SİYASAL durumlar siyasal yazınla, siyasal olaylar siyasal sloganlarla, siyasal gerçekler siyasal ideolojiyle ne ölçüde uyuşuyor? Enternasyonaldeki tüm bunalımı kavrayabilme yönünden bu soru büyük önem taşımaktadır. Çünkü bir gelişmedeki herhangi bir bunalım, hatta herhangi bir dönüm noktası, kaçınılmaz olarak, eski biçimle yeni içerik arasında bir karşıtlığa, bir farklılığa yolaçar. Burjuva toplumun sürekli olarak, hiçbir sınıfa ait olmadığını söylemeyi pek seven siyaset adamları ve kendilerini sosyalist diye adlandırmaya pek meraklı oportünistler ürettiği ve her ikisinin de çok süslü ve "radikal" sözlerle yığınları bile bile, sistemli olarak aldattıkları gerçeği hakkında bir şey söylemek istemiyoruz. Ne var ki, bunalım zamanlarında, hareketin iyi niyetli (sayfa 205) mensuplarının sözleriyle yaptıkları arasında bile sık sık farklılıklar ortaya çıkabiliyor. En ciddi, en çetin ve en ıstıraplı bunalımlar dahil, bütün bunalımların büyük ve ileri yanı, iyi niyetlerle söylenmiş olsa bile kokuşmuş sözleri ve iyi niyetlerle kurulmuş olsa bile çürümüş kurumları büyük bir hızla, kuvvetle ve açıklıkla gözler önüne sermesinde ve süpürüp atmasındadır.
Rus sosyal-demokrasisinin yaşamında bugün büyük önem taşıyan olay, St. Petersburg işçilerinin savaş sanayii kurullarına seçimidir. Savaş süresince ilk kez bu seçimler, proletarya
yığınlarını günümüz siyasetinin temel sorunlarına ve o sorunların çözümüne ilişkin bir tartışmanın içine çekmiştir; seçimler, bir yığın partisi olarak sosyal-demokrasi içindeki
durumun gerçek resmini ortaya koymuştur. Gözler önüne serilen şey iki eğilim, evet iki akım olduğudur: Bu akımlardan biri, bizim partimiz tarafından örgütlenen ve ata topraklarının
savunulmasına karşı olan devrimci, enternasyonalist ve gerçekten proleter akımdır. İkinci akımsa,
"savunmacı" ya da sosyal-şovenist akımdır,
Naşe Dyelo mensupları (yani tasfiyecilerin belkemiği), plehanovcular, narodnikler ve partisizler blokudur. Tüm burjuva basını ve Rusya'daki kara-yüzler tarafından destekleniyor olması, bu blokun güttüğü siyasetin proleterce olmayan burjuva özünü ortaya koymak için yeter de artar bile.
Doğrular, gerçekler bunlardır. Peki ya sloganlar ve ideoloji? Bunun yanıtı St. Petersburg'da yayınlanan
Raboçeye Utro'nun
[95] n° 2'de (22 Ekim) hazırlık komitesi denen yığının yayınladığı yazı derlemesinde (
Enternasyonal ve Savaş, n° 1, 30 Ekim 1915) ve
Naşe Slovo'nun son sayılarında bulunabilir. Siyasetle, Gogol'un Petruşka'sının
[96] okumaya gösterdiği ilgiden daha başka türlü ilgilenenler bu yazılar üzerinde ciddiyetle durup düşünmelidirler.
Bu ideolojinin içeriğini inceleyelim.
En önemli belge, St. Petersburg'da yayınlanan
Raboçeye Utro'dur. Tasfiyecilikle sosyal-şovenizmin önderlerinin muhbir bay Gvozdev'le biraraya geldikleri yer bu gazetedir. 27 Ekim seçimlerinden önce ve seçimlerde neler olup bittiğini bu insanlar çok iyi biliyor. Bu insanlar plehanovcular, narodnikler ve partisizlerle kurdukları blokun üstüne bir örtü örtmeyi başara bilmişlerdir. Blokun önemi ve anlamı ya da (sayfa 206) blokun çeşitli unsurlarının
sayısal gücü hakkınnda tek söz etmemişlerdir. Böyle "önemsiz bir şey"i gizlemek, onların yararınaydı (bay Gvozdev'le
Raboçeye Utro'nun dostlarının ilgili bilgiye sahip olduklarına kuşku yoktur) ve gizlediler. Ne var ki, Doksan'ların ve Seksenbir'lerin dışında bir
üçüncü grup bile uyduramadılar. St. Petersburg'da, işçilerin gözü önünde "üçüncü" bir grup uydurarak yalan söylemek olanaksızdır. Gerçekten de bu konudaki uydurma, Alman basınıyla
Naşe Slova'ya "Kopenhag'dan yazan adsız bir yazar"dan
[97] geliyor. Bu, olanaksızdır, çünkü foyalarının derhal gözler önüne serileceğini bilirlerse aklı yerinde olan insanlar hiçbir zaman yalan söylemezler.
Raboçeye Utro'nun (eski bir dost!) K Oranski'nin
[98] üçüncü grubun tutumu hakkında tek söz söylemeksizin Doksan'lar ve Seksenbir'lerin tutumu hakkında ayrıntılı bir tahlile girişen "İki Tutum" adlı yazısını yayınlaması bundan ötürüdür. Yeri gelmişken söyleyelim, sansür,
Raboçeye Utro'nun n° 2'sini hemen hemen baştan sona kesip kuşa çevirmiştir; neredeyse dolu sütundan çok, boş sütun vardır; ancak yazılardan ikisine dokunulmamıştır: "İki Tutum" ve 1905'in tarihini liberalizm ruhuyla çarpıtan bir başka yazı. Her iki yazıda da bolşeviklere "anarşizm" ve "boykotçuluk" suçlamalarıyla sövülüp sayılmaktadır. Böyle şeylerin yazılıp yayınlanması çarlık hükümetinin
yararınadır. Mutlakiyetçi Rusya'dan cumhuriyetçi Fransa'ya kadar her yerde bu tür yazıların yasallık tekelini elde tutmasında raslansal bir yan yoktur.
Bu durumda,
Raboçeye Utro'nun, "ülkenin savunulması" ya da "sosyal-şovenizm" tutumunu savunmak üzere öne sürdüğü kanıtlar nelerdir? Hepsi, hiç istisnasız kaçamak örnekleriyle enternasyonalist sözlerdir. Bizim tutumumuz, demekteler, hiçbir biçimde "ulusalcı" değildir, hiçbir biçimde "savunma"dan yana değildir; biz yalnızca "ilk grubun (Doksanlar grubu) tutumunda yer bulmamış noktalar"ı, yani "ülkenin durumuna", onun "yenilgiden ve yıkımdan kurtarılması"na karşı "kayıtsız kalmama"yı ifade ediyoruz. Bizim tutumumuz, diye iddia etmekteler, "gerçekten enternasyonalist"tir; ülkeyi "özgürlüğe kavuşturma"nın yöntemlerini ve yollarını gösterirken, "savaşın kaynağını ve toplumsal ve siyasal özünü değerlendirmede [birinci tutumla!] görüş birliğinde"ydik; "savaş zamanında, dünya çatışmasının tüm (sayfa 207) gelişme dönemlerinde, demokrasinin ve proletaryanın enternasyonal çalışmalarının ve enternasyonal örgütünün genel sorunlarını [bunların hepsi çok ciddi] ortaya koymakta [birinci tutumla!] görüş birliğinde"ydik. Bütün talimatlarımızda, demekteler, "bugünkü toplumsal ve siyasal koşullar altında, ata topraklarının savunulmasında emekçi sınıfın herhangi bir sorumluluk yüklenemeyeceğini" ilan ettik; "her şeyden önce demokrasinin enternasyonal amaçlarıyla birlikte olduğumuzu kuvvetle belirttik" ve "kilometre taşları Kopenhag ve Zimmerwald olan özlemlere katkıda bulunduk". (İşte biz bu tür insanlarız!) Biz, diyorlar,
"herhangi bir toprak ilhakını kapsamayan bir barış" sloganından yanayız (italikler
Raboçeye Utro'nun); "birinci akımın soyut yapısına ve kozmopolit anarşizmine karşılık bizim tutumumuzun ve taktiklerimizin gerçekçiliğini ve enternasyonalizmi koyduk".
Bu iddiaların herbiri, en hafif deyişle, bir incidir. Ne var ki, bilisizliğinin ve Repetilov
[99] türünden yalancılığının yanı sıra bütün bu incilerde, burjuva görüş açısından tam anlamıyla
doğru ve aklıbaşında bir diplomasi göze çarpıyor. İşçileri etkileyebilmek için burjuvazi sosyalistlerin, sosyal-demokratların, enternasyonalistlerin ve benzeri kişilerin görünümüne bürünmek zorunda, yoksa hiçbir etkisi olamaz.
Raboçeye Utro topluluğu kendini başka türlü gösteriyor; yüzlerine bol bol boya ve pudra sürüyorlar, kendilerini süsleyip-püslüyorlar, göz süzüyorlar ve bütün bunları yaparken sonuna kadar gidiyorlar. Zimmerwald Bildirgesini imzalamaya yüz kez hazırlar (bildirgeyi, ürkek tutumuna karşı savaşmaksızın ya da herhangi bir itiraz kaydı koymaksızın imzalayan zimmerwaldcıların suratına indirilen bir şamar bu); savaşın emperyalist yapısını gösteren herhangi bir kararı imzalamaya yüz kez hazırlar; "enternasyonalizm"e ve "devrimciliğe" bağlılık andı içmeye yüz kez hazırlar (sansürlü basındaki "ülkenin özgürlüğü", yeraltı basınındaki "devrimciliğe" eşit tutuluyor) - evet bütün bunlara yüz kez hazırlar, ama bunun bir koşulu var, o da işçileri, savaş sanayii komitelerine katılmaya, yani
pratikte gerici yağma savaşına ("savunma savaşı") katılmaya çağırmalarına engel olunmaması...
Tek eylem bu, geri kalan laftan başka şey değil. Yalnızca bu gerçek, geri kalanı lafı güzaf. Polisin, çarlık monarşisinin, (sayfa 208) Hvostov'un ve burjuvazinin
gereksindiği tek şey bu. "Üçlü Antant" sosyalistlerinin Londra konferansı hakkında gerici Fransız basınında çıkan yorumların gösterdiği gibi, daha akıllı ülkelerin akıllı burjuvası, enternasyonalist ve sosyalist sözleri daha çok hoşgörüyle karşılıyor, yeter ki, savunmaya katılma işi güven altına alınsın. Sosyalist takımınki, diyordu bu gazetelerden biri, bir çeşit
tic douloureux'dür, [Cansıkıcı tik. -ç.] insanları, istemedikleri halde belli bir hareketi, aynı kas hareketini, aynı sözü yinelemeye zorlayan bir tür sinir hastalığıdır. "Bizim kendi" sosyalistlerimizin, diyordu gazete, "biz enternasyonalistiz, biz toplumsal devrimden yanayız" gibi sözleri yinelemeksizin, hiçbir şey hakkında konuşmamaları bundandır. Bu tehlikeli bir şey değil, yalnızca bir "tik", sonucuna varmıştı gazete; "bizim" için önemli olan, onların ülke
savunmasına ilişkin tutumlarıdır.
Akıllı Fransız ve İngiliz burjuvasının mantığı bu. Eğer demokrasi, sosyalizm, vb. türünden sözlerle, bir yağma savaşına katılma işi savunulmuş olacaksa, bu doymak bilmez hükümetlerin, emperyalist burjuvazinin çıkarına değil midir? Herkese, yemin billah ederek, efendisinin onları çok sevdiğini ve ömrünü, onların mutluluğuna adadığını söyleyen bir uşak tutmak, efendinin işine gelmez mi?
Raboçeye Utro mensupları Zimmerwald üzerine ant içiyorlar, ve "birçok noktada aynı görüşte olmadıklarını" ilan edip, salt
söz olarak, kendilerini plehanovculardan ayırıyorlar (n° 2);
pratikte ise,
temel noktalarda onlarla aynı görüşü paylaşıyorlar, onlarla ve kendi burjuvazileriyle birlikte, şovenist burjuvazinin "savunma" kurumlarına
katılıyorlar.
Hazırlık komitesi yalnızca Zimmerwald üzerine ant içmekle kalmıyor, ama resmi bildiriler "imzalıyor"; yalnızca plehanovculardan aynı durmakla yetinmiyorlar, üstelik, takma adının gerisine sığınan A M.
[100] adında bir kişiyi, şu sözleri söylemekle görevlendiriyorlar; "Ağustos blokuna
[101] bağlı olan biz [belki de A M. bir kişi değil de iki "yandaş"tır],
Prizyv örgütünün, anladığımız kadarıyla, partimizde hoş görülebilecek sınırların çok ötesine geçtiğini ve
Prizyv'i destekleyen topluluklar mensuplarına Ağustos bloku örgütlerinde yer olmadığını belirtmeyi gerekli görüyoruz." Çıplak (sayfa 209) gerçekleri hiç çekinmeden konuşan bu "yandaş" A M.'ler ne de yiğit kişiler!
Buraya alıntılar aktardığımız yazıları derleyip yayınlayan hazırlık komitesinin 'Yurtdışı Sekreteryası"nı oluşturan beş kişiden hiçbiri böylesine yürekli bir açıklamayla ortaya çıkmayı arzu etmiş değildir. Anlaşılıyor ki, beş sekreter, Plehanov'la ilişkiyi kesmeye karşıdırlar (Akselrod'un, menşevik Plehanov, bana, enternasyonalist bolşeviklere oluğundan daha yakındır deyişinden bu yana çok geçmiş değil), ama işçilerden korkmaktadırlar ve "ünleri"ne halel gelmesini istememektedirler, bu nedenle konuyu karanlıkta bırakmaktadırlar; ama ucuz ve tehlikesiz bir enternasyonalizmle dikkatleri üzerlerine çekmek için bir çift "yandaş" öne sürmüşlerdir.
Bir yandan bazı sekreterler -Martinov, Martov ve Astrov-
Naşe Dyelo'yu bir polemiğe sokmuşlardır ve hatta Martov, savaş sanayii komitelerine katılınmasına karşı kişisel görüşüyle ortaya çıkmıştır, bir yandan da bundcular kendi ulusalcılıklarını örtsün diye, kendisini -Bundun gerçek siyasetini yansıtan- Kosovski'nin "solu"nda sayan bundcu Yonov'u seve seve öne sürmektedirler. Yonov, [İkinci Enternasyonalin çöküşüne yolaçan] "eski taktiklerin daha da ileri götürülmesini, ama onun tasfiye edilmemesini" savunmaktadır. Yazıkurulu Yonov'un yazısına muğlak, yavan, kaçamaklı diplomatik kayıtlar koymuş, ama yazının
özüne, "eski taktikler"de kokuşmuşun ve oportünistin savunulmasına, karşı çıkmamıştır. Ağustos blokuna "bağlı kalan" adı belirsiz A. M.,
Naşa Zarya'yı açıkça
savunmuştur; Naşa Zarya enternasyonalist tutumdan "sapmışsa" bile "Rusya için
Burgfrieden siyasetini reddetmiş [?], bir an önce enternasyonal bağların yeniden kurulması gereğini kabul etmiş ve bildiğimiz kadarıyla (yani A M.'nin bildiği kadarıyla) Mankov'un Duma grubundan atılmasını onaylamış"mış. Mükemmel bir savunma! Küçük-burjuva narodnikler, bağların yeniden kurulmasını istiyor, Kerenski Mankov'a karşı çıkıyor; ne var ki "savaşa karşı direnmeme"kten yana olanların, sınıflararası bir mütareke (
Burgfrieden) siyasetine karşı çıktıklarını söylemek, işçileri boş sözlerle aldatmak demektir.
Hazırlık komitesi gazetesinin yazıkurulu, "Tehlikeli Eğilimler" başlıklı bir yazıyla ortaya çıkmıştır. Bu, siyasal kaçamak örneğidir. Bir yandan ülke savunması çağrısında (sayfa 210) bulunanlara (yani Moskova ve Petrograd'daki sosyal-şovenistlere) karşı yaygara türünden sol sözler ediyorlar, öte yandan, "
Her iki bildirinin hangi parti çevrelerinden çıktığına karar vermek güç." diye yazıyorlar. Gerçekteyse, her ne kadar yasal
Naşe Dyelo'nun yazarları, yasadışı bir bildiri hazırlamak gibi bir suç işlemiş değillerse de, sözkonusu bildirilerin
Naşe Dyelo "
çevreleri"nden çıktığına en ufak bir kuşku yoktur. Hazırlık komitesindeki güruh, bu bildirilerin ideolojik kökleriyle ve bu köklerin tasfiyeci, sosyal-şovenist ve
Naşe Dyelo eğilimlerle özdeş oluşu üzerinde duracak yerde, gülünç ayrıntılarla meşgul oluyorlar. Oysa bu ayrıntıların, yani bildirileri şu
grup mu bu
grup mu yazdı gibi bir ayrıntının polisten başka hiç kimse için herhangi bir değeri yoktur. Yazıkurulu, bir yandan tehditler savuruyor: Biz Ağustos bloku enternasyonalistleri, diyorlar, "savunma eğilimlerine karşı çok canlı bir direnç" göstermek üzere (s. 129) ve "uzlaşmaz bir savaşım" için (s. 126) saflarımızı sıklaştıracağız; öte yandan, bu tür açıklamaların hemen yanıbaşında şu tür dalavereci sözler görüyoruz: "Duma grubunun, hazırlık komitesince desteklenen tutumu, [şimdiye dek] açık bir muhalefetle karşılaşmamıştır" (s.129)!
Yazıkurulunun da çok iyi bildiği gibi bu tutum, tutum yokluğundan başka bir şey değildir ve
Naşe Dyelo ile
Raboçeye Utro'nun
üstü kapalı savunusudur.
Derlemedeki en "sol" ve en "ilke-tanır" yazıyı, Martov'un yazısını alalım. Yazarın ilkelere bağlılığının ne biçim bir şey olduğunu görmek için, onun ana düşüncesini ifade eden bir tek tümceyi aktarmak yeter de artar bile. "Pek açık bir gerçektir ki", diye yazıyor, "bugünkü bunalım, demokratik devrimin zaferine, cumhuriyete yolaçsaydı, o zaman savaşın niteliği esaslı biçimde değişirdi" (s. 116). Bu utanmazca bir yalandır. Martov pekala bilir ki, demokratik bir devrim ve cumhuriyet demek, burjuva demokratik devrim ve burjuva demokratik cumhuriyet demektir. Burjuva
ve emperyalist Büyük Devletlerden birinde askeri otokratik ve feodal emperyalizm süpürülüp atılsaydı bile, bu devletler arasındaki savaşın niteliği
bir zerre olsun değişmezdi. Çünkü, bu koşullar altında, halis burjuva emperyalizmi ortadan kalkmaz, tersine
güç kazanırdı. İşte bu nedenledir ki, gazetemiz, 47. sayısında 9. Tezde, Rus proletarya partisinin, bugünkü (sayfa 211) savaşta cumhuriyetçilerin ve Plehanov, narodnikler, Kautsky,
Naşe Dyelo mensupları, Çheydze, hazırlık komitesi, vb. gibi şovenist devrimcilerin ata toprağını savunmayacağını ilan etti.
Martov'un 118. sayfadaki dipnotunda yeralan kaçamaklı sözü de ona hiçbir yarar getirmeyecektir. 116. sayfada söyledikleriyle çelişecek biçimde, burada da burjuva demokrasisinin "enternasyonal emperyalizme karşı" savaşabileceğinden "kuşku duyuyor" (gayet doğal çarpışamaz); burjuvazinin 1793 cumhuriyetini Gambetta ve Clemenceau cumhuriyetine dönüştürmeyeceğinden "kuşku duyduğunu" söylüyor. Temel teorik yanılgı buradadır: 1793'te Fransız
burjuva devriminde önde gelen sınıf, Avrupa'nın
devrim-öncesi monarşilerine karşı savaşmıştı. Oysa 1915 Rusyası daha geri ülkelere karşı değil, ama
sosyalist bir devrimin öngününde olan daha ileri ülkelere karşı savaşıyor. Bundan çıkacak sonuç şudur: 1914-15 savaşında, 1793 jakobenlerinin rolünü, ancak zafere ulaşmış bir sosyalist devrimi gerçekleştiren proletarya, oynayabilir. Durum bu olduğuna göre,
eğer devrim Rusya'da proletarya partisini iktidara getirecek olsaydı ve yalnızca bu partinin, devrimci kalkışmanın tüm gücüne ve tüm devlet mekanizmasına Almanya'nın ve Avrupa'nın sosyalist proletaryasıyla bir ittifakı ivedi olarak ve doğrudan doğruya gerçekleştirme doğrultusunda önderlik etmesine elverseydi, o zaman Rus proletaryası bugünkü savaşta "ata topraklarını savunabilir" ve "savaşın niteliğinin esaslı biçimde değiştiğini" düşünebilirdi.
(Sotsial Demokrat, n° 47, Tezler 11.).
Martov, cafcaflı sözlerle hokkabazlık ettiği yazısını, "Rus sosyal-demokrasisi"ne, "siyasal bunalımın başında, kesin, devrimci enternasyonalist bir tutum takınma" çağrısında bulunarak dramatik bir biçimde bitiriyor. Bu dramatik sözlerin, özünde çürümüş bir şeyler gizleyip gizlemediğini bulmak isteyen okur, kendine, siyasal tutumun genellikle hangi anlama geldiğini sormalıdır. Bunun anlamı, (1) anın ve kullanılacak taktiklerin bir formül içinde değerlendirilmesi ve bir dizi kararların alınması, bütün bunların bir örgüt adına (hiç değilse "beşli sekreterya" adına) yapılması; (2) O gün için gerekli olan savaşkan bir slogan yaratılması; (3) bu iki (sayfa 212) noktanın, proletarya
yığınlarının ve onların sınıf-bilincine sahip öncüsünün
eylemiyle ilişkilendirilmesidir. "Beşli"nin ideolojik önderleri Martov'la Akselrod, bu üç şeyden hiçbirini yapmamakla kalmadılar, üstelik bu üç noktada da
sosyal- şovenistlere pratik
destek gösterdiler, onlara kalkan oldular. Savaşın 16 ayı boyunca yurtdışındaki beş sekreter program ve taktikler sorununda "kesin bir tutum" takınmadılar, hatta hiçbir tutum takınmadılar. Martov bir sağa yalpalıyor, bir sola. Akselrod yönü yalnızca sağa doğrudur (özellikle onun Almanca broşürüne bakınız). Burada da hiçbir şey açık değil, bir formüle bağlanmamış, örgütlenmemiş; hiçbir tutum yok ortada. "Bugün için Rus proletaryasının ana savaşkan sloganı" diye yazıyor Martov kendi imzasıyla, "çarlığı ve savaşı tasfiye etmek üzere ulusal bir kurucu meclis sloganı olmalıdır". Bu ne ana slogandır, ne savaşkan bir slogan. Bu slogan hemen tümden yararsızdır, çünkü bu ikili "tasfiye"nin temel toplumsal ve sınıfsal içeriğini ya da kesin siyasal kapsamını göstermemektedir. Bu slogan, ana, savaşkan ve proleterce olmayan, ucuz bir burjuva-demokratik sözden başka bir şey değildir.
Son olarak ana konuda, yani Rusya'daki
yığınlarla bağlantı konusunda Martov ve hempasının sunabildiği şey, yalnızca sıfır değil, üstelik eksi bir miktardır (
negative quantity).
Arkalarında hiçbir şey, hiçkimse yok. Seçimler göstermiştir ki, yalnızca burjuvazinin
Raboçeye Utro'yla kurduğu blokun arkasında bir miktar halk yığını vardır; buna karşılık hazırlık komitesi ve Çheydze grubundan sözedilmesi, yalnızca bu burjuva blokunu yalanla gözlerden saklamak içindir. (sayfa 213)
Sotsial-Demokrat, n° 49,
21 Aralık 1915
Collected Works,
vol. 21, s. 429-437
Açıklayıcı Notlar
[95] Raboçeye Utro ("İşçilerin Sabahı") - Ekim-Aralık 1915'te Petrograd'da yayınlanan yasal menşevik gazete. -206.
[96] Petruşka - Gogol'un
Ölü Canlar adlı yapıtındaki karakterlerdin birisi. Petruşka okuduğunun anlamını kavramaya çalışmaksızın, eline geçen basılı her şeyi okur. Harflerin nasıl olup da sözcükleri oluşturduğuna hayrandır. -206.
[97] Burada sözü edilen Troçki'dir. Trotçi RSDİP'nin durumu hakkında, Alman sosyal-demokratlarının organı
Vorwärt'a 1910 yılında imzasız bir yazı yazmıştır. Yazı düpedüz hakaret doluydu. İkinci Enternasyonalin Kopenhag kongresinde Lenin, Plehanov ve Polonya sosyal-demokratlarının bir temsilcisi özel bir açıklamayla bu hakaret yazısını gözler önüne serdiler ve yazıyı yayınladığı için Alman sosyal-demokrat Partisinin merkez yönetim kurulunu protesto ettiler. -207.
[98] K. Oranski. - Menşevik tasfiyeci G. D. Kuçin, Naşa Zarya'nın yazarlarından. -207.
[99] Repetilov. - Griboyedov'un
Akıl Acı Verir adlı güldürüsünden bir karakter. -208.
[100] A. M. - A. S. Martinov. -209.
[101] Ağustos Bloku. - Tasfiycilerin, troçkistlerin ve öteki oportünistlerin bolşeviklere karşı kurduğu, partiye karşıt bir blok. Bloku, Ağustos 1912'de Viyana'da partiye karşı olanların katılmasıyla düzenlenen bir toplantıda Troçki kurdu. Temsilcilerin büyük çoğunluğu, yurtdışında oturan kişilerdi. Rusya'daki işçi sınıfıyla yakın ilişki içinde değillerdi. Rusya'daki parti çalışmalarıyla doğrudan bağları yoktu. Konferans, sosyal-demokrat taktikler konusunda partiye karşıt, tasfiyeci kararlar aldı ve yasadışı partinin varlığına karşı olduğunu açıkça ilan etti. Aslında birbirleriyle uzlaşmaz unsurlardan kurulan Ağustos Bloku bolşeviklerin saldırısı karşısında kısa sürede dağıldı. -209.