Viladimir İliç Lenin
Oportünizm ve İkinci Enternasyonalin Çöküşü


Ocak 1918


Ocak 1918'de Almanca olarak "Vorbote" dergisi, n°1 içinde yayınlandı.
Rusça ilk kez olarak 1919'da, Lenin'in yapıtlarının 2. ve 3. baskılarında, cilt: XIX içinde yayınlandı.
V. İ. Lenin, Œuvres, Paris-Moscou. t. 22, pp.115-128.
[Türkçesi: Lenin: Proleter Devrim ve Dönek Kautsky, Bilim ve Sosyalizm, Aralık 1989, Beşinci Baskı, s: 185-200]

Eriş Yayınları tarafından düzenlenmiştir.
kurcep@gmx.net
Özgün biçimiyle Acrobat Reader formatında:
Proletarya Devrimi ve Dönek Kautsky (554 KB)








OPORTÜNİZM VE İKİNCİ ENTERNASYONALİN
ÇÔKÜŞÜ[67]


     

I

      II. ENTERNASYONAL gerçekten var olmaktan çıktı mı? Kautsky ile Vandervelde gibi en yetkili temsilcileri bunu yadsımakta direniyorlar. Hiçbir şey olmadı, diyorlar, ilişkilerin kesilmesinden başka; her şey yolunda gidiyor; onların görüşü, işte bu.
      Gerçeği ortaya koymak için, güncel emperyalist dünya savaşıyla ilgili olan ve dünyanın bütün sosyalist partileri tarafından benimsenmiş olan 1912 Basel Kongresi Bildirgesi'ne bakalım. Hiçbir sosyalistin, teorik bakımdan, her savaş üzerine somut bir tarihsel yargıda bulunma zorunluluğunu yadsıma cüretini gösteremeyeceğini de belirtmek gerek.
      Savaşın patlak verdiği şu anda, Basel Bildirgesini yadsıma, ya da sosyalist partilerin savaş içindeki tutumunu onun istemleriyle karşılaştırma cüretini, ne açık oportünistler gösterebilir, ne de kautskiciler. Neden? Bildirge hepsinin yüzündeki maskeyi düşürüyor da ondan.
      Bildirge ne yurt savunması, ne de saldırgan bir savaşı savunucu bir savaştan ayıran şeyler konusunda tek söz [sayfa 186] söylüyor; bugün A!manya ve Dörtlü Bağlaşma (Entente)[68] oportünistleri ile kautskicilerinin[1*] her köşe başında yineledikleri şeylerden tek söz yok. Ayrıca, bildirge bunlardan söz edemezdi de, çünkü söylediği şeyler kavramların her türlü kullanılışını kesin olarak dıştalar. Bildirge, onyıllar boyunca bu savaşı hazırlamış, 1912'de kendilerini açıkça göstermiş ve 1914 savaşına yol açmış bulunan bir dizi iktisadi ve siyasal anlaşmazlığı son derece somut bir biçimde belirtir. "Balkanlardaki üstünlük" nedeniyle Avusturya-Rusya anlaşmazlığını, "Küçük Asya'daki fetih politikaları" nedeniyle İngiltere, Fransa ve A!manya arasındaki (bütün bu ülkeler arasındaki!) anlaşmazlığı, Arnavutluktaki "üstünlük" nedeniyle Avusturya-İtalya anlaşmazlığını vb. anımsatır. Bütün bu anlaşmazlıkları kısaca "kapitalist emperyalizm"in yol açtığı anlaşmazlıklar olarak tanımlar. Demek ki bildirge, bu savaşın soyguncu, emperyalist, gerici, köleci niteliğini, yani yurt savunmasını kabul etmeyi teorik bakımdan bir anlamsızlık ve pratik bakımdan bir saçmalık durumuna getiren niteliği büyük bir açıklıkla kabul ediyor. Aç gözlü emperyalistler, yabancı "yurt"ları yutmak için savaşıyorlar. Bildirge, bu söz götürmez tarihsel gerçeklerin zorla kabul ettirdiği sonuçları çıkarıyor: Bu savaş "en küçük bir ulusal çıkar bahanesi" ile doğrulanamaz; "kapitalistlerin kârları ya da hanedanların kendini beğenmişliği yüzünden" hazırlanmıştır bu savaş. "Birbirlerine ateş etmek" işçiler için "bir cinayet" olur. Bildirge böyle diyor.
      Kapitalist emperyalizm çağı, olgunluk derecesine erişmiş ve bunu aşmış bulunan kapitalizmin, yıkılmasının öngününde bulunduğu; yerini sosyalizme bırakması gerekecek denli olgunlaşmış olduğu çağdır. 1789'den 1871'e değin uzanan dönem, feodalizmin ve mutlakıyetin yıkılışı ile, yabancı boyunduruktan kurtuluşun tarih gündeminde yer aldığı, ilerleyici bir kapitalizm dönemi [sayfa 187] oldu. "Yurt savunması", yani baskıya karşı kendini savunmak için savaşım, bu temel üzerinde, ve yalnızca bu temel üzerinde kabul edilebilirdi. Bu fikir büyük emperyalist güçlere karşı savaşa bugün de uygulanabilirdi, ama Balkan devletlerini, Küçük Asya'yı vb. kimin daha çok soyacağını bilmenin söz konusu olduğu büyük emperyalist güçler arasındaki bir savaşa bu fikri uygulamak saçma olurdu. Bundan ötürü, bu savaşta "yurt savunması"nı kabul eden "sosyalist"lerin, hırsızın hırsızlık yaptığı yerden kaçması gibi, Basel Bildirgesine yan çizmelerine şaşılamazdı. Çünkü bildirge, onların sosyal-şoven, yani yabancı ülkeleri soyması ve öbür ulusları köleleştirmesi için "kendi" burjuvazilerine yardım eden sözde sosyalist, gerçekte şoven olduklarını tanıtlıyor. "Şovenizm" kavramını özsel olarak belirleyen şey, hatta davranışları başkalarının yurtlarını köleleştirmeye yöneldiği zaman bile, "kendi" yurdunu savunmaktır.
      Bir savaşın bir ulusal kurtuluş savaşı olduğunu düşünmek, bir taktik, emperyalist savaş olduğunu düşünmekse bir başka taktik içerir. Bildirge açıkça bu öbür taktiği belirtir. Savaş, "yararlanılması" gerekecek "iktisadi ve siyasal bir bunalım yaratacaktır": onu hafifletmek, ya da yurdu savunmak için değil, tersine, "kapitalist egemenliğin yıkılışını hızlandırmak" ereğiyle yığınları "kamçılamak" için yararlanılması gerekecek bir bunalım. Tarihsel koşulların kendisi için henüz olgunlaşmış olmadığı şey hızlandırılamaz. Toplumsal devrimin olanaklı olduğunu, bunun öncüllerinin olgunlaşmış olduğunu, devrimin savaşla birlikte geleceğini, bildirge kabul ediyordu: Paris Komünü ve Rusya'daki 1905 Devrimi örneğini, yani yığın grevi ve iç savaş örneklerini anımsatarak, "yönetici sınıflar"ın "proleter devrim"den korktuklarını açıklar bildirge. Kautsky'nin yaptığı gibi, bu savaşa karşı sosyalizmin tutumunun ne olması gerektiğinin belirtilmediğini ileri sürmek, bir yalandır. Bu sorun, proleter devrimci yığın savaşımı taktiğinin kabul edildiği Basel'de yalnız tartışılmakla kalmadı, çözüme de bağlandı. [sayfa 188]
      Basel Bildirgesini bütünüyle ya da en özsel bölümlerini suskuyla geçiştirmek, ve onun yerine, birincisi, Basel öncesi tarihini taşıyan, ikincisi, tüm dünya partileri tarafından kabul edilmiş kararlar olmayan, üçüncüsü de çeşitli olanaklı savaşlara ilişkin olan, ama hiçbir zaman bugünkü savaşa ilişkin olmayan önderlerin konuşmalarını ya da bazı partilerin kararlarını söz konusu etmek, çileden çıkarıcı bir ikiyüzlülüktür. Sorunun özü, büyük Avrupa devletleri arasındaki ulusal savaşlar çağının, yerini bu devletler arasındaki emperyalist savaşlar çağına bırakması, ve Basel Bildirgesinin bu olguyu resmen ilk kez olarak kabul etmiş olmasıdır.
      Basel Bildirgesinin havada bir sözden, resmi bir söz ebeliğinden, boş bir tehditten başka bir şey olmadığını düşünmek yanlış olurdu. Bildirgenin yüzlerindeki maskeyi düşürdüğü kişiler, sorunu işte böyle koymak isterlerdi. Ama yanlıştır bu. Bildirge, tüm II. Enternasyonal döneminin büyük propaganda çalışmasının sonucundan, her dildeki yüzbinlerce konuşma, makale ve çağrı içinde, sosyalistlerin yığınlar arasında bütün ektiklerinin bir özetinden başka bir şey değil. Örneğin Jules Guesde'in 1899'da, "kapitalist korsanlar" tarafından yol açılan savaştan söz ederken, savaş durumunda sosyalistlerin hükümetçiliğini eleştirdiği zaman yazdıklarını (En garde! s. 175); ya da Kautsky'nin 1909'da, "barışçıl" dönemin bitmiş ve savaşlar ve devrimler çağının başlamış olduğunu kabul ettiği İktidar Yolu yapıtında yazdıklarını yinelemekten başka bir şey yapmıyor bu bildirge. Basel Bildirgesini boş bir söz ya da bir yanılgı olarak göstermek, sosyalistlerin son yirmibeş yıl içindeki tüm faaliyetini boş bir çaba ya da bir yanılgı olarak düşünmek demektir. Eğer bildirge ile onun uygulanmaması arasındaki çelişki oportünistlerle kautskiciler için bu denli dayanılmaz bir şeyse, bunun nedeni onun II. Enternasyonalin faaliyetindeki çok derin bir çelişkiyi ortaya koymasıdır. 1871-1914 döneminin görece "barışçıl" niteliği, ilkin bir anlayış, sonra eğilim, ve en sonu işçi bürokrasisi ile küçük-burjuva yoldaşları kapsayan grup ya da katman olarak, [sayfa 189] oportünizmi besledi. Bu öğeler işçi hareketini ancak devrimci amaçlar ile devrimci taktiği sözde kabul ederek kendilerine bağlayabilirlerdi. Yığınların güvenini, ancak tüm "barışçıl" çalışmanın, proleter devrime bir hazırlık'tan başka bir şey olmadığına yemin billah ederek kazanabilirlerdi. Bir gün patlaması gereken bir çıbandı bu çelişki, ve patladı. Asıl önemli olan, Kautsky ile hempalarının yaptıkları gibi, bu irini, (irin ile) "birlik" adına yeniden bedene sokmayı mı, yoksa, eğer gerekiyorsa, işçi hareketi bedeninin tam iyileşmesine yardım etmek için, bu işlemin neden olacağı keskin, ama geçici acıya karşın, bu bedeni bu irinden elden geldiğince çabuk ve olabildiğince özenli bir biçimde kurtarmayı mı denemenin gerektiğini bilmektir.
      Savaş ödeneklerine oy vermiş, hükümetlere girmiş ve 1914-1915'te yurt savunması fikrini desteklemiş olan kimselerin sosyalizme ihanet ettikleri açıktır. Bu gerçeği yalnızca ikiyüzlüler yadsıyabilir. Bunu açıklamak zorunlu.
     

II

      Bütün bu işlerde bir kişiler sorununu görmek, saçma olurdu. Bunun oportünizmle ne ilişkisi olabilir, eğer Plehanov ve Guesde adlı adamlar vb.? - diye soruyordu Kautsky (28 mayıs 1915 günlü Neue Zeit). Bunun oportünizmle ne ilişkisi olabilir, eğer Kautsky vb.? - diye yanıtlıyordu Akselrod, Dörtlü Bağlaşma oportünistleri adına (Die Krise der Sozialdemokratie, Zürih 1915, s. 21 ). Bütün bunlar güldürüden başka bir şey değil. Tüm hareketin bunalımını açıklamak için, birinci olarak, buna karşılık düşen siyasanın i k t i s a d i anlam ve önemini, ikinci olarak, bunun temelinde yatan   f i k i r l e r i , ve üçüncü olarak da, sosyalizm içindeki   e ğ i l i m l e r   t a r i h i   ile ilişkisini çözümlemek gerekir.
      Yurt savunması fikrinin 1914-1915 savaşındaki iktisadi niteliği nedir? Bütün büyük devletlerin burjuvazisi, dünyayı parçalamak ve sömürmek için, halkları ezmek için savaşıyor. Burjuvazinin gerçekleştirdiği büyük kârlardan, işçi bürokrasisi, işçi aristokrasisi ve küçük-burjuva [sayfa 190] yoldaşlar tarafından oluşturulan küçük bir azınlığa bazı kırıntılar düşebilir. Sosyal-şovenizmle oportünizmin sınıfsal temeli özdeştir: Küçük bir ayrıcalıklı işçiler katmanının işçi sınıfı yığınına karşı, "kendi" ulusal burjuvazileriyle bağlaşması, burjuvazi uşaklarının burjuvazinin sömürdüğü sınıfa karşı burjuvazi ile bağlaşması.
      Oportünizmin siyasal içeriğiyle sosyal-şovenizmin siyasal içeriği özdeştir:
Sınıf işbirliği, proletarya diktatörlüğünden, devrimci eylemden vazgeçme, burjuva yasallığının çekincesiz kabulü, proletaryaya güvensizlik, burjuvaziye güven. Sosyal-şovenizm, İngiliz liberal işçi siyasasının, milerancılığın ve bernştayncılığın[69] dolaysız uzantısı ve doruk noktasıdır.
      İşçi hareketinin iki özsel eğilimi, devrimci sosyalizm ile oportünist sosyalizm arasındaki savaşım, 1889'dan 1914'e değin uzanan tüm bir dönemi kapsar. Ve bugün de, savaş karşısındaki tutuma ilişkin olarak, her ülkede aynı biçimde iki temel akım vardır. Kişisel sorunları ileri sürme yolundaki burjuva ve oportünist davranışı bir yana bırakalım. Bir dizi ülkedeki eğilimlere bakalım. On Avrupa devletini alalım: Almanya, İngiltere, Rusya, İtalya, Hollanda, İsveç, Bulgaristan, İsviçre, Belçika ve Fransa. İlk sekiz ülkede, oportünist bir eğilimle devrimci bir eğilim biçimindeki bölünme, sosyal-şovenlerle enternasyonalistler biçimindeki bölünmeye karşılık düşüyor. Almanya'da, sosyal-şovenizmin dayanak noktaları Sozialistische Monatshefte[70] ile Legien ve hempalarıdır; İngiltere'de, Fabianlerle[71] İşçi Partisi[72] (I.L.P.[73]) her zaman onlarla birlik kurmuş, onların organını desteklemiş ve her zaman bu blok içinde sosyal-şovenlerden güçsüz olmuştur, oysa B.S.P.[74] içinde enternasyonalistler yedide üçü oluşturuyorlar); Rusya'da, bu akım Naşa Zarya[75] (bugün Naşa Diyelo) ile, Örgütlenme Komitesi[76] ile Duma'da Çheydze kliği ile temsil ediliyor; İtalya'da, başlarında Bissolati bulunan reformistler tarafından; Hollanda'da, Troelstra Partisi tarafından; İsveç'te, Branting'in yönettiği parti çoğunluğu tarafından; Bulgaristan'da "Genişler" partisi[77] tarafından; İsviçre'de, Greulich ve hempaları tarafından [sayfa 191] [temsil ediliyor -ç]. Sosyal-şovenizme karşı az çok canlı protestolar, bütün bu ülkeler devrimci sosyal-demokratları arasında yükselmiş bulunuyor. Yalnızca iki ülke bunun dışında kalıyor: Enternasyonalizmin var olduğu, ama çok güçsüz bulunduğu Fransa ve Belçika.
      Sosyal-şovenizm, en gelişmiş biçimindeki oportünizmdir. Burjuvazi ve kurmaylarla açık, çoğu kez herkesçe bilinen bir bağlaşma için olgunlaşmıştır o. Ve, ona yasal basın ve yığınların aldatılması tekeli gibi büyük bir gücü kazandıran şey de, işte bu bağlaşmadır. Oportünizmin, bugün bile, partinin bir iç olayı olduğunu düşünmek saçmadır. Basel kararını, David, Legien, Hyndman, Plehanov ve Webb ile birlikte uygulamayı düşünmek saçmadır. Sosyal-şovenlerle birlik demek, öbür ulusları sömüren "kendi öz" ulusal burjuvazisiyle birlik demektir; uluslararası proletaryanın bölünmesi demektir. Oportünistlerden kopmanın her yerde hemen olanaklı olduğunu söylemek anlamına gelmez bu; yalnızca bu kopmanın tarihsel bakımdan olgunlaşmış olduğunu, proletaryanın devrimci savaşımı için bunun zorunlu ve kaçınılmaz olduğunu, ve, "barışçıl" kapitalizmden emperyalist kapitalizme geçmekle, tarihin bu kopmayı hazırlamış bulunduğunu söylemek anlamına gelir. Volentem ducunt fata, nolentem trahunt.[2*]
     

III

      Burjuvazinin uyanık temsilcileri bunu çok iyi anlamışlardır. Başlarında "yurt savunucuları", yani emperyalist soygun savunucuları bulunan güncel sosyalist partileri bu nedenle böylesine övüyorlar. Hükümetler sosyal- şovenleri ya bakanlık koltukları ile (Fransa ve İngiltere'de), ya da engellerden masun yasal bir varoluş tekeliyle (Almanya ve Rusya'da) bu nedenle ödüllendiriyorlar. Sosyal-demokrat partinin en güçlü olduğu ve karşı-devrimci bir ulusal-liberal işçi partisi durumuna dönüşmesinin en açık olduğu Almanya'da, gene bu nedenle işler o [sayfa 192] noktaya gelmiş bulunuyor ki, savcılık "azınlık" ile "çoğunluk" arasındaki savaşımda bir "sınıf düşmanlığı kışkırtması" görüyor! Uyanık oportünistler, 1914-1915'te burjuvaziye öylesine büyük hizmetlerde bulunmuş olan eski partilerin eski "birlik"ini kurtarmak için bu nedenle her şeyin üstünde kaygı duyuyorlar. Alman sosyal-demokrasisi üyelerinden biri, 1915 nisanında, "Monitor" takma adı altında, gerici "Preussische Jahrbücher"[78] dergisinde, övgüye değer bir içtenlikle, dünyanın bütün ülkelerindeki bu oportünistlerin görüşünü dile getirdiği bir makale yayınlandı. Monitor, sosyal-demokrasinin daha da sağa gitmesinin burjuvazi için çok tehlikeli olacağını düşünüyor. "Sosyal demokrasi, sosyalist ülkülere sahip işçi partisi niteliğini korumalıdır. Çünkü, o bu niteliği yitireceği gün, eskisi tarafından yüzüstü bırakılmış olan programı alacak ve onu daha da radikal bir biçimde ileri sürecek yeni bir parti çıkacaktır." (Preussische Jahrbücher, 1915, n° 4, s. 50-51.)
      Monitor tam üstüne basmış. İngiliz liberalleri ile Fransız radikallerinin de her zaman istedikleri şey bu: Lloyd Georgelara, Sembatlara, Renaudellere, Legienlere ve Kautskylere, bir soygun savaşında "yurt savunması" örgütlemeye yetenekli adamlara güvenmesi ereğiyle, yığınları aldatmak için, devrimci tınlayışlı sözler.
      Ama Monitor oportünizmi çeşitlerinden yalnızca -açık, kaba, utanmaz- birini temsil ediyor. Öbürleri, çok ustaca, "dürüstçe", üstü kapalı bir biçimde davranıyorlar. Engels bir gün: "dürüst" oportünistler, işçi sınıfı için en tehlikeli olanlardır, demişti[79]... İşte bir örnek:
      Kautsky
(26 kasım 1915 günlü) Neue Zeit'ta şöyle yazıyor: "Çoğunluğa karşı muhalefet büyüyor; yığınların genel eğilimi muhalefette." "Savaştan sonra (yalnızca savaştan sonra mı ? -N .L.) sınıf çelişkileri öylesine yeğinleşecektir ki, yığınlar arasında, radikalizm ağır basacak." "Savaşta sonra (yalnızca savaştan sonra mı? -N.L.) radikal öğelerin partiden kaçma ve anti-parlamenter (?? doğrusu parlamento dışı olacak) bir yığın eylem partisine [sayfa 193] çekilmelerini görme tehlikesi karşısındayız." "Böylece, partimiz, aralarında ortak hiçbir yan olmayan iki aşırı kamp biçiminde parçalanıyor." Birliği kurtarmak için, Kautsky, Reichstag çoğunluğunu, azınlığın birkaç radikal parlamenter söylev çekmesine izin verme gereğine inandırmaya çalışıyor. Yani Kautsky, birkaç radikal parlamenter söylev yardımıyla, devrimci yığınları, devrimle "ortak hiçbir yanları olmayan", uzun zamandan beri sendikaları yöneten ve, bugün, burjuvazi ve hükümetle sıkı bağlaşmasına dayanarak, parti yönetimini de eline geçirmiş bulunan oportünistlerle uzlaştırmak istiyor. Gerçekte Monitor'un "program"ından hangi konuda ayrılıyor bu? Marksizmi alçaltan yapmacık sözlerden başka, hiçbir konuda.
      Reichstag grubunun 18 mart 1915 günlü oturumunda, kautskici Wurm, "işçilerin sabrını taşırmamak" için "grubu uyardı", "işçi yığınları içinde, -dedi, grubun çoğunluğuna karşı muhalefet büyüyor: öyleyse marksist (?! kuşkusuz bir dizgi yanlışı, siz "monitorist" okuyun) merkezle yetinmek gerekiyor." (Klassenkampf gegen der Krieg! Material zum "Fall Liebknecht. Als Manuskript gedruckt, s. 67.) Böylece yığınların devrimci oldukları gerçeğinin, bütün kautskiciler (ya da genellikle dendiği gibi, "merkez") adına, daha 1915 martında, kabul edilmiş olduğunu görüyoruz!! Oysa, sekiz buçuk ay sonra, Kautsky, savaşmak isteyen yığınları oportünist, karşı-devrimci partiye "döndürme"ye yönelik önerisini yineliyor, hem de devrimci tınlayışlı birkaç söz aracıyla!!
      Çoğu kez, savaşın, kokuşmuşluğu ortaya çıkarmak ve uzlaşmaya dayanan her şeyi yadsımak gibi bir yararı oluyor.
      İngiliz Fabianleri ile Alman kautskicilerini karşılaştıralım. İşte gerçek bir marksistin, Friedrich Engels'in, birinciler konusunda yazdıkları: "... toplumsal devrimin kaçınılmaz olduğunu anlayacak denli akıllı, ama hiçbir [sayfa 194] zaman bu dev işini, yalnızca henüz temel er eğitimini görmemiş bulunan proletaryaya bırakmak istemeyen bir ikbal avcıları çetesi... Temel ilkeleri, devrim korkusudur..." (Sorge ile Mektuplaşma, s. 390).
      Ve, 11 kasım 1893 günü şöyle yazar: " ...proletaryayı tepeden inme kurtarmaya lütfen tenezzül eden ama bunun için bu kadar ham ve eğitilmemiş bir yığının kendi kendini kurtaramayacağını, ve bu akıllı avukatların, yazarların ve duygusal çenesi düşüklerin lütufkârlığı olmadan kendi başına hiçbir şey yapamayacağını anlamasını şart koşan bu kendini beğenmiş kibirli burjuvalar" (Aynı, s. 401 ).
      Teoride, Kautsky, Fabianlere, erdemli geçinen kişinin yoksul sarraflara gösterdiği küçümseme ile bakar. Çünkü "marksizm" üzerine and içer o. Ama pratik bakımdan aralarında ne fark var? Basel Bildirgesini birlikte imzaladılar ve ona karşı, Guillaume II'nin Belçika'nın yansızlığı karşısında davrandığı gibi davrandılar. Oysa, tüm yaşamı boyunca, Marx, işçilerin devrimci ruhunu söndürmeye çalışan kişileri kınamıştır.
      Kautsky, devrimci marksistlere karşı yeni "ultra-emperyalizm" teorisini çıkardı. O, ultra-emperyalizmden, "ulusal mali sermayeler arasındaki savaşım"ın ortadan kalkmasını, ve bunun yerine "dünyanın uluslararası mali sermaye tarafından ortaklaşa sömürülmesi"ni anlıyor (Neue Zeit, 30 nisan 1915). Ama, diye ekliyor, "kapitalizmin bu yeni evresinin gerçekleşip gerçekleşemeyeceğini kararlaştırmak için zorunlu öncüllere henüz sahip değiliz". Öyleyse bu "evre" mucidi, bugün, bir savaş, sınıf çelişkilerinin görülmemiş bir yeğinleşme bunalımının başlamış bulunduğu evrede, bir "yeni evre"ye ilişkin basit varsayımlara dayanarak, ve onun "gerçekleşebilir" olduğunu açıkça söyleme cesaretini de gösterememeksizin; kendi öz devrimci bildirimlerini yalanlıyor ve proletaryanın devrimci görevleri ile devrimci taktiğini yadsıyor! En tiksinç fabiancilik değil mi bu?
      Rus kautskicilerinin lideri, Akselrod, "proletaryanın kurtarıcı hareketinin enternasyonalleştirilmesi [sayfa 195] sorununun ağırlık merkezini, her günkü pratik eylemin enternasyonalleştirilmesinde" görüyor: böylece, "emeğin korunmasına ilişkin yasamayla sigortalar yasaması, uluslararası eylemlerin korkusu, işçilerin uluslararası örgütlenmesinin konusu olmalıdır". (Akselrod, Sosyal-demokrasinin Bunalımı, Zürih 1915, s. 39-40.) Bu "enternasyonalizm"e, yalnızca Legien, David, Webblerin değil, ama Lloyd George'un ta kendisinin, Naumann, Briand ve Milyukov'un da tamamen katılacakları apaçıktır. Eğer gelecek enternasyonal, (savaş durumunda, hükümetlere karşı) "harekete geçer ve devrimci bir fırtına yaratır"sa, 1912'de olduğu gibi, Akselrod, çok, çok uzak bir gelecek adına; en devrimci sözleri saçıp savurmaya hazırdır. Ne denli yiğidiz, bir bakın! Ama bugün yığınlar içinde kendini göstermeye başlayan devrimci kaynaşmayı destekleyip geliştirmek söz konusu olunca, Akselrod bu devrimci yığın eylemleri taktiğinin, "eğer örneğin, öğrenci gösterilerinin, 1901'de mutlakıyete karşı kararlaştırıcı savaşımları haber verdikleri Rusya'da olduğu gibi, toplumsal devrimin öngününde bulunmuş olsaydık, kendini gene de doğrulayabileceği"ni bildirir. Ama, şimdilik, bütün bunlar, tamamen Kolb, David, Südekum ve Legien'in düşünme biçimi içinde, "ütopya"dan, "bakunincilik"ten vb. başka bir şey değildir.
      Dillere sığmaz Akselrod, yalnızca birinci "kararlaştırıcı savaşım"ın dört yıl sonra verileceğini -dört yıl sonra, unutmayın- ve "karar"ı da getirmeyeceğini 1901'de Rusya'da hiç kimsenin bilmediğini ve bilemeyeceğini unutuyor. Bununla birlikte, hemen saldırıya çağıran Kriçevski ve Martinovlarla alay etmekte, o dönemde yalnızca biz devrimci marksistler haklıydık. İşçilere oportünistleri heryerde kovmalarını ve gösterilerle öbür devrimci yığın eylemlerini bütün güçleriyle desteklemeleri, yoğunlaştırmaları ve yaymalarını örgütlemekle yetiniyorduk. Bugün, Avrupa'daki durum tastamam buna benziyor: "hemen" bir saldırıya çağırmak çılgınlık olurdu. Ama hem sosyal-demokrat olduğunu söylemek ve hem de işçilere oportünistlerden kopmalarını ve kendini göstermeye [sayfa 196] başlayan devrimci hareket ve gösterileri bütün güçleriyle pekiştirmeleri, derinleştirmeleri, genişletmeleri ve yoğunlaştırmalarını öğütlememek de utanılacak bir şey olurdu. Devrim hiçbir zaman gökten hazırlop düşmez ve, devrimci kaynaşmanın başlangıcında, hiç kimse bu kaynaşmanın "gerçek", "katıksız" bir devrime varıp varmayacağını, varacaksa ne zaman varacağını hiçbir zaman bilmez. Kautsky ile Akselrod, işçilere geçerliği kalmamış, cılkı çıkmış, karşı-devrimci öğütler veriyorlar. Eğer Kautsky ile Akselrod, yığınları gelecek enternasyonalin hiç kuşkusuz devrimci olacağı umuduyla besliyorlarsa, bunu yalnızca bugün karşı-devrimci öğelerin: Legienlerin, Davidlerin, Vanderveldelerin, Hyndmanların egemenliğini korumak, gizlemek ye allayıp pullamak için yapıyorlar. Gerçekten, Legien ve hempaları ile "birlik"in, "gelecek" devrimci enternasyonali hazırlamanın en iyi yolu olduğu açık, değil mi?
      Alman oportünistlerinin lideri David, partimizin 1 kasım 1914 tarihli Merkez Komite bildirgesine yanıt olarak, "dünya savaşını bir iç savaşa dönüştürmeye çalışmak bir çılgınlık olurdu", diyor. Söz konusu bildirgede, başka şeyler arasında, şöyle deniyor:
      "Bu dönüşümün güçlükleri şu ya da bu anda nedenli büyük görünürse görünsün, sosyalistler, savaşın bir olgu durumuna gelmiş bulunduğu şu anda, bu yönde yöntemli, direngen ve eksiksiz bir hazırlık çalışması yapmaktan hiçbir zaman vaz geçmeyeceklerdir."[3*]
      (David tarafından da aktarılıyor bu parça, s. 171) David'in kitabının yayınlanmasından bir ay önce, partimiz kararları yayınlandı, bu kararlarda bu "yöntemli hazırlık çalışması" şu biçimde tanımlanmış bulunuyordu: 1) Savaş ödeneklerine oy vermemek. 2) İç barışı bozmak. 3) Yasadışı gizli örgütler kurmak. 4) Siperlerdeki dayanışma gösterilerini desteklemek. 5 ) Her türlü devrimci yığın eylemini desteklemek.[4*] [sayfa 197]
      David de hemen hemen Akselrod denli yiğit: 1912'de, bir savaş durumu için, Paris Komünü ile ilişki kurmayı "bir çılgınlık" olarak görmüyordu.
      Plehanov, Antant sosyal-şovenlerinin bu tipik temsilcisi, devrimci taktiğe karşı David ile aynı yönde davranıyor. Onun için "düşçü bir soytarılık" bu. Ama açık oportünist Kolb'u dinleyelim. Şöyle diyor: "Liebhnecht'i çevreleyen kimselerin taktiği, Alman ulusu içinde kaynama noktasına değin götürülmüş bir savaşım sonucunu verirdi. " (Die Sozialdemokratie am Scheidewege [Yol Kavşağındaki Sosyal-demokrasi], s. 50).
      Ama, kaynama noktasına götürülmüş bir savaşım, eğer iç savaş değilse, nedir?
      Eğer bizim Merkez Komitemizin, ana çizgileri içinde Zimmerwald solunun[80] taktiğiyle örtüşen taktiği, -David'in, Plehanov'un, Akselrod'un, Kautsky'nin vb. ileri sürdükleri gibi,- "bir çılgınlık", "bir düş", "bir serüven", bir "bakunincilik" olsaydı, "ulus içinde savaşım"a, hele kaynama noktasına götürülmüş bir savaşıma hiçbir zaman yol açamazdı. Dünyanın hiçbir yerinde anarşistçe sözler bir ulus içinde savaşıma yol açmamıştır. Buna karşılık, olgular, tam da 1915'te, savaşın yol açtığı bunalım nedeniyle, devrimci kaynaşmanın yığınlar arasında büyüdüğünü gösteriyor: siyasal grev ve gösteriler Rusya'da çoğalıyor; İtalya ve İngiltere' de grevler; Almanya'da açlık ve siyasal gösterilerin ilerlemesi. Sakın devrimci yığın eylemlerinin başlangıcı olmasın bu?
      Devrimci yığın eylemini desteklemek, geliştirmek, genişletmek, yaymak, yasadışı gizli örgütler kurmak,
bunlar olmaksızın, hatta "özgür" ülkelerde bile, halk yığınlarına doğruyu söylemek olanaksızdır: İşte sosyal-demokrasinin bu savaştaki tüm pratik programı bu. Geri kalanı, büründüğü oportünist ya da pasifist teori ne olursa olsun, yalandan ve söz ebeliğinden başka bir şey değildir.[5*] [sayfa 198]
      Bize bu "Rus taktiği"nin (deyim David'in) Avrupa'ya uymadığı söylendiği zaman, genellikle ortaya olguları koyarak yanıt veriyoruz. Berlin'de, 30 ekim günü, Berlinli kadınlardan bir yoldaşlar kurulu parti merkezine gelmiş ve "şu anda, iyi örgütlenmiş geniş bir aygıtın varlığı nedeniyle, yasadışı broşürler ve bildiriler dağıtmak ve 'izinsiz toplantılar' düzenlemek, sosyalistlere karşı yasalar zamanında olduğundan çok daha kolay" demiş. "Eksik olan yollar ve olanaklar değil, ama açıkça, istek eksik" ( Bemer Tagwach,[82] 1915, n° 271).
      Bu kötü yoldaşlar Rus "sekter"leri vb. tarafından mı doğru yoldan çıkarılmışlar? Gerçek yığınlar bu yoldaşlar tarafından değil, ama Legien ile Kautsky tarafından mı temsil ediliyorlar? 27 ocak 1915 günlü raporunda, o gizli örgütler kurma "anarşist" fikrine karşı verip veriştiren Legien tarafından; hem de 26 kasım'da, Berlin'de, onbin kişi toplayacak olan gösteriden dört gün önce, sokak gösterilerini "serüven" olarak nitelendirecek derecede karşı-devrimci durumuna gelmiş bulunan Kautsky tarafından!!
      Boş sözler yeter, Kautsky biçimi alçaltılmış "marksizm" yeter! II. Enternasyonalin varoluşundan 25 yıl sonra, Basel Bildirgesinden sonra, işçiler artık boş sözlere inanmak istemeyeceklerdir. Daha şimdiden kokuşmuş bulunan oportünizm, sosyal-şovenizme dönüşerek, kesinlikle burjuvazi kampına geçmiştir: manevi bakımdan da, siyasal bakımdan da, sosyal-demokrasiden kopmuştur. Ondan örgüt alanında da kopacaktır. Bundan böyle, işçiler "sansürden geçmeyen" bir basın ve "izinsiz" toplantılar, yani yığınların devrimci hareketini desteklemeye yönelik gizli örgütler istiyorlar. Yalnızca böyle bir "savaşa savaş", boş bir söz değil, sosyal-demokrasiye [sayfa 199] yaraşır bir şeydir. Ve, bütün güçlüklere, gelip geçici yenilgilere, yanlışlara, yanılgılara, geçici duraksamalara karşın, bu çalışma insanlığı muzaffer proleter devrime ötürecektir. [sayfa 200]


      Ocak 1918'de Almanca olarak
      "Vorbote" dergisi, n°1
      içinde yayınlandı.
     
      İmza: V. İ. Lenin
      Rusça ilk kez olarak 1919'da, Lenin'in
      yapıtlarının 2. ve 3. baskılarında, cilt: XIX
      içinde yayınlandı.
     
      V. Lenine,
      Œuvres
, Paris-Moscou. t. 22.
      pp.115-128.





Dipnotlar


[1*] Burada sözkonusu olan şey Almanya'daki Kautky yandaşlarının kişiliği değil, ama oportünizm ile radikalizm arasında bocalayan ve gerçeklikte oportünizme apış arasını örten asma yaprağı hizmetini görmekten başka bir şey yapmayan o uluslar arası sözde marksistler tipi.
[2*] Alın yazısı boyun eğeni götürür, direneni sürükler. -Ed.
[3*] Bkz. V. Lenine, Œuvres, C. 21, s. 28. -Ed.
[4*] Aynı, (s.159-160.) -Ed.
[5*] 1915 martında Berne'de toplanmış bulunan Uluslararası Kadınlar Kongresinde, Partimiz Merkez Komite temsilcileri, yasadışı gizli örgütler kurulmasının kesinlikle zorunlu olduğunu belirtmişlerdi. Önerileri kabul edilmedi. İngiliz kadınları bu öneriyle alay ettiler ve İngiliz "özgürlük"lerini yücelttiler. Ama birkaç ay sonra, İngiliz gazeteleri, örneğin Labour Leader[81], elimize yer yer beyaz boşluklarla geçiyordu: sonra da polis aramaları, broşür toplatmaları, İngiltere'de barıştan; ve yalnızca barıştan söz eden yoldaşlara karşı tutuklamalar ve ağır yargı kararları haberi de bize ulaştı.

Açıklayıcı Notlar

[67] "Oportünizm ve II. Enternasyonalin Çöküşü" başlıklı makale, Lenin tarafından Almanca yazılmış ve 1916 ocağında Zlmmerwald solunun teorik organı oları Vorbote [Haberci] dergisinin birinci sayısında yayınlanmıştır. Lenin daha önce, aynı başlık altında, ilk kez olarak 1924'te, Proletarskaya Revolutsiya dergisi n° 5 (28) içinde yayınlanan ve Lenin'in yapıtlarının 21. cildine (Œuvres, s. 455-471) girmiş olan Rusça bir makale yazmıştı. Rusça metin Vorbote'de yayınlanan metinden biraz farklıdır.
[68] Dörtlü Bağlaşma, İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya arasındaki emperyalist bağlaşma; İtalya'nın Üçlü Bağlaşmadan (Almanya, Avusturya-Macaristan ve İtalya) çekilip, 1907'de kurulmuş bulunan öbür emperyalist bağlaşmaya, Üçlü Bağlaşma ya da yalnızca Bağlaşma'ya (Entente) katılması üzerine, 1915'te kurulmuştur.
[69] Bernştayncılık, uluslararası sosyal-demokrasi içinde marksizme karşıt akım. Bu akım XIX. yüzyıl sonunda Almanya'da ortaya çıktı ve Marx'ın devrimci teorisini burjuva liberalizmi yönünde değiştirmeye girişen Alman sosyal demokrat Edouard Bernstein'in adıyla adlandırıldı.
      "Yasal marksistier", "ekonomistler", bundçular, menşevikler, Barnstein'in Rusya'daki yandaşları oldular.
[70] "Sozialistsche Monatshefte" [Aylık Sosyalist Defterler], dergi, Alman sosyal-demokrasisi oportünistlerinin başlıca organı ve uluslararası oportünizmin organlarından biri; dünya emperyalist savaşı (1914-1918) sırasında, dergi sosyal-şoven bir konumu benimsedi; 1897'den 1933'e değin Berlin'de yayınlandı.
[71] Fabianler, 1884'de bir grup İngiliz aydın tarafından kurulmuş ve her türlü kesin savaştan kaçınmaya dayanan bekleme taktiği ile ünlü Roma generali Fabius Cunetator'un (Zamanlamacı) adıyla adlandırılmış, olabildiğince reformist, olabildiğince oportünist bir dernek oldu. Fabian Socieıy ya da Fabian Derneği üyeleri, Lenin'e göre, Fabian Society "oportünizmin ve liberal işçi siyasasının en gelişmiş anlatımı" idi. Fabianler proletaryayı sınıf savaşımından caydırıyor ve kapitalizmden sosyalizme reformlar aracıyla geçişin olanaklı olduğunu söylüyorlardı. Emperyalist dünya savaşı (1914-1918) sırasında, Fabianler sosyal-şoven bir konum aldılar. Fabianler üzerine, Lenin'in şu yapıtlarına bakınız: "J. Becker, J. Dietzgen, F. Engels, K. Marx, ve başkalarından, F. A. Sorge ve başkalarına Mektuplar" kitabının Rusça çevirisine "önsöz" (Œuvres, c. 12); "Rus Devriminde Sosyal-Demokrasinin Tarım Programı" (Œuvres, c. 15); "İngiliz Pasifizmi ve İngiliz Teori Tiksintisi" (Œuvres, c. 21, s. 268-269), vb.. 47 nolu nota bakınız.
[72] İşçi Partisi (Labour Party), parlamentoda bir işçi temsili sağlama ereğiyle, sendikal işçi örgütleri (trade-unions), sosyalist partiler ve grupların birleşmesiyle, 1900'de kuruldu. "İşçi Temsil Komitesi" adını taşıyan bu topluluk, 1906'da Labour Party (İşçi Partisi) adını aldı. Başlangıçta bileşimi bakımından (sonradan büyük bir sayıda küçük-burjuva öğelerin girecekleri) işçi partisi olarak kurulan Labour Party, ideolojisi ve taktiği bakımından, oportünist bir örgüttü. Daha kuruluşundan başlayarak, liderleri burjuvaziyle bir sınıf işbirliği siyasası uyguladı. Emperyalist dünya savaşı sırasında (1914-1918), Labour Party liderleri sosyal-şoven bir tutum benimsediler. 1924, 1929, 1945 ve 1950'de hükümetler kurdular. İktidara geçtikleri zamanlar, halka karşıt bir iç ve dış siyasa uyguladılar. İşçi hükümetleri "Marshall Planı"nın sert koşullarını kabul etti, Brüksel antlaşmasını imzaladı ve İngiltere'yi Kuzey-Atlantik antlaşmasına sürüklediler. Labour Party yöneticilerinin siyasası, parti siyasasında bir değişiklik isteyen sıradan partililerin genel bir hoşnutsuzluğuna yol açıyor. Labour Party'nin son konferanslarında, ulusallaştırma, Kuzey-Atlantik Pakı, yakın ve uzak doğudaki Britanya siyasası vb. konularında, taban örgütleri ile yönetimin fikirleri birbirlerinden açıkça ayrılmış bulunuyor. Sıradan üyelerin zorlaması altında, yönetim içinde, İşçi Partisinin resmi siyasasına karşı çıkan sol bir grubun kurulmasına yol açan çelişkiler belirdi (1960).
[73] I.L.P., Independent Labour Party (Bağımsız İşçi Partisi), 1893'te kuruldu. Başında James Keir Hardie ile R. MacDonald bulunuyordu. Siyasal bakımdan burjuva partilerinden bağımsız olduğunu ileri sürmekle birlikte, I.L.P, gerçeklikte "sosyalizmden bağımsız, ama liberalizme bağımlı" idi (Lenin). Emperyalist dünya savaşı sırasında (1914-1918), ilkin savaşa karşı bir bildirge yayınladı (13 ağustos 1914). Sonra, 1915 şubatında, Entente ülkeleri sosyalistlerinin Londra Konferansı sırasında, bağımsızlar bu konferansta kabul edilen karara katıldılar. Ondan sonra, bağımsız önderler, barışçı sözler altında, sosyal-şoven bir konum aldılar. Komünist Enternasyonalin kurulmasından sonra, 1919'da, I.L.P. yöneticileri, sola kaymış olan parti yığınlarının baskısı altında, II. Enternasyonalden çıkmayı kararlaştırdılar. Bağımsızlar, 1921'de, 21/2. Enternasyonal denilen örgüte katıldılar, bunun çöküşünden sonra da, yeniden II. Enternasyonal saflarına döndüler. 1921'de, Bağımsız İşçi Partisinin sol kanadı partiden ayrıldı ve Büyük- Britanya Komünist Partisine katıldı.
[74] B.S.P., British Socialist Party [Britanya Sosyalist Partisi], Sosyal-demokrat partinin öbür sosyalist gruplarla birleşmesinden sonra, 1911'de Manchester'de kuruldu. B.S.P. Propagandasını marksist bir anlayış içinde yapıyordu ve "libarellerden gerçekten bağımsız, oportünist olmayan" bir parti idi. (Œuvres, c. 19). Üyelerinin azlığı ve yığınlarla ilişki eksikliği ona gene de belli bir sekter nitelik kazandırıyordu.
      Emperyalist dünya savaşı (1914-1918) sırasında, parti içinde iki eğilim baş gösterdi: biri, başında Hyndman'ın bulunduğu, sosyal-şoven; öbürü, A. lnkpin, T. Rothstein, D. Mc. Lean, W. Gallacher gibi kimselerin başını çektiği, enternasyonalist iki eğilim. Enternasyonalist eğilim içinde bazı sorunlarda merkezci bir konumu benimseyen sallantılı öğeler de vardı.
      1916 Şubatında, B.S.P.'den bir grup, enternasyonalistlerin bir araya gelmesine büyük katkıda bulunacak olan Call gazetesini kuruyordu. Bu dönemde, B.S.P.'nin Salford'da toplanan yıllık konferansı, Hyndman ile yandaşlarının sosyal-şoven konumunu suçladı, onlar da partiden ayrıldılar. Büyük-Britanya Sosyalist Partisi, Büyük Ekim Devrimini alkışladı. B.S.P. üyeleri, Sovyet Rusya'nın yabancı müdahaleye karşı savunması için İngiliz emekçilerinin hareketinde önemli bir rol oynadılar. 1919'da, yerel parti örgütlerinin çoğu (4'e karşı 98), Komünist Enternasyonale girmekten yana çıktılar. Büyük-Britanya Sosyalist Partisiyle Komünist Birlik grubu, Büyük-Britanya Komünist Partisinin kurulmasında başlıca rolü oynadılar. 1920 birinci kongresinde, B.S.P. yerel örgütlerinin engin çoğunluğu Komünist Partiye katıldı.
[75] "NaşaZarya" {Şafağımız], likidatör menşeviklerin aylık yasal dergisi; 1910'dan 1914'edeğin Petersburg'da yayınlandı. Rusya likidatörler merkezi bu dergi çevresinde kuruldu. 1915 ocağından başlayarak, Naşa Zarya'nın yasaklanmasından sonra, Naşa Diyelo [Davamız] dergisi yayınlanmaya başladı.
[76] Örgütlenme Komitesi (Rusçada O.K., buna dayanarak "oksitler"), 1912'de, likidatör-menşeviklerle bütün anti-parti grup ve akımların Ağustos Konferansında kurulmuş bulunan, menşeviklerin yönetici merkezi.
[77] "Genişler" Partisi, Bulgar sosyal-demokrat partisinin oportünist, sosyal-şoven fraksiyonu.
[78] "Preussische Jahrbücher, [Prusya Yıllığı] kapitalistlerin ve toprak sahiplerinin organı, tutucu aylık dergi: 1858'den 1935'e değin Berlin'de yayınlandı. 63 nolu nota bakınız.
[79] F .Engels, 1891 Sosyal-Demokrat Program Tasarısının Eleştirisine Katkı.
[80] Zimmerwald solu grubu, 1915 eylülü başında, İsviçre'de, Zimmerwald'da toplanmış olan enternasyonalist sosyalistlerin ilk konferansında Lenin tarafından kuruldu. Lenin bu konferansı, savaşa karşı uluslararası hareketin gelişmesi yolunda atılmış "ilk adım" olarak nitelemiştir. Bolşevikler, başlarında Lenin, Zimmerwald solu içinde tek doğru ve tutarlı konumu temsil ettiler. Bu grup bocalayan enternasyonalistleri de kapsıyordu. Bunların yanılgılarının eleştirisi için, Lenin'in şu makalelerine bakınız: Junius'un Broşürü Konusunda" (Œuvres, C. 22, s. 328-343), "Ulusların Kendi Yazgılarını Belirleme Hakkı Üzerine Bir Tartışmanın Bilançosu" aynı. 30 nolu nota bakınız.
[81] Labour Leader - [İşçilerin Önderi] 1890 yılında kurulmuş olan haftalık gazete; sonradan İngiltere Bağımsız İşçi Partisi organı oldu. 1922'den sonra New Leader [Yeni Önder] ve, 1946'dan sonra da Soscialist Leader [Sosyalist Önder] adıyla yayınlandı.
[82] Berner Tagwacht - [Bern Nöbetçisi], İşviçre sosyal-demokrat parti organı günlük gazete; 1893'te Berne'de kuruldu. Birinci dünya savaşının başında, bu gazete K. Liebknecht, F. Mehring ve öbür sol sosyal demokratların makalelerini yayınladı. 1917'den sonra, Berner Tagwacht açıkça sosyal-şovenleri desteklemeye koyuldu; bugün de anti- komünist ve anti-sovyetik bir konum içinde yayınlanıyor.



Sayfa başına gidiş