BU güncel sorunla ilgili en son ve en ilgi çekici malzeme, bu yakınlarda Bern'de yapılan Sosyalist Kadınlar Enternasyonal konferansından
[89] geldi. Okurlar, aşağıda, konferans çalışmalarına ait bir yazı ve biri onaylanan öteki reddedilen iki karar taslağının metnini bulacaklardır. Bu yazıdaysa, sorunun yalnızca bir yönünü tartışmak istiyoruz.
Kadın örgütlerinin, hazırlık komitesine atadıkları temsilciler, Hollanda'daki Troelstra Partisinin kadın üyeleri, aşırı sol eğilimler taşıdığı öne sürülen
Berner Tagwacht'a karşı olan İsviçre örgütünden gelen kadınlar, sosyal-şovenist görüşe kapılandığı bilinen resmi partiyle önemli noktalarda görüş ayrılığı içinde olmak istemeyen Fransız temsilci, barışseverlikle devrimci proleter taktikleri birbirinden
(sayfa 184) açıkseçik ayırma görüşüne karşı olan İngiliz kadınlar, evet hepsi, bir karar taslağı üzerinde, "sol" Alman sosyal-demokrat kadınlarıyla birleştiler. Bizim partimizin merkez yönetim kuruluyla bağlantılı kadın örgütlerinin temsilcileri ise, şimdilik
bu tür bir blok içinde olmaktansa, o bloktan soyutlanmayı yeğ tutarak, onlarla aynı görüşte olmadılar.
Bu görüş ayrılığının özü, aslı nedir? Bu çatışmanın genel siyasal anlamı nedir, hangi ilkelerle ilgisi vardır?
Oportünistlerle sol-kanadın bir kesimini birleştiren orta yolcu karar taslağı ilk bakışta, ilke yönünden çok doğru ve uygun gibi görünüyor. Savaşın, emperyalist bir savaş olduğu ilan ediliyor, "ata topraklarını savunma" görüşü kınanıyor, işçiler yığın gösterileri düzenlemeye çalıyor, vb., vb.. Bizim karar taslağımızın
yalnızca "ihanet", "oportünizm", "burjuva hükümetlerinden çekilme", vb. gibi bazı sert
sözlerde farklılık gösterdiği sanılabilir.
Bizim partimizin merkez yönetim kuruluyla bağlantılı kadın örgütleri temsilcilerinin çekilmesine yöneltilecek eleştirilerin bu görüşe dayanacağına kuşku yoktur.
Ne var ki, salt "resmi olarak" şu ya da bu doğruyu kabul etmekle yetinmez ve sorunun üzerine daha dikkatle eğilirsek, bu tür bir eleştirinin temelsiz olduğunu göreceğiz.
Konferansta, savaşa ve Enternasyonalin ödevlerine ilişkin iki dünya görüşü, iki değerlendirme, proletarya partilerinin güttüğü iki taktik çarpışmıştır. Görüşlerden biri, Enternasyonalin çökmesi diye bir şey olmadığı, şovenizmden sosyalizme dönülmesini önleyecek derin ve ciddi engeller bulunmadığı, oportünizm diye güçlü bir "iç düşman" olmadığı, oportünizm yoluyla sosyalizme doğrudan ve açıktan açığa ihanet edilmediği kanısındadır. Bundan çıkarılacak sonuç şöyle ifade edilebilir: Hiç kimseyi suçlamayalım, Stuttgart ve Basle kararlarını ihlal edenleri "affedelim", yalnızca izlenen yolun daha solda olması ve yığınların kitlesel gösterilere çağrılması gerektiğini salık vermekle yetinelim.
Öteki görüş, yukarıda sıralanan noktaların herbirinde tam karşıt inançtadır. Proletaryanın davası için, oportünistlere ve sosyal-şovenistlere karşı parti içi
diplomasinin sürdürülmesinden daha zararlı, daha felaketli bir şey yoktur. Çoğunluğun benimsediği karar taslağı, oportünist delegelerle günümüzün resmi partilerine bağlı olanlarca, salt
(sayfa 185) diplomasi ruhuyla dolu olduğu için kabul edilebilir olduğu görülmüştür. Böyle bir diplomasi,
bugün için resmi sosyal-yurtsever bağnazların önderlik ettiği emekçi yığınları aldatmak amacıyla kullanılıyor. Emekçi yığınların kafasına, kesinlikle hatalı ve zararlı bir görüş yerleştirilmeye çalışılıyor. Bu görüş, günümüzdeki sosyal-demokrat partilerin, bugünkü yöneticileriyle, hatalı bir rotadan doğru bir rotaya
geçebilecekleri görüşüdür.
Oysa, iş hiç de böyle değil. Bu çok kötü ve zararlı bir düştür. Günümüz sosyal-demokrat partileri ve bu partilerin yöneticileri, tutumlarını doğru-dürüst değiştirme gücünde
değildirler. Pratikte her şey, eskisi gibi kalacaktır; çoğunluğun benimsediği karar taslağında dile getirilen "sol" dilekler, masum dilekler olarak kalacaktır; Troelstra partisine bağlı olanlarla bugünkü Fransız partisi yönetimi böyle bir karar taslağına oy verirken, bunun böyle olacağını, yanılmaz bir siyasal içgüdüyle pek iyi biliyorlardı. Yığınların gösteriye girişmelerini isteyen bir çağrı, ancak günümüz sosyal- demokrat partilerince en canlı, en yürekten bir biçimde desteklenirse, ciddi ve pratik bir önem kazanabilir.
Kişi böyle bir desteği umabilir mi? Apaçık belli bir şey ki, hayır! Böyle bir çağrıyı, bugünkü parti yöneticilerinin desteklemeyeceğini, tam tersine, inatçı (ve daha çok
kapalı) bir dirençle karşılayacağını herkes biliyor.
Eğer bu durum işçilere açıkça söylense,
gerçeği bilecekler; bilecekler ki, "sol" dileklere
geçerlik kazandırmak için, sosyal-demokrat partilerin tutumunda köklü bir değişiklik gereklidir; bilecekler ki, oportünistlerle onların "merkezci" dostlarına karşı çok inatçı bir savaşım vermek gereklidir. Bugün için işçiler "sol" dileklerle yatıştırılmışlardır, ama konferans, eğer bu dileklere geçerlik kazandıracaksa, kendisiyle savaşılması gereken fenalığı açıkça ve yüksek sesle ortaya koymaya
yanaşmamıştır.
Günümüzde sosyal-demokrat partilerde şovenist bir siyaset güden diplomat önderler, çoğunlukça benimsenen kararın zayıflığını, kararsızlığını ve yeter ölçüde aydınlık olmayışını çok iyi kullanacaklardır. Kurnaz parlamenterler oldukları için, rolleri aralarında bölüşeceklerdir: Bazıları, Kautsky ve hempasının "ciddi" kanıtlarının yeterince değerlendirilmediğini ve çözümlenmediğini, bu nedenle daha
(sayfa 186) geniş bir toplulukta tartışılması gerektiğini söyleyecekler, ötekilerse şöyle diyecektir: "Troelstra ve Guesde-Sembat partilerine bağlı kadınlar sol-kanat Alman kadınlarla anlaşabildiklerine göre, biz, arada kökü derinlere dalmış herhangi bir farklılık yoktur derken haklı değil miymişiz?"
Kadınlar konferansı, Scheidemann'ın, Haase'nin, Kautsky, Vandervelde, Hyndman, Guesde, Sembat, Plehanov ve ötekilerin, işçi yığınlarının uyanıklığını körletmelerine yardım etmemeliydi. Tam tersine, konferansın işçileri ayağa kaldırmayı denemesi ve oportünizme karşı kesin bir savaş ilan etmesi gerekirdi. Ancak ve ancak bu durumda, yukarda anılan "önderler"in "reform" yapması umuduna bel bağlamakla kalınmazdı; sonuç ancak o zaman, kuvvetlerin, güç ve sert bir savaşım için biraraya toplanması yolunda olabilirdi.
Oportünistlerle "merkezciler"in Stuttgart ve Basle kararlarını nasıl ihlal ettiklerini düşünün. İşin
canalıcı noktası buradadır. Gerçekte ne olup bittiğini diplomasiye sapmaksızın, açıkça gözlerinizin önünde canlandırmaya çalışın.
Savaşı önceden kestirdiği için Enternasyonal toplanıyor ve eğer savaş patlak verirse,
"kapitalizmin çöküşünü hızlandırmak için, , çalışmaya,
komün ruhuyla,
Ekim ve Aralık 1905 ruhuyla (Basle kararının sözleri bunlar) çalışmaya, "bir ülkenin işçilerinin öteki ülke işçilerini kurşunlaması"nı bir
"suç" sayma ruhuyla çalışmaya oybirliğiyle karar veriyor.
Burada enternasyonalist, proleter ve devrimci bir ruhun eylem çizgisi çok açık biçimde gösterilmiştir. Bu açıklık, yasallık çerçevesinde kalarak geliştirilemez.
Sonra savaş patlıyor - Basle'da öngörülen doğrultuda bir savaş. Resmi partiler tam ters bir anlayışla davranıyorlar, enternasyonalistler gibi değil, ulusalcılar gibi, proleter bir yolda değil, burjuva yolda, devrimci doğrultuda değil, ultra oportünizm doğrultusunda davranıyorlar. Eğer işçilere, bunun sosyalist davaya tepeden tırnağa
ihanet olduğunu söylersek, Kautsky ve Akselrodvari tüm kaçamak ve bahaneleri, tüm safsatayı reddetmiş oluruz. Fenalığın çapını ve gücünü açıkça gösteririz; bu fenalıkla uzlaşma değil, ama ona karşı bir savaş verme çağrısında bulunuruz.
Peki ya çoğunluk kararı? Karar, hainler için en ufak bir kınama sözü, ya da oportünizm hakkında tek söz söylemiyor, yalnızca Basle kararında belirtilmiş görüşleri
(sayfa 187) yinelemekle yetiniyor. İnsan ciddi herhangi bir şey olmadığını ya da yalnızca eski kararın
yinelenmesini gerektiren ufak ve raslantı türünden bir yanlışlık yapıldığını veya bir ilke anlaşmazlığı değil, üzeri
yeniden kağıtlanıp kapatılabilecek, ufak, ilgisiz bir anlaşmazlık olduğunu düşünebilir!
Bu, Enternasyonalin kararlarıyla, işçilerle açıktan açığa
alaydır. İşin doğrusu, sosyal-şovenistler, pratikte hiçbir değişiklik olmasa, yalnızca eski kararların
yinelenmesiyle yetinilmesini çok isterler. Bu, gerçekte, bugünkü partilerin çoğunun sosyal-şovenist yandaşları için, açıkça söylenmemiş, ikiyüzlü bir tutumla örtülmüş bir
aftır. Bu yolu izleyerek yalnızca sol sözlerle yetinmek isteyen birçok kişi bulunduğunu biliyoruz. Ne var ki, onların tuttuğu yol bize göre değildir. Biz
daha başka bir yol tuttuk ve o yolda yürümeyi sürdüreceğiz; biz, işçi sınıfı hareketine yardım etmek ve oportünizme ve sosyal-şovenizme karşı uzlaşmaz bir anlayış içinde, işçi sınıfı
partisinin gerçek kuruluşunu sağlamak istiyoruz.
Alman kadın temsilcilerin bir bölüğü, tek bir parti içinde, adını da koyalım, kendi partileri içinde şovenizme karşı savaşımın gelişme
temposuna ilişkin nedenlerle, çok açık bir karardan korku duymuş görünüyor. Böyle bir gerekçe apaçık görünüyor ki, yersiz ve yanlıştır. Çünkü Entemasyona1 kararı,
tek tek ülkelerdeki sosyal-şovenizme karşı savaşımın somut koşullarıyla ya da savaşımın hızıyla meşgul olmuş değildir. Olamazdı da... Nedenine gelince, bu konuda partilerin özerkliği tartışma kabul etmez. Sosyal-demokrat çalışmanın hangi yönünde ve niteliğinde olursa olsun sosyal-şovenizmle bağların bir daha geri dönülmeyecek biçimde koparıldığına ilişkin, enternasyonal bir açıklama gerekliydi. Böyle yapmak varken, çoğunluk, kararı, eski bir hatayı, İkinci Enternasyonalin, oportünizmi ve sözle eylem arasındaki açıklığı diplomatik bir biçimde örtme hatasını bir kez daha yineledi. Yeniden belirtiyoruz:
Bu, bizim girmeyeceğimiz yoldur.
(sayfa 188)
Sotsial-Demokrat'ın Eki,
n° 42, 1 Haziran 1915
Collected Works,
vol. 21, s. 199-203.
Açıklayıcı Notlar
[89] Sosyalist Kadınlar Enternasyonal konferansı, 26-28 Mart 1915 tarihinde Bern'de yapıldı. Görüşme konusu savaş karşısında nasıl bir tutum takınılacağıydı. Konferans, RSDİP merkez yönetim kuruluna bağlı kadın örgütlerinin girişimiyle ve uluslararası kadın hareketinin önderi Clara Zetkin'in işbirliğiyle düzenlendi. Konferansa Britanya, Almanya, Fransa, Hollanda, İsviçre, Rusya ve Polonya'yı temsilen 27 kişi katıldı. Rus kurulunda N. K. Krupskaya ve İnessa Armand da vardı.
Sosyalist Kadınlar Enternasyonali konferansı hakkındaki yazı
Sotsial-Demokrat'ın 1 Haziran 1915 tarihli 42. sayısının ekinde yer aldı. -184.