Viladimir İliç Lenin
Yasadışı Parti
ve Yasal Eylem



Sotsiyal-Demokrat, n° 28-29, 5 (18) Kasım 1912
[V. İ. Lenin: "Tasfiyecilik Üzerine", Sol Yayınları, Ekim 1993, İkinci Baskı, s. 223-232]

Eriş Yayınları tarafından düzenlenmiştir.
kurcep@gmx.net













      YASADIŞI parti ve Rusya'daki sosyal-demokratların yasal çalışmaları sorunu, bellibaşlı parti sorunlarından biridir. Bu sorun, tüm devrimi izleyen dönem boyunca RSDİP'ni uğraştırmış, safları arasında en sert savaşımlara yolaçmıştır.
      Bu sorun üzerindeki savaşım, başlıca, tasfiyecilerle onlara karşıt olanlar arasında geçmiştir. Savaşımın sertliği ise, eski, yasadışı partimizin olmak ya da olmamak sorunuyla yüzyüze gelmesi noktasına varmış olmasından ileri gelmektedir. RSDİP'nin Aralık 1908 konferansı, tasfiyeciliği şiddetle kınamış, özel bir kararında da, örgütlenme sorunundaki parti görüşünü açıkça ortaya koymuştur: Parti, yasadışı sosyal-demokrat çekirdeklerden oluşmuştur. Bu çekirdekler "yığınlar arasında çalışmak üzere kendileri için müstahkem [sayfa 223] yerler" kurmalıdırlar. Bu yerler, olabildiği ölçüde geniş, olabildiği ölçüde dal budak salmış bir yasal işçi toplulukları ağı biçiminde olmalıdır.
      Gerek merkez yönetim kurulunun Ocak 1910'da yaptığı genel kurul, gerek Ocak 1912'deki Bütün-Rusya konferansı, partinin bu görüşünü tam olarak onaylamıştır. Bu görüşün kesin ve kararlı niteliği belki de en açık biçimde, yoldaş Plehanov'un son Dnevnik’inde (n° 16, Nisan 1912) tanımlanmıştır. "En açık" diyoruz, çünkü (Ocak konferansının anlam ve önemi üzerinde) o sıralarda nötr bir tutum takınan kişi Plehanov olmuştu. Plehanov, bu nötr tutumu çerçevesinde, bu yerleşmiş parti görüşünü tamamen doğruladı; "kurucu gruplar" denen –partiyle ilişkileri kesilmiş ya da partiyi bırakıp kaçmış, ya da partiden bağımsız olarak ortaya çıkmış olan– grupların, bir kongre ya da yasadışı parti çekirdeklerince yapılacak bir konferans tarafından özel bir karar alınmadıkça, partinin malı gözüyle görülemeyeceklerini söyledi. Yoldaş Plehanov, "kurucu gruplar"ın partiye ait olup olmadıklarına kendi başlarına karar vermeye bırakılmalarının, ilke olarak anarşizm, pratik olarak da tasfiyeciliğin desteklenmesi ve yasallaştırılması demek olduğunu yazıyordu.
      Partinin, birçok vesileyle, üzerinde kesinlikle karara vardığı bu sorun, nötr Plehanov'un bu son açıklamasından sonra artık çözümlenmiş olmalıydı. Ne var ki, son tasfiyeci konferansının kararı, yeniden bu konuya dönmemizi gerektiriyor. Çünkü, bir düzene sokulan şeyleri yeniden karıştırma ve apaçık gerçekleri yeniden bulanık hale getirme çabalarına tanık oluyoruz. Nevski Golos (n° 9) tasfiyeci karşıtlarına yağdırdığı en öfkeli hakaretlerin yanısıra, yeni konferansın tasfiyeci olmadığını ilan ediyor. Ama en önemli sorunlardan biri, yani yasadışı parti ve yasal çalışma konusundaki kararı, konferansın, başından sonuna tasfiyeci olduğunu gösteriyor.
      Bu nedenle kararı buraya tam olarak almak ve ayrıntılarına inerek tahlil etmek gerekiyor.
       

I


      Tasfiyeciler konferansının kararı "Parti Kuruluşunun Örgütsel Biçimleri" başlığını taşıyor; ama daha ilk maddesi [sayfa 224] bile, kurmak istedikleri partinin kuruluş "biçimleri”nin değil, türünün –eski ya da yeni– sözkonusu olduğunu ortaya koyuveriyor. İşte birinci madde:       "İşbu konferans, partiyi kurmanın biçim ve yöntemlerini tartışmış ve şu sonuca varmıştır:
      "1. Sosyal-demokrat partinin, sosyal-demokrat proletaryanın, kendi kendini yöneten bir örgütü haline dönüştürülmesi, ancak sosyal-demokrat örgütün işçi yığınlarını, her türlü açık toplumsal ve siyasal eyleme çekme girişimi çerçevesinde biçimlenmesiyle gerçekleştirilebilir."
      Partiyi kurma kararında daha ilk tümcede kullanılan sözcük, görüldüğü gibi, sosyal-demokrat partinin kayıtsız-şartsız dönüşmesi gereğini kabul ediyor. En hafif bir deyişle, garip. Elbette, partinin "dönüştürülmesi”ni istemek, her üyenin hakkıdır. Ama o zaman da herkesçe teslim edildiği üzere, dört yıldan beri sorulan soru, yani eski partinin tanınmış olması gerekmez miydi sorusu ortaya çıkar. Bunu herkes bilir.
      Parti kararı (Aralık 1908), eski partinin yerine yenisini "koymak” isteyen tasfiyecileri olabilen açıklıkla kınamıştır. Nisan 1912'de Plehanov, bir tasfiyeci konferans toplamayı planlayan (ve toplayan) "kurucu gruplar" savunucularına dobra-dobra şunu sormuştur: "Eski partimiz mevcut mu, değil mi?" (Dnevnik Sotsiyal-Demokrata, n° 16, Nisan 1912, s. 8.)
      Bu sorudan kaçınma olanağı yoktur. Bu soruyu dört yıllık savaşım ortaya çıkarmıştır. Parti "bunalımı"nın ciddiyetini bu soru çok iyi ifade ediyor.
      Böyle
bir soru, "sosyal-demokrat partinin dönüştürülmesi ancak, ... gerçekleştirilebilir" şeklinde yanıtlandığı zaman, bunun bir yanıt değil, anlamsız bir kaçamak olduğu hemen ortaya çıkıyor.
      Partinin
dönüştürülmesi hakkında konuşmaya, eski parti üyelerinden başka hiç kimsenin hakkı yoktur. Eski bir parti var mı yok mu sorusundan kaçarak ve ortalığı fazla bulandırmaksızın (partili olmayan "kurucu gruplar”ın işbirliğiyle), sizin "dönüşüm" dediğiniz şey hakkında karar çıkararak yaptığınız şey sayın baylar, sadece ve sadece görüşünüzün tasfiyeci olduğunu doğrulamaktan başka bir şey değildir. Karar, "sosyal-demokrat proletaryanın kendi kendini [sayfa 225] yöneten örgütü" şeklindeki tantanalı, ama tümden anlamsız ifadesi ardından işi getirip "dönüşüm, ancak sosyal-demokrat örgütün, işçi yığınlarını, her türlü açık toplumsal ve siyasal eyleme çekme girişimi çerçevesinde biçimlenmesiyle [bu gülünç, şişirilmiş budalaca ifade üzerinde durmayacağız] gerçekleştirilebilir" şeklinde bir öneriye indirgediği zaman, tasfiyecilik daha da belirginleşiyor.
      Bu ne demektir? Akıllara durgunluk verecek bu kararı yazanlar, grevleri ve gösterileri, "yığınları açık eylemlere çekmek" falan diye mi görüyorlar acaba? Mantık, öyle gördüklerini söylüyor. Bu halde karar bütün bütün saçmadır. Çünkü herkes çok iyi bilir ki, bir "örgüt", grevler ya da gösteriler olmasa da "biçimlenebilir". Sayın cin-fikir baylar, örgüt her zaman yerli yerindedir, oysa yığınlar açık eyleme zaman zaman başvururlar.
      "Açık toplumsal ve siyasal eylemler" sözüyle (otuz yıl önce Russkiye Vedomosti’nin96 kullandığı üslup gibi, bu kişilerin kullandığı üslup da bürokratça liberal bir üslup) tasfiyecilerin kastettiği şey, grevler ya da gösteriler falan değil, işçi hareketinin yasal biçimleridir. Harika! Ama bu durumda bile, karar saçma. Çünkü ülkemizde örgütün "ortaya çıkması", "ancak ve ancak" yığınları yasal hareketin çerçevesine çekmekle olan bir şey değil. Yasal eylemin hiçbir türüne izin verilmeyen birçok yerde bizim örgütlerimiz var.
      Görülüyor ki, kararın ana maddesi (yani örgütün, "ancak ... olursa" ortaya çıkacağı maddesi) kesinlikle hiçbir değer taşımıyor. Arap saçı karışıklığından başka bir şey değil.
      Ama bu karışıklık içinde apaçık tasfiyeci bir içerik de var. Dönüşüm, yığınların ancak, yasal eylemin içine çekilmesiyle mümkündür. Birinci maddenin anlaşılmaz bir sürü söz arasında ağzında gevelediği şey budur. Ve bu en keskininden tasfiyeciliğin ta kendisidir.
      Dört yıldan beri söyleye söyleye partinin dilinde tüy bitti: Bizim örgütümüz, olabildiği ölçüde yaygın ve dal budak salmış yasal topluluklar ağıyla çevrelenmiş yasadışı çekirdekleri kapsar.
      Dört yıldan beri de tasfiyeciler, tasfiyeci olduklarını yalanlıyorlar ve dört yıldan beri şöyle diyorlar: Dönüşüm ancak yığınların yasal eyleme çekilmesi girişimi çerçevesinde gerçekleştirilebilir. Bizim partimizin neyi kapsadığı ve bu [sayfa 226] eski partinin ne tür bir şey olduğu sorusundan, yasalcılara özgü biçimde kaçıyorlar. 1912 Nisanında Plehanov şöyle soruyordu: Eski partimiz mevcut mu değil mi? Buna tasfiyeciler konferansı şu yanıtı veriyor: "Dönüşüm, ancak yığınların yasal eyleme çekilmesi ölçüsünde gerçekleştirilebilir"!
      Bu yanıt, partiden kopan, dün güçlü olduğu için partiyi övendiresinin önüne katan, ama bugün (yenildiği için) ürkekleşen ve kendilerini ancak tumturaklı sözler söyleyerek savunabilen yasalcılardan geliyor.
       

II


      Kararın ikinci maddesi şöyle:       "2. Devrim-öncesi döneme bakışla, toplumsal ve siyasal koşullardaki değişiklikler karşısında, daha önceden varolan ya da doğmakta olan yasadışı parti örgütleri, kendilerini, açık işçi sınıfı hareketinin yeni biçimleri ve yöntemlerine uyarlamalıdırlar."       Bir kez daha çok ince bir mantık. Toplumsal koşullardaki bir değişiklik sadece örgüt biçiminde bir değişikliği gerektirir, ancak karar, bu değişikliğin yönü konusunda inandırıcı hiçbir kanıt getirmiyor.
      Karar "toplumsal" ve siyasal koşullardaki değişiklikler"e neden atıfta bulunuyor? Apaçık görünüyor ki, yasadışı örgütün kendini yasal harekete uyarlaması gereğini kanıtlamak, haklı göstermek için, bu pratik sonucu çıkarmak için. Ama öne sürülen şeyden, bu sonuç çıkmıyor. Aslında "koşullardaki değişiklikler karşısında" kendini yasadışı örgütle uyarlaması gereken örgüt, yasal örgüt olmalıdır. Asıl böyle bir sonuç akla-uygun olur.
      Tasfiyeciler acaba neden böyle bir karışıklık yapıyorlar?
      Çünkü doğruyu söylemekten korkmaktalar; aynı anda iki sandalyede birden oturmak istiyorlar.
      Gerçek şu: "Toplumsal ve siyasal koşulların" nasıl değiştiğini açıklamak, bugünkü durumu bir çeşit değerlendirmedir ve tasfiyeciler "bugünkü durumu" (Levitski'nin, Larin'in, Yezhov'un ve ötekilerin yaptığı şey bu) tasfiyeci bir açıdan değerlendiriyorlar.
      Ancak bu değerlendirmeyi, açık terimlerle ortaya koymaktan korkmaktalar. Gerçekten de, konferans, bu konuyu [sayfa 227] ortaya atmaya bile cesaret edemezdi. Yasadışının kendini yasala "uyarlaması"nı gerektiren (bir tür) değişiklik olduğu görüşünü, sesini çıkarmaksızın, sinsice, adeta gümrükten mal kaçırırcasına benimsemesinin nedeni işte budur.
      Sosyal-demokrat parti basınının birçok kez belirttiği gibi, bu görüşün, kadet görüşünden hiç farkı yoktur. Kadetler, kendi partilerinin "bir bütün olarak yasadışı kalmaya zorlandığımı" itiraf ediyorlar (tasfiyecilerin kararının 3. maddesine bakın) ve değişen koşullar karşısında, yasadışı partinin kendini yasal eyleme uyarlaması gerektiğini söylüyorlar. Kadetler açısından bu yeterlidir. Onlar yönünden, partilerinin yasaklanması yani yasadışı olmaları bir kazadır, bir "anormalliktir", zorunlu bir ayakta kalış biçimidir, çünkü asıl, temel çalışmaları yasaldır. Onların bu görüşü, bay Gredeskul'un "durumu değerlendirişi”nin mantıklı bir sonucudur. Gredeskul'un değerlendirmesi şu: Gerek duyulan şey yeni bir devrim değil, sadece "anayasal çalışmadır".
      Kadet Partisinin yasadışılığı kaza eseridir; "anayasal çalışma" genel kuralının bir istisnasıdır. Buradan çıkan mantıklı sonuç, yasadışı örgütün "kendini yasal harekete uyarlaması" sonucu olabilir. Kadetler açısından durum bu.
      Ne var ki sosyal-demokrat parti daha başka bir görüş taşıyor. Durumu bizim değerlendirişimizden –partinin değerlendirişinden– çıkarılacak temel sonuç, devrimin gerekli olduğu ye yaklaştığı sonucudur. Devrime götürecek olan gelişme biçimleri değişmiştir, ama devrimin eski hedefleri yerli yerinde duruyor. Buradan çıkarılacak sonuç şudur: Örgütlenme biçimleri değişmelidir; "çekirdekler”in biçimi esnek olmalıdır, bu çekirdeklerin genişlemesi, çekirdeğin kendinde değil, ama genellikle onların yasal "çevresinde" olacaktır, vb.. Parti kararlarında bütün bunlar birçok kez belirtilmiştir.
      Ama, yasadışı örgütün biçimlerindeki bu değişiklik, hiçbir zaman yasal harekete "uyarlanma" formülüyle ifade edilmemiştir. Bu tamamen farklı bir şey. Yasal örgütler, yığınlar arasında yasadışı çekirdeklerin fikirlerini yaymak için kullanılan müstahkem mevkilerdir. Başka deyişle, eski etkimizin yasadışı doğrultuda sürüp gitmesini güvence altına almak için etkileme biçimini değiştirmekteyiz.
      Salt örgüt biçimi olarak, yasadışı, kendini yasal olana [sayfa 228] "uyarlamaktadır". Ama partimizin çalışmalarının içeriği açısından, yasal eylem kendini yasadışı olana "uyarlamaktadır". (Yeri gelmişken –şöyle bir değiniverelim– "devrimci menşevikliğin" tasfiyecilere karşı verdiği savaş buradan çıkıyor.)
      Şimdi bizim tasfiyecilerimiz, birinci noktayı (çalışmanın biçimi) kabul edip ikincisini (çalışmanın içeriği) unuttuklarına göre, düşünün artık kimbilir ne kadar derinler!! Kadet kafalı kararlarının başında da parti kurmanın örgütsel biçimlerine ilişkin şu sav yer alıyor:       "Partiyi, yığınları yasal hareketin içine çekecek ve yasadışı örgütü bu harekete uyarlayacak bir yolda yeniden örgütleyecek biçimde kurmalıyız."       Akla gelen soru şu: Bu, partinin yanıtı gibi mi duruyor, (çünkü partiyi kurmak demek onu güçlendirmek, yasadışı çekirdekleri artırmak, onları yasal müstahkem mevzilerle çevrelemek demektir), yoksa, kadetlerle halkçı sosyalistlerin fikirlerini yinelediğine göre, bir kaçamak noktasını yasallaştırmak gibi mi duruyor? Bir halkçı sosyalist olan bay Peşehonov'un, 1906 Ağustosunda "açık bir parti" kurmaya çalıştığı aman, savunduğu fikirler işte tam bu fikirlerdi – bkz: Russkoye Bogatstvo, 1906, n° 8, ve Proletari, n° 4'teki "Sosyalist-Devrimci Menşevikler"* başlıklı yazı.
      * V. İ. Lenin, Collected Works, Vol. 11, s. 197-206. –Ed.
       
       

III


      Kararın 3. maddesi şöyle:       "3. Sosyal-demokrat parti, örgütünün bir bütün olarak yasadışı kalmaya zorlandığı bugünkü durumda bile, parti çalışmalarının bazı bölümlerini açıkça yürütmeye ve bu amaca uygun organlar kurmaya çalışmalıdır."       Bunun, Kadet Partisi için, ilk sözcüğünden son sözcüğüne kadar doğru bir tanım olduğunu yukarda belirtmiş bulunuyoruz. Ama burada sosyal-demokrat teriminin yeri yok.
      Kadet Partisinin "bir bütün olarak" yasadışı kalmaya "zorlandığı" ve bugünkü durumda "bile" (Tanrıya şükür, bir anayasaya sahip olduğumuz şu sırada) çalışmalarının bir bölüğünü açıktan yürütmeye çalıştıkları doğrudur. [sayfa 229]
      Bu tasfiyeci kararın her satırında üstü örtülü ve dolaylı olarak ifade edilen şey, "anayasal çalışma"nın tek çalışma ya da en azından asıl, temelli ve ömürlü çalışma olduğu, kararın bunu kabul ettiğidir.
      Bu kökünden yanlıştır, liberal işçi siyasetinin ta kendisidir.
      Sosyal-demokrat parti hem "bir bütün olarak", hem her çekirdeğinde yaşadışıdır ve –en önemlisi– devrim için propaganda yapma ve yolu hazırlama çalışmasında, yani çalışmasının tümünde yasadışıdır. Bu nedenle sosyal-demokrat partinin en açıkta olan çekirdeğinin yaptığı en açık çalışma bile "açıkça yürütülen parti çalışması" olarak görülemez.
      Örneğin, RSDİP'nin 1907-1912 arasındaki en "açık" çekirdeği, sosyal-demokrat Duma grubuydu. Bu grup, başkalarına bakışla daha "açık" konuşabileceği bir yerde bulunuyordu. Sadece o yasaldı ve birçok şeyi yasal yoldan dile getirebilirdi. Ama her şeyi değil! Üstelik sadece genel olarak "her şeyi değil", özel olarak kendi partisini ve parti çalışmalarını bile dile getiremezdi, yani ne "her şeyi" ne de en önemli şeyi dile getirebilirdi. İşte bundan ötürüdür ki, partinin geriye kalan "öteki bölümleri" şöyle dursun, Dumadaki sosyal-demokrat grup sökonusu olduğu zaman bile bu tasfiyeci kararın 3. maddesini kabul edemeyiz.
      Tasfiyeciler, "açık", yasal bir partiyi savunuyorlar. Ama bunu açıkça söylemekten korkuyorlar (işçiler onları korkutmuştur, Trotski, onlara korkmalarını öğütlemiştir). Bu nedenle [tasfiyeciler -ç.] aynı şeyi bir parça örtüleyerek söylüyorlar. Partiyi yasal hale getirmekten sözetmiyorlar, ama parça parça yasallaştırılmasını savunuyorlar.
      Nötr Plehanov, Nisan 1912'de tasfiyecilere, kopup ayrılan yasalcıların "kurucu gruplarının partiye karşıt olduklarını söylemişti. Tasfiyeciler konferansı bunu şöyle yanıtlıyor: Kopup ayrılan yasalcıların "kurucu grupları", "parti çalışmaları”nın bazı yönlerinin açıktan yönetiminin ta kendisidir; bu gruplar "açık hareket"tir, yasadışı partinin, kendisini onlara "uyarlaması" gerekir; onlar "açık hareket"tir, yığınların o harekete "çekilmesi", partinin gerekli "dönüşümünün güvencesi ve ölçütüdür.
      Eğer bu görüşleri, Trotski'nin getirdiği "tasfiyeciliğe karşıt olan kişiler"in onayladığı doğruysa, demek ki tasfiyeciler [sayfa 230] amma da ahmak kişi bulup buluşturmuşlar!
       

IV


      Kararın sonuncu maddesi şöyle:       "4. Etkisini kendilerine doğru genişlettiği işçilerin geniş bir kesimini, varlığının yasadışı koşullarından ötürü kendine çekemeyen sosyal-demokrat örgüt, az ya da çok gelişmiş, değişik türden yasal ya da yasadışı siyasal örgütler ve değişik türden yasal perdeler (seçim komiteleri, 4 Mart yasası çerçevesinde kurulan siyasal dernekler, belde ortaklıkları, yaşam pahalılığıyla savaşım için kurulan denekler, vb.) kurarak, bunun yanısıra girişimlerini, siyaset-dışı işçi sınıfı örgütleriyle ortaklaştırarak, kendisini proletaryanın siyasal yönden faal olan kesimleriyle ve onlar aracılığıyla yığınlarla bağlantılı hale getirmelidir."       Burada da, sadece tartışılır olmakla kalmayan, üstelik düpedüz tasfiyeci nitelikte olan şey, yasal perdeler konusunda tartışılmasına yer olmayan kanıtlarla perdeleniyor.
      Yasal siyasal örgütler
kurulması, Levitski'yle N. Rkov’un savunmuş oldukları şeyin ta kendisidir, partinin parça parça yasallaştırılmasıdır.
      Bir yılı aşkın bir süreden beri tasfiyecilere, konuşmayı bırakın, "işçi sınıfı çıkarlarını savunma derneği" falan türünden kendi "yasal siyasal derneklerinizi" kurmaya başlayın diyoruz. Laf ebeliğini bir yana bırakın ve kolları sıvayıp çalışmaya koyulun.
      Ama çalışmaya koyulamazlar, çünkü bugünkü Rusya da liberal bir ütopyayı gerçekleştirmek olanaksızdır. Yapabildikleri tek şey, "yasal siyasal örgütler" hakkında görüşlerim söyleyen, bu örgütleri salık veren, yararlı konuşmalara ve karşılıklı teşvike girişen "kurucu gruplarını savunmaktan ibarettir.
      Kararlarında resmen, yasadışı örgütlerin kendilerim proletaryanın siyasal yönden faal olan kesimleriyle ve onlar aracılığıyla kitlelerle bağlantılı hale getirmeleri" gerektiğini ilan ederek kendi "kurucu gruplarını savunuyorlar!!! Yani, "siyasal yönden faal" olan, çekirdeklerin dışında bulunacaktır, diyorlar. Bu söz, faal olanların hepsi "ölü parti"den kaçtı, "kurucu gruplar"a gitti şeklindeki ünlü sözün bir başka [sayfa 231] biçimde söylenişi değil mi?
      Trotski ve partiden çıkarılmış olan tasfiyeciler, Naşa Zarya ile Dyelo Jizni'nin yasadışı partiye açıkça sövüp sayarken söylediklerini, biraz daha "yumuşakça" ifade ediyorlar: onların görüşünce en "faal" olanlar dar yasadışı partinin dışındadırlar ve "kişinin kendisini" ilişkilendirmesi gerekenler onlardır. Biz –kopup ayrılan tasfiyeciler– faal unsuruz; "parti" kendisini, yığınlarla bizim aracılığımızla ilişkilendirmelidir.
      Parti açık açık söylemiştir: İktisadi savaşıma önderlik ederken sosyal-demokrat parti çekirdekleri işçi birlikleriyle, onların içindeki sosyal-demokrat çekirdeklerle ve sendika hareketinin önder bireyleriyle işbirliği yapmalıdır. Duma seçim kampanyasında da, işçi birliklerinin partiyle omuz omuza yürümesi önemlidir. Bütün bunlar açıktır, kesindir, anlaşılması kolaydır. Tasfiyecilerin, bunun yerine savundukları şey, genel parti çalışmalarının "siyaset-dışı", yani partisiz işçi birlikleriyle belirsiz bir "işbirliğidir.
      Trotski'ye tasfiyeci fikirleri P. B. Akselrod vermiştir. Akselrod'un Naşa Zarya'daki hazin dönüşleri üzerineyse, Trotski, kendisine, bu fikirleri, işleri Arap saçına döndürüp karmakarışık edecek ifadelerle bulandırmasını salık vermiştir.
      Bu ikisinin ortaklığı hiç kimseyi aldatamaz. Tasfiyeciler konferansı işçilere, kaçamak lafların anlamına daha dikkat etmelerini öğretecektir. O konferansın, işçilere, bu dersten başka verebileceği hiçbir şey yoktur. Bu ders acıdır ve hiç de ilginç değildir, ama burjuva toplumunda yararsız da sayılamaz.
      Levinski'nin günlük giysilerine bürünmüş liberal işçi siyasetinin görüşlerini inceledik. Bu görüşleri Trotski'nin süslü-püslü giysileriyle de tanımak zor değil.
      İkiyüzlü sahtecilikle karşılaştırıldığı zaman, partinin, yasadışı örgüt ve yasal çalışma konusundaki görüşleri çok daha etkileyici görünüyor. [sayfa 232]
     

     
      Sotsiyal-Demokrat
, n° 28-29,
      5 (18) Kasım 1912








Sayfa başına gidiş