbert Badia) karşılaştırıldıktan sonra
Artı-Değer Teorileri, Birinci Kitap adı ile, Sol Yayınları tarafından, Kasım 1998 tarihinde, Ankara’da yayınlanmıştır.
Eriş Yayınları tarafından düzenlenmiştir.
e-posta:
Kurtuluş-Cephesi Dergisi
Özgün biçimiyle Acrobat Reader formatında:
Artı-Değer Teorileri / Birinci Kitap (3.131 KB)
[BİRİNCİ BÖLÜM]
SIR JAMES STEUART
[“Devirden Doğan Kâr” ile Zenginliğin Pozitif Artışı
Arasındaki Ayrım]
Fizyokratlardan önce artı-değer –yani kâr biçiminde kâr– yalnızca
değişim ile, metanın değerinin üstünde satılmasıyla açıklanırdı. James Steuart, genelde bu sınırlı görüşün ötesine geçemedi; aslında o, bu görüşün bilimsel yayıcısı olarak görülmelidir. “Bilimsel” diyorum. Çünkü kapitalist bireye, metayı değerinin üzerinde satması sonucu kalan artı-değerin yeni bir iîenginlik yaratılması olduğu yanılsamasını Steuart paylaışmamıştır. Bu nedenledir ki
pozitif kâr ile
göreli kâr arasında ayrım yapar.
“Pozitif kâr, hiç kimse için herhangi bir kaybı ifade etmez; kaynağı emeğin, yeteneğin ya da yaratıcılığın artmasındadır ve toplumsal zenginliği artırıcı ya da çoğaltıcı bir etki yapar. ... Göreli kâr ise birileri için bir kaybı ifade eder; taraflar arasındaı zenginlik dengesinin değiştiğini gösterir, ama toplumsal fonların bir artışı anlamına gelmez. ... Bileşik kârı tanımlamak kolaydır: kârın ... bir bölümü pozitif, bir bölümü göreli ... olan bir türüdür. ... İki çeşit, aynı işlem içinde, birbirinden ayrılmaksızın birarada olabilir.” [Principles of Political Economy, [Ekonomi Politiğin İlkeleri] c. I, The Works of Sir James Steuart, etc, [Sir James Steuart’ın Yapıtları] editör General Sir James Steuart, oğlu vb., 6 cilt, Londra, 1805, s. 275-276.) [sayfa 33]
Pozitif kârın kaynağı “emeğin, yeteneğin ya da yaratıcılığın
artması”dır.
Nasıl kaynaklandığını, Steuart açıklama girişiminde bulunmuyor. Bunu izleyen ifadesiyle, yani bu kârın
“the public good”u [
“toplumsal zenginliği”]
artırıcı ve çoğaltıcı etki yaptığı şeklindeki ifadesiyle, öyle anlaşılıyor ki Steuart, emeğin üretken gücünün gelişmesi sonucu, üretilen kullanım-değeri kitlesinin artmasından başka bir şeyi kastetmemektedir; ve bu pozitif kârı, kapitalistlerin –her zaman değişim-değerinde bir artışı öngören– kârından büsbütün ayırır. İzleyen açıklamaları, bu yorumu tam olarak doğruluyor. Hele şu sözleri:
“Malların fiyatında [....] birbirinden büsbütün farklı olarak iki şeyin gerçekten varolduğunu düşünüyorum; [...] metanın gerçek değeri ve devirden doğan kâr” (agy, s. 244).
Demek ki, malların fiyatı, birbirinden büsbütün farklı iki öğeden oluşmaktaıdır; birincisi onların
gerçek değeri, ikincisi,
profit upon alienation [
devirden doğan kâr]
– onların bir başkasına devredilmesi, satılması yoluyla gerçekleştirilen kâr.
||22l|
Bu profit upon alienation [
devirden doğan kâr]
öyleyse, malların fiyatının, gerçek değerinin üstünde olmasından ya da malların, değerlerinin
üstünde satılmasından doğmaktadır. Bu durumda, bir taraftaki kazanç, her zaman öte tarafta bir kayıp demektir. Bir
addition to the general stock [toplam fonlarda artış] yaratılmamıştır. Kâr, yani artı-değer görelidir ve gelip
into “a vibration of the balance of wealth between parties” [“taraflar arasında zenginlik dengesinin değişmesi”ne] dayanır. Steuart’ın kendisi de artı-değerin bu biçimde açıklanabileceği düşüncesini reddeder. Onun,
“vibration of the balance of wealth between parties” [“taraflar arasında zenginlik dengesinin değişmesi”] teorisi, artı-değerin yapısına ve kaynağına her ne kadar az değinse de
surplus value’nun [artı-değerin] farklı
sınıflar arasında ve farklı
kategorilerde (kâr, faiz, rant) dağılımının incelenmesi önemini korumaktadır.
Steuart’ın, kapitalist bireyin tüm kârını bu
“relative profif’le [“göreli kâr”la], yani devirden doğan kârla sınırladığı şu açıklamasında görülmektedir:
“Real value” [“gerçek değer”], diyor, “genel olarak ülkenin bir emekçisinin, ... bir günde, bir haftada, bir ayda ... ortalama olarak gerçekleştirebileceği emeğin “quantity”si [“miktar”ı] ile belirlenir. İkincisi: “geçim araçlarının ve, hem kişisel gereksinimlerinin karşılanması hem işinin gerektirdiği aletleri edinmesi için, zorunlu giderlerinin değeri ile, yukardaki gibi ortalama olarak hesaplanması gereken değer ile ...” Üçüncüsü: “hammaddelerin değeri ile ...” [sayfa 34] (agy,s. 244-245) “Bu üç kalem bilinirse, üretim fiyatı belirlenir, Bu fiyat, üçünün toplamından, yani gerçek değerden düşük olamaz; onun üstünde olun kısım imalatçının kârıdır. Bu, [...] taleple oranlı olacaktır; öyleyse, koşullara göre dalgalanacaktır” (agy, s. 245). “Böylece giderek gelişen imalatı sürdürmek için büyük bir talep gerekliliği belirir ... sınai girişimciler [...] sağladıkları kârlarına göre, kendi yasşam tarzlarını ve harcamalarını düzenlerler” (agy, s. 246).
Bundan anlaşıldığına göre,
“manufacturer”ın [“imalatçı”nın], bireysel kapitalistin, kârı her zaman
göreli kârdır; her zaman
profit upon alienation’dır [devirden doğan kârdır]; her zaman meta fiyatının, gerçek değerinin üstündeki fazladan,
değerinin üstünde satılmasından elde edilmektedir. Öyleyse, tüm metalar kendi değerlerinden satılsalardı, kâr diye bir şey olmazdı.
Steuart bir bölümü tümüyle bu konuya ayırmıştır:
“How profits consolidate into prime cost” [“kârların üretim maliyeti içine girme biçimini”] ayrıntılı olarak inceler (
agy, c. III, s. 11 vd).
Steuart bir yandan, metaların kendi değerlerinin üstünde satılmalarının, ve bundan hasıl olan kârın, artı-değer yarattığını ve zenginliğin pozitif artışı olduğunu öne süren moneter ve merkantil sistemlerin yaklaşımını reddeder; ama öte yandan onların, bireysel sermayenin kârının, fiyatın değerden fazla olan kısmından ||222|, profit upon alienation’’dan [devirden doğan kârdan] başka bir şey olmadığı biçimindeki görüşlerini benimser. Ama bu kâr, ona göre yalnızca görelidir, bir taraftaki kazanç, öteki tarafın kaybıyla telafi edilmiştir; öyleyse bu hareket sonuç olarak “a vibration of the balance of ıvealth betıveen parties”den [“taraflar arasındaki zenginlik dengesinin değişimi”nden] başka bir şey değildir.
Öyleyse bu durumda Steuart, moneter sistemin ve merkantil sistemin
rasyonel ifadesidir.
Sermaye kavramı konusunda onun önemi, belirli bir
sınıfın mülkü olarak üretim koşulları ile emek-gücü arasındaki ayrışma sürecinin nasıl oluştuğunu göstermesidir.
[13] Sermayenin
doğuş sürecine –bunu geniş-ölçekli sanayinin koşulu olarak görmekle birlikte, gene de doğrudan sermayenin doğuşu olduğunu gömleksizin– ciddi biçimde eğilmiştir. Steuart bu süreci,
özellikle tarımda inceler, ve
doğru olarak, asıl imalat sanayisinin, tarımda gerçekleşen bu ayrışma süreciyle ortaya çıktığını düşünür. Adam Smith’in yazılarında bu ayrışma sürecinin zaten tamamlanmış olduğu
[sayfa 35] varsayılmıştı.
(Steuart’ın kitabı 1767’de (Londra’da), Turgot’nunki 1766 da, A. Smith’inki 1775’te.)
[sayfa 36]
Dipnotlar
1 Moneter sistem bile, bu kârın bir ülke içinde değil, başka ülkelerle değişim sonucu ortaya çıktığı düşüncesindedir. Dolayısıyla, moneter sistem, bu değerin para biçimini (altın ve gümüş) aldığım ve bu nedenle de artı-değerin parayla hesabı kapatılan ticaret dengesinde ifadesini bulduğunu varsayan merkantil sistemin içinde kalır. [Marx’ın elyazmasında sayfa kenarına düştüğü not]
2 Steuart’ın kitabı 1767’de Londra’da yayınlandı, Turgot’nun Reflexions sur la formation et la distribution des richesses’i [Zenginliğin Oluşumu ve Bölüşümü Üzerine Düşünceler] 1766’da, A. Smith’in An Inquiry into the Nature and Causes of the Wealth of Nations’ı [Ulusların Zenginliğinin Doğası ve Nedenleri Üzerine Bir İnceleme) 1775’te yazıldı. -Ed.