İKİNCİ BÖLÜM
KÖYLÜLÜĞÜN FARKLILAŞMASI
GÖRDÜK Kİ, kapitalist üretimde, bir içpazarın oluşmasının temeli, küçük çiftçilerin, tarım girişimcileri ve tarım işçileri olarak çözülmeleri sürecidir. Reform-sonrası dönemdeki Rus köylülüğünün iktisadî durumu üzerindeki hemen hemen her çalışma, köylülüğün “farklılaşması” denen şeye değinir. Dolayısıyla, bu olgunun bellibaşlı özelliklerini incelemek ve önemini saptamak, bize düşen bir görev olmalıdır. Aşağıdaki açıklamada, Zemstvo evden eve sayımlarındaki istatistikî verileri kullanacağız.
[40]
I. NOVOROSYA İÇİN
ZEMSTVO İSTATİSTİKLERİ[41]
Bay V. Postnikov,
Güney Rusya’da Köylü Tarımı (Moskova, 1891)
[42] adlı kitabında, Taurida ve kısmen de Kerson ve Ekaterinoslav eyaletlerine ait Zemstvo istatistiklerini toplamış ve incelemiş bulunuyor. Bu kitap, köylülüğün farklılaşmasını konu alan yapıtların
[sayfa 53] en başta geleni sayılmalıdır, ve biz, Bay Postnikov’un derlediği verileri, benimsediğimiz sisteme göre, bazan da bunları Zemstvo yayınlarından alman verilerle tamamlayarak, düzenlemeyi gerekli görüyoruz. Taurida’nm Zemstvo istatistikçileri, köylü ailelerini ekili alana göre sınıflandırmıştır – bu yöntem, bu bölgede, ekstansif tarıma dayanan tahıl ekiminin hâkim olması yüzünden, her grubun
ekonomisi hakkında kesin bir hükme varmayı mümkün kılan çok doğru bir yöntemdir. Taurida köylülüğünün iktisadî grupları hakkında genel veriler şunlardır.
[Tablo 1.]
[TABLO 1]
K ö y l ü
G r u p l a r ı
|
Dinyeper Uyezdi
(Aile Başına)
|
Üç Uyezd
|
Toplam Ailelerin Yüzdesi
|
Kadın-Erkek Kişiler
|
Çalışan Erkekler
|
Toplam Ailelerin
Yüzdesi
|
Aile Başına Ortalama
Ekili Alan (Desiyatin* Olarak)
|
Toplam Ekili Alan
(Desiyatin Olarak)
|
Toplam Ekili Alan
(Toplama göre % olarak)
|
Toplam Ailelerin Yüzdesi
|
I. Hiç toprak ekmeyen
II. 5 desiyatine kadar eken
III. 5-10 desiyatin eken
IV. 10-25 desiyatin eken
V. 25-50 desiyatin eken
VI. 50 desiyatinden fazla eken
T o p l a m
|
9,0
11,0
20,0
41,8
15.1
3,1
100
|
4,6
4,9
5,4
6,3
8,2
10,1
6,2
|
1,0
1,1
1,2
1,4
1,9
2,3
1,4
|
7,5
11.7
21,0
39,2
16,9
3,7
100
|
-
3,5
8,0
16,4
34,5
75,0
17,1
|
-
34.070
140.426
540.093
494.095
230.583
1.439.267
|
-
2,4
9,7
37,6
34,3
16,0
100
|
}12,1
37,6
}50,3
|
40,2
39,2
20.6
|
* Desiyatin = 2,70 acre = 1.0908 hektar. -ç.
|
[sayfa 55]
Ekili alanların dağılımındaki eşitsizlik çok büyüktür: Toplam ailelerin 2/5’i (bunlar nüfusun 3/10’unu teşkil ederler, çünkü bu ailelerin büyüklüğü ortalamanın altındadır) toplam ekili alanın 1/8’ine sahiptir; bunlar, pek az toprak eken, çiftçilikten aldıkları gelirle gereksinmelerini karşılayamayan yoksul gruba dahildir. Sonra, gene toplam ailelerin 2/5 kadarını oluşturan, topraktan gelen gelirle ortalama harcamalarını karşılayan orta köylüler vardır (Bay Postnikov’a göre, bir aileye, ortalama harcamalarını karşılayabilmek için 16-18 desiyatin ekili alan gerekir). Son olarak, ekili alanların yarısından fazlasını ellerinde toplayan (ailelerin 1/5 kadarı ve nüfusun 3/10’unu oluşturan) hali-vakti yerinde köylüler vardır, aile başına düşen ekin alanı, bu grubun yaptığı çiftçiliğin “ticarî” niteliğini açıkça göstermektedir. Çeşitli gruplardaki bu ticarî tarımın derecesini tam olarak hesaplayabilmek için, Bay Postnikov aşağıdaki yöntemi kullanıyor. Çiftlikteki toplam ekili alandan şu aşağıdakileri ayırıyor: (ailenin ve çiftlik emekçilerinin besinini karşılayan) besin alanı, (hayvanlara yem sağlayan) yem alanı ve çiftlik-hizmetleri alanı, tohumluk için ayrılan toprak parçası, binaların vb. bulunduğu toprak ve böylece ürünü satışa ayrılan pazar ya da ticarî alan bulunmuş oluyor. 5-10 desiyatin arası ekili alana sahip grupta, ekili alanın ancak %11,8’i pazar için ürün vermektedir, ekili alan (gruptan gruba) arttıkça bu yüzde de şöyle büyür: %36,5–%52–%61. Dolayısıyla, hali-vakti yerinde köylüler (iki üst grup), ticarî tarımla uğraşmaktadırlar ve yılda 574 ruble ile 1.500 ruble arasında oynayan bir gayrisafî nakit gelir sağlamaktadırlar. O zaman, bu ticarî ekim, kapitalist çiftçilik haline gelir, çünkü hali-vakti yerinde köylüler tarafından ekilen alanlar, aile emeği normunu (yani, bir ailenin kendi
[sayfa 54] emeğiyle ekebileceği toprak miktarını) aşar ve onları işçi kiralama yoluna başvurma zorunda bırakır: Taurida eyaletini n üç kuzey uyezdinde yazarın tahminlerine göre, hali-vakti yerinde köylüler 14.000’den fazla tarımsal işçi kiralamışlardır. Yoksul köylüler ise, bunun tersine, “işçilerin kaynağıdır” (5.000’in üstünde), yani işgüçlerini satma yoluna başvururlar, çünkü, örneğin 5-10 desiyatinlik grupta, toprağın ekiminden gelen gelir, aile başına, nakit olarak, sadece 30 ruble kadardır. Dolayısıyla, burada kapitalist üretim teorisinin konusu olan bir içpazarın yaratılma sürecinin ta kendisini görmekteyiz – “içpazar”, bir yandan ticarî, girişimci çiftçilik ürününün bir meta haline dönüşmesinin, bir yandan da kötü durumdaki köylülerce satılan işgücünün bir meta haline dönüşmesinin bir sonucu olarak büyür.
Bu olguyu daha yakından tanıyabilmek için, ayrı ayrı her köylü grubunun durumunu inceleyelim. En üst grupla işe başlayalım. Bu grubun sahip olduğu ve kullandığı toprak miktarına ilişkin veriler şunlardır [Tablo 2]:
[TABLO 2]
A i l e
G r u p l a r ı
|
Taurida Eyaleti Dinyeper Uyezdi
Aile Başına Ekili Toprak (Desiyatin)
|
Verilmiş Toprak
|
Satın Alınan
|
Kirayla
Tutulan
|
Toplam
|
I. Hiç toprak ekmeyen
II. 5 desiyatine kadar eken
III. 5-10 desiyatin eken
IV. 10-25 desiyatin eken
V. 25-50 desiyatin eken
VI. 50 desiyatinden fazla eken
O r t a l a m a
|
6,4
5,5
8,7
12,5
16,6
17,4
11,2
|
0,9
0,04
0,05
0,6
2,3
30,0
1,1
|
0,1
0,6
1,6
5,8
17,4
44,0
7.0
|
7,4
6,1
10,3
18,9
36,3
91.4
19,9
|
Şu halde, görüyoruz ki, hali-vakti yerinde olan köylüler, verilmiş-toprak bakımından en iyi durumda oldukları halde,
[43] satın alınan ve kirayla tutulan toprakların büyük bir kısmını ellerinde
[sayfa 56] toplamakta ve küçük toprak sahipleri ve kapitalist çiftçiler haline gelmektedirler.
17-44 desiyatinlik toprağın kirayla tutulması için yerel fiyatlarla, yılda 70-160 ruble civarında bir harcama gerekmektedir. Açıktır ki, burada, ticarî bir işlem sözkonusudur: toprak, bir meta, “bir para-yapma makinesi” haline gelmektedir.
Çiftçilik hayvanları ve aletlerle ilgili verileri inceleyelim [Tablo 3]:
[TABLO 3]
A i l e
G r u p l a r ı
|
Taurida Eyaletinin Üç
Uyezdi İçin Aile Başına
Hayvanlar
|
Dinyeper Uyezdi
Aile Başına
|
Çeki Hayvanları
|
Diğerleri
|
Toplam
|
Hiç Çeki
Hayvanı
Olmayan
Aileler
%
|
Taşıma
Araçları*
|
Çift
Sürme
Aletleri**
|
I. Hiç toprak
ekmeyen
II. 5 desiyatine
kadar eken
III. 5-10 desiyatin eken
IV. 10-25 desiyatin
eken
V. 25-50 desiyatin
eken
VI. 50 desiyatinden
fazla eken
Ortalama
|
0,3
1,0
1.9
3,2
5,8
10,5
3,1
|
0,8
1,4
2,3
4,1
8,1
19,5
4,5
|
1,1
2,4
4,2
7,3
13,9
30,0
7,6
|
80,5
48,3
12,5
1,4
0,1
0,03
15,0
|
-
-
0,8
1,0
1,7
2,7
|
-
-
0,5
1,0
1,5
2,4
|
* Taşıma araçları: arabalar, kapalı ve açık vagonlar, vb..
** Çift sürme aletleri: sabanlar, pulluk vb..
|
O halde, hali-vakti yerinde olan köylülük, sahip olunan alet bakımından, yoksul ve hatta orta köylülükten çok daha iyi bir
[sayfa 57] durumdadır. “Köylülük”ten sözederken insanların öne sürmekten pek hoşlandıkları “ortalama” rakamların, nasıl tümüyle uydurmaca olduğunu anlamak için bu tabloya bir gözatmak yeter. Köylü burjuvazinin ticarî tarımının yanısıra, burada, ticarî hayvancılık, yani kaba-yünlü koyun yetiştiriciliği görülür. Aletlere gelince, Zemstvo istatistik sonuçlarından
aldığımız, ileri tipte aletlere ilişkin ek rakamlar vereceğiz. Toplam harman ve orak makinelerinden (3.061), 2.841’i, ya da %92,8’i (toplam ailelerin 1/5’ini teşkil eden) köylü burjuvaziye aittir.
Hali-vakti yerinde köylülüğün, ortalamanın çok üstünde bir
çiftçilik tekniği (daha büyük ölçüde çiftlik, aletlerin çok daha fazla oluşu, malî kaynakların bulunması vb.) kullanmaları, çok doğal bir şeydir; yani, hali-vakti yerinde köylüler “ekimlerini daha hızlı yaparlar, elverişli havadan daha iyi yararlanırlar, tohumu daha nemli toprağa ekerler”, ve harmanlarını uygun zamanda kaldırırlar; buğdaylarını da tarladan kaldırılınca hemen döverler vb.. Ayrıca, çiftliğin büyüklüğü arttıkça, tarımsal ürünün üretimi için yapılan (ürünün birimi başına) harcamanın azalması da doğaldır. Bay Postnikov, aşağıdaki hesap sistemini kullanarak, bu önermeyi özellikle ayrıntılı olarak tanıtlar: köylülüğün çeşitli gruplarında, 100 desiyatinlik ekili alan başına düşen çalışan insan sayışım (kiralanan emekçiler dahil), çeki hayvanlarının, aletlerin vb. sayısını hesaplar. Çiftliğin büyüklüğü arttıkça, bu sayıların azaldığı tanıtlanmıştır. Örneğin, 5 desiyatinin altında ekenler, her yüz desiyatinlik verilmiş toprak başına, 28 çalışan kişi, 28 çeki hayvanı, 4,7 saban ve pulluk, ve 16 araba sahibi iken, 50 desiyatin üstünde ekenler 7 çalışan insana, 14 çeki hayvanına, 3,8 saban ve pulluğa ve 4,3 arabaya sahiptir. (Bütün gruplara ait daha ayrıntılı verileri atlarken, ayrıntılarla da ilgilenenlere Bay Postnikov’un kitabını salık veririz.) Yazarın ulaştığı genel sonuç şudur: “Çiftliğin büyüklüğü ve köylünün ektiği alan arttıkça, insan ve hayvanlara ait, işgücünün bakımı, geçimi için yapılan harcamalar, tarımdaki bu baş harcama unsuru, giderek azalır, ve geniş alanları eken gruplar arasındaki bu harcamalar, küçük ekili alanlara sahip gruplar arasındaki ekili desiyatin başına harcamalara kıyasla, hemen hemen yarı yarıya düşer.”
(op. cit, s. 117.) Bay Postnikov, büyük köylü çiftliklerinin daha büyük üretkenliği ve dolayısıyla,
[sayfa 58] daha çok istikrarlı oluşları yasasına, çok haklı olarak büyük önem vermekte, yalnızca Novorosya’ya değil, ayrıca Rusya’nın merkezî eyaletlerine ait çok ayrıntılı verilerle bunu tanıtlamaktadır.
Meta üretimi, tahıl ekimine ne kadar çok girerse ve dolayısıyla, tarımcılar arasındaki rekabet, toprak ve iktisadî bağımsızlık mücadelesi ne kadar keskinleşirse, bu yasa o kadar güçlü bir biçimde ortaya çıkar; orta ve yoksul köylülerin, köylü burjuvazi tarafından sürülüp atılmasına yol açan bir yasadır bu. Ancak, şunu da belirtmek gerekir ki, tarımdaki teknik ilerleme, tarım sistemine ve tarla ekimi sistemine bağlı olarak, farklı biçimlerde ortaya çıkar. Bu ilerleme tahıl yetiştirmede ve ekstansif ekimde, ekili alanın salt genişlemesinde ve ekili alan birimi başına düşen işçi, hayvan vb. sayısının azalmasında ifadesini bulurken, hayvan yetiştiriciliği veya sınaî ürün çiftçiliğinde, aynı ilerleme, ekstansif tarımın benimsenmesiyle, örneğin, birim ekili alan başına daha fazla işçi gerektiren kök bitkilerinin ekiminde, ya da süt veren hayvan yetiştirmede, yem bitkilerinin ekiminde vb., vb. ifadesini bulur.
Köylülüğün üst grubunun tanımı yapılırken, büyük ölçüde ücretli emek kullandıkları da belirtilmelidir. Taurida eyaletinin üç uyezdine ait veriler şöyledir [Tablo 4]:
[TABLO 4]
A i l e
G r u p l a r ı
|
İşçi Çalıştıran
Çiftlikler (%)
|
Her Gruba Ait
Ekili Alan Oranı
|
I. Hiç toprak ekmeyen
II. 5 desiyatine kadar eken
III. 5-10 desiyatin eken
IV. 10-25 desiyatin eken
V. 25-50 desiyatin eken
VI. 50 desiyatinden fazla eken
Toplam
|
3,8
2,5
2,6
8,7
34,7
64,1
12,9
|
-
2
10
38
34
16
100
|
}50
|
[sayfa 59]
Bay V. V., yukarda değinilen makalede, bu sorunla ilgili olarak şöyle düşünüyor: Toplam köylü çiftliği sayısının bir yüzdesi olarak işçi çalıştıran çiftlikleri ele alıyor ve şu sonuca varıyor: “toprağın ekimi için, emek kiralama yoluna başvuran köylülerin sayısı, toplam insan yığınına oranla, oldukça önemsizdir: köylü kapitalizmini temsil eden şey, 100 köylü çiftçisinden, topu topu 2, 3 en fazla 5 çiftçidir. ... Bu” (Rusya’daki, emekçi çalıştıran köylü tarımı) “çağdaş iktisadî yaşama sıkı sıkıya kök salmış bir sistem değil, 100, 200 yıl önce de olduğu gibi, raslansal bir şeydir.” (Vestnik Yevropi, 1884, n° 7, s. 332.) İşçi çalıştıran çiftlik sayısını toplam “köylü” çiftlikleri sayısıyla karşılaştırmak, bu sonuncu rakam çiftlik emekçilerine ait toprak parçalarını da kapsadığına göre, ne anlam ifade eder? Neden olmasın, bu yöntemle, Rus sanayiindeki kapitalizmi de başımızdan atabiliriz: Rusya’daki sanayilerle uğraşan toplam aile sayısının bir yüzdesi olarak, ücretli işçi çalıştıran sanayilerle uğraşan aileleri (yani büyük ve küçük fabrikatörleri) ele alırsak, sonuç, “insanların çoğunluğunun”, “oldukça önemsiz” bir yüzdesi olacaktır. Emekçi çalıştıran çiftlik sayısıyla, gerçekten bağımsız olan, yani yalnızca tarıma dayanarak yaşayan ve işgüçlerini satma yoluna başvurmayanlara ait olan çiftlik sayısını karşılaştırmak çok daha doğru olur. Üstelik, Bay V. V., ufak bir noktayı, yani emekçi çalıştıran köylü çiftliklerinin en büyük çiftlikler arasında olduğunu gözden kaçırıyor: “Genel olarak ve ortalama üzerinden” hesaplandığında, “önemsiz” olan emekçi çalıştıran çiftlikler yüzdesinin, toplam üretimin yarısından fazlasını üstlenen ve satış için büyük miktarlarda tahıl üreten, hali-vakti yerinde köylülük arasında çok büyük yer kapladığı (%34-64) görülür. Bu yüzden, emekçi çalıştırmaya dayanan çiftçiliğin “raslantı eseri” doğduğu, 100-200 yıl önce de olmuş bir şey olduğu yolundaki düşüncenin ne kadar saçma olduğu anlaşılabilir. Üçüncü olarak, eğer ekimin gerçek özel niteliklerine önem verilmezse, “köylü kapitalizminin göstergesi olarak yalnızca çiftlik emekçileri, [sayfa 60] yani düzenli işçiler alınabilir ve gündelikçiler ihmal edilebilir. Herkes tarafından bilinmektedir ki, gündelikçi kiralanması tarımda özellikle önemli bir rol oynar.
En alt grubu ele alalım. Bu grup, hiç toprak ekmeyen ya da pek az eken köylülerden oluşur; bunlar “iktisadî durumları bakımından birbirlerinden pek farklı değillerdir ... her iki grup da, kendi köylülerine çiftlik emekçileri olarak hizmet ederler, ya da dışarda, esas olarak, tarımsal işlerde çalışırlar” (s. 134, op. cit.), yani kır proletaryasına dahildirler. Örneğin Dinyeper uyezdinde, en alt grup, ailelerin %40’ını ve hiç çift sürme aletine sahip olmayanlar ise toplam ailelerin %39’unu oluştururlar. Kır proletaryası, işgücünü satmanın yanısıra, verilmiş-toprak parçalarını kiraya vererek de bir gelir elde eder. [Tablo 5]:
[TABLO 5]
A i l e
Grupları
|
Dinyeper Uyezdi
|
Verilmiş-Topraklarını
Kiraya Veren Aileler
(%)
|
Kiraya Verilen
Verilmiş-Topraklar
(%)
|
I. Hiç toprak ekmeyen
II. 5 desiyatine kadar eken
III. 5-10 desiyatin eken
IV. 10-25 desiyatin eken
V. 25-50 desiyatin eken
VI. 50 desiyatinden fazla eken
U y e z d için
|
80
30
23
16
7
7
25,7
|
97,1
38,4
17,2
8,1
2,9
13,8
14,9
|
Taurida eyaletinin üç uyezdinde, (1884-86’da) kiraya verilen topraklar, toplam ekilebilir köylü topraklarının %25’ine ulaşmaktadır. Buna, köylülere değil de, orta-sınıf entelektüellerine kiraya verilen toprak dahil değildir. Toplam olarak, bu üç uyezddeki [sayfa 61] nüfusun 1/3’ü toprak kiraya verir, kır proletaryasının verilmiş-toprakları, esas olarak, köylü burjuvazi tarafından kirayla tutulmaktadır. Bu konuya ilişkin veriler şöyledir [Tablo 6]:
[TABLO 6]
[Gruplar]
|
Taurida Eyaletinin Üç Uyezdinde
Komşulardan Kirayla Tutulmuş
Verilmiş-Topraklar
|
Desiyatin
|
% olarak
|
Aile başına 10 desiyatine kadar ekenler tarafından . . . . . . . . . . . . .
Aile başına 10-15 desiyatin ekenler tarafından . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Aile başına 25 ve daha fazla desiyatin ekenler tarafından . . . . . . . .
Toplam
|
16.594
89.526
150.596
256.716
|
6
35
59
100
|
“Verilmiş-topraklar, Güney Rusya köylüleri arasında, şimdi yaygın bir spekülasyon konusudur. Toprak, senetle para verme işlerinde, teminat olarak kullanılır. ... Toprak, bir ya da iki yıl için ve daha uzun dönemler için – 8, 9 veya 11 yıllığına kiraya verilir veya satılır.” (s. 139,
op. cit.) Böylece, köylü burjuvazi, aynı zamanda, tüccar ve tefeci sermayesinin de temsilcisidir.
Burada, “kulak” ve “tefeci” ile “girişimci mujik” arasında hiç bir ortak nokta olmadığı yolundaki narodnik önyargının çarpıcı bir biçimde çürütüldüğünü görüyoruz. Tersine, hem tüccar sermayesinin (toprak teminatı karşılığında ödünç para verme, çeşitli ürünlerin satın alınması vb.), hem de sınaî sermayenin (ücretli işçiler vasıtasıyla ticarî tarım, vb.) ipleri, köylü burjuvazinin elinde birleşir. Bu sermaye biçimlerinden hangisinin öteki aleyhine gelişeceği, çevre koşullarına, Asyatik yaşam biçiminin ortadan kaldırılması ve kırsal bölgelerimizde kültürün yayılması derecesine bağlıdır.
Son olarak, (aile başına 10-25 desiyatin, ortalama olarak da 16,4 desiyatin eken) orta grubun durumunu inceleyelim. Bu
[sayfa 62] grubun geçici bir durumu vardır: Tarımdan aldığı gelir (191 ruble), ortalama bir Taurida’lının bir yılda harcadığı miktardan (200-250 ruble) biraz azdır. Burada, aile başına 3,2 çeki hayvanı düşer, oysa tam bir takım için 4 hayvan gerekir. Bu nedenle orta köylüye ait çiftliğin durumu istikrarlı değildir ve toprağını işlemek için “birlikte işe koşmaya” başvurmak zorundadır.
[45]
Toprağın “birlikte işe koşma” temeli üzerinde ekimi, tabiî ki daha az üretkendir (bir yerden bir yere gitmek için zaman kaybı, atların yetmemesi vb.) öyle ki, örneğin bir köyde, Bay Postnikov’a şunu söylemişlerdir: “birlikte işe koşulan hayvanlar, günde bir desiyatinden fazla yer süremiyor, bu da normal hızın yarısıdır.”
Eğer, orta gruptaki ailelerin 1/5’inin hiç çift sürme aletine sahip olmadığını (Bay Postnikov’un hesaplamalarına göre), bu grubun işçi kiralamaktan çok, işçi sağladığını da buna eklersek, bu grubun istikrarsız niteliği ve köylü burjuvazi ile kır proletaryası arasındaki geçici durumu açıklığa kavuşmuş olur. Orta grubun sürülüp atılması hakkında biraz daha ayrıntılı veri aktaracağız (bkz: Tablo [7]).
[TABLO 7]
TAURİDA EYALETİ DİNYEPER UYEZDİ
Aile
Grupları
|
Toplam
Yüzdesi
|
Verilmiş-
Toprak
|
Satın
Alınan
Toprak
|
Kirayla
Tutulan
Toprak
|
Kiraya Verilen Toprak
|
Grupların
Yararlandığı Toplam
Toprak
|
Ekili
Alan
|
Aileler
|
Erkek-
Kadın
Kişiler
|
Des.
|
%
|
Des.
|
%
|
Des.
|
%
|
Des.
|
%
|
Des.
|
%
|
Des.
|
%
|
Yoksul . . .
Orta . . .
Hali-vakti yerinde . .
Uyezd için toplam . .
|
39,9
41,7
18,4
100
|
32,6
42,2
25,2
100
|
56.445
102.794
61.844
221.083
|
25,5
46,5
28,0
100
|
2.003
5.376
26.531
33.910
|
6
16
78
100
|
7.839
48.398
81.646
137.883
|
6
35
59
100
|
21.551
8.311
3.039
32.901
|
65,5
25,3
9,2
100
|
44.736
148.257
166.982
359.975
|
12,4
41,2
46,4
100
|
38.439
137.344
150.614
326.397
|
11
43
46
100
|
Demek ki, alt grubun üst grupça sürülüp atılması burada da görülmekle birlikte, verilmiş toprakların dağılımı en “eşit” biçimde yapılmıştır. Ama,
zorunlu olarak elde tutulan topraktan,
özgür, yani satın alman, ya da kirayla tutulan toprağa geçer geçmez, durum, temelden değişir. Bu tip toprağın bir elde toplanması çok büyük ölçülere varmıştır ve bunun sonucu olarak, köylülerin kullandığı toplam toprağın dağılımı, verilmiş toprağın dağılımından tamamen farklıdır: orta grup, ikinci plana itilir (verilmiş-toprağın %46’sı – kullanılan toprağın %41’i), hali-vakti yerinde grup, elindeki toprakları büyük ölçüde genişletir (verilmiş-toprağın %28’i – kullanılan toprağın %46’sı), yoksul grup ise çiftçi
[sayfa 63] saflarından atılır (verilmiş-toprağın %25’i – kullanılan toprağın %12’si).
Tablo, tekrar karşılaşacağımız ilginç bir olguyu, yani köylü tarımında, verilmiş-toprağın rolünün azaldığını sergilemektedir. Bu durum, en alt grupta, toprağın kiraya verilmesi yüzündendir, üst grupta ise, toplam çiftçilik alanında satın alınan ve kirayla tutulan toprağın büyük ölçüde egemen olmasındandır. Reform-öncesi düzenin kalıntıları (köylülerin toprağa bağlanması ve eşit, vergisi belirlenmiş toprak tasarrufu), tarıma kapitalizmin girmesiyle kesin olarak yıkılmıştır.
Özellikle toprağın kirayla tutulmasına gelince, verilen rakamlar, narodnik iktisatçıların bu konudaki iddialarında çok sık raslanan bir hatayı açıklığa kavuşturmamızı mümkün kılıyor. Bay V. V.’nin ileri sürdüğü iddiaları ele alalım. Bay V. V., yukarda değinilen makalede, açıkça, toprağın kirayla tutulmasıyla köylülüğün dağılması arasındaki ilişki sorununu ileri sürüyor. “Toprağın kirayla tutulması, köylü çiftliklerinin, büyük ve küçük olarak farklılaşmasını ve ortalama, tipik grubun yıkılmasını kolaylaştırır mı?”
(Vestnik Yevropi, loc, cit., s. 339-340.) Bay V. V., bu soruyu olumsuz olarak yanıtlıyor. İddiaları ise şunlar: (1) “Kirayla toprak tutma yoluna başvuran çiftçilerin yüzdesinin büyüklüğü.” Örnekler: farklı eyaletlerin farklı uyezdlerinde, sırasıyla %38-68; %40-70;
% 30-66; % 50-60. (2) Aile başına düşen kirayla tutulmuş toprak parçalarının küçük ölçüde oluşu: Tambov istatistik sonuçlarına göre 3-5 desiyatin. (3) Verilmiş-toprakları küçük olan köylüler, büyük olanlardan daha çok kirayla toprak tutarlar.
Okurun, bu tip iddiaların doğruluğu bir yana, yerinde olup olmadığını değerlendirebilmesi için, Dinyeper uyezdine ait şu rakamları aktarıyoruz.
[Tablo 8.]
[TABLO 8]
[Gruplar]
|
Kirayla Toprak Tutan Aileler (%)
|
Kirayla Toprak Tutan Aile Başına Ekilebilir Toprak
(desiyatin)
|
Bir Desiyatin
Toprağın
Fiyatı
(ruble)
|
5 desiyatine kadar eken
5-10 desiyatin eken
10-25 desiyatin eken
25-50 desiyatin eken
50 desiyatinden fazla eken
Uyezd için
|
25
42
69
88
91
56,2
|
2,4
3,9
8,5
20,0
48,6
12,4
|
15,25
12,00
4,75
3,75
3,55
4,23
|
Şu soru ortaya çıkıyor: burada “ortalama” rakamların ne önemi olabilir? Kirayla toprak tutanların “çok” olması gerçeği –%56– kirayla tutulan toprakların zenginlerin elinde toplanması olgusunu gerçekten ortadan kaldırır mı? Açıkça çok mecbur kaldığı için ve yıkım demek olan koşullarda, 2 desiyatini fahiş bir fiyata (15 ruble) alan köylüyle, desiyatin başına 3,55 rublelik son derece düşük bir fiyata “toptan” toprak “satın alarak”, kendi [sayfa 65] yeterli toprağından başka 48 desiyatin edinen köylüyü aynı kaba koyarak, kirayla tutulan “ortalama” toprak alanını hesaplamak [kirayla toprak tutan ev başına 12 des.. Çoğu kez, alınan ortalama, kirayla toprak tutan ev başına bile değil, mevcut ev basmadır Örneğin Bay Karişev, “Verilmemiş-Topraklar Dışı Toprakların Köylülerce Kirayla Tutulması” (Dorpat, 1892; Zemstvo İstatistikî Araştırma Sonuçları, c. II.) adlı çalışmasında böyle yapmaktadır] gülünç değil midir? Üçüncü iddia da, ötekiler kadar boştur: Bay V. V., “köylü topluluklarının tümüne” ilişkin rakamların (köylüleri, verilmiş-topraklara göre sınıflandırmakta) “topluluğun içinde geçenlerin doğru bir görünümünü vermediğini” kabul etmekle, bu iddiasını bizzat çürütmüş oluyor, (s. 342, op. cit.) [sayfa 66]
Kirayla tutulan toprakların, köylü burjuvazinin elinde toplanmasının bireysel kiralamaya özgü olduğunu ve köy topluluğunca yapılan kiralamalar için geçerli olmadığını düşünmek büyük bir hata olur. Böyle bir şey sözkonusu olamaz. Kirayla tutulan topraklar, her zaman, “para kimin elindeyse ona göre’* dağılmıştır ve köylü grupları arasındaki ilişki, toprak topluluk tarafından kirayla tutulduğu zaman da, hiç bir şekilde değişmez. Bu yüzden, Bay Karişev’in, örneğin, toplulukça kiralama ile bireysel kiralama arasındaki ilişkinin, “komünal ve bireysel, iki ilke [!?] arasındaki çatışmayı” ifade ettiği (s. 159, loc. cit), toplulukça kiralamanın, “emek ilkesine ve kirayla tutulan toprağın topluluk üyeleri arasında eşit dağılımı ilkesine göre olduğu” (ibid., 230) iddiası, tümüyle narodnik önyargılar âlemine aittir. Bay Karişev, “Zemstvo istatistikî araştırma sonuçlarını” özetleme görevini üstlenmesine karşın, kirayla tutulan toprakların küçük hali-vakti yerinde köylü gruplarının elinde toplanmasına ilişkin bütün bu bol Zemstvo istatistikî malzemesinden titizlikle kaçınmıştır. Bir örnek aktaralım. Taurida eyaletinin, adı geçen üç uyezdinde, köylü topluluklarınca kirayla tutulan devlet toprakları, gruplar arasında aşağıdaki şekilde dağılmıştır [Tablo 9]:
[TABLO 9]
[Gruplar]
|
Kirayla
Toprak Tutan
Aile Sayısı
|
Desiyatin Miktarı
|
Toplam
Üzerinden %
|
Kirayla
Toprak
Tutan Aile
Başına
Düşen
Desiyatin
|
5 desiyatine kadar eken
5-10 desiyatin eken
10-25 desiyatin eken
25-50 desiyatin eken
50 desiyatinden fazla eken
Toplam
|
83
444
1.732
1.245
632
4.136
|
511
1.427
8.711
13.375
20.233
44.307
|
1
3
20
30
46
100
|
}4
}76
|
6,1
3,2
5,0
10,7
32,1
10,7
|
“Emek ilkesinin” ve “eşit dağılım ilkesinin” küçük bir kanıtı! işte Güney Rusya’daki köylü tarımına ilişkin Zemstvo
[sayfa 67] istatistikî verileri bunlardır. Bu veriler, köylülüğün tam farklılaşmasını, kıra köylü burjuvazinin tümüyle egemen olmasını, hiç kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ortaya koyuyor.
Bu yüzden Bay V. V. ve N. -on’un bu verilere karşı tutumu son derece ilginçtir, önceleri bu her iki yazarın da köylülüğün farklılaşması sorununun ortaya atılmasının gereğini kabul etmiş olmaları, durumu daha da ilginç yapıyor. (Bay V. V., yukarda değinilen 1884 yılına ait makalede ve Bay N. -on, 1880’de
Slovo’da [“Söz”]. Bay N. -on, burada, köy topluluğunun içindeki “girişimci olmayan” mujikler toprağı ihmal ederlerken, “girişimci” olanların en iyi topraklan kendilerine ayırdıkları yolundaki ilginç olguya değiniyor; karş:
Denemeler, s. 71.) Belirtmek gerekir ki, Bay Postnikov’un çalışması ikili bir nitelik taşıyor: yazar, bir yandan, son derece değerli Zemstvo istatistiklerini ustaca topluyor ve dikkatle inceliyor, bunu yaparken de, “köy topluluğunu, kentli aydınlarımızın hâlâ sandıkları gibi, türdeş bir bütün olarak görme eğiliminden” kaçınmayı başarıyor (s. 351,
op. cit.). Öte yandan da, yazar, teorinin kılavuzluğunda ilerlemediğinden incelediği verileri değerlendirmeyi hiç başaramıyor ve bu verilere son derece dar bir açıdan, “alınacak tedbirler” açısından bakarak, “tarımsal-elsanatı fabrikası topluluğu” hakkında, “sınırlama”, “yasaklama”, “gözleme” vb., vb. gerektiği hakkında tasarılar kurmaya başlıyor. Bunun üzerine, bizim narodnikler de Bay Postnikov’un yapıtının birinci, olumlu kısmım ihmal ederek, dikkatlerini ikinci kısma toplamak için ellerinden geleni yapmışlardır. Hem Bay V. V., hem de Bay N. -on, Bay Postnikov’un hiç ciddî olmayan “tasarılarını” çürütmek için, pek ciddî bir havayla işe başlamışlar (Bay V. V.,
Russkaya Mysıl [“Rus Düşüncesi”], 1894, n° 2’de; Bay N. -on,
Denemeler’’inde, s. 233, dipnot), onu, Rusya’ya kapitalizmi sokmak şeklindeki kötü niyetinden dolayı suçlamışlar ve bugün, Güney Rusya’nın kırlık bölgelerinde kapitalist ilişkilerin varlığını ortaya koyan verilerden titizlikle kaçınmışlardır.
[sayfa 68]
II. SAMARA EYALETİNE AİT
ZEMSTVO İSTATİSTİKLERİ
Ülkenin güney bölgesinden, doğu bölgesine, Şamara eyaletine geçelim. İncelenen en son uyezdi, Novouzensk uyezdini ele alalım: bu uyezde ilişkin istatistikî raporda, köylülerin, iktisadî durumlarına göre en ayrıntılı biçimde sınırlandırıldığını görüyoruz.
Köylü gruplarına ilişkin veriler şöyledir (aşağıdaki veriler kadın-erkek nüfusu toplam 164.146 kişi olan verilmiş-toprak sahibi 28.276 aileyi kapsamaktadır, yani, uyezdin yalnızca Rus nüfusu ele alınmış, Almanlar ya da çiftçiler –yani hem topluluk topraklarında hem de topluluk-dışı ayrı çiftliklerde çiftçilik yapan aileler– dahil edilmemiştir, Almanların ve çiftçilerin dahil edilmesi farklılaşma görünümünü büyük ölçüde artıracaktır). [Tablo 10.]
[TABLO 10]
Aile Grupları
|
Toplam
Aileler
Yüzdesi
|
Aile Başına
Düşen Ortalama
Ekili Alan
(Desiyati)
|
Toplam Ekili
Alan Yüzdesi
|
Yoksul{
|
Hiç çeki hayvanı olmayan
1 çeki hayvanı olan
|
20,7
16,4
|
}37,1
|
2,1
5,0
|
2,8
5,2
|
}8,0
|
Orta{
|
2-3 çeki hayvanı olan
4 çeki hayvanı olan
|
26,6
11,6
|
}38,2
|
10,2
15,9
|
17,1
11,5
|
}28,6
|
Zengin{
|
5-10 çeki hayvanı olan
10-20 çeki hayvanı olan
20 ve daha fazla çeki
hayvanı olan
|
17,1
5,8
1,8
|
}24,7
|
24,7
53,0
149,5
|
24,7
53,0
149,5
|
}63,4
|
Toplam
|
100
|
|
15,9
|
100
|
|
[sayfa 69]
Tarımsal üretimin bir elde toplanmasının çok önem kazandığı görülmektedir: “topluluk” kapitalistleri (toplam ailelerin 1/14’ü, yani, 10 ve daha fazla çeki hayvanı olan aileler), ekili alanların %36,5’ine sahiptirler – yani ailelerin %75,3’ünü oluşturan, tüm yoksul ve orta köylülüğün elinde bulunan ekili alan kadar! Burada da, her zamanki gibi, “ortalama” rakam (aile başına 15,9 desiyatinlik ekili alan) tamamen asılsızdır ve genel bir refah varmış gibi aldatıcı bir görünüm yaratmaktadır. Çeşitli grupların ekonomisine ilişkin öteki verileri inceleyelim. [Tablo 11.]
[TABLO 11]
Aile Grupları
|
Verilmiş-
Toprakların Tümünü Kendi Aletleriyle İşleyenler (%)
|
Gelişmiş
Aletlere
Sahip
Köylüler (%)
|
Aile Başına
Toplam
Hayvan Sayısı
(Büyükbaş Hayvan)
|
Toplam Hayvanların
Yüzdesi
|
Hiç çeki hayvanı olmayan
1 çeki hayvanı olan
2-3 çeki hayvanı olan
4 çeki hayvanı olan
5-10 çeki hayvanı olan
10-20 çeki hayvanı olan
20 ve daha fazla çeki hayvanı olan
Toplam
|
2,1
35,4
60,5
74,7
82,4
90,3
84,1
52,0
|
0,03
0,1
4,5
19,0
40,3
41,6
62,1
13,9
|
0,5
1,9
4,0
6,6
10,9
22,7
55,5
6,4
|
1,5
4,9
16,8
11,8
29,2
20,4
15,4
100
|
}6,4
}28,6
}65,0
|
Demek ki, en alt grupta, pek az bağımsız köylü çiftçi vardır; yoksul köylülerin hiç gelişmiş aleti yoktur, orta köylülüğün ise pek az sayıda vardır. Hayvanların bir elde toplanması, ekili alanların bir elde toplanmasından daha da ilerdedir; hali-vakti yerinde köylülerin, kapitalist hayvan yetiştiriciliğini, geniş-çaplı, kapitalist ekimle birleştirdikleri ortadadır. Öteki kutupta ise verilmiş-toprak sahibi çiftlik emekçileri ve gündelikçiler olarak [
sayfa 70] sınıflandırabileceğimiz “köylüler” vardır, bunların ana geçim kaynakları (biraz sonra göreceğimiz gibi) işgüçlerinin satışıdır ve toprak sahipleri, bazan emekçilerini çiftliklerine bağlamak ve ücretleri azaltmak için onlara bir ya da iki hayvan da verirler.
Söylemeye gerek yok ki, köylü grupları, yalnızca, çiftliklerinin büyüklüğü açısından değil, çiftçilik yöntemlerinde de farklılık gösterirler: ilk olarak, en üst grupta, köylü çiftçilerin çok büyük bir yüzdesi (%40-60) gelişmiş aletlere sahiptir (esas olarak, demir sabanlar, ve ayrıca atla çekilen ya da buharlı harman makineleri, kalbur makineleri, orak makineleri vb.). Ailelerin %24,7’sinin, yani üst grubun elinde, toplam gelişmiş aletlerin %82,9’u toplanmıştır; ailelerin %38,2’si, yani orta grup, gelişmiş aletlerin %17’sine sahiptir; ailelerin %37,1’i ise, gelişmiş aletlerin %0,1’ine (5.724 aletin 7’sine) sahiptir.
İkinci olarak, az sayıda ata sahip olan köylüler, Novouzensk uyezdine ait sonuçları derleyen yazarın dediği gibi (s. 44-46) zorunluluk yüzünden, “farklı bir çiftçilik sistemi”, çok ata sahip köylülerinkinden tümüyle farklı “bir iktisadî faaliyet sistemi” yürütmek durumunda kalmışlardır. Hali-vakti yerinde köylüler, “topraklarını dinlendirirler ... sonbaharda sürerler ... ilkbaharda bir kere daha sürerler, ve tırmıkladıktan sonra tohum ekerler ... toprak havalandırıldığı zaman, sürülmüş toprağın üzerinden merdane geçirirler ... çavdar için iki kere sürerler”, oysa durumu iyi olmayan köylüler, “topraklarını dinlenmeye bırakmazlar, her yıl Rus buğdayı ekerler ... buğday için, ilkbaharda bir kez sürerler ... çavdar için ne nadasa bırakılmış, ne de sürülmüş toprak sağlarlar, sadece, tohumu ekmeden önce, toprağın üstünü biraz eşelerler ... buğday için, ilkbaharın sonuna doğru sürerler, bunun sonucu olarak da, çoğu kez buğday baş vermez ... çavdar için, bir kere sürerler, ya da sadece toprağın yüzünü biraz eşelerler, onu da uygun zamanda yapmazlar ... aynı toprak parçasını, düşüncesizce,
[sayfa 71] her yıl, dinlendirmeye bırakmadan eker dururlar.” Derleyici, “ve bunun gibi, hep devam ediyor” diye listeyi bitiriyor. “İyi durumda olan ile kötü durumda olan köylülerin çiftçilik sistemleri arasındaki köklü farka ilişkin saydığımız bu gerekçeler, sonuncular için düşük kalitede ve kötü ürün, birinciler içinse buna kıyasla, daha iyi ürün elde edilmesi sonucunu doğurur.”
(ibid.)
Ama, tarımsal topluluk düzeninde, böyle bir büyük burjuvazi nasıl doğabildi? Bunun yanıtı, grupların sahip olduğu ve kullandığı toprağa ilişkin rakamlardır. Bizim ele aldığımız kesimdeki köylüler (76 aile), toplam olarak 57.128 desiyatinlik satın alınmış toprağa ve 304.514 desiyatinlik kirayla tutulmuş toprağa sahiptirler, ki bunun 177.789 desiyatini 5.602 aile tarafından kirayla tutulmuş, verilmiş-toprak niteliğinde olmayan topraklardır; diğer köy topluluklarından kiralanan 47.494 desiyatinlik verilmiş-toprak 3,129 ailenin elindedir, ve kendi köy topluluklarından kiralanan 79.231 desiyatinlik verilmiş-toprak da 7.092 ailenin elindedir. Köylülerin toplam ekili alanının, 2/3’ünü oluşturan bu geniş toprak alanının dağılımı, aşağıda gösterilmiştir. [Bkz: Tablo 12.]
[TABLO 12]
Aile
Grupları
|
Satın Alınmış Toprağa Sahip
Aileler
(%)
|
Aile Başına Düşen (Desiyatin)
|
Toplam Satın Alınmış Toprak
(%)
|
Kirayla Tutulmuş Verilmiş-Topraklar
|
Toplam Kirayla Tutulmuş
Topraklar
|
Toprak Kiraya Veren, Çiftçilik
Yapmayan Ailler (%)
|
Verilmiş-Topraklar Dışında
Kirayla Tutulan Topraklar
|
Başka
Topluluklarda
|
Kendi
Topluluğunda
|
Kirayla Tutan Aileler
(%)
|
Aile Başına Düşen
(Des.)
|
Aileler (%)
|
Aile Başına Düşen
(Des.)
|
Aileler (%)
|
Aile Başına Düşen (Des.)
|
Hiç çeki havanı olmayan
1 çeki hayvanı olan
2-3 çeki hayvanı olan
4 çeki hayvanı olan
5-10 çeki hayvanı olan
10-20 çeki hayvanı olan
20 ve daha fazla çeki hayvanı olan
Toplam
|
0,02
-
0,02
0,07
0,1
1,4
8,2
0,3
|
100
-
93
29
101
151
1.254
751
|
0,2
-
0,5
0,1
0,9
6,0
92,3
100
|
2,4
10,5
19,8
27,9
30,4
45,8
65,8
19,8
|
1,7
2,5
3,8
6,6
14,0
54,0
304,2
31,7
|
1,4
4,3
9,4
15,8
19,7
29,6
36,1
11,0
|
5,9
6,2
5,6
6,9
11,6
29,4
67,4
15,1
|
5
12
21
34
44
58
58
25
|
3
4
5
6
9
21
74
11
|
0,6
1,6
5,8
5,4
16,9
24,3
45,4
100
|
47,0
13,0
2,0
0,8
0,4
0,2
0,1
12
|
Burada, satın alınan ve kirayla tutulan toprakların, büyük ölçüde bir elde toplandığını görüyoruz. Toplam satın alınmış toprakların 9/10’undan fazlası ailelerin %1,8’inin, yani en zenginlerin elindedir. Kirayla tutulan bütün toprakların %69,7’si köylü kapitalistlerin elindedir, %86,6’sı ise, köylülüğün en üst grubunun elindedir. Verilmiş-toprakların kirayla tutulması ve kiraya verilmesine ilişkin rakamların karşılaştırılması, toprağın köylü burjuvazinin eline geçişini açıkça ortaya koymaktadır. Burada da, toprağın metaya dönüşmesi, toprağın toptan satış fiyatının ucuzlamasına (ve dolayısıyla da toprakta vurgunculuğa) yol açar. Verilmiş-toprak niteliği taşımayan kirayla tutulmuş bir desiyatinlik toprağın fiyatını saptarsak, aşağıdaki rakamları elde ederiz. En alt gruptan üste doğru sayarsak: 3,94; 3,20; 2,90; 2,75; 2,57; 2,08; 1,78 ruble. Narodniklerin, kirayla tutulmuş toprakların bir elde toplanmasını görmezlikten gelmekle hangi hatalara düştüklerini göstermek için, bir örnek olarak, Bay Karişev’in, ünlü
Hasatların ve Tahıl Fiyatlarının Rus Ulusal İktisadının Bazı Yönleri Üzerine Etkileri (St. Petersburg 1897) sempozyumundaki iddialarını aktaralım. Bay Karişev, haşatın iyi gitmesiyle, tahıl fiyatları düşüp, kiralama fiyatları arttığı zaman, kirayla toprak tutan girişimciler, talebi azaltmak zorundadırlar ve böylelikle, kiralama fiyatları tüketim ekonomisinin temsilcileri taralından yükseltilmiş olmaktadır, sonucuna varıyor (I, 288). Bu sonuç, tümüyle keyfidir: köylü burjuvazinin, tahıl
[sayfa 72] fiyatlarındaki bir düşüşe karşın, kiralama fiyatlarını artırması pekâlâ mümkündür, çünkü, haşatın iyi gitmesi, fiyatlardaki düşüşü telâfi edebilir. Hali-vakti yerinde köylülerin, böyle bir telafi olmasa bile, makine kullanımına geçip üretim maliyetini düşürerek kiralama fiyatlarını yükseltmesi de pekâlâ mümkündür. Tarımda makine kullanımının arttığını ve bu makinelerin köylü burjuvazinin elinde toplandığını biliyoruz. Bay Karişev, köylülüğün farklılaşmamın inceleyeceği yerde, ortalama bir köylülük hakkında keyfi ve doğru olmayan öncüller getiriyor. İşte bunun için de, yukarda değinilen yayında, bu yolla ulaştığı bütün sonuçlar ve çıkarsamalar, hiç bir değer taşımamaktadır.
Köylülük arasında farklı unsurların bulunduğunu anladıktan sonra artık içpazar sorunu üzerinde kolayca açıklığa kavuşulabilir Eğer, hali-vakti yerinde köylüler, toplam tarımsal üretimin 2/3’ünü denetim altında tutuyorlarsa, açıktır ki, satışa sunulan tahılda, çok daha büyük bir pay sahibidirler. Onlar satış için tahıl üretirlerken, kötü durumda olan köylüler, ek tahıl satın almak ve işgüçlerini satmak zorundadırlar. Veriler şunlardır:
[Tablo 13.]
[TABLO 13]
Aile Grupları
|
Kiralanmış Emekçi
Kullanan
Aileler
(%)
|
Tarımsal Sanayide
Çalışan
Erkekler
(%)
|
Hiç çeki hayvanı olmayan
1 çeki hayvanı olan
2-3 çeki hayvanı olan
4 çeki hayvanı olan
5-10 çeki hayvanı olan
10-20 çeki hayvanı olan
20 ve daha fazla çeki hayvanı olan
Toplam
|
0,7
0,6
1,3
4,8
20,3
62,0
90,1
9.0
|
71,4
48,7
20,4
8,5
5,0
3,9
2,0
25.0
|
Okuyucuya bizim narodniklerin iddiasıyla, içpazarın oluşum sürecine ilişkin bu verileri karşılaştırmasını öneririz. ‘’Eğer mujik zenginse fabrika gelişir, tersi durumda aksı olur. [sayfa 74] (V. V., İlerici Eğilimler, s. 9.) Bay V. V.’nin, “fabrikanın” gereksindiği ve bir yanda ürünün ve üretim araçlarının, öte yanda da işgücünün metaya çevrilmesiyle yaratılan zenginliğin, toplumsal biçimiyle hiç ilgilenmediği ortadadır. Bay N. –on, tahıl satışından sözederken, bu tahılın “mujik-çiftçi” tarafından üretildiği (Denemeler, s. 24), bu tahılı taşımakla, “demiryollarının mujiğin sırtından geçinmiş olduğu” (s. 16) düşüncesiyle kendini avutuyor. Gerçekten de, bu “topluluk-üyesi” kapitalistler, “mujik” değil midir? Bay N. –on, 1880’de, “bir gün, bunu belirtme fırsatı bulacağız” diye yazıyordu, 1893’teki yeniden basımda ise, “komünal toprak tasarrufunun bulunduğu yerlerde, kapitalist ilkelere dayanan tarım, hemen hemen hiç yoktur (aynen böyle!!) ve bu ancak komünal bağların ya tümüyle kırıldığı ya da kırılmakta olduğu yerlerde mümkündür” (s. 59) diyordu. Bay N. –on, hiç bir zaman bu konuyu belirtmek “fırsatını” bulamadı, bulamazdı da, çünkü gerçekler, kesinlikle, “topluluk üyeleri” arasında kapitalist tarımın “ geliştiğini, ve ünlü “komünal bağların”, tamamen, emekçi kullanan büyük tahıl yetiştiricilerin çiftliklerine uygun hale geldiğini göstermekteydi.
Nikolayevsk uyezdindeki köylü grupları arasındaki ilişkiler de (adı geçen istatistik! sonuçlar, s. 826 ve devamı; köyünde oturmayanları ve topraksızları hesaba katmıyoruz) tamamen aynıdır. Örneğin, ailelerin %7,4’ü, yani (10 ve daha çok çeki hayvanına sahip olan) nüfusun %13,7’sini oluşturan zengin aileler, toplam çiftlik hayvanlarının %27,6’sını, ve kirayla tutulan toprakların %42,6’sını ellerinde topladıkları halde, ailelerin %29’u, yani (atı olmayan ya da bir atı olan) nüfusun %19,7’sini oluşturan yoksul aileler, çiftlik hayvanlarının %7,2’sine ve kirayla tutulan toprağın %3’üne sahiptirler. Nikolayevsk uyezdine ait tablolar, gene tekrar ediyoruz, ne yazık ki, çok sınırlıdır. Şamara eyaletiyle işimizi bitirirken köylülüğün durumuna ilişkin son derece öğretici şu tanımlamayı, Samara eyaletine ait Toplu Sonuçlar’dan aktaralım.
“... Tarımsal üretim alanında, para tırtıklayan toprak spekülatörlerinin ortaya çıkmasıyla bağlantılı olarak, toprağı az köylülerin batı eyaletlerinden göç etmesiyle yoğunlaşan doğal nüfus artışı, her geçen yıl, kirayla toprak tutma biçimlerini karmaşıklaştırmış, [sayfa 75] toprağın değerini yükseltmiş ve toprağı, bazılarını hızla ve büyük ölçüde zengin eden ve diğer pek çoklarını da mahveden bir meta haline dönüştürmüştür. Son hususu göstermek üzere, sahibi tüccar –ve köylü– olan güneydeki bazı çiftliklerdeki ekili alan miktarını belirtelim, buralarda, 3.000-6.000 desiyatinin işlenmesi sık görülen bir şeydir, bazıları da, sahibi devlet olan onbinlerce desiyatinlik toprağı kiralayarak, 8-10-15 bin desiyatinlik toprak ekerler.
“Şamara eyaletinde tarımsal (kırsal) proletaryanın varlığı ve büyümesi, büyük ölçüde, satış için tahıl üretiminin arttığı, kiralama fiyatlarının yükseldiği, bakir toprakların ve otlakların sürüldüğü, ormanların açıldığı vb. son zamanların bir ürünüdür. Bütün eyaletteki, topraksız aile sayısı, toplam olarak 21.624 iken, (verilmiş-toprağı olan aileler arasında) çiftçilik yapmayanların sayısı 33.772, hiç atı olmayan ve bir atı olan ailelerin toplam sayısı 110.604, aileyi beşbuçuk kişi sayarsak kadın-erkek toplam nüfusu da 600.000’dir. Bunlar, hukuken komün toprağında bir paya sahipseler de, biz, bunları da, proleter sayıyoruz; gerçekte bunlar, evde kalan ailelerini besleyebilmek için kendi verilmiş topraklarının ½-1 desiyatinini eken gündelikçi, çift sürücü, çoban, orakçı ve büyük çiftliklerdeki buna benzer işçilerdir.” (s. 57-58.)
Demek ki, araştırmacılar, yalnız atı almayan köylüleri değil, bir atı olanları da proleter olarak kabul ediyorlar. Bay Postnikov’un ulaştığı sonuca (ve grup tablolarındaki verilere) tamamen uyan ve köylülüğün en alt grubunun gerçek toplumsal ve iktisadî önemini ortaya koyan bu önemli sonucun üzerinde duruyoruz.
III. SARATOV EYALETİ İÇİN
ZEMSTVO İSTATİSTİKLERİ
Şimdi de, merkezî kara-toprak kuşağına, Saratov eyaletine geçelim. Karnisin uyezdini ele alalım, burası, köylülerin, çeki hayvanlarına göre, aşağıyukarı tam bir sınıflandırılmasına sahip olan tek uyezddir.
[sayfa 76]
Bütün uyezde ait veriler şöyledir (40.157 aile, kadın-erkek 263.135 kişilik nüfus. Ekili alan, 435.945 desiyatin, yani “ortalama” aile başına 10,8 desiyatin.) [Tablo 14]:
[TABLO 14]
Aile
Grupları
|
Aileler (%)
|
Nüfus (Kadın-Erkek) (%)
|
Ortalama Ekili Alan
(Des.)
|
Toplam Ekili Alan (%)
|
Ekili Toprağı Olmayan
Aileler (%)
|
Aile Başına Düşen
Hayvanlar (Büyükbaş Hayvan)
|
Toplam Hayvan (%)
|
Hiç çeki hayvanı olmayan
|
26,4
|
}4,7
|
17,6
|
1,1
|
2,8
|
}12,3
|
72,3
|
0,6
|
2,9
|
}11,8
|
1 çeki hayvanı olan
|
20,3
|
15,9
|
5,0
|
9,5
|
13,1
|
2,3
|
8,9
|
2 çeki hayvanı olan
|
14,6
|
}32,2
|
13,8
|
8,8
|
11,8
|
}34,4
|
4,9
|
4,1
|
11,1
|
}32,1
|
3 çeki hayvanı olan
|
9,3
|
10,3
|
12,1
|
10,5
|
1,5
|
5,7
|
9,8
|
4 çeki hayvanı olan
|
8,3
|
10,4
|
15,8
|
12,1
|
0,6
|
7,4
|
11,2
|
5 ve daha fazla çeki hayvanı olan
|
21,1
|
21,1
|
32,0
|
27,6
|
53,3
|
53,3
|
0,2
|
14,6
|
56,1
|
56,1
|
Toplam
|
100
|
|
100
|
10,8
|
100
|
|
22,7
|
5,2
|
100
|
|
Demek ki, burada da, ekili alanların büyük tahıl yetiştiricilerin elinde toplandığını görüyoruz. Ailelerin beşte birini (ve nüfusun üçte bir kadarını) oluşturan hali-vakti yerinde köylülük,
toplam ekili alanların yarısından fazlasını elinde tutar (%53,3), bu alanın büyüklüğü yapılan çiftçiliğin ticarî niteliğini açıkça ortaya kor: aile başına ortalama 27,6 desiyatin düşmektedir. Hali-vakti yerinde
[sayfa 77] köylülükte, ayrıca, aile basma düşen hayvan sayısı da epeycedir: (10 küçükbaş evcil hayvanı bir büyükbaş hayvan sayarsak, büyükbaş hayvan cinsinden) 14,6 baş ve uyezddeki, köylülerin toplam büyükbaş hayvan sayısının hemen hemen 3/5’i (%56’sı) köylü burjuvazinin elinde toplanmıştır. Kırlık bölgelerde, öteki kutupta ise durumun tam tersi görülür: örneğimizde ailelerin yarısından biraz azmi (hemen hemen nüfusun 1/3’ünü) oluşturan, ama ancak toplam ekili alanların 1/8’ine ve toplam hayvan sayısının daha da azına (%11,8) sahip olan en alt grubun, kır proletaryasının her şeyden yoksun bırakıldığı saptanır. Bunlar, esas olarak, verilmiş-toprak sahibi çiftlik emekçileri, gündelikçiler ve sanayi işçileridir.
Ekili alanların bir elde toplanması ve tarımın ticarî niteliğinin artmasının yanısıra, bu tarımın kapitalist tarıma dönüşmesi de ortaya çıkar. Burada öteden beri bilinen bir olayı görürüz: alt gruplarda işgücünün satılması ve üst grupların bu işgücünü satın almaları. [Tablo 15.]
[TABLO 15]
Aile Grupları
|
Erkek Ücretli
İşçi Çalıştıran Köylüler
(%)
|
Sanayilerle
Uğraşan
Çiftlikler
(%)
|
Hiç çeki hayvanı olmayan
1 çeki hayvanı olan
2 çeki hayvanı olan
3 çeki hayvanı olan
4 çeki hayvanı olan
5 ve daha fazla çeki hayvanı olan
Toplam
|
1,1
0,9
2,9
7,1
10,0
26,3
8,0
|
90,9
70,8
61,5
55,0
58,6
46,7
67,2
|
Burada önemli bir açıklama yapmak gerekiyor. P. N. Skvortsov, makalelerinden birinde, Zemstvo istatistiklerinin, “sanayi” (ya da “iş”) terimine çok fazla “geniş” bir anlam atfettiğini haklı olarak belirtmektedir. Gerçekten de, köylülerin, kendi verilmiş-toprakları dışında uğraştığı
her çeşit iş, “sanayiler” kategorisine
[sayfa 78] dahil edilmiştir; fabrika sahipleri ve işçiler, un değirmeni ve karpuz tarlası sahipleri, gündelikçiler, düzenli çiftlik emekçileri; alıcılar, tacirler ve vasıfsız işçiler; kereste tüccarları ve oduncular, yapı müteahhitleri ve yapı işçileri; serbest meslek sahipleri, kâtipler, dilenciler vb., bunların hepsi “sanayicidirler”! Sözcüklerin böyle vahşice yanlış kullanılması, geleneksel –ve hatta diyebiliriz ki resmî– bir görüşün kalıntısıdır; bu görüşe göre, “verilmiş-toprak”, mujiğin “gerçek”, “doğal” işidir, bütün diğer işler ayrım gözetilmeksizin “dışardaki” sanayilere dahil edilir. Serflik zamanında sözcüğü bu biçimde kullanmanın henüz
sa raison d’être vardı, ama şimdi bu hemen göze çarpan bir çağdışılık olmuştur. Bu tip terimlerin muhafaza edilmesinin nedeni, kısmen, “ortalama” köylü hakkındaki masala olağanüstü bir biçimde uymaları ve köylülüğün farklılaşmasının incelenmesi
olasılığını (özellikle, “dış” uğraşlarda çalışan köylülerin kalabalık ve çeşitli olduğu yerlerde, okura, Kamişin uyezdinin, sarpinka sanayiinin
[47] önemli bir merkezi olduğunu hatırlatalım)
doğrudan doğruya ortadan kaldırmalarıdır. Köylü “sanayileri”, iktisadî tiplerine göre sınıflandırılmadıkça, “sanayiciler” arasında
patronlar ve
ücretli işçiler ayırımı yapılmadıkça, köylü çiftçiliğinin ailelere ilişkin sonuçlarını işlemek
yeterli olmayacaktır. Patronlar ve işçiler, iktisadî tiplerin en asgarî ayrımıdır, bunlar arasında ayırım yapılmadıkça, iktisadî istatistikler yeterli sayılamaz. Kuşkusuz, daha ayrıntılı bir sınıflandırma yapılsa daha iyi olur; örneğin ücretli işçi çalıştıran mülk sahipleri – ücretli işçi çalıştırmayan mülk sahipleri, – tacirler, alıcılar, dükkâncılar vb., alıcı için çalışan sanayiciler anlamına, zanaatçılar vb..
Tablomuza geri dönersek, görürüz ki, “sanayiler”i işgücünün satılması olarak kabul etmekte gene de haklıymışız, çünkü, köylü “sanayiciler” arasında, çoğunlukla hâkim unsur ücretli işçilerdir. Eğer, ücretli işçileri “sanayicilerden” ayırmak mümkün olsaydı, kuşkusuz, üst gruplarda, son derece küçük bir “sanayiciler” yüzdesi elde ederdik.
Ücretli-işçilere ilişkin verilere gelince, burada Bay Karizomenov’un görüşünün kesinlikle hatalı niteliğini belirtmeliyiz; bu görüşe göre, “hasat olarak biçme ve gündelikçilik için kısa vadeli [işçi] kiralanması gibi çok yaygın bir olgu, bir çiftliğin kuvvetini
[sayfa 79] ya da zayıflığını gösteren tipik bir ölçüt olamaz”
(Toplu Sonuçlar, “Önsöz”, s. 46). Tersine, teorik düşünceler, Batı Avrupa örneği ve (aşağıda anlatılan) Rusya gerçekleri, bizi, gündelikçi kiralamayı kır burjuvazisinin çok tipik bir özelliği olarak kabul etmeye zorlamaktadır.
Son olarak, kirayla tutulan topraklara gelince, burada da, veriler, kirayla tutulan toprakların köylü burjuvazinin elinde toplandığını göstermektedir. Şunu da belirtelim ki, Saratov istatistikçilerinin birleşik tabloları, kirayla toprak tutan ve toprak kiraya veren köylülerin sayısını göstermez, sadece kirayla tutulan ve kiraya verilen toplam topraklan gösterir;
bu yüzden, kirayla tutulmuş ve kiraya verilmiş toprak miktarını, kiralayan aile başına değil de,
mevcut aile başına saptamak durumundayız. [Tablo 16.]
O halde, burada da görüyoruz ki, köylüler zenginleştikçe, verilmiş-toprak bakımından daha iyi durumda olmalarına
karşın, kirayla
daha fazla toprak tutuyorlar. Gene burada da görüyoruz ki, hali-vakti yerinde olanlar, orta köylülüğü sürüp atmakta ve köylü tarımında verilmiş-toprakların rolü, kırlık bölgenin iki kutbunda da azalmaya yüztutmaktadır.
[TABLO 16]
Aile
Grupları
|
Aile Başına
Düşen Desiyatin
|
Toplam Toprakların Yüzdesi
|
Kullanılan Toplam Topraklar
(Verilmiş-Toprak + Kiralanan –
Kiraya Verilen
|
Ekilebilir Verilmiş-Toprak
|
Kirayla Tutulan Toprak
|
Kiraya Verilen Toprak
|
Verilmiş- Toprak
|
Kirayla Tutulan
|
Kiraya Verilen
|
Çeki hayvanı olmayan
1 çeki hayvanı olan
2 çeki hayvanı olan
3 çeki hayvanı olan
4 çeki hayvanı olan
5 ve daha fazla çeki hayvanı olan
Toplam
|
5,4
6,5
8,5
10,1
12,5
16,1
9,3
|
0,3
1,6
3,5
5,6
7,4
16,6
5,4
|
3,0
1,3
0,9
0,8
0,7
0,9
1,5
|
16
14
13
10
11
36
100
|
}34
|
1,7
6,0
9,5
9,5
11,1
62,2
100
|
}30,1
|
52,8
17,6
8,4
4,8
4,1
12,3
100
|
}17,3
|
5,5
10,3
12,3
10,4
< 11,9
49,6
100
|
Toprak kiralamasına ilişkin bu verileri daha ayrıntılı olarak inceleyelim. Bay Karişev’in çok ilginç ve önemli araştırmaları ve iddiaları (adı geçen
Sonuçlar) ve Bay N. –on’un bunlarda yaptığı “düzeltmeler”, bu verilerle ilgilidir.
Bay Karişev, “kirayla toprak tutmanın kiracıların refah düzeyine bağlı olduğunu” göstermeye, özel bir bölüm (III) ayırmıştır. Ulaştığı genel sonuç şudur,
“diğer şeyler eşit olmak şartıyla, kirayla tutulabilecek topraklar için mücadele, daha iyi durumda olanların lehinde yürür” (s. 156). “Nispeten daha zengin olan aileler ... daha az zenginleri arka plana iterler.” (s. 154.) Dolayısıyla görüyoruz ki, Zemstvo istatistikî verilerinin genel bir gözden geçirilmesinden çıkarılan sonuç, incelediğimiz verilerin bizi ulaştırdığı sonucun aynısıdır. Üstelik, kirayla tutulan toprak miktarının, verilmiş-toprağın büyüklüğüne bağlı oluşunun incelenmesi, Bay Karişev’i, verilmiş-topraklara göre yapılan sınıflandırma “bizi ilgilendiren olgunun anlamını çarpıtır” sonucuna götürüyor (s. 139): “kirayla toprak tutma yoluna ... daha çok, (a) toprak bakımından
en kötü durumda olan
kategoriler, (b) bunların içinde de, bu bakımdan
[sayfa 80] daha iyi durumda olan
gruplar başvurmaktadır. Açıktır ki, burada tamamen karşıt iki etki sözkonusudur, bunlardan birini karıştırmak, ötekinin kavranılmasına da engel olur.”
(ibid.) Köylü gruplarını,
iktisadî güçlerine göre ayıran görüşe sıkısıkıya sarılırsak, doğal olarak, bu sonuca ulaşırız; bütün verilerimizde gördük ki, hali-vakti yerinde köylüler, verilmiş-toprak bakımından daha iyi durumda olmalarına karşın, kiralanabilir toprakları da kaparlar. Açıktır ki, ailenin zenginlik derecesi, kirayla toprak tutmada,
belirleyici unsurdur, ve toprağın bölüşüm ve kiralama koşullarındaki değişiklikle birlikte, bu unsur da yalnızca değişikliğe uğrar, ama belirleyici olmaktan çıkmaz. Ancak Bay Karişev, “refahın” etkisini araştırmış olmasına karşın, yukarda değinilen görüş açısına sürekli olarak bağlı kalmamış ve bu yüzden de,
[sayfa 81] kiracının toprağa sahip olma ölçüsüyle, kirayla toprak tutma arasındaki dolaysız bağıntıdan söz ederek, olguyu,
hatalı bir biçimde tanımlamıştır. Bu, bir kusur. Bir diğer husus da şudur, Bay Karişev’in araştırmasının tek taraflılığı, onun, kiralanabilir toprakların zengin köylüler tarafından kapılmasının, gerçek önemini değerlendirmesini engellemiştir. “Verilmiş-toprak dışındaki toprakların kirayla tutulması” üzerine incelemesinde, kiracıların kendi çiftliklerini hesaba katmadan, kirayla toprak tutmalarına ilişkin Zemstvo istatistiklerini özetlemekle yetinmektedir. Doğal olarak daha şeklî olan, böyle bir inceleme yöntemiyle, toprağın kirayla tutulması ile “refah” arasındaki ilişki sorunu, toprağın kirayla tutulmasının ticarî niteliği sorunu çözülemezdi. Örneğin, Karnisin uyezdi hakkında Bay Karişev’in elinde, bizim elimizde olan veriler bulunuyordu, ama o, yalnızca toprağın kirayla tutulmasına ilişkin mutlak rakamları yeniden vermekle (bkz: Ek, n° 8, s. XXXVI; ve verilmiş-toprak sahibi aile başına düşen kirayla tutulmuş
ortalama toprak miktarını hesaplamakla yetindi (metinde, s. 143). Kirayla tutulan toprakların hali-vakti yerinde köylülerin elinde toplanması, bunun sınaî niteliği, köylülüğün en alt grubunun toprak kiraya vermesiyle bağıntısı, bunların hepsi ihmal edilmiştir. Demek ki, Bay Karişev, Zemstvo istatistiklerinin, narodniklerin kirayla toprak tutma kavramını çürüttüğünü ve yoksul köylülerin, hali-vakti yerinde olanlar tarafından sürülüp çıkarıldığını ortaya koyduğunu görmemezlik edemezdi, ancak Bay Karişev bu olgunun hatalı bir tanımını verdi, onu bütün yönleriyle incelemedi ve “emek ilkesi” vb. hakkındaki o eski türküyü tekrarlayarak eldeki verilere ters düştü. Ama, köylülük içindeki iktisadî uyuşmazlık ve çatışmanın yalnızca söylenmesi bile narodniklere aykırı geldi ve Bay Karişev’i kendilerine göre “düzeltmeye” giriştiler. Kendi deyimiyle (s. 153, not) Bay N. Kablukov’un iddialarını Bay Karişev’e karşı “kullanan” Bay N. –on, bu “düzeltmeyi” bakın nasıl yapıyor. Bay N. -on,
Denemeler, § IX’da kirayla toprak tutmayı ve bunun aldığı çeşitli biçimleri tartışır. Şöyle diyor: “Bir köylü, kendi toprağını İşlemekle geçimini sağlamasına yetecek kadar toprağa sahipse, kirayla hiç toprak tutmaz.” (s. 152.) Böylece, Bay N. -on, köylülerin kirayla toprak tutmasında, girişimci faaliyetin varlığını ve kiralanabilir toprakların, ticarî ürün yetiştiren zengin köylülerce kapıldığını, açıkça yadsıyor. Kanıtları? Hiç bir kanıt yok ortada: “halk üretimi” teorisi kanıtlanmıyor, bir yasa olarak öne sürülüyor. Bay N. –on, Bay Karişev’e yanıt olarak, Zemstvo’dan, Kralinsk uyezdi için çıkarılmış bir tablo sunuyor; bu tabloya göre,
[sayfa 82] “çeki hayvanları eşit olmak koşuluyla, verilmiş-toprak ne kadar küçükse, bu eksiklik, o ölçüde, kirayla tutulan topraklarla karşılanmalıdır” (s. 153)
ve gene;.”eğer köylüler hayvan sahibi olma bakımından, tamamen aynı koşullarda bulunuyorlarsa ve kendi ailelerinde yeteri kadar işçi varsa, o zaman, verilmiş-toprakları ne kadar küçükse, kirayla o kadar çok toprak tutarlar” (154). Okur görecektir ki, bu tip “sonuçlar”, sadece, Bay Karişev’in doğru olmayan ifade biçimine verilen kaçamaklı yanıtlardır, Bay N. –on’un boş sözleri ise, toprağın kirayla tutulması ve zenginlik arasındaki bağıntı konusunu, yalnızca bulanıklaştırmaktadır.
Eşit sayıda çeki hayvanına sahip olunduğu zaman, bir ailenin ne kadar az toprağı varsa, kirayla o kadar çok toprak tutacağı ortada değil midir? Bunu belirtmeye bile gerek yok, çünkü, aslında sözkonusu olan şey,
zenginlikteki farklar iken, burada bu zenginlik eşit olarak ele alınıyor. Bay N. –on’un, yeterli toprağa sahip olan köylülerin kirayla toprak tutmadığı yolundaki iddiası, bununla hiç bir şekilde kanıtlanmış olmuyor, tabloları ise, aktardığı rakamları anlamadığını gösteriyor; ellerindeki verilmiş-toprak miktarına göre köylüleri karşılaştırmakla, “zenginliğin” rolünü ve toprağın yoksullarca kiraya verilmesi (tabiî, bu sözü edilen hali-vakti yerinde köylülere kiraya verilmesi) ile bağıntılı olarak, kiralanabilir toprakların kapışılmasını daha da çarpıcı bir biçimde ortaya koymaktadır.
Okur, Karnisin uyezdinde, kirayla tutulmuş toprakların dağılımı hakkında aktarmış olduğumuz verileri hatırlasın; düşünün ki, “eşit sayıda çeki hayvanına sahip” köylüleri seçmiş ve bunları verilmiş-topraklarına göre kategorilere ve çalışan insan sayısına göre de alt bölümlere ayırmış olalım, bir köylü ne kadar az toprağa sahipse kirayla o kadar çok toprak tutar vb. diye de ilân edelim. Bu yöntem, hali-vakti yerinde köylülerin, ortadan kalkması sonucunu verir mi? Ama Bay N. –on, boş laflarıyla, bunların yok olmasını sağlayabiliyor ve narodnizmin eski önyargılarını tekrarlayabiliyor.
Bay N. –on’un, 0, 1, 2 vb. kişinin çalıştığı gruplara göre, aile başına düşen köylülerce, kirayla tutulan toprağı hesaplamak için kullandığı hiç bir işe yaramayan yöntemini, Bay L. Mares,
Hasatların ve Tahıl Fiyatlarının Etkisi vb. (I, 34) adlı kitapta tekrarlıyor.
[sayfa 83] Narodnik görüşün ağır bastığı bu kitabın, diğer yazarları gibi) Bay Mares’in de cesaretle kullandığı “ortalamalardan” bir küçük örnek verelim. Mares’in iddiasına göre, Melitopol uyezdinde, kirayla toprak tutan aile başına düşen kiralanmış toprak miktarı, hiç çalışan erkeği olmayan ailelerde 1,6 desiyatin, bir çalışan erkeği olan ailelerde 4,4, iki çalışan erkeğe sahip ailelerde 8,3, üç çalışan erkeğe sahip ailelerde ise 14,0 desiyatindir (s. 34). Ve çıkarılan sonuç da şu: “kirayla tutulan topraklar, kişi başına, aşağıyukarı eşit bir biçimde dağılmıştır”!! Bay Mares, farklı iktisadî güce sahip aile gruplarına göre, kirayla tutulan toprakların
gerçek dağılımını incelemeyi gerekli görmemiştir, oysa bunu, hem Bay V. Postnikov’un kitabından, hem de Zemstvo özetlerinden öğrenebilecek durumdaydı. Bir çalışan erkeğe sahip aileler grubunda, aile başına düşen 4,4 desiyatinlik kirayla tutulmuş “ortalama” toprak rakamı, 2-3 çeki hayvanına sahip, 5-10 desiyatin eken aileler grubundaki 4 desiyatin ve 4 ve daha fazla çeki hayvanına sahip, 50 desiyatinin üstünde toprak eken aileler gurubundaki 38 desiyatin gibi rakamların
toplanmasıyla elde edilmiştir. (Bkz: Melitopol Uyezdine İlişkin Sonuçlar, s. D. 10-11). Zenginle yoksulu
toplayıp, toplamı, toplanan birimler sayısına bölünce, her istediğin yerde “eşit dağılım” elde edilebilir, bunun şaşılacak bir tarafı yok!
Oysa, gerçekte, Melitopol uyezdinde, ailelerin %21’i, köylü nüfusunun %29,5’unu oluşturan. (25 ve daha fazla desiyatinlik ekili alan sahibi) zengin aileler, –verilmiş-toprak ve satın alınmış toprak bakımından en iyi durumda olmalarına karşın– kirayla tutulmuş toplam ekilebilir toprakların %66,3’üne sahiptirler. (Melitopol Uyezdine İlişkin Sonuçlar, s. B. 190-194.) Öte yandan, ailelerin %40’ı, köylü nüfusunun %30,1’ini oluşturan (10 desiyatine kadar ekili alan sahibi olan) yoksul aileler –verilmiş-toprak ve satın alınmış toprak bakımından en kötü durumda elmalarına karşın– kirayla tutulmuş toplam ekilebilir toprakların %5,6’sma sahiptirler. Görülebileceği gibi, bu, “kişi başına eşit dağılıma” pek de benziyor hani!
Bay Mares, köylülerin kirayla toprak tutmalarına ilişkin bütün hesaplarını şu “varsayıma” dayandırmaktadır: “kirayla toprak tutan aileler esas olarak en kötü durumda” (verilmiş toprak bakımından ön kötü durumda) “olan iki gruba dahildir”; “kirayla toprak tutan nüfus arasında kiralanan topraklar kişi başına eşit [aynen böyle!] olarak dağılmaktadır”; ve “toprağın kirayla tutulması, köylülere, en kötü durumda olan gruplardan en iyi durumda olan gruplara geçiş olanağı verir” (34-35). Önceden de gösterdik ki,
[sayfa 84] Bay Mares’in bütün bu “varsayımları” gerçeklerle doğrudan doğruya çelişmektedir. Aslında, bunun tam tersi geçerlidir. Eğer Bay Mares –iktisadî hayattaki eşitsizliklerle uğraşırken (s. 35) (verilmiş-toprak
tasarrufuna göre sınıflandırma yerine) ailelerin iktisadî durumlarına göre sınıflandırılmasına ilişkin verileri ele alsaydı ve narodnik önyargıların köksüz “varsayımıyla” kendini sınırlamasaydı, bunu görmeden geçemezdi.
Şimdi, Karnisin uyezdini, Saratov eyaletindeki diğer uyezdlerle karşılaştıralım. Köylü grupları arasındaki oranlar her yerde aynıdır, dört uyezde (Volsk, Kuznetsk, Balaşov ve Serdobsk) ait aşağıdaki veriler de bunu göstermektedir; önceden de söylediğimiz gibi, bu verilerde, orta ve hali-vakti yerinde köylüler birleştirilmiştir. [Tablo 17.]
[TABLO 17]
Aile Grupları
|
Saratov Eyaletinde Dört Uyezd
(Toplama Oranla % Olarak)
|
Aileler
|
Kadın ve Erkek Nüfus
|
Toplam Hayvanlar
|
Verilmiş- Toprak
|
Kirayla Tutulan Toprak
|
Kullanılan Toplam
Toprak
|
Ekili Alanlar
|
Hiç çeki havanı olmayan
1 çeki hayvanı olan
2 ve daha fazla çeki hayvanı olan
Toplam
|
24,4
29,6
46,0
100
|
15,7
25,3
59,0
100
|
3.7
18,5
77,8
100
|
14,7
23,4
61,9
100
|
2,1
13,9
84,0
100
|
8,1
19,8
72,1
100
|
4,4
19,2
76,4
100
|
Şu halde, her yerde, yoksul köylülerin, zengin köylülerce sürülüp çıkarıldığını görüyoruz. Ama, Karnisin uyezdinde, hali-vakti yerinde köylülük, öteki uyezdlerdekinden daha kalabalık ve daha zengindir. Böylece, (Karnisin uyezdi de dahil olmak üzere) eyaletin beş uyezdinde, aileler, sahip oldukları çeki hayvanlarına göre aşağıdaki biçimde gruplandırılmıştır: hiç çeki hayvanı olmayan
[sayfa 85] %25,3; 1 hayvanı olan %25,5; 2 hayvanı olan %20; 3 hayvanı olan %10,8; ve 4 ve daha fazla hayvanı olan %18,4, oysa Kamişin uyezdinde, gördüğümüz gibi, hali-vakti yerinde grup daha büyük, kötü durumda olan grup ise biraz daha küçüktür. Ayrıca orta ve hali-vakti yerinde köylülüğü birleştirirsek, yani 2 ve daha fazla çeki hayvanına sahip grupları ele alırsak, sözkonusu uyezciler için, aşağıdaki verileri elde ederiz [Tablo 18]:
[TABLO 18]
UYEZDLERDE
2 VE DAHA FAZLA ÇEKİ HAYVANINA SAHİP AİLE BAŞINA
[Gruplar]
|
Kamişin
|
Volsk
|
Kuznetsky
|
Balaşov
|
Serdobsk
|
Çeki hayvanları
Toplam hayvanlar
Verilmiş-toprak (des.)
Kirayla tutulan toprak (des.)
Ekili alanlar
|
3,8
9,5
12,4
9,5
17,0
|
2,6
5,3
7,9
6,5
11,7
|
2,6
5,7
8,0
4,0
9,0
|
3,9
7,1
9,0
7,0
13,0
|
2,6
5,1
8,0
5,7
11,0
|
Bu demektir ki, Karnisin uyezdindeki refah içindeki köylüler daha zengindirler. Bu uyezd, en bol toprağa sahip uyezdlerden biridir; her kayıtlı 48 erkek başına 7,1 desiyatinlik verilmiş-toprak düşmektedir, oysa bu rakam, eyalet için 5,4 desiyatindir. Dolayısıyla, “köylülüğün” toprağının bol oluşu, sadece köylü burjuvazinin daha kalabalık olması ve daha çok servet sahibi olması anlamına gelir.
Saratov eyaletine ilişkin verilerin, gözden geçirilmesini bitirirken, köylü ailelerinin sınıflandırılmasından sözetmeyi de gerekli görüyoruz. Okurun da herhalde farketmiş olduğu gibi, verilmiş-topraklara göre yapılan bütün sınıflandırmaları
a limine [Hemen. -
ç.] reddediyor ve yalnızca, iktisadî güce (çeki hayvanları, ekili alanlar) göre yapılan sınıflandırmayı kullanıyoruz. Neden bu sistemin benimsendiği açıklanmalıdır. Bizim Zemstvo istatistiklerinde verilmiş-topraklara göre sınıflandırma çok daha yaygındır ve bunun savunulmasında, çoğunlukla, ilk bakışta çok inandırıcı gelen aşağıdaki şu iki
[sayfa 86] iddia ileri sürülmektedir.
Birinci olarak, tarımsal köylülerin yaşamını incelemek için, onları topraklarına göre sınıflandırmak doğal ve zorunludur deniliyor. Bu iddia, Rus yaşamının, temel bir Özelliğini, yani verilmiş-toprak tasarrufunun özgür olmayan niteliğini görmezlikten gelmektedir, çünkü verilmiş-toprak tasarrufu, yasa zoruyla eşitlikçi bir nitelik taşır ve verilmiş-toprakların alım ve satımı son derece kısıtlanmıştır. Tarımsal köylülüğün farklılaşması sürecinin tümü, bu yasal sınırları aşan, gerçek hayata ait bir süreçtir. Köylüleri verilmiş-topraklara göre sınıflandırmakla, toprağını kiraya veren yoksul köylüyle kirayla toprak tutan ve toprak satın alan zengin köylüyü, toprağını terkeden yoksul köylüyle toprak “toplayan” zengin köylüyü, son derece zavallı bir durumda olan çiftliğini, pek az sayıda hayvanla işleten yoksul köylüyle bir sürü hayvana sahip olan, toprağını gübreleyen, yenilikler getiren vb., vb. zengin köylüyü aynı kaba koymuş oluyor. Bir başka deyişle kır proletaryası ile kır burjuvazisinin mensuplarını aynı kaba koyuyoruz. Bu şekilde elde edilen “ortalamalar”,
farklılaşmaların üstünü örter ve dolayısıyla tamamen uydurmacıdır.
Yukarda anlatılan, Saratov istatistikçilerinin hazırladığı birleşik tablolar, verilmiş-topraklara göre yapılan sınıflandırmanın yararsızlığını açıkça sergilememizi mümkün kılmaktadır. Örneğin, Karnisin uyezdindeki, verilmiş-toprak sahibi olmayan köylüler kategorisini ele alalım (bkz:
Birleşik Sonuçlar, s. 450 ve devamı, Karnisin Uyezdine Ait Sonuçlar, c. XI, s. 174 ve devamı.)
Birleşik Sonuçlar’ın derleyicisi, bu kategoriyi tanımlarken, ekili alan “çok önemsizdir” diyor
[sayfa 87] “Önsöz”, s. 45), yani bunları yoksullar kategorisine dahil ediyor. Tabloları ele alalım. Bu kategorideki “ortalama” ekili alan, aile başına 2,9 desiyatindir. Ama bakın, bu “ortalama” nasıl elde ediliyor; büyük üreticilerle (5 ve daha fazla çeki hayvanına sahip grupta, aile başına 18 desiyatin düşüyor; bu gruptaki aileler, toplam kategorinin 1/8 kadarını oluştururlar, ama, bu kategorideki ekili alanların hemen hemen yarısına sahiptirler) hiç atı olmayan, aile başına 0,2 desiyatin sahibi yoksul köylülerin toplanmasıyla! Çiftlik emekçileri çalıştıran aileleri ele alalım. Bu kategoride bunlardan pek az vardır – hepsi 77 aile, ya da %2,5. Ama bu 77 aileden. 60’ı, aile başına düşen ekili alanın 18 desiyatin olduğu üst gruba dahildir ve bu grupta çiftlik emekçileri kullanan aileler, toplamın %24,5’idir. Açıktır ki (zenginleri mülksüzlerle toplayıp ortalamalar çıkardığımız zaman), köylülükteki farklılaşmanın üstünü örtmüş, mülksüz köylüleri gerçekte olduklarından daha iyi durumda göstermiş oluyoruz, öte yandan da, bunun tersine hali-vakti yerinde köylüleri, daha az güçlü gösteriyoruz; çünkü büyük verilmiş-topraklara sahip köylüler kategorisi, hali-vakti yerinde olan çoğunluğun yanısıra, kötü durumda olanları da içerir (verilmiş-toprağı büyük olan köy topluluklarında bile, her zaman, yoksul köylülerin de bulunduğu bir gerçektir). Şimdi verilmiş topraklara göre yapılan sınıflandırmayı savunmak için öne sürülen ikinci iddianın da doğru olmadığım açıkça görebiliyoruz. Bu tip bir sınıflandırma ile iktisadî güç göstergelerinin de (hayvan sayısı, ekili alan vb.), her zaman, verilmiş-toprağın büyüklüğündeki artışa uygun olarak düzenli bir artış göstereceği ileri sürülmektedir. Bu, kuşkusuz, bir gerçektir, çünkü verilmiş-toprak, iyi durumda olmakta başlıca etkenlerden biridir. Dolayısıyla, köylüler, nerede büyük verilmiş-toprağa sahiplerse, orada, her zaman, kır burjuvazisine dahil daha çok kişi vardır ve bunun sonucu olarak da, bütün kategoriye ait “ortalama” verilmiş toprak rakamları yükselmiş olur. Ama, bütün bunlardan, kırsal burjuvazi ile kırsal proletaryayı birleştiren bir yöntemin doğru olduğu sonucu hiç bir şekilde çıkarılamaz.
“Sonuç olarak: köylü aileleri hakkındaki istatistikleri düzenlerken, verilmiş-topraklara göre sınıflandırmayla yetinmemek gerekir. İktisadî istatistikler, zorunlu olarak, çiftliğin tipini ve çapını, sınıflandırmanın temeli yapmak zorundadırlar. Bu tipleri ayırmak için kullanılan göstergeler, yerel koşullara ve tarım biçimlerine uygun olmalıdır, ekstansif tarım sözkonusu olduğu zaman, ekili alana göre, (ya da çeki hayvanlarının sayısına göre) sınıflandırma ile yetinilebilir; başka koşullar altında, sınaî ürün ekilen
[sayfa 88] alanları, tarımsal ürünün teknik işleme tâbi tutulmasını, kök bitkileri ya da yem bitkileri ekimini, süt veren hayvan yetiştiriciliğini, sebzeciliği vb. hesaba katmak gerekir. Köylülük, tarımsal ve sınaî uğraşları, geniş çapta birleştirmişse, iki sınıflandırma sisteminin, yani tarımın tipi ve çapma göre sınıflandırma ile “sanayilerin” tipi ve çapma göre sınıflandırmanın birleştirilmesi zorunludur. Köylü ailelerine ilişkin sonuçları özetleme yöntemleri, ilk bakışta sanıldığı gibi, dar, özel ve ikinci derecede önemi olan bir sorun değildir. Tam tersine, bugün için, bunun, Zemstvo istatistiklerinin temel sorunu olduğunu söylemek abartma olmayacaktır. Aile sonuçlarının kapsamı ve bunları derleme teknikleri,
son derece mükemmel hale gelmiştir, ama yetersiz özetleme yüzünden, çok değerli bilgilerden büyük bir kısmı, kaybolup gitmekte ve araştırmacının elinde sadece (köy komünleri, volostlar, köylü kategorileri, verilmiş-toprak büyüklükleri vb. hakkında) “ortalama” rakamlar bulunmaktadır. Ama bu “ortalamalar”, gördüğümüz ve sonra da göreceğimiz gibi, çoğu kez, tamamen uydurmadır.
IV. PERM EYALETİNE AİT
ZEMSTVO İSTATİSTİKLERİ
Zemstvo istatistiklerini gözden geçirirken, şimdi de koşulların tamamen farklı olduğu bir eyalete dönelim: Perm eyaleti, Krasnoufimsk uyezdini ele alalım. Bu uyezd için, elimizde, çiftçiliğin çapına göre yapılmış bir aile sınıflandırması var.
Uyezdin, tarımsal kesimine ilişkin genel veriler şunlardır (23.574 aile, 129.439 kadın-erkek nüfus) [Tablo 19] :
[TABLO 19]
Aile
Grupları
|
Aileler (%)
|
Kadın-Erkek Nüfus (%)
|
Aile Başına Ekili Alan (Des.)
|
Toplam Ekili Alanlar (%)
|
Aile Başına Düşen Hayvan
|
Çeki Hayvanı
|
Toplam Büyükbaş
Hayvan Sayısı
|
Toplam Hayvanlar (%)
|
Toprak ekmeyen
5 des. kadar eken
5-10 des. eken
10-20 des.
20-50 des. eken
50 desiyatinden fazla eken
Toplam
|
10,2
30,3
27,0
22,4
9,4
0,7
100
|
6,5
24,8
26,7
27,3
13,5
1,2
100
|
-
1,7
4,7
9,0
17,8
37,3
5,8
|
-
8,9
22,4
35,1
28,9
4,7
100
|
}8,9
}33,6
|
}60,1
|
0,3
1,2
2,1
3,5
6,1
11,2
2,4
|
0,9
2,3
4,7
7,8
12,8
22,4
5,2
|
1,7
13,7
24,5
33,8
23,2
3,1
100
|
}15,4
}26,3
|
}68,7
|
|
Şu halde, ekili alanların son derece küçük olmasına karşın, burada da, gruplar arasında aynı oranı, ekim alanlarının ve hayvanların, hali-vakti yerinde, küçük bir grup köylünün elinde aynı [
sayfa 89] şekilde toplandığını görüyoruz. Eldeki toprakla, iktisaden gerçekten kullanılan toprak arasındaki oran, şimdiye kadar tanımış olduğumuz eyaletlerdeki oranın aynıdır.
[Tablo 20.]
[TABLO 20]
A i l e Grupları
|
Aileler
|
Kadın-Erkek Nüfus
|
Toplam Toprak Yüzdeleri
|
Verilmiş Toprak
|
Kiraya Tutulan
|
Kiraya Verilen
|
Kullanılan
|
Toprak ekmeyen
5 desiyatine kadar eken
5-10 desiyatin eken
10-20 desiyatin eken
20-50 desiyatin eken
50 desiyatinden. fazla eken
Toplam
|
10,2
30,3
27,0
22,4
9.4
0,7
100
|
6,5
24,8
26,7
27,3
13,5
1.2
100
|
5,7
22,6
26,0
28,3
15,5
1,9
100
|
0,7
6,3
15,9
33,7
36,4
7,0
100
|
21,0
46,0
19,5
10,3
2,9
0,3
100
|
1,6
10,7
19,8
32,8
29,8
5,3
100
|
Kiralanabilir toprakların, zaten en iyi durumda olan hali-vakti yerindeki köylülerce kapılması, verilmiş-toprakların (kiraya vermek suretiyle) yoksul köylüden zengine geçişi, verilmiş-toprakların oynadığı rolün kırlık bölgelerin iki kutbunda, iki farklı yöne doğru azalması, aynen burada da görülüyor. Okura bu süreçler hakkında daha somut bir fikir verebilmek için, toprağın kirayla
[sayfa 90] tutulmasına ilişkin, daha ayrıntılı veriler sunuyoruz. [Tablo 21]
[TABLO 21]
A i l e
G r u p l a r ı
|
Aile Başına
|
Kirayla Ekilebilir Toprak
Tutan Aileler (%)
|
Kiralayan Aile Başına Düşen
Ekilebilir Toprak (Des.)
|
Kirayla Otlak Tutan Aileler (%)
|
Kirayla Aile Başına Düşen
Otlak (Des.)
|
Kadın-Erkek
|
Verilmiş Toprak
(Des.)
|
Toprak ekmeyen
5 desiyatine kadar eken
5-10 desiyatin eken
10-20 desiyatin eken
20-50 desiyatin eken
50 desiyatinden fazla eken
Toplam
|
3,51
4,49 5,44 6,67 7.86 9,25
5,49
|
9,8
12,9
17,4
21,8
28,8
44,6
17,4
|
0,0
19,7
34.2
61,1
87,3
93,2
37,7
|
0,7
1,0
1,8
4,4
14,2
40,2
6,0
|
7,0
17,7
40,2
61,4
79,8
86,6
38,9
|
27,8
31,2
39,0
63,0
118,2
261,0
65,0
|
Dolayısıyla, köylülerin üst gruplarında (bildiğimiz gibi, bunlar kirayla tutulan toprakların çoğunu ellerinde toplarlar) kirayla toprak tutma narodnik iktisatçıların bunun tersini iddia eden yaygın görüşlerine karşın, açıkça, sınaî, girişimci bir nitelik taşır.
Kiralanmış emekle ilgili verilere geçelim; bunlar eksiksiz olduklarından özellikle bu uyezd için değerlidir (özel olarak, gündelikçi tutulmasına ilişkin veriler de eklenmiştir) [Tablo 22]:
[TABLO 22]
A i l e
G r u p l a r ı
|
Aile Başına Çalışan Erkek
|
Emekçi Kiralayan Çiftlik
Sayısı
|
Emekçi Kiralayan
Çiftlikler (%)
|
Mevsimlik
|
Biçmek İçin
|
Toplamak İçin
|
Harman İçin
|
Mevsimlik
|
Biçmek İçin
|
Toplamak İçin
|
Harman İçin
|
Toprak ekmeyen
5 desiyatine kadar eken
5-10 desiyatin eken
10-20 desiyatin eken
20-50 desiyatin eken
50 desiyatinden fazla eken
Toplam
|
0,6
1.0
1.2
1,5
1.7
2,0
1,2
|
4
51
268
940
1.107
143
2.513
|
16
364
910
1.440
1.043
111
3.884
|
-
340
1.385
2,325
1.542
150
5.742
|
-
655
1.414
1.371
746
77
4.263
|
0,15
0.7
4,2
17,7
50,0
83,1
10,6
|
0,6
5,1
14,3
27,2
47,9
64,5
16,4
|
-
4,7
20,1
43,9
69,6
87,2
24,3
|
-
9,2
22,3
25,9
33,7
44,7
18,8
|
Burada, Saratov istatistikçilerinin, gündelikçi kiralamanın bir çiftliğin gücünün ya da zayıflığının tipik bir göstergesi olmadığı yolundaki görüşlerinin açıkça çürütüldüğünü görüyoruz. Tam tersine, gündelikçi kiralama, köylü burjuvazinin son derece tipik bir göstergesidir. Gündelik olarak kiralamanın bütün biçimlerinde, en zengin köylüler, ailedeki işçi bakımından en iyi durumda oldukları halde, iktisadî güç arttıkça, emekçi kiralayan köylüler yüzdesinin de arttığını görüyoruz. Burada da, aile işbirliği, kapitalist işbirliğinin temelidir. Ayrıca, gündelikçi kiralayan çiftliklerin sayısı, mevsimlik işçi tutan çiftlik sayısının 2½
katıdır (uyezd ortalaması) – burada ürün toplama işi için kiralanan gündelikçileri
[sayfa 91] ele alıyoruz; ne yazık ki, istatistikçiler, gündelikçi kiralayan toplam çiftlik sayısını vermemişlerdir; oysa bu bilgiler elde bulunmaktaydı. Üç, üst gruptaki 7.679 aileden 2.190’ı çiftlik emekçisi kullanır, 4.017 aile, yani hali-vakti yerinde gruptaki köylülerin çoğunluğu ise ürün kaldırma işi için gündelikçi kiralar. Kuşkusuz, gündelikçi kiralamak, hiç de Perm eyaletine özgü bir şey değildir, ve eğer yukarda, hali-vakti yerinde köylü gruplarındaki, toplam mülk sahibi sayısının 2/10, 6/10 ve 9/10’unun çiftlik emekçisi kullandığını gördüysek, bundan, doğrudan doğruya şu sonuç çıkar. Hali-vakti yerinde köylü ailelerinin
çoğunluğu, şu ya da bu biçimde, kiralanmış emek kullanır.
Düzenli çiftlik emekçileri ve gündelikçiler yığınının oluşması, hali-vakti yerinde köylülüğün var olabilmesi için temel koşuldur. Son olarak, gündelikçi kiralayan çiftlik sayısı ile düzenli çiftlik emekçileri kullanan çiftlik sayısı arasındaki oranın,
alt köylü gruplarından üst gruplara doğru gidildikçe azaldığını belirtmek de ilginç olacaktır. Alt gruplarda, gündelikçi kiralayan çiftliklerin sayısı, düzenli çiftlik emekçisi kullananların sayısını her zaman kat kat aşar. Üst gruplarda ise, tam tersine, düzenli çiftlik emekçisi kullanan çiftliklerin sayısı, bazan, gündelikçi kiralayanların sayısından bile fazladır. Bu gerçek, köylülüğün
[sayfa 92] üst gruplarında, emekçi kullanan çiftliklerin, ücretli emeğin düzenli istihdamına dayanan çiftliklerin oluştuğunu açıkça göstermektedir; ücretli emek, mevsimlere göre çok daha eşit bir biçimde dağılmakta ve daha pahalı ve daha zahmetli bir iş olan gündelikçi kiralamadan vazgeçmek mümkün olmaktadır. Bu arada, Vyatka eyaletinin Elobuga uyezdindeki kiralanmış emekle ilgili sonuçları da aktaralım (burada hali-vakti yerinde köylüler, orta köylülerle birleştirilmişlerdir) [Tablo 23]:
[TABLO 23]
A i l e
G r u p l a r ı
|
Aileler
|
Kadın-Erkek Kişiler (%)
|
Kiralanan Emekçiler
|
Toplam Hayvanlar (%)
|
Ekilebilir Verilmiş-
Topraklar
|
Aileler
(%)
|
Mevsimlik
|
Günlük
|
Kirayla Toprak
Tutan
|
Kiraya Toprak Veren
|
Sayı
|
%
|
Sayı
|
%
|
Sayı
|
%
|
Atı olmayan
Bir atı olan
Birkaç atı olan
Toplam
|
4.258
12.851
16.484
33.593
|
12,7
38,2
49,1
100
|
8,3
33,3
58,4
100
|
56
218
1.481
1.755
|
3,2
12,4
84,4
100
|
16.031
28.015
106.318
150.364
|
10,6
18,6
70,8
100
|
1,4
24,5
74,1
100
|
5,5
27,6
66,9
100
|
7,9
23,7
35,3
27,4
|
42,3
21,8
9,1
18,1
|
Her gündelikçinin bir ay (28 gün) çalıştığını varsayarsak, gündelikçi sayısı, mevsimlik işçilerin üç katı olacaktır. Bu arada şunu da belirtelim ki, Vyatka eyaletinde de, hem işçi kiralama, hem de kirayla toprak tutma ve kiraya toprak verme açısından, gruplar arasında, daha önceden bildiğimiz oranları buluruz.
Perm istatistikçilerinin verdiği, gübre kullanımına ilişkin, aile basma veriler çok ilginçtir. Bu verilerin incelenmesinden çıkan sonuç şudur [Tablo 24]:
[TABLO 24]
A i l e
G r u p l a r ı
|
Gübre Kullanan Çiftlikler (%)
|
(Gübre Kullanan)
Aile Başına
Gübre
(Araba)
|
5 desiyatine kadar eken
5-10 desiyatin eken
10-20 desiyatin eken
20-50 desiyatin eken
50 desiyatinden fazla eken
Toplam
|
33,9
66,2
< 70,3
76,9
84,3
51,7
|
80
116
197
358
732
176
|
Demek ki, burada da, yoksul ve zengin köylülerin uyguladığı tarım sistemleri ve yöntemleri arasında derin bir fark görüyoruz. Her yerde hali-vakti yerinde köylüler, köylülerin sahip oldukları
[sayfa 93] hayvanların büyük bir kısmını kendi ellerinde topladıklarından ve çiftliği geliştirmek amacıyla emek harcama olanağına daha fazla sahip olduklarından, bu farklılık da her yerde mevcut olmalıdır. Bu nedenle, örneğin eğer, “köylülüğün”, Reform-sonrası, hem atı ve sığın olmayan bir aileler grubu yarattığını, hem de toprağı
[sayfa 94] gübreleme usulünü uygulayarak “tarımsal etkinliği artırdığını” öğreniyorsak, (Bay V. V.,
Köylü Tarımında İlerici Eğilimler adlı yapıtında bunu ayrıntısıyla anlatmıştır, s. 123-160 ve devamı). Bu, bize, “ilerici eğilimlerin”, salt kır burjuvazisindeki ilerleme anlamına geldiğini açıkça gösterir. Bu durum, gelişmiş tarım aletlerinin dağılımında, daha da belirgin olarak görülür, buna ilişkin veriler de, Perm istatistiklerinde mevcuttur. Ancak, bu veriler, uyezdin tüm tarımsal kesimi için değil, sadece 23.574 aileden 15.076’smı kapsayan 3’üncü, 5’inci ve 4’üncü bölgeler için toplanmıştır. Kayıtlara geçen gelişmiş aletler şunlardır: 1.049 harman savurma makinesi, 225 tohum ayırma makinesi, 354 harman dövme makinesi, toplam 1.628 alet. Bunlar gruplar arasında şöyle dağılmıştır [Tablo 25]:
[TABLO 25]
A i l e G r u p l a r ı
|
100 Çiftlik Başına
Düşen Gelişmiş
Alet Sayısı
|
Toplam Aletler
|
Toplam Gelişmiş
Aletler Yüzdesi
|
Toprak ekmeyen
5 desiyatine kadar eken
5-10 desiyatin eken
10-20 desiyatin eken
20-50 desiyatin eken
50 desiyatinden fazla eken
Toplam
|
0,1
0,2
-1,8
9,2
50,4
180,2
10,8
|
2
10
60
299
948
309
1.628
|
0,1
0.6
3,7
18,4
58,3
18,9
100
|
}77,2
|
Bay V. V.’nin, gelişmiş aletlerin “bütün” köylüler tarafından kullanıldığı yolundaki “narodnik” tezinin bir kanıtı daha!
“Sanayilere” ilişkin veriler, bu kez, (1) köylülüğün kır burjuvazisine dönüşmesini (ticarî ve sınaî kuruluşların sahipliği) ve (2) köylülüğün kır proletaryasına dönüşmesini (işgücünün satılması, “tarımsal sanayiler” denilen şey) ortaya koyan iki ana tip “sanayi” arasında ayırım yapmamızı mümkün kılıyor. Aşağıdaki tablo, bu tamamen karşıt “sanayici” tiplerinin gruplara göre dağılmasını göstermektedir [Tablo 26]:
[TABLO 26]
A i l e G r u p l a r ı
|
100 Köylü
Başına Düşen
Ticarî ve Sı-
naî Kuruluş-
lar
|
Bu Kuruluşların Gruplara Göre
Dağılımı
Toplam Üzerinden
%
|
Tarımsal
Sanayilerle
Uğraşan
Çiftlikler
%
|
Toprak ekmeyen
5 desiyatine kadar eken
5-10 desiyatin eken
10-20 desiyatin eken
20-50 desiyatin eken
50 desiyatinden fazla eken
Toplam
|
0,5
1,4
2,4
4,5
7,2
18,0
2,9
|
1.7
14,3
22.1
34,3
23,1
4.5
100
|
|
52,3
26,4
5,0
1,4
0,3
-
16,2
|
}61,9
|
Bu verilerin, ekili alanların dağılımına ve işçi kiralamaya
[sayfa 95] ilişkin verilerle karşılaştırılması, köylülükteki farklılaşmanın kapitalizm için bir içpazar yarattığını bir kez daha gösterir.
Ayrıca, çok çeşitli olan uğraşlar, “sanayi” ya da “iş” başlığı altında, aynı kaba konunca “tarımın sanayilerle birleşmesi”, (örneğin Bay V. V. ve N. –on’un yaptığı gibi) tekdüze, yapısı değişmeyen ve kapitalizm dışında bir şey olarak tanımlanınca, gerçeklerin nasıl ta temelden çarptırıldığını da görüyoruz.
Bitirirken, Ekaterinburg uyezdine ait verilerin, ötekilere benzerliğine işaret edelim. Uyezdde bulunan, 59.709 aileden, toprağı olmayanları (14.601 aile), yalnızca otlağı olanları (15.679 aile) ve verilmiş-topraklarım bütünüyle kendi haline bırakanları (1.612 aile) çıkarırsak, geri kalan 27.817 aile için aşağıdaki verileri elde ederiz; hiç toprak işlemeyen ya da az toprak işleyen (5 desiyatine kadar) 20.000 aile, 124.000 desiyatin içinden 41.000 desiyatinlik toplam ekili alana, yani ekili alanların 1/3’den azına sahiptir. Öte yandan, herbiri 10 desiyatinden fazla ekili alana sahip olan hali-vakti yerinde 2.859 aile, 49.751 desiyatinlik ekili alana ve kirayla tutulan toplam 67.000 desiyatinlik toprağın 53.000 desiyatinine (köylüden kiralanan 55.000 desiyatinlik toprağın 47.000 desiyatini de dahil) sahiptir. İki karşıt “sanayi” tipinin ve çiftlik emekçileri kullanan ailelerin, Ekaterinburg uyezdindeki dağılımının, bu farklılaşma [sayfa 96] göstergelerinin Krasnoufimsk uyezdindeki dağılımına tamamen benzediği görülüyor.
V. OREL EYALETİNE AİT
ZEMSTVO İSTATİSTİKLERİ
Elimizde, bu eyaletin Yelets ve Trubçevsk uyezdlerine ait köylü ailelerini, sahip oldukları çeki hayvanı sayısına göre sınıflandıran iki ciltlik istatistik bulunuyor.
İki uyezdi birleştirerek, gruplara göre aşağıdaki verileri sunuyoruz [Tablo 27]:
[TABLO 27]
A i l e
G r u p l a r ı
|
Ailelerin Yüzdesi
|
Kadın-Erkek Nüfus (%)
|
Aile Başına Verilmiş-Toprak (Des.)
|
Toprak Yüzdesi
|
Kiraya Toprak Tutan Aileler (%)
|
Toprak
Yüzdesi
|
Kullanılan
Toplam Toprak
|
Aile Başına Büyükbaş Hayvan
|
Toplam Hayvanlar (%)
|
Verilmiş Toprak
|
Satın Alınan
|
Kirayla Tutan
|
Kiraya Veren
|
Yüzde
|
Aile Başına
|
Atı olmayan
1 atı olan
2-3 atı olan
4 ve daha fazla atı olan
T o p l a m
|
22,9
33,5
36,4
7,2
100
|
15,6
29,4
42,6
12,4
100
|
5,5
6.7
9,6
15,2
8,6
|
14.5
28,1
43,8
13,6
100
|
3,1
7,2
40,5
49,2
100
|
11.2
46,9
77,4
90,2
52,8
|
1.5
14,1
50,4
34,0
100
|
85,8
10,0
3,0
1.2
100
|
4,0
25,8
49,3
20,9
100
|
1.7
7,5
13,3
28,4
9,8
|
0,5
2,3
4,6
9,3
3,2
|
3,8
23,7
51,7
20,8
100
|
Görülüyor ki, gruplar arasındaki genel ilişkiler, daha önce gördüğümüz (satın alınan ve kirayla tutulan toprakların hali-vakti yerinde olanların elinde toplanması, toprağın yoksul köylülerden bunlara geçmesi vb. gibi) ilişkilerin aynıdır. Aynı biçimde, kiralanan emek, “sanayiler” ve çiftçilikteki “ilerici eğilimler” açısından da, gruplar arasındaki ilişkiler tamamen birbirine benzemektedir. [Tablo 28.]
[TABLO 28]
A i l e
G r u p l a r ı
|
İşçi Kiralayan Çiftlikler
(%)
|
Sanayilerle Uğraşan
Aileler (%)
|
100 Çiftlik Başına Düşen
Ticarî ve Sınaî Kuruluş
|
Gelişmiş Aletler (Yelets Uyezdi)
|
100 Çiftlik Başına
Düşen Alet
|
Toplam Aileler (%)
|
Atı olan
1 atı olan
2-3 atı olan
4 ve daha fazla atı olan
Toplam
|
0,2
0,8
4,9
19,4
3,5
|
59,6
37,4
32,2
30,4
39,9
|
0,7
1,1
2,6
11,2
2,3
|
0,01
0,2
3.5
36,0
2,2
|
0,1
2,8
42,7
53,4
100
|
Demek ki, Orel eyaletinde de, köylülüğün birbirine tamamen karşıt iki tip halinde farklılaştığını görüyoruz: bir yanda kır proletaryası (toprağın terki ve işgücünün satılması), öte yanda ise köylü burjuvazi (toprak satın alma, özellikle, verilmiş-toprakları büyük ölçüde kirayla tutma, gelişmiş çiftçilik yöntemleri uygulama, düzenli çiftlik emekçileri ve gündelikçiler kiralama, ki bu verilerin dışında tutulmuştur, ticarî ve sınaî kuruluşların tarımla birleştirilmesi). Ancak, buradaki köylülerin yaptığı tarımın çapı, genel olarak, yukarda değinilen örneklerdekinden çok daha küçüktür; çok daha az sayıda büyük üretici vardır ve bu yüzden köylülüğün farklılaşması, bu iki uyezdle değerlendirildiğinde daha zayıf görünmektedir. “Görünmektedir” diyoruz, nedeni de şu: birincisi, burada, “köylülüğün” daha hızlı bir biçimde kır proletaryasına dönüştüğünü ve belli belirsiz bir kır burjuvazisi grubu doğurduğunu gözlemlememize karşın, öte yandan, daha önce kırlık bölgelerdeki
[sayfa 97] kır burjuvazisi kutbunun özellikle elle tutulur hale geldiği yerlerde, bunun tersinin örneklerini de görmüş bulunuyoruz. İkincisi, burada, özellikle yaygın (ailelerin %40’ı) bir gelişme gösteren “sanayiler”,
tarımsal köylülüğün farklılaşmasını (bu bölümde yalnız tarımsal köylülüğün sözünü ediyoruz) gözlerden gizlemektedir. Ve buradaki “sanayiciler”in içine, ücretli işçilerden oluşan bir çoğunluğun yanısıra, tüccarlardan, alıcılardan, girişimcilerden, mülk sahiplerinden vb. oluşan bir azınlık da dahildir. Üçüncü olarak, yerel tarımın, pazarla en çok bağı olan kesimlerine ilişkin verilerin yokluğu da, köylülüğün farklılaşmasını gözden gizliyor. Pazar için, ticarî ekim, burada, satış için tahıl üretmek üzere değil, kenevir üretmek üzere ekin alanlarını genişletmek amacıyla geliştirilmektedir. Ticarî işlemlerin en büyük kısmı, bu ürünle ilgilidir, ama ciltte bulunan tablolardaki veriler, çeşitli gruplarda tarımın
bu özel yönünü ortaya koymamaktadır. “Kenevir üretimi, köylülerin gelirinin, ana kaynağıdır” (yani parasal gelirin.
Trubçevsk Uyezdine Ait Sonuçlar, s. 5, köylerin tanımlanmasında ve daha birçok yerde), “köylüler esas olarak kenevir ekimi ile ilgilenmektedirler. ... Bütün gübre ... kenevir tarlalarında kullanılmaktadır”
(ibid., 87), her yerde
[sayfa 99] kenevir teminatı karşılığında” borç verilmekte ve borçlar, kenevirle ödenmektedir
(ibid., birçok yerlerde). Hali-vakti yerinde köylüler, kenevir tarlalarını gübrelemek için, yoksullardan gübre satın alırlar
(Orel Uyezdine Ait Sonuçlar, c. VIII, Orel 1895, s. 91-105), aynı köy topluluğu içinde ve dışardaki köy topluluklarında, kenevir tarlaları kiraya verilmekte ve kirayla tutulmaktadır
(ibid., 260) ve kenevirin işlenmesi, yukarda yoğunlaşmasına değindiğimiz, “sınaî kuruluşların” bir bölümünce yapılmaktadır. Yerel tarımın temel ticarî ürünü hakkında hiç bir bilgi vermeyen bir farklılaşma tablosunun, ne kadar eksik olduğu ortadadır.
VI. VORONEJ EYALETİNE AİT
ZEMSTVO İSTATİSTİKLERİ
Voronej eyaletine ait sonuçlar, verdiği bilgilerin, görülmemiş bir biçimde eksiksiz oluşuyla ve sınıflandırılmalarının bolluğu ile ötekilerden ayrılır. Verilmiş-topraklara göre yapılan her zamanki sınıflandırmaya ek olarak, birkaç uyezd için, çeki hayvanlarına göre, çalışan insan sayısına (ailenin çalışma gücüne) göre, sanayilere göre (sanayiler ile uğraşmayanlar; sanayiler ile uğraşanlar: (a) tarımsal, (b) karma (c) ticarî ve sınaî nitelikte sanayiler ile uğraşırlar), çiftlik emekçilerine göre, (kendi üyesini çiftlik emekçisi olarak kullanan çiftlikler –çiftlik emekçisine sahip olmayan ve hiç bir üyesini böyle kullanmayan çiftlikler– çiftlik emekçisi kullanan aileler) sınıflandırmalar mevcuttur. Yukardaki son sınıflandırma, daha fazla sayıda uyezd için verilmiştir ve ilk bakışta, bunun, köylülüğün farklılaşmasını incelemek için en uygun sınıflandırma olduğu düşünülebilir. Oysa gerçekte durum bu değildir; çiftlik emekçisi sağlayan çiftlikler grubu, hiç de kır proletaryasının tümünü kucaklamaz, çünkü gündelikçileri, vasıfsız emekçileri,
[sayfa 100] fabrika işçilerini, yapı işçilerini, toprak tesviye işçilerini, ev hizmetkârlarını vb. sağlayan çiftlikler bunun içine dahil değildir. Çiftlik emekçileri, “köylülüğün” sağladığı ücretli işçilerin yalnızca bir bölümünü oluştururlar. Çiftlik emekçisi kullanan çiftlikler grubu da çok eksiktir, çünkü gündelikçi kiralayan çiftlikleri kapsamamaktadır. (Ne çiftlik emekçisi sağlayan, ne de kullanan) tarafsız grup, hiç atı olmayan binlerce köylüyü pek çok atı olan binlerce köylüyle, kirayla toprak tutan köylüleri toprak kiraya verenlerle, çiftçileri çiftçi olmayanlarla, binlerce ücretli işçiyi bir avuç patronla vb. birleştirerek, her uyezdde onbinlerce aileyi içine alır. Tarafsız grubun tümü için, örneğin, topraksız aileler ya da aile başına 3-4 desiyatinlik (verilmiş ve satın alınmış) toprağa sahip olanlarla, 25, 50 ve daha fazla desiyatinlik verilmiş-toprağa sahip olan ve ayrıca onlarca, yüzlerce desiyatinlik toprak satın alan aileleri birbirine ekleyerek
(Bobrov Uyezdine Ait Sonuçlar, s. 336, sütun n° 148; Novokhopersk uyezdi, s. 22) – aile başına 0,8-2,7 hayvan düşen ailelerle, 12-21 hayvan düşenleri toplayarak
(ibid.) genel “ortalamalar” elde edilir. Tabiî ki bu tip “ortalamalarda, köylülüğün farklılaşması anlatılamaz, onun için çeki hayvanlarına göre sınıflandırmayı çiftçiliğin çapına göre yapılan sınıflandırmaya en çok yaklaşan sınıflandırma olarak ele almak zorundayız. Elimizde bu sınıflandırmayı veren dört cilt istatistik var (Zemliyansk, Zadonsk, Nijnedevitsk ve Korotoyak uyezdleri için), biz, bunlardan Zadonsk uyezdini seçmeliyiz, çünkü, ötekiler için, toprağın gruplara göre satın alınması ve kiraya verilmesine ilişkin ayrı sonuçlar verilmemiştir. Aşağıda bu dört uyezdle ilgili birleşik verileri sunacağız ve okur bu verilerden çıkan sonuçların ayrı olduğunu görecektir. Zadonsk uyezdindeki gruplara ait veriler şöyledir (15.704 aile, kadın-erkek 106.288 kişi, 135.656 desiyatinlik verilmiş-toprak, 2.882 desiyatinlik satın alman toprak, 24.046 desiyatinlik kirayla tutulan ve 6.432 desiyatinlik kiraya verilen toprak). [Tablo 29.]
[TABLO 29]
A i l e
G r u p l a r ı
|
Ailelerin Yüzdesi
|
Aile Başına Kadın-Erkek Nüfus
|
Kadın-Erkek Nüfus %
|
Aile Başına Verilmiş- Toprak (Des.)
|
Topraklar Yüzdesi
|
Kullanılan Toplam Toprak
|
Ekilen
Toplam
Toprak
|
Aile Başına Toplam Hayvan
|
Verilmiş- Toprak
|
Satın Alınan
|
Kirayla Tutulan
|
Kiraya Verilen
|
Aile Başına (Des.)
|
%
|
Aile Başına (Des.)
|
%
|
Atı olmayan
1 atı olan
2-3 atı olan
4 ve daha fazla atı olan
Toplam
|
24,5 40,5 31,8
3.2
100
|
4.5
6.1
8.7
13,6
6,8
|
16,3 36,3
40.9
6,5
100
|
5,2
7,7
11,6
17,1
8,6
|
14,7 36,1 42,6
6,6
100
|
2.0
14,3
35,9
47,8
100
|
1.5
19,5 54,0
25,0
100
|
36,9 41,9 19,8
1.4
100
|
4,7
>8,2
14.4
33,2
10,1
|
11,2 32,8
45,4
10,6
100
|
1,.4
3,4
5,8
11,1
4,0
|
8,9
35,1
47,0
9,0
100
|
0,6
2,5
5,2
11,3
3,2
|
Gruplar arasındaki ilişkiler, burada da, bundan önce değinilen eyaletlerdekinin ve uyezdlerdekinin aynıdır (satın alman ve kirayla tutulan toprağın bir elde toplanması, verilmiş-toprakların, topraklarını kiraya veren yoksul köylülerden, kirayla toprak tutan zengin köylülere geçmesi vb.); ama, burada zengin köylülerin oynadığı rol çok küçüktür. Köylü tarımın çapının son derece küçük oluşu, bura köylülerinin, toprağı işleyenlerden çok “sanayicilere” dahil olup olmadıkları sorusunu bile yaratmaktadır. “Sanayilerde ait, her şeyden önce de bunların gruplara göre dağılımına ait veriler şöyledir [Tablo 30]:
[sayfa 101]
[TABLO 30]
A i l e
G r u p l a r ı
|
Gelişmiş Aletler
|
Çiftlikler
|
100 Çiftlik Başına Düşen
Ticarî ve Sınaî Kuruluşlar
|
Çiftlikler
%
|
Parasal Gelir
%
|
100 Çiftlik Başına
|
Toplam Üzerinden %
|
Çiftlik Emekçisi Kiralayan
|
Çiftlik Emekçisi Sağlayan
|
“Sanayiler”le Uğraşan
|
Tahıl Satan
|
Tahıl Satın Alan
|
“Sanayiler”den
|
Tarımsal Üründen
|
Atı olmayan
1 atı olan
2-3 atı olan
4 ve daha fazla atı olan
Toplam
|
-
0,06
1,6
23,0
1,2
|
-
2,1
43,7
54,2
100
|
0,2
1,1
7,7
28.1
3,8
|
29,9
15,8
11,0
5,3
17,4
|
1,7
2,5
6,4
30,0
4,5
|
94,4
89,6
86,7
71,4
90,5<
|
7,3 31,2 52,5
60,0
33,2
|
70,5
55,1
28,7
8,1
48,9
|
87,1
70,2
60,0
46,1
66,0
|
10,5
23,5
35,2
51,5
29,0
|
Gelişmiş aletlerin dağılımı ve iki karşıt tipte “sanayiin” (işgücünün satılması ve ticarî ve sınaî girişim) dağılımı, burada da, yukarda incelenen verilerin aynıdır. “Sanayilerle” uğraşan ailelerin çok büyük bir yüzde teşkil edişi, tahıl satın alan çiftliklerin, tahıl satan çiftliklerden ağır basması, “sanayiler”den gelen parasal
gelirin tarımdan gelen parasal gelirden çok oluşu – bütün bunlar, bu uyezdi, tarımsal olmaktan çok “sınaî” bir uyezd olarak görmemize yol açmaktadır. Ama, bu sanayilerin nasıl sanayiler olduğu
nu görelim. Zemliyansk, Zadonsk, Korotoyak ve Nijnedevitsk Uyezdlerinde, Köylülerin Toprak Mülkiyeti Konusundaki Değerlendirme Sonuçları (Voronej, 1889), kendi köylerinde ya da köylerinin dışında çalışan “sanayicilerin mesleklerine ilişkin (toplam 222 meslek) bir liste vermekte, bu mesleklerin verilmiş topraklara göre yapılan
[sayfa 103] gruplar arasında dağılımını ve her meslekteki gelir miktarını göstermektedir. Bu liste,
köylü “sanayilerinin” büyük çoğunluğunun, ücret karşılığı çalışmak olduğunu ortaya koymaktadır. Zadonsk uyezdindeki 24.134 “sanayicinin, 14.135’i çiftlik emekçisi, arabacı, çoban ve vasıfsız emekçidir, 1.813’ü yapı emekçisi, 298’i kasabada ve fabrikada çalışanlar ve diğer işçiler, 446’sı özel hizmetlerde çalışanlar, 301’i dilenci ve diğerleridir. Bir başka deyişle, “sanayiciler”in büyük çoğunluğu, kır proletaryasına mensup olan, işgüçlerini kırsal ve sınaî patronlara satan
verilmiş-toprak sahibi ücretli işçilerdir;
O halde, belli bir eyalette ya da belli bir uyezdde, köylülüğün farklı grupları arasındaki oranı da aldığımızda,
her yerde farklılaşmanın tipik özelliklerini görürüz, hem köylülerin nispeten geniş ekim alanlarına sahip olduğu, toprağı bol bozkır eyaletlerinde, hem de minyatür köylü çiftliklerinin bulunduğu toprakça en yoksul yerlerde, tarla ve tarım koşullarındaki derin farklara karşın, köylülüğün üst grubuyla alt grubu arasındaki oran, her yerde aynıdır. Ama, eğer farklı yerleri birbiriyle karşılaştırırsak, bazılarında, köylüler arasından kırsal girişimcilerin oluştuğunu özel bir açıklıkla görürüz, bazılarında ise, kırsal proletaryanın oluşumunu görürüz. Söylemeye bile gerek yok ki, her kapitalist ülkede olduğu gibi Rusya’da da, farklılaşma sürecindeki bu son olgu, ilk olguya nazaran çok daha büyük sayıda küçük çiftçiyi (ve çok muhtemelen, daha büyük sayıda bölgeyi) kucaklamaktadır.
[sayfa 104]
VII. NİJNİ-NOVGOROD EYALETİNE
AİT İSTATİSTİKLER
Nijni-Novgorod eyaletinin üç uyezdine –Knyajinin, Malaryev ve Vasil uyezdlerine– ait Zemstvo evden eve sayım sonuçları, bir tabloya indirgenmiştir, bu tabloda, köylü çiftlikleri (sadece verilmiş-toprak sahibi olanlar ve sadece kendi köylerinde yaşayan köylülere ait olan çiftlikler), sahip olunan çeki hayvanlarına göre beş gruba ayrılmışlardır
(Nijni-Novgorod Eyaletindeki Toprakların Değerlendirilmesine İlişkin Malzeme, İktisadî Bölüm, c. IV, IX ve XII, Nijni-Novgorod 1888, 1889, 1890).
Bu üç uyezdi birleştirerek, aile gruplarına ilişkin aşağıdaki verileri elde ederiz (adı geçen üç uyezdde, veriler, 52.260 aileyi ve kadın-erkek 294.798 kişiyi kapsamaktadır. Verilmiş-topraklar 433.593 desiyatin; satın alman 51.960 desiyatin; verilmiş-toprak, verilmiş-toprak dışındakiler, ekilebilir topraklar ve otlaklar gibi, kirayla tutulan bütün toprak çeşitleri hesaba katılırsa kirayla tutulan 86.007 desiyatin; kiraya verilen 19.274 desiyatin) [Tablo 31]:
[TABLO 31]
Aile
Grupları
|
Aileler (%)
|
Aile Başına Kadın-Erkek
|
Kadın-Erkek Nüfus (%)
|
Verilmiş- Toprak
|
Satın Alınan Toprak
|
Toplam
Toprakların
Yüzdesi
|
Grubun
Kullandığı
Toplam Toprak
|
Toplam
Hayvanlar
|
Aile Başına Desiyatin
|
Toplam Üzerinden %
|
Toplam Üzerinden %
|
Kirayla Tutulan
|
Kiraya Verilen
|
Aile Başına Düşen Desiyatin
|
Toplam Üzerinden %
|
Aile Başına Hayvan
|
Toplam Üzerinden %
|
Atı olmayan
1 atı olan
2 atı olan
3 atı olan
4 ve daha fazla atı olan
Toplam
|
30,4
37,5
22,5
7,3
2.3
100
|
4.1
5,3
6,9
8,4
10,2
5,6
|
22,2
35,2
27,4
10,9
4,3
100
|
5,1
8.1
10,5
13,2
16.4
8,3
|
18,6
36,6
28,5
11,6
4.7
100
|
5,7
18.8
29,3
27,7
23,5
100
|
3,3
25,1
38,5
21,2
11,9
100
|
81,7
12,4
3,8
1,2
0,9
100
|
4,4
9,4
13,8
21,0
34,6
10,3
|
13,1
34,1
30,2
14,8
7,8
100
|
0,6
2,4
4,3
6,2
9,0
2,7
|
7,2
33,7
34,9
16,5
7,7
100
|
Demek ki, burada da, verilmiş-toprak bakımından daha iyi durumda olmalarına karşın, (üst gruplardaki verilmiş-toprak yüzdesi, bu grupların nüfusun tümüne göre yüzdesinden daha büyüktür) hali-vakti yerinde köylülerin hem satın alman toprakları ellerinde topladıklarını (toplam ailelerin %9,6’sı olan hali-vakti yerinde aileler, satın alınan toprakların %46,2’sine sahipken, toplam ailelerin 2/3’ünü oluşturan yoksul köylüler, bu toprakların ¼’ünden azına sahiptirler), hem de kirayla tutulan toprakları ellerinde topladıklarını ve yoksulların kiraya verdiği verilmiş-toprakları “topladıklarını” görüyoruz. Bütün bunların sonucu olarak da, “köylülüğün” kullandığı toprakların
gerçek dağılımı, verilmiş-toprakların dağılımından tamamen farklıdır. Atı olmayan köylülerin elinde, gerçekte, yasayla tanınan verilmiş-topraktan daha az toprak vardır. Bir atı ve iki atı olan köylüler, topraklarını ancak %10-%30 oranında (8,1 desiyatinden 9,4 desiyatine ve 10,5 desiyatinden 13,8 desiyatine kadar) artırdıkları halde, hali-vakti yerinde köylüler, topraklarını
bir buçuk-iki misli, artırmaktadırlar. Gruplara ait Verilmiş-topraklar arasındaki farklar çok azken,
ekimin gerçek çapındaki farklılıklar çok büyüktür, bu da yukarda aktarılan hayvanlara ilişkin verilerden ve aşağıdaki ekili alanlara ilişkin verilerden anlaşılabilir. [Tablo 32.]
[TABLO 32]
Aile
Grupları
|
Aile Başına Düşen
Ekili Alan (Des.)
|
Toplam Ekili Alanların
Yüzdesi
|
Emekçi Kullanan Aileler (%)
|
Ticarî ve Sınaî Kuruluşa
Sahip Köylüler (%)*
|
Tarımsal Dışarı İşlerine
Sahip Aileler (%)
|
Atı olmayan
1 atı olan
2 atı olan
3 atı olan
4 ve daha fazla atı olan
Toplam
|
1.9
4,4
7.2
10.8
16,6
5,0
|
11.4
32,9
32,4
15,6
7,7
100
|
0,8
1,2
3,9
8,4
17,6
2,6
|
1.4
2.9
7,4
15,3
25,1
5,6
|
54,4
21,8
21,4
21,4
23,0
31,6
|
* Yalnızca Knyajinin uyezdi için.
|
Gruplar arasındaki farkın, ekili alanlara göre değerlendirildiği zaman, gerçekten sahip olunan ve kullanılan toprak miktarına
[sayfa 105] göre değerlendirildiği zamankinden, daha büyük olduğu görülür, verilmiş-toprakların büyüklüklerindeki farklara hiç değinmiyoruz bile.
Bu, verilmiş-topraklara göre sınıflandırmanın tamamen yararsız olduğunu tekrar tekrar bize gösteriyor, verilmiş-toprakların “eşitliği” artık yasal bir uydurmacadan başka bir şey değildir. Tablonun öteki sütunları, köylülük arasında, “tarımın sanayi ile birleşmesinin” nasıl oluştuğunu gösteriyor: hali-vakti yerinde köylüler, ticarî ve kapitalist tarımı, (çiftlik emekçisi kullanan ailelerin yüksek bir yüzde teşkil etmesi), ticarî ve sınaî girişimlerle birleştirdikleri halde, yoksullar, işgüçlerinin satışını (“dışardaki işler”) çok önemsiz ölçüde ürün yetiştirmekle birleştirirler, yani verilmiş-toprağı olan çiftlik emekçisi ve gündelikçi haline gelirler. Şunu da belirtelim ki, dışarda işi olan ailelerin yüzdesinde, orantılı bir düşüş olmayışı, Nijni-Novgorod köylülüğünde, bu “işlerin” ve “sanayilerin” son derece çeşitli oluşuyla açıklanmaktadır.
[sayfa 107] Buradaki sanayiciler, tarım işçileri, vasıfsız emekçiler, yapı ve tersane işçileri vb. yanında, nispeten çok büyük sayıda “elsanatçılarını”, sınaî atelye sahiplerini, tüccarları, alıcıları vb. de kapsamaktadır. Böyle çeşitli tipteki “sanayiciler”in bir araya toplanmasıyla, “dışardan kazancı olan ailelere” ilişkin verilerin çarpıtılmış olacağı ortadadır.
Çeşitli köylü gruplarının toprağı işlemelerindeki farklar sorununa gelince, Nijni-Novgorod eyaletinde, “gübre kullanmanın” sürülen topraklardaki, “... üretkenlik derecesini belirleyen temel koşullardan biri olduğunu” belirtelim.
(Knyajinin Uyezdine Ait Sonuçlar, s. 79.) Ortalama çavdar mahsulü, kullanılan gübre miktarındaki artışla orantılı olarak büyümektedir: 100 desiyatinlik verilmiş-toprak başına 300-500 araba dolusu gübre kullanılırsa, çavdar ürünü desiyatin başına 47,1 meraya* ulaşır; 1.500 ve daha fazla araba dolusu gübre ile ise 62,7 meraya ulaşır
(ibid, s. 84). O halde açıktır ki, gruplar arasındaki, tarımsal üretim çaplarına ilişkin farklar, ekili alanlardaki farklılıktan daha da büyük olacaktır ve Nijni-Novgorod istatistikçileri, yoksul ve hali-vakti yerinde köylülüğe ait tarlaların ürününü ayrı ayrı incelemeyip genel olarak köylü tarlalarının ürününü incelemekle büyük bir hata yapmışlardır.
VIII. ÖTEKİ EYALETLERE AİT ZEMSTVO
İSTATİSTİKLERİNE BİR BAKIŞ
Okurun da gördüğü gibi, köylülüğün farklılaşması sürecini incelerken, eğer aşağıyukarı geniş alanları kaplıyorlarsa, farklılaşmanın en önemli göstergeleri üzerine yeteri derecede ayrıntılı bilgi veriyorlarsa ve eğer (ki bu, özellikle önemlidir) çeşitli köylü gruplarını iktisadî güçlerine göre ayırmayı mümkün kılacak biçimde düzenlenmişlerse, yalnızca, Zemstvo evden eve sayım sonuçlarını kullanmaktayız. Yukarda sunulan yedi eyalete ilişkin veriler, bu saydığımız koşullara cevap veren, kullanabildiğimiz tüm Zemstvo istatistik malzemesini kapsamaktadır. Şimdi de, eksik kalmasın diye, geri kalan ve pek tam olmayan aynı türden verilere (yani evden eve sayımlara dayanan verilere) kısaca değinelim.
Novgorod eyaletinin Demyansk uyezdi için, at sayılarına göre
[sayfa 108] gruplandırılmış köylü çiftliklerine ait bir tablo var.
(Novgorod Eyaleti, Demyansk Uyezdi Çiftlik Topraklarının Değerlendirilmesi İçin Malzeme, Novgorod, 1888). Burada, toprağın kirayla tutulması ve kiraya verilmesine (desiyatin olarak) ilişkin hiç bir bilgi yok, ama mevcut veriler, bu eyaletteki, hali-vakti yerinde köylülerle yoksul köylüler arasındaki ilişkinin, öteki eyaletlerdekinin tamamen aynı olduğunu gösteriyor. Burada da, örneğin, alt gruptan üst gruba doğru (atı olmayan ailelerden 3 ve daha fazla atı olanlara doğru) ilerledikçe, çok ata sahip ailelerin, ortalamanın üstünde bir miktarda verilmiş-toprağa sahip olmalarına karşın, toprak satın alan ve kirayla tutan çiftliklerin yüzdesinde bir artış görülür. 3 ve daha fazla atı olan, toplam aile sayısının %10,7’sini, ve nüfusun %16,1’ini oluşturan aileler, bütün verilmiş-toprakların %18,3’üne, satın alman toprakların %43,4’üne, (kirayla tutulan topraklarda, çavdar ve yulaf ekili alanlara göre karar verirsek) kirayla tutulan toprakların %26,2’sine, ve toplam “sınaî yapılar”ın da %29,4’-üne sahiptirler. Öte yanda, ailelerin %51,3’ünü, nüfusun %40,1’ini oluşturan, atı olmayan ve bir atı olan aileler ise, ancak, verilmiş-toprakların %32,2’sine, satın alman toprakların %13,8’ine, (yukarda belirtilen anlamda) kirayla tutulan toprakların %20,8’ine, ve “sınaî yapıların” %28,8’ine sahiptirler. Bir başka deyişle, burada da, hali-vakti yerinde köylüler, toprağı “kaptıkları” ve ticarî ve sınaî “meslekleri”, tarımla birleştirdikleri halde, yoksullar toprağı terketmekte ve ücretli işçiler haline gelmektedirler (“sanayi ile uğraşan kişiler” yüzdesi, alt gruptan üst gruba doğru geçtikçe azalır – atı olmayan köylülerde %26,6’dan, 3 ve daha fazla atı olanlarda %7,8’e düşer). Bu veriler tam olmadığından, bunları, köylülüğün farklılaşmasına ilişkin malzemenin aşağıdaki özetine dahil edemiyoruz.
Aynı nedenle, Çernigov eyaleti Kozelets uyezdinin bir
kısmına ait verileri de özete dahil edemiyoruz
(Çiftlik Topraklarının Değerlendirilmesi İçin Malzeme, Eyalet Zem-stvo Kuruluna Bağlı Çernigov İstatistik Dairesi Tarafından Derlenmiştir, c. V, Çernigov 1882; çeki hayvanlarının sayısına ilişkin veriler, uyezdin kara-toprak bölgesindeki 8.717 aile için sınıflandırılmıştır). Burada da, gruplar arasındaki ilişkiler aynıdır: nüfusun %28,8’ini toplam ailelerin %36,8’~ ini oluşturan hiç çeki hayvanına sahip olmayan aileler, verilmiş-toprakların %21’ine ve kirayla tutulan toprakların %7’sine sahiptirler, oysa, bu 8.717 ailenin kiraya verdiği toplam toprakların %63’ü de bunlardan gelmektedir. Öte yandan, ailelerin %14,3’ünü ve nüfusun %17,3’ünü oluşturan, 4 ve daha fazla çeki hayvanına sahip
[sayfa 109] aileler verilmiş-toprakların %33’4’üne ve kirayla tutulan toprakların %32,1’ine sahiptirler ve kiraya verilen toprakların ancak %7’si bunlardan gelmektedir. Ne yazık ki, öteki aileler (1-3 çeki hayvanına sahip olanlar) daha küçük gruplara ayrılmamışlardır.
Irkutsk ve Yenisey Eyaletlerindeki Kırsal Nüfusun Yerli Yaşamı ve Topraktan Yararlanma Biçimini Araştırmak İçin Kullanılacak Malzeme adlı yapıtta, Yenisey eyaletinin dört bölgesindeki köylü ve göçmen çiftliklerine ait son derece ilginç bir tablo (çeki hayvanlarının sayısına göre sınıflandırma) vardır (c. III, Irkutsk 1893, s. 730 ve devamı). Hali-vakti yerinde Sibiryalı ile göçmen arasındaki ilişkinin (ve en ateşli narodnik bile, bu ilişkide, ünlü topluluk ilkesini aramaya pek cesaret edemeyecektir!) bizim hali-vakti yerinde köy topluluğu üyelerimizle, atı olmayan ve bir atı olan “kardeşleri” arasındaki ilişkiyle temelde aynı olduğunu belirtmek ilginç olacaktır. Göçmenler ile eski köylüleri birleştirmekle (birincisi, ikincisi için işgücü olarak hizmet ettiğinden böyle bir birleştirme gereklidir) alt ve üst grupların, daha önce de gördüğümüz niteliklerini bulmuş oluruz. Nüfusun %24’ünü, ailelerin %39,4’ünü oluşturan alt gruplar (hiç atı olmayan ve 1 ya da 2 atı olanlar), toplam ekilebilir toprakların %6,2’sine ve toplam hayvanların %7,1’ine sahiptirler, oysa, ailelerin %36,4’ünü, nüfusun %51,2’sini oluşturan, 5 ve daha fazla ata sahip olan aileler, ekilebilir toprakların %73’üne ve toplam, büyükbaş hayvanların %74,5’ine sahiptirler. Aile başına 15-36 desiyatin eken (5-9, 10 ve daha fazla ata sahip) son gruplar, geniş ölçüde ücretli emeğe başvururlar (çiftliklerin %30-70’i ücretli işçi kullanır), oysa, aile başına, 0-0,2-3-5 desiyatin eken üç alt grup (çiftliklerin %20-35-59’u) işçi
sağlar. Kirayla toprak tutma ve toprak kiraya vermeye ilişkin veriler, (kirayla tutulan toprakların hali-vakti yerinde olanların elinde toplanması biçimindeki) genel kuralın, şimdiye kadar rasladığımız tek istisnasıdır, ama bu kuralın doğruluğunu kanıtlar cinsten bir istisnadır. Sorun şudur ki, Sibirya’da bu kuralı yaratan koşullardan hiç birine raslamıyoruz, burada ne zorunlu ve “eşitlikçi” verilmiş-topraklar vardır, ne de yerleşmiş bir özel toprak mülkiyeti vardır. Hali-vakti yerinde köylü, ne toprak satın alır, ne de kirayla tutar, toprağa elkoyar (en azından bugüne kadar durum böyle olmuştur); toprağın kiraya verilmesi ve kirayla tutulması, daha çok komşular arasında dostça bir değişim niteliği taşımaktadır ve bu yüzden de, toprağın kirayla tutulmasına ve kiraya verilmesine ilişkin grup verileri hiç bir tutarlılık göstermemektedir.
[sayfa 110]
Poltava eyaletinin üç uyezdi için, ekili alanların nasıl dağıldığını yaklaşık olarak saptayabiliriz (farklı ekili toprak alanlarına sahip çiftliklerin sayısını bildiğimize göre –bu alanlar, istatistik! raporlarda, bu kadar desiyatinden şu kadar desiyatine diye belirtilmiştir– her bölümdeki aile sayısını belirtilen sınırlar içindeki ortalama ekili alanla çarparız). 362.298 desiyatinlik ekili alana sahip, 76.032 aile (yalnız köylüler; köylü olmayanlar dahil edilmemiştir) için aşağıdaki verileri elde ederiz: 19.017 aile (%25), aile başına 6 desiyatinden fazla eker, 209.195 desiyatinlik ekili alana (%57,8) sahiptir (bkz: Poltava Eyaleti İçin İktisadî İstatistik Sonuçları, Konstantinograd, Khorol ve Piryatin uyezdleri).[50] Burada, ekili alanlar, esas olarak daha küçükseler de, ekili alanların dağılımı Taurida eyaletinde gördüğümüze çok benzemektedir. Doğal olarak böyle eşit olmayan bir dağılım, ancak satın alman ve kirayla tutulan toprakların bir azınlığın elinde toplandığı yerlerde görülebilir. İstatistikler, aileleri, iktisadî güçlerine göre sınıflandırmadıklarından, bu konuda elimizde tam veri yoktur, bu yüzden de Konstantinograd uyezdine ilişkin aşağıdaki verilerle yetinmek zorundayız. Özetleri derleyen yazar, kırlardaki toplumsal tabakaların yaptığı tarıma ilişkin bölümde (Bölüm II, § 5, “Tarım”) şöyle diyor: “Genel olarak, eğer kirayla tutulan toprak parçaları, kirayla tutan şahıs başına düşen alan, (1) 10 desiyatine kadar, (2) 10-30 desiyatin ve (3) 30 desiyatinden fazla olmak üzere, üç kategoriye ayrılırsa, bunların herbiri için aşağıdaki veriler elde edilir [Tablo 33]:
[TABLO 33]
[Gruplar]
|
Kiracılar
Oranı
(%)
|
Kirayla
Tutulan
Toprak
Oranı
(%)
|
Kiracı
Başına
Kiralanmış
Toprak
(Des.)
|
İkinci
Elden
Kiralanan
Topraklar
(%)
|
Kirayla tutulan küçük toprak
parçaları (10 desiyatine
kadar)
Kirayla tutulan orta toprak
parçaları (10-30 desiyatin)
Kirayla tutulan büyük toprak
parçaları (30 desiyatinden
fazla)
Toplam
|
86,0
8,3
5,7
100
|
35,5
16,6
47,9
100
|
3,7
17,5
74,8
8,6
|
6,6
3.9
12,9
9,3
|
Yoruma gerek yok.
Kaluga eyaleti için, elimizde, sadece, 8.626 ailenin (eyaletteki toplam köylü aileleri sayısının 1/20 kadarı
) tohum ekimine ait aşağıdaki bölükpörçük ve eksik veriler bulunmaktadır. [Tablo 34.]
[TABLO 34]
[Gruplar]
|
Ekili Alanlara Göre, Kış Ürünü Eken Aile Grupları
|
|
Hiç Ekmeyen
|
15 Meraya Kadar
|
15-30 Mera
|
30-45 Mera
|
45-60 Mera
|
60’dan Fazla
|
Toplam
|
Aileler, %
Nüfus, kadın-erkek, %
Ekili alanlar, %
Toplam çeki atları, %
|
7,4
3,3
-
0,1
|
30,8
25,4
15,0
21,6
|
40,2
40,7
39,9
41,7
|
13,3
17,2
22,2
19,8
|
5,3
8,1
12,3
9,6
|
3,0
5,3
10,6
7,2
|
100
100
100
100
|
|
}
|
|
Ekinden gelen gayri-safî gelir, %
Aile başına ekili alan, desiyatin
|
-
-
|
16,7
2,0
|
40,2
4,2
|
22,1
7,2
|
21,0
|
100
–
|
9,7
|
14,1
|
Yani, nüfusun %30,6’sını oluşturan, ailelerin %21,6’sı, çeki
[sayfa 111] hayvanlarının %36,6’sına, ekili alanların %45,1’-ine ve ekinden gelen,
gayrisafi gelirin %43,1’ine sahiptir. Bu rakamların, ayrıca, satın alman ve kirayla tutulan toprakların hali-vakti yerinde
[sayfa 112] köylülüğün elinde toplandığını gösterdiği de açıktır.
İstatistik! sonuçlardaki bilgilerin zenginliğine karşın, Tver; eyaleti için, evden eve sayımların işlenmesi çok yetersizdir; aileler, iktisadî güçlerine göre sınıflandırılmamışlardır. Bay Viklyayev
Tver Eyaleti İçin İstatistiki Sonuçlar’da, (c. XIII, Kısım 2,
Köylü Tarımı, Tver 1897), bu eksiklikten yararlanarak, köylülüğün arasındaki “farklılaşmayı” yadsımakta, “daha fazla eşitliğe” doğru bir eğilim keşfetmekte ve “halk üretimi” (s. 312) ve “doğal ekonomi” hakkında nağmeler düzmektedir. Bay Viklyayev, mevcut gruplar üzerine hiç bir kesin bilgi vermeden ve üstelik, farklılaşmanın köy topluluğu içinde yer aldığını, ve bu yüzden, “tabakalaşmadan” sözetmenin ve
yalnızca köy topluluklarına ya da volostlara göre sınıflandırma yapmanın gülünç olduğunu kavramadan, “tabakalaşma” üzerine en cüretkâr ve temelsiz iddialara giriyor.
IX. KÖYLÜLÜĞÜN FARKLILAŞMASINA
İLİŞKİN, YUKARDA SÖZÜ GEÇEN
ZEMSTVO İSTATİSTİKLERİNİN ÖZETİ
Yukarda aktarılan, köylülüğün farklılaşmasına ilişkin verileri karşılaştırmak ve birleştirmek için, mutlak rakamları ele alıp, bunları gruplar halinde toplayamayacağımız ortadadır. Bunu yapabilmemiz için, elde, bütün bir bölgeler grubu için tam verilerin ve aynı tür sınıflandırma yöntemlerinin olması gerekirdi. Biz, ancak,
üst grupların alt gruplarla olan ilişkisini (sahip olunan toprak, hayvan, aletler vb. açısından) karşılaştırabilir ve sıralayabiliriz! Örneğin, ailelerin %10’unun ekili toprakların %30’una sahip
[sayfa 113] olması gerekçesiyle ifade edilen ilişki, mutlak rakamlardaki farkı ortadan kaldırmakta ve dolayısıyla da, herhangi bir yerdeki, buna benzer her ilişki ile karşılaştırmayı mümkün kılmaktadır. Ama, böyle bir karşılaştırmayı yapabilmek için, öteki yerde de, ailelerin tam %10’unu ayırmalıyız. Oysa, farklı uyezdler ve eyaletlerdeki grupların büyüklükleri, aynı değildir. Bu nedenle, her yerde,
aynı aileler yüzdesini ele alabilmek için, bu grupları bölmek zorundayız. Ailelerin %0’sini hali-vakti yerinde köylüler ve %50’sini yoksul köylüler d arak ele almayı kabul edelim, yani üst gruplardan, ailelerin %20’âlni oluşturan bir grup, alt gruplardan da %50’sini oluşturan bir grup kuralım. Bu yöntemi bir örnekle gösterelim. Alt gruptan üste doğru, aşağıdaki oranlarda beş grup olduğunu varsayalım: Ailelerin %30, %25,
%20, %15 ve %10’u (toplam = %100). Bir alt grup oluşturmak için, birinci grubu ve ikinci grubun 4/5’ini alırız (30 + 25×4/5 = %50) ve bir üst grup oluşturmak içinse, son grubu ve sondan bir önceki grubun 2/3’ünü alırız (10 + 15×2/3 = %20), ekili alanlar, hayvanlar, aletler vb. ile ilgili yüzdeler, doğaldır ki, aynı yolla saptanacaktır. Yani, eğer yukarda verilen aile yüzdelerine tekabül eden ekili alan yüzdeleri: %15, %20, %20, %21 ve %24 ise (toplam = %100), o zaman, bizim üst grubumuz, ailelerin %20’si, ekili alanların (24 + 21×2/3 =) %38’ine sahip olacak, alt grubumuz ailelerin %50’si ise, ekili alanların (15 + 20×4/5 =) %31’ine sahip olacaktır.
Grupları bu şekilde parçalamakla, köylülüğün alt ve üst tabakaları arasındaki
gerçek ilişkiyi, bir milim bile değiştirmediğimiz ortadadır.
Bu parçalama gereklidir, çünkü bu yolla, birinci olarak, 4-5-6-7 farklı grup yerine açıkça belirlenmiş göstergelere sahip üç büyük grup elde ederiz;
ikincisi de, çok değişik yerlerde, çok farklı koşullar altındaki köylülüğün farklılaşmasına ait veriler, ancak bu yolla karşılaştırılabilir hale gelir.
Gruplar arasındaki karşılıklı ilişkiyi değerlendirmek için, farklılaşma sorunu üzerindeki en önemli veriler olan aşağıdaki verileri
[sayfa 114] ele alıyoruz:
(1) aile sayısı; (
2) köylü nüfusundaki kadın-erkek insan sayısı;
(3) verilmiş-toprak miktarı;
(4) satın alınan toprak;
(5) kirayla tutulan toprak;
(6) kiraya verilen toprak; (7) grubun sahip olduğu ya da kullandığı toplam topraklar (verilmiş + satın alınan + kirayla tutulan – kiraya verilen);
(8) ekili alanlar;
(9) çeki hayvanları sayısı;
(10) toplam hayvan sayısı;
(11) çiftlik emekçisi kullanan aile sayısı;
(12) işleri olan aile sayısı (ücret karşılığı çalışmanın, işgücünün satılmasının egemen olduğu “iş” biçimlerini mümkün olduğu kadar ayırarak);
(13) ticarî ve sınaî kuruluşlar ve
(14) gelişmiş tarım aletleri, italikle yazılan maddeler (toprak kiraya verme ve “işler”) çiftliğin zayıfladığını, köylünün mahvolduğunu ve işçi haline geldiğini gösterdiklerinden,
olumsuz bir anlam taşırlar. Bütün öteki veriler ise, çiftliğin geliştiğini ve köylünün kırsal girişimci haline geldiğini gösterdiklerinden,
olumlu bir anlam taşırlar.
Bütün bu konulara ilişkin olarak, her çiftlik grubu için, uyezd ya da bir eyaletin birkaç uyezdindeki toplam üzerinden/yüzdeleri hesaplarız ve sonra da (anlattığımız yöntemle) ailelerin üst grupta bulunan %20’sine ve ailelerin alt gruptaki %50’sine, toplam toprağın, ekili alanın, hayvanların vb. yüzde kaçının düştüğünü buluruz.
Bu biçimde hazırlanmış olan ve 7 eyaletin 21 uyezdine ait verileri içeren bir tablo sunuyoruz, bu tablo 558.570 aileyi ve kadın-erkek 3.523.418 kişilik bir nüfusu kapsamaktadır. [Tablo 35 A ve B]
TABLO [35] A.* – ÜST GRUPLARDAN AİLELERİN %20’SİNİ KAPSAYAN BİR GRUP OLUŞTURULMUŞTUR
Eyaletler
|
Uyezdler
|
Grafikteki Çizgi No
|
Uyezdler ya da Uyezd Gruplar İçin Yüzdeler
|
Kiraya Verilen Toprak
|
"Tarımsal Dışarı İşler”e Sahip Aileler
|
Toplam Aileler
|
T o p r a k
|
Ekili Alanlar
|
Hayvanlar
|
Ticarî ve Sınaî Kuruluşlar
|
Çiftlik Emekçisi Kullanan Aileler
|
Gelişmiş Aletler
|
Kadın-Erkek Nüfus
|
Verilmiş
|
Satın Alınan
|
Kirayla Tutan
|
Toplam Kullanılan
|
Çeki
|
Toplam
|
Taurida
|
Dinyeper
Melitopol
ve Berdiansk
|
1
|
9,7
|
12,6
|
20
|
27,0
|
36,7
|
78,8
|
61,9
|
49,0
|
49,1
|
42,3
|
44,6
|
–
|
62,9
|
85,5
|
Samara
|
Novouzensk
Nikolayev
Ortalama
|
–
–
2
|
0,7
0,3
0,5
|
–
4,1
4,1
|
20
20
20
|
28,4
29,7
29
|
–
–
–
|
99
–
99
|
82
60,1
71
|
–
–
–
|
56
–
56
|
62
48,6
55,3
|
57
47,1
52,0
|
–
–
–
|
78,4
62,7
70,5
|
72,5
–
72,6
|
Saratov
|
Karnisin
|
3
|
11,7
|
13,8
|
20
|
30,3
|
34,1
|
–
|
59
|
47
|
50,5
|
57,4
|
53,2
|
–
|
65,9
|
–
|
Perm
|
Krasnoufimsk
Ekaterinburg
Ortalama
|
–
–
4
|
7,8
–
7,8
|
0,6
4,3
2,4
|
20
20
20
|
26,8
26,1
26,4
|
30
–
30
|
–
–
–
|
58,3
83,7
71
|
49,6
–
49,6
|
49,2
55,1
52,1
|
42,5
42,3
42,4
|
41,2
41,8
41,5
|
42,8
37,0
39,9
|
66,4
74,9
70,6
|
86,1
–
86,1
|
Orel
|
Yelets
ve Troubçevsk
|
5
|
2,7
|
15,8
|
20
|
27,4
|
29,0
|
63,4
|
51,7
|
38,2
|
–
|
42,1
|
37,8
|
49,8
|
57,8
|
75,5
|
Voronej
|
Zadonsk
Zadonsk
Zemliyansk
Korotoyak
ve Nijnedevitsk
|
6
–
|
11,9
12,5
|
11,6
12,6
|
20
20
|
28,1
28,1
|
29,1
|
66,8
|
53,6
49,2
|
34,6
34,1
|
33,9
–
|
41,7
38
|
39,0
37,2
|
47,4
45,9
|
56,5
48,4
|
77,3
70,1
|
}
|
30,9
|
Nijni-Novgorod
|
Knyajinin
Vasil
Malaryev
|
7
|
3,8
|
13,7
|
20
|
27,8
|
29,4
|
59,7
|
50,8
|
36,5
|
38,2
|
46,3
|
40,3
|
51,2
|
54,5
|
–
|
TABLO [35] B.* – ALT GRUPLARDAN AİLELERİN %50’SİNİ KAPSAYAN BİR GRUP OLUŞTURULMUŞTUR
Eyaletler
|
Uyezdler
|
Grafikteki Çizgi No
|
Uyezd ya da Uyezd Grupları İçin Yüzdeler
|
Kiraya Verilen Toprak
|
“Tarımsal Dışarı
İşler”e Sahip Aileler
|
Toplam Aileler
|
Kadın-Erkek Nüfus
|
Verilmiş
|
Satın Alınan
|
Toprak
|
Ekili Alanlar
|
Hayvanlar
|
Ticarî ve Sınaî
Kuruluşlar
|
Çiftlik Emekçisi
Kullanan Aileler
|
Gelişmiş Aletler
|
Kirayla Tutan
|
Toplam Kullanılan
|
Çeki
|
Toplam
|
Taurida
|
Dinyeper
Melitopol
ve Berdiansk
|
1
|
72,7
|
68,2
|
50
|
41,6
|
33,2
|
12,8
|
13,8
|
23,8
|
21,5
|
26,6
|
26
|
–
|
15,6
|
3,6
|
Samara
|
Novouzensk
Nikolayev
Ortalama
|
–
–
2
|
93,8
98
95,9
|
74,6
78,6
76.6
|
50
50
50
|
39,6
38
38,8
|
–
–
–
|
0,4
–
0,4
|
5,0
11,1
8
|
–
–
–
|
16.3
–
16,3
|
11,3
17,8
14,5
|
14,4
20,3
17,3
|
–
–
–
|
4,4
7,1
5.7
|
2,8
–
2,8
|
Saratov
|
Kamişin
Volsk
Kuznetsk
Balaşov
ve Serdobsk
|
3
–
|
71,5
64,6
|
60,2
–
|
50
50
|
36,6
37,6
|
33
35
|
–
–
|
9,8
14,1
|
18,6
25,2
|
14,9
21
|
9,6
14,7
|
14,3
19,7
|
–
–
|
7,5
–
|
–
–
|
Perm
|
Krasnoufimsk
Ekaterinburg
Ortalama
|
–
–
4
|
74
–
74
|
93,5
65,9
79,7
|
50
50
50
|
40,7
44,7
42,7
|
37,4
–
37,4
|
–
–
–
|
6,5
8,7
7,6
|
19,2
–
19,2
|
16,7
21,2
18,9
|
23,1
30,5
26,8
|
24
30.8
27,4
|
23,8
35,6
29,7
|
6.1
10,4
8,2
|
2
–
2
|
Orel
|
Elets ve
Troubçevsk
|
5
|
93,9
|
59,3
|
50
|
39,4
|
37,2
|
8,9
|
12,9
|
24,9
|
–
|
17,7
|
23
|
20,2
|
7,8
|
2,4
|
Voronej
|
Zadonsk
Zadonsk
Zemliyansk
Korotoyak
ve Nijnedevitsk
|
6
–
|
63,3
67
|
65,3
63,8
|
50
50
|
39,2
37,2
|
37,5
|
11
|
13,8
15,4
|
31,9
29,9
|
31
–
|
20
20.3
|
24,6
23,4
|
23,2
17,3
|
9,1
13.1
|
1,3
3,6
|
}
|
33,6
|
Nijni-Novgorod
|
Knyajinin
Vasil
Malaryev
|
7
|
88,2
|
65,7
|
50
|
40,6
|
37,7
|
15,4
|
16,4
|
30,9
|
28,6
|
17,2
|
24,8
|
16,1
|
18,9
|
–
|
TABLO [35] A VE B İÇİN NOTLAR
(1) Taurida eyaleti için kiraya verilen topraklarla ilgili sonuçlar yalnızca iki uyezde aittir: Berdiyansk ve Dinyeper.
(2) Aynı eyalet için, gelişmiş alet kategorisi, biçerleri ve toplama makinelerini de kapsamaktadır.
(3) Samara eyaletinin, iki uyezdi için, kiraya verilen toprak yüzdesi yerine, çiftçilik yapmayıp, verilmiş-topraklarını kiraya veren aileler yüzdesi alınmıştır.
(4) Orel eyaleti için, kiraya verilen toprak miktarı (dolayısıyla da kullanılan toplam toprak miktarı) yaklaşık olarak saptanmıştır. Aynı şey Voronej eyaletinin dört uyezdi için de geçerlidir.
(5) Orel eyaleti için, gelişmiş aletlere ilişkin sonuçlar, sadece Yelets uyezdi için bulunmaktadır.
(6) Voronej eyaleti için, işi olan aile sayısı yerine, (üç uyezdde, Zadonsk Korotoyak ve Nıjnedevitsk) çiftlik emekçisi sağlayan aile sayısını aldık.
(7) Voronej eyaleti için, gelişmiş aletlere ait sonuçlar, sadece iki uyezd için vardır: Zemliyansk ve Zadonsk.
(8) Nijni-Novgorod eyaleti için, genel olarak, “sanayilerle” uğraşan aileler yerine, dışarda iş sahibi olan aileleri aldık.
(9) Bazı uyezdler için, ticarî ve sınaî kuruluş sayısı yerine, ticarî ve sınaî kuruluş sahibi aile sayısını almak zorunda kaldık.
(10) İstatistik! sonuçlar, “işlerle” ilgili birkaç sütunluk veri sağladığı zaman kesin olarak ücret karşılığı çalışmayı, işgücünün satılmasını ifade eden “işleri” seçmeye çalıştık.
(11) Kirayla tutulan toprakların –verilmiş-topraklar, verilmiş-toprak harici olanlar, ekilebilir topraklar, otlaklar– mümkün olduğu ölçüde, tümü ele alınmıştır.
(12) Okura hatırlatalım ki, Novouzensk uyezdinde, ayrılmış çiftlik sahipleri ve Almanlar dahil edilmemiştir; Krasnoufimsk uyezdinde, uyezdin sadece tarımsal kesimi ele almıştır; Ekaterinburg uyezdinde, topraksız köylüler ve yalnızca otlaklarda bir pay sahibi olanlar dahil edilmemiştir; Troubçevsk uyezdinde çevredeki köy toplulukları dahil edilmemiştir; Knyajinin uyezdinde, Bolşoye Muraşkıno sanayi köyü dahil edilmemiştir, vb.. Bunları kısmen kendimiz katmadık kısmen de malzemenin yapısı dolayısıyla böyle yaptık Bu nedenle, açıktır ki, köylülüğün farklılaşması, gerçekte, bizim tablomuzda ve grafiğimizde gözükenden daha belirgin olmalıdır.
Bu birleşik tabloyu gözler önüne sermek ve çok farklı yerlerde üst köylü gruplarının alt gruplarla ilişkisinin tamamen birbirine benzediğini açıkça göstermek için aşağıdaki grafiği düzenledik ve tablodaki yüzdeleri grafik üzerinde işaretledik. Aileler toplamının yüzdelerini gösteren sütunun sağma doğru, iktisadî güce ilişkin
olumlu göstergeleri (eldeki toprağın genişlemesi, hayvan sayısında artış vb.) ifade eden bir eğri uzanmaktadır; sola doğru ise, iktisadî gücün
olumsuz göstergelerini (toprak kiraya vermek,
[sayfa 115] işgücünün satılması: bu sütunlar koyu renkle gösterilmektedir) ifade eden bir eğri uzanmaktadır. Grafiğin,
üstteki yatay çizgisinden, her
kesiksiz eğriye kadar olan mesafe,
hali-vakti yerinde grupların toplam köylü tarımı içindeki payını gösterir,
alttaki yatay çizgiden her
kesikli eğriye kadar olan mesafe ise, yoksul grupların toplam içindeki payını gösterir. Son olarak da, birleşik verilerin genel niteliği hakkında açık bir fikir verebilmek için, bir “ortalama” eğrisi çizdik (grafikte belirtilen yüzdelerden, aritmetik ortalamaları hesaplayarak bu eğriyi bulduk; ötekilerden ayırdedilebilmesi
[sayfa 118] için, “ortalama” eğrisini kırmızı yaptık). Bu “ortalama” eğrisi, deyim yerindeyse, günümüzde Rus köylülüğündeki tipik farklılaşmayı göstermektedir.
Şimdi, farklılaşma konusunda, yukarda sunulan (§ I-VII) verileri özetlemek için, bu grafiği sütun sütun inceleyelim.
Aileler yüzdesini veren sütunun sağındaki ilk sütun, üst ve alt gruplara ait olan
nüfus oranını gösterir. Görüyoruz ki, her yerde, hali-vakti yerinde köylü ailelerinin büyüklüğü ortalamanın üstünde, yoksul köylü ailelerinin büyüklüğü ise ortalamanın altındadır. Bu gerçeğin önemine daha önce de değinmiştik. Ayrıca ekleyelim ki, karşılaştırmaların tümünde ev halkı, aile yerine, (narodniklerin pek hoşlandıkları gibi) bireyi birim olarak almak yanlış olacaktır. Hali-vakti yerinde ailenin harcamaları, ailenin büyük olmasından dolayı artarken, öte yandan büyük ailede, toptan harcamalar azalır (yapı, ev eşyaları, ev halkının ihtiyaçları, vb., vb. için harcamalar; Engelhardt,
Kırdan Mektuplar’ında
[51] ve Trirogov,
Köy Topluluğu ve Nüfus Vergisi, St. Petersburg 1882, adlı kitabında, büyük ailelerin iktisadî üstünlüklerini özellikle belirtmişler). Bu nedenle, karşılaştırmalarda, bireyi birim olarak almak ve bu azalmayı hesaba katmamak, büyük ve küçük ailelerdeki “bireyin” durumunu sunî olarak ve yanlış bir biçimde aynı saymak anlamına gelir. Bu arada şunu da belirtelim, grafik, hali-vakti yerinde köylülerin; tarımsal üretimde nüfus başına hesap edilince düşecek paydan çok daha büyük bir pay elde ettiklerini açıkça göstermektedir.
Bundan sonraki sütun, verilmiş-topraklara aittir. Bu toprakların dağılımında, en büyük ölçüde eşitlik görülür, verilmiş-toprakların yasal niteliği gereği, bu, böyle olmak zorundadır. Ama, burada bile, yoksul köylülerin, hali-vakti yerinde köylüler tarafından sürülüp çıkarılması süreci başlamıştır:
her yerde, üst grupların elinde bulunan verilmiş-toprak payının, bunların nüfus içindeki payından biraz daha büyük olduğunu, alt grupların payının ise daha küçük olduğunu görüyoruz. “Köy topluluğu”, köylü burjuvazinin çıkarlarına hizmet etme eğilimindedir. Ancak,
gerçek toprak tasarrufu ile karşılaştırıldığında, verilmiş-toprakların dağılımındaki eşitsizlik gene de çok önemsiz sayılır. Verilmiş-toprakların dağılırın (grafikten de açıkça görüldüğü gibi) toprağın ve çiftlik mallarının gerçek dağılımı hakkında hiç bir fikir vermez.
[sayfa 119]
Bundan sonra satın alman topraklarla ilgili sütun gelir Her durumda, bu topraklar, hali-vakti yerinde olanların elinde toplanmıştır: ailelerin beşte-biri, köylülerin elindeki toplam satın alınmış toprakların onda-altısına ya da yedisine sahipken, ailelerin yarısını oluşturan yoksul köylüler, en fazla %15’ine sahiptirler’ Şu halde, buna bakarak, “köylülüğün” mümkün olduğu kadar çok toprağı, mümkün olduğu kadar ucuza almasına olanak sağlanması hakkındaki “narodnik” gevezeliğin önemini değerlendirebiliriz. Sonraki sütun, kirayla tutulan topraklara aittir. Burada da her yerde, toprakların hali-vakti yerinde olanların elinde toplandığını görüyoruz (ailelerin beşte-biri, kirayla tutulan toplam toprakların onda 5-8’ine sahiptir.) Üstelik bunlar, yukarda gördüğümüz gibi, toprağı, daha ucuza kiralarlar. Kirayla tutulabilen toprakların, köylü burjuvazi tarafından kapılması, “köylülerin kirayla toprak tutmalarının”
sınaî bir nitelik taşıdığını (ürününü satmak amacıyla toprak satın alınması) açıkça göstermektedir.
Ancak, bunları söylerken ihtiyaç yüzünden kirayla toprak tutulması gerçeğini asla yadsımıyoruz. Tam tersine, grafik, toprağa dört elle sarılan yoksul köylüler tarafından, kirayla toprak tutulmasının bütünüyle
farklı bir nitelik taşıdığını göstermektedir (ailelerin yarısı, kirayla tutulan toplam toprağın, onda 1-2’sine sahiptir). Köylü var, köylü var.
Toprağın kirayla tutulmasına ilişkin sütunla,
toprağın kiraya [sayfa 120] verilmesine ilişkin sütunu
(soldan, yani olumsuz göstergeler arasından, ilk sütun) karşılaştırdığımız zaman, kirayla toprak tutmamanın “köylü tarımındaki” çelişkili anlamı çok canlı bir biçimde ortaya çıkar. Burada, tam tersi .bir durum görüyoruz: topraklarını esas kiraya verenler alt gruplardır (kiraya yerilen toprakların onda 7-8’i, ailelerin yarısı tarafından sağlanır), bunlar verilmiş-topraklarını başlarından atmaya uğraşırlar ve bu topraklar (yasal yasaklara ve sınırlamalara karşın) girişimci çiftçilerin eline geçer: O halde, “köylülüğün” kirayla toprak tutmasından ve “köylülüğün” topraklarını kiraya vermesinden sözedildiği zaman, biliyoruz ki, bunların birincisi esas olarak köylü burjuvazi, ikincisi de köylü proletarya için geçerlidir.
Satın alınan, kirayla tutulan ve kiraya verilen topraklar ile verilmiş-topraklar arasındaki ilişki,
ayrıca, grupların
elinde tuttuğu gerçek toprak miktarını da belirler (sağdan beşinci sütun). Her durumda görüyoruz ki, köylülerin tasarrufunda olan toplam toprakların gerçek dağılımı ile, verilmiş-toprakların “eşitliği” arasında hiç bir ortak yan yoktur. Ailelerin %20’si toplam toprakların %35-%50’sine sahipken, %50’si %20-%30’una sahiptir.
Ekili alanların dağılımında (bir sonraki sütun), alt grubun üst grup tarafından sürülüp çıkarılması daha da büyük bir açıklıkla görülür, bu, belki de, çoğu kez, yoksul köylülüğün, toprağını iktisadî olarak kullanamaması ve öylece bırakmasındandır. Her iki sütun da (eldeki toplam topraklar ve ekili alanlar) göstermektedir ki, toprağın satın alınması ve kirayla tutulması, alt grupların, genel iktisadî sistem içindeki payının
azalmasına, yani bunların hali-vakti-yerinde azınlık tarafından topraktan çıkarılmasına yol açar. Bu sonuncular, artık köylü iktisadında egemen bir rol oynamakta, ellerinde topladıkları ekili alan miktarı, hemen hemen köylülerin geri kalanının elindeki ekili alan miktarına erişmektedir.
Bundan sonraki iki sütun, çeki hayvanlarının ve diğer hayvanların köylülük içindeki dağılımını gösterir. Hayvan-ların yüzdesi, ekili alanlar yüzdesinden çok az farklıdır: başka türlü de olamazdı zaten, çünkü çeki hayvanlarının (ve öteki hayvanların) sayısı ekili alan miktarını belirler ve ekili alanlar da, hayvan sayısını belirler.
Sonraki sütun, köylülüğün çeşitli gruplarının toplam ticarî ve sınaî kuruluş sayısı içindeki payını göstermektedir. Ailelerin beşte-biri (hali-vakti yerinde grup), bu kuruluşların hemen hemen yarısını elinde toplamışken, ailelerin yarısı, yoksullar, bunların 1/5 kadarına sahiptir,
yani köylülüğün burjuvaziye dönüşmesini ifade
[sayfa 121] eden, “sanayiler”, esas olarak en zengin çiftçilerin elinde toplanmıştır. Dolayısıyla, hali-vakti yerinde köylüler, tarıma (toprak satın alma, kirayla tutma, işçi kiralama, aletlerin geliştirilmesi vb.), sınaî kuruluşlara, ticarete ve tefeciliğe sermaye yatırırlar: tüccar ve girişimci sermayesi, birbirine sıkı sıkıya bağlıdır ve bu sermaye biçimlerinden hangisinin egemen olacağını çevre koşulları belirler.
“İş” sahibi ailelere ilişkin veriler de (olumsuz göstergeler arasında,
soldan birinci sütun) “sanayileri” gösterir, ama bunlar, ters bir anlam taşırlar ve köylünün proleter haline gelişini belirtirler.
Bu “sanayiler”, yoksulların elinde toplanmıştır (bunlar, ailelerin %50’sini ve işi olan toplam ailelerin ise %60-%90’ım oluştururlar), oysa, hali-vakti yerinde grupların buradaki rolü çok önemsizdir (unutmamak gerekir ki, bu “sanayiciler” kategorisinde de, patronlar ve işçiler arasında bir ayırım çizgisi çekemedik). Bu iki “sanayi” tipinin nasıl tamamen birbirinin karşıtı olduğunu görmek ve bu tipleri, alışılagelmiş biçimde, bir araya getirmekle ne büyük bir karışıklık yaratıldığını kavramak için, “işlerle” ilgili verileri, “ticarî ve sınaî kuruluşlarla” ilgili verilerle karşılaştırmak yeter.
Çiftlik emekçisi kullanan aileler, her durumda, hali-vakti yerinde köylü grubu arasında toplanmıştır (ailelerin %20’si, emekçi kullanan toplam çiftlik sayısının onda 5-7’sini oluşturur), bu gruptakiler (daha büyük ailelere sahip olmalarına karşın) onları “destekleyecek” bir tarım emekçileri sınıfı olmadan varlıklarını sürdüremezler. Burada, yukarda anlatılan Önermenin çarpıcı bir biçimde doğrulandığını görüyoruz: emekçi kullanan çiftlik sayısını, toplam köylü “çiftliği” sayısıyla (tarım emekçilerinin “çiftlikleri” dahil) karşılaştırmak saçmadır. Emekçi kullanan çiftlik sayısını, köylü ailelerinin
beşte-biri ile karşılaştırmak
çok daha doğrudur. Çünkü, hali-vakti yerinde azınlık, bu tip çiftliklerin tümünün 3/5’ini ya da hatta 2/3 kadarını oluşturmaktadır. Köylülük arasından emekçi kiralayan girişimci, ihtiyacı olduğu için, yani ailedeki işçi sayısı yetersiz olduğu için, adam kiralama durumunu çoktan aşmıştır: ailelerin %50’sini oluşturan, yoksul ve
küçük aile sahibi köylüler, emekçi kiralayan toplam çiftlik sayısının, sadece 1/10 kadarını meydana getirirler (şunu da belirtelim, burada da, ihtiyaç
[sayfa 122] yüzünden işçi kiralama durumunda olmayan dükkâncılar, sanayiciler vb., yoksullar arasında sayılmıştır).
Gelişmiş aletlerin dağılımını gösteren son sütuna, Bay V. V.’nin yaptığı gibi “köylü tarımında ilerici eğilimler” başlığını koyabilirdik. Bu aletlerin en “âdil” biçimde dağıldığı yer, Şamara eyaletinde, Novouzensk uyezdidir. Burada, toplam ailelerin beşte-birini oluşturan hali-vakti yerinde aileler, 100 aletten sadece 73’üne sahiptir, ailelerin yarısını oluşturan yoksullar ise, yüz aletten tam üçüne sahiptir.
Şimdi değişik yerlerdeki köylü farklılaşmasını karşılaştıralım. Grafik, bu açıdan, iki tip yeri, çok açık bir biçimde ortaya çıkarmaktadır: Taurida, Şamara, Saratov ve Perm eyaletlerindeki tarımsal köylülüğün farklılaşması, Orel, Vo-ronej ve Nijni-Novgorod eyaletlerindeki farklılaşmadan çok daha yoğundur. Grafikte, ilk dört eyalete ait eğriler, kırmızı ortalama çizgisinin altına düştüğü halde, son üç eyalete ait eğriler, ortalamanın üstünde bulunmakta, yani tarımın, hali-vakti yerinde azınlığın elinde toplanmasının daha az olduğu görülmektedir. Birinci tipteki yerler, toprağı en bol olan, ekstansif tarım yapan, tümüyle tarımcı yerlerdir. (Perm eyaletinde, uyezdlerin tarımsal kesimleri seçilmiştir.) Bu nitelikte bir tarımda, tarımsal köylülüğün farklılaşması kolaylıkla ortaya çıkmakta ve bu yüzden de, açıkça görülebilmektedir. Buna karşılık, ikinci tipteki yerlerde, bir yandan, bizim verilerimizde belirtilmeyen türde, ticarî bir tarım görülmektedir; örneğin, Orel eyaletinde kenevir ekimi gibi. Öte yandan da, gerek ücret karşılığı çalışma anlamında (Voronej eyaleti Zadonsk uyezdi) gerekse tarım-dışı uğraşlar anlamında (Nijni-Novgorod eyaleti), “sanayilerin” çok büyük önem taşıdığı görülmektedir. Her iki durumun da, tarımsal köylülüğün farklılaşması sorunu açısından taşıdığı önem çok büyüktür. Birincisinden (farklı yerlerde, farklı ticarî tarım ve tarımsal gelişme biçimlerinden) sözetmiş bulunuyoruz, ikincisinin önemi (“sanayilerin” rolü) de, en az bunun kadar açıktır. Eğer belli bir yerde, köylülerin çoğunluğu, verilmiş-toprak sahibi çiftlik emekçileri, gündelikçiler ve sanayilerde çalışan ücretli işçilerse, tarımsal köylülüğün farklılaşması da, kuşkusuz, çok zayıf bir biçimde görünecektir.
Ama, bu sorun hakkında doğru
[sayfa 123] bir fikir edinmek istiyorsak, kır proletaryasının bu tipik temsilcilerini köylü burjuvazinin tipik temsilcileriyle karşılaştırmanız gerekir. Belirli olmayan bir iş peşinde güneye giden, Voronejli verilmiş-toprak sahibi gündelikçi, geniş toprak parçaları eken Taurida köylüsüyle karşılaştırılmalıdır. (Kalugalı, Nijni-Novgorodlu ve Yaroslavlı) marangoz, Yaroslavlı veya Moskovalı sebze yetiştiricisiyle ya da sütünü satmak için inek besleyen köylüyle vb. karşılaştırılmalıdır. Gene bunun gibi bir yerdeki köylülüğün çoğunluğu verilmiş-topraklarından geçiminin ancak pek az bir kısmını karşılayabiliyor ve imalât sanayileriyle uğraşıyorlarsa, köylülüğün farklılaşmasına ilişkin veriler, sanayilerle uğraşanlardaki farklılaşmaya ilişkin verilerle tamamlanmalıdır. Beşinci Bölümde bu sonuncu sorun üzerinde duracağız; şimdilik, yalnızca tipik tarımsal köylülüğün farklılaşmasıyla ilgileniyoruz.
X. ZEMSTVO İSTATİSTİKLERİ
VE ORDU-AT SAYIM SONUÇLARININ[52] ÖZETİ
Daha önce göstermiştik ki, köylülüğün üst grubu ile alt grubu arasındaki ilişki, kır burjuvazisi ile kır proletaryası arasındaki ilişkiyi niteleyen aynı özelliklere sahiptir; bu ilişkiler, son derece değişik koşulları olan çok farklı yerlerde, çok büyük ölçüde birbirlerine benzemektedir; bunların sayısal ifadeleri bile (yani grupların sahip olduğu toplam ekili alan, hayvan sayısı vb. yüzdeleri) nispeten, çok küçük sınırlar içinde oynar. Bütün bunlar, doğal olarak şu soruyu getirir: farklı yerlerdeki gruplar arasındaki
ilişkilere ait bu veriler, Rus köylülüğünün tümüne dahil
gruplar hakkında bir fikir edinmemize ne dereceye kadar yarayabilir? Bir başka deyişle, hangi sonuçlar, tüm Rus köylülüğünün, üst ve alt gruplarının bileşimini ve bunlar arasındaki karşılıklı ilişkiyi değerlendirmemizi mümkün kılabilir?
Bu türden sonuçlar, bizde pek azdır, çünkü Rusya’da, ülke içindeki bütün tarımsal çiftlikleri kaydeden tarım sayımları yapılmamıştır. Köylülüğümüzün hangi iktisadî gruplara bölündüğü hakkında hüküm vermemize yarayacak tek malzeme, birleşik Zemstvo istatistikleri ve çeki hayvanlarının (ya da atlarının) köylü aileleri arasındaki dağılımını gösteren, ordu-at sayım sonuçlandır. Bu malzeme ne kadar yetersiz olursa olsun, gene de, bunlardan, (tabiî çok genel, yaklaşık ve toplam olarak) bazı sonuçlar çıkarılabilir; özellikle, çok atı olan köylülerin az atı olanlara oranı, daha önce incelenmiş ve çok çeşitli yerlerde dikkate değer bir
[sayfa 124] biçimde birbirine benzediği bulunmuş olduğundan, bu sonuçlar ilginç olacaktır.
Bay Blagoveşçenski’nin
Birleşik Zemstvo Evden Eve Sayımından Çıkan İktisadî Sonuçları’ndaki (c. I,
Köylü Tarımı, Moskova 1893),
[53] verilere göre, Zemstvo sayımları, 22 eyaletteki, 123 uyezdde, 2.983.733 köylü ailesini ve kadın-erkek 17.996.317 kişilik bir nüfusu kapsamaktadır. Ama, sahip olunan çeki hayvanlarına göre, ailelerin dağılımına ilişkin veriler, her yerde aynı türden değildir. Bu yüzden, ailelerin dört grup halinde değil de, 3 grup halinde sınıflandırıldıkları, üç eyaletteki 11 uyezdi
konu-dışı tutmak zorunda kaldık. Geri kalan
21 eyaletteki 112 uyezd için, 15 milyonluk bir nüfusa sahip, hemen hemen 2,5 milyon aileyi kapsayan aşağıdaki toplu rakamları elde ettik. [Tablo 36.]
[TABLO 36]
Çiftlik
Grupları
|
Aileler
|
Aileler
Yüzdesi
|
Çeki
Hayvanları*
|
Toplam Üzerinden
Çeki
Hayvanları
%
|
Aile
Başına
Çeki
Hayvanı
|
Çeki hayvanı olmayan
1 çeki hayvanı olan
2 çeki hayvanı olan
3 ve daha fazla çeki
hayvanı olan
Toplam
|
613.238
712.256
645.900
515.521
2.486.915
|
24,7
28,6
26,0
20,7
100
|
}53,3
|
–
712.256
1.291.800
1.824.969
3.829.025
|
–
18,6
33,7
47,7
100
|
–
1
2
3,5
1,5
|
* Bir çift öküz, bir at hesabıyla, öküzler de atlara eklenmiştir.
|
Bu veriler, Avrupa Rusyası’ndaki toplam köylü ailelerin dörtte-birinden biraz azını kapsamaktadır (Bakanlar Kurulu Sekreterliği tarafından yayınlanan,
Avrupa Rusya-sı’ndaki Kırsal Nüfusun İktisadî Durumu Üzerine Birleşik İstatistikî Malzeme, St. Petersburg 1894, adlı yapıtta, Avrupa Rusyası’ndaki eyaletlerdeki volostlarda 10.589.967’si köylü ailesi olmak üzere, 11.223.962 aile bulunduğu belirtilmektedir). Atların, bütün Rusya köylüleri arasında dağılışına ilişkin veriler,
Rus İmparatorluğu İstatistikleri, XX.,
[sayfa 125] 1888 Ordu-At Sayımı (St. Petersburg 1894) ve
Rus İmparatorluğu İstatistikleri, XXXI.,
1891 Ordu-At Sayımı (St. Petersburg 1894), içinde bulunmaktadır. Birinci basım, 1888’de (Polonya Krallığındaki 10 eyalet de dahil olmak üzere) 41 eyalet için toplanan verilerin bir tahlilini, ikinci basım ise, Avrupa Rusyası’ndaki 18 eyaletten başka, Kafkasya, Kalmuk Bozkırı ve Don Askerî Bölgesi için toplanan verilerin bir tahlilini içermektedir.
Avrupa Rusyası’nın 49 eyaletini ele alır (Don bölgesine ait veriler tam değildir) ve 1888 ve 1891 verilerini birleştirirsek,
köy topluluklarındaki köylülere ait olan toplam at sayısının dağılımı hakkında aşağıdaki görünüm ortaya çıkar [Tablo 37]:
[TABLO 37]
AVRUPA RUSYASI’NIN 49 EYALETİNDE
Çiftlik Grupları
|
Köylü Aileleri
|
Sahip Olunan At
|
Aile Başına
At
Sayısı
|
Toplam
|
%
|
Toplam
|
%
|
Atı olmayan
1 atı olan
2 atı olan
3 atı olan
4 ve daha fazla atı olan
Toplam
|
2.777.485 2.909.042 2.247.827 1.072.298
1.155.907
10.162.559
|
27,3
28,6
22,1
10,6
11,4
100
|
}55,9
}22,0
|
–
2.909.042
4.495.654
3.216.894
6.339.198
16.960.788
|
17,2
26,5
18,9
37,4
100
|
}56,3
|
–
1
2
3
5,4
1,6
|
Demek ki, Rusya’nın her yerinde, çeki atlarının köylüler arasındaki dağılımı, grafiğimizde belirttiğimiz, “ortalama” farklılaşma derecesine çok yakındır. Aslında, çözülme biraz daha derindedir: ailelerin %22’sinin elinde, (10,2 milyon aileden 2,2 milyonu) 17 milyon attan 9½ milyonu, yani toplam sayının %56,3’ü bulunmaktadır. 2,8 milyon ailelik geniş bir yığın, hiç ata sahip değilken, tek at sahibi olan 2,9 milyon aile, toplam at sayısının %17,2’sine sahiptir.
Yukarda, gruplar arasındaki ilişkilerde saptadığımız kurallara
[sayfa 126] dayanarak, şimdi bu verilerin gerçek anlamını değerlendirebiliriz. Eğer ailelerin beşte-biri, toplam at sayısının yarısına sahipse, bundan, hiç yanılmaksızın, bu ailelerin, köylülerin toplam tarımsal üretiminin en az yarısını (ve belki de daha fazlasını) ellerinde topladıkları sonucu çıkarılabilir. Böyle bir üretim yoğunlaşması, ancak, bu hali-vakti yerinde köylülük, satın alman ve köylülerce kirayla tutulan verilmiş-toprak ve verilmiş-toprak haricindeki toprakların büyük bir bölümünü kendi elinde topladığı hallerde mümkün olabilir. Esas olarak toprak satın alan ve kirayla tutanlar, her halükârda, verilmiş-toprak bakımından en iyi durumda olmalarına karşın, bu hali-vakti yerinde azınlıktır. “Ortalama” Rus köylüsü, işlerin en iyi gittiği zamanda bile, zarzor geçinebilirken (geçinebildiği de şüpheli ya), durumu ortalamanın epeyce üstünde olan hali-vakti yerinde azınlık, bağımsız çiftlik yoluyla sadece bütün masraflarını karşılamakla kalmaz, ayrıca bir de fazla elde eder. Ve bu da, onların meta üreticileri oldukları, satış için tarımsal ürün yetiştirdikleri anlamına gelir. Üstelik de, bunlar, nispeten geniş-çapta ekim yaptıkları çiftliklerle, ticarî ve sınaî kuruluşları birleştirerek, kır burjuvazisi haline gelirler – “girişimci” Rus mujiğinin en belirgin niteliğinin esas bu tür “sanayiler” olduğunu daha önce görmüştük. Hali-vakti yerinde azınlık, en kalabalık aileye, aile içinde en fazla sayıda işçiye sahip olmasına karşın (bunlar, her zaman, hali-vakti yerinde köylülüğe has özellikler olmuştur, ailelerin 1/51 nüfusun daha büyük bir bölümünü, yaklaşık olarak 3/10’unu oluşturmaktadır), en geniş çapta sürekli çiftlik emekçisi ve gündelikçi kullanmaktadır. Emekçi kiralama yoluna başvuran toplam Rus köylü çiftlikleri sayısının, büyük bir çoğunluğu hali-vakti yerinde azınlığa dahildir. Gerek bundan önce yapılan tahlile dayanarak, gerekse bu grubun nüfus içindeki oranıyla, toplam çeki hayvan sayısı ve dolayısıyla ekili alanlar ve genel olarak çiftçilik içindeki payını karşılaştırarak, bu sonuca ulaşmakta haklıyız. Son olarak, ancak bu hali-vakti yerinde azınlık, “köylü tarımındaki ilerici eğilimlere” sürekli bir biçimde katılabilir.
[54] İşte bu azınlıkla, köylülüğün geri kalan kısmı arsındaki ilişki böyledir; ama söylemeye gerek yok ki, bu ilişki, farklı biçimlere bürünür ve tarım koşullarında, çiftçilik sistemlerinde ve ticarî tarım biçimlerindeki farklara göre, başka başka yollarla ortaya çıkabilir.
Köylü farklılaşmasındaki esas eğilimler başka bir
[sayfa 127] şey, bu farklılaşmanın farklı yerel koşullara göre büründüğü biçimler başka bir şeydir.
Atı olmayan ve bir atı olan köylülerin durumu bunun tam karşıtıdır. Yukarda gördük ki, Zemstvo istatistikçileri, (atı olmayanlar bir yana) tek atı olanları bile kır proletaryası kategorisine dahil etmektedirler. O halde, biz de, atı olmayan bütün köylüleri ve bir atı olanların ¾’ünü (toplam ailelerin yarısı) kır proletaryası kategorisine dahil eden, yaklaşık hesaplamalarımızda, durumu hiç de abartmış değiliz. Verilmiş-toprak bakımından en kötü durumda olan bu köylüler, çoğu kez, aletleri, tohumları vb. olmadığından verilmiş-topraklarını kiraya verirler. Köylüler tarafından satın alınan ve kirayla tutulan toplam topraklar içinde, bunların payı, acınacak bir kırıntıdan başka bir şey değildir. Çiftlikleri, hiç bir zaman geçimlerini karşılamaya yetecek kadar kazanç getirmeyecektir; esas geçim kaynakları “sanayiler” ya da “işler”, yani işgücünün satılmasıdır. Bunlar, verilmiş-toprak sahibi işçilerden, sürekli çiftlik emekçilerinden, gündelikçilerden, vasıfsız emekçilerden, yapı işçilerinden vb., vb. oluşan bir sınıftır.
XI. 1888-1891 ve 1896-1900 ORDU-AT
SAYIMLARININ KARŞILAŞTIRILMASI
1896 ve 1899-1900 ordu-at sayımları, en yeni verileri, yukarda aktarılan verilerle karşılaştırmamızı mümkün kılmaktadır.
5 güney eyaletini (1892), geri kalan 43 eyaletle (1889-1900) birleştirirsek, Avrupa Rusyası’ndaki 48 eyalet için aşağıdaki verileri elde ederiz. [Tablo 38.]
[TABLO 38]
1896-1900
Çiftlik
Grupları
|
Köylü Aileleri
|
Sahip Olunan At
|
Aile
Başına At
Sayısı
|
Toplam
|
%
|
Toplam
|
%
|
Atı olmayan
1 atı olan
2 atı olan
3 atı olan
4 ve daha fazla atı olan
Toplam
|
3.242.462
3.361.778
2.446.731
1.047.900
1.013.416
11.112.287
|
29,2
30,3
22,0
9,4
9.1
100
|
}59,5
}18,5
|
-
3.361.778
4.893.462
3.143.700
5.476.503
16.875.443
|
-
19,9
28,9
18,7
32,5
100
|
}51,2
|
-
1
2
3
5,4
1,5
|
1888-1891 için 49 eyalete ilişkin verileri sunmuştuk. Bunlardan, yalnız biri için, Arkangel eyaleti için elimizde en son veriler yok. Bu eyalete ait rakamları daha önce verilen rakamlardan çıkarırsak, 1888-1891 döneminde, aynı 48 eyalet için aşağıdaki tabloyu elde ederiz [Tablo 39]:
[TABLO 39]
1888-1891
Çiftlik Grupları
|
Köylü Aileleri
|
Sahip Olunan At
|
Aile Başına
At Sayısı
|
Toplam
|
%
|
Toplam
|
%
|
Atı olmayan
1 atı olan
2 atı olan
3 atı olan
4 ve daha fazla atı
olan
Toplam
|
2.777.485 2.909.042 2.247.827 1.072.298
1.155.907
10.162.559
|
27,3
28,6
22,1
10,6
11,4
100
|
}55,9
}22,0
|
–
2.909.042
4.495.654
3.216.894
6.339.198
16.960.788
|
–
17,2
26,5
18,9
37,4
100
|
}56,3
|
–
1
2
3
5,4
1,6
|
1888-1891 ile 1896-1900 yıllarının karşılaştırılması, köylülüğün mülksüzleştirilmesinin hızlandığını ortaya koyacaktır. Aile sayısı, hemen hemen 1 milyon artmıştır. At sayısı, çok az da olsa, azalmıştır. Atı olmayan aileler sayısı, özellikle hızlı bir biçimde artmış ve bunların yüzdesi 27,3’ten 29,2’ye çıkmıştır. 5,6 milyon olan
[sayfa 128] yoksul (atı olmayan ve bir atı olan) köylü sayısı, şimdi 6,6 milyonu bulmuştur. Aile sayısındaki artışın hepsi, yoksul aile sayısını kabartmaya yaramıştır. At bakımından zengin olan ailelerin yüzdesi düşmüştür. Çok atı olan aile sayısı 2,2 milyonken, şimdi 2 milyona inmiştir. Orta ve hali-vakti yerinde (2 ve daha fazla atı olan) ailelerin toplam sayısı, hemen hemen aynı kalmıştır (1888-1891’de 4.465.000, 1896-1900’de 4.508.000).
O halde, bu verilerden çıkarılacak sonuçlar şunlardır.
Köylülüğün sefaletinin ve mülksüzleştirümesinin hızlandığından
[sayfa 129] kuşku duyulamaz.
Köylülüğün, üst grubu ile alt grup arasındaki ilişkiye gelince, bu, hemen hemen hiç değişmemiştir. Eğer, yukarda anlatılan biçimde, ailelerin %50’sinden alt grupları, %20’sinden de üst grupları oluşturursak, şu sonucu elde ederiz: 1888-1891’de ailelerin %50’si, yoksullar, atların %13,7’sine sahipti. Ailelerin %20’si, zenginler ise %52,6’sına sahipti. 1896-1900’de, ailelerin %50’si, yoksullar, köylülerin elindeki toplam atların, gene %13,7’sine sahipken, ailelerin %20’si, zenginler, toplam at sayısının %53,2’sine sahipti. Dolayısıyla, gruplar arasındaki ilişki, hemen hemen hiç değişmemiştir.
Son olarak, köylülük, bir bütün olarak, at bakımından yoksullaşmıştır. Çok atı olan ailelerin hem sayısı, hem de yüzdesi azalmıştır. Bu, bir yandan, Avrupa Rusyası’nda, genel olarak, köylü tarımın çöktüğünü açıkça ortaya kor. Öte yandan da, Rusya’da, tarımda kullanılan at sayısının, ekili alanlara göre normal derecede yüksek olduğu unutulmamalıdır. Bir küçük-köylü ülkesinde, başka türlü olamazdı zaten. Dolayısıyla, at sayısındaki düşüş, bir dereceye kadar,
köylü burjuvazi arasında, “çeki hayvanları sayısı ile, ekilebilir toprak miktarı arasındaki normal oranın yeniden kurulmasını” yansıtır (yukarda, Bay V. V.’nin bu konuya ilişkin iddialarına bakınız, Bölüm II, § 1). Bay Viklyayev’in (“Rus Tarımsal Gerçeği Üzerine Denemeler”, St. Petersburg,
Khozyain [“Çiftçi”] dergisinde yayınlanmıştır) ve Bay Çernenkov’un
(Çiftçi Tarımının Nitelikleri, Kısım I, Moskova 1905) son yapıtlarında bu konu üzerinde hangi iddialarda bulunduklarına da değinmek yerinde olacaktır. Bu yazarlar, atların, köylülük arasındaki dağılımına ait rakamların çeşitliliği karşısında, öylesine bir havaya girmişlerdir ki, istisadî tahlili, istatistik! bir uygulama haline getirmişlerdir. Köylü çiftliklerinin tiplerini (gündelikçi, orta köylü, girişimci) inceleyecekleri yerde, sanki bütün dünyayı, aritmetikteki büyük çabalarıyla şaşırtmak istermişçesine, amatörler gibi, bir sürü rakam sütununu incelemişlerdir.
Bu rakam oyunu sayesindedir ki, Bay Çernenkov, benim “farklılaşmayı” (eski değil) yeni ve, her nedense, tamamen kapitalist bir olgu olarak değerlendirirken, “önyargıyla hareket ettiğim” itirazını yöneltebilmiştir. Bay Çernenkov, tabiî ki, istatistiklerden sonuçlar çıkardığımı ve iktisadı unuttuğumu – atların sayısında ve dağılımındaki basit bir değişikliğe dayanarak, bir şeyler kanıtlamaya çalıştığımı düşünmekte serbesttir! Köylülüğün farklılaşmasını akıllıca değerlendirebilmek için, sorunu bir bütün olarak ele almalıdır: kirayla toprak tutma, toprak satın alma,
[sayfa 130] makineler, dış işler, ticarî tarımdaki büyüme ve ücretli emek, bunların hepsi değerlendirilmelidir. Yoksa, Bay Çernenkov, bunların da, ne “yeni” ne de “kapitalist” olgular olmadığını mı düşünüyor?
XII. KÖYLÜ BÜTÇELERİNE İLİŞKİN
ZEMSTVO İSTATİSTİKLERİ
Köylülüğün farklılaşması sorununu tamamlamak için, bunu bir başka yönden daha – köylü bütçelerine ilişkin çok ayrıntılı verilere göre inceleyelim. Böylece, sözkonusu köylülük tipleri arasındaki farklılığın, ne kadar derin olduğunu açıkça göreceğiz.
Zemliyansk, Zadonsk, Korotoyak ve Nijnedevitsk Uyezdlerinde Köylülerin Toprak Mülkiyeti Üzerine Değerlen-dirme Sonuçlananın (Voronej 1889) ek bölümünde, “tipik çiftliklerin yapısı ve bütçeleri hakkında” istatistikler bulunmaktadır. Bu istatistiklerde hiç bir eksiklik yoktur.
67 bütçenin bir tanesini (Korotoyak uyezdine ait bütçe n° 14) eksik olduğu için bir kenara bırakıyor ve geri kalanları, çeki hayvanlarına göre, aşağıdaki biçimde altı gruba ayırıyoruz: (
a) atı almayan; (
b) 1 atı olan; (
c) 2 atı olan; (
d) 3 atı olan;
(e) 4 atı olan ve (
f) 5 ve daha fazla atı olan (grupları göstermek için
a–f harflerini kullanacağız). İşin aslında, (gerek alt, gerekse üst grupların iktisadında, “sanayilerin” büyük önem taşıdığı düşünülürse), bu türde bir sınıflandırma, bu bölge için pek uygun değildir, ama yukarda incelediğimiz evden eve sayım sonuçlarıyla bütçe verilerini karşılaştırabilmek için bu yolu tutmak zorundayız. Böyle bir karşılaştırma, ancak, “köylülük”, gruplara ayrılarak yapılabilir, oysa gördüğümüz ve ilerde de göreceğimiz gibi, genel ve yuvarlak “ortalamalar”, tamamen uydurmadır.
Bu arada, şu ilginç olguyu da belirtelim, “ortalama” bütçe rakamları, hemen hemen, her zaman, ortalamanın üstündeki çiftlik tipinin özelliklerini yansıtır; yani, gerçekleri, aslında olduğundan daha
[sayfa 131] iyi gösterir.
Bunun nedeni, belki de, bizzat “bütçe” teriminin, en azından, asgarî ölçüde bir dengeye sahip ve yoksullar arasında pek kolay Taslanmayan bir çiftlik tipini öngörmesidir.
Bunu sergilemek amacıyla, sahip olunan çeki hayvanlarına göte sınıflandırılmış olan bütçe verilerini ve ailelere ait öteki verileri karşılaştıralım. [Tablo 40.]
[TABLO 40]
Çiftlik
Grupları
|
Toplam
|
Yüzde
|
Bütçe Sayısı, %
|
Voronej Eyaletinin
4 uyezdinde
|
Voronej Eyaletinin
9 uyezdinde
|
12 Eyaletin
112 Uzeydinde
|
Avrupa Rusyası’nda
49 Eyalette
|
Çeki hayvanı olmayan
1 çeki hayvanı olan
2 çeki hayvam olan
3 çeki hayvanı olan
4 çeki hayvanı olan
5 ve daha fazla çeki hayvanı olan
Toplam
|
12
18
17
9
5
5
66
|
18,18
27,27
25,76
13,64
7,575
7,575
100
|
}28,79
|
17,9
34,7
28,6
}18,8
100
|
21,7
31,9
23,8
}22,6
100
|
24,7
28,6
26,0
}20,7
100
|
27,3
28,6
22,1
}22,0
100
|
Bu, açıkça gösteriyor ki, bütçe rakamlarından, ancak ayrı ayrı her köylü grubu için “ortalama” alınarak yararlanılabilir. İşte biz de, bu verilerle, bunu yaptık. Bunları üç başlık altında
[sayfa 132] veriyoruz: (A) genel bütçe sonuçları; (B) tahıl tarımın niteliği; (C) yaşam düzeyinin niteliği.
(A) harcama ve gelir miktarına ilişkin genel veriler şöyledir [Tablo 41]:
[TABLO 41]
ÇİFTLİK BAŞINA RUBLE OLARAK
|
Gayri Safi
|
Net Gelir
|
Parasal
|
Aile Başına
Kadın-erkek
Kişiler
|
Gelir
|
Harcamalar
|
Gelir
|
Harcamalar
|
Bakiye
|
Borçlar (Ruble)
|
Ödenmemeiş
Borçlar
|
a) 4,08
b) 4,94
c) 8,23
d) 13,00
e) 14,20
f) 16,00
8,27
|
118,10 178,12 429,72
753,19
978,66
1.766,79
491,44
|
109,08 174,26 379,17 632,36 937,30 1.593,77
443,00
|
9,02
3,86
50,55
120,83
41,36
173,02
48,44
|
64,57
73,75
196,72
318,85
398,48
1.047,26
235,53
|
62,29
80,99
165,22
262,23
439,86
959,20
217.70
|
+ 2,28
- 7,24
+ 31,50
+56,62
- 41,38
+ 88,06
+ 17,83
|
5,83
11,16
13,73
13,67
42,00
210,00
28,60
|
16,58
8,97
5,93
2,22
-
6
7,74
|
Demek ki, farklı grupların bütçe tutarları, büyük ölçüde değişiklik gösterir; iki uçtaki grupları bir yana bıraksak büe,
e’deki bütçe,
b’dekinden beş kattan da fazladır, oysa
e’deki aile büyüklüğü
b’dekinden üç kat daha azdır.
Şimdi harcamaların dağılımını inceleyelim
[Tablo 42]:
[TABLO 42]
ÇİFTLİK BAŞINA ORTALAMA HARCAMA
Gıda İçin
|
Diğer
Kişisel
Harcamalar
|
Çiftlik
İçin
|
Vergi ve
Sorumluluklar
|
Toplam
|
Ruble
|
%
|
Ruble
|
%
|
Ruble
|
%
|
Ruble
|
%
|
Ruble
|
%
|
a) 60,98
b) 80,98
c) 181,11
d) 283.65
e) 373,81
f) 447,83
180,75
|
55,89
46,47
47,77
44,86
39,88
28,10
40,80
|
17,51
17,19
44,62
76,77
147,83
82,76
47,30
|
16,05
9,87
11,77
12,14
15,77
5,19
10,68
|
15.12
58,32
121,42
222,39
347,76
976,84
180,60
|
13,87
33,46
32,02
35,17
37,12
61,29
40,77
|
15,47
17,77
32,02
49,55
67,90
86,34
34,35
|
14,19
10,20
8,44
7,83
7,23
5,42
7,75
|
109,08
174,26
379,17
632,36
937,30
1.593,77
443,00
|
100
100
100
100
100
100
100
|
Burada, hem proleterlerin, hem de
mülk sahiplerinin bulunduğunu
[sayfa 133] görmek için her grubun toplam harcamasına kıyasla, çiftlik için yaptiğı harcamalara bir gözatmak yeter:
a grubunda çiftlik harcamaları toplam harcamaların sadece %14’ü olduğu halde,
f grubunda bu, toplam harcamaların %61'idir. Çiftlik harcamalarını gösteren mutlak rakamlardaki farklar ise ortadadır. Bu harcamalar, yalnızca atı olmayan köylülerde değil, bir atı olan köylülerde de, çok azdır ve tek atı olan “köylü”, (kapitalist ülkelerde) her zaman görülen, ufak bir parça toprağı olan çiftlik emekçisi ve gündelikçi tipine çok daha yakındır. Ayrıca, gıda için yapılan harcamalar
yüzdesinde de, büyük ölçüde fark olduğunu belirtelim (
a’nın harcaması,
f’nin harcamasının hemen hemen iki katıdır); bildiğimiz gibi, böyle büyük bir yüzde, düşük bir yaşam düzeyinin kanıtıdır ve
mülk sahibinin bütçesini
işçinin bütçesinden en kesin biçimde ayıran şey de budur.
Şimdi gelir kalemlerini ele alalım
[Tablo 43]:
[TABLO 43]
[Gruplar]
|
Çiftlik Başına Ortalama
Gelir
|
Toplam
|
“Sanayilerden Gelen Gelir
Kalemleri
|
Tarımdan[56]
|
“Sanayiler”den
|
Önceki Yıllardan Kaln
|
“Kişisel Sanayiler”den
|
Arabacılıktan
|
Sinai Kuruluşlar ve
Girişimlerden
|
“Çeşitli Gelirler”
|
a)
b)
c)
d)
e)
f)
|
57,11
127,69
287,40
496,52
698,06
698,39
292,74
|
59,04
49,22
108,21
146,67
247,60
975,20
164,67
|
1,95
1,21
34,11
110
33
93,20
34,03
|
118,10
178,12
429,72
753,19
978,66
1.766,79
491,44
|
36,75
35,08
64,59
48,77
112
146
59,09
|
-
6
17,65
22,22
100
34
19,36
|
-
2,08
14,41
48,88
35
754,40
70,75
|
22,29
6,06
11.56
26,80
0,60
40,80
15,47
|
O halde, her iki uçtaki grupta, yani, atı olmayan proleter köylü
[sayfa 134] ile kırsal girişimcide, “sanayilerden” gelen gelir, tarımdan gelen gayrisafi geliri aşmaktadır. Alt köylü gruplarının “kişisel sanayileri”, tabiî ki, esas olarak ücret karşılığı çalışmadır;
toprağın kiraya verilmesinden gelen gelir ise, “çeşitli gelirler” arasında önemli bir kalemdir. “Bağımsız çiftçiler” grubu içinde, toprak kiraya vererek elde ettiği gelir, tarımdan elde ettiği gelirin birazcık altında ve hatta bazan bu gelirden daha da fazla olanlar bile bulunmaktadır. Örneğin, atı olmayan köylülerden birinin tarımdan elde ettiği gayrisafi gelir 61,9 ruble, toprak kiraya vererek aldığı ise 40 rubledir; bir başkasının, tarımdan aldığı gelir 31,9 ruble, toprak kiraya vererek aldığı ise 40 rubledir. Üstelik, unutulmamalıdır ki, toprağın kiraya verilmesinden ve çiftlik emekçiliğinden gelen gelir, tamamen “köylünün” kişisel gereksinmelerini karşılamaya gider, oysa gayrisafi tarımsal gelirden çiftliğin yürütülmesi için yapılan harcamaları da çıkarmak gerekir. Bu çıkarmayı yaptıktan sonra, göreceğiz ki, atı olmayan köylünün net geliri, tarımdan 41,99 ruble, “sanayilerden” ise 59,04 rubledir. Bir atı olan köylü için bu miktarlar, 69,37 ruble ve 49,22 rubledir. Bu rakamların basit bir sıralaması bile gösteriyor ki, geçinmek için yapılan
[sayfa 135] harcamaların bir kısmını karşılayan (ve bu nedenle ücretleri azaltan) , verilmiş-toprağa sahip, tarım emekçisi tipleriyle karşı karşıya bulunuyoruz. Bu köylü tiplerini,
mülk sahipleriyle (tarımcılar ve sanayiciler) karıştırmak, açıkça bilimsel araştırmanın tüm gereklerini ihmal etmek demektir.
“Kırın öbür ucunda, bu
mülk sahiplerini görüyoruz. Bunlar, bağımsız taml tarımıyla, (mevcut yaşam düzeyine göre) oldukça önemli sayılan, birkaç yüz ruble tutarında bir gelir getiren ticarî ve sınaî faaliyetleri birleştirirler. “Kişisel sanayiler” başlığının, son derece belirsiz bir şey oluşu, bu bakımdan, alt ve üst gruplar arasındaki farkı gözlerden gizlemektedir, bu “kişisel sanayilerden” gelen gelirlerin miktarı, bu farkın derecesini gözler önüne serer (okura hatırlatalım ki, Voronej istatistiklerinde “kişisel sanayiler” kategorisinin içine, dilencilik, tarımsal çalışma, kâhya, yönetici” olarak hizmet, vb., vb. de girer).
Net gelirin miktarına gelince “bilanço”ların en berbatına (1-2 ruble) sahip olan ve hatta parasal yönden açık veren atı olmayan ve bir atı olan köylüler, hemen, gene göze çarparlar. Bu köylülerin kaynakları, ücretli işçilerinkinden küçük değilse, büyük de değildir. Ancak 2 atı olan köylülerden itibaren, en azından, net gelirlere ve birkaç düzine rublelik bilançolara raslıyoruz (ki böyle olmasa, düzenli bir çiftçilik yapılması olanaksız olurdu). Hali-vakti yerinde köylülük arasında net gelirler (120-170 rublelik) miktarlara ulaşır, bu da onları Rus işçi sınıfının genel düzeyinin çok üstüne çıkarır.
Tabiî ki, işçilerin ve patronların bir kategoride toplanması, ve “ortalama” bir bütçe çıkarılması, “mütevazı bir refah” ve “mütevazı” bir net gelir görünümü yaratır: gelir 491 ruble, harcamalar 443 ruble, bilanço 18 rublesi nakit olmak üzere 48 ruble. Ama böyle bir ortalama, tamamen uydurmadır. Bu ortalama, sadece, alt gruplardaki (a ve
b; yani 66 bütçeden 30’u) köylü yığınlarının
[sayfa 136] müthiş yoksulluğunu gözlerden gizlemeye yarar; bu köylüler, pek az gelirleriyle (aile başına 120-180 rublelik
gayrisafi gelir) iki yakalarını bir araya getiremezler ve esas olarak düzenli çiftlik emekçiliği ve gündelikçilik yaparlar.
Gelir ve harcamaların nakit ve aynî olarak, tam hesaplanması, köylülükteki farklılaşma ile
pazar arasındaki ilişkiyi saptamamızı mümkün kılmaktadır. Pazar için, nakit gelir ve harcamalar önemlidir. Çeşitli gruplarda, bütçenin nakit kısmının, toplam bütçeye oranı şöyledir [Tablo 44]:
[TABLO 44]
[Gruplar]
|
Gayrisafi Harcamalar İçindeki
Nakit Harcama Yüzdesi
(Brüt)
|
Gayrisafi Gelir İçindeki
Nakit Gelir Yüzdesi
(Brüt)
|
a)
b)
c)
d)
e)
f)
|
57,10
46,47
43,57
41,47
46,93
60,18
49,14
|
54.6
41,4
45.7
42.3
40.8
59,2
47,9
|
Şu halde görüyoruz ki,
orta gruplardan, her iki uçtaki gruplara doğru gidildikçe nakit gelir ve harcamaların yüzdesi (harcamalar daha da düzenli bir biçimde olmak üzere) artar. Atı olmayan köylü ile çok atı olan köylü de, çiftçiliğin ticarî niteliği, açık bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Bu demektir ki, her ikisi de, esas olarak, meta satışıyla geçinirler, yalnız birinde meta işgücü iken, ötekinde, satış için (ve göreceğimiz gibi) önemli ölçüde ücretli emek kullanılarak üretilmiş olan eşyalardır, yani sermaye biçimini alan bir üründür. Bir başka deyişle, bu bütçeler, ayrıca, bize gösteriyor ki,
köylülüğün farklılaşması, köylüyü, bir yandan bir çiftlik emekçisine, öte yandan da bir küçük-meta üreticisine, bir küçük-bur-juvaya dönüştürerek,
kapitalizm için bir içpazar yaratır.
Bu verilerden çıkartılan, bunun kadar önemli olan bir başka sonuç da,
bütün köylü gruplarında, çiftçiliğin, büyük ölçüde ticarî nitelik kazanmış olması,
pazara bağlı hale gelmesidir:
hiç bir durumda, gelirin ya da harcamaların nakit kısmı %40’ın altına
[sayfa 137] düşmez. Bu rakamı yüksek olarak kabul etmek gerekir, çünkü burada sözkonusu olan küçük tarımcıların, büyükbaş hayvanların bakımını, yani samanı, kepeği vb. bile içeren gayrisafi gelirleridir.
Açıktır ki, merkezî kara-toprak kuşağındaki köylülük bile (ki burada, genellikle, para ekonomisi, sınaî kuşakdakinden, ya da uzaktaki bozkır bölgelerindekinden daha az gelişmiştir), alım-satım yapmadıkça kesinlikle varlığını sürdüremez ve daha şimdiden pazara,
paranın gücüne, tümüyle bağımlı hale gelmiştir. Bu gerçeğin ne kadar önemli olduğunu, ve artık geri gelmemek üzere yok olup gitmiş olan doğal ekonomiye karşı duydukları sempatiye kapılarak bu gerçeğin hiç sözünü etmek istemeyen narodniklerimizin ne büyük bir hataya düştüklerini
belirtmeye bile gerek yok. Modern toplumda, satmadan yaşamak olanaksızdır, ve meta üretiminin gelişimini geciktiren her şey, üreticilerin durumlarının kötüleşmesine yol açar. Marx, köylüyü kastederek şöyle der: “Kapitalist üretim biçiminin sakıncaları, bu yüzden, burada, kapitalist üretim biçiminin yetersiz oluşundan doğan sakıncalarla birleşmektedir. Köylü, ürünlerini meta olarak üretebileceği koşullar olmaksızın, tüccar ve sanayici haline gelir.” (
Das Kapital, III, 2, 346; Rusça çeviri, s. 671.)
[58]
Şunu da belirtelim ki, bütçe verileri, vergilerin meta üretiminin gelişmesinde önemli bir rol oynadığı yolundaki hâlâ oldukça yaygın olan görüşü kesinlikle çürütmektedir. Kuşkusuz, muafiyet-rantı ve vergiler, bir zamanlar değişimin gelişmesinde, önemli bir etkendi, ama bugün, meta üretimi, iyice yerleşmiş ve vergilerin
yukarda belirtilen önemi de tamamen ikinci plana geçmiştir. Köylülerin toplam nakit harcamalarıyla, vergi ve yükümlülükler için yapılan harcamaları karşılaştırırsak %15,8
Jlik bir oran buluruz (gruplar için, bu oran, sırasıyla şöyledir: (
a) %24,8; (
b) %21,9; (
c) %19,3; (
d) %18,8; (
e) %15,4 ve (
f) %9). Demek ki, vergiler için yapılan azamî harcama, köylünün mevcut toplumsal iktisat koşullarında kaçınılmaz olarak yaptığı geri kalan nakit harcamaların üçte-biri tutarındadır. Ancak, eğer vergilerin, değişimin gelişmesindeki rolünü ele alacak yerde, vergileri gelire oranla incelersek, bu oranın çok yüksek olduğunu göreceğiz. Küçük çiftçinin ya da, hatta, verilmiş-toprak sahibi çiftlik emekçisinin harcamalarının
[sayfa 138] yedide-birini yutan vergilerin varlığı, Reform-öncesi döneme ait geleneklerin, bugünkü köylü üzerinde ne ağır bir etkiye sahip olduğunu, bize, çarpıcı bir biçimde gösteriyor. Üstelik, vergilerin köy topluluğu içindeki dağılımı, şaşırtıcı bir biçimde, eşitsizdir: köylü ne kadar iyi durumdaysa, toplam harcamalarının o kadar az bir bölümü vergilere gider. Atı olmayan köylü, gelirine oranla, çok ata sahip köylünün ödediğinden hemen hemen üç kat fazla vergi öder (yukarda bkz: harcamaların dağılımına ait tablo). Vergilerin, köy topluluğu içindeki dağılımından sözediyoruz, çünkü, bir desiyatin-lik verilmiş toprak başına düşen vergi ve yükümlülükler miktarını hesaplarsak, bunların hemen hemen aynı olduğunu görürüz. Bütün anlatılanlardan sonra, bu eşitsizlik bizi şaşırtmayacaktır; çünkü, köy topluluğu, zorunlu, feodal niteliğini korudukça, bu eşitsizlik köy topluluğumuzda kaçınılmaz bir şeydir. Bildiğimiz gibi, köylüler, vergilerin tümünü, eldeki topraklarına göre paylaşırlar: vergi payı ve toprak payı, onlarm kafasında, bir tek “ruh” ya da “kişi” kavramında birleşmiştir.
Ama, gördüğümüz gibi, köylülüğün farklılaşması, bugünün kırsal bölgelerinin her iki ucunda da, verilmiş-toprakların rolünün azalmasına yolaçar. Doğal olarak, bu koşullar altında, vergilerin eldeki verilmiş-topraklara göre dağılması (ki bu, köy topluluğunun zorunlu niteliğiyle ayrılmaz bir biçimde bağlıdır), vergi yükünün, hali-vakti yerinde köylülerden yoksullara kaymasına yol açar. Köy topluluğu (yani, toprağı reddetme hakkının tanınmadığı, ortak sorumluluk)
[59] yoksul köylü için, gitgide daha çok
zararlı hale gelir.
(B) köylü tarımın niteliğini anlatmaya geçerken, çiftliklere ait genel verileri aktarmakla işe başlayalım [Tablo 45]:
[TABLO 45]
Gruplar
|
Köylü Sayısı
|
Aile Başına Kadın-Erkek Nüfus
|
Aile Başına Düşen İşçi
|
Çiftlik Emekçisi Kullanan Aileler
|
Köylü
Sayısı
|
Aile Başına Verilmiş-Toprak (Des.)
|
Aile Başına Ekili Alan
|
Toplam
|
Kadın-Erkek Kişi Başına Ekili Alan
|
Kirayla Tutulan Toprakların Kendi Topraklarına Göre Yüzdesi
|
Ailedeki
|
Tutulan
|
Toplam
|
Toprak Kiraya Veren
|
Kirayla Toprak Tutan
|
Kendi Topraklarında
|
Kirayla Tutulan Topraklarda
|
a)
b)
c)
d)
e)
f)
Toplam
|
12
18
17
9
5
5
66
|
4,08
4,94
8,23
13,00
14,20
16,00
8,27
|
1
1
2,17
2,66
3,2
3,2
1,86
|
-
0,17
0,12
0,22
0,2
1,2
0,21
|
1
1,17
2,29
2,88
3,4
4,4
2,07
|
-
3
2
2
1
2
10
|
5
3
-
-
-
-
8
|
-
5
9
6
5
5
30
|
5,9
7,4
12,7
18,5
22,9
28
12.4
|
1,48
2,84
5,62
8,73
11,18
10,50
5.32
|
-
0,58
1,31
2,65
6,92
10,58
2,18
|
1,48
3,42
6,93
11,38
18,10
21,08
7,5
|
0,36
0 69
0,84
0,87
1.27
1,32
0.91
|
-
20,5
23,4
30,4
61,9
100,7
41.0
|
Bu tablodan açıkça anlaşılmaktadır ki, toprakların kiraya verilmesi ve kirayla tutulması, aile ve ekili alan büyüklüğü, çiftlik emekçileri kullanılması vb. bakımından gruplar arasındaki ilişkiler, bütçe verilerinde ve yukarda incelenmiş olan toptan verilerde gösterilen ilişkilerin aynıdır. Dahası var: her grubun iktisadına
[sayfa 139] ait mutlak rakamlar uyezdlerin tümüne ait verilere çok yakındır. Bütçe verüeri ile yukarda incelenen verilerin karşılaştırması şöyledir [Tablo 46]:
[TABLO 46]
AİLE BAŞINA*
[Gruplar]
|
Atı Olmayanların
Sahip Oldukları
|
Tek Atı Olanların
Sahip Oldukları
|
Kadın-Erkek Nüfus
|
Kiraya Tutulan
Toprak (Desiyetin)
|
Ekili Alanlar (Des.)
|
Toplam Hayvanlar
|
Kadın-Erkek Nüfus
|
Kiraya Tutulan
Toprak (Desiyetin)
|
Ekili Alanlar (Des.)
|
Toplam Hayvanlar
|
Bütçeler
4 uyezd, Voronej eyaleti
Novouzenski uyezdi,
Samara eyaleti
4 uyezd, Saratov eyaleti
Kamişin uyezdi, Saratov
eyaleti
3 uyezd, Nijni-Novgorod
eyaleti
2 uyezd, Orel eyaleti
|
4.1
4,4
3,9
3,9
4,2
4,1
4.4
|
-
0,1
0,3
0.4
0,3
0,2
0,1
|
1,5
1,4
2,1
1.2
1,1
1,8
?
|
0,8
0.6
0,5
0,5
0,6
0,7
0,5
|
4,9
5,9
4,7
5.1
5,1
5,2
5,7
|
0,6
0,7
1.4
1.6
1.6
1,1
1,0
|
3,4
3,4
5.0
4,5
5,0
4.4
?
|
2,6
2,7
1,9
2.3
2,3
2,4
2,3
|
* Ekili alan, Voronej eyaletinin 4 uyezdi için değil, yalnız Zadonsk uyezdi için verilmiştir.
|
Demek ki, atı olmayan ve tek atı olan köylülerin durumu, bütün adı geçen bölgelerde hemen hemen aynıdır, öyle ki, bütçe verilerinin yeteri kadar tipik olduğunu kabul edebiliriz.
Farklı gruplardaki köylü çiftliklerine ait mallara ve aletlere ilişkin verileri aktarıyoruz. [Tablo 47.]
[TABLO 47]
G r u p l a r
|
Ruble Olarak Değer
(Çiftlik Başına)
|
Ruble Olarak Değer
|
Çiftlik Başına Düşen Bina
|
Çiftlik Başına Büyükbaş Hayvan
|
Bir Çeki Atının Değeri
|
Aleti Olmayan Köylü Sayısı
|
Gelişmiş Aletlere Sahip Köylü
|
Aletlerin Değeri
|
Yapılar
|
Aletler
|
Hayvanlar ve Kümes Hayvanları
|
Kapkacak
|
Giysiler
|
Toplam
|
Aletler ve Çiftlik Hayvanları
|
Çiftlik Başına Düşen Bina
|
Ekili Desiyatin Başına Aletler ve Çiftlik Hayvanları
|
a)
b)
c)
d)
e)
f)
Topl.
|
67,25
133,28
235,76
512,33
495,80
656,20
266,44
|
9.73
29,03
76,35
85,10
174,16
273,99
74,90
|
16,87
62,04
145,89
368,94
442,06
934,06
212,13
|
14,61
19,57
51,95
54,71
81,71
82,04
41,24
|
39,73
61,78
195.43
288,73
445,66
489,38
184,62
|
148,19
305,70
705,38
1.309,81
1.639,39
2.435,67
779,33
|
36,29
61,83
85,65
100,75
115,45
152,23
94,20
|
26,60
91,07
222,24
454,04
616,22
1.208,05
287,03
|
18,04
26,56
32,04
39,86
34,04
57,30
38,20
|
3,8
5,9
7,6
10.2
11,4
13.0
7,5
|
0,8
2,6
4,9
9,1
12,8
19,3
5,8
|
–
27
37
61
52
69
52
|
8
-
-
-
-
-
8
|
-
-
-
1
1
3
5
|
-
-
-
50
50
170,3
270,3
|
Bu tablo, çeşitli gruplar arasında sahip oldukları aletler ve çiftlik hayvanları bakımından ne ölçüde fark olduğunu göstermektedir. Daha önce, toptan verilere dayanarak, bu konudan sözetmiştik. Burada, çeşitli grupların mal sahibi olma derecelerinin, tamamen farklı olduğunu görüyoruz, bu, öyle bir farktır ki, yoksul köylünün atları bile zengin köylününkilerden çok farklıdır.
Tek atı olan köylünün atı, gerçek bir “yaşayan at parçasıdır” – gerçi “bir atın dörtte biri” değildir ama. tam olarak, bir atın “elliikide
[sayfa 140] yirmiyedisi”dir!
[61]
Çiftlik harcamalarınına ilişkin verileri ayrıntısıyla ele alalım.
[Tablo 48.]
[TABLO 48]
AİLE BAŞINA DÜŞEN ÇİFTLİK HARCAMALARININ BİLEŞİMİ
(RUBLE OLARAK)
Gruplar
|
Çobanlar ve Ufaktefek
Şeyler İçin
|
Satın Alma ve
Onarım
|
Kiraya Toprak Tutma
|
Emekçiler ve Götürü İş
|
Toplam
|
Büyükbaş Hayvan Yemi
|
Toplam
|
Yapılar
|
Aletler ve Çiftlik
Hayvanları
|
Toplam
|
a)
b)
c)
d)
e)
f)
Toplam
|
0,52
2,94
5,73
12,01
19,32
51,42
9,37
|
2,63
4,59
14,38
18,22
13,60
56,00
13,19
|
0,08
5,36
8,78
9,70
30,80
75,80
13,14
|
2,71
9,95
23,16
27,92
44,40
131,80
26,33
|
0,25
6,25
17,41
49,32
102,60
194,35
35,45
|
3,52
2,48
3,91
6,11
8,20
89,20
10,54
|
7.00
21,62
50,21
95,36
174,52
466,77
81,69
|
8.12
36,70
71,21
127,03
173.24
510,07
98,91
|
15,12
58.32
121,42
222,39
347,76
976,84
180,60
|
Bu veriler, çok açıktır. Bunlar, yalnızca atı olmayan köylünün
[sayfa 142] çiftliğinin değil, bir atı olan çiftçininkinin de, nasıl tam bir yıkım içinde olduğunu; bu tip köylüleri, çiftlikleri için yüzlerce ruble harcayan, aletlerini iyileştirebilen, “çalışan adam” tutan, geniş-çapta “toprak satın alan”, yılda, 50, 100 ve 200 rublelik toprak kirası ödeyen, az sayıda, ama güçlü köylülerle aynı kaba koyan geleneksel yönetimin ne kadar yanlış olduğunu çarpıcı bir biçimde ortaya koymaktadır.
Bu arada şunu da belirtelim ki, atı olmayan köylünün, “emekçiler ve götürü-iş” için nispeten fazla harcama yapması, büyük bir ihtimalle istatistikçilerin, birbirinden tamamen farklı iki olguyu, patronunun aletleriyle çalışmak zorunda olan işçi kiralanması, yani çiftlik emekçisi ya da gündelikçi kiralanması ile, kiraya verenin toprağını kendi aletleriyle işlemek zorunda olan komşu köylünün kiralanmasını, bu bir tek başlık altında toplam al arıyla açıklanabilir. Anlam bakımından birbirinin tamamen karşıtı olan bu “kiralama” biçimleri V. Orlov’un yaptığı gibi kesin olarak
[sayfa 143] birbirinden ayrılmalıdır. (Bkz:
Moskova Eyaletine Ait İstatistikî Sonuçlar, c. VI, Kısım I.)
Şimdi, tarımdan gelen gelire ilişkin verileri inceleyelim. Ne yazık ki,
Sonuçlar’da bu veriler çok yetersiz bir biçimde incelenmiştir (belki de az olduklarındandır bu). Örneğin, ürünün ne getirdiği sorunu incelenmemiştir: her bir ürün türünün satışına ve satış koşullaatna ilişkin hiç bilgi verilmemiştir. Bu nedenle, aşağıdaki kısa tablo ile yetinelim. [Tablo 49.]
[TABLO 49]
TARIMDAN GELEN GELİR
(RUBLE)
Gruplar
|
Toplam
|
Nakit Gelir
|
Sanayiiden Gelen
Çiftlik Başına Gelir
|
Çiftlik
Başına
|
Kadın-Erkek
Kişi Başına
|
Çiftlik
Başına
|
Tarımdan Gelen
Toplam Gelir (%)
|
a)
b)
c)
d)
e)
f)
|
57,11
127,69
287,40
496,52
698,06
698,39
292,74
|
13,98
25,82
34,88
38,19
49,16
43,65
35,38
|
5,53
23,69
54,40
91,63
133,88
42,06
47,31
|
9,68
18,55
18,93
18,45
19,17
6,02
16,16
|
59,04
49.22
108,21
146,67
247,60
975,20
164,67
|
Bu tabloda hemen göze çarpan istisna, en geniş alanı ekmesine karşın, üst grupta tarımdan gelen gelir yüzdesinin büyük ölçüde düşmesidir. Demek ki, geniş-çaplı çiftçilik, esas olarak doğal (ekonomidedir. Tarım ile girişimci niteliğe sahip “sanayiler” arasındaki bağın ne olduğu yolundaki önemli soruya ışık tutan, bu görünüşteki istisnayı daha yakından incelemek, son derece ilginç olacaktır. Önceden de görmüş olduğumuz gibi, bu tip sanayiler, çok ata sahip köylülerin bütçelerinde özellikle büyük bir önem taşırlar. İncelediğimiz verilerden çıkardığımıza göre, bu bölgedeki köylü burjuvazinin en tipik özelliği, tanm ile ticarî ve sınaî
[sayfa 144] işletmeleri birleştirme eğilimidir.
Birinci olarak, bu tip çiftçileri, salt ve basit çiftçilerle karşılaştırmanın yanlış olduğunu, ikinci olarak da bu koşullar altındaki tarımın çoğu kez yalnızca doğal ekonomi gibi göründüğünü anlamak zor değildir. Tarım ile tarımsal ürünün teknik işlenmesi (değirmencilik, yağcılık, patates-nişastası imalâtı, içki yapımı vb.) birleştirildiği zaman, bu tip çiftçilikten gelen parasal gelir, tarımdan gelen gelir olarak değil de, sınaî kuruluşlardan gelen gelir olarak ele alınabilir. Aslında, gerçekten de, bu durumda tarım, doğal değil, ticarî ekonomi olacaktır. Bir tarımsal ürün yığınını, çiftlik emekçilerinin ve bazı sınaî işletmelerde (örneğin posta işinde) kullanılan atların bakımı için aynî olarak tüketen bir çiftlik için de, aynı şey söylenebilir. Üst grupta gördüğümüz çiftlik tipi, işte tam budur. (Korotoyak uyezdinde 1 Nolu bütçe. 18 kişilik aile, 4 çalışan aile üyesi, 5 çiftlik emekçisi, 20 at; tarımdan gelen gelir – hemen hemen hepsi aynî olmak üzere 1.294 ruble, ve sınaî işletmelerden gelen gelir – 2.676 ruble. Ve bu tip bir “doğal ekonomi köylü çiftliği”, genel bir “ortalama” çıkarma amacıyla, atı olmayan ve tek atı olan çiftliklerle birleştiriliyor.) Bu örnek, tarımsal faaliyetin çapma ve tipine göre yapılan sınıflandırmayı, “sınaî” faaliyetin çapı ve tipine göre yapılan sınıflandırma ile birleştirmenin ne kadar önemli olduğunu bize bir kez daha gösteriyor.
(C) Şimdi, köylülerin geçim düzeyine ilişkin verileri inceleyelim. Yiyecek için yapılan, aynî harcamalar,
Sonuçlar’da eksik yansıtılmıştır. En önemli kalemleri seçelim: tarımsal ürünler ve et.
[Tablo 50.]
[TABLO 50]
KADIN-ERKEK KİŞİ BAŞINA
Gruplar
|
Tahıl Ürünleri
|
Çavdar Cinsinden Aynı Ürünler (Pud)
|
Çavdar Unu (Mera)
|
Arpa ve Darı Unu (Mera)
|
Darı ve Kara
Buğday (Mera)
|
Buğday ve İnce Buğday Unu (Paund)
|
Patates (Mera)
|
Çavdar ve Buğday
|
Diğer Tahıllar
|
Toplam
|
Et (Pud)
|
a)
b)
c)
d)
e)
f)
|
13,12
13,21
19,58
18,85
20,84
21,90
18,27
|
0,12
0,32
0,27
1,02
-
-
0,35
|
1,92
2,13
2,17
2,93
2,65
4,91
2,77
|
3,49
3,39
5,41
1,32
4,57
6,25
4,05
|
13,14
6,31
8,30
6,43
10,42
3,90
7,64
|
13,2
13,4
19,7
18,6
20,9
22,0
18,4
|
4,2
3,0
3,5
4,2
4,2
4,2
3,8
|
17,4
16,4
23,2
22,8
25,1
26,2
22,2
|
0,59
0,49
1,18
1,29
1,79
1,79
1,21
|
Bu tablo, atı olmayan ve tek atı olan köylüleri birleştirmekte ve bunları geri kalan köylülerle karşılaştırmakta haklı olduğumuzu gösteriyor. Adı geçen bu köylü gruplarının ayırdedici özelliği, yiyeceğin yetersiz ve düşük kalitede oluşudur (patates). Tek atı olan köylünün yiyeceği, bazı bakımlardan atı olmayan
[sayfa 145] köylününkinden bile kötüdür. Bu konuda bile, genel “ortalama”, tamamen uydurmadır; köylü yığınlarının yetersiz beslenmesi, yoksul köylülerin hemen hemen birbucuk katı kadar tarımsal ürün ve üç katı kadar
et tüketen, hali-vakti yerinde köylülüğün, yeterli beslenmesi ile gözlerden gizlenmektedir.
Köylülerin yiyeceklerine ilişkin geri kalan verileri karşılaştırmak amacıyla, bütün ürünler, değerleri üzerinden ruble olarak ele alınmalıdır [Tablo 51]:
[TABLO 51]
KİŞİ BAŞINA (RUBLE)
Gruplar
|
Her Tür Un ve Tahıl
|
Sebze, Bitkisel Yağ, Meyve
|
Patates
|
Toplam Hayvansal Ürün*
|
Toplam Hayvansal Ürün*
|
Satın Alınan Toplam Ürün**
|
Toplam Ürün
|
Parasal Kısım
|
Nakit Harcama
|
Tarım Ürünleri İçin
|
Hayvan Ürünleri İçin
|
a)
b)
c)
d)
e)
f)
|
6,62
7,10
9,67
10,45
10,75
12,70
9,73
|
1,55
1,49
1,78
1,34
3,05
1,93
1,80
|
1,62
0,71
1,07
0,85
1,03
0,57
0,94
|
9,79
9,30
12,52
12,64
14,83
15,20
12,47
|
3,71
5,28
7,04
6,85
8,79
6,37>
6,54
|
1,43
1,79
2,43
2,32
1,70
6,41
2,83
|
14,93
16,37
21,99
21,81
26,32
27,98
21,84
|
5,72
4,76
4,44
3,27
4,76
8,63
5,01
|
3,58
2,55
1,42
0,92
2,06
1,47
2,78
|
0,71
0,42
0,59
0,03
-
0,75
0,40
|
* Sığır eti, domuz eti, domuz yağı, koyun eti, tereyağı, süt ürünleri, tavuk ve yumurta.
** Tuz, tuzlu ve taze balık, ringa balığı, votka, bira, çay, şeker.
|
Şu halde, köylülerin yiyeceğine ilişkin genel veriler, yukarda söylenenleri kanıtlamaktadır. Birbirlerinden ayrı üç grubun varlığı kesinlikle görülür: alt grup (atı olmayan ve tek atı olanlar), orta grup (iki ve üç at) ve yiyeceği hemen hemen alt grubun iki
[sayfa 146] katı olan üst grup. Genel “ortalama” ise, bu iki uçtaki grupları yok etmektedir. Yiyecek için yapılan
nakit harcamalar, her iki uçtaki grupta –kır proleterleri ve kır burjuvazisi arasında– gerek mutlak, gerekse nispî olarak en yüksek düzeydedir. Birinciler, orta köylülere nazaran
daha az tükettikleri halde, onlardan
daha fazla satın alırlar; satın aldıkları ürün, yeteri kadar sahip olmadıkları en gerekli tarımsal üründür. Sonuncular ise, daha fazla tükettiklerinden ve özellikle tarımsal olmayan malların tüketimini artırdıklarından daha fazla satın alırlar. Bu iki uçtaki grupların bir karşılaştırması, bize kapitalist bir ülkede, kişisel tüketim maddeleri için nasıl bir içpazar yaratıldığını açıkça gösteriyor.
[sayfa 147]
Kişisel tüketim için geri kalan harcama kalemleri şunlardır [Tablo 52]:
[TABLO 52]
KADIN-ERKEK NÜFUS BAŞINA HARCAMALAR
(RUBLE)
Gruplar
|
Mal, Giysi
|
Yakıt (Saman)
|
Giysi, Ayakkabı
|
Aydınlanma
|
Diğer Ev İhtiyaçları
|
Yiyecek Dışındaki Toplam
Kişisel Tüketim
|
Para Olarak Harcanan Kısım
|
Yiyecek ve Diğer Tüketim Harcamaları Toplamı
|
Para Olarak Harcanan Kısım
|
a)
b)
c)
d)
e)
f)
|
9,73
12,38
23,73
22,21
31,39
30,58
22,31
|
0,95
0,52
0,54
0,58
1,73
1,75
0.91
|
1,46
1,33
2,47
1,71
4,64
1,75
2,20
|
0,23
0,25
0,22
0,17
0,26
0,21
0.22
|
1,64
1,39
2,19
3,44
3,78
1,46
2,38
|
4,28
3,49
5,42
5,90
10,41
5,17
5,71
|
3,87
3,08
4,87
5,24
8,93
3,10
4,86
|
19,21 19,86 27,41 27,71 36,73 33,15
27,55
|
9,59
7,84
9,31
8,51
13,69 11,73
9,87
|
Bu harcamayı, kadın-erkek nüfus başına hesaplamak her zaman doğru değildir, çünkü, örneğin yakıt masrafı, aydınlanma, ev eşyaları vb. aile üyelerinin sayısıyla orantılı değildir.
Bu veriler, ayrıca, köylülüğün (yaşam düzeyine göre) üç ayrı gruba ayrıldığını da gösterir. Üstelik, aşağıdaki ilginç özellikte ortaya çıkar: kişisel tüketimin tümü için yapılan harcamaların nakit kısmı,
alt gruplarda en yüksek düzeyde olduğu halde
(a grubunda harcamaların yarısı parasaldır), üst gruplarda, nakit harcamalar artış göstermez, ancak üçte-bir oranına ulaşır. Bu durum, yukarda belirtilen parasal harcamaların her iki uçtaki gruplarda genellikle
[sayfa 148] arttığı gerçeği ile nasıl bağdaştırılabilir? Açıktır ki, üst gruplarda,
nakit harcamalar, esas olarak,
üretken tüketim (çiftlik için yapılan harcamalar) için olduğu halde, alt gruplarda bu,
kişisel tüketim içindir. Bu konudaki kesin veriler şunlardır [Tablo 53]:
[TABLO 53]
Gruplar
|
Çiftlik Başına Düşen Nakit Harcamalar (Ruble)
|
Çiftlik Başına Düşen Nakit Harcama %
|
Harcamalardaki
Nakit Kısım
%
|
Kişisel Tüketim İçin
|
Çiftlik İçin
|
Vergiler ve Yükümlülükler İçin
|
Toplam
|
Kişisel Tüketim İçin
|
Çiftlik İçin
|
Vergiler ve Yükümlülükler İçin
|
Toplam
|
Kişisel Tüketim
|
Çiftlik
|
a)
b)
c)
d)
e)
f)
|
39,16
38,89
76,79
110,60
190,84
187,83
81,27
|
7,66
24,32
56,35
102,07
181,12
687,03
102.23
|
<15,47 17,77 32,02 49,55 67,90 84,34
34,20
|
62,29 80,98 165,16 262,22 439,86 959,20
217,70
|
62,9
48,0
46,5
42,2
43,4
19,6
37,3
|
12,3
30,0
34,1
39,0
41,2
71,6
46,9
|
24,8
22,0
19,4
18,8
15,4
8,8
15,8
|
100
100
100
100
100
100
100
|
49,8
39,6
34,0
30,7
38,0
35,4
35,6
|
50,6
41,7
46,4
45,8
52,0
70,3
56,6
|
Dolayısıyla, köylülüğün, kır proletaryasına dönüşmesi, esas olarak, tüketim maddeleri için bir pazar yarattığı halde, kır burjuvazisine dönüşmesi, esas olarak, üretim araçları için bir pazar yaratır. Bir başka deyişle, “köylülüğün” alt grupları arasında, işgücünün meta haline geldiğini, üst gruplarda ise üretim araçlarının sermaye haline geldiğini görüyoruz. Her iki dönüşüm de, teorinin genel olarak kapitalist ülkeler için ortaya koyduğu, içpazarın yaratılması sürecine yol açar. îşte bunun için, F. Engels, 1891 kıtlığından sözederken, bunun
kapitalizm için bir içpazar yaratılması[63] anlamına geldiğini söylüyordu – bu önerme, köylülüğün yıkımını ataerkil ekonominin, kapitalist ekonomiye dönüşümü olarak değil de, sadece, “halk üretimi”nin bozulması olarak gören narodniklere saçma gelmektedir.
[sayfa 149]
Bay N. – on, köylülüğün farklılaşması ile bir içpazar yaratılması sürecinin farkına bile varmadan, içpazar konusunda koca bir kitap yazmıştır. “Devlet Gelirlerimizdeki Artışı Nasıl Açıklayacağız?”
(Novoye Slovo [“Yeni Söz”], 1896, n° 5, Şubat) başlıklı makalesinde, bu konu üzerinde şöyle fikir yürütüyor: Amerikan işçisinin gelir tabloları gösteriyor ki, gelir ne kadar düşükse, yiyecek için yapılan nispî harcamalar da o kadar yüksektir. Dolayısıyla yiyecek tüketiminde bir düşüş olursa, öteki ürünlerin tüketiminde daha da büyük bir azalma olur. Rusya’da, ekmek ve votka tüketiminde bir azalma var; o halde, öteki ürünlerin tüketiminde de bir azalma olur, bundan da, köylülüğün hali-vakti yerinde “tabakasının” daha fazla tüketimi, yığınların tüketimindeki azalmayla rahat rahat dengelenmiştir sonucu çıkar. – Bu iddia, üç hata içermektedir: birincisi, köylünün yerine işçiyi koymakla, Bay N. –on, sorundan kaçmış oluyor; sözkonusu olan şey, işçilerin ve
patronların yaratılması sürecidir. İkincisi, köylü yerine işçiyi koymakla, Bay N. –on, bütün tüketimi, kişisel tüketime indirgiyor ve üretken tüketimi, üretim araçları pazarını unutuyor. Üçüncüsü, Bay N. –on, köylülüğün farklılaşması sürecinin, aynı zamanda, doğal ekonominin yerine meta ekonomisinin geçmesi süreci olduğunu, dolayısıyla da, pazarın, tüketimdeki artışla değil, (daha bol olsa da) aynî tüketimin (pek bol olmasa da) nakit tüketime ya da ödemeli tüketime dönüşmesiyle yaratılabileceğini unutuyor. Az önce gördük ki, atı olmayan köylüler daha az tüketirler, ama orta köylülükten daha fazla kişisel tüketim maddeleri alırlar. Yoksulla şırlar, ama aynı zamanda daha fazla para alır ve harcarlar, – ve sürecin bu her iki yanı da, kapitalizm için gereklidir.
Bitirirken, bütçe rakamlarından yararlanarak, köylülerin ve kırsal işçilerin yaşam düzeylerini karşılaştıralım. Kişisel tüketim düzeyini, kişi başına değil de, çalışan yetişkin insan başına hesaplarsak (yukarıda sözü geçen derlemede Nijni-Novgorod istatistikçilerinin kullandığı oranlara göre), şu tabloyu elde ederiz [Tablo 54]:
[sayfa 150]
[TABLO 54]
ÇALIŞAN YETİŞKİN KİŞİ BAŞINA
Gruplar
|
Tüketilen Ürün
|
Ruble Olarak
Harcamalar
|
Çavdar Unu (Mera)
|
Arpa ve Darı Unu (Pud)
|
Darı ve Karabuğday
(Mera)
|
Buğday ve İnce Buğday Unu (Pud)
|
Patates (Mera)
|
Çavdar Cinsinden
Toplam Tarımsal Ürün
|
Et (Pud)
|
Yiyecek İçin
|
Geri Kalan Kişisel
Tüketim İçin
|
Toplam
|
a)
b)
c)
d)
e)
f)
|
17,3
18,5
26,5
26,2
27,4
30,8
24.9
|
0,1
0,2
0,3
1,4
-
-
0,5
|
2,5
2,9
3,0
4,3
3,4
6,9
3,7
|
4,7
4,7
7,3
2,0
6,0
8,5
5,5
|
17,4
8,7
12,2
9,0
13,6
5,5
10,4
|
23,08 22,89 31,26 32,21 32,88
36,88
33,78
|
0,8
0,7
1,5
1,8
2,3
2,5<
1,4
|
19,7
22,7
29,6
30,7
32,4
39,3
29,1
|
5,6
4,8
7,3
8,3
13,9
7,2
7,8
|
25,3
27,5
36,9
39,0
46,3
46,5
36,9
|
Kırsal işçilerin yaşam düzeyine ilişkin verileri bununla karşılaştırmak için, önce ortalama emek fiyatlarını ele almalıyız, Voronej eyaletinde yıllık olarak kiralanan bir çiftlik emekçisinin, 10 yıl için (1881-1891) ortalama ücreti 57 ruble, yeme içme vb. masrafları ile birlikte ise 99 ruble
idi, öyle ki, yeme içme vb. masrafları 42 ruble tutuyordu. Verilmiş-toprak sahibi çiftlik emekçilerinin ve gündelikçilerin (atı olmayan ve tek atı olan köylüler) kişisel tüketim miktarı, bu düzeyin çok altındadır. Bir ailenin geçim, maliyeti, atı olmayan köylü için (4 kişilik bir aile) sadece 78 ruble ve tek atı olan “köylü” için (5 kişilik bir aile) 98 rubledir, yani
bir çiftlik emekçisinin geçim maliyetinden daha azdır. (Atı olmayan ve tek atı olan köylülerin bütçelerine, çiftlik harcamalarını ve vergi yükümlülüklerini dahil etmedik, çünkü, bu bölgede, verilmiş-topraklar,
[sayfa 151] vergilerin miktarından daha düşük olmayan bir para karşılığında kiraya verilmektedir.) Beklendiği gibi, verilmiş-toprağına bağlanmış olan emekçinin durumu, bu bağdan kurtulmuş olan emekçinin durumundan daha kötüdür (insanların verilmiş-topraklara bağlanmasıyla, toprak köleliğinin ve kişisel bağımlılığın çok büyük ölçüde geliştiğine değinmiyoruz bile). Çiftlik emekçisinin nakit harcamaları, tek atı olan ve atı olmayan köylünün kişisel tüketim için yaptığı nakit harcamalardan çok daha yüksektir. Dolayısıyla, halkın verilmiş-topraklarına bağlı tutulması, içpazarın gelişimini geciktirmektedir.
İkinci olarak, çiftlik emekçilerinin kişisel tüketimine ilişkin Zemstvo istatistiklerinden yararlanabiliriz.
Orel Eyaletine Ait İstatistiki Sonuçlar’dan, Karişev uyezdine ait verileri ele alalım (c. V, Kısım 2, 1892). Bu veriler, 158 ücretli tarım emeği olayına ait bilgilere dayanmaktadır.
Aylık ilişkiyi yıllık ilişkiye çevirirsek aşağıdaki tabloyu elde ederiz [Tablo 55]:
[sayfa 152]
[TABLO 55]
Gruplar
|
Orel Eyaletinde Bir
Çiftlik Emekçisinin
Beslenmesi
|
Voronej Eyaletinde
Bir “Köylü”nün
Beslenmesi
|
En
Az
|
En
Çok
|
Ortala-
ma
|
Tek Atı
Olan
|
Atı
Olmayan
|
Çavdar unu (pud)
Bulgur (pud)
Darı (pud)
Patates (mera)
Çavdar cinsinden toplam*
Domuz yağı (pound)
Bütün yiyeceklerin yıllık
maliyeti (ruble)
|
15,0
4,5
1,5
18,0
22,9
24,0
-
|
24,0
9,0
1,5
48,0
41,1
48,0
-
|
21,61
5,25
1,5
26,9
31,8
33,0
40,5
|
18,5
2,9
+4,8
ince buğday
unu (pound)
8,7
22,8
28,0
27,5
|
17,3
2,5
4,9
17,4
23,0
32,0
25,3
|
* Yukarda belirtilen biçimde hesaplanmıştır.
|
Dolayısıyla, tek atı olan ve atı olmayan köylülerin yaşam düzeyi, çiftlik emekçisininkinden daha yüksek değildir, ve ancak, çiftlik emekçisinin asgarî yaşam düzeyine yaklaşmaktadır.
Buna göre köylülüğün alt grubuna ait verilerin taranmasından çıkan genel sonuç şudur: gerek köylülüğün alt kesimini dışına süren öteki gruplarla ilişkisi açısından, gerekse ailenin geçim harcamalarının ancak bir kısmını karşılayan çiftliğinin çapı, geçim kaynakları (işgücünün satılması) ve son olarak da yaşam düzeyi açısından, bu grubu, verilmiş-toprak sahibi çiftlik emekçileri ve gündelikçiler arasında saymak gerekir.
Böylece köylü bütçeleri hakkındaki Zemstvo istatistiklerinin sergilenmesini bitirirken, Değerlendirme Sonuçları’nın derleyicisi ve Hasatların ve Tahıl Fiyatlarının Etkisi vb. (c. II.) adlı ünlü kitaptaki, köylü bütçeleri üzerine makalenin yazarı Bay Şçerbina’nın, bütçe verilerini incelerken kullandığı yöntemleri incelemeden geçemeyiz[64] Bay Şçerbina, Sonuçlar’ın bir yerinde, “ünlü ekonomi politikçi K. Marx’ın” teorisini kullandığını söylemektedir (s. 111); İşin aslında, bu teoriyi kesinlikle tahrif etmekte, değişmeyen ve değişen sermaye arasındaki farkı, sabit ve döner sermaye arasındaki farkla karıştırmakta (ibid), ve tamamen saçmalayarak gelişmiş kapitalizme ait bu terim ve kategorileri, köylü tarımına uygulamaktadır vb. (Passim). Bay Şçerbina’nın, bütçe verilerine ilişkin incelemesinin tümü, “ortalama büyüklüklerdin kaba ve görülmemiş bir istismarından başka bir şey değildir. Bütün değerlendirme sonuçları, “ortalama” köylüyle ilgilidir. 4 uyezd için hesaplanan topraktan gelen gelir, çiftliklerin sayısına bölünmüştür, (bu gelirin, atı olmayan köylü için aile başına 60 ruble kadar, zengin köylü için 700 ruble kadar olduğunu hatırlayalım). “Çiftlik başına düşen”, “değişmeyen sermaye miktarı” (aynen böyle diyor!!?) [sayfa 153] (s. 114), yani bütün malın değeri saptanıyor; aletlerin “ortalama” değeri, ticarî ve sınaî kuruluşların ortalama değeri (aynen böyle!), çiftlik başına 15 ruble olarak bulunuyor. Bay Şçerbina, bu kuruluşların, hali-vakti yerinde azınlığın Özel mülkleri olduğu yolundaki ayrıntıyı unutuyor, ve bunları, herkes arasında “eşit olarak” pay ediyor! Kirayla toprak tutmak için yapılan “ortalama” harcama saptanıyor (s. 118); daha önce gördüğümüz gibi, bu, tek atı olan köylü için 6 ruble, zengin köylü için ise 100-200 ruble tutarındadır. Bunların hepsi ekleniyor ve çiftlik sayısına bölünüyor. “Sermayenin onarımı” için yapılan “ortalama” harcama bile saptanıyor (ibid). Bunun ne anlama geldiğini ancak Tanrı bilir. Eğer, aletlerin ve çiftlik hayvanlarının yerine konması ve onarımı anlamına geliyorsa, daha önce de aktarmış olduğumuz rakamlar şöyledir: atı olmayan köylüde, bu harcama, çiftlik başına 8 (sekiz) köpek’e eşittir, zengin köylüde ise 75 ruble’dir. Eğer bu “köylü çiftliklerini” toplar ve toplanan kalemler sayısına bölersek, Bay Şçerbina’nın Ostrogojsk uyezdine ait sonuçlarda (c. II, Kısım 2, 1887) keşfettiği ve daha sonra pek parlak bir biçimde uyguladığı “ortalama ihtiyaçlar yasası”nı elde edeceğimiz açık değil midir? Ve böyle bir “yasa”dan, “köylünün asgarî ihtiyaçlarını değil, ortalama düzeydeki ihtiyaçlarını karşıladığı” (s. 123 ve birçok yerlerde), köylü tarımının özel bir “gelişme tipi” olduğu (s. 100) vb., vb. sonucunu çıkarmak zor olmayacaktır. Kır proletaryası ile, köylü burjuvaziyi “eşit kılan” bu ustaca yol, daha önceden de karşılaştığımız verilmiş-topraklara göre sınıflandırma ile destekleniyor. Eğer bunu, örneğin bütçe verilerine uygulamış olsaydık, verilmiş-toprağın yarısını (23,5 desiyatin) kiraya veren, 1,3 desiyatin eken, esas olarak “kişisel sanayiler” sayesinde yaşayan (hayret, kulağa nasıl da hoş geliyor!), ve kadın-erkek 10 kişi için 190 rublelik bir gelir sağlayan (Korotoyak uyezdinde 10 Nolu bütçe) köylü ile; ek olarak, kirayla 14,7 desiyatinlik toprak tutan, 23,7 desiyatin eken, çiftlik emekçileri kullanan ve kadın-erkek 10 kişi için 1.400 rublelik bir geliri olan (Zadonsk uyezdinde 2 Nolu bütçe) köylü gibi köylüleri bir grupta (örneğin, aile başına 15-20 desiyatinlik, büyük verilmiş-toprak parçalarına sahip olan köylüler kategorisinde), birleştirebilirdik. Eğer, çiftlik emekçilerinin ve gündelikçilerin çiftliklerini, işçi çalıştıran köylülerin çiftlikleriyle toplar da, toplamı, eklenen kalemler sayısına bölersek, özel bir “gelişme tipi” bulacağımız ortada değil mi? Her zaman ve yalnız köylü tarımına ilişkin “ortalama” verileri kullanmak yeter, köylülüğün farklılaşması hakkındaki “yanlış fikirleri” bir daha geri doğmamak üzere yok etmiş [sayfa 154] olursunuz. Hasatların Etkisi vb. adlı kitaptaki makalesinde, bu yöntemi en grand [Büyük ölçüde. -ç.] kullanmakla, Bay Şçerbina’nın yaptığı şey işte budur. Bu makalede, bütün Rus köylülüğünün bütçelerini hesaplamak için büyük bir çabaya girişilmiş – ve hep, o aynı, denenmiş, “ortalamalar” yolu kullanılmış. Rus iktisadî yazınının gelecekteki tarihçisi, narodnizmin önyargıları yüzünden, iktisadî istatistiğin en basit gereklerinin bile unutulduğunu, yani patronlar ile ücretli işçiler arasında onları birleştiren toprak tasarrufu biçimine ve aralarındaki orta tiplerin çokluğuna ve çeşitliliğine bakılmaksızın kesin bir ayrım yapmak gerektiğinin unutulduğunu hayretle görecektir.
XIII. İKİNCİ BÖLÜMDEN ÇIKAN SONUÇLAR
Yukarıda incelenmiş olan verilerden çıkartılacak ana noktaları özetleyelim.
1) Bugünkü Rus köylülüğünün içinde bulunduğu toplumsal ve ekonomik durum, meta ekonomisidir. (Güney-doğu sınır bölgelerine ya da sınaî eyaletlere kıyasla bu konuda en geri bölge olan) merkezî tarım kuşağında bile, köylü, tamamen pazara bağlıdır; bu bağlanış vergilerin ödenmesinden başka, ayrıca, hem kişisel tüketimi, hem de çiftçiliği açısındandır.
2) Köylülük (tarımsal ve köy topluluğu) arasındaki toplumsal ve ekonomik ilişkiler sistemi, her meta ekonomisinin ve her kapitalist düzenin yapısında bulunan bütün çelişkilerin burada da var olduğunu bize göstermektedir: rekabet, iktisadî bağımsızlık için mücadele, (satın alınabilir ve kirayla tutulabilir) toprakların kapılması, üretimin bir azınlığın elinde toplanması, çoğunluğun proletarya saflarına itilmesi, bunların, ticarî sermaye ve çiftlik emekçisi kiralanması aracılığıyla, bir azınlık tarafından sömürülmesi gibi. Köylülük arasında, tamamen kapitalist sisteme özgü bu çelişkili biçimin damgasını taşımayan, yani çıkarlar arasındaki bir mücadeleyi ve düşmanlığı ifade etmeyen, bazıları için lehte, ötekiler için aleyhte olmayan bir tek iktisadî olgu bile görülmez. Toprağın kirayla tutulmasında, toprağın satın alınmasında, tamamen karşıt tipteki “sanayiler”de durum hep böyledir; ayrıca çiftçilikteki teknik ilerlemede de durum budur.
Yalnız Rusya’daki kapitalizm açısından değil, genel olarak narodnik doktrinin taşıdığı anlam açısından da bu sonuca büyük önem [
sayfa 155] veriyoruz. “Topluluk” tipi köydeki, iktisadî ilişkiler sisteminin hiç de özel bir iktisadî biçim olmadığını (“halk üretimi” vb. gibi)’ sadece sıradan bir küçük-burjuva iktisat biçimi olduğunu açık ve çürütülmez biçimde gösteren, işte asıl bu çelişkilerdir. Gecen yarım yüzyılda, bizde egemen olan teorilere karşın, Rus topluluk köylülüğü, kapitalizmin muhalifi olmamış, tam tersine onun en derin ve en sağlam temeli olmuştur. En derin – çünkü burada, bütün yapay” etkilerden uzakta ve kapitalizmin gelişmesini engelleyen bütün kurumlara karşın, bizzat “topluluğun” içinde, kapitalizmin unsurlarının durmadan oluştuğunu görmekteyiz. En sağlam – çünkü genel olarak tarım, özel olarak da köylülük, uzak geçmişe ait geleneklerin, ataerkil yaşama ait geleneklerin çok yoğun baskısı altındadır, bunun sonucu olarak da, kapitalizmin dönüşüm yaratan etkileri (üretici güçlerin gelişmesi, bütün toplumsal ilişkilerin değişmesi vb.) burada çok yavaş ve tedricen ortaya çıkar.
3) Köylülük arasındaki iktisadî çelişkilerin tümü, köylülüğün farklılaşması dediğimiz şeyi oluşturur. Köylülerin kendileri de çok yerinde ve açık bir biçimde bu oluşumu “köylülükten çıkma” “terimiyle tanımlıyorlar.
Bu oluşum, eski, ataerkil köylülüğün kesinlikle dağıldığını ve
yeni tip kır sakinlerinin doğduğunu gösteriyor.
Bu tipleri tanımlamaya geçmeden önce, şu noktaya da değinelim. Bizim yazınımızda, çok önceden bu süreçten söz edilmiştir ve sık sık da edilmektedir. Örneğin Valuyev Komisyonunun
[66] çalışmalarından yararlanan Bay Vasilçikov, o zamanlar, Rusya’da “kır proletaryasının” oluşmasından ve “köylünün toplumsal durumundaki farklılaşmadan” söz etmişti.
(Toprak Mülkiyeti ve Tarım, 1 baskı, c. I, Bolüm IX.) V. Orlov
(Moskova Eyaletine Ait İstatistiki Sonuçlar, c. IV, Kısım 1, s. 14) ve daha birçokları da bu gerçeğe değinmişti. Ama bütün bu değinmeler bölükpörçük kalmıştır. Bu olguyu sistematik bir biçimde incelemek için hiç bir çaba gösterilmemiştir, işte bu yüzden de, Zemztvo evden eve sayımlarının sağladığı zengin verilere rağmen, bugüne kadar bu olgu hakkında yeterli bilgiye sahip olamadık. Bu konuyla ilgili bir başka gerçek de şudur: bu sorunla uğraşan yazarların çoğunluğu, köylülüğün parçalanmasını, basit bir mülk eşitsizliğinin ortaya çıkması olarak genel olarak narodniklerin ve özel olarak da Bay Karişev’in
(Kirayla Toprak Tutma hakkındaki kitabına ve
Russkoye Bogatstvo’daki
[sayfa 156] makalelerine bakınız) pek sevdikleri terimi kullanırsak, basit “farklılaşma” olarak görmüşlerdir. Kuşkusuz, mülk eşitsizliğinin ortaya çıkması bütün sürecin başlangıç noktasıdır, ama bu süreç, hiç de, mülk “farklılaşmasıyla” sınırlanmış değildir. Eski köylülük, yalnızca “farklılaşmakla” kalmıyor, tamamen dağılıyor, yok oluyor, her bakımdan yeni tipteki kır sakinleri tarafından, tarımdan atılıyor – bu yeni tipler, meta ekonomisinin ve kapitalist üretimin egemen olduğu bir toplumun temelidir. Bu tipler, kır burjuvazisi (esas olarak küçük-burjuvazi) ve kır proletaryasıdır – tarımdaki meta üreticileri sınıfı ile ücretli tarım işçileri sınıfıdır.
Tarımsal kapitalizmin oluşma süreci hakkındaki salt teorik tahlilin, küçük üreticilerin farklılaşmasının bu süreçte önemli bir etken olduğunu belirtmesi, son derece öğreticidir.
Kapital’in III. Cildindeki en ilginç bölümlerden birini, yani Kırkyedinci Bölümü, “Kapitalist Toprak Rantının Doğuşu”nu kastediyoruz. Marx, bu doğuşun, başlangıç noktası olarak
emek-rantı (Arbeitsrente)
alır – “bunda, doğrudan üretici, fiilen ya da hukuken kendisine ait olan emek aletlerini kullanarak (saban, sığır vb.) haftanın bir kısmında, gerçekten kendisine ait olan toprağı eker, geri kalan günlerde ise, feodal beyden hiç bir karşılık almadan, feodal beyin malikânesinde çalışır. ...”
(Das Kapital, III, 2, 323; Rusça çeviri, 651). Öteki rant biçimi,
aynî-ranttır (Produktenrente), burada, doğrudan üretici, ürünün tamamını, bizzat kendisinin işlediği toprakta üretir, ve artı-ürünün tümünü aynî olarak toprak sahibine verir. Burada, üretici daha bağımsız hale gelmiştir ve emeği ile, vazgeçilmez gereksinmelerini karşılayan ürün miktarının üstünde bir fazla elde etme olanağını bulmaktadır. Bu rant “biçimi de ayrı ayrı doğrudan üreticilerin iktisadî durumunda daha büyük farklılıklara yol açacaktır. En azından böyle bir farklılaşma olanağı mevcuttur ve doğrudan üreticinin kendisinin de, öteki emekçileri doğrudan doğruya sömürme yollarını elde etmesi mümkündür.” (s. 329; Rusça çeviri, 657.)
[68] O halde, doğal ekonomi hâlâ egemenken, bağımlı köylünün, bağımsızlığında bir genişleme olur olmaz, hemen orada köylülerdeki farklılaşmanın tohumları ortaya çıkacaktır. Ama bu
[sayfa 157] tohumlar, ancak bundan sonraki rant biçimi altında, aynî-rantın biçiminde basit bir değişikliği yansıtan
para-rant altında gelişebilirler. Doğrudan üretici, toprak sahibine, ürünü değil, bu ürünün fiyatını verir.
Bu rantın temeli gene aynıdır: doğrudan üretici şimdiye kadar olduğu gibi, geleneksel olarak toprağı tasarrufunda bulundurur, ama “bu rant tipinin temeli ... yok olma yolundadır” (330.) Para-rant “ticarette, kent sanayiinde, genel olarak meta üretiminde ve dolayısıyla da para dolaşımında önemli ölçüde bir gelişme öngörür” (331).
[69] Bağımlı köylü ile toprak sahibi arasındaki genel yargılara bağlı geleneksel ilişki, burada sözleşmeye dayanan salt bir para ilişkisine dönüşür. Bu, bir yandan eski köylülüğün mülksüzleştirilmesine, öte yandan da, köylünün toprağını ve özgürlüğünü satın almasına yol açar. “Üstelik aynî-rantın para-ranta dönüşmesi, para karşılığı kendilerini kiraya veren, mülksüz bir gündelikçiler sınıfının oluşması ile kaçınılmaz olarak bir arada ilerler, hatta bu gündelikçiler sınıfının oluşumu daha önce başlar Bu yem sınıfın ancak münferit bir biçimde ortaya çıktığı doğuş döneminde, kıra ödemelerine tâbi olan
(rentepflichtigen) daha zengin köylüler arasında ücretli tarım emekçilerini, kendi hesaplarına sömürme âdeti, zorunlu olarak gelişir. ... Bu yolla, yavaş yavaş belirli bir miktar servet biriktirme ve geleceğin kapitalistleri haline gelme olanağına kavuşurlar. Kendi kendine çalışan toprağın eski zilyetleri ise, kapitalist kiracılar için bir yeşerme ortamı sağlamış olurlar ki, bunun gelişmesi, kırlık bölgelerin sınırları ötesindeki kapitalist üretimin genel gelişmesi tarafından belirlenir.”
(Das Kapital, III, 2, 332; Rusça çeviri 659-660.)
[70]
4) Her iki uçtaki köylü gruplarının, orta “köylülük” aleyhine gelişmesine yol açan köylülükteki farklılaşma, iki yeni tip kır sakini yaratır. Her iki tipin ortak özelliği, ekonomilerin meta, para niteliğidir. Bu yeni tiplerden birincisi, kır burjuvazisi ya da hali-vakti yerinde köylülüktür. Çeşitli biçimleriyle ticarî tarım yapan bağımsız köylüler (bellibaşlı biçimler Dördüncü Bölümde
[sayfa 158] tanımlanacaktır), sonra, ticarî ve sınaî kuruluş sahipleri, ticarî işletme sahipleri vb. bu gruba dahildir. Ticarî tarım ile, ticarî ve sınaî işletmelerin birleştirilmesi, özellikle
bu köylülüğe has olan “tarımın sanayi ile birleştirilmesi” tipidir. Tahıl satmak amacıyla kirayla toprak tutma (tarımsal kuşakta) bunların çiftliklerinde çok büyük bir rol, çoğu kez verilmiş topraklardan daha önemli bir rol oynadığından, bu hali-vakti yerinde köylüler arasından bir kapitalist çiftçiler sınıfı doğar. Çoğu durumda, çiftliğin büyüklüğü, ailede mevcut olandan daha büyük bir emek gücü gerektirir, bu nedenle, bir çiftlik emekçileri ve daha da önemlisi, bir gündelikçiler grubunun oluşması, hali-vakti yerinde köylülüğün var olması için zorunlu bir koşuldur.
Bu köylülerin net gelir biçiminde elde ettikleri fazla nakit, ya bizim kırsal bölgelerimizde son derece gelişmiş olan ticarî işlemlere ve tefeciliğe yöneltilir, ya da elverişli koşullar altında, toprak satın almaya, çiftliği iyileştirmeye vb. yatırılır. Bir sözcükle, bunlar, küçük tarımcılardır. Köylü burjuvazi, sayısal olarak, köylülüğün küçük bir azınlığını, muhtemelen toplam aile sayısının ancak beşte-birini (nüfusun yaklaşık olarak onda-üçünü) oluşturur; kuşkusuz bu oran, bölgelere göre, büyük ölçüde dalgalanmaktadır. Ama, toplam köylü tarımında, köylülüğe ait toplam üretim araçları miktarında, köylülüğün yetiştirdiği toplam ürün miktarında sahip olduğu ağırlık açısından, köylü burjuvazi, kesinlikle egemen durumdadır. Bunlar, bugünkü kırsal bölgelerin efendileridir.
5) Öteki yeni tip, kır proletaryası, verilmiş-toprak sahibi, ücretli işçilerdir. Bu grup, hiç toprağı olmayanlar da dahil olmak üzere, yoksul köylüleri içerir; ama, Rus kır proletaryasının en tipik temsilcisi, verilmiş-toprak sahibi çiftlik emekçisi, gündelikçi, vasıfsız emekçi, yapı işçisi ya da öteki verilmiş-toprak sahibi işçilerdir. Bir parçacık toprak üzerinde yapılan önemsiz çiftçilik, tam bir yıkım halinde olan bir çiftlik (toprağın kiraya verilmesi bunu özellikle tanıtlıyor), işgücünü satmadan yaşamanın olanaksız oluşu (= yoksul köylülerin “sanayiler’!), son derece düşük bir yaşam düzeyi (muhtemelen, verilmiş-toprağı olmayan işçininkinden bile düşük) – işte bu tipin, ayırdedici özellikleri bunlardır.
[
sayfa 159] Toplam köylü ailelerinin en az yarısını (yaklaşık olarak nüfusun 4/10’unu), yani bütün atı olmayan köylüleri ve tek atı olan köylülerin büyük bir kısmını, kır proletaryasına dahil etmek gerekir (kuşkusuz, bu toptan ve yaklaşık bir hesaptır ve farklı bölgelere, yerel koşullara göre, az ya da çok önem taşıyan değişikliklere uğrayabilir). Köylülüğün böyle büyük bir bölümünün daha şimdiden kır proletaryasına dahil olduğuna inanmaya bizi iten nedenler yukarda açıklanmıştır.
Ayrıca eklemek gerekir ki, kapitalizmin, özgür topraksız
işçi gerektirdiği yolundaki teorik önerme, bizim yazınımızda, çoğu kez, son derece basmakalıp bir anlayışla ele alınmaktadır. Bu önerme, esas eğilimi yansıtması bakımından doğrudur, ama kapitalizm, tarıma, özellikle yavaş olarak ve son derece çeşitli biçimler altında girer. Kırsal işçiye toprak verilmesi, çoğu kez bizzat kırsal patronların çıkarınadır, ve bunun için de, ufak bir toprak parçasına sahip kırsal işçi tipi, bütün kapitalist ülkelerde görülebilen bir tiptir. Bu tip, farklı ülkelerde farklı biçimler alır: İngiliz rençberi, Fransa’daki ya da Ren eyaletlerindeki küçük toprak parçasına sahip köylü ile aynı şey değildir, ve bu sonuncular da, Prusya’daki Knecht’ın aynısı değillerdir. Bunların herbiri özel bir tarımsal sistemin, geçmişteki özel tarımsal ilişkilerin izlerini taşır – ama bu durum, iktisatçının, onların hepsini, tek tip tarım proleteri olarak sınıflandırmasına engel teşkil etmez. Ufak toprak parçası üzerinde hak sahibi olmasının hukukî temeli, böyle bir sınıflandırmada hiç önemli değildir. İster toprak onun tam mülkiyetinde olsun (küçük bir toprak parçasına sahip köylüde olduğu gibi), ister sadece toprak beyinin, ya da
Rittergutsbesüzer’in [Malikâne beyi.
-ç.] izniyle toprağı kullanıyor olsun, nihayet, ya da bu toprağa Büyük-Rus
[sayfa 160] köylü topluluğunun bir üyesi olarak sahip olsun – hiç farketmez.
Yoksul köylüleri, kır proletaryası arasında saymakla, hiç de yeni bir şey söylemiş olmuyoruz. Bu terim, daha önce de, birçok yazar tarafından sıksık kullanılmıştır, ve ancak narodnikler, genel olarak köylülükten, kapitalizme karşı bir şeymiş gibi sözetmekte ve “köylülüğün” çoğunluğunun, daha şimdiden, genel kapitalist üretim sistemi içinde, ücretli tarım ve sanayi işçileri olarak tamamen belirli bir yer işgal ettiği gerçeğine gözlerini kapamakta direnmektedirler. Bizde, insanlar, köy topluluğunu ve köylülüğü vb. muhafaza eden tarım sistemine övgüler düzmekten ve onu, tarımın, kapitalizm temeli üzerinde örgütlendiği Ostsee sistemiyle karşılaştırmaktan pek hoşlanıyorlar. Bu nedenle, Ostsee bölgesindeki
[72] hangi tarımsal nüfus tiplerinin, bazan, çiftlik emekçileri ve gündelikçiler sınıfına sokulduğuna bir gözatmak ilginç olacaktır. Ostsee eyaletlerindeki köylüler, büyük toprak parçalarına (ayrı ayrı parçalar olarak, 25-50 desiyatin) sahip olanlar, (3-10 desiyatinlik toprağa sahip olan) rençberler ve topraksız köylüler olarak ayrılmaktadır, Bay S. Korolenko’nun çok haklı olarak dediği gibi, rençber “merkezî eyaletlerdeki genel Rus köylüsü tipine çok benzer”
(Kiralanmış Emek, s. 495); zamanını, devamlı olarak, iş aramak, ve toprağını işlemek arasında bölmek zorundadır. Ama bizim için asıl ilginç olan,
çiftlik emekçilerinin iktisadî durumudur. İşin aslında, toprak beyleri, bunlara, ücret yerine,
toprak dağıtmayı kârlı bulmaktadırlar. Ostsee çiftlik emekçilerinin topraklarından bazı örnekler verelim. (1) 2 desiyatinlik toprak
(Loftstelle’i desiyatine çevirdik: 1
Loftstelle = 1/3 desiyatin); koca, günde 25 köpeklik bir
[sayfa 161] ücret karşılığında yılda 275 gün, karısı ise 50 gün çalışıyor; (2) 2
2/
3 desiyatinlik toprak; “çiftlik emekçisi, 1 at, üç inek, üç koyun ve 2 domuz beslemektedir” (s. 508, 518); çiftlik emekçisi bir hafta çalışıp, bir hafta çalışmıyor, karısı 50 gün çalışıyor; (3) 6 desiyatinlik toprak (Bauska uyezdi, Korland eyaleti), “çiftlik emekçisi, 1 at, üç inek, üç koyun ve birkaç domuz beslemektedir” (s. 518), haftada 3 gün çalışıyor, karısı yılda 35 gün çalışıyor; (4) Korland eyaleti, Hasenpoth uyezdi – 8 desiyatinlik toprak, “çiftlik emekçileri, herhalde, unlarını değirmende bedava öğütür, parasız tıbbî yardım ve ilâç alır ve çocuklarını okula yollar.” (s. 519) vb.. Okurun dikkatini, bu çiftlik emekçilerinin
topraklarının büyüklüğüne ve yaptıkları tarımın çapına, yani narodniklerin görüşüne göre, bizim köylüleri, kapitalist üretime tekabül eden Avrupa’daki genel tarım sisteminden ayıran koşullara çekmek isteriz. Adı geçen yayında verilen
bütün örnekleri birleştirdim: 10 çiftlik emekçisi, 31,5 desiyatinlik toprağa sahiptir, yani emekçi başına ortalama 3,15 desiyatin düşmektedir. Burada,
yılın daha az bir kısmında toprak beyi için çalışan (koca, yılın yarısında, karısı 30-50 gün) köylülerle, herbiri 2, hatta 3 inek sahibi olan tek atlı köylüler de, çiftlik emekçilerinin içinde sayılmıştır. Şimdi, soru şudur: bizim “topluluk köylüsü” ile bu tipteki bir Ostsee çiftlik emekçisi arasındaki o ünlü fark nedir? Ostsee bölgesinde, her şey kendi adıyla çağrıldığı halde, Rusya’da çiftlik emekçileri, zengin köylülerle birleştiriliyor, “ortalamalar” çıkarılıyor ve “topluluk ruhu”, “emek ilkesi”, “halk üretimi” ve “tarımla sanayilerin birleşmesi” hakkında duygusal laflar ediliyor.
6) Bu Reform-sonrası “köylülük” tipleri arasındaki halka ise,
orta köylülüktür. Bunlar, meta üretimindeki gelişmenin
asgarî düzeyde oluşuyla göze çarparlar. Bu köylü kategorisine ait bağımsız tarımsal emek, muhtemelen, yalnızca en iyi yıllarda, ve özellikle elverişli koşullar mevcut olduğu zaman geçimlerini karşılarlar, bunun için de durumları son derece tehlikelidir. Orta köylü, çoğu kez emek-hizmeti vb. ile ödenmek üzere borçlanma yoluna başvurmadan, gene, kısmen, işgücünün satılması demek olan, fazladan bir “yardımcı” iş aramadan vb. iki yakasını bir araya getiremez. Her kötü hasat, orta köylü yığınlarını proletarya saflarına fırlatır. Toplumsal ilişkilerinde, bu grup, eğilim duyduğu, ama ancak küçük bir mutlu azınlığın dahil olmayı başardığı üst grupla, tüm toplumsal evrim hareketiyle itildiği alt grup arasında sallanıp durur. Böylece, özel olarak, kapitalist ekonomiye has olan bir süreç yer alır, ortadaki üyeler silinip gider, uçtakiler pekişir – bu,
[sayfa 162] “köylülükten çıkma” sürecidir.
7) Köylülüğün farklılaşması, kapitalizm için bir içpazar yaratır. Alt grupta, pazarın oluşumu, tüketim maddelerinden dolayı gerçekleşir (kişisel tüketim pazarı). Kır proletaryası, orta köylülüğe oranla, daha
az tüketir, üstelik de, en kötü kalitede yiyecek tüketir (ekmek yerine patates vb.), ama
daha çok satın alır. Bir köylü burjuvazinin oluşması ve gelişmesi ise, iki biçimde pazar yaratır: Birinci ve esas olarak, üretim araçları için (üretken tüketim pazarı), çünkü hali-vakti yerinde köylülük gerek “zor durumdaki” topak beylerinden, gerekse yıkım halindeki köylülerden “topladığı” üretim araçlarını sermayeye dönüştürme çabasındadır. İkincisi, daha zengin köylülerin gereksinmelerinin artmasından dolayı, burada da, kişisel tüketim için bir pazar yaratılır.
8) Köylülükteki f arklılaşmanın ilerleyip ilerlemediği ve eğer ilerliyorsa, hangi hızla ilerlediği konusunda, elimizde birleşik tablolardaki verilerle karşılaştırabileceğimiz kesin istatistikler yoktur (§ I-VI). Buna şaşmamak gerekir, çünkü şimdiye kadar, (daha önce de belirttiğimiz gibi) köylülükteki farklılaşmayı durağan haliyle bile, sistematik olarak incelemek ve bu sürecin hangi biçimler içinde gerçekleştiğini belirtmek için hiç bir çaba harcanmamıştır.
Ama, kırsal bölgelerimizin iktisadına ait bütün genel veriler, kesintisiz ve hızla artan bir farklılaşmayı göstermektedir: bir yandan, “köylüler” topraklarını bırakıyor ve kiraya veriyorlar, atı olmayan köylülerin sayısı büyüyor, “köylüler” kentlere kaçıyor vb.; öte yandan “köylü tarımındaki ilerici eğilimler” de kendi yolunu izliyor, “köylüler” toprak satın alıyor, çiftliklerini iyileştiriyor, demir saban kullanıyor, ot tarımını, sütçülüğü vb. geliştiriyor. Oluşumun bu birbirine tamamen karşıt iki yönünde, hangi “köylülerin” yer aldığını artık biliyoruz.
Üstelik, göç hareketinin gelişmesi, köylülüğün, özellikle de tarımsal köylülüğün farklılaşmasına büyük bir hız vermektedir. Çok
[sayfa 163] iyi bilinmektedir ki, köylüler, esas olarak tarımcı eyaletlerden (sanayici eyaletlerden göç, yok denecek kadar azdır), en çok da, (köylülüğün farklılaşmasını geciktiren) emek-hizmetinin en çok geliştiği, yoğun nüfuslu, merkezi eyaletlerden göç etmektedirler. Bu, birinci nokta. İkinci nokta ise, göç alanlarını terkedenlerin esas olarak,
orta durumdaki köylüler oluşu, yerlerinde kalanların ise esas olarak uçtaki gruplar oluşudur. Böylece, göç, bu alanlardaki köylülüğün farklılaşmasını hızlandırmakta ve farklılaşma unsurlarını yeni yerlere taşımaktadır (Sibirya’daki göçmenlerin, yeni yaşamlarının ilk dönemindeki ücretli tarım emeği).
Köylülüğün farklılaşması ile göç arasındaki bu bağ, I. Hourwich’in kusursuz araştırma yapıtı,
Sibirya’ya Köylü Göçü’nde (Moskova 1888) etraflıca kanıtlanmıştır. Okura narodnik basınımızın sessizce geçiştirmek için büyük çaba harcadığı bu kitabı, hararetle öğütleriz.
9) Bilindiği gibi, bizim kırsal bölgelerimizde, tüccar ve tefeci sermayesi, önemli bir rol oynar. Bu olgu hakkında, sayısız örnek vermeyi ve kaynak göstermeyi gereksiz buluyoruz: bunları herkes bilir ve zaten konumuzla da doğrudan doğruya ilgili değillerdir. Bizi ilgilendiren tek soru şudur: kırsal bölgelerimizdeki tüccar ve tefeci sermayesi ile köylülüğün farklılaşması arasında ne ilişki vardır? Yukarda tanımlanan çeşitli köylü gruplarının arasındaki ilişkilerle, alacaklı köylüler ve borçlu köylüler arasındaki ilişkilerin bir bağlantısı var mıdır? Tefecilik farklılaşmada bir etken ve bir itici güç müdür, yoksa bu farklılaşmayı geciktirmekte midir?
Önce, sorunun teoride nasıl konduğuna bakalım.
Kapital’in yazarınca yapılan kapitalist üretim tahlilinde, bildiğimiz gibi, tüccar ve tefeci sermayesine çok büyük bir önem verilmiştir. Marx’ın bu konudaki görüşünün temel noktaları şunlardır: (1) bir yandan tüccar ve tefeci sermayesi, öte yandan ise sınaî sermaye [yani ister tarımda, ister sanayide olsun, üretime yatırılan sermaye], tek tip iktisadî olguyu yansıtırlar; bu olgu, kârla satmak için meta satın almak şeklinde, bir genel formülle ifade edilebilir.
(Das Kapital, I, 2, Abschnitt, Bölüm IV, İkinci Almanca baskıda özellikle s. 148-149.)
[73] (2) Tüccar ve tefeci sermayesi, her zaman tarihsel olarak, sanayi sermayesinin oluşumundan önce gelir, ve mantıken, bu oluşumun
zorunlu öncülüdür.
(Das Kapital, III, 1, s. 312-318; Rusça çeviri, s. 262-265; III, 2, 132-137, 149; Rusça çeviri, s. 488-492, 502);
[74] [sayfa 164] ama kendi başlarına ne tüccar sermayesi, ne de tefeci sermayesi, sınaî sermayenin (yani kapitalist
üretimin) doğuşu için
yeterli öncülü temsil etmezler; bunlar, her zaman eski üretim biçimini yıkıp, onun yerine kapitalist üretim biçimini geçirmezler; kapitalist üretim biçiminin oluşumu, “tamamen, tarihî gelişme aşamasına ve bu aşamaya eşlik eden koşullara bağlıdır”,
(ibid., 2, 133; Rusça çeviri, s. 489.)
[75] “Bunların” (ticarî sermaye ve tüccar sermayesi), “eski üretim biçimini ne dereceye kadar yıkacakları, sağlamlıklarına ve iç yapılarına bağlıdır. Ve bu yokolma sürecinin nereye varacağı, başka bir deyişle, hangi yeni üretim biçiminin eskisinin yerini alacağı, ticarete değil eski üretim biçiminin kendi niteliğine bağlıdır.”
(ibid., III, 1, 316; Rusça çeviri, 265.)
[76] (3) Tüccar sermayesinin bağımsız gelişimi. Kapitalist
üretimin gelişme derecesiyle ters orantılıdır
(ibid., s. 312; Rusça çeviri, 262);
[77] tüccar ve tefeci sermayesindeki gelişme ne kadar büyükse, sınaî sermayedeki (= kapitalist
üretimdeki) gelişme o kadar küçüktür, tersi için de aynı durum söz-konusudur.
Dolayısıyla, Rusya’ya uygulanmış biçimiyle, yanıtlanması gereken soru şudur: Tüccar ve tefeci sermayesi, sanayi sermayesine bağlanmakta mıdır? Ticaret ve tefecilik, eski üretim biçimini parçalarken, onun yerine kapitalist üretim biçiminin mi, yoksa başka bir sistemin mi geçmesine yol açıyor?
Bunlar gerçek sorulardır. Rus ulusal iktisadının bütün yönleri gözönünde tutularak yanıtlandırılması gereken sorulardır. Yukarda incelemiş olduğumuz veriler, köylü tarımı konusunda, bu soruya bir yanıt, hem de olumlu bir yanıt veriyor. “Kulak” ve “girişimci mujik”in, tek ve aynı iktisadî olgunun, iki biçimi olduğunu reddeden, bunları birbiriyle hiç bir bağı olmayan, birbirine karşıt olgular olarak ele alan, sıradan narodnik görüş, kesinlikle temelsizdir. Narodnik önyargılardan biri olan bu görüşü, şimdiye kadar hiç kimse kesin iktisadî verilere dayanan bir tahlille kanıtlama çabasını bile göstermemiştir. Oysa veriler, bu durumun tersini gösteriyor. İster köylü, üretimi genişletmek amacıyla işçi kiralıyor olsun, isterse toprak (yukarda
[sayfa 165] aktarılan, zenginlerin geniş çapta kirayla toprak tutmaları hakkındaki verileri hatırlayalım) ya da bakkaliye ticareti yapsın, isterse de kenevir, saman, sığır vb. ya da para ticareti (tefecilik) yapsın, bir tek iktisadî tipi temsil eder ve yaptığı faaliyetler de, temelde, tek ve aynı iktisadî ilişkiye indirgenir. Üstelik, Rus köy topluluğunda, sermayenin rolünün, toprak köleliği ve tefecilik ile sınırlanmadığı, sermayenin üretime de yatırıldığı, hali-vakti yerinde köylünün parasını, yalnızca ticaret kuruluşlarına ve girişimlerine yatırmakla kalmayıp (daha yukarıya bakınız) çiftliğini iyileştirmeye, toprak satın almaya ve kirayla tutmaya, gelişmiş aletler edinmeye ve işçi kiralamaya vb. yatırması gerçeğinden açıkça anlaşılmaktadır. Eğer, kırsal bölgelerimizdeki sermaye, toprak köleliği ve tefecilikten başka bir şey yaratabilecek durumda olmasaydı, üretime ilişkin verilerden, köylülükteki farklılaşmayı, bir kır burjuvazisinin ve kır proletaryasının oluşumunu çıkaramazdık; köylülüğün tümü, sefalet içinde yüzen, oldukça yeknesak bir çiftçi tipini temsil edecek, köylülük içinde yalnızca tefeciler sivrilecek ve bunlar da, tarımsal üretimdeki ilerleme ve örgütlenme dereceleriyle değil de, ancak sahip oldukları para miktarıyla göze çarpacaklardı. Son olarak, yukarda incelenen verilerden şu önemli önerme çıkar: kırsal bölgelerimizdeki tüccar ve tefeci sermayesinin bağımsız gelişimi, köylülükteki farklılaşmayı
geciktirir. Ticaretteki gelişme, kırı kente yaklaştırarak, ilkel köy pazarlarını yok ederek, köy dükkâncısının tekelini yıkarak ilerledikçe, ve Avrupa ölçülerine uygun kredi biçimleri, köy tefecisinin yerini alarak geliştikçe, köylülükteki farklılaşma da daha çok derinliğine ilerler. Küçük ticaretin ve tefeciliğin dışına itilen, hali-vakti yerinde köylülere ait sermaye, daha bol miktarda, üretime doğru, şimdiden akmaya başladığı yere doğru akacaktır.
10) Köylülüğün farklılaşmasını geciktiren kırsal bölgelerimiz iktisadındaki bir başka önemli olgu da, angarya iktisadının kalıntıları, yani emek-hizmetidir. Emek-hizmeti, emeğin aynî olarak ödenmesine, dolayısıyla da, meta üretimindeki zayıf gelişmeye dayanır. Emek-hizmeti, çok zengin olmayan (aksi halde, emek-hizmeti köleliğine boyun eğmeyecektir), ama aynı zamanda proleter de olmayan, (emek-hizmetine girişmek için, kendi aletlerine sahip olmak, en azından bir ölçüde “sağlam” bir köylü olmak gerekir), orta köylünün varlığını öngörür ve gerektirir.
Yukarda, köylü burjuvazinin, bugünkü kırsal bölgelerin efendileri olduğunu söylediğimizde, farklılaşmayı geciktiren kölelik, tefecilik, emek-hizmeti vb. gibi etkenleri gözönünde tutmadık.
[sayfa 166] Aslında, bugünkü kırsal bölgelerin gerçek efendileri, çoğu kez, köylü burjuvazinin temsilcileri değil, köy tefecileri ve komşu toprak sahipleridir. Ancak, bunları gözönünde tutmamakta tamamen haklıyız, çünkü, aksi halde, köylülük arasındaki iktisadî ilişkilerin iç yapışım incelemek olanaksız olurdu. Narodniğin de aynı yöntemi kullandığını belirtmek ilginç olacaktır, yalnız, o, yarı-yolda durmakta ve düşüncelerini mantıkî sonucuna ulaştırmamaktadır. Bay V. V.,
Kapitalizmin Kaderi’nde, vergi yükünden sözederken, bu nedenlerden dolayı, “doğal [aynen böyle!] bir yaşamın” (287), köy topluluğunun, “mir”in koşulları, artık ortadan kalkmıştır diyor. Mükemmel! Ama sorun tamı tamına şudur: kırsal bölgelerimizde artık mevcut olmayan bu “doğal koşullar” nelerdir? Bu soruya bir yanıt alabilmek için, deyim yerindeyse kırsal bölgelerimizdeki yaşamın bu “doğal koşullarını” gizleyen Reform-öncesi kalıntıları kaldırıp atarak, köy topluluğu içindeki iktisadî ilişkiler sistemini incelemek gerekir. Eğer Bay V. V., bunu yapmış olsaydı, bu köy ilişkileri sisteminin köylülükteki kesin farklılaşmayı ortaya koyduğunu, kölelik, tefecilik, emek hizmeti vb., ne kadar ortadan kalkarsa, köylülükteki farklılaşmanın o kadar derinliğine ilerleyeceğini görecekti.
Yukarda, Zemstvo istatistiklerine dayanarak gösterdik ki, bu farklılaşma artık gerçekleşmiştir ve köylülük, tamamen birbirine karşıt gruplara bölünmüştür.
[sayfa 167]
Dipnotlar
Aşağıdaki veriler esas olarak Taurida eyaletinin kuzeyinde, içerde bulunan üç uyezde, yani Berdyansk, Melitopal ve Dinyeper’e, ya da yalnızca sonuncusuna aittir.
Bay Postnikov’un doğru olarak saptadığı gibi, topraktan elde edilen parasal gelirin büyüklüğüne göre, gruplar arasındaki farklar çok daha büyüktür, çünkü hesaplamalarda: 1° eşit ürün ve 2° satılan tahıl için eşit fiyat varsayılmaktadır; oysa gerçekte, hali-vakti yerinde köylüler, daha iyi ürün alırlar ve tahıllarını daha elverişli durumda satarlar.
Belirtmek gerekir ki, hiç toprak ekmeyenlerin elindeki satın alınmış toprağın nispeten fazla miktarda oluşu, bu gruba dükkâncıların, sınaî kuruluş sahiplerinin vb. de dahil oluşundandır. Bu tip “köylülerin” gerçek çiftçilerle karıştırılması, Zemstvo istatistiklerinde ortak bir kusurdur. Bu kusura daha ilerde gene değineceğiz.
Melitopol Uyezdine Ait İstatistiki Sonuçlar, Simferopol 1885, (Taurida Eyaletine Ait İstatistikî Sonuçlar, c. I),[44] – Dinyaper Uyezdine Ait İstatistikî Sonuçlar, c. II, Simferopol 1886.
“Zemstvo istatistikleri itiraz kabul etmez bir biçimde tanıtlamaktadır ki, köylü çiftçiliğinin çapı büyüdükçe, belirli bir ekim alanında kullanılan alet, işçi ve çeki hayvanı sayısı azalır.” (op. cit., s.162.)
Bu yasanın Bay V. V.’nin iddialarında nasıl yansıdığına işaret etmek ilginç olacaktır. Bay V. V. yukarda değinilen makalede (Vestnik Yevropi, 1884, n° 7) şu karşılaştırmayı yapıyor: Merkezî kara-toprak kuşağında, her köylü atı başına, işlenebilir 5-7-8 desiyatin vardır, oysa “üç yıllık münavebe kurallarına göre” 7-10 desiyatin olması gerekmektedir (Batalin’in Takvim’i). “Dolayısıyla, Rusya’nın bu bölgesindeki nüfusun bir kısmında at sahipliğinin azalmasına, bir dereceye kadar, çeki hayvanları sayısıyla ekilecek alan arasındaki normal oranın yemden kurulması gözü ile bakılabilir” (adı geçen makale, s. 346). Böylece köylülüğün yıkımı, tarımdaki ilerlemeye yol açar. Eğer Bay V. V., bu sürecin yalnızca tarımsal değil de toplumsal ve ekonomik yönlerine de dikkat etmiş olsaydı, görecekti ki, bu, kapitalist tarımın ilerlemesidir. Çünkü çeki hayvanlarıyla ekilebilir toprak arasındaki “normal oranın yeniden kurulması”, ya kendi aletlerini edinen toprak beylerince, ya da büyük köylü tahıl yetiştiricilerince, yani köylü burjuvazi tarafından sağlanır.
İngiltere, klasik tarım kapitalizmi ülkesidir. Ve bu ülkede, çiftçilerin %40,8’i hiç emek kiralamaz: %68,1’i 2’den fazla işçi çalıştırmaz; %82’si 4’ten fazla işçi çalıştırmaz (Yanson, Karşılaştırmalı İstatistikler, c. II, s. 22-23; Kablukov, Tarımdaki İşçiler, s. 16’dan aktarılmıştır). Ama, insan, kendilerini günlüğüne kiralayan, göçmen ya da yerli (yani, kendi köylerinde “iş” bulan) tarım proleterleri yığınının varlığını unutursa, doğrusu ne de mükemmel bir iktisatçı olur hani.
Ve kendisi de, “zengin köylülere”, “büyük yardımda” bulunan, “çok sayıdaki” köy bankalarına ve tasarruf ve borç sandıklarına başvurur. “İktisaden zayıf köylüler kefil bulamazlar ve ödünç para alamazlar.” (s. 368, op. cit.)
Melitopol uyezdinde, bu gruptaki 13.789 aileden, ancak 4.218’i topraklarını kendi hayvanlarıyla işlerler; 9.201’i “birlikte işe koşma” yoluna başvururlar. Dinyeper uyezdinde, 8.234 aileden, 4.029’u toprağı kendi hayvanlarıyla işlerler, 3.835’i “birlikte işe koşma” yoluna başvururlar. Bkz: Melitopol uyezdine ait Zemstvo istatistikî sonuçları (s. B. 195) ve Dinyeper uyezdine ait sonuçlar (s. B. 123).
Yukarda değinilen makalede, Bay V. V., birlikte işe koşmanın, “işbirliği ilkesi” olduğunu uzun uzun anlatır. Köylülüğün, kesinlikle birbirinden ayrı gruplara bölündüğü, “birlikte işe koşmanın”, köylü burjuvazi tarafından tarımdan sürülmekte olan yıkım halindeki çiftliklerin işbirliği olduğu gerçeğini örtbas edip, sonra da “genel olarak” “işbirliği ilkesi” hakkında konuşmak pek kolaydır doğrusu – bu işbirliği de, kır proletaryası ile kır burjuvazisi arasındaki iş birliği olsa gerek!
Melitopol ve Berdyansk uyezdlerine ilişkin veriler de bunlar gibidir.
Bay Postnikov, Zemstvo istatistikleri tarafından yapılan buna benzer ilginç bir hatadan sözeder. Hali-vakti yerinde köylülerce yapılan ticarî çiftçiliğe ve bunların toprak talebine değinerek, şöyle diyor. “Zemstvo istatistikçileri, köylü yaşamındaki bu tip görünümleri, herhalde yerinde saymadıkları için, bunların önemini azaltmaya” ve kirayla toprak tutmanın zengin köylülerin rekabeti ile değil de, köylülerin toprağa olan ihtiyacı tarafından belirlendiğini tanıtlamaya çalışırlar. Taurida Eyaleti Elkitabı’nı (1889) derleyen Bay Werner, bunu tanıtlamak için, 1 ya da 2 kişinin çalıştığı ve 2 ya da 3 çeki hayvanı bulunan köylü gruplarını alarak, bütün Taurida eyaletindeki köylüleri, verilmiş-toprak büyüklüğüne göre sınıflandırdı. Bu grubun sınırları içinde, verilmiş-toprağın büyüklüğü arttıkça, kirayla toprak tutan aile sayısının ve miktarının azaldığı ortaya çıktı. Açıktır ki, yalnızca eşit sayıda çeki hayvanına sahip köylüler ele alındığından ve iki uçta bulunan gruplar dışarda bırakıldığından böyle bir hesap yöntemi, hiç bir şey tanıtlamaz. Çok doğaldır ki, çeki hayvanlarının sayısı eşit olduğu zaman, ekili toprak miktarı da eşit olmalıdır, ve dolayısıyla, verilmiş toprak parçası ne kadar küçükse, kirayla tutulan toprak miktarı da o kadar büyüktür. Sorun, eşit olmayan sayıda çeki hayvanına, alete vb. sahip olan aileler arasında, kirayla tutulan toprakların nasıl dağıldığıdır.
Genellikle, Novorosya’ya ilişkin verilerin, bu bölgenin özel niteliklerinden dolayı genel sonuçlar çıkarmaya elverişli olmadığı söylenir. Köylülüğün farklılaşmasının, burada, Rusya’nın geri kalan kısımlarından daha belirgin olduğunu yadsımıyoruz, ama aşağıda da görüleceği üzere, Novorosya’nın özel niteliği, hiç de, bazan sanıldığı kadar önemli değildir.
Bay N.-on, Bay Postnikov’un “60 desiyatinlik köylü çiftlikleri tasarılarına” sahip olduğuna değiniyor. Ama, “tarım, kapitalistlerin eline geçtiğine göre”, emeğin üretkenliği, “yarın” daha da büyüyebilir ve “60 desiyatinlik çiftlikleri 200 ya da 300 desiyatinlik çiftliklere dönüştürmek zorunlu [!] olur”. Görüyorsunuz ya, ne kadar da basit: mademki, kırlık bölgelerimizdeki bugünün küçük-burjuvazisi, yarın büyük burjuvazi tarafından tehdit edilecektir, o halde, Bay N.-on, ne bugünün küçük burjuvazisini, ne de yarının büyük burjuvazisini tanımamaktadır!
Samara Eyaletine Ait İstatistikî Sonuçlar, c. VII, Novouzensk Uyezdi, Samara 1890. Buna benzer bir sınıflandırma da, Nikolayevsk uyezdi için yapılmıştır (c. VI, Şamara 1889), ama veriler çok daha az ayrıntılıdır. Samara Eyaletine Ait Toplu Sonuçlar, (c. VIII, Kısım 1, Samara 1892), yalnızca verilmiş toprakların büyüklüğüne göre bir sınıflandırma içerir. Bunun yetersiz niteliğine ilerde değineceğiz.
Bay V. V.’nin. bu verilerden (Köylü Tarımında İlerici Eğilimler, St. Petersburg 1892, s. 225), “köylü yığınlarının” eskimiş aletler yerine, gelişmeleri kullanmak şeklinde bir eğilim gösterdiği sonucunu çıkardığını belirtmek ilginç olacaktır. Kesinlikle yanlış olan bu sonuca ulaşmakta kullanılan yöntem çok basittir: Bay V. V., aletlerin nasıl dağıldığını gösteren tablolara bakma zahmetine katlanmadan, Zemstvo sonuçlarındaki toplam rakamları ele almıştır. Tahıl metaında üretim maliyetini düşürmek için makine kullanan, (topluluk üyesi) kapitalist çiftçilerin gösterdiği ilerleme, bir kalem darbesi ile, “köylü yığınlarının” İlerlemesine dönüştürülüvermiş. Ve Bay V. V. şunları yazmakta hiç tereddüt etmemiş: “Makineleri alanlar hali-vakti yerinde köylülerse de, bunlar bütün [aynen böyle!!.| köylüler tarafından kullanılmaktadır.” (221.) Yorum gerekmez.
İşgücünün satılmasıyla, istatistikçilerin (yerel ve köyden uzak) “tarımsal sanayiler” dedikleri şeyi bir tutuyoruz. Bu “sanayiler”le düzenli ve gündelikçi emekçilerin kastedildiği, sanayilere ilişkin tablodan açıkça ortaya çıkar (Samara Eyaletine Ait Toplu Sonuçlar, c. VIII). Tarımsal sanayilerle” uğraşan 14.063 erkekten, 13.297’si (çobanlar ve rençperler dahil olmak üzere) çiftlik emekçileri ve gündelikçilerdir.
Bir örnek olarak ele aldığımız, Novouzensk uyezdi, (Bay V. V. ve şürekasının terimini kullanırsak) “köy topluluğuna” özgü bir “direnme” göstermektedir: Toplu Sonuçlar’daki tablodan (s. 26), bu uyezddeki toplulukların %60’ımn, toprağı yeniden bölüştürdüğünü, öteki uyezdlerde ise ancak %11-23’ünün bunu yaptığını görürüz (bütün eyalet için, toplulukların %13,8’i).
Bu eyaletin diğer dört kazası için, elde bulunan çeki hayvanlarına göre sınıflandırma, orta ve hali-vakti yerinde köylülüğü birmiş gibi hesaba katar. Bkz: Saratov Eyaletine Ait Birleşik İstatistikî Sonuçlar, Kısım I, Saratov 1888, B. Saratov eyaletinin köylü kategorilerine göre birleşik tabloları – Saratov istatistikçileri, tablolarını aşağıdaki şekilde hazırlamışlardır: bütün aileler, verilmiş-toprakların büyüklüğüne göre altı kategoriye ayrılır: her kategori, çeki hayvanlarının sayısına göre altı guruba ayrılır ve her grup da, ailedeki çalışan erkek sayısına göre dört alt bölüme ayrılır. Özet veriler, sadece kategoriler için verildiğinden, guruplarınkini kendimiz hesaplamak zorundayız. Bu tablonun önemi üzerinde ilerde duracağız.
Şunu da belirtelim ki, aileleri iktisadî güçlerine ya da çiftlik büyüklüklerine göre sınıflandırdığımız zaman, köylülüğün, hali-vakti yerinde tabakasında, her zaman daha büyük aileler buluruz. Bu olgu, köylü burjuvazi ile payına daha büyük sayıda toprak düşen aileler arasındaki bağıntıyı göstermektedir; kısmen de bunun tersini gösterir: hali-vakti yerinde köylülüğün toprağı bölmeye daha az istekli olduğunu gösterir. Ancak rakamlarımızdan anlaşılacağı gibi, büyük Ölçüde emek kiralama yoluna başvuran, hali-vakti yerinde köylülük içindeki büyük ailelerin önemini de abartmamak gerekir. Bizim narodniklerimizin, o sözünü etmeyi pek sevdikleri “aile işbirliği”, demek ki kapitalist işbirliğinin temelidir.
Bir nedeni. -ç.
“İşlemek” diyoruz, çünkü evden eve yapılan sayımlarda elde edilen köylü sanayilerine ilişkin veriler çok kapsamlı ve ayrıntılıdır.
Uyezddeki, kiraya verilen toplam ekilebilir toprak miktarı, 61.639 desiyatin, yani ekilebilir toplam verilmiş-toprakların (377.305 desiyatin) 1/6’sı kadardır.
İstatistikçiler Kamişin uyezdi için, tamamen buna benzer bir tablo veriyorlar. Saratov Eyaletine Ait İstatistikî Sonuçlar, c. XI, Kamişin Uyezdi s. 249 ve devamı. Bu yüzden, ele aldığımız uyezde ait verilerden de pekâlâ yararlanabiliriz.
Bay N. –on’un aktardığı verilerin, ulaştığı sonuçları çürüttüğüne, Bay P. Struve, Eleştirici Düşünceler adlı yapıtında değinmiş bulunuyor.
Örneğin Saratov eyaletine ait Toplu Sonuçlar’a, Şamara eyaletine ait Toplu Sonuçlar’a ve Voronej eyaletinin dört uyezdine ait Değerlendirme Sonuçları’na, yazılan önsözlere ve diğer Zemstvo İsta-tistikî yayınlarına bakınız.
Bay V. V. ile aynı düşüncede olduğumuzu söylemek için bu ender fırsatı kaçırmayalım. Bay V. V., 1885’te daha sonraki yıllarda, dergilerde çıkan makalelerinde “yeni tip Zemstvo istatistikî yayınlarını”, yani ailelere ilişkin verileri yalnız verilmiş-topraklara göre değil, iktisadî güce göre de sınıflandırmayı mümkün kılan birleşik tabloları gayet iyi karşılamıştı. Bay V. V., o zamanlar şöyle yazıyordu: “İstatistikî verileri, yalnız köy ve köy topluluğu gibi, iktisadî bakımdan çok farklı olan köylü grupları kümesine uygulamakla kalmamalı, bizzat bu gruplara da uygulamalıdır” (V. V., “Yeni Tip bir Yerel İstatistikî Yayın”, Severni Vestnik [“Kuzey Habercisi”],1885, n° 3, s. 189 ve 190. Saratov eyaletine ait Toplu Sonuçlar’da “Önsöz”de aktarılmıştır, s. 36.) Ne yazık ki, Bay V. V., daha sonraki çalışmalarında farklı köylü gruplarına ilişkin verilere gözatmak için hiç bir çaba harcamamış ve gördüğümüz gibi, Bay V. Postnikov’un kitabındaki gerçeklere ilişkin kısmı bile görmezlikten gelmiştir. Oysa, verilerin “çok farklı gruplar kümesine” göre değil de, çeşitli köylü gruplarına göre düzenlenmesi için ilk çaba, belki de Bay V. Postnikov’undur. O halde, nedir bunun nedeni?
Zemstvo sayımlarının tekniği hakkında yukarda değinilen yayınlara ek olarak, Bay Fortunatov’un Zemstvo İstatistikî Soruşturmalarının Sonuçları’nın I. cildindeki makalesine bakınız. Şamara eyaletine ait Birle-şik Sonuçlar’a ve Saratov eyaletine ait İstatistikî Sonuçlar’a “Önsöz”de, Orel eyaletine ait İstatistikî Sonuçlar’da, (c. II, Yelets uyezdi) ve Perm Eyaleti Krasnoufimsk Uyezdine Ait İstatistikî Tarama Malzemesi, c. IV’te aile kayıt kartlarının örnekleri verilmiştir. Perm kayıt kartı özellikle geniş kapsamlıdır.
Perm Eyaleti Krasnoufimsk Uyezdine Ait İstatistikî Tarama Mal-zemesi, c. III: Tablolar, Kazan 1894. Karşılaştırma amacıyla, ilerde, aynı sınıflandırmaya sahip olan Ekaterinburg uyezdine ait temel verileri de aktaracağız. Perm Eyaleti Ekaterinburg Uyezdine Ait İstatistikî Sonuçlar. Ekaterinburg Uyezdi Zemstvosunca basılmıştır, Ekaterinburg 1891.
Bu köylülerin (bütün gurupların) elinde bulunan toplam verilmiş-topraklar 410.428 desiyatin, yani aile başına “ortalama” 17,5 desiyatindir. Köylüler bundan başka 53.882 desiyatinlik ekilebilir toprak ve 597.180 desiyatinlik otlak kiralayarak, toplam 651.062 desiyatinlik toprak edinmiş oluyorlar (ekilebilir toprak kiralayan aileler - 8.903, otlak kiralayan aileler - 9.167). Verilmiş-toprakların kiraya verilmesi ise şöylle: ekilebilir toprak - 50.548 desiyatin (8.553 köylü ve otlak - 7.186 desiyatin (2.180 köylü), böylece, hepsi 57.734 desiyatin ediyor.
“Tarımsal sanayiler” de, sadece son üç bölge için saptanmıştır. Ticarî ve sınaî kuruluşların toplam sayısı 692’dir, yani: 132 su değirmeni, 16 yağhane, 97 zift ve katran atelyesi, 283 “demirci dükkânı vb.” ve 164 “dükkân, han, vb.”.
Orel Eyaletine Ait İstatistikî Sonuçlar, c. II, Moskova 1887. Yelets Uyezdi, ve c. III, Orel 1887. Trubçevsk Uyezdi. Bu sonuncu uyezde ait veriler, çevredeki köy topluluklarına ait verileri içermez. Biz, kirayla tutulan verilmiş-topraklarla, verilmiş-toprak dışındaki kiralamayı birleştirerek, kirayla toprak tutulmasına ilişkin ortak verileri ele almaktayız. Kiraya verilen toprakların miktarını, verilmiş-topraklarının tümünü kiraya veren aile sayısından, yaklaşık olarak çıkardık. Elde edilen rakamlar, her grubun kullandığı toprağı saptamak için temel teşkil etmektedir (verilmiş-toprak + satın alınan toprak + kirayla tutulan toprak – kiraya verilen toprak).
Orel uyezdine ait sonuçları derleyen istatistikçinin belirttiğine göre (Tablo n° 57), hali-vakti yerinde köylülerin elde ettikleri büyükbaş hayvan başına gübre miktarı, yoksul köylülerinkinin hemen hemen iki katıdır. (Aile başına düşen hayvan 7,4 olan yerlerde, büyükbaş hayvan başına 391 pud, buna karşılık aile başına düşen hayvan 2,8 olan yerlerde, hayvan başına 208 pud. Ve bu sonuca, verilmiş-toprak parçalarına göre yapılan, köylülükteki farklılaşmanın gerçek derinliğini gizleyen sınıflandırmaya dayanılarak ulaşılmıştır.) Bu durumun nedeni, yoksulların samanı ve gübreyi yakıt olarak kullanmak, satmak vb. zorunda oluşlarıdır. Dolayısıyla, büyükbaş hayvan başına “normal” gübre miktarı (400 pud), ancak köylü burjuvazi tarafından elde edilmektedir. Bay V. V., (sahip olunan atlardaki azalma konusunda yaptığı gibi) bu konuda da, hayvan sayısı ile gübre miktarı arasındaki “normal oranın yeniden kurulması” hakkında, istediği kadar tartışabilir.
Köylülüğün sayıca az olan üst grubunda, bunun tersini görüyoruz: tahıl satışı, tahıl alımından üstündür, parasal gelir esas olarak topraktan gelmektedir, çiftlik emekçisi kullanan, gelişmiş aletlere sahip olan, ve ticarî ve sınaî kuruluşlara sahip köylülerin yüzdesi yüksektir. (Sayıca az da olsa) köylü burjuvazinin bütün tipik Özellikleri, burada da açıkça görülebilmektedir; bu özellikler, ticarî ve kapitalist tarımın büyümesi biçiminde ortaya çıkmaktadır.
Zemstvo istatistiklerinde kullanılan anlamda “sanayiler” terimi hakkında yukarda söylenenleri tamamlamak üzere, bu bölgedeki köylü sanayilerine ilişkin daha ayrıntılı veriler aktaralım. Zemstvo istatistikçileri bunları altı kategoriye ayırmıştır: (1) Tarımsal sanayiler (4 uyezddeki toplam 92.889 “sa-nayici’Men, 59.277’si). Bunların büyük çoğunluğu ücretli işçidir, ama aralarında, mülk sahipleri de vardır (karpuz yetiştirenler, sebze yetiştirenler, arıcılar, belki de bazı arabacılar vb.). (2) Zanaatçılar ve elsanatçıları (20.784 kişi). Gerçek zanaatçılar (= sipariş üzerine müşteri için çalışanlar) arasında pek çok ücretli işçi, özellikle yapı işçileri vb. bulunmaktadır. İkinci grupta ise 8.000’den fazla kişi bulunduğunu saptadık (bu rakam, muhtemelen, bazı mülk sahiplerini de içermektedir; fırıncılar vb.). (3) Hizmetçiler – 1.737 kişi. (4) Tüccarlar ve patron sanayiciler – 7.104 kişi. Önceden de söylediğimiz gibi, bu kategoriyi, genel “sanayiciler” yığınından ayırmak özellikle gereklidir. (5) Serbest meslekler – 1.090 dilenci dahil olmak üzere, 2.881 kişi, bunlardan başka, serseriler, jandarmalar, fahişeler, polisler vb. de vardır. (6) Kent ve fabrika işçileri ve diğer işçiler – 1.106 kişi, yerel sanayiciler – 71.112, göçmen sanayiciler 21.777; erkek – 85.255, kadın – 7.634. Kazançlar ise çok çeşitlidir: örneğin, Zadonsk uyezdinde 8.580 vasıfsız işçi, 234.677 ruble kazanırken, 647 tüccar ve patron sanayici 71.799 ruble kazanmaktadır. Bu son derece farkh “sanayiler”in hepsi aynı kaba konunca, bundan nasıl bir karışıklık doğacağı kolayca anlaşılır – oysa Zemstvo istatistikçilerimiz de, narodniklerimiz de genellikle böyle yapmaktadırlar.
Eğer, atı olmayan köylülere ait, verilmiş-toprak büyüklüğünü (aile başına) 100 alırsak, daha yüksek grupların verilmiş-topraklan şöyle ifade edilecektir: 159, 206, 259, 321. Her grubun gerçekte elinde tuttuğu topraklara ilişkin rakamlar da şöyle olacaktır: 100, 214, 314, 477, 786; ekili alanlar için, grup rakamları ise: 100, 231, 378, 568, 873 olacaktır.
Nijni-Novgorod köylülüğünün “sanayiler”i için bkz: Bay Plot-nikov’un, Nijni-Novgorod Eyaletinde Elsanatlan Sanayii, (Nijni-Novgorod 1894) kitabının sonundaki tablolar; ayrıca, özellikle, Gorbatov ve Semyo-nov uyezdleri için Zemstvo istatistik! sonuçları.
* 1 mera = 204 pound = 92,616 kg.. -ç.
“Çiftlik topraklarının kiraya verilmesine ve kirayla tutulmasına ilişkin gerçekleri ortaya koyan, yerel olarak toplanmış malzemenin, özel bir biçimde incelenmeye değmeyeceği düşünülmüştür, çünkü olgu ancak tohum halinde mevcuttur, toprağın kiraya verilmesi ve kirayla tutulması şeklinde, tek tük durumlar arada sırada görülür. Ama bunlar, tamamen geçici bir nitelik taşımakta ve Yenisey eyaletinin iktisadî yaşamı üzerinde henüz bir etki yapmamaktadırlar (Malzeme, c. IV. Kısım 1, s. V, Giriş). Yenisey eyaletinde, eski köylülere ait ekilebilir yumuşak toprakların, 424.624 desiyatini, “elkonulmuş aile” topraklarıdır. [49] Kirayla tutma (2.686 desiyatin) hemen hemen kiraya vermeye (2.639 desiyatin) eşittir ve elkonulan toplam toprakların yüzde-birini bile temsil etmez.
Özet, s. 142.
1896 Yılı, Kaluga Eyaleti İstatistik Taraması, 1897, s. 43 ve de-vamı, eklerde, 83, 113.
Merak saikiyle, bir örnek verelim, Bay Viklyayev’in “genel sonucu” şöyle: “Tver eyaleti köylülerinin toprak satın almaları, eldeki toprakları eşit büyüklüğe getirmektedir.” (s. 11.) Kanıt? - Eğer, verilmiş-toprak büyüklüklerine göre koy topluluğu gruplarını ele alırsak, göreceğiz ki, verilmiş toprakları küçük olan topluluklar, toprak satın alan aileler arasında daha büyük bir yüzde oluştururlar. Bay Viklyayev, toprak satın alanların, verilmiş-top-rakları kuçuk olan toplulukların hali-vakti yerinde üyeleri olduğunu hiç aklına bile getirmiyor! Tabiî ki, her yönüyle narodnik olan birinin çıkardığı bu türlü sonuçlar’’ incelenmeye değmez. Üstelik Bay Viklyayev’in cüretkârlığı, kendi kampındaki iktisatçıları bile utandırmıştır. Bay Karişev Russkove Bogotstvo’da [“Rus Zenginliği”] (1898, n° 8), “ülke ekonomisinin bugün karşıkarşıya olduğu sorunlar arasında, Bay Viklyayev’in tuttuğu doğru yola” derin bir sempati duyduğunu belirtmekle birlikte, Bay Viklyayev’in büyük bir “iyimser olduğunu, eşitlik eğilimi konusunda ulaştığı sonuçların “çok inandırıcı olmadığını”, verilerinin “bize hiç bir şey anlatmadığım”, sonuçlarının “temelsiz olduğunu kabul etmek zorunda kalmıştır.
Bu yöntem, ufak bir yanlışı içermektedir, bunun sonucu olarak da, farklılaşma gerçekte olduğundan daha az görülmektedir. Şöyle ki: üst gruba, bir sonraki grubun en üst üyeleri değil, ortalaması eklenmektedir; alt gruba da, bir sonraki grubun alt üyeleri değil, ortalaması eklenmektedir. Tabiî ki, gruplar büyüdükçe ve grup sayısı azaldıkça, hata daha da büyür.
Bir sonraki bölümde göreceğiz ki, ele aldığımız grupların oranları, aile başına düşen at sayısına göre sınıflandırılan tüm Rus köylülüğünün oluşturduğu grupların oranlarına çok yakındır.
İngilizce metinde “employments”; Fransızca metinde “un gagne-pain d’appoint”. -ç.
Okurdan, mutlak rakamlarla değil, köylülüğün üst ve alt tabakaları arasındaki ilişki ile uğraştığımızı unutmamasını dileyeceğiz. Bu yüzden, örneğin şimdi, çiftlik emekçisi kullanan (ya da “tarımsal dışarı iş”e sahip) aileler sayısını belli bir gruptaki aile sayısının yüzdesi olarak değil, uyezddeki çiftlik emekçisi kullanan (ya da “tarımsal dışarı iş”e sahip) toplam aileler sayısının yüzdesi olarak alıyoruz. Bir başka deyişle, şimdi bulduğumuz, her grubun ne ölçüde ücretli emek kullandığı (ya da işgücünü satma yoluna başvurduğu) değil, sadece, ücretli emek kullanımı (ya da “tarımsal dışarı işler”e, işgücünün satışına katılma) açısından alt ve üst gruplar arasındaki ilişkidir.
Verilmiş-topraklara göre sınıflandırmanın köylülüğün farklılaşmasını incelemekte hiç bir işe yaramadığım görmek için, grafiğe bir göz atmak yeter.
Bay Karişev’in kitabında, kirayla toprak tutma konusundaki Sonuç (Bölüm VI), çok tuhaftır. Bay Karişev, köylülerin kirayla toprak tutmalarında smaı bir nitelik bulunmadığına dair, hiç bir temeli olmayan ve Zemstvo istatistiklerıyle çelişen iddialarından sonra, (W. Roscher’den, vb. alınan) bir rant teorisi” ileri sürüyor, bir başka deyişle Batı Avrupalı kapitalist çiftçi-erın isteklerini, bilimsellik salçasına bulayip sunuyor: “toprağın uzun vadeyle kiraya verilmesi” (“gerekli olan şey, toprağın ... köylü tarafından ‘etkin’ bir biçimde kullanılmasıdır”, s. 371) ve kiracının ücretleri, faizi, yatırılan sermayenin yemden ödenmesini ve girişimci kârını karşılamasını mümkün kılacak, İlımlı kiralar (373). Bay Karişev, bu türden bir “teorinin”, bilinen narodnik reçete: “önleyin” reçetesi ile yanyana ortaya çıkmasından hiç de rahatsız olmuş görünmüyor. Kapitalist çiftçiliği “önlemek” için Bay Karişev kapitalist çiftçilik “teorisini” öne sürüyor! Bir yandan, bütün narodnik önyargıları paylaşan ve Sısmondi gibi klasik, küçük-burjuva teorisyenlerine içtenlikle sempati duyan (bkz: Karişev, Avrupa Kıtasında Toprakların Miras Yoluyla Devamlı Kiralanması, Moskova 1885), ama öte yandan da, toprağın kirayla tutulmasının, köylülükteki farklılaşmaya “hız” verdiğini (s. 396) “daha iyi durumda olan tabakanın” daha yoksul tabakayı sürüp çıkardığını ve tarımsal ilişkilerdeki gelişmenin, kesinlikle tarımsal ücretli emeğe yol açtığını (s 397) kabul etmek zorunda kalan Bay Karişev’in kitabındaki temel çelişki doğal olarak, bu tip bir “sonuç”la tamamlanmaktadır.
Bu rakam bile (bütün kuruluşların 1/5’i) kuşkusuz bir abartmadır, çünkü toprak ekmeyen ve atı olmayan ve bir atı olan köylüler kategorisi, tarım
emekçilerini, vasıfsız emekçileri vb., çiftçi olmayanlarla (dükkâncılar, zanaatçılar vb.) bir kaba koymaktadır.
Orel, Voronej ve diğerleri gibi, merkezî kara-toprak eyaletlerinde de köylülükteki farklılaşmanın, toprak kıtlığı, ağır vergiler ve emek-hizmeti sisteminin geniş olçude hüküm sürmesi yüzünden aslında çok daha zayıf olması, pekâlâ mümkündür: bu saydıklarımızın hepsi, farklılaşmayı geciktiren durumlardır.
Saratov eyaletinde 5 uyezd, Samara eyaletinde 5 uyezd ve Be-sarabya eyaletinde 1 uyezd.
Atların köylüler arasındaki dağılımının son zamanlarda nasıl değiştiği, 1893-1894 ordu-at sayımına ait aşağıdaki verilerden anlaşılabilir (Rus İmparatorluğu İstatistikleri, XXXVII). Avrupa Rusyası’nın 38 eyaletinde 1893-1894’te 8 288 987 köylü ailesi vardı; bunlardan 2.641.754’ünün, ya da %31,9 unun hiç atı yoktu; %31,4 - bir ata; %20,2 - 2 ata; %8,7 - 3 ata; %7,8 - 4 ve daha fazla ata sahipti. Köylülerin elindeki at sayısı 11.560.358 idi, bunun %22,5’i tek atı olan köylülere, %28,9’u iki atı olanlara; %18,8’i 3 atı olanlara ve %29,8’i de daha çok atı olanlara aitti. Böylece, köylülerin %16,5’ini oluşturan, hali-vakti yerinde köylüler, toplam at sayısının %48,6’sma sahipti.
Örneğin, süt veren hayvan beslenen bölgelerde at sayısına göre değil de sahip olunan inek sayısına göre sınıflandırma yapmanın çok daha doğru olacağı pekâlâ düşünülebilir. Pazar için bahçecilik yapılan yerlerde her iki gösterge de yetersiz kalacaktır, vb..
Bu verilerin büyük kusuru, birincisi, farklı göstergelere göre yapılmış sınıflandırmaların yokluğu; ikincisi de, seçilen çiftlikler hakkında, tablolara dahil edilemeyen bilgiler veren metnin bulunmayışıdır. (Örneğin Ostrogojsk uyezdi bütçelerine ilişkin verilere bu tür bir metin eklenmiştir.) Üçüncüsü, bütün tarım-dışı uğraşlara ve her türden “tarımsal dışarı işler”e ait verilerin son derece yetersiz oluşudur (“sanayilerin tümüne sadece 4 sütun ayrılmışken, elbise ve ayakkabıların tanımı tek başına, 152 sütun almaktadır!).
Örneğin Bay Şçerbina, gerek Voronej Zemstvo yayınlarında, gerekse Hasatların ve Buğday Fiyatlarının Etkisi vb. adlı kitaptaki köylü bütçelerine ilişkin makalesinde tamamen bu tür “ortalamalar” kullanır.
Örneğin, Moskova eyaleti (Sonuçlar, c. V ve VII), Vladimir eyaleti (Vladmir Eyaletindeki Sanayiler), Voronej eyaleti, Ostrogojsk uyezdi (Sonuçlar, c. II, Kısım 2) ve özellikle (Vyatka, Kerson, Nijni-Nov-gorod, Perm ve öteki eyaletlerdeki) Elsanatları Sanayiini Araştırma Komisyonunun Raporları’nda aktarılan bütçe verileri böyledir. Bay Kar-pov ve Manokin tarafından Raporlar’da, Bay P. Semyonov tarafından (Köy Topluluğunun İncelenmesi İçin Malzeme’de, St. Petersburg 1880) ve Bay Osadçi tarafından (Şçerbina Volostu, Elisavetgrad Vyezdi, Kerson Eyaleti) verilen bütçeler, çeşitli köylü gruplarını tanımladıkları için, diğer bütçelerle karşılaştırıldığında daha doyurucudur.
Sonuçlar, bütün “gıda dışındaki kişisel harcamalar ve çiftlik harcamalarını”, hayvanların bakımı için yapılan harcamalardan ayırmakta ve örneğin, aydınlanma ve kira harcamalarını, birinci başlık altında yan yana koymaktadır. Bunun yanlış olduğu ortadadır. Biz, kişisel harcamaları, çiftlik için (“üretken”) harcamalardan ayırdık ve katran, ip, beygirlerin nallanması, yapıların tamiri, araçlar, koşum takımı, emekçiler ve götürü işçileri, çoban, kirayla toprak tutma ve hayvanların ve kümes hayvanlanmn bakımı için yapılan harcamaları, bu ikinci başlık altında topladık.
“Önceki yıllardan kalan” kalemi, tahıl (aynî) ve paradan ibarettir; aynî ve nakit, gayrisafi harcama ve gelir sözkonusu olduğuna göre burada toplam rakamlar verilmiştir. – “Sanayiler”e ilişkin dört sütun, “sanayiler” hakkında başka hiç bir bilgi vermeyen, Sonuçlar’dan aynen aktarılmıştır. Şunu da belirtelim ki, E grubunda, arabacılığın sınaî kuruluşlar başlığı altına konması gerekirdi; arabacılık bu grubun iki mensubuna, 250’şer ruble gelir getirmektedir ve bunlardan biri, bir çiftlik emekçisi kullanmaktadır.
Büyük bir açık veren (41 ruble), ama bunu ödünç para olarak kapatan e kategorisi, bu durumun bir istisnasıdır. Bu olay, (bu kategorideki 5 aileden) üç ailenin, 200 rubleye malolan düğünler yapmış olmasıyla açıklanmaktadır. (Bu 5 ailenin toplam açığı, 206 ruble 90 köpek tutmaktaydı;.) Bunun sonucu olarak, bu grubun, gıda dışındaki kişisel tüketim harcamaları, kadın-erkek, kişi başına 10 ruble 41 köpek gibi çok yüksek bir rakama ulaşmıştı, oysa, zengin grup da (f) dahil olmak üzere, başka hiç bir grupta, bu harcama 6 rubleye bile ulaşmaz. Dolayısıyla, bu açık, yoksul köyiülerdeki açığın tamamen karşıtı bir nitelik taşır. Bu açık, asgarî gereksinmeleri karşılama yeteneksizliğinden değil, o yılın geliri ile orantılı olmayan bir biçimde artmış olan gereksinmelerden doğmaktadır.
Büyükbaş hayvanların bakımı için yapılan harcamalar, hemen tümüyle aynîdir: 66 ailenin bu kalem için yaptığı 6.316,21 rublelik toplam harcamanın sadece, 1.535,2 rublesi nakittir, ve bunun da 1.102,5 rublesi, kuşkusuz sınaî amaçla 20 at besleyen bir çiftçi-girişimci tarafından harcanmıştır.
Düşük tahıl fiyatlarının önemi hakkındaki tartışmalarda (1897) bu hataya çok sık Taşlanmaktadır. [57]
Bkz: V. Orlov, Köylü Tarımı, Moskova Eyaletine Ait İstatistikî Sonuçlar, c IV. Kısım I. – Trirogov, Köy Topluluğu ve Baş Vergisi – Keussler, Zur Geschichte und Kritik des Bâuerlichen Gemeindebesitzes in Russland [“Rusya’daki Köylü Komünal Toprak Mülkiyetinin Tarihine ve Eleştirisine Katkı”]. – V. V., Köy Topluluğu (Zcmstvo İstatistikî Araştırma Sonuçları, c. I).
Söylemeye gerek yok ki, Stolipin’in, (Kasım 1906) köy topluluğunu dağıtmasıyla, yoksul köylü daha da fazla zarar görecektir. Bu da, Rus “enrichis-sez-vous” [“zenginleşin”] parolasıdır; Kara-Yüzler – zengin köylüler! Sallanan mutlakıyeti desteklediğiniz sürece, yağmalayabildiğiniz her şeyi yağmalayın! (2. baskıya not.)
Alman tarımsal yazınında, Drechsler’e ait, ellerindeki toprak miktarına göre sınıflandırılmış olan çeşitli köylü gruplarının sahip olduğu büyükbaş hayvanların ağırlığı hakkında veriler içeren birkaç monografi yayınlanmıştır.[60] Bu veriler, küçük köylülerin sahip oldukları büyükbaş hayvanların, büyük köylülerin, özellikle toprak beylerinin sahip olduklarına oranla, son derece düşük kalitede olduğunu, Rus Zemstvo istatistiklerinden aktardığımız rakamların ortaya serdiğinden daha da çarpıcı bir biçimde ortaya sermektedir. Pek yakında bu verileri inceleyip yayınlayacağımı umarım. (2. baskıya not)
Eğer çeşitli köylü gruplarına ait olan bina, alet ve hayvan değerlerinin bütçe ölçüleri, yukarda aktarılan Avrupa Rusyası’nın 49 eyaletine ait özetlenmiş verilere uygulanırsa, görülecektir ki, köylü ailelerinin beşte-biri, köylülüğün geri kalan kısmından, çok daha fazla miktarda üretim araçlarına sahiptir.
Çiftlik hayvanlarının bakımı için yapılan harcamalar, esas olarak aynîdir; çiftlik harcamalarının geri kalan kısmı, esas olarak, parasaldır.
Bay Karişev’in uzun vadeli sözleşmeler, daha düşük kiralar, iyileştirmeler için bedel ödenmesini vb. öneren “rant teorisi”, bu tip “girişimci mujik’e kim bilir ne kadar sevimli geliyor. Çünkü onun da istediği tam budur.
Atı olmayan 12 köylüden bir teki bile, sınaî kuruluşlardan ve girişimlerden hiç bir gelir elde etmemektedir; tek ata sahip olan 18 köylüden, biri; iki ata sahip 17 köylüden, ikisi; üç ata sahip 9 köylüden, üçü; 4 ata sahip 5 köylüden, ikisi; 4 ve daha fazla ata sahip 5 köylüden, dördü, sınaî kuruluş ve girişimlerden gelir elde etmektedir.
Sonuçlar’da, geçen aşağıdaki kalemleri bir başlık altında topluyoruz: sığır eti, koyun eti, domuz eti ve domuz yağı. Diğer tahıl türleri, çavdar cinsinden hesaplanmıştır ve burada, Nijni-Novgorod istatistikçilerinin benimsediği, Yanson’un Karşılaştırmalı İstatistik’indeki ölçüler esas alınmıştır. (Bkz: Gorbatov uyezdine ait Malzeme. Hesaplamanın dayandığı temel: özümlenen protein yüzdesi.) [62]
Köylülerin et tüketiminin, kentte oturanlarınkinden ne ölçüde düşük olduğu, aşağıdaki bölükpörçük verilerden bile anlaşılmaktadır. Moskova’da 1900 ylında, kent mezbahalarında 4 milyon pud ağırlığında ve toplam 18.986.714 ruble 59 köpek değerinde büyükbaş hayvan kesilmişti. (Moskovskiye Vedomosti [“Moskova Kayıtları”], 1901, n° 55.) Bu, kadm-erkek, kişi başına, yılda 4 pud kadar ya da hemen hemen 18 ruble eder. (2. baskıya not.)
Tarımsal ürün için yapılan parasal harcamaların başında, esas olarak yoksullarda görülen, çavdar alımı gelir; sonra da sebze alımı gelir. Sebze harcamaları, kadın-erkek nüfus başına 85 köpek olarak bulunmuştur (bu, b grubunda 56 köpekten, e grubunda 1 ruble 31 kopeke kadar uzanır) ve bunun 47 kopeki parasal harcamadır. Bu ilginç gerçek gösteriyor ki, bırakın kent nüfusunu, kırsal nüfus arasında bile, ticarî tarım biçimlerinden birinin ürünü için, yani pazar için yapılan bahçecilik bakımından bir pazar oluşmuştur. Bitkisel yağ için yapılan harcamaların 2/3’ü aynîdir; yani, bu alanda ev üretimi ve ilkel elsanatı hâlâ egemendir. Tarımsal ürün için yapılan parasal harcamaların başında, esas olarak yoksullarda görülen, çavdar alımı gelir; sonra da sebze alımı gelir. Sebze harcamaları, kadın-erkek nüfus başına 85 köpek olarak bulunmuştur (bu, b grubunda 56 köpekten, e grubunda 1 ruble 31 kopeke kadar uzanır) ve bunun 47 kopeki parasal harcamadır. Bu ilginç gerçek gösteriyor ki, bırakın kent nüfusunu, kırsal nüfus arasında bile, ticarî tarım biçimlerinden birinin ürünü için, yani pazar için yapılan bahçecilik bakımından bir pazar oluşmuştur. Bitkisel yağ için yapılan harcamaların 2/3’ü aynîdir; yani, bu alanda ev üretimi ve ilkel elsanatı hâlâ egemendir.
İlk bakışta çelişkili gibi görünen bu gerçek, aslında, gerçek hayatta her adımda karşılaştığımız kapitalizmin temel çelişkileriyle tam bir uyum içindedir. Bunun içindir ki, kır yaşamını yakından gözleyenler, teoriden tamamen bağımsız olarak bu gerçeği saptayabilmişlerdir. Engelhardt, kulaktan, satıcıdan vb. sözederken şöyle diyor: “Onun faaliyetlerini genişletmesi için, köylülerin yoksul olması ... köylülerin eline daha fazla para geçmesi önemlidir.” (Kırdan Mektuplar, s. 493.) Engelhardt’ın, “sağlam [aynen böyle!!] tarımsal yaşam”a karşı beslediği sempati, onun, bazan, ünlü köy topluluğu içindeki en derin çelişkileri açığa vurmasını engelleyememiştir.
Çiftçilerden Alınan Tarımsal ve İstatistikî Veriler, Tarım Bakan-lığı yayınları, c. V, St. Petersburg 1892; S. A. Korolcnko, Çiftliklerdeki Kira-lanmış Emek, vb..
Orel ve Voronej eyaletlerindeki koşullar arasında pek az fark vardır, göreceğimiz gibi, verilen bilgiler, önceden karşılaştığımız türdendir. S. A. Korolenko’nun yukarda adı geçen yapıtmdaki verileri almıyoruz (Bay Maress’in Hasatların Etkisi’ndeki, I, 11, makalesinde, bu verileri nasıl birleştirdiğine bakınız), çünkü yazarın kendisi bile, bu verileri sağlayan toprak sahibi bayların, hazan “çok ileri gittiklerini” kabul ediyor.
Çiftlik emekçilerinin yaşam düzeyi ile, köylülüğün alt grubunun yaşam düzeyini karşılaştırmamızdan, narodnikler, belki de, köylülüğün topraktan yoksun bırakılmasından vb. “yana olduğumuz” sonucunu çıkaracaklardır. Böyle bir sonuç yanlış olacaktır. Söylediklerimizden ancak, köylülerin, özgürce topraklarını elden çıkarma, verilmiş-toprakların bırakma ve köy topluluğunu terketme hakları üstündeki bütün kısıtlamaların kaldırılmasından “yana olduğumuz” sonucu çıkar. Verilmiş-toprak sahibi bir çiftlik emekçisi olma ile, buna sahip olmayan bir çiftlik emekçisi olma durumlarından, hangisinin daha elverişli olduğu konusunda, ancak köylünün kendisi karar verebilir. Onun için, bu tip kısıtlamalar hiç bir nedenle ve hiç bir biçimde haklı gösterilemez. Öte yandan, narodniklerin bu kısıtlamaları savunması, topraksız çiftlik emekçisini, bizim tarımcıların çıkarına uygun olarak hizmetkâr haline sokmaktadır.
Bkz: Das Kapital, I2, s. 527.[65]
1892 yılı, Nijni-Novgorod Eyaletine Ait Tarımsal İnceleme.
Rusça çeviride (s. 651 ve devamı) bu terim “trudovaya renta” olarak verilmiştir [“trudovaya” “trud” – emek sözcüğünün sıfat biçimidir. -ç.]. Sanırız, bizim çevirimiz [“otrabotoçnaya renta” – emek harcayarak çalışmak, emek karşılığı ödemek anlamına gelen “otrabotat”tan türetilmiştir. –ç.] daha doğrudur, çünkü, Rus dilinde, bağımlı köylünün toprak sahibi için çalışması anlamına gelen, “otrabotki” [emek-hizmeti. -ç.] diye özel bir terim bulunmaktadır. [67]
Para-rant ile kapitalist toprak-rantı arasında kesin bir ayırım yapılmalıdır: ikincisi, tarımda kapitalistlerin ve ücretli işçilerin varlığını öngörür- birincisi ise bağımlı köylülerin varlığım, Kapitalist rant, artı-değerin, patronun kârı çıktıktan sonra kalan bölümüdür, oysa para-rant, köylünün toprak sahibine odedıgı, artı-ürünün tümünün fiyatıdır. Rusya’da para-ranta bir örnek koylunun toprak beyine ödediği, muafiyet rantadır. Kuşkusuz köylülerimizin şimdi ödemek zorunda oldukları vergiler de, kısmen para-rantl temsil ederler. Bazan köylülerin kirayla toprak tutmaları da, para-rant ödemelerine benzer: koylunun ödemek zorunda olduğu yüksek rantın, ona, az bir ücretten başka bir şey bırakmadığı hallerde, bu böyledir.
Ücretli emek kullanımının, “küçük-burjuva” kavramının, temel özelliği olmadığını belirtelim. Bu kavram toplumsal iktisat sisteminin yukarda tanımladığımız (XIII, 2) çelişkileri içerdiği, özellikle üreticiler yığınının ücretli işçilere dönüştüğü hallerde pazar için yapılan tüm bağımsız üretimi kapsar.
Yoksul köylüleri, verilmiş toprak sahibi ücretli işçiler sınıfına dahil etmenin doğru olduğunu tanıtlamak için, işgücünü hangi köylülerin ve nasıl sattığını göstermek yetmez, ayrıca, hangi patronların, nasıl işgücü satın aldığını da göstermek gerekir. Bu konu, ilerdeki bölümlerde anlatılacaktır.
Prof. Conrad’a göre, Almanya’da, gerçek köylü için gösterge, bir çift çeki hayvanına sahip olmaktır. (Gespannbauerngüter), bkz: Toprak Mülkiyeti ve Tarım (Moskova 1896, s. 84-85). Rusya için biraz daha yüksek bir gösterge konmalıdır. “Köylü” kavramım tanımlarken, Conrad, “kiralanmış emek” ya da genel olarak “yardımcı sanayiler”le uğraşan kişi ya da aile yüzdesini ele alıyor (ibid). – Maddî olgular üzerinde bir otorite olduğu yadsınamayacak olan Prof. Stebut, 1882’de, şöyle yazıyordu: “Serfliğin yıkılışından beri, ufak iktisadî birime sahip, yalnızca tahıl üretmekle uğraşan köylü, yani, esas olarak Rusya’nın merkezî kara-topraklar kuşağındaki köylüler, çoğu durumda, zanaatçı, çiftlik emekçisi ya da gündelikçi haline geldiler, bunlar için tarım, artık, yalnızca yardımcı bir uğraştır.” (Rus Tarımı, Yetersizlikleri ve İyileştirme Çareleri Üzerine Makaleler, Moskova 1883, s. 11.) Açıktır ki, buradaki zanaatçılar, sanayideki (yapı vb.) işçileri de kapsamaktadır. Bu terimlerin kullanılışı ne kadar yanlış olursa olsun, bizim yazınımızda, hatta özellikle iktisat yazınında, bu çok yaygın bir kullanımdır.
Handwört, der Staatswiss’ten (Toprak mülkiyeti ve Tarım, Moskova 1896), Avrupa tarımında görülen çeşitli ücretli emek biçimlerine ilişkin örnekler aktaralım. J. Conrad şöyle diyor: “Köylülerin sahip oldukları toprak parçalarını, parselden, ‘topraksız köylünün’ ya da ‘bahçecinin’ ufak toprak parçasından ayırdetmek gerekir, bu ufak toprakların sahipleri, ek olarak, dışarda da bir uğraş ve iş edinmek zorundadırlar.” (s. 83-84.) “Fransa’da, 1881 sayımına göre, 18 milyon kişi, yani nüfusun yarısından biraz azı, geçimlerini tarımdan sağlamışlardır: 9 milyon toprak sahibi, 5 milyon kiracı çiftçi ve yarıcı, 4 milyon gündelikçi ve ufak toprak parçası sahibi, ya da geçimini esas olarak ücretli emekle sağlayan kiracı. ... Fransa’da tarım emekçilerinin en az %75’inin kendi toprakları olduğu varsayılmaktadır.” (s. 233, Goltz.) Almanya’da kırsal işçiler, toprak sahibi olan aşağıdaki kategorileri kapsarlar: 1° kutnikler, rençberler, bahçıvanlar [bizim armağaıı-toprakh köylülerimiz gibi bir şey]; 2° sözleşmeli gündelikçiler, bunlar, toprak sahibi olup, yılın belirli bir kısmında ücret karşılığı çalışırlar [bizim “üçgünlükçüler” ile karşılaştırınız].[71] “Almanya’da büyük toprak mülkiyetinin egemen olduğu bölgelerde, sözleşmeli gündelikçiler, tarım emekçilerinin çoğunluğunu oluştururlar.” (s. 236); 3° kirayla tutulan topraklarda çiftçilik yapan tarım emekçileri (s. 237).
Örneğin, Reform-sonrası dönemde, köylülüğün toptan yıkımıyla birlikte, üretimi büyük bir hızla artan pamuklu eşyalar için, pazarın dev adımlarla genişlemesi, ancak, köylülükteki farklılaşmanın bir içpazar yarattığı gerçeği ile açıklanabilir. îçpazar hakkındaki teorilerini, bu bizim tekstü sanayi örneğiyle açıklayan, Bay N. –on, bu çelişkili olgunun varlığını açıklamaktan acizdir.
Tek istisna, I. Hourwich’in, The Economics of the Russian Village, New York 1892, (Rusça çeviri, Rus Köyünün Ekonomisi, Moskova 1896) adlı değerli yapıtıdır. Bay Hourwich’in, iktisadî güçlerine göre sınıflandırılmış köylü gruplarına ait hiç bir birleşik tablo vermeyen, Zemstvo istatistik! sonuçlarını nasıl bir ustalıkla işlediğine şaşmamak elde değil.
Göçün sınırlandırılmasının, köylülükteki farklılaşma üzerinde büyük bir geciktirici etkisi vardır.
Ayrıca bkz: Bay Priimak’ın Sibirya’ya Göçün İncelenmesi İçin Sayısal Malzeme. (2. baskıya not.)
Bay V. V., Kapitalizmin Kaderi’nin ilk sayfalarında bu soruya değinmiş, ama ne bu yapıtında, ne de öteki yapıtlarında, Rusya’daki tüccar sermayesi ile sınaî sermaye arasındaki ilişkiyi inceleme çabasına girmemiştir. Bay N. –on, Marx’ın teorisinin sadık bir izleyicisi olduğunu iddia etmesine karşın, açık ve kesin olan, “tüccar sermayesi” kategorisi yerine, kendi uydurduğu, belirsiz ve dağınık, “sermayeye dönüştürme’,’ ya da “gelirin sermayeye dönüştürülmesi” terimini koymayı yeğlemektedir; bu bulanık terimin gölgesine sığınarak, bu soruyu başarıyla ve düpedüz geçiştirmiştir. Ona göre, Rusya’daki kapitalist üretimin öncüsü, tüccar sermayesi değü... “halk üretimi”dir.[78]
Bu arada şunu da belirtelim. Bay V. V.’nin Kapitalizmin Kaderi adlı yapıtından, ve özellikle yukardaki aktarmayı yaptığımız VI. Bölümden sözederken, buradaki çok iyi ve oldukça doğru sayfalara işaret etmemek elde değildir. Bu sayfalarda, yazar, “kapitalizmin kaderinden” söz etmiyor, hatta kapitalizmden bile hiç söz etmiyor, vergi toplama yöntemlerini anlatıyor. Bay V. V.’nin, bu yöntemlerle, angarya iktisadının kalıntıları arasındaki kopmaz bağları görmemesi tam ona özgü bir tutum; (ilerde göreceğimiz gibi) Bay V. V. angarya iktisadının kalıntılarını idealize etmeyi çok iyi becerir.
Açıklayıcı Notlar
[41] Novorosya, Avrupa Rusyası’nın güney bozkır bölgesine verilen addır. s. 53
[42] Lenin, ilk yapıtlarından biri olan,
Köylü Yaşamındaki Yeni İktisadî Eğilimler’de (Bkz: Lenin,
Collected Works, c. 1), V. Y. Postnikov’un
Güney Rusya’da Köylü Çiftçiliği adlı yapıtını ayrıntısıyla incelemiştir. -53
[43] Verilmiş-toprak – 1861’de Rusya’da serfliğin kaldırılmasından sonra köylülerin kullanımına bırakılan toprak. Köy topluluğunun elinde olan bu topraklar, periyodik olarak, köylüler arasında yeniden dağıtılırdı. -56
[44] Bu kaynağın tam başlığı şudur:
Taurida Eyaletine Ait İstatistikî Sonuçlar. Melitopol Uyezdindeki Köylerin İktisadî Koşullarına İlişkin İstatistikî Tablolar, I. Cilde Ek, Simferopol 1885. -58
[45] Birlikte işe koşma (supryaga) – farklı köylülere ait, takım halinde koşulmuş çeki hayvanlarıyla toprağın işlenmesi. -63
[46] Volost – devrim-öncesi Rusya’da, uyezdin en alt idarî toprak birimi. -65
[47] Sarpinka – çizgili ya da karali ince pamuklu bir kumaş; ilk olarak Sarepta’da yapılmıştır. -79
[48] Kayıtlı erkekler, feodal Rusya’daki erkek nüfusun, baş vergisine tâbi olan, (esas olarak köylülük ve kentli orta sınıf bundan etkilenmektedir) ve bu amaçla özel sayımlarla (sözde “kayıtlarla”) saptanan üyeleridir. Bu “kayıtlar”, Rusya’da, 1718’den bu yana yapılagelmiş; onuncu ve son “kayıt 1857-1859’da yapılmıştır”. Bir dizi bölgede, toprağın köy toplulukları içinde yeniden dağıtımı, “kayıt” listelerine geçenler temel alınarak gerçekleştirilmiştir. -86
[49] Elkonulmuş aile toprakları – esas olarak zengin köylülerin elkoyduğu Sibirya’daki topraklar. Bu köylüler, bu toprağı diledikleri gibi tasarruf eder, hibe eder, satar ya da miras bırakırlardı. -111
[50] Bu yayınların kenarlarında, Lenin tarafından yapılan ön hesapları içeren notlar için, bkz:
Lenin Miscellany XXXIII, s. 144-150. -111
[51] Bkz: A. N. Engelhardt,
Kırdan 11 Mektup, 1872-1882, St. Peters-burg 1885. Bu kitap 1937’de, Moskova, Toplumsal ve İktisadî Yazın Yayınevi, tarafından yeniden bastırılmıştır.
[52] Ordu-at sayımları – çarlık Rusya’sında, bir kural olarak seferberlik durumunda ordu hizmeti görebilecek atların sayısı her altı yılda bir saptanırdı. İlk sayım, 1876’da, Rusya’nın batısındaki 33 eyalette yapılmıştı. İkinci sayım 1882’de yapılmış ve Avrupa Rusyası’nın tümünü kapsamıştı; sonuçlar ise 1884’te
1882 At Sayımı başlığı ile yayınlanmıştı. 1888’de 41 eyalette, 1891’de ise geri kalan 18 eyalette ve Kafkaslarda bir sayım yapılmıştı. Toplanan verilerin incelenmesini Merkezî İstatistik Komitesi üstlenmiş ve bu verileri şu özetler halinde yayınlamıştı:
Rusya İmparatorluğu İstatistikleri, XX, 1888 Ordu-At Sayımı (St. Petersburg 1891) ve
Rusya İmparatorluğu İstatistikleri, XXXI, 1891 Ordu-At Sayımı (St. Petersburg 1894). Bir sonraki sayım 1893-1894 yıllarında yapılmış ve Avrupa Rusyası’ndaki 38 eyaleti kapsamıştı: sonuçlar ise,
Rusya İmparatorluğu İstatistikleri, XXXVII, 1893 ve 1894 Ordu-At Sayımı (St. Petersburg 1896) başlığı altında yayınlanmıştı. Avrupa Rusyası’nın 43 eyaletini, bir Kafkas eyaletini ve Astrahan eyaletinin kalmık bozkırını kapsayan, 1899-1901 yıllarına ait ordu-at sayımı verileri,
Rusya İmparatorluğu İstatistikleri’nin LV. cildini oluşturur (St. Petersburg 1902).
Ordu-at sayımları bütün köylü çiftliklerini kapsayan soruşturmalardır. Lenin, kitabında, köylülüğün farklılaşma sürecini incelerken, sayım malzemesinden yararlanmıştır. -124
[53] Lenin, Blagoveşçenski’nin derlemesindeki malzemeleri, Özel bir defterde ve kenarlara yazdığı görüşlerde ayrıntılı bir biçimde tahlil etmiştir. Bunlarda,
Lenin Miscellany, XXXIII, s. 89-99’da yayınlanmıştır. -125
[54] Lenin, burada, liberal narodnik, Vorontsov’a (V. V.) ait, 1892’de yayınlanmış daha önce sözü edilmiş olan makalenin başlığına atıf yapmaktadır. -127
[55] Burada ve daha ilerde sözü edilen
Rusya’daki Elsanatı Sanayiini Araştırma Komisyonuna Ait İşlemler, 1879’dan 1887’ye kadar olan yıllar içinde ara ara yayınlanmış olan 16 ciltlik bir dizi oluştururlar. “Rusya’daki Elsanatı Sanayiini Araştırma Komisyonu” (kısaca, “Elsanatı Komisyonu” deniliyordu). 1870’de toplanan, Birinci Bütün-Rusya Fabrika ve Atelye Sahipleri Kongresinin isteği üzerine, Ticaret ve Manüfaktür Meclisinin gözetimi altında, 1874’te kurulmuştu. Komisyona, Maliye, İçişleri, Devlet Malları Bakanlıklarının ve Rus Coğrafya Derneği, Özgür İktisat Derneği, Moskova Tarım Derneği, Rus Teknik Derneği ve Rus Sanayi ve Ticaretini Yükseltme Derneğinin temsilcileri katılıyordu. “Elsanatı Komisyonu”nun
İşlemler’inde
yayınladığı zengin malzeme, esas olarak, yerel, çoğu kez pek az tanınan memurların çalışmasının meyveleriydi. Komisyon’un
İşlemler’inin ayrıntılı bir incelemesini yapan Lenin, bunlardan, Rus elsanatı sanayiinde kapitalist ilişkilerin gelişmesini gösteren sayısız gerçekler ve rakamlar çıkarmıştır. -132
[56] Lenin, bu sütuna, ayrıca meyve yetiştiriciliği ile hayvancılıktan gelen gelirleri de dahil ediyor. -135
[57] Prof. A. I. Çuprov’un, tahıl fiyatları üzerine bir tezi, Mart 1897’de, Özgür İktisat Derneğince tartışılmıştı.
Özgür İktisat Derneği (ÖİD) 1765’te, tüzüğünün de belirttiği gibi, “tarım ve sanayie yararlı bilgiler yayınlama” amacıyla kurulmuş olan ayrıcalıklı bir bilimsel kuruldur. Liberal soylular ya da burjuvazi saflarından gelen bilim adamları, ÖİD’nin üyelerini oluşturuyordu. Dernek, anketlerle araştırmalar yapıyor ve ulusal iktisadın çeşitli dallarını ve ülkenin bölgelerini incelemek için heyetler gönderiyordu: belirli aralarla, yapılan soruşturmaların sonuçlarını içeren
ÖİD’ne Ait İşlemler’i ve dernek bölümlerinde yapılan tartışmalara ve okunan yazılara ilişkin aynen tutulmuş raporları yayınlıyordu. Lenin, yapıtlarında,
ÖİD’ne Ait İşlemler’den
sık sık sözeder. -138
[58] Karl Marx,
Capital, c. III, Moskova. 1959, s. 791. -138
[59] Ortak sorumluluk – her köy topluluğundaki köylüler, zamanında ve tam ödeme yapmalı ve her tür hizmeti görmekte, devlete ve toprak beylerine karşı ortaklaşa sorumlu idiler (vergilerin ve toprak itfa taksitlerinin ödenmesi, orduya alınanlar için erzak vb.). Serfliğin kaldırılmasından sonra bile, bu bağımlılık biçimi sürdürülmüş, ancak 1906’da ortadan kaldırılmıştır. -139
[60] Drechsler’in verileri, Lenin tarafından
Tarım Sorunu ve “Marx’ın Eleştiricileri” adlı yapıtında (Bölüm XI, “Küçük ve Büyük Çiftliklerde, Çiftlik Hayvanı Yetiştiriciliği”) tahlil edilmiştir. Bkz: Lenin,
Collected Works, c. 13. -142
[61] “Çeyrek at” ve “yaşayan at parçası” deyimleri, yazar Glep Uspenski’ye aittir. 1938 basımı, Uspenski’nin
Seçme Eserler ‘indeki
Yaşayan Rakamlar yazısına bakınız. -142
[62] Bkz: Y. E. Yanson,
Rusya ve Batı Avrupa Ülkelerinin Karşılaştırmalı İstatistikleri, c. II, Sanayi ve Ticaret, Bölüm I, Tarım İstatistikleri, St. Petersburg 1880, s. 422-423, 326 vb.. -145.
[63] 1891 kıtlığı, Avrupa Rusyası’nın doğu ve güney-doğu eyaletlerim, özellikle şiddetli bir biçimde etkilemiş, bu kıtlığın çapı ülkenin uğradığı bütün benzer felâketleri aşmıştır. Yığınlarca köylüyü mahvetmiş ve aynı zamanda da içpazarın yaratılması sürecini ve Rusya’da kapitalizmin gelişmesini hızlandırmıştır Engels, “Almanya’da Sosyalizm” adlı makalesinde bunun üzerinde durmaktadır. Ayrıca, Nikolay -on’a yazdığı 29 Ekim 1891, 15 Mart ve 18 Haziran 1892 tarihli mektuplarında da buna değinmektedir. -149
[64] Lenin’in, F. A. Şçerbina’nın makalesi üzerine yorumları,
Lenin Miscallany XXXIII, s. 70-84’te yayınlanmıştır.
-153
[65] Karl Marx,
Capital, c I, Moskova 1958, 504-505
(Kapital Birinci Cilt, Ankara 1975, s. 532-533). -156.
[66] Valuyev Komisyonu – Çarın bakam P. A. Valuyev in başkanlığı altında çalışan, “Rus Tarımının Durumunu Araştırma Komisyonu” 1872-1873 yıllarında komisyon, Reform-sonrası Rusya’da tarımın durumu ile ilgili büyük miktarda malzeme topladı: vali raporları, toprak beylerinin, soyluların, polis müdürlerinin, Zemstvo yönetimlerinin, volost kurullarının, tahıl tüccarlarının, köy papazları, kulaklar, istatistik ve tarım dernekleri ve tarımla ilgili diğer organların söz ve ifadeleri. Bu malzeme,
Rus Tarımının Durumunu Soruşturma Komisyonuna Ait Yazılar’da, St. Petersburg 1873, basılmıştır. -156
[67] Karl Marx,
Capital, c. III, Moskova 1959, s. 770. Lenin in, “
Arbeits-rente” teriminin
“trudovaya ranta” olarak yanlış çevrilmesine ilişkin notu, Nikolay -on (Danielason)’un, 1896 çevirisine değinmektedir. -157
[68] Karl Marx,
Capital, c. III, Moskova 1959, s. 776. -157
[69] Karl Marx,
Capital, c III, Moskova 1959, s. 777-778. -158
[70] Karl Marx,
Capital, c. III, Moskova 1959, s. 779. -158
[71] Armağan toprak sahibi köylüler, 1861 Reformu sırasında, toprak beyleri ile “anlaşarak” toprak parçalarını armağan olarak (bedel ödeme zorunda kalmadan) alan, eski toprak beylerinin köylüleri. Armağan toprak sahibi, “üst” ya da “nizamı” denen toprak parçasının, yani o yer için yasa ile saptanmış toprak parçasının, topu topu dörtte-biri kadar, pek kötü bir parça almıştı. Reformdan önce, köylülere ait toprak parçalarını oluşturan geri kalan tüm toprakları ise, “armağan toprak sahibi” köylüleri zorla topraklarından yoksun bırakan, serflik kaldırıldıktan sonra bile iktisadî bağımlılık durumunda tutan toprak beyi ele geçirmişti.
“Üç-günlükçüler”, verilmiş-toprak sahibi, ücretli tarım işçilerinden oluşan bir kategori. Elindeki toprağı, sefalet düzeyinde işleyen “üç-günlükçü”, bir gündelikçiydi; tahıl ya da nakit 20-30 ruble karşılığında, bağımlılık koşullarını kabul etmek ya da borcu veren toprak beyi ya da kulağın çiftliğinde, bütün. yaz boyunca haftada üç gün çalışarak borcunu ödemek zorunda idi. Bu tip verilmiş-toprak sahibi tarım emekçisine, çarlık Rusyası’nın kuzey-batı eyaletlerinde özellikle geniş ölçüde raslanırdı. -161
[72] Ostsee bölgesi – çarlık Rusyası’nın Estland, Kurland ve Liflandiya eyaletlerini kapsayan Baltık bölgesi. Bu alan, şimdi Litvanya ve Estonya Sovyet Sosyalist Cumhuriyetlerinin arazisidir. -161
[73] Karl Marx,
Capital, c. I, Moskova 1958, s. 163-165
(Kapital, Birinci Cilt, Sol Yayınları, Ankara 1975, s. 187-189). -164
[74 ] Karl Marx,
Capital, c. III, Moskova 1959, s. 322-327, 580-584, 595-596. -164
[75] Karl Marx,
Capital, c. in, Moskova 1959, s. 581. -165
[76] Karl Marx,
Capital, c. III, Moskova 1959, s. 326. -165
[77] Karl Marx,
Capital, c. III, Moskova 1959, s. 323. -165
[78] Narodnik, “halk üretimi” teorisi, Lenin tarafından, daha önceki yapıtı
“Halkın Dostları” Kimlerdir ve Sosyal-Demokratlarla Nasıl Savaşırlar’da eleştirilmiştir. (Bkz: Lenin,
Collected Works, c. 1.) -165