BÝRÝNCÝ BASKIYA ÖNSÖZ
ÝKÝNCÝ BASKIYA ÖNSÖZ
GÝRÝÞ YERÝNE
BAZI "MARKSÝSTLER" 1908'DE,
VE BAZI ÝDEALÝSTLER 1710'DA
MATERYALÝZMÝ NASIL ÇÜRÜTÜYORLARDI?
BÝRÝNCÝ BOLÜM
AMPÝRYOKRÝTÝSÝZMÝN VE DÝYALEKTÝK
MATERYALÝZMÝN BÝLGI TEORÝSÝ.
I
1. DUYUMLAR VE DUYUM KARMAÞALARI
Mach ve Avenarius'un teorisinin temel ilkeleri, bu yazarlarýn ilk felsefi yapýtlarýnda, içtenlikle, yalýn ve açýk bir biçimde ortaya konmuþtur. Sonradan giriþtikleri düzeltme ve arýtmalarýn tahlilini daha sonraya býrakarak, þimdi bunlarýn tahliline baþlýyoruz.2. "DÜNYA ÖÐELERÝNÝN BULUNMASI"
Zürich Üniversitesi'nin privat-doçenti, belki de, Marks'ý, Mach'ýn yardýmýyla tamamlamayý isteyen tek ciddi Alman yazan Friedrich Adler'in Mach hakkýndaki yapýtý için seçtiði baþlýk budur.12 Bu saf privat-doçentin hakkýný vermek gerekir: o, temiz yürekliliði içinde, Mach'ýn öðretisine iyilikten çok kötülük etmektedir. O, en azýndan, sorunu açýk ve kesinlikle koyuyor. Mach, gerçekten "dünya öðelerini buldu" mu? Eðer bu böyleyse, yalnýz bilisizler ve geri zekalýlar kuþkusuz hâlâ materyalist olarak kalmaktadýrlar. Ya da bu buluþ, felsefenin eski yanýlgýlarýna Mach'ýn bir dönüþü müdür?
Öðeler, öðe karmaþalarý: |
|
I. Þeyler ya da maddiyet ... |
Maddi þeyler |
II. Düþünceler ya da düþüncellik (Gedankenhaftes) |
Maddi olmayan þeyler, anýmsamalar ve imgelenimler |
3. ÝLKE DÜZENLEMESÝ VE "SAFÇA GERÇEKÇÝLÝK"
Avenarius'un ilke düzenlemesi (coordination) konusundaki öðretisi Ýnsanýn Dünya Anlayýþý'nda ve Düþünceler'inde açýklanmýþtý. Bunlardan ikincisi daha sonra yazýlmýþtýr, ama Avenarius, burada, Salt Deneyin Eleþtirisi'nde ve Ýnsanýn Dünya Anlayýþý'nda ayný þeylerin biraz daha deðiþik bir biçimde açýklandýðýný, fikirlerinde bir deðiþiklik olmadýðýný belirtir (Bemerk [ungen -zum Begriff des Gegenstandes der Pyschologie], 1894, yukarda adý geçen derginin 137. sayfasý). Bu öðretinin özü, "Ben'in (das Ich) ve çevrenin çözülmez (unauflösliche) düzenlenmesi [yani karþýlýklý baðýntýsý]" tezidir (s. 146). Avenarius, burada, "felsefi olarak ifade,edildiðinde, Ben ve Ben-olmayan" denilebilir diyor. Birisi ve ötekisi, Ben ve çevreyi, biz, "her zaman birarada buluruz" (immer ein Zusammen-Vorgefundenes). Verilmiþ olanýn (ya da bulduðumuz: des Vorgefundenem) hiç bir tam betimleme si, bu "çevre"nin kendine uygun olduðu bir Ben –hiç deðilse bulunmuþ olaný (ya da verilmiþ olaný: das Vargefundene, s. 146) betimleyen Ben olmaksýzýn– çevreyi içeremez. Ben'e düzenlemenin merkez terimi, çevreye ise karþý-terim (Gegenglied) denir. (Bkz: Der mensehliche Weltbegriff, 2. baský, 1905, s. 83-84, § 148 ve devamý.)4. DOÐA ÝNSANDAN ÖNCE VAR MIYDI?
Bu soru, daha önce de gördük, özellikle Mach ve Avenarius'un felsefeleri için cansýkýcýdýr. Doða bilimleri, yeryüzünün, ne insanýn, ne baþka herhangi bir canlý varlýðýn varolmadýðý, varolamadýðý bir durumda da varolduðunu kesin olarak doðrular. Organik madde, çok sonradan gelen bir olgudur, uzun bir evrimin ürünüdür. Demek ki, o çaðlarda duyarlýkla bezenmiþ madde yoktu, "duyum karmaþalarý" yoktu. Avenarius'un öðretisine göre "çözülmezcesine" çevreye baðlý, hiç bir biçimde bir Ben yoktu. Madde ilktir: düþünce, bilinç, duyarlýk çok yüksek bir evrimin ürünleridir. Ýþte doða bilimlerinin içgüdüsel olarak kabul ettikleri materyalist bilgi teorisi budur.5. ÝNSAN BEYNÝ ÝLE MÝ DÜÞÜNÜR?
Bazarov bu soruyu kesin olarak olumlu biçimde yanýtlýyor, Þöyle diyor: "Eðer, Plehanov'un ‘bilinç maddenin bir [sayfa 85] iç [? Bazarov] durumudur' tezi, daha doyurucu bir biçimde, örneðin ‘her ruhsal süreç, beyin sürecinin bir iþlevidir' biçiminde ifade edilmiþ olsaydý, ne Mach, ne de Avenarius buna karþý çýkmazlardý." (Marksist Felsefe "Üzerine" Denemeler, s. 29.)6. MACH VE AVENARÝUS'UN TEKBENCÝLÝÐÝ
Daha önce gördük ki, özne! idealizm, ampiryokritikçi felsefenin çýkýþ noktasý ve temel öncülüdür. Dünya bizim duyu-mumuzdur, "öðe" gibi, "baðýmsýz dizi" "düzenleme" ya da "introjection" teorileri gibi küçük küçük sözcüklerin yardýmýyla, hiç bir þey deðiþtirilememeksizin törpülenmeye çalýþýlan temel öncül budur iþte. Bu felsefenin saçmalýðý, tekbenciliðe, felsefe yapan bireyin varlýðýndan baþka bir þeyi tanýmamaya varmasýndadýr. Ama bizim Rus mahçýlarý, okurlarý ný, Mach'a yöneltilen "idealizm, hatta tekbencilik suçlamasýnýn "aþýrý bir öznelcilik" olduðu konusunda inandýrmaya çalýþýyorlar. Bogdanov'un Duyumlarýn Tahlili'nin Rusça çevirisinin önsözünde (s. xi) dediði de budur, ondan sonra bütün Mach takýmýnýn, çok çeþitli tonlarda yineledikleri de [sayfa 94] budur.ÝKÝNCÝ BÖLÜM
AMPÝRYOKRÝTÝSÝZMÝN VE DÝYALEKTÝK
MATERYALÝZMÝN BÝLGÝ TEORÝSÝ
II
1 "KENDÝNDE-ÞEY" YA DA V. ÇERNOV,
FRÝEDRÝCH ENGELS'Ý ÇÜRÜTÜYOR
2. "AÞIÞ" ("TRANSCENSUS") YA DA V. BAZABOV
ENGELS'Ý "DÜZELTÝYOR"
3. "KENDÝNDE-ÞEY" KONUSUNDA L. FEUERBACH
VE J. DÝETZGEN
4. NESNEL GERÇEK VAR MIDIR?
Bogdanov þu açýklamayý yapýyor: "Anladýðým kadarýyla marksizm, hangisi olursa olsun herhangi gerçeðin mutlak nesnelliðinin yadsýnmasýný ve bütün sonsuz gerçeklerin yadsýnmasýný içerir." (Ampiryomonizm, kitap III, s. iv-v.) Mutlak gerçeklikle ne demek isteniyor? "Nesnel gerçeði ancak belirli bir çaðýn sýnýrlan içerisinde" kabul etmeye razý olan Bogdanov, "sonsuz gerçek" "sözcüðün mutlak anlamýnda nesne) bir gerçek"tir diyor. [sayfa 127] Burada açýkça birbirine karýþmýþ iki soru var: 1" Nesnel bir gerçek var mýdýr, baþka terimlerle, insanýn tasarýmlarýnýn özneden, yani insandan, insanlýktan baðýmsýz bir içerikleri olabilir mi? 2° Eðer olabilirse, nesnel gerçeði ifade eden insan tasarýmlarý, onu, hepsini birden bir tüm olarak, kayýtsýz þartsýz ve mutlak olarak mý, yoksa sadece yaklaþýk olarak ve göreli olarak mý ifade ederler? Bu ikinci soru, mutlak gerçek ile göreli gerçek arasýndaki baðýntý sorunudur.5. MUTLAK VE GÖRELÝ GERÇEK YA DA
A. BOGDANOVUN BULDUÐU ENGELS SEÇMECÝLÝÐÝ
6. BÝLGÝ TEORÝSÝNDE PRATÝÐÝN ÖLÇÜTÜ
1845'te Marks'ýn, 1888'de ve 1892'de Engels'in, materyalist bilgi teorisini, pratik ölçütü üzerine oturttuklarýný gördük.[44] Marks, Feuerbach üzerine tezlerinin ikincisinde, "pratikten yalýtýlmýþ düþüncenin gerçekliði ya da gerçeksizliði üzerine tartýþmak tamamen iskolastik bir sorundur" der. Kantçý ve hümcü bilinemezciliði olduðu kadar öteki felsefi uydurmalarýn da (Schrullen) en iyi çürütülmesidir diye [sayfa 145] yineler Engels. Engels, bilinemezcileri, "Eylemlerimizin baþarýsý, algýlarýmýzýn, algýlanan þeylerin nesnel niteliði ile uygunluðunu (Übereinstimmung) gösterir" diye yanýtlar.[45]ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
AMPÝRYOKRÝTÝSÝZMÝN VE
DÝYALEKTÝK MATERYALÝZMÝN BÝLGÝ TEORÝSÝ.
III
1. MADDE NEDÝR?
DENEY NEDÝR?
2. PLEHANOV'UN "DENEY" KAVRAMINA
ÝLÝÞKÝN YANILGISI
3. DOÐADA NEDENSELLÝK
VE ZORUNLULUK
"Neden doða sayýsýz öteki olanaklý doðrultular içinde baþka bir doðrultuyu seçmiyor?" (s. 37.) Çünkü o zaman "çoðulluk" olurdu, oysa Joseph Petzoldt'un ampiryokritikçi büyük buluþu özdeþlik istiyor.
Ve ampiryokritikçiler böylesine akýlalmaz saçmalýklarla düzinelerce sayfa dolduruyorlar!
"... Birçok kez belirttik ki, bizim önermemiz bir ayrý ayrý deneyler toplamýna dayanmýyor, tersine, biz onun doðaca da kabul edilmesini (seine Geltung) Ýsteriz. Gerçekten de, önermemiz, bir yasa olmadan önce, bizim için, gerçekliðe uyguladýðýmýz bir ilke, yani bir postulattýr. Onun deðeri, deyim yerindeyse, önseldir, her türlü deneyden baðýmsýzdýr. ilk bakýþta, önsel gerçekler öðütlemek ve böylece en kýsýr metafiziðe geri dönmek, salt deney felsefesine yakýþmaz. Ama bizim önselimiz, psikolojik ya da metafizik bir önsel deðil, yalnýzca mantýksal bir önseldir." (s. 40.) Açýkçasý, bu fikirde gerici olarak ne varsa onlarý kaybetmesi için ve "modern olguculuk" düzeyine yükselmesi için mantýðýn önselini nitelendirmekten baþka yapacak bir þey yoktur!
Gene J. Petzoldt bize öðretiyor ki, ruhsal görüngülerin özdeþliði olamaz: imgelemin rolü, büyük buluþlarýn önemi vb. burada istisnadýrlar, oysa doðanýn yasasý ya da ruhun yasasý "hiç bir istisnayý" kaldýrmaz, (s. 65.) Metafizikçilerin en katýksýzý ile karþý karþýya bulunuyoruz. Öyle bir metafizikçi ki, raslansal olanla zorunlu olan arasýndaki ayýrýmýn göreliliði üzerine hiç bir fikri yoktur.
Acaba, diye sürdürüyor Petzoldt, tarih olaylarýnýn ya da þiirsel yapýtlardaki karakterin evriminin açýklanmasýndan mý medet umuluyor? "Ona daha yakýndan baktýðýmýzda, orada, özdeþliðin bulunmadýðýný farkederiz. Tek bir tarihsel olay, tek bir dram yoktur ki, orada, benzer ruhsal koþullar altýnda yer alanlarýn farklý davrandýklarýný düþünebilelim." (s. 73.) "Ruhsal içinde eksik olan yalnýzca özdeþlik deðildir, ama onun gerçeklikte de bulunmamasýný istemeye [Ýtalikler [sayfa 175] Petzoldt'undur] hakkýmýz vardýr. Öðretimiz, böylece poslulat katýna ... yani çok daha önceki deneyin zorunlu koþulu, mantýksal bir önsel katýna yükselir." (Ýtalikler Petzoldt'undur, s. 76.)
Petzoldt, bu "mantýksal önsel" ile Giriþ'inin iki cildinde ve Olgucu Açýsýndan Dünya Sorunu6 adlý 1906'da yayýnlanmýþ kitapçýðýnda iþleme devam ediyor. Burada, gene, farkýna varmadan kantçýlýða düþmüþ ve birazcýk deðiþik bir salçayla kotarýlmýþ en gerici öðretileri önümüze süren dikkat çeken bir ampiryokritikçi örneðini buluyoruz. Ve bu raslantý iþi deðildir, çünkü Mach ve Avenarius'un nedensellik öðretileri üzerine giydirilen "olguculuk" sözleri ne olursa olsun, temelinde, idealist bir yalandýr. Hume'ün nedensellik teorisi ile Kant'ýnki arasýndaki ayrým, bilinemezciler arasýnda ikincil derecede bir ayrýmdýr; bilinemezciler temelde görüþ birliðindedirler: doðanýn nesnel yasalarýnýn yadsýnmasý, ki bu yadsýma, kaçýnýlmaz olarak idealist vargýlara götürür. J. Petzoldt'dan biraz daha "titiz" ve içkincilerle akrabalýðýndan yüzü kýzaran bir ampiryokritikçi, Rudolf Willy, örneðin, Petzoldt'un "özdeþlik" teorisinin tümünü reddeder, çünkü Rudolf Willy'nin sanýsýna göre bu teori, bize, "mantýksal bir biçimcilik"ten baþka bir þey vermez. Ama R. Willy, Petzoldt'u yadsýrken kendi özel durumunu düzeltir mi? Ne gezer. Çünkü o, salt Kant bilinemezciliði uðruna Hume'ün bilinemezciliðini reddeder: "Daha uzun zaman öncesinden beri, diye yazýyor, Hume'den beri biliyoruz ki ‘zorunluluk' katýksýz, salt mantýksal bir özelliktir (Merkmal), ‘deneyüstü' deðildir, ya da daha doðrusu, daha önce de dediðim gibi, salt söze (sprachilich) dayanan bir özelliktir." (R. Willy, Gegen die Schulweisheit, Münch. 1905, s. 91; ayrýca bkz: s. 173, 175.) [sayfa 176] Bilinemezci, "deneyüstü"yü bizim materyalist zorunluluk anlayýþýmýz olarak nitelendirir, çünkü, Willy'nin yadsýyacaðý yerde arýtýp iyileþtirdiði Hume ve Kant'ýn okul bilgeliði açýsýndan bize deneyle verilen nesnel gerçekliðin her çeþit kabulü meþru olmayan bir "aþýþtýr".
Ýncelemekte olduðumuz felsefe eðiliminden olan Fransýz yazarlarý arasýnda, büyük fizikçi, önemsiz filozof, yanýlgýlarý Yuþkeviç için kuþkusuz modern olguculuðun en son sözünü temsil eden –öyle bir "modern" ki, onu belirtmek için yeni bir "izm" kullanmak zorunlu olmuþtur, yani ampiryo-sembolizm– Henri Poincaré de durmadan bilinemezcilik yoluna sapar. Poincaré'ye göre (ki, görüþlerini bir tüm olarak yeni fizikle ilgili bölümde inceleyeceðiz), doðanýn yasalarý, insanýn "kolaylýk" olsun diye yarattýðý simgeler ve kabullerdir. "Tek doðru nesnel gerçeklik dünyanýn iç uyumudur." Belirtelim ki, Poincaré için nesnel, genel bir deðeri olandýr, insanlarýn çoðunluðu ya da tümü tarafýndan kabul edilendir;7 yani Poincaré düpedüz öznel bir biçimde, bütün mahçýlar gibi, nesnel gerçeði (vérité) ortadan kaldýrýr, ve, bizim dýþýmýzda uyum var mýdýr sorusuna açýk olarak þu yanýtý verir: "yoktur kuþkusuz." Besbelli ki, yeni terimler çok eski felsefi bilinemezcilik eðiliminde hiç bir þey deðiþtirmez. Poincaré'nin "orijinal" teorisi –bazý tutarsýzlýklara karþýn– temel olarak, nesnel gerçekliðin ve doðadaki nesnel yasalarýn yadsýmasýna götürür. Onun için, eski yanýlgýlarýn yeni formüllerini modern bulgular sayan Rus mahçýlarýnýn tersine, Alman kantçýlarýnýn, felsefenin temel sorunuyla ilgili bu tür görüþleri, kendi görüþlerinin, yani bilinemezciliðin bir dönüþümü olarak selamlamalarý çok doðaldýr. "Fransýz matematikçisi Henri Poincaré, kantçý Philipp Frank'ýn yapýtýnda okuyoruz, teorik doða bilimlerinin (süredurum yasasý, enerjinin sakýnýmý yasasý vb. gibi), en genel ilkelerinin çoðunun kökeninin [sayfa 177] görgücülük mü, yoksa önselcilik mi olduðunu söylemek çoðu kez güçtür, gerçekten de bunlar ne biri, ne de ötekidir, bunlar, insanýn keyfine baðlý salt saymaca (itibari) önermelerdir görüþünü savunur. "Böylece vecde gelen kantçýlýk, modern doða felsefesi, beklenmedik bir biçimde, eleþtirel idealizmin temel anlayýþýný, yani deneyin, insanýn doðasý gereði birlikte getirdiði bir çerçeve içerisine doldurmaktan baþka bir þey yapmadýðý anlayýþýný yeniler."8
Biz, bu örneði, "simgecilik teorisini" tamamen yeni bir þey olarak alan bizim Yuþkeviç ve ortaklarýnýn ne derece bön olduklarý konusunda okura açýk bir fikir verebilmek için alýyoruz, oysa dallarýnda en yetkisiz filozoflar açýk ve kesin olarak þöyle söylerler: yazar eleþtirel idealizm anlayýþýna geçti! Çünkü bu anlayýþýn özü, zorunlu olarak Kant'ýn formüllerinin yinelenmesinde deðildir, ama Hume'ün ve Kant'ýn ortak temel düþüncelerinin kabulündedir; doðanýn nesnel yasalarýnýn yadsýnmasýndan ve þu ya da bu "deney koþullarýndan" doðanýn deðil de öznenin, insan bilincinin þu ya da bu ilkelerinin, postulatlarýnýn ya da önermelerinin çýkarsamasýndadýr. Engels, bir filozofun, materyalizmin ya da idealizmin sayýsýz okullarýndan birinde yer almasýnýn önemli olmadýðýný, asýl önemli olanýn onun neyi, yani doðayý, dýþ dünyayý, hareket halindeki maddeyi mi, yoksa ruhu, aklý, bilinci vb.'yi mi birincil olarak almasýdýr dediðinde haklýydý.[51]
Mach öðretisinin bu sorunla ilgili öteki felsefe eðilimlerine karþýt olan bir baþka tanýmlamasý, kantçý uzman E. Lucka tarafýndan yapýlmýþtýr. Nedensellik sorununda "Mach tamamýyla Hume'e baðlýdýr".9 "P. Volkmann, düþüncenin zorunluluðunu doða süreçlerinin zorunluluðundan çýkartýr – Mach'-ýnkine karþýt, Kant'ýnkine uygun olan bu görüþ zorunluluk olgusunu kabul eder– ama Kant'ýn tersine zorunluluðun [sayfa 178] kaynaðýný düþüncede deðil de doðal süreçlerde görür." (s. 424.)
Fizikçi olan P. Volkmann bilgibilimsel sorunlar üzerine pek çok yazýlar yazýyor ve doða bilginlerinin çoðunluðu gibi materyalizme doðru, çekingen, tutarsýz, sonuna kadar götürülmemiþ bir materyalizme doðru eðilim gösteriyor. Doðanýn zorunluluðunu kabul etmek ve ondan düþüncenin zorunluluðu sonucuna varmak, materyalizmi öðretmek demektir. Zorunluluðun, nedenselliðin, doðal yasalarýn kaynaðý düþüncededir demek ise, idealizmi öðretmektir. Yukarýya aktardýðýmýz metinde gerçeðe uymayan bir tek þey vardýr ki, o da, bütün zorunluluðun, yadsýnmasýný Mach'a yüklemektir. Daha önce gördük ki, bu, ne Mach için, ne de kararlý bir biçimde materyalizmden uzaklaþýp kaçýnýlmaz olarak idealizme kayan bütün ampiryokritikçi eðilimler için doðrudur.
Þimdi bizim Rus mahçýlarý hakkýnda söyleyecek birkaç sözcüðümüz kalýyor artýk. Bunlar marksist olmak istiyorlar. Onlarýn hepsi, materyalizm ile Hume'ün eðiliminin ayýrdedilmesini Engels'ten "okumuþlardýr"; Mach'ýn kendisinden ve onun felsefesini pek az bilen herhangi bir kimseden Mach ve Avenarius'un, Hume'ün izi üzerinde yürüdüklerini anlamamýþ olamazlar; ama bunlarýn hepsi de materyalistlerin ve Hume'ün nedensellik anlayýþý konusunda aðýzlarýndan tek bir hece kaçýrmamaya dikkat ederler! Aralarýnda tam bir karýþýklýk egemendir. Birkaç örnek verelim. Bay P. Yuþkeviç "yeni" ampiryosembolizmi öðütlüyor. "Mavi, katý vb. duyumlarý, bu salt deneyin sözde verileri" ve "salt denilen aklýn kuruntu gibi ya da satranç oyunu gibi yaratýklarý", bütün bunlar, ancak "ampiryosembollerdir". {Denemeler, s. 179.) "Bilgi ampiryosembolcüdür ve geliþtikçe çok daha yüksek bir sembolleþme derecesindeki arnpiryoscmbollere doðru yol alýr." "Doða yasalarý denilen þeyler ... ampiryosembollerden baþka bir þey deðildirler." (Ýbid..) "Doðru gerçeklik denilenler, kendinde varlýk, bizim bilgimizin ulanmaya çabaladýðý sembollerin [bu Bay Yuþkeviç ne de müthiþ bilgili bir adam!] sonsuz sýnýr [sayfa 179] sistemidir." (s. 188.) "Bilgimizin temelinde yatan" "veri10* akýsý" "akla-aykýrýdýr", "mantýksýzdýr", (s. 187-194.) Enerji "zaman, uzay, kütle ve doða bilimlerinin öteki temel kavramlarý kadar küçük bir þey, bir tözdür: enerji, insanýn, akla-aykýrý veri akýþý içerisine aklý, Logos'u sokma temel gereksinmesini bir süre için doyuran öteki ampiryosemboller gibi bir ampiryosemboldür, bir deðiþmezliktir", (s. 209.)
Öznel bir idealistle karþý karþýyayýz, ona göre dýþ dünya, doða ve onun yasalarý ancak bilgimizin simgeleridirler; ama o, alacalý ve yaygaracý "modern" bir terminolojiden yapýlma soytarý kýlýðýna bürünmüþ. Veri akýþý, akýldan, düzenden ve yasadan yoksundur: bizim bilgimiz, aklý bunun içine katar. Göksel cisimler, yeryüzü yuvarlaðý da dahil, insan bilgisinin simgeleridirler. Eðer doða bilimleri yeryüzünün insan ve organik maddenin ortaya çýkýþýndan uzun süre önce varolduðunu bize öðretiyorsa, görüyorsunuz ki, biz, bütün bunlarý deðiþtirdik! Gezegenlerin hareketine biz düzen veririz, bu, bizim bilgimizin bir ürünüdür. Ama bu felsefenin insan aklým, doðanýn yaratýcýsý ve kurucusuna dek geniþlettiðini düþünen Bay Yuþkeviç, aklýn yanýna, "Logos" sözcüðünü koyar, yani soyut aklý, aklý deðil de Akýl'ý, insan beyninin iþlevi olan aklý deðil herhangi beyinden önce varolan bir þey, tanrýsal bir þey olan Akýl'ý koyar. "Modern olguculuðun" son sözü, daha önce Feuerbach tarafýndan çürütülmüþ olan inancýlýðýn eski formülünden baþka bir þey deðildir.
A. Bogdanov'u alalým. 1899'da, henüz yarý-materyalist olduðu zaman ve büyük kimyacý ama kafasý karýþýk bir filozof olan WilheIm OstwaId'ýn etkisi altýnda yolunu þaþýrmaya henüz baþladýðý sýrada, þöyle yazýyordu: "Görüngülerin evrensel nedensellik iliþkisi insan bilgisinin en son ve en iyi çocuðudur; bu genel bir yasadýr, bir filozofun deyiþiyle, insan aklýnýn doðaya kabul ettirdiði yasalarýn en yücesidir." (Doðanýn Tarihi Anlayýþýnýn Temel Öðeleri, s. 41.) [sayfa 180] Bogdanov'un bu ifadeyi hangi ellerden aldýðýný Allah11* bilir. Ama gerçek þu ki, bu "marksist"in inançla yinelediði "bir filozofun deyiþi", Kant'ýn deyiþidir. Tatsýz bir olay! O kadar tatsýz ki, bunu, "düpedüz" Ostwald'ýn etkisi ile açýklamak bile olanak dýþýdýr.
1904'te, Ostwald'ý ve doða bilimlerinin materyalizmini bir yana býrakmýþ olarak Bogdanov þöyle yazýyordu: "... Çaðdaþ olguculuk, nedensellik yasasýný, yalnýzca, görüngülerin sürekli bir dizisi içerisinde birbirine zincirlemenin bir aracý, yalnýzca deneyin bir düzenleme biçimi olarak görüyordu." (Toplumsal Psikoloji, s. 207.) Bu çaðdaþ olguculuðun, bilinemezcilik olduðunu ve bunun tüm "bilgi"den ve tüm insanlýktan önce ve ondan ayrý varolduðu doðanýn nesnel zorunluluðunu yadsýdýðýný Bogdanov ya bilmiyordu ya da kabul etmiyordu. Bogdanov, Alman profesörlerinin "çaðdaþ olguculuk" dedikleri þeyi güvenle kabul ediyordu. Bogdanov, artýk, 1905'te, daha önceki bütün aþamalarý, bu arada ampiryokritikçi aþamayý da aþýp, "ampiryomonist" aþamaya ulaþmýþ olarak þöyle yazýyordu: "Yasalar hiç bir þekilde deney alanýna ait deðildirler ... onlar, deney alanýna verilmemiþlerdir, örgenlenmiþ deneyin, uyumlu bir biçimde simetrik bir bütün içerisinde düzenlemenin bir aracý olarak, düþünce tarafýndan yaratýlmýþtýr." (Ampiryomonizm, c. I, s. 40.) "Yasalar bilginin soyutlamalarýdýrlar; fizik yasalarýnýn ne kadar az fiziksel özellikleri varsa psikolojik yasalarýn da o kadar az ruhsal özellikleri vardýr." (Ýbid..)
Ýþte böylece, kýþýn güzü izlediði, Ýlkyazýn da kýþý Ýzlediði yolundaki yasa bize doneyle verilmiþ deðildir, ama düþünce tarafýndan, bir örgenlenmenin, uyumlamanýn, düzenlemenin bir aracý olarak yaratýlmýþtýr... ne, neyle yoldaþ Bogdanov?
"Ampiryomonizm, yalnýzca, bilgi, deneyin sayýsýz çeliþkilerini ayýklayarak, onun için evrensel örgenleyici biçimler yaratarak, ilkel karmakarýþýk öðeler dünyasýnýn yerine, [sayfa 181] türetilmiþ, düzenlenmiþ bir iliþkiler dünyasýný koyarak etkin bir biçimde deneyi uyumladýðý için mümkündür." (s. 57.) Bu, doðru deðildir. Bilginin evrensel biçimler "yaratabildiði", ilkel karmakarýþýkbðýn yerine düzeni koyabildiði vb. fikri idealist felsefenin fikridir. Evren, maddenin, yasalarla yönetilen bir hareketidir, ve bizim bilgimiz doðanýn en yüksek bir ürününden baþka bir þey olmadýðýndan, bu yasalarý ancak yansýtabilir.
Kýsacasý, "modern" gerici profesörlere gözü kapalý inanan mahçýlarýmýz, bu öðreti ile, marksizm, yani materyalizm arasýndaki kesin çeliþkiyi ve bayýr aþaðý idealizme doðru kaydýklarýný farketmeden, nedensellik sorununda Kant'ýn ve Hume'ün bilinemezciliðinin yanýlgýlarýný yineliyorlar.
4. DÜÞÜNCE TASARRUFU ÝLKESÝ
VE "DÜNYANIN BÝRLÝÐÝ" SORUNU
5. UZAY VE ZAMAN
Nesnel gerçekliði, yani bizim bilincimizden baðýmsýz hareket halindeki maddeyi kabul eden materyalizm, kaçýnýlma; olarak, ayný sýfatla, uzayýn ve zamanýn nesnel gerçekliðini de kabul etmek zorundadýr ve böylece, önce kantçýlýktan ayrýlýr kantçýlýkta, týpký idealizmde olduðu gibi, uzay ve zaman nesnel gerçeklikler deðil, insan anlayýþýnýn biçimleridirler. Er deðiþik eðilimlere sahip olan yazarlar, ne kadar az tutarlý olursa olsunlar, düþünürler, bu konuda, felsefenin belli baþlý: iki akýmý arasýndaki baþlýca ayrýlýklarýn çok iyi farkýndadýrlar. Materyalistlerden baþlayalým.6. ÖZGÜRLÜK VE ZORUNLULUK
Denemeler'inin 140 ve 141. sayfalarýnda, A. Lunaçarski, Engels'in Anti-Dühring'de bu konu üzerine yaptýðý uslamlamalarý aktarýyor ve Engels'in bir "hayran olunacak sayfa"da18 bu konuda verdiði "çarpýcý bir açýklýk ve doðruluktaki" tanýmýna kayýtsýz ve þartsýz katýlýyor.DÖRDÜNCÜ BÖL.ÜM
FELSEFÝ ÝDEALÝSTLER, AMPÝRYOKRÝTÝZMÝN
SÝLAH ARKADAÞLARI VE ARDILLARI
1. KANTÇILIÐIN SOLDAN VE SAÐDAN ELEÞTÝRÝSÝ
Mach ve Avenarius, felsefe alanýnda, Alman üniversite çevrelerinde "Kant'a dönüþ"ün[60] moda olduðu bir dönemde, 1870-1880 yýllarýnda göründüler. Ampiryokritisizmin iki kurucusunun felsefi geliþmeleri ta Kant'a kadar uzanýyordu. [sayfa 211] "En büyük bir vicdan borcu olarak sunu teslim etmeliyim ki, diye yazýyor Mach, tamamýyla onun [Kant'ýn] eleþtirel idealizmi benim bütün eleþtirici düþüncemin çýkýþ noktasý olmuþtur. Ama benim için ona baðlý kalmak olanak dýþý idi. Çok kýsa zamanda yeniden Berkeley'in fikirlerine döndüm [sonra Hume'ün fikirlerine yakýn fikirlere vardým]. ... Hâlâ, bugün bile, Berkeley ve Hume'ün Kant'tan çok daha tutarlý düþünürler olduklarýný saymaktan kendimi alamýyorum." (Duyumlarýn Tahlili, s. 299.)2. "AMPÝRYOSEMBOLCÜ" YUÞKEVÝÇ
"AMPÝRYOKRÝTÝKÇÝ ÇERNOV'LA NASIL ALAY ETTÝ?
3. MACH VE AVENARÝUS'UN SÝLAH ARKADAÞLARI
Ampiryokritisizmi iþlerken baþlýca temsilcileri Schuppe, Leclair, Rehmke ve Schubert-Soldern olan içkinci demlen okulun filozoflarýna birçok kez deðinmekten kendimizi alamadýk. Þimdi de, ampiryokritisizm ile içkinciliðin iliþkilerini ve içkincilerin öðütledikleri felsefenin özünü incelemek zorundayýz.4. AMPÝRYOKRÝTÝSÝZM HANGÝ DOÐRULTUDA
GELÝÞÝYOR?
5. A. BOGDANOV'UN "AMPÝRYOMONÝZM"Ý
"Ben þahsen, diye yazýyor Bogdanov kendi hakkýnda, bugüne dek yazýnda bir tek ampiryomonist tanýrým, bu da Bogdanov'dur; ama buna karþýlýk onu çok iyi tanýyorum ve onun görüþlerinin, doðanýn zihne karþý üstünlüðünün deðiþmez kutsal temel formülünün gereklerine tamamýyla uyduklarýna güvence verebilirim. O, var olan her þeyde kesintisiz bir geliþme zinciri görür, bu zincirin aþaðý halkalarý öðelerin karmakarýþýklýðý içinde yiterken, bizim tanýdýðýmýz üst halkalarý, insanlarýn deneyini [italikler Bagdanov'undur], yani ruhsal deneyi ve –daha da yüksek olan– meydana getirdiði bilinçle birlikte kabaca zihin denilen þeye uygun düþen fiziksel deneyi temsil ederler." (Ampiryomonizm, III, s. xii.)6. "SÝMGELER TEORÝSÝ" (YA DA HÝYEROGLÝFLER
TEORÝSÝ) VE HELMHOLTZ'UN ELEÞTÝRÝSÝ
7. DÜHRÝNG'ÝN ÝKÝ TÜR ELEÞTÝRÝSÝ
Mahçýlarýn materyalizm üzerinde yaptýklarý inanýlmaz çarpýtmanýn ilginç bir baþka özelliðini kaydedelim. Her ne kadar Engels kendisini kesin olarak Büchner'den ayýrmýþ oisa da, Valentir.ov, marksistleri güya Plebanov'la aralarýnda büyük benzerlikler olan Büchner'le karþýlaþtýrarak haklarýndan geleceðini düþünüyor. Ayný soruna bir baþka yönden yaklaþan Bogdanov, "alýþýldýðý üzere belli bir horgörü ile sözü edilen doðalcýlarýn materyalizmi"ni savunuyora benziyor. (Ampiryomonizm, Kitap III, s. x.) Valentinov ve Bogdanov, her ikisi de, bu konuda, baðýþlanmaz bir bulanýklýða düþüyorlar. Marks ve Engels, her zaman kötü sosyalistlerden "horgörü ile sözederlerdi", ama bundan, onlarýn sosyalizmin [sayfa 263] doðru öðretisini istedikleri sonucu çýkar, sosyalizmden burjuva görüþlerine kaçýþ deðil. Marks ve Engels, her zaman kötü materyalizmi (özellikle anti-diyalektik olaný) mahkum ettiler, ama bunu, daha yüksek, daha geliþmiþ, diyalektik materyalizm açýsýndan yaptýlar, hümcü ya da berkeleyci görüþ açýsýndan deðil. Marks, Engels ve Dietzgen, kötü materyalistlerle tartýþmayý, onlarý ikna etmeyi ve yanlýþlarýný düzeltmeyi isterlerdi; Hume'ün ve Berkeley'in öðretililerine gelince, Mach ve Avenarius'a gelince, onlarýn eðilimlerini hepten daha da aþaðýlayýcý tek bir deðinmeyle yetinerek tartýþmaya dahi girmezlerdi. Onun için bizim mahçýlarýn Holbach ve ortaklarýna karþý, Büchner ve ortaklarýna karþý, o sonu gelmez yüz buruþturmalarýn, o yapmacýklarýn, bütün Mach öðretisinin, genellikle materyalizmin asýl temellerinden ayrýlmasýný örtmek ve Engels'e karþý dürüst ve açýk bir tutum takýnmak korkusunu gizlemek için, halkýn gözünü küllemek çabasýndan baþka hiç bir þey deðildir.8. J. DÝETZGEN NASIL GERÝCÝ FÝLOZOFLARIN
BEÞÝNCÝ BÖLÜM
DOÐA BÝLÝMLERÝNDE ÇAÐDAÞ DEVRÝM
VE FELSEFÝ ÝDEALÝZM
1. MODERN FÝZÝÐÝN BUNALIMI
Ünlü Fransýz fizikçisi Henri Poincaré, Bilimin Deðeri adlý yapýtýnda fizikte "ciddi bir bunalýmýn belirtilerinin" mevcut olduðunu söylüyor ve bütün bir bölümü (bölüm VIII, s. 171) bu bunalýma ayýrýyor. Bu bunalým, "radyumun, bu büyük devrimcinin", enerjinin sakýnýmý ilkesinin temellerini sarsýyor olmasý olgusundan ibaret deðildir. "Bütün öteki il keler de ayný ölçüde tehlikededir." (s. 180.) Lavoisier ilkesi, ya da kütlenin sakýnýmý ilkesi de, onun gibi, maddenin elektron teorisi ile temelden sarsýlmýþtýr. Bu teoriye göre, atomlar, elektron denilen ve "esir dediðimiz bir ortam içinde yüzen" pozitif ve negatif elektrik yüklü çok küçük parçacýklardan oluþmuþtur. Fizikçilerin deneyleri, elektronlarýn hýzlarýný ve kütlelerini (ya da onlarýn kütlelerinin elektrik yükü ile olan baðýntýsýný) hesaplamada gerekli olan verileri saðlamaktadýr. Bu hýzýn, ýþýðýn hýzýyla (saniyede 300.000 kilometre) karþýlaþtýrýlabileceði ortaya çýkmýþtýr, örneðin ýþýðýn hýzýnýn üçte-birine ulaþmaktadýr. Bu koþullar altýnda elektronun süredurumunu yenme zorunluluðuna uygun düþen ikili kütlesini dikkate almak gerekir: birincisi elektronun kendi kütlesi, ikincisi ise esirin kütlesi. Birinci kütle, elektronun gerçek ya da mekanik kütlesi, ikinci kütle, "esirin süredurumunu temsil eden elektrodinamik kütledir". Oysa birinci kütle sýfýra eþittir. Elektronun bütün kütlesi, ya da hiç deðilse negatif elektronlarýnki, kökeninde, tümüyle ve yalnýzca elektrodinamiktir.[89] Kütle kaybolmaktadýr. Mekaniðin temelleri havaya uçurulmaktadýr. Ayný þekilde Newton Ýlkesi, etki ile tepkinin eþitliði temelden sarsýlmaktadýr vb.. [sayfa 280] Poincaré, fiziðin eski ilkelerinin "yýkýntýlarý" ile, "ilkelerde bir çözülüp yýkýlma" ile karþý karþýyayýz diyor. Poincaré, ilkelerden bütün bu ayrýlýklarýn son derece küçük büyüklükler için sözkonusu olduðuna iþaret ediyor; eski ilkelerin temellerinin sarsýlmasýna karþý koyan öteki sonsuz derecedeki küçüklükleri henüz tanýmýyor olabiliriz. Dahasý, radyuma çok seyrek raslanýr. Ama herhalde, bir "kuþku dönemi"ne vardýk. Yazarýn bu "kuþku dönemi"nden hangi bilgibilimsel sonuçlar çýkardýðýný daha önce görmüþtük: "bize uzay ve zaman kavramlarýný kabul ettiren doða deðildir, onu doðaya kabul ettiren biziz"; "düþünülmemiþ her þey, salt yokluktur". Bu çýkarsamalar idealistçe çýkarsamalardýr. En temel ilkelerin çöküþü, bu ilkelerin, doðanýn kopyalarý, fotoðraflarý olmadýklarýný, insan bilinciyle iliþki içerisindeki dýþsal bir þeyin imgeleri olmadýklarým, ama onun bilincinin ürünleri olduklarýný göstermektedir (Poincaré'nin düþünceleri bu yöndedir). Poincaré bu çýkarsamalarý, ne tutarlý bir biçimde geliþtiriyor, ve ne de esas olarak sorunun felsefi yönüyle ilgileniyor. Felsefe sorunlarýyla ilgilenen Fransýz yazarý Abel Rey, Modern Fizikçilerin Fiziksel Teorileri (La théorie de la Physique Chez les Physiciens Contemporains, Paris, F. Alcan, 1907) adlý kitabýnda bunun üzerinde ayrýntýlarýyla duruyor. Bu yazarýn kendisinin de bir olgucu, yani bulanýk kafalý ve yarý-mahçý olduðu doðrudur, ama böyle oluþunun bazý yararlarý bile vardýr, çünkü bizim mahçýlarýmýzýn putlarýna "iftira" etmek istediðinden kuþkulanýlamaz. Felsefi kavramlarýn ve özellikle materyalizmin doðru bir tanýmýný yapmak sözkonusu olduðunda Rey'e güvenilemez, çünkü kendisi de bir profesördür ve profesör olmasý sýfatýyla, materyalistlere karþý tam bir horgörü ile doludur (öte yandan onun ayýrýcý özelliði, materyalist bilgibilim konusunda tam bir bilisizlik içinde olmasýdýr). Bir Marks, bir Engels, sýradan kiþiler, söylemeye hiç gerek yok, böyle "bilim adamlarý" için mevcut deðillerdir. Buna karþýlýk, Rey, Fransýzcada olduðu kadar Ýngilizce ve Almancada [sayfa 281] da bu konu üzerine yazýlmýþ bulunan zengin yazýný da (Ostwald ve özellikle Mach'ý) dikkatle ve özene bezene özetler; onun için sýk sýk onun yapýtýna baþvuracaðýz.2. "MADDE KAYBOLDU"
Kullanýldýðý gibi aktarýlan bu deyim, modern fizikçilerin en son bulgular konusundaki tanýmlamalarýnda geçiyor. Örneðin Bilimin Evrimi adlý kitabýnda L. Houllevigue, maddenin yeni teorilerini iþleyen bir bölümüne "Madde [sayfa 286] Var mýdýr?" diye baþlýk atýyor. Þöyle diyor: "Atom madde olmaktan çýkýyor ... madde kayboluyor."1 Mahçýlarýn bundan nasýl kolayca köklü felsefi sonuçlar çýkardýklarýný göstermek için, Valentinov'u ele alalým. Þöyle yazýyor: "Dünyanýn bilimsel açýklamasýnýn saðlam temeli ‘ancak materyalizmdedir', savý bir kuruntudan baþka bir þey deðildir, üstelik saçma bir kuruntudur." (s. 67.) Ve Valentinov, bu saçma kuruntunun yýkýcýsý olarak da elektron teorisinin "artýk madde olarak elektriðin bir teorisi deðildir; yeni sistem yalnýzca elektriði maddenin yerine koymaktadýr" diyen ünlü Ýtalyan fizikçisi Augusto Righi'yi anýyor. (Augusto Righi, Die moderne Theorie der physikalischen Erscheinungen, Leipzig 1905, s. 131; Rusça çevirisi de vardýr.) Valentinov bu sözleri aktardýktan sonra (s. 64) þöyle haykýrýyor: "Righi kutsal maddeye saldýrmakta neden sakýnca görmüyor? Bir tekbenci, bir idealist, bir burjuva eleþtirmem, bir ampiryomonist ya da daha beter biri olduðundan mý acaba?"
K. Pearson, diyagramýný yalýnlaþtýrmak için, esir ile elektrik arasýnda, ya da pozitif elektronla negatif elektron arasýndaki iliþki sorununu tümüyle bir yana itiyor. Ama bu önemli deðil. Önemli olan, Pearson'ýn idealist görüþ açýsýndan, "cisimler"in ilkin duyu algýlarý gibi dikkate alýnmasý, ve sonra da bu cisimlerin parçacýklardan, parçacýklarýn moleküllerden vb. oluþmasýnýn fiziksel dünyanýn modelindeki deðiþmeleri etkilediði, ama hiç bir þekilde cisimlerin simgeler mi, ya da duyumlar mý, ya da cisimlerin duyumlar imgeleri mi olduklarý sorununu etkilememesidir. Materyalizm ile idealizm, bizim bilgimizin kökenleri, bilgi ile (ve genel olarak "ruhsal" ile) fiziksel dünya arasýndaki iliþkiler sorununa getirdikleri çözümlerle birbirinden ayrýlýrlar; maddenin, atomlarýn ve elektronlarýn yapýsý sorunu, ancak bu "fiziksel dünya" ile ilgilidir. Fizikçiler, "madde kayboluyor" dedikleri zaman, kastettikleri þey, doða bilimlerinin bugüne dek fiziksel dünya üzerindeki araþtýrmalarýn tüm sonuçlarýný þu üç son kavrama: maddeye, elektriðe ve esire vardýrdýklarýdýr; oysa bunlardan yalnýzca son ikisi bundan böyle tek baþlarýna varlýklarýný sürdürüyorlar, çünkü, madde elektriðe indirgenebilir ve atom da, negatif elektronlarýn[91] belirli (gördüðümüz gibi son derece büyük) bir hýzla pozitif bir elektronun[92] çevresinde döndükleri son derece küçük bir güneþ sistemi olarak düþünülebilir. Böylece, bir bütün olarak, fiziksel dünyayý (Rey'in aktardýðý –op. cit., s. 294-295– fizikçi Pellat'ýn ifade ettiði gibi, negatif ve pozitif elektronlarýn "özde birbirinden ayrý iki madde" olduðu ölçüde), düzinelerce element yerine [sayfa 288] iki ila üç elemente indirgemek durumuna varýlmýþ olur. Demek ki, doða bilimleri, bizi, "maddenin birliði"ne vardýrýr (Ýbid.),2 maddenin yok oluþu, elektriðin maddenin yerini alýþý vb. gibi bunca insaný þaþýrtan sözlerin gerçek anlamý iþte budur. "Maddenin kayboluþu" belirli bir sýnýra kadar tanýyabildiðimiz maddenin, bu sýnýrýnýn kaybolmasý ve bilgimizin daha derinlere nüfuz etmesi demektir; maddenin (içine nüfuz edilememe, süredurum, kütle[!94] gibi) bize daha önce mutlak, deðiþmez, en ilk gibi görünen özellikleri kayboluyor ve þimdi artýk bu özellikler göreli, maddenin ancak belli durumlarýna özgü bir þey olarak kabul ediliyor demektir. Çünkü maddenin biricik "özelliði", ki felsefi materyalizm onun tanýnmasýna baðlýdýr, nesnel bir gerçeklik olmasý, zihnimizin dýþýnda var olmasý özelliðidir.
Genellikle Mach öðretisinin ve Mach'ýn yeni fiziðinin yanýlgýsý, metafizik materyalizmi diyalektik materyalizmden ayýran felsefi materyalizmin bu temelini görmezlikten gelmesidir. Deðiþmez elementlerin, "þeylerin deðiþmez özleri"nin tanýnmasý vb. materyalizm deðildir, metafizik, yani anti-diyalektik materyalizmdir. Dietzgen, bu nedenle, "bilimin konusunun sonu gelmez olduðunu", "doðanýn bütün kesimleriyle baþlangýcýnýn ve sonunun olmamasý yüzünden" yalnýzca sonsuz olanýn deðil "en küçük atomun" da ölçülemez, sonuna deðin bilinemez, tükenmez olduðunu vurgulamýþtýr. (Kleinere philosophische Schriften, s. 229-230). Engels'in maden kömürü içerisinde alizarinin bulunmasý örneðini vererek mekanik materyalizmi eleþtirmesinin nedeni iþte budur. Sorun, tek doðru görüþ açýsýndan, yani diyalektik materyalizm açýsýndan konursa þöyle sormak gerekir: Elektronlar, esir ve benzeri nesnel [sayfa 289] gerçeklikler olarak insan zihninin dýþýnda var mýdýr, yok mudur? Bu soruya da bilim adamlarý duraksamaksýzýn yanýt vermek zorunda kalacaklardýr; ve onlar buna istisnasýz olumlu yanýt vermektedirler, týpký doðanýn, insandan önce ve organik maddeden önce varolduðunu duraksamadan kabul ediþleri gibi. Sorun böylece materyalizm lehinde kesilip atýlmýþ oluyor, çünkü daha önce de belirttiðimiz gibi, bilgibilimde madde denilen kavram, þu anlama gelir: kendisini yansýtan insan zihninden baðýmsýz olarak var olan ve onun tarafýndan yansýtýlan nesnel gerçeklik.
Ama diyalektik materyalizm, maddenin yapýsýna ve özelliklerine iliþkin bütün bilimsel önermelerin yaklaþýk ve göreli nitelikleri üzerinde direnir; diyalektik materyalizm, doðada mutlak sýnýrlarýn olmadýðý, hareket eden maddenin birincisiyle bize baðdaþmaz gibi görünen bir durumdan, bir baþka duruma dönüþmesi üzerinde direnir. Aðýrlýðý olmayan esirin aðýrlýðý olan maddeye, ve aðýrlýðý olan maddenin aðýrlýðý olmayan esire dönüþmesi, "saðduyuya" ne kadar aykýrý görünürse görünsün, elektronlarda elektromanyetik kütleden baþka bir kütlenin olmayýþý ne kadar "garip" görünürse görünsün, hareketin mekanik yasalarýnýn yalnýz doða görüngülerinin tek bir alanýnda sýnýrlý kalmasý ve bu yasalarýn elektromanyetik görüngülerin daha derin yasalarýna baðýmlý olmalarý olgusu ne kadar alýþýlmamýþ görünürse görünsün, bütün bunlar diyalektik materyalizmin bir baþka biçimde doðrulanmasýndan baþka bir þey deðildir. Yeni fiziðin idealizme doðru sapmasýnýn baþlýca nedeni, fizikçilerin diyalektiði bilmemeleridir. Fizikçiler, (olgucu anlamda, yani Hume'den esinlenen anlamýnda deðil, Engels'in kullandýðý anlamda) metafizik materyalizme ve onun tek yanlý "mekanikçiliði"ne karþý savaþtýlar ve bunu yaparken pireyle birlikte yorganý da yaktýlar. Maddenin o zamana kadar tanýnan özelliklerinin ve öðelerinin deðiþmezliðini yadsýrken, iþi, maddenin, yani fiziksel dünyanýn nesnel gerçekliðinin yadsýnmasýna vardýrdýlar. [sayfa 290] Bazý çok önemli ve temel yasalarýn mutlak özelliklerini yadsýrken, iþi doðadaki her nesnel yasanýn yadsýnmasýna ve herhangi bir doða yasasýnýn yalnýzca bir saymaca, "bir beklenti sýnýrlamasý", bir "mantýksal zorunluluk", vb. olduklarýný açýklamaya kadar vardýrdýlar. Bilgilerimizin yaklaþýk olma ve göreli olma niteliði üzerinde dururken, iþi zihnin yaklaþýklýkla doðru ve göreli olarak gerçek bir biçimde yansýttýðý zihinden baðýmsýz nesneyi yadsýmaya vardýrdýlar. Ve daha buna benzer sonu gelmez bir sürü þey.
Bogdanov'un, 1899 yýlýnda açýklanan, "þeylerin deðiþmez özü" üzerine düþünceleri, Valentinov ve Yuþkeviç'in "töz" üzerine düþünceleri vb. de, ayný þekilde, diyalektiði bilmemenin meyveleridirler. Engels'e göre, deðiþmez olan, yalnýz (insan zihninin var olduðu dönemde) insan zihninin dýþýnda var olan ve ondan baðýmsýz olarak geliþen dünyanýn, insan zihnindeki yansýsýdýr. Baþka hiç bir "deðiþmezlik", baþka hiç bir "öz", hiç bir "mutlak töz", Marks ve Engels için boþ profesörce felsefenin bu kavramlarý anladýðý anlamda yoktur. Þeylerin "özü" ya da "töz" de göreli þeylerdir; ve bunlar, ancak insanýn nesneler hakkýndaki bilgisinin derinliðinin ölçüsünü ifade ederler; ve dün, bu bilginin derinliði atomun ötesine gidemezken ve bugün de elektron ve esirin ötesine gidemezken, diyalektik materyalizm, insanýn geliþen bilimi ile kazandýðý doða bilgisi içerisindeki bütün bu kilometre taþlarýnýn, geçici, göreli, yaklaþýk niteliði üzerinde direnmektedir. Elektron, atom kadar bitmez tükenmezdir, doða sonsuzdur, ama sonsuz olarak vardýr; ve iþte zihnin ve insan algýsýnýn dýþýnda doðanýn varlýðýnýn bu tek kategorik, bu tek koþulsuz tanýnmasýdýr ki, diyalektik materyalizmi göreci bilinemezcilikten ve idealizmden ayýrdeder.
Modern fiziðin burjuva bilim adamlarýnca hâlâ bilinmeyen diyalektik materyalizm ile, kaçýnýlmaz öznelci (ve dolayýsýyla doðrudan inancý) çýkarsamalarýyla "görgücülük" arasýndaki tutarsýz ve içgüdüsel yalpalamasýný göstermek için [sayfa 291] iki örnek aktaralým.
Bay Valentinov'un kendisini ilgilendiren materyalizm konusunda sorguya çekemediði bu ayný Augusto Righi, kitabýnýn giriþinde þöyle yazýyor: "Elektronun ya da elektrik atomlarýn niteliði hâlâ bir giz olarak durmaktadýr; bununla birlikte, yeni teori, belki de, zaman içinde, aðýrlýðý olan maddenin yapýsý açýsýndan tamamen yeni varsayýmlara ulaþtýðýna ve dýþ dünyanýn bütün görüngülerini ortak tek bir kökene indirgemeye çalýþtýðýna göre, felsefi önemi küçümsenmeyecek bir baþarý kazanacaktýr.
"Zamanýmýzýn olgucu ve faydacý eðilimleri için böyle bir üstünlük hiç de önemli olmayabilir, ve her þeyden önce bir teori yalnýzca olgularý kolayca düzene koymakta, onlarý karþýlaþtýrmakta bir araç görevi ve daha ilerideki görüngülerin araþtýrýlmasýnda bir kýlavuz olmak görevi yapabilir. Ama geçmiþte insan aklýnýn yetilerine çok fazla bir güven gösterildi ise de, ve her þeyin en son nedenlerinin çok kolaylýkla kavrandýðý sanýldý ise de, bugün bunun karþýtý bir yanýlgýya doðru bir eðilim vardýr." (Op. cit., s. 3.)
Neden Righi burada kendisini olgucu ve faydacý eðilimlerden ayýrmaktadýr? Çünkü açýkça belirli bir felsefi görüþü olmadýðý halde, içgüdüsü ile, dýþ dünyanýn gerçekliðine, ve yeni teorinin tek baþýna bir "kolaylýk" (Poincaré), bir "ampiryosembol" (Yuþkeviç), bir "deneyin uyumlaþtýrýlmasý" (Bogdanov) ya da buna benzer, adý ne olursa olsun öznelci kuruntulardan herhangi baþka biri olmadýðý, ama nesnel gerçeklik bilgisinde bir ilerleme olduðu fikrine dört elle sarýlýyor. Eðer bu fizikçinin diyalektik materyalizm hakkýnda bilgisi olsaydý, eski metafizik materyalizmin yanýlgýsýnýn karþýtý yanýlgý konusundaki yargýsý kendisi için belki de doðru bir felsefenin çýkýþ noktasý olurdu. Ama bu insanlarýn bütün çevresi, onlarý, Marks ve Engels'ten uzaklaþtýrýyor ve onlarý yavan resmi felsefenin kucaðýna atýyor.
Rey de diyalektikten tümüyle habersizdir. Ama, o da [sayfa 292] modern fizikçiler arasýnda "mekanikçiliðin" (yani materyalizmin) geleneðini sürdürenler bulunduðunu belirtmek zorundadýr. "Mekanikçiliðin" yolu, diyor Rey, yalnýzca Kirchhoff, Hertz, Boltzman, Maxwell, Helmholtz, ve Lord Kelvin tarafýndan izlenmemektedir. "Salt mekanikçiler, ve bazý bakýmlardan baþka herhangi birinden daha mekanikçi olanlar ve mekanikçiliðin en yüce noktasýný temsil edenler, maddenin bir elektrik teorisinin formülasyonunda Lorentz ve Larmor'u izleyen ve kütlenin kalýmlýlýðým yadsýmaya varan onun hareketinin bir iþlevi olduðunu söyleyenlerdir. Buralarýn hepsi mekanikçidir, çünkü çýkýþ noktasý olarak gerçek hareketi alýyorlar." (italikler Rey'indir, s. 290-291.)
"... Eðer, örneðin, Lorentz'ýn, Larmor'un ve Langevin'in en son varsayýmlarý, belli bir deneysel doðrulama sayesinde, fiziðin sistemleþmesi için yeterince saðlam bir temel saðla-saydý, bugünkü mekanik yasalarýn ancak elektromanyetik yasalarýn bir eklentisinden baþka bir þey olmadýðý kesinlik kazanýrdý; mekanik yasalar, elektromanyetik yasalarýn, iyi belirlenmiþ sýnýrlar içinde, özel bir durumunu oluþtururlardý. Kütlenin kalýmlýlýðý, ve bizim süredurum ilkemiz, ortalama terimi bizim duyularýmýza ve genel deneyimizi oluþturan görüngülere alýndýðýnda yalnýzca cisimlerin ortalama hýzý için geçerli olurdu. Mekaniðin genel bir elden geçirilmesi ve ondan sonra da fiziðin sistemleþmesinin genel bir elden geçirilmesi sonucu doðardý.
"Bu mekanikçiliðin terkedilmesi mi demekti? Hiç de deðil; salt mekanikçi gelenek izlenecekti ve mekanikçilik kendi geliþmesinin normal yollarýný izleyecekti." (s. 295.)
"Genel mekanikçi zihniyetin teorileri arasýnda yer almasý gereken elektronik fizik, bugün için kendi sistemleþmesini fiziðe kabul ettirmeye yöneliktir. Her ne kadar artýk fiziðin temel ilkelerini mekanik deðil de, elektrik teorisinin deneysel verileri saðlýyorsa da, elektronik fizik, mekanikçi bir ruh taþýr, çünkü: 1° Elektronik fizik, fiziksel özellikleri ve [sayfa 293] onlarýn yasalarýný temsil etmek için temsili (figuré) maddi öðeler kullanýr; kendisini algý terimleriyle ifade eder. 2° Elektronik fizik, görüngüleri artýk mekanik görüngülerin özel halleri olarak almadýðý halde mekanik görüngüleri fiziksel görüngülerin özel hali olarak alýr. Mekaniðin yasalarý, demek ki, her zaman fiziðin yasalarý ile doðrudan bir süreklilik içindedirler; mekaniðin kavramlarý, fiziksel-kimyasal kavramlarla ayný sýnýflandýrma içinde kalýrlar. Geleneksel mekanikçilikte yalnýzca göreli yavaþ hareketler bilindiði ve bunlar en dolaysýz biçimde gözlemlenebilen hareketler olduklarý için, bütün mümkün olabilen hareket biçimleri olarak ... alýnan hareketler, bunlardan kopya edilmiþlerdir. Yeni deneyler, tersine, bizim her türlü hareket anlayýþýmýzý geniþletmemizin gerektiðini gösteriyor. Geleneksel mekanik bütünüyle ayakta kalmakta devam ediyor, ama artýk yalnýz göreli olarak yavaþ hareketlere uygulanýyor. ... Çok büyük hýzlarla ilgili olarak hareket yasalarý farklýdýrlar. Madde, elektriksel parçacýklara, atomun son öðelerine indirgenmiþ görünüyor. ... 3° Hareket, uzay içinde yer deðiþtirme, fizik teorisinin biricik temsili öðesi olarak durmaktadýr. 4* Son olarak, fizik biliminin genel anlayýþý açýsýndan, bütün öteki deðerlendirmelerden önce gelen þey, fizik anlayýþýnýn yöntemlerinin, teorilerinin ve bunlarýn deney ile iliþkilerinin, mutlak olarak mekanikçilik anlayýþý ile ve Rönesans'tan beri süregelen fizik anlayýþý ile özdeþ kaldýðýdýr." (s. 46-47.)
Rey'in bu uzun özetlerini aktardým, çünkü onun sürekli, "materyalist metafiziðe" düþme korkusu, onun ifadelerini baþka türlü sergilemeye olanak vermiyor. Rey'in ve andýðý fizikçilerin materyalizme karþý nefretleri ne olursa olsun, bu yüzden, mekaniðin ortalama gerçek hareketleri yansýttýðý, oysa yeni fiziðin çok büyük hýzlarýn gerçek hareketlerini yansýttýðý kuþkusuzdur. Teoriyi bir kopya olarak, nesnel gerçekliðin yaklaþýk bir kopyasý olarak kabul etmek [sayfa 294] materyalizmdir. Rey, modern fizikçiler arasýnda "kavrama okul [mahçý] ve erkeci okula karþý bir tepki" vardýr dediðinde, ve elektron teorisi fizikçilerini bu tepkinin temsilcileri arasýna soktuðunda (s. 46), mücadelenin temelde materyalist ve idealist eðilimler arasýnda olduðu olgusunu bundan daha iyi onaylayan bir þey yapmasýný isteyemezdik. Yalnýz unutmamak gerekir ki, bütün eðitim görmüþ darkafalý burjuvalarýn ortak yaný olan materyalizme karþý genel peþin yargýlar bir yana, en ileri gelen teorisyenler bile diyalektik konusunda karacahildirler.
3. MADDESÝZ HAREKET KAVRANABÝLÝR MÝ?
Felsefi idealizmin yeni fiziði kendi hesabýna sömürmesi, bu fizikten çýkartýlan idealistçe sonuçlar, tözün, kuvvetin, maddenin ve hareketin yeni görünümlerinin bulunmasýndan deðil, hareketi maddesiz kavramaya kalkýþmaktan ileri gelmektedir. Bizim mahçýlarýn inceleyemedikleri de, bu çabanýn özüdür. Onlar, Engels'in "maddesiz hareket düþünülemez" olumlamasýný hesaba katmakta isteksizdiler. J. Dietzgen, 1869'da, Ýnsan Zihninin Ýþleyiþinin Esasý adlý kitabýnda Engels'le ayný düþünceyi dile getiriyordu, ama doðrusunu isterseniz, bunu o alýþýlagelen materyalizm ile idealizmi uzlaþtýrmak konusundaki bulanýk çabalarý olmadan yapamýyordu. Dietzgen'in, Büchner'in diyalektik olmayan materyalizmine karþý çýkýþýyla bir dereceye kadar açýklanabilecek bu giriþimleri bir yana býrakalým, ve Dietzgen'in sözkonusu sorun üzerindeki kendi ifadelerini inceleyelim. Þöyle diyor: "idealistler, özel olmaksýzýn geneli, madde olmaksýzýn zihni, töz olmaksýzýn kuvveti, deney ya da malzeme olmaksýzýn bilimi, göreli olmaksýzýn mutlaðý istiyorlar." (Das Wesen der menschlichen Kopfarbeit, 1903, s. 108.) Böylece, hareketi maddeden, kuvveti tözden ayýrma çabasýný, Dietzgen, bunu, düþünceyi beyinden ayýrma çabasý ile bir tutarak idealizme [sayfa 295] baðlýyor. Dietzgen þöyle sürdürüyor: "Kendi tümevarým bilimini kurgusal alana saptýrmaktan özellikle hoþlanan Liebig, idealist bir hava içerisinde söyle diyor: kuvvet görülemez." (s. 109). "Tinselci ya da idealist, ruhsal olana, yani hayaletimsi ve açýklanamaz kuvvet biçimlerine inanýr." (s. 110.) "Madde ile kuvvet arasýndaki çeliþki idealizmle materyalizm arasýndaki çeliþki kadar eskidir." (s. 111.) "Kuþkusuz, ne maddesiz kuvvet, ne de kuvvetsiz madde vardýr. Maddesiz kuvvet ve kuvvetsiz madde saçmalýktýr. Eðer idealist doða bilginleri kuvvetin maddi olmayan varlýðýna inanýyorlarsa, onlar bu konuda ... doðacý deðil, falcýdýrlar." (s. 114.)4. MODERN FÝZÝKTE ÝKÝ AKIM VE
ÝNGÝLÝZ TÝNSELCÝLÝÐÝ
5. MODERN FÝZÝKTE ÝKÝ AKIM
VE ALMAN ÝDEALÝZMÝ
6. MODERN FÝZÝKTE ÝKÝ AKIM
VE FRANSIZ ÝNANCILIÐI
7. BÝR RUS "ÝDEALÝST FÝZÝKÇÝSÝ"
Ýçinde çalýþmak zorunda kaldýðým kötü koþullar yüzünden tartýþýlmakta olan konuyla ilgili Rus yazýnýný tanýma olanaðýndan hemen hemen tümüyle yoksundum. Bu bakýmdan, [sayfa 333] bizim adý çýkmýþ gerici filozofumuz B. Lopatin'in kaleminden çýkma ve konum açýsýndan çok önemli bir makaleyi özetlemekle yetineceðim. "Bir idealist fizikçi" adýný taþýyan bu makale, Felsefe ve Psikoloji Sorunlarý[97] dergisinde (Eylül-Ekim 1907) yayýnlandý. Gerçek bir Rus idealist filozofu Bay Lopatin'in, çaðdaþ Avrupalý idealistlere karþý sempatisi, örneðin Rus Halkýnýn Birliði'nin[98] Batý'nýn gerici partilerine olan sempatisi gibidir. Kültür ve toplumsal çevre yönünden birbirinden tümüyle farklý çevrelerde çok benzer felsefe eðilimlerinin kendini göstermesi daha az ibret verici bir þey deðildir. Bay Lopatin'in makalesi, 1906'da ölen Rus fizikçisi N. I. Þiþkin'in, Fransýzlarýn deyimiyle bir éloge'udur (övgüsüdür). B. Lopatin, Hertz'e ve yeni fiziðe karþý büyük bir ilgi duyan bu bilgili adamýn yalnýz Kadet partisinin sað kanadýna baðlý olmayýp (s. 339), ayný zamanda koyu bir dindar olmasýndan ve felsefede V. Soloviev'in fikirlerini kabul etmesinden vb., vb. büyük bir kývanç duyuyor. Her ne kadar "çabalarýnýn" esas çizgisi felsefe ile polisin komþuluk ettiði yörelerde kalýyorsa da, Bay Lopatin, okura, idealist fizikçinin bilgibilimsel görüþlerini nitelendiren bazý ipuçlarý da verebilmiþtir. Þöyle yazýyor B. Lopatin: "O, bütünleþmiþ ve yetkinleþmiþ bir dünya anlayýþýnýn yapý malzemesi olarak bunlarýn elveriþliliði açýsýndan araþtýrma yöntemlerinin, varsayýmlarýn. bilimsel olgularýn, en geniþ biçimde eleþtirilmesi yolunda gösterdiði yorulmak bilmez çaba ile gerçek bir olgucu olmuþtur. N. I. Þiþkin, bu bakýmdan, çaðdaþlarýnýn pek çoðunun taban tabana karþýtý idi. Bu dergide yazmýþ olduðum daha önceki makalelerimde, bu sözümona bilimsel dünya görüþünü oluþturan birbirine benzemez çoðu kez yetersiz malzemeleri açýklamaya çalýþtým. Bunlar azçok cesur genellemeler, belli bir anda, þu ya da bu bilimsel alanda kullanýþlý olan varsayýmlar ve hatta yardýmcý bilimsel kurgulardan oluþmuþ olgularý içerir. Ve bunlarýn tümü söz götürmez nesnel doðrular payesine yükselmiþlerdir, ve bütün öteki fikirler, bütün öteki felsefi [sayfa 334] ve dinsel nitelikteki inançlar, bu yadsýnamaz nesnel doðrular açýsýndan yargýlanmalýdýr ve bu doðrularda belirtilmemiþ olan her þey reddedilmelidir. O bizim çok yetenekli doða bilgini ve düþünür profesör V. I. Vernadski, örnek bir açýklýkla, belli tarihsel bir çaðýn bilimsel görüþlerini, hareketsiz. herkes için zorunlu, dogmacý bir sistemle deðiþtirme iddialarýnýn ne kadar boþ ve yersiz olduklarýný göstermiþtir. Üstelik böyle bir deðiþtirmenin suçlusu yalnýzca geniþ okur kitlesi deðildir [B. Lopatin, burada not halinde þunlarý ekliyor: "geniþ kamuoyu için, bütün sorulara yanýt getiren bilimsel bir ilmihalin varlýðýna olan inancý beslemek amacýyla çeþitli basit kitaplar yazýlmýþtýr. Bu cinsten tipik yapýtlar þunlardýr: Büchner'in Kuvvet ve Madde'si ve Haeckel'in Evrenin Bilmecesi"], bilimin belirli dallarýndaki tek tek bilim adamlarý da deðildir; iþin daha da garibi bu günahýn bütün çabalarý, zaman zaman, daha önce özel bilimlerin temsilcilerinin söylemiþ olduklarýndan fazla hiç bir þey söylemediklerini, ancak bunu kendi dillerince söylediklerini tanýtlamaya yönelik resmi profesörler tarafýndan sýk sýk iþlenmiþ olmasýdýr.8. "FÝZÝKSEL" ÝDEALÝZMÝN ÖZÜ VE ÖNEMÝ
Yeni fizikten çýkartýlacak bilgibilimsel sonuçlar sorununun Ýngiliz, Alman, Fransýz yazýnýnda ele alýndýðýný ve en deðiþik görüþ açýlarýndan tartýþýldýðýný gördük. Burada, uluslararasý belli bir felsefe sistemine baðýmlý olmayan, ama felsefe alanýnýn dýþýnda yer alan, genel nedenlerle belirlenen bir ideolojik akýmla karþý karþýya bulunduðumuzdan kuþku yoktur. Gözden geçirmiþ bulunduðumuz veriler, Mach öðretisinin yeni fiziðe "baðlý" olduðunu kuþkuya yer býrakmayacak biçimde göstermektedir; bu veriler ayný zamanda, bizim mahçýlarýmýz tarafýndan yayýlan bu baðlýlýk fikrinin temelden yanlýþ olduðunu da göstermektedir. Bizim mahçýlar, fizikte olduðu gibi felsefede de körü körüne modayý izlerler ve kendi marksist görüþ açýlarýndan bazý akýmlarýn genel görünümünü ve bunlarýn önemini deðerlendirmek yeteneðinde olmadýklarýný ortaya koyarlar.ALTINCI BÖLÜM
AMPÝRYOKRÝTÝSÝZM VE TARÝHÝ MATERYALÝZM
1. ALMAN AMPÝRYOKRÝTÝKÇÝLERÝNÝN
TOPLUMSAL BÝLÝMLER ALANINDAKÝ GEZÝNTÝLERÝ
2. BOGDANOV, MARKS'I NASIL DÜZELTÝYOR
VE "GELÝÞTÝRÝYOR"
3. SUVOROV'UN "TOPLUMSAL FELSEFENÝN
TEMELLERÝ"
4. FELSEFEDE TARAFLAR VE BEYÝNSÝZ
FÝLOZOFLAR
5. ERNST HAECKEL VE ERNST MACH
Þimdi de bir felsefe eðilimi olarak Mach öðretisinin doða [sayfa 387] bilimleri Ýle iliþkilerini inceleyelim. Mach'ýn öðretisi, baþtan sona dek doða bilimlerinin "metafiziði" ile savaþýr – bu metafizik, doða bilimlerinin materyalizmi için kullanýlan isimdir, baþka bir deyiþle, bilincimiz tarafýndan yansýtýlan dýþ evrenin nesnel gerçekliðine deðgin içgüdüsel, bilinçsiz, bulanýk, felsefi olarak sezgiye dayanan, doða bilginlerinin büyük bir çoðunluðuna özgü kanýya verdikleri addýr. Bizim mahçýlar, bu olgu konusunda ikiyüzlülükle sessiz kalýrlar, doða bilginlerinin içgüdüsel materyalizmi ile uzun zamandan beri bilinen ve yüzlerce kez Marks ve Engels tarafýndan doðrulanan felsefi materyalizm arasýnda çözülmez baðlarý zayýflatýrlar ve bulandýrýrlar.
BÝRCÝ BÝLGÝ TEORÝSÝ |
ÝKÝCÝ BÝLGÝ TEORÝSÝ |
3. Bilgi anatomik örgeni beyin olan fizyolojik bir süreçtir. |
3. Bilgi fizyolojik bir süreç deðil, salt ruhsal bir süreçtir. [sayfa 393] |
4. Ýnsan beyninin bilgi üreten tek bölümü korteksin hacim olarak sýnýrlý bir bölgesi, phronéma'dýr. |
4. Ýnsan beyninin bilgi örgeni olarak iþlev yapar gözüken bölümü, gerçekte, ruhsal olayýn kendisini ortaya çýkarmasýný saðlayan bir alettir ancak. |
.................................... |
.................................... |
5. Phronéma çok yetkinleþmiþ bir dinamodur, onu oluþturan her bölüm, phronéte'ler, milyonlarca hücreden (phronételes) oluþur. Vücudun öteki örgenlerinde olduðu gibi, bu zihinsel örgende de onun iþlevi olan "zihin" onu oluþturan hücrelerin iþlevlerinin toplam tutarýdýr. |
5. Usun örgeni olarak phronéma özerk deðildir, ama onu meydana getiren bölümler (phronétal hücreler) ve onlarý oluþturan hücreler yoluyla maddi olmayan zihin ile dýþ dünya arasýnda yalnýzca bir aracý olarak iþ görür. Ýnsan usu, yukarý hayvanlarýn zekalarýndan ve aþaðý hayvanlarýn içgüdülerinden tamamen farklýdýr. |
Haeckel'in yapýtýndan yapýlan bu tipik aktarma, yazarýn, felsefe sorunlarýnýn tahliline girmediðini ve materyalist ve idealist bilgi teorilerini birbirleriyle karþýlaþtýrmayý bilmediðini gösterir. Haeckel, bütün idealist –daha geniþ anlamda alýrsak, özellikle felsefi bütün– hileleri doðabilimsel materyalizmden baþka bir bilgi teorisi olabileceði düþüncesini akit-Una bile getirmeksizin, doða bilimi açýsýndan alaya alýr. Filozoflarla, kendisinin de görüþ açýsýnýn materyalist olduðunu farketmeksizin, materyalist bir açýdan alay eder!
Bu gücü herþeye yeten materyalizmin filozoflarda uyandýrdýðý þiddetli öfke anlaþýlýr bir þeydir. "Gerçek-Rus" Lopatin'in görüþünü yukarýda aktarmýþtýk. Ýþte þimdi de "ampiryokritikçilerin" en ilericisi ve idealizmin amansýz düþmaný (gülmeyin!) Rudolf Willy'nin görüþü. "Haeckel'in birciliði çok ayrý cinsten bir karýþýmdýr: enerjinin sakýnýmý yasasý gibi, belli doðabilimsel yasalarý ... töz ve kendinde-þey [sayfa 394] konusunda bazý iskolastik gelenekleri düzensiz bir karýþýklýk içersinde bir araya getirir." (Gegen die Schulweisheit, s. 128.)
Bu saygýdeðer "modern olgucu"nun büyük öfkesi nereden geliyor? Haeckel'in görüþüne göre, hocasý Avenarius'un –örneðin: beyin düþüncenin örgeni deðildir, duyumlar dýþ dünyanýn imgeleri deðillerdir, madde ("töz") ya da "kendinde-þey" nesnel gerçek deðildir, vb. gibi– bütün büyük düþüncelerinin, bastan sona idealistçe zevzekliklerden baþka bir þey olmadýðýný kavrar kavramaz nasýl kýzmamazlýk edebilirdi ki!? Haeckel bunu bu kadar laf kalabalýðý içerisinde söylemiyor, çünkü felsefeyle ilgilenmiyor ve "ampiryokritisizm"i, ampiryokritisizm olarak, bilmiyor. Ama R. Willy, Haeckel'in yüz bin okuyucusunun, Mach ve Avenarius felsefesinin suratýna fýrlatýlan yüz bin tükürük demek olduðunu görmemezlik edemiyor. Ve Willy, yüzünü daha tükürük kendisine deðmeden, Lopatin'vari siliyor. Çünkü Bay Lopatin'in Bay Willy'nin genellikle materyalizme karþý, özellikle de doða bilimlerinin materyalizmine karþý yönelttikleri itirazlarýn özü, her ikisinde de tamý tamýna aynýdýr. Biz marksistler için Bay Lopatin ile Sayýn Baylar Willy, Petzoldt, Mach ve ortaklarý arasýndaki ayrým, protestan bir tanrýbilimci ile katolik tanrýbilimci arasýndaki ayrýmdan daha büyük deðildir.
Haeckel'e karþý yürütülen "savaþ", bizim görüþ açýmýzýn, nesnel gerçeðe, yani modern toplumun sýnýfsal niteliðine ve sýnýfsal ideolojik eðilimlerine uygun düþtüðünü tanýtlamýþtýr.
Bir küçük örnek daha. Mahçý Kleinpeter, Karl Snyder'in World Picture from The Standpoint of Modern Natural Science (Das Weltbildt der modernen Naturwissenschaft, Leipzig, 1905) adlý Amerika'da çok yaygýn olan yapýtýný Ýngilizceden Almancaya çevirdi. Bu kitap, halk yayýnlarýna özgü biçimlerle, fiziðin ve doða bilimlerinin çeþitli kollarýndaki en son buluþlarý açýklýkla arýlatýyor. Ve mahçý Kleinpeter, bu kitaba bir önsöz yazmaya çaðrýldý, ve Kleinpeter de bu önsözde [sayfa 395] ve örneðin Snyder'in bilgibiliminin "yetersizliði" gibi bazý mülahazalarda bulundu, (s. vi.) Neden? Çünkü Snyder, dünya görünümünün maddenin nasýl hareket ettiðini ve "maddenin" nasýl "düþündüðünü" gösteren bir görünüm olduðundan bir an olsun kuþku duymuyor, (s. 228.) Bundan sonraki kitabý The World Machine (Londra ve New York 1907)'inde Snyder, kitabýný adadýðý MÖ 460-360 yýllarýnda yaþamýþ Abdera'lý Demokritos'tan sözederken þöyle diyor: "Demokritos'a çok kez materyalizmin babasý denilir. Bu felsefe okulu günümüzde biraz modasý geçmiþ bir okuldur; bununla birlikte, dünya konusundaki düþüncelerimizdeki hemen bütün modern ilerlemenin onun kavramlarýna dayandýðýný belirtmek yerinde olur. Doðrusunu söylemek gerekirse (practically speaking), materyalizmin varsayýmlarý, bilimsel araþtýrmalarda kaçýnýlmaz (unescapable) varsayýmlardýr." (s. 140.)
"... Eðer isterse, insan, dini bütün Piskopos Berkeley ile birlikte, bu dünyada her þeyin bir düþ olduðunu düþleyebilir. Ýdealleþtirilmiþ bir idealizmin hokkabazlýðý ne denli rahatlatýcý olursa olsun, dýþ dünya sorunu ile ilgili olarak ne düþünürlerse düþünsünler, yine de aramýzdan kendilerinin bizzat varolduklarýndan kuþku duyan birkaç kiþi çýkar. Boþ bulunduðumuz bir anda bizzat kendimizin bir kiþiliðe ve varlýða sahip olduðumuzu varsaydýðýmýzda, tüm görüntüler olayýna duyurularýn altý kapýsýný birden açmýþ olacaðýmýza kiþinin kendisini inandýrmasý için, Ben ve Ben-olmayan'ýn aldatýcý ýþýðý ardýndan uzun süre koþturmaya gerek yoktur. Bulutsu varsayýmý, ýþýk taþýyan esir, atom teorisi ve bütün öteki benzer öðretiler, kullanýþlý ‘iþlerliði olan varsayýmlar'dan baþka bir þey olmayabilirler, ama þunu hatýrlamak yerinde olacaktýr aziz okur, tersi kanýt olmadýkça, sizin ben dediðiniz bir varlýðýn bu satýrlarý inceden inceye gözden geçirdiði varsayýmý ile, bunlar hemen hemen ayný yerde durmaktadýrlar." (s. 31-32.) [sayfa 396]
Doða bilimleri kategorilerini salt iþlerliði olan varsayýmlara Ýndirgeyen gözde kurnazca yapýlarý, okyanusun her iki yakasýndaki bilim adamlarý tarafýndan çok saçma bulunarak alaya alýndýðýnda, mahçýnýn içine düþeceði acýklý durumu bir düþünün! Rudolf Willy'nin 1905'te, Demokritos ile sanki yaþayan bir düþmanmýþ gibi savaþmasýnda ve böylelikle felsefenin yanlý niteliðine çok güzel bir örnek getirmesinde ve bu partizan mücadelede bizzat kendisinin takýndýðý gerçek tutumu bir kez daha ortaya koymasýnda þaþacak bir þey var mý? Willy þöyle yazýyor: "Atomlarýn ve boþluðun yalnýzca salt tamamlayýcý hizmetler (blosse Handlangerdienste) gören kurgusal kavramlar olduklarýnýn ve varlýklarým, yararlý olduklarý sürece, ancak iþe yararlýlýklarý sayesinde sürdürdüklerinin Demokritos elbette farkýnda deðildi. Demokritos bunun için yeterince özgür deðildi; ama, birkaçý dýþýnda, bizim modern doða bilginlerimiz de yeterince özgür deðildirler. Yaþlý Demokritos'un yazgýsý bizim doða bilginlerimizin de yazgýsýdýr." (Op. cit., s. 57.)
Ne umutsuz durum! Ampiryokritikçiler oldukça "yeni bir yoldan" hem uzayýn ve hem de atomlarýn "iþlerliði olan varsayýmlar" olduklarýný tanýtlamalardýr; bununla birlikte doða bilginleri bu berkeleycilikle alay ediyorlar ve Haeckel'in izinden yürüyorlar! Biz hiç de idealist deðiliz, bu bir iftiradýr, biz sadece Demokritos'un bilgibilimsel çizgisini (idealistlerle birlikte) çürütmeye çalýþýyoruz; biz bunu iki bin yýldan daha uzun bir süreden beri yapmaya çalýþýyoruz, ama boþuna! Ve önderimiz Ernst Mach için geriye, ancak, yaþamýnýn ve felsefesinin ürünü olan son yapýtýný, Bilgi ve Yanýlgý'yý, Wilhelm Schuppe'ye adamak ve bu yapýtýnda doða bilginlerinin çoðunluðunun materyalist olduklarýný ve "bizim de" Haeckel'e... "serbest düþünceli" olmasý nedeniyle yakýnlýk duyduðumuzu üzüntüyle kaydetmek kalýyor, (s. 14.)
Bilmesinlerci W. Schuppe'nin izinden giden ve Haeckel'in [sayfa 397] serbest düþünceliliðine "yakýnlýk duyan" gerici küçük-burjuva ideolog, burada kendisini tamamýyla ele veriyor. Bunlarýn hepsi, Avrupa'daki bu insancýl darkafalýlarýn hepsi, özgürlük tutkularýyla ve Wilhelm Schuppe'lere ideolojik (ve siyasi ve ekonomik) teslimiyetleriyle birbirlerinin aynýdýrlar.20 Her yana karþý baðýmsýz olma, felsefede, idealizme ve inancýlýða karþý sefilce maskelenmiþ kölece baðýmlýlýktan baþka bir þey deðildir.
Sonuç olarak, yalnýz marksist olmak istemekle kalmayýp, marksist olmasýný da bilen Franz Mehrýng'in Haeckel üzerine deðerlendirmesini bunlarla karþýlaþtýralým. 1899 yýlý sonunda, Evrenin Muammalarý yayýnlandýðý sýrada, Mehring þu gözlemde bulunuyordu: "yeterli ve yetersiz yanlarýyla, Haeckel'in yapýtý, bir yanda- tarihi materyalizmin, öte yanda ise tarihi materyalizmin parti içinde taþýdýðý önem açýsýndan, parti içinde açýkça egemen olan oldukça karýþýk görüþlere açýklýk getirmekte fazlasýyla yardýmcý olmaktadýr."21 Haeckel'in yetersizliði, tarihi materyalizm hakkýnda en ufak bir fikri olmamak ve, bunun sonucu olarak, siyaset üzerine olduðu kadar "birci din" üzerine de, göze batar birtakým saçmalýklar ileri sürecek duruma düþmektir vb., vb.. "Haeckel bir materyalist ve bircidir; tarihi materyalist deðil, doðabilimsel materyalisttir." (Ýbid..)
"[Doða bilimlerinin materyalizminin toplumsal sorunlar ile baþa çýkmasýndaki] bu yeteneksizliðini elle tutulur bir biçimde kavramak isteyen kimse, insanlýðýn kurtuluþu yolundaki büyük mücadelede gerçekten de yenilmez bir silah olacaksa, doðabilimsel materyalizmin tarihi materyalizmi kapsayacak biçimde geniþletilmesi gerektiðine inanmak isteyen kimse, Haeckel'in kitabýný okusun. [sayfa 398]
"Ama bu kimse, bu kitabý, yalnýzca bu amaçla okumasýn! Bu kitabýn olaðanüstü zayýf yaný, olaðanüstü güçlü yanýyla, yani doða bilimlerinin bu [ondokuzuncu] yüzyýlda gösterdiði geliþmenin, bir baþka deyiþle, doðabilimsel materyalizmin zaferle dolu ilerleyiþinin Haeckel tarafýndan yapýlan (ve esas olarak kitabýn en büyük ve en önemli kýsmýný kapsayan) anlaþýlabilir ve açýk anlatýmýyla ayrýlmaz bir biçimde birbirine baðlýdýr."22 [sayfa 399]
SONUÇ
DÖRDÜNCÜ BÖLÜMÜN 1. KESÝMÝNE EK
N. G. ÇERNÝÞEVSKÝ KANTÇILIÐIN ELEÞTÝRÝSÝNE
HANGÝ AÇIDAN YAKLAÞIYOR? [118]
EKLER
KONFERANSÇIYA ON SORU[119]
DÝYALEKTÝK SORUNU ÜZERÝNE [129]
Felsefede "daireler": [kiþilerin bir kronolojisi
gerekli mi? Hayýr!] Çok eski : Demokritos'tan Platon'a ve Heraklitos'un diyalektigine. Rönesans : Gassendi (Spinoza?)'ye karþý Descartes. Modern: Holbach-Hegel (Berkeley yoluyla Hume, Kant). Hegel—Feuerbach —Marks. |
ADLAR DÝZÝNÝ AÇIKLAYICI NOTLAR
GÝRÝÞ YERÝNE
1 Ýnancýlýk (fidéisme) – Ýnaný bilimin yerine geçiren ya da daha geniþ bir anlamda inana belli bir önem yükleyen öðreti. –ç.
1V. Çernov, Felsefe ve Sosyoloji Ýncelemeleri, Moskova 1907. Avena-rius'un acar bir yanlýsý, týpký Bazarov ve ortaklarý kadar diyalektik materyalizme karþý bir yazar.
2 Örneðin bkz: Dr. Richard Hönigswald, Über die Lehre Hume's von der Realität der Aussendinge. Berlin 1904, s. 26.
3 Works of George Berkeley, c. I. hazýrlayan A. Frazer. Oxford 1871. Kitabýn bir de Rusça çevirisi vardýr.
4 * Birinci ve üçüncü sözcükleri Ýngilizce, öteki ikisi Latince olan bu tümce þu anlama geliyor: Onlarýn varlýðý algýlanmýþ olmalarýdýr. -ç.
5 * "... biz bir adým ileri gitmedik." þeklindeki ifade. Ýngilizce metinde "'... biz haklý çýkmýþ oluruz." þeklindedir, -ç.
6 ** 9. paragrafýn bu bölümü ve ayn ý þekilde 5. paragrafýn sonu ikinci baskýda eksik. Treatisc Concerning The PrincipJes of Human Knowledge'ýn daha sonraki baskýlarý, bu kýsmý birinci baskýdan alýp not halinde koyuyorlar. –ç.
7 Önsözünde Fraser, hem Berkeley hem de Locke'un "yalnýzca deneye baþvurduklarýný" belirtiyor, (s. 117.)
8 F. Engels, "Über historischen .Materialismus", Neue Zeit[9]- XI, Jg., c. I (1892-1893). sayý I, s. 18. Ýngilzceden Engels tarafýndan çevrilmiþtir. Tarihi Materyalizm'deki (St. Petersburg 1908. s. 167) Rusça çevirisi saðlýklý deðildir.
9 David Hume, An Enquery Concerning Human Ulerstanding. Essays and Treatises, Londra 1822. c. II, s, 124-126.
10 Psychologie de Hume. Traité de la nature humaine, etc. Ch. Renouvier ve F. Pillon çevirisi, Paris 1878. Giriþ. s. X.
11 Th. Huxley, Hume, London 1879. s. 74.
12 Å’uvres complètes de Diderot, hazýrlayan J. Assezat, Paris 1875. c. I. s 304.
* Piyanodan önce kullanýlmýþ klavyeli bir çalgý. -ç.
13 Å’uvres complètes de Diderot, hazýrlayan J, Assezat. Paris 1875, c. II, s. 114-118.
BÝRÝNCÝ BÖLÜM
1 E. Mach. Die Geschichte and die Wurzel des Satzes von der Erhaltung der Arbeit. Vortrag, gehalten in der K. Böhm. Gesellschaft der Wissenachaften am 15. Nov. 1671. Prag. 1872. s. 57-58.
2 E. Mach. Die Mechanik in ihrer Entwicklung historisch-kritisch dargestelt, 3. baský, Leipzig, 1397, s. 472.
3 Fr. Engels, Herrn Eugen Dührings Umývalzýmg der Wissenschaft, 5, baský, Stuttgart, 1304, s. 6.
4 E. Mach. Erkenntnis und Irrium. 2. baský, 1906, s. 12. not.
5 F. Van Cauwelaert. "L'empiriocriticismo", Revue néo-scolastique,[12] 1907. Feb.. s. 51.
6 Rudolf Willy, Gegen die Schulwcisheit. Eine Kritik der Philosophie, München 1905, s. 179.
7 A. Bogdanov, Tarihsel Doða Anlayýþýnýn Temel Öðeleri, St. Petersburg 1899, s. 216.
8 Karl Pearson. The Grammer of Science. 2. baský. London 1900. s. 326.
9 Analyse der Empfindungen, s. 4, Erkenntnis und Irrium'un 2. baskýsýnýn önsözü ile karþýlaþtýrýnýz.
10 Henri Poincaré, la Valeur de la Science, Paris 1905 (bir de Rusça çevirisi vardýr) passim.
11 P. Duhem, la Téorie physigue, son objet et sa structure, Paris 1906. bkz. s. 6. 10.
12 Friedrich W. Adler, "Die Entdeckung der Welteelemente (Zu E. Machs 70. Geburtstag)", Der Kampf[13]. 1908. Nr. S (Februar). The International Socialist Review[14], 1908, Nr. 10'da (April) çevrilerek yayýnlanmýþtýr. Adler'in makalelerinden biri Rusçaya çevrilerek Tarihi Materyalizm sempozyumunda yayýnlanmýþtýr.
13 Mach, Analyse der Empfindungcn'de þöyle diyor: "Bu öðeler çoðu kez duyumlar diye adlandýrýlýr. Ama bu terim zaten tek yanlý bir teori demek olduðuna göre, yalnýzca öðelerden sözetmeyi yeðliyoruz." (s. 27-28.)
14 "Ben" ile dünya arasýndaki, duyum ya da görüngü ile þey arasýndaki çeliþki böylece kaybolur ve bu. öðelerin baðýntý sorunudur yalnýzca. (Ýbid., s. 21.)
15 Joseph Petzoldt, Einführung in die Philosophie der reinen Erfahrung, c. I, Leipzig 1900. s. 113. "Öðeler, basit ve yalnýlaþtýrýlamaz' algýlarýn (Wahrrnehmungen) sözcüðün sýradan anlamýnda duyumlarýdir."
16 V. Lesseviç, Bilimsel [moda, profesörce, seçmeci] Felsefe Nedir?, St, Pelersburg 1891. s. 229, 247.
17 Petzoldt. c. II, Leipzig 1904, s. 329.
18 R. Avenarius. "Bemerkungen zum Begriff des Gegcnstandes des Psychologie", Vierteljahresschrift für wissenschaftlice Philosophie[15], c. XVIII (1894) ve c. XIX (1895).
19 Temel Öðeler vb., s. 216. Yukarýdaki alýntýyla karþýlaþtýrýnýz.
20 Oskar Ewald, Richard Avenarius als Begründer, des Empiriokritizismus, Berlin 1905, s. 66.
21 P. Yuþkeviç. Materyalizm ve Eleþtirel Gerçekçilik, St. Petersburg 1908. s. 15.
22 W. Wundt, "Über naiven und kritischen Realismus". Philosophische Studien[17], c. XIII, 1897. s. 334.
23 Ludývig Feuerbach'a önsöz Þubat 1838 tarihini taþýr. Engels'in bu sözleri genel olarak profesörce Alman felsefesini kastetmektedir. Marksist olmak isteyen mahçýlar, Engels'in bu düþüncesinin önem ve anlamýný kavrayamamaksýzýn zaman zaman þu zavallý gerekçenin ardýna sýðýnýrlar: "Engels hem Mach'ý tanýmýyordu." (Tarihi Materyalizm'de Fritz Adler. s. 370.) Bu görüþ neye dayanýyor? Bu görüþ. Engels'in Mach ve Avenarius'tan sözetmiyor olmasýna dayanýr. Bundan baþka dayanak yoktur ve bu dayanak da anlamsýzdýr, çünkü Engels herhangi bir scçmeciyi adýyla anmaz ve ta 1876'dan beri "bilimsel" felsefe konusunda dört aylýk bir dergi çýkarmakta olan Engels'in Avenarius'u tanýmama olasýlýðý pek yoktur.
24 Eduard von Hartmann, Die Weltanschauung der modernen Physik. Leipzig 1902, s. 219.
25 J. Petzoldt, Einfürung in die Philosophie der reinen Erfahnung, c. I, s. 351. 352.
26 Empiriomonism, c. I. 2. baský. s. 21.
27 Ýbid., s. 93.
28 Fr. Carstanjen, "Der Empiriokritizismus, zugleich eine Erwiderung auf W. Wundt's Aufsätze". Vierteljahýsschrift für wissenschaftliche Philosophie. Jahrg. 22 (1898). s. 73 ve 213.
29 Johann Gottlieb Fichte. Sonnenklarer Bericht an das grössere Ptýblikum über das eigentliche Wesen der neuesten Philosophie. Ein Versuch die Leser zum Verstehen zu zwingen. Berlin 1801. s. 178-80.
30 Loc. cit., § C: "Ýçkinci Felsefe ve Berkeleyci Ýdealizm", s. 373 ve 375; krþ: s. 386 ve 407. "Bu görüs açýsýndan tekbenciliðin kaçýnýlmazlýðý", s. 381.
31 Norman Smith, "Avenarius' Philosophy of Pure Experience" Mind[20],c. XV, 1906. s. 27-28.
32 Bkz: Vierteljahrsscriftliche für wissenschaftliche Philosophie'dcki W. Scheuppe'nin R. Avenarius'a açýk mektubu, c. 17, 1833, s, 387-388.>
33 R. Willy. Gegen die Schweisheit, s. 170.
34 J. G. Fichte, Rezension des "Aenesidemus", 1794. Sämliche Werke, c. I, s. 19.
35 Vierteljahrsscriftliche für wissenschaftliche Philosophie, c. XX. 1896, s. 72.
36 R. Willy, Gegen die Schulweisheit, 1905. s. 173-78.
37 Bu konuyu mahçýlarla daha sonra tartýþacaðýz.
38 L, Feuerbach, Sämliche Werke, herausgegeben von Bolin und Jodl, c. VII, Stuttgart 1903, s. 510; ya da Karl Gýün, L. Feuerbach in seinem Briefwechsel und Nachlass. sowie in seiner philosophischen Charakterentwicklýmg, I. cilt, Leipzig 1874. s. 423-35.
39 James Ward, Naturalism and Agnosticism, 3. Baský, Londra 1906, c. II, s. 171-72..
40 The Grammar of Science, 2. baský. Londra 1900, s. 50.
41 R. Willy. Gegen die Schulweisheit, s. 160. Kuþksuz bilgiçlik taslayan Petzoldt böyle bir itirafta bulunmayacaktýr. Darkafalýlýðýn kendini beðenmiþ hoþnutluðuyla Avenarius'un "biyolojik" iskolastizmini geveleyip duruyor. (c. I, 2. bölüm.)
42 Nature. 21 Temmuz 1892, s. 269.
43 Ludývig Boltzmann, Populäre Schriften, Leipzig 1905, s. 132, Ayrýca bkz: s. 168. 177. 187 vb..
ÝKÝNCÝ BÖLÜM
1 En çok tiksinilen kimse. - ç.
2 F. Engels. Ludwig Feuerbach vb, 4. Almanca baský, s. 15; Rusça çevirisi, Cenevre baskýsý, 1905. s. 12-13. Bay V. Çernov Spiegelbild sözcüðünü sözlük anlamýyla (ayna yansýsý) olarak çeviriyor, Plehanov'u. bir "ayna yansýmasý" yerine, Rusça anlamýyla yalnýzca "yansýma"dan sözederek Engels'in teorisini "çok zayýflatýlmýþ bir biçimde" sunmakla suçluyor. Bu. öküz altýnda buzaðý aramaktýr. Almancada Spiegelbild sözcüðü, ayrýca, Abbild (yansýma, imge.-ç.)anlamýnda da kullanýlýr.
3 V. Ýlyin, Tarým Sorunu, Kýsým I, St. Petersburg 1908, s. 135.
4 Albevt Lévy. La Philosuphic de Feuerbach et son influence sur la litérature allamanýec. Paris 1901. Fcucrbach'ýn Marks üzerindeki etkisi konusunda s. 249-333; "Tezler"in bir incelemesi konusunda s. 250-238.
5 Bu makale, Engels'in Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm'in Ýngilizce baskýsýnýn Giriþ'ini oluþturur ve Engels'in kendisi tarafýndan Neue Zeit'ta. XI, I (1892-1893, Nr. I) s. 15 vd., A!mancaya çevrilmiþtir. Yanýlmýyorsam bunun tek Rusça çevirisi Tarihsel Materyalizm sempozyumunda, s. 162 vd.. bulunabilýr. Bazarov, Marksis Felsefe "Üzerine" Denemeler'de bu parçayý aklarýyor, s. 64. [Sözü geçen makale için bkz: Friedrich Engels, Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm, Sol Yayýnlarý, Ankara 1975. s, 21 ve devamý.]
6 * Önce eylem vardý. –ç.
7 Rusçada çakýþmak – Sovpadad. -ç.
8 Açýk soru. –ç.
9 Ýngilizce baskýda: kendinde-þeylerin. - ç
10 Olduðu gibi. -ç.
11 Hegel, Enzyklopädie der philosophischen Wissenschaften im Grundrisse Werke, c. VI (1843), s. 83. Ayrýca bkz: s. 122.
12 Feuerbach, Sömtliche Werke, c. X 1866. s. 194-]95.
13 Dictionnaire des sciences philosophiques, Paris 1875.
14 Dr. Albert Schwegler, Gcschichte rfer Philosophie im Umriss. 15. baský s 194.
15 Bkz: loc. cit., s. 64 vd.. Mahçý bay Çernov kendisinin bir mahçý olduðunu kabul etmek istemeyen Bogdanov'un durumunu tamamen paylaþmaktadýr. Aradaki fark, Bogdanov Engels ile olan anlaþmazlýðýný gizlemeye, bunu rasgele bir sorun olarak sunmaya vb. çalýþýrken, Çernov'un. bunu, gerek materyalizme, gerekse diyalektiðe karþý bir mücadele sorunu olarak anlamaslýdýr.
16 G. E. Schulze, Aenesidemýus oder über die Fundamente der von dem Herrný Pýofessor Reinhold in Jena geleiferten Elementarphildsophie, 1792, s. 253.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
1 Ýngiltere'de yoldaþ Belfoýd Bax, uzun süreden beri bu yolda uðraþmayý kendine iþ edinmiþtir. Yapýtý The Roots of Reality'i eleþtiren bir Fransýz eleþtirmeni. çok kýsa bir süre önce oldukça iðneleyici bir biçimde þunlarð belirtmiþtir: "Deney bilinç ile ayný anlamda kullanýlan bir baþka sözcüktür ancak"; öyleyse ortaya apaçýk idealistim diye çýksanýz ya! (Reuve de philosophie[47], 1907, Nr. 10, s, 399.)
2 Vierteljahýsschrift für wissenschaftliche Philosophie, Jahrg. 22, 1898, s. 45.
3 Belki de Plehanov, Carstanjen'in bir "araþtýrma nesnesi" deðil de, "bilgiden baðýmsýz bir bilgi nesnesi" dediðini sanýyor. Bu. gerçekten de materyalist olurdu. Ama ne Carstanjen, ne de ampiryokritizmi birazcýk bilen herhangi bir kimse böyle bir þey söylememiþ ve söyleyemez de.
4 Ýngilizce metinde "tek belirleyici yasa". –ç.
5 Ýngilizce metinde "özdeþ". –ç.
6 J. Petzoldt, Das Weltproblem von positivistischen Standpunkte aus. Leipzig 1906. s. 130: "'Gorgügü görüþ açýsýndan da mantýksal bir önsel olabilir: nedensellik, çevremizin kalýmlýlýðýnýn, deneylenmiþin (erfahrungsmässige) mantýksal önselidir,"
7 Henri Poincaré, La Valeur de la Science, Paris 1905,. s 7. 9. Bir Rusça çevirisi de vardýr.
8 Annalen der Naturphilosophie,[50] VI, 1907, .s. 443, 447.
9 E. Lucka, "Das Erkenntnisproblem und Machs Analyse der Empfindungen", Kuntstudien, e. VIII, s. 409.
10 Ýngilizce metirde "deney". -ç.
11 Lenin, burada Türkçe olarak "Allah" sözcüðünü kullanmýþtýr. -ç.
12 Bir tabanca mermisinin aniliði ile. -ç.
13 Anton von Leclair, Der Realismus der modernen Naturtwissenschaft im Lichte der von Berkeley und Kant angebahnten Erkenntniskritik, Prag 1789.
14 Natural Science[55], c. I, 1892. s. 300.
15 J. M. Bentley, The Philosophical Review[56], c. VI, 5 Eylül 1897, s. 523
16 R. J. Ryle. Natural Science, Aðustos 1892, s. 454.
17 Ýngilizce metinde "öðretisinden". -ç.
18 Lunaçarski þöyle diyor: "... Dinsel ekonominin görkemli bir sayfasý. Ben bunu dindar olmayan okurlarýn gülümsemesi pahasýna söylüyorum." Niyetiniz ne denli iyi olursa olsun yoldaþ Lunaçarski, bu bir gülümseme deðil, dinle cilveleþmenizin uyandýrdýðý tiksintidir.[57]
19 Mach Mekanik'inde þöyle diyor: "Dinsel düþünceler, insanlarý bunlarý baþkalarýna benimsetmeye kalkýþmadýklarý ve bir baþka alana ait olan þeylere uygulamadýklarý sürece, kesenkes özel bir sorundur." (Fransýzca çeviri, s. 434.)
20 Ýngilizce metinde "darkafalýlýðýnýn". -ç.
21 Archiv für sistematische Philosophie,. 1893, II, c. IV. s. 63, Mach'ýn felsefi görüþleri üýerine makale.
22 Erich Becher, "The Philosophical Views of Ernst Mach". The Philosophical Review, c. XIV, 5. 1905. s. 536, 546, 547, 548.
23 E. Lucka, "Das Erkenntnisprohlem und Machs Analyse der Empfindungen", Kantstudien. c. VIII. 1903, s. 400.
24 Systematische Philosophie, Leipzig 1907, s. 131.
25 Grundriss der Geschichte der Philosophie, c. IV. 9. baský, Berlin 1903. s. 250.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
1 Kaba gerçekçiliðe. -ç.
2 Albrecht Rau. Ludwig Feuerbach's Philosnphie. die Naturforschung und die philosophische Krilik der Gegenwart, Liepzig 1882, s. 87-89.
3 Paul Lafargue, "Le matérialisme de Marks et l'idéalisme de Kant", Le Socialisle, [63] 25 Þubat 1900.
4 Bibliothéque du congré s international de philosophie, c. IV. Henri Delacroix, David Hume et la philosophie critique. Hume'ün izleyicileri arasýna yazar Avenarius'u ve Alman içkincilerini Ch. Renouvier ve onun Fransa'daký ("yeni-eleþtirici") okulunu da katýyor.
5 Vierteljahýsschrift für wissenschaftliche Philosophie, 1894, 18. Jahrg.. Heft I, s. 29.
6 Dr. Richard von Schubert-Soldern, Über Transzendenz des Objects und Subjects, 1882, s. 37 ve § 5. Ayrýca bkz: ayný yazarýn, Grundlagen einer Erkenntnistheorie, 1884, s. 3.
7 Vierteljahýsschrift für wissenschaftliche Philosophie, 17. Jahrg. 1893, s, 384.
8 Dr. Richard von Schubert-Soldern, Das Menschliche Glück die soziale Frage, 1896, s. v, vi.
9 Zeitschrift für immanente Philosophie[68], c. I, Berlin 1896. s. 6, 9.
10 "Modern felsefenin gerçekcileri – kantcýlýktan gelen içkincilik okulun bazý temsilcileri, Mach-Avenirus okulu, ve birbirlerine yakýn birçok öteki hareketler – safça gerçekçiliðin dayanaðýnýn yadsýnmasý için kesenkes bir temel bulunmadýðýný söylemektedirler." (Denemeler, s. 26.)
11 Beiträge zu einer monistischen Erkenntnistheorie, Breslau 1882. s. 10.
12 Wilhelm. Schuppe. "Die immanente Philosophie und Wilhelm Wundt", Zeitschrift für immanente Philosophie. c. II, a. 195.
13 William Kingdon Clifford, Lectures and Essays, 3. baský. London 1901. c. II. s. 55. 69: "Bu konuda Berkeley ile tam bir fikir birliði içerisindeyim, Bay Spencer ile deðil." (s. 58,) "Öyleyse, nesne benim bilincim içerisinde bir deðiþm demelidir ve baþka bir þey deðil." (s. 52.)
14 The Monist, c. XVI. Temmuz 1906; P. Cares. "Professor Mach's Philosophy". s. 220. ÃŽ15, 333. Bu makale ayný dergide yayýnlanan Kleinpeter'in bir makalesine yanýttýr.
15 Tanrý tarafýndan yönetilme duruýnu. -ç.
16 Ýbid„ o. XIII, s. 21 vd., Carus'un "Theology as a Science" adlý makalesi.
17 Svbstition sözcüðünün karþýlýðý otarak "yerine koyma", bunun uygun düþüedigi yerlerde de zorunlu olarak "ikame" sözcüðü kullanýlmýþtýr, -ç.
18 AIbrecht Rau, Empfinden und Denken, Giessen 1896. s. 304.
19 Archiv für Philosophie[77], II, Systemetische Philosophie, c. V. 1899, s. 163 ve 164
20 Dr. Wilhelm Schuppe, Erkennttnistheoretishe Logik, Bonn 1878, s. 56.
BEÞÝNCÝ BÖLÜM
1 L. Houllevigue, L'évolution des sciences, Paris (A. Collin). 1908, s. 63. 87, 88; ayrýca þu makalesine bkz: "Les Idées des physiciens sur La matière", L'année Physkologique,[90] 1908.
2 Bkz. Oliver Lodge, Sur les électrons. Paris, 1906 s. 159: "Maddenin elektrik teorisi", elektriðin "temel töz" olarak kabulü, "filozoflarýn her zaman uðrunda çabaladýklarý þeyin, yani maddenin birliðinin yaklaþýk bir gerçekleþmesidir"; ayrýca bkz: Augusto Righi, Über die Struktur der Malerie, Leipzig 1908; J. J. Thomson, The Corpuscular Theory of Matter. Londoý. 1907; P. Langevin, "La Physiquc des élections", Revue générale des sciences.[91] 1905, s. 257-76.
3 Wilhelm Ostwald, Vorletungen über Naturphilosophic, 2. baský. Lcipzig 1902, s. viii.
4 J. G. Hibben, "The Theory of Energeties and Its Philosophical Bearings", The Monist, c. XIII. Nr. 3, Nisan 1903. s. 329-30.
5 Glassow'daki Ýngiliz Derneði, 1901. Profesör Arthur W. Rücker'in The Scientific American Supplement, 1901, Nr. 1345 ve 1346'daki Baþkanlýk Konuþmasý.
6 James Ward, Naturalism and Agnosticisim, 1906, c, I. s. 303.
7 Archiv für systematischc Philosophie, c. V. 1888-89. s. 169-70.
8 Heinrich Hertz, Gesammelte Werke. c. III. Leipzig 1894, özellikle s. 1. 2. 49.
9 Kontstatuen, c. VIII, 1903. s. 309.
10 The Monist, c. XVI. 1906, Nr. 2, s. 161; Mach'ýn "birciliði"' üzerine bir makale.
11 Ludwig Boltzmann, Populäre Schiriften,. Leipzig 1905. s. 187.
12 Siegmunt Günther, Geschicte der anorganischen Naturwissenschaften im 19. Jahrhundert, Berlin 1901, s. 942 ve 941.
13 Boltzmann, yazarýn, hareketi madde olmaksýzýn kavramaya kalkýþmadýðýný söylemek istiyor. Burada ikicilikten sözetmek saçmadýr. Felsefi bircilik ve ikicilik, tutarlý ya da tutarsýz olsun, materyalizme ya da idealizme baðlýlýk demektir.
14 Erich Becher'in Gerçek Bilimlerin Felsefi Öncülleri (Philosopische Voraassentzungen der exakten Naturwissenschaften, Leipzig 1907) adlý yapýtým kitabým tamamlandýktan sonra gördüm, bu kitap da bu paragrafta söylenenleri doðrulamaktadýr. Herþeyden çok Helmholtz ve Boltzmann'ýn bilgibilimsel görüþlerine, yani "utangaç" ve yarým yamalak tasarlanmýþ materyalizme yakýn olan yazar, yapýtýný fizik ve kimyanýn temel öncüllerinin bir savunmasýna ve yorumuna adamýþtýr. Bu savunma, doðal olarak, fizikte moda olan ama gitgide artan bir tepkiyle karþýlaþan mahçý eðilime karþý bir savaþa dönüþmektedir. (Bkz: s. 91, vb..) E. Becher. yerinde olarak, bu eðilimi "öznel olguculuk" (s. iii) diye nitelemekte ve karþý çýkýþýnýn aðýrlýk noktasýný dýþ dünya ‘'varsayýmlarý"nýn bir tanýtlamasýna (Bölüm II-VII), onun "insan algýlarýndan baðýmsýz olarak varlýtðý"nýn (vom Wahrgenommenwerden unabhägige Exstenz) tanýtlamasýna indirgemektedir. Bu "varsayýmlar"in mahçýlar tarafýndan yadsýnmasý çoðu kez mahçýlarý tekbenciliðe götürmektedir, (s. 78-82 vd.) Bilimin tek konusu "dýþ dünya deðil de, duyumlar ve duyum karmaþalarýdýr þeklindeki Mach'ýn görüþünü"' Becher. "duyumcu bircilik" (Empfindungsmonismus) diye adlandýrýyor ve bunu "salt bilinççi eðilimler" sýnýfýna sokuyor. Bu beceriksiz ve saçma terim Latince bilinç demek olan conscientia sözcüðünden türetilmiþtir ve felsefi idealizmden baþka bir anlama gelmez. (Bkz: s. 156.) Kitabýn son iki bölümünde E. Becher, oldukça usta bir biçimde, eski mekanik teoriyi, maddenin yeni elektrik teorisi ve dünya görünümü ile (yazarýn koyduðu biçimiyle, "kinetik-esneklik" ile doðanýn "kinetik-elektrik" anlayýþý ile) karþýlaþtýrýyor. Elektron teorisi üzerine kurulan yeni elektrik teorisi, dünyanýn birliði bilgisine doðru ileri bir adýmdýr: bu teoriye göre, "maddi dünyanýn öðeleri elektrik yükleridir." (Ladungen. s. 223,) "Doðanýn her salt kinetik anlayýþý, bunlara ister elektron ister baþka bir þey densin, belli sayýda hareket eden nesneler dýþýnda bir þey tanýmaz. Ardaþýk zaman aralýklarý içerisinde bu nesnelerin hareket hali, daha önceki zaman aralýklarý içerisindeki konumlarý ve hareket halleri tarafýndan yasayla yönetilen bir biçimde belirlenir." (225.) Becher'in kitabýnýn baþlýca kusuru, diyalektik materyalizmi tümüyle görmezlikten gelmesidir. Bu görmezlikten gelme, onu. sýk sýk, burada üstünde durulmasý olanaksýz olan karýþýklýða ve saçmalýða götürmektedir.
15 Bu "uzlaþmacý", A. Rey, felsefi materyalizmin sorunu formüle ediþinin üstüne þal çekmekle kalmýyor, ayný zamanda Fransýz fizikçilerinin en açýk bir biçimde ifade edilen materyalist açýklamalarýný da görmezlikten geliyordu. Örneðin 1902'de ölen Alfrecl Cornu'dan sözetmiyordu. Bu fizikçi, "bilimsel materyalizmin" ostvaldcý "yýkýmýný" [ya da altediliþini. Überwindung}, sorunun gösteriþçi gazetecilik anlayýþýyla ele alýnýþýný göz önünde tutarak, aþaðýlayýcý bir ifadeyle karþýlýyor. (Bkz: Revue générale des sciences, 1895, s. 1030-31.) 1900'da, Paris'te yapýlan uluslararasý fizikçiler kongresinde Cornu þöyle diyordu: "... Doða görüngülerinin bilgisine dalýa derinliðine indikçe, evrenin iþleyiþinin atak kartezyen anlayýþý, yani fiziksel dünyada madde ve hareketten baþka bir þey almadýðý görüþü, daha da geliþmekte, daha da kesinlik kazanmaktadýr. Fiziksel kuvvetlerin birliði sorunu... bu yüzylýn sonunu belileyen büyük buluþlardan sonra yeniden ön plana çýkmýþtýr. Ayný zamanda modern önderlerimiz, Faraday, Maxwell, Hertz, (yalnýzca önde gelen ölüleri sayacak olursak), sürekli olarak doðayý daha kusursuz bir biçimde açýklamak ve bu anlaþýlmasý zor sorunun (matiéresubtile), dünya enerjisinin bu deposunun özelliklerini açýða çýkarmakla ilgilenmiþlerdir, ... Kartezyen düþüncelere d5nüþ açýktýr. ..." (Repports preséntés au congrès intemalional de physique, Paris 1900, c. 4, s. 7.) Lucien Poincaré, Modern Fizik adlý kitabýnda bu kartezyen düþüncenin 18. yüzyýl Ansiklopedistleri tarafýndan benimsendiðini ve geliþtirildiðini haklý olarak belirtmektedir. (La physique moderne, Paris 1906. s. 14.) Ama diyalektik materyalist Marks ve Engels'in, materyalizmin bu temel öncülünü mekanik materyalizmin tek yanlýlýðýndan kurtardýklarýný ne bu fizikçi, ne de A. Cornu biliyor.
16 Jolýannes Rehmke, Philosophie und Kantianismus, Eisenach 1882. s. 15 vd..
17 P. Duhem, La théorie physique, son objet et sa structure, Paris 1906.
18 J. B Stallo, The Concepts and Theories of Modern Physics, London 1882. Fransýzca ve Alýnanca çevirileri vardýr.
19 Duhem'in Almanca çevirisine çevirmenin, notu. Leipzig 1903, J. Barth.
20 Ünlü kimyacý William Ramsay þöyle diyor; "Sýk sýk þu soruyla karþýlaþýrým: ‘Ama elektrik bir titreþim deðil midir? Telsiz telgraf nasýl olur da küçük parçacýklarýn ya da taneciklerin geçiþiyle açýklanabilir?' Yanýtý þu: ‘Elektrik bir þeydir; bu küçük parçacýklardýr [italikler Ramsay'ýn}, ama bir nesneyi lerkettiklerinde ýþýk dalgasý gibi bir dalga olarak esir içerisinden yayýlýrlar ve bu dalga telsiz telgraf için kullanýlýr." (William Ramsay, Essays, Biographical and Chemical, London 1908, s. 136.) Radyumun helyuma dönüþmesinden söz eden Ramsay þöyle diyor: "Hiç deðilse bu öðe denen þeylerden bir tanesi, bundan böyle, nihai madde olarak görülemez, ama bizzat kendisi daha yalýn bir madde biçimine doðru bir deðiþiklik göstermektedir." (s. 160.) "Negatif elektriðin maddenin özel bir biçimi olduðu þimdi artýk hemen hemen kesinlik kazanmiþtir; ve pozitif elektrik, negatif elektrikten yoksun bir maddedir – yani.negatif elektrik maddesinin bulunmadýðý." (s. 176.) "Öyleyse elektrik nedir? Eskiden biri pozitif ve öteki de negatif olan iki tür elektriðin bulunduðuna inanýlýrdý. O sýralar bu soruyu yanýtlamak olanaksýzdý. Ama son araþtýrmalar, bir zamanlar negatif elektrik denilen þeyin gerçekten de bir töz olabileceðini göstermiþtir. Gerçekten de, elektriðin parçacýklarýnýn göreli aðýrlýklarý ölçülmüþtür; bu aðýrlýklarýn her biri bir hidrojen atomunun kütlesinin yedi yüzde-biri kadardýr. ... Elektriðin atomlarýna ‘elektron' adý verilmektedir." (196.) Eðer felsefi konular üzerine kitaplar ve makaleler yazan bizim mahçýlar düþünme yeteneðine sahip bulunsalardý, "madde kayboluyor", "madde elektriðe indirgeniyor" vb. gibi ifadelerin yalnýzca bilimin maddenin yeni biçimlerini, yeni maddi hareket biçimlerini bulma, eski biçimleri yeni biçimlere indirgeme vb. yeteneðinde olduðu yolundaki gerçeðin bilgibilimsel olarak çaresiz bir ifadesi olduðunu kavrarlardý.
ALTINCI BÖLÜM
1 Vierteljahrsschrift für wissenschaftliche Philosophie, 1895, Bd. XIX, F. Blei, "Die Metaphysik in der Nationalökonomie", s. 378-90.
2 E-deðer terimi Avenarius tarafýndan Saf Deneyin Eleþtirisi'nde kullanýlmýþtýr. "Herhangi tanýmlanabilir deðer çevremizin bir bileþen parçasý olarak kabul edilirse,buna kýsaca R-deðer diyoruz... Herhangi tanýmlanabilir deðer diðerleri tarafýndan tanýmlanmýþ içerik olarak alýnýrsa, buna E-deðer diyoruz." E harfi, Almanca iki sözcüðün, Erfahrung (deney) ve Erkenntnis (bilgi) sözcüklerinin ilk harfidir.
3 K. Marks,. Felsefenin Sefaleti, Sol Yayýnlarý. Ankara 1975, s. 13-13. -ç.
4 Yok sayýlabilecek bir nicelik. -ç.
5 Bu ayný anlayýþladýr ki, Mach, "bireyin özgürlüðü"nü güvence altýna alan Popper ve Menger'in bürokratik sosyalizminden yana çýkýyor, çünkü, diyor, bu, sosyalizme "ters düsen" sosyal-demokrat (iðreti, ‘"monarþik ya da oligarþik bir devletinkinden daha da evrensel ve daha da baskýcý bir kölelik" tehlikesi yaratmaktadýr. Bkz: Erkenntnis und Ýrrtum, 2, baský. 1906. s. 80-81.
6 Suvorov'un. Enerjinin sakýnýmý ve dönüþümü[103] yasasýnýn bulunmasýný, "energetik ilkelerinin temellerinin atýlmasý" (292) diye adlandýrmasý ilginçtir. Bizim marksist geçinen "gerçekçimiz", hem kaba materyalist Bühner ve ortaklarýnýn ve hem de diyalektik materyalist Engels'in bu yasayý materyalizmin temel ilkelerinin kurulmasý olarak deðerlendirdiklerini hiç duymuþ mudur? Bizim "gerçekçi" bu ayrýlýgýrý anlamý üzerinde hiç düþünmüþ müdür? Düþünmemiþtir; o yalnýzca modayý izlemiþ. Ostwald'ý yinelemiþtir, hepsi bu. Asýl zorluk þu: Bu tür "gerçekçiler" modaya boyun eðerlerken, örneðin Engels, yeni terimi, enerjiyi özümlemiþ ve. onu 1885'te (Anti-Dühring'in 2. baskýsýnýn önsözünde), I888'de (Ludwig Feuerbach'ta), ama ‘"kuvvet" ve "hareket" kavramlarýyla eþit bir biçimde ve onlarla birlikle. kullanmaya baþlamýþtýr. Engels kendi materyalizmini yeni terminolojiyi benimseyerek zenginleþtirmek yeteneðindeydi. "Gerçekçiler" ve öteki kalýn kafalýlar bu yeni terime, materyalizmle energetik arasýndaki ayrýlýða dikkat etmeden sarýldýlar!
7 Karl Grün, Ludwig Feuerbach in seinem Briefwechsel und Nachlass, sowie in seiner philosophischen Charakterentwicklung, c. I, Leipzig 1874, s. 361.
8 Marks, 13 Aralýk 1870 tarihli bu mektupta olgucu Beesly'den þöyle sözediyor: "Profesör Beesly bir kontçudur ve bundan ötürü de her türlü deliliði düþünmek zorundadýr.''[108] Bunu Engels'in 1892'de verdiði Huxley'vari olucularýn düþüncesiyle karþýlaþtýrýnýz.[109]
9 Burada da, yine, bulanýk ve kesin olmayan bir ifadeyle karþý karþýyayýz: "metafizikçiler" yerine "idealistler" deniliyor. Bir baþka yerde Dietzgen'in kendisi de metafizikçilerle diyalektikçileri karþý karþýya koyuyor.
10 Dietzgen'in kendisini düzelttiðine ve þimdi materyalizmirý düþman tarafýnýn ne olduðunu daha doðru bir biçimde açýkladýðýna dikkat ediniz.
11 Bkz: 1876'da yazýlan "Sosyal Demokrat Felsefe" adlý makale Kleinere philosophische Schriften, 1903, s. 135.
12 Ýþte gerici burjuva felsefesinin yaygýn akýmlarýnýn uygulamada inancýlýktan nasýl yararlandýklarýnýn bir baþka örneði. En son Amerikan felsefesinde "en son moda", belki de "pragmacýlýktýr."[113] (Yunanca "pragma" – eylem: yani eylem felsefesi.) Felsefi dergiler her halde pragmacýlýktan öteki þeylerden daha çok sözetmektedirler. Pragmacýlýk, hem materyalizmin ve hem de idealizmin metafiziði ile alay eder, deneyi, yalnýzca deneyi yüceltir, uygulamayý tek ölçüt olarak alýr, bilimin "gerçekliðin mutlak kopyasý" olmadýðý inancý uðrunda genel olarak olgucu harekete dayanýr, destek saðlamak için özellikte Ostwald, Mach, Pearson, Poincaré ve Duhem'e yönelir ve ... pratik amaçlar için, yalnýz pratik amaçlar için, herhangi bir metafiziðe baþvurmaksýzýn ve deneyin sýnýrlarým açmaksýzýn, bütün bunlardan, baþarýyla, bir Tanrý'ya varýr, (Bkz: William James, Pragmatizm, A New Name for Some Old Ways of Thinking, New York ve London 1907, s. 57 ve özellikle 106.) Materyalizm açýsýndan inancýlýkla pragmacýlýk arasýndaki ayrým, ampiryokritisizm ile ampiryomonizm arasýndaki ayrým kadar deðersiz ve önemsizdir. Örneðin Bogdanov'un gerçek tanýmý ile gerçeðin pragmacý tanýmýný karþýlaþtýrýnýz, ki bu taným þöyledir: "Bir pragmacý için gerçek, her türden kesin iþlerliðe sahip belirli deðerlerin deney alanýnda bir sýnýflandýrma adý olur." (Ýbid., s. 68.)
13 Denemeler, s. 157, 150. Zagraniçnaya Gazeta'da,[114] ayný yazar, "dini önemi açýsýndan bilimsel sosyalizm"den sözediyor (Nr. 3, s. 5) ve Obrazovaniye,[115] (1908, Nr. 1, s. 164) açýkça þöyle diyor: "Uzun bir süreden beri içimde yeni bir din olgunlaþýyor."
14 § 79, 144. vb..
15 Ýngilizce metinde "gerici küçük-burjuvalar" yerine, "'gerici darkafalýlar" ("reactionary philüistines") deyimi kullanýlmaktadýr, -ç.
16 O. D, Khvolson. Hegel, Haeckel, Kossuth und das zwöfte Gebot, 1906. Bkz: s. 80.
17 Heinrich Schmidt'in Der Kampf und die Welträtsel (Bonn 1900) adlý kitapçýðý, felsefe ve tanrýbilim profesörlerinin Haeckel'e karsý giriþtikleri kampanyanýn oldukça iyi bir görünümünü veriyor. Ama bu kitapçýk daha þimdiden çok eskimiþtir.
18 Burada acýklý olan yan, bu ilkbaharda (1908) Haeekel'e karþý yapýlan suikast giriþimiyle ortaya çýkmýþtýr. Haeckel kendisine "köpek", ‘"Allahsýz", "maymun" vb. biçiminde hitap eden pek çok imzasýz mektuplar aldýktan sonra, gerçek Alman ruhu taþýyan biri, Haeckel'in Jena'daki çalýþma odasýnýn penceresine hiç de büyük olmayan bir taþ attý.
19 Ben Fransýzca çevirisini kullandým. Les merveilles de la vie, Paris, Schleicher, Tables I et XVI.
20 Plehanov mahçýlýðý eleþtirirken, Mach'ý çürütmekten çok, bolþevikliðe hizipçi bir darbe indirmekle ilgileniyordu. Temel teorik farklýlýklarýn bu küçük ve zavallý istismarý yüzünden – mahçý menþeviklerin yazdýðý iki kitap ile[117]– zaten layýk olduðu cezaya çarptýrýlmýþtý.
21 Fr. Mehring, ‘Die Welträtsel, Neue Zeit, 1899-1900, XVIII, 1, 418.
22 Ýbid., s. 419.
DÝYALEKTÝK
1 Toplamýnda -ç.
2 ‘Çünkü, kuskusuz, bir kimse, görülebilir evlerden ayrý (genel olarak) bir evin olabileceði düþüncesini kabul edemez." -ç.
3 P. Volkmann, Erkenntnistheoretische Grundzüge der Naturwissenchaften, Leipzig-Berlin, 1910, s. 35. -Ed.
4 Yansýma teorisi. -ç.
ADICKES, Erich (d. 1866). — Gerici Alman filozofu. Tübingen üniversitesinde profesör. Kant'ý baþlangýç noktasý olarak almýþtýr. Seçmeci idealist, metafizikçi ve ikici. Haeckel'in birciliðine aþýn saldýrýlarýyla büyük ün kazandý. En aþýn bilmesinlerciliðe varan bir felsefeyi savunur. Teoride "Ortodoks tanrý esinine" karþýdýr. ama pratikte þunu önerir: "Metafiziðin, tanrý esinine karþý çýkmaya hakký yoktur, ve bunda bir çýkan da yoktur. Doða bilimleri ve öteki bitimler, olanaksýzlýklarýný kanýtlayan gerçekler ileri süremedikleri ölçüde, metafizik, esin. mucizeler, tanrý inayeti ve dualarýn doðaüstü kabulü vb. dahil, ortodoks tanrýcýlýðý, evrenin olanaklý bir anlayýþý olduðunu kabul etmelidir." Materyalizm karþýsýnda ise bambaþka bir tutum içindedir: "Materyalizme karþý ise en keskin silahlarla savaþýlmalýdýr ve bu savaþ, eninde sonunda zaferle taçlanmadan edemez." (1911). Baþlýca yapýtlarý: Kants Systematik als systembildender Faktor (1887), Kant kontra Haeckel (1906), ve Die Zukunft der Metaphysik (1911) Weltantschav.mg'da.
ADLER, Friedrich (d. 1879). — Avusturya Sosyal-Demokrat Partisinin ünlü kurucusu ve liderinin oðlu. 1907'den 1911'e kadar Zürich üniversitesinde fizik okuttu. 1910 ve 1911 yýllarýnda Zürich'te çýkan sosyal-demokrat günlük gazete Wolksrecht'in baþyazarý. 1916'ya kadar Avusturya Sosyal-Demokrat Partisi sekreteri. 21 Ekim 1916'da Adler, Avusturya baþbakaný kont Stürgkh'ü tabancayla öldürdü. Ölüme mahkum edildi ve cezasý kýsmen affa uðrayarak 18 yýl kürek mahkumiyetine çevrildi. 1918 Devrimi ona özgürlüðünü kazandýrdý. 1918'den sonra "Uluslararasý Sosyalist Emek Topluluðu"nda yönetici oldu ve Sosyalist Ýþçi Enternasyonalin sekreterliðini yaptý. Evren anlayýþýnda, E. Mach, R. Avenarius, J. Petzoldt. P. Duhem ve J. B. Stallo'nun savunduklarý ampiryokritikçi fikirlerin baðnaz yanlýsý oldu. Baþlýca teorik yapýtlarý: Ernst Machs Übermindung des mechnischen Materialismus (Viyana 1918), Ortszeit, Systemzeit, Zonenzeil, und das ausgezeichnete Bezugssystem der Elektrodynamik (Viyana 1920), ve Die Neue Zeit ve Der Kampf adlý sosyal-demokrat dergilerde bazýlarý Fritz Tschler takma adýyla yayýnlanan) bir dizi makale.
AKÝMOV (V. Mahnovetz'in takma adý). — Kendini açýkça oportünist ve revizyonist ilan eden aþýrý saðcý Rus sosyal-demokratý. Geçen yüzyýlýn sonunda "ekonomistler"e katýldý. Rus sosyal-demokrasisindeki bu akým, proletaryanýn devrimci egemenliði fikrini reddediyor, iþçi hareketini politikadan uzak tutmak ve sýnýf mücadelesini ekonomik alana hapsetmek istiyor, ayný zamanda da siyasal mücadeleyi liberal burjuvazinin tekeline terketmek istiyordu. Geçen yüzyýlýn sonunda bu akýmýn Rus dilinde kendi illegal yayýn organý (Ýþçi Davasý 1899-1902) ve kendi örgütü: "Yurtdýþýndaki Rus Sosyal-Demokratlarý Birliði" vardý. Yapýtlarý: Rusya'da Sosyal-Demokrasinin Geliþmesinin Temel Özellikleri (Rusça, 1901)
ARÝSTOTELES (MÖ 384-322). — Platon ile birlikte antikçaðýn en büyük filozofu. Atina'da ders verdi. Ölümünden bir yýl önce "dine saygýsýzlýk''tan ötürü hakkýnda açýlan soruþturmadan kaçmak için Atina'yý terketmek zorunda kaldý. Platon'un öðrencisi olduðu halde, onun görüþlerine karþý çýktý. Aristoteles, duyulur dünyanýn sistemli gözlemi ile Platon'un felsefesine gerçekçi temeller vermeye çalýþtý, ama o da Platon gibi çýkýþ noktasý olarak, kavramý, fikri alýr. Maddenin içinde ayrýlmazcasýna ona baðlý bulunan fikir, etkin, oluþturucu (entéléchie) ilkedir, kavram, amaçtýr (filos), eþyanýn biçimidir. Biçim ve madde bir bütünlük oluþturur, o da tözdür. O, doðadaki erekliði (finalité) kökenden gelen tanrýsal bir ilkeye vardýrýr. Bu bakýmdan onun dünyayý erekbilinýsel anlayýþý, örneðin bir Demokritos'un mekanik dünya anlayýþýna ters düþer. Doðru uslamlamanýn öðretisi olarak mantýðýn kurucusudur Aristoteles. Ona göre, ki bu, önemli bir þeydir, geliþim fikri, sisteminin merkez fikridir. Evrenin geliþimi, organik geliþim, devlet biçimlerinin geliþimi vb., her yerde yetkin olmayandan yetkin olana doðru bir evrim olarak düþünülür. Engels, Aristoteles'i bütün Yunan filozoflarý arasýnda en evrensel beyin olarak, diyalektik düþünce düþeninin temel biçimlerinin üzerinde araþtýrmalara giriþmiþ bir beyin olarak nitelendirir. (Bkz: Engels, Enwicklung des Sozialismus von der Wissenschaft zur Tat.)
AVENARÝUS, Richard (1843-1896). — Ünlü Alman filozofu, Zürich üniversitesinde profesör, ampiryokritikçi okulun kurucusu, Vierteljahrsschrift für wissenschaftliche Philosophie dergisinin yayýmcýsý. Yapýtlarý aþýrý ölçüde aðýr açýklamalar ve yeni terimlerle doludur, öyle ki, bunlarýn okunmasý gerçek bir iþkencedir. Lenin'in yapýtýndan sonra, Avenarius'un akademik çevrelerdeki etkisi bir hayli azalmýþtýr. Bugün baþka eðilimler moda olmuþtur. Baþlýca yapýtlarý: Philosophie als Denken der Welt gemäss dem Prinzip des Kleinsten Kraftmasses, (1876), Kritik der reinen Erfahrung, (2 cilt, 1888-90) Der mensvhliche Weltbegriff (1891) ve Bermerkungen zum Begriff des Gegenstandes der Psychologie (Veiertaljahr...).
AKSELROD, Liyubov Isaakovna (d. 1868). — Menþevik eðilimli. Önde gelen Rus sosyal-demokrat kadýn yazarlarýndan. "Ortodoks" takma adý ile yazý yazdý, felsefe doktoru. 1884'te devrimci harekete katýldý ve 1890'larda Rus sosyal-demokrat iþçi partisine girdi. 1917'de menþevik Merkez Komitesi üyesi oldu. 1918'den beri de partisiz. Yüzyýlýmýzýn baþýnda, Akselrod, "ortodoks marksist" olarak felsefi revizyonizme ve özellikle Berdiayev. Struve ve kafadarlarý gibi döneklere karþý mücadele etti. Sonralarý, tutarlý marksizmin felsefi görüþ açýsýndan hareket ederek kendini özellikle yeni-kantçýlarýn ve ampiryokritikçilerin eleþtirisine adadý. Emperyalist savaþ sýrasýnda, ulusal savunmadan yana olan Plehanov'un eðilimine katýldý. Akselrod, kýsa bir süre marksist görüþ açýsýndan ayrýlarak eskiden her fýrsatta eleþtirdiði Kant felsefesinden halklar arasýndaki iliþkileri düzenleyecek olan ahlakýn sonsuzluða dek geçerli normlarýný aldý ve böylelikle sýnýf savaþý teorisi alanýndan ayrýlmýþ oldu. Baþlýca yapýtlarý: Felsefe Denemeleri baþlýðý altýnda yayýnlanan felsefe üzerine seçme makaleler (1906), Ýdealizme Karþý (1922), Filozof Marks (1924). Ve ayrýca, Burjuva Sosyolojisinin ve Tarihi Materyalizmin Temellerinin Eleþtirisi (1925) ve bir dizi tarih üzerine yazýlar. Marksist teori alanýnda çalýþmalarýný sürdürmüþtür.
BAUMANN, Jules, (1837-1916). — Göttingen'de profesör, seçmeçi filozof. Ýkici olarak maddi dünyayý tanýmaktadýr, ama bu dünya, algýlarý açýklamasý için geçerli bir araç görevini yerine getirmektedir. Doða bilimleri alanýnda Baumann, atom teorisini açýkça benimsedi. Onun, kitapta, Lenin tarafýndan aktarýlan makalesindeki Mach eleþtirisi, doðru materyalist anlayýþ ile sýnýrlý idealist görüþlerin garip bir karýþýmýdýr. Yapýtlarý arasýnda þunlarý analým: Handbuch der Moral nebst Abriss der Rechtsphilosophie (1870), Deutsche und aussedeutsche Philosophie der letzten jahrzehnie (1903), Abriss eines Systems des rationalen Pragmatismus, Zugleich eine Widerlegung des Materialismus und Monismus (1913).
BAZAROV, V. (Vladimir Aleksandroviç Rudnev'in takma adý, 1874'te doðmuþtur). — Ekonomik ve felsefi yapýtlarý olan bir Rus yazarý. 1896'dan beri aktif olarak sosyal-demokrat; 1904'te. bolþevik eðilimine katýldý ve 1905'ten 1907'ye kadar legal, illegal çeþitli bolþevik organlar ile iþbirliði yaptý. 1907'den sonra gericilik dönemi sýrasýnda baþka herhangi bir eðilime katýlmaksýzýn bolþevik saflarýndan ayrýldý. Felsefi görüþlerini ilk kez bir makaleler derlemesinde yayýnladý: Gerçekçi Dünya Anlayýþýna Katký (1904), Otoriter Metafizik ve Özerk Kiþilik. Daha o zaman Mach, Avenarius ve öteki ampiryokritikçilerin felsefi görüþlerini savunuyor ve bu açýdan Struve'nin Berdiyayev ve "legal marksistler" diye adlandýrýlan öteki yazarlarýn felsefi anlayýþlarýný eleþtiriyordu. Daha sonraki yazýlarýnda, Engels'in görüþleri ile karþýsýna çýkmaya çalýþtýðý G. Plehanov'un görüþlerini eleþtirmek bahanesi ile diyalektik materyalizme karþý tutum takýndý. Ve diyalektik materyalizmi "metafizik" bir materyalizm saydý. Ekim Devrimine ve iç savaþa karþý düþmanca bir tutum benimsedi. Ýç savaþ sýrasýnda Sosyalizme Doðru Yürürken baþlýðý altýnda topladýðý yazýlarýnda kendisini "hak yolunu bulmuþ yurtsever" olarak ilan etti ve emperyalist politikayý savunmaya kadar iþi vardýrarak dinsel gizemcilik gerekçeleri ile savaþý haklý göstermeye çalýþtý. 1922'den beri özellikle iktisat alanýnda çalýþtý ve para emisyonu, Sovyetler Birliði'nin iktisadi bilançosu ve benzeri baþka konular üzerine deðerli sayýlabilecek incelemeler yayýnladý. Yazýlarý arasýnda þunlar söylenebilir: Anarþist Komünizm ve Marksizm (1906), Kropotkin, Reclus ve Öteki Anarþistlerin Eleþtirisi. Ý. Stepanov-Skvortsov ile birlikte Marks'ýn Kapital'inin yeni bir Rusça çevirisini yaptý.
BEBEL, Auguste (1840-1913). — Alman sosyal-demokrasisinin ve tüm II. Enternasyonalin en ileri gelen siyasal önderi ve taktikçisi. Proleter kökenli, kalifiye tornacý iken 1865'e doðru, Wilhelm Liebknecht'in de etkisi ile (bu ada bakýnýz) demokratlýðý aþarak devrimci-sosyalist ve Uluslararasý Emekçiler Birliði üyesi oldu. Bebel ve Liebknecht, bundan sonra, Eisenach'da, iþçi eðitim derneklerinin çoðunluðu ile "Sosyal-Demokrat Ýþçi Partisi"ni kurdular. Ölümüne kadar partinin tartýþma götürmez önderi ve ayný zamanda en güçlü parlamenter hatiplerinden biri oldu. Lenin, ondan sözederken þöyle diyordu (1908): "Bebel, proletaryanýn uluslararasý hareketinde öylesine üstün bir otoritedir ki, öylesine deneyimli bir sosyalist lider, devrimci mücadelenin gereklerini öylesine incelikleriyle görebilen bir sosyalisttir ki, karþýlaþýlan durumlarýn yüzde-doksan dokuzunda yanlýþ bir adým attýðýnda bataklýktan çýkýþ yolunu kendisi buluyordu ve' arkasýndan gelmek isteyenleri de bataklýktan kurtarýyordu."
Ama ömrünün son on yýlýnda Bebel'in devrimci enerjisi çok yýpranmýþ görünüyordu. Partinin ikiye bölüneceði korkusu ile reformizme her türlü ödünü vermeye hazýr bir tutum içindeydi ve sonralarý partinin 4 Aðustos 1914 ihanetine kadar kaymasýna neden olan merkezci politikayý savundu. Bebel'in baþlýca yapýtý Kadýn ve Sosyalizm, 1879'dan bu yana sayýsýz yeni baskýlarý yapýlan bu yapýt, marksist formasyonunu tamamlamak için durmadan çalýþarak kendi kendini yetiþtiren kiþiyi karakterize eder. Bebel bir sosyalist ve tam olarak bilimsel bir materyalistti. O, kilisenin ve her türlü doðaüstü inancýn amansýz düþmaný idi. Christentum und Sozialismus (1874), adlý polemik yapýtýnda þu tümce yazýlýdýr: "Hýristiyanlýk ve sosyalizm, birbirine karþý su ile ateþ gibidir." Öteki bazý yazýlarý: Ch. Fourier, sein heben und seine Theorie (1888). Aus meinem Leben (3 cilt , 1910-1914).
BECHER, Erich (d. 1882). — Münich'te Münster Üniversitesinde felsefe profesörü. "Eleþtirici gerçekcilik"in savunucusu ve öznelciliðe ve özellikle Mach eðilimine karþý. Modern doða bilimleri konusunda geniþ bilgisi olan bir düþünüp. Onun gerçekçiliðinin diyalektik materyalizme tamamýyla yabana kalmasý dýþýnda, Becher, gerçekçiliðini sadece cansýz aleme uygulayýp, organizmalar dünyasý için "bireyüstü ruh"u baþlýca devindirici güç olarak görme zaafýný gösterir ve çeliþkilerle dolu utangaç bir dirimselciliði (vitalisme) savunur. Becher, ayrýca inorganik dünya için, "kendinde-maddenin özü"nün bilinmesi olanaksýz olduðu görüþüyle, bilgiye bir sýnýr koyar ve giderek gerçekçilik alanýndan bile uzaklaþarak idealizm çalýlýklarý arasýnda yolunu yitirir. Baþlýca yapýtlarý: Philosophische Voraussetzungen der exakten Naturwissenschaften (1907), Gehirn und Seele (1911). Naturphilosophie (1914), Weltgebaüde. Weltgesetze, Weltenwicklung (1915). ve Geisteswissenschaften und Naturwissenschaften (1921).
BECQUEREL, Henri (1852-1908). — Ünlü Fransýz fizikçisi, Bilimler Akademisinin deðiþmez sekreteri oldu. Baþlýca bilimsel yapýtý: Découverte de la Radioactivité (1896). Fosforessant tözler üzerindeki ultra-ruj ýþýnlarýn etkisini incelerken uranyumun ve uranyum tuzlarýnýn özel ýþýnlar saçtýklarýný saptadý ve bunlara o zamandan beri Becquerel ýþýnlan dendi. Radyoaktivite üzerine baþlýca yapýtý: Recherches sur une propriéte nouvelle de la matière (1903).
BECQUEREL, Jean. — Paris Ulusal Doða Bilimleri Tarihi Müzesinde uygulamalý fizik profesörü. Manyetik-optik. radyofizik, radyoaktivite ve tayf analizi üzerine deðerli çalýþmalarý vardýr. Teknik dergilerde birçok incelemesi .ve ayrýca Güreciliðin ve Yerçekiminin Ýlkesi (1922) adlý bir yapýtý yayýnlanmýþtýr.
BEESLEY, Edward-Spencer, (1831-1915). — Ýngiliz tarihçi ve filozofu, küçük-burjuva radikal demokratý. Uluslararasý Emekçiler Birliðinin kuruluþu sýrasýnda, 28 Eylül 1864'te Londra'daki Saint Martins-Hall'de yapýlan açýlýþ törenine baþkanlýk etti. Çeþitli siyasal dergilere yazýlar yazdý, ve Sosyal-Demokrat Federasyonun da içinden çýktýðý Demokratik Federasyonun (1885) kurucusu olarak tanýnýr. Felsefede Beesley, olgucu idi. Comte'un fikirlerinin ateþli propagandacýsýydý, "Positivist Review"u yayýnladý (1893). Ýþçi sorunlarý, sosyal tarih ve siyaset üzerine birçok deneme kaleme almýþtýr (örneðin The amalgamated Society of Carpenters and Joiners, Londra 1867).
BELFORT-BAX, Ernst (d. 1854). — Ýngiliz, sosyalist yazar. Felsefeyi Almanya'da okudu; Hyndman ile birlikte Sosyal-Demokrat Federasyonu kurdu, Justice adlý, sosyal-demokrat derginin baþyazarlýðýný yaptý; sonralarý British Socialist Party'nin önderlerinden biri oldu 1916'da bu partiden ayrýldý. Birinci Dünya Savaþý döneminde sýradan Ýngiliz þoveni gibi davrandý. Felsefe tarihi üzerine birçok popüler yapýtýn yazarýdýr. Tarihsel materyalizmi "eleþtirici biçimde tamamlama yolundaki baþarýsýz giriþimi ve bu konuda Karl Kautsky ile Neue Zeit'taki polemiði dolayýsýyla, adý Alman iþçi sýnýfý arasýnda tanýndý (1904-1905). Onun felsefi anlayýþlarý konusunda bir fikir edinmemize olanak verecek bellihaþh yapýtlarý arasýnda þunlarý sayabiliriz: Handbook to the History of Philosophy (1884), Religion of Socialism (1886), The Problem of Reality (1893). Outloks from the new standpoint (1903), Essays in Socialism, new and old (1906), The Roots of Reality (1907), Reminiscenses and reflexions of a mildand late Victorian (1918), ve The Rational and the Alogical (1920).
BELTOV. - Bkz: Plehanov.
BENÝLEY, J.M. — Kantçý eðilimler taþýyan filozof. Lenin'in sözünü ettiði yazýsýnda, Pearson'ýn yapýtýndaki boþluklar "eleþtirici" açýdan gösteriliyor, bu yazarýn, sorunu, bilgi teorisi açýsýndan koyuþla psikolojik açýdan koyuþu birbirine karýþtýrdýðý ileri sürülüyor.
BERKELEY, George (1684-1752). — Ýngiliz filozofu, piskopos ve bir süre Amerika'da baþarýsýz kalmýþ bir misyoner. Onun papaz olarak eylemi (18. yüzyýlýn baþýnda silah zoru ile ilhak edilmiþ ve sömürgeleþtirilmiþ katolik Ýrlanda'da protestan papaz sýfatýyla) fatih Ýngiliz ulusunun politikasý hizmetinde bir eylem olduðundan, tamamýyla gerici bir nitelik taþýr. Tinsel nitelikteki kurgularýna paralel olarak, Berkeley, daha maddi konular üzerinde de kafa yormuþtur (örneðin o ünlü iþçi evlerinin ve çocuklarý çalýþtýrmanýn yararý üzerinde): An Essay towards preventing The Ruin of Great Britain (1720) adýný taþýyan ve serüven niteliðinde bir spekülasyon olan Southsea Conýpany'nin iflasý dolayýsýyla yazdtðý kitabýn tanýtladýðý gibi. Lenin, onun felsefesini derinliðine inerek niteliklerini belirtmiþtir: bu, gerçek dünya ile tasarýmlanan dünyayý özdeþleþtiren ve maddenin ("fiziksel töz"ün) "yokedilmesinden" sonra "tek baþýna ben"e, tekbenciliðe düþen öznelci bir idealizmdir, Berkeley'in, psikoloji alanýnda bizim çaðýmýza kadar büyük bir etkinliði olmuþtur: 1° Ýlk olarak psikolojik problemlerin çözümünde içebakýþçý {introspective) yöntemi (kendini gözleme yöntemini) kullanarak; 2° soyut, genel fikirlerin varlýðýný tutarlý biçimde (nominaliste) reddetmesiyle (örneðin "genel olarak aslan" fikri) Yeni Ruh Algýlarý Teorisi'ni karþýlaþtýrýnýz. Querist'te yayýnlanan iktisadi kavramlarý, özellikle para üzerine görüþler, Marks tarafýndan, Ekonomi Politiðin Eleþtirisi'nde mercek altýnda incelenmiþtir. Yapýtlarý: An Essay towards a new Theory of vision (1707), A Treatise concerning the principles of human knoývledge (1710). Three dialcgues between Hylas and Phylonous (1713).
BERMANN, Yakov Aleksandroviç (d. 1868); — Sverdlov Komünist Üniversitesinde ve ilk Moskova Devlet Üniversitesinde özel hukuk ve kamu hukuku profesörlüðü yaptý, Bilimsel Felsefe Enstitüsü üyesi. 1890'dan baþlayarak sosyýl-demokrat harekette yerini aldi. Ekim Devriminden sonra Bolþeviklere katýldý. 1900-1907 döneminde Bermann, bilgi teorisi ve hukuk teorisi üzerine çalýþmalar yayýnladý. Ekim Devriminden beri Sovyetler Birliði Komünist Partisi üyesidir. Avusturya'daki Rus esirleri komisyonu baþkaný iken, orada bir kaleye hapsedildi, 1922'den sonra Moskova'da akademik mesleðe kendini verdi. Felsefede, marksizmin, pragmatizmin ve Dietzgen teorilerinin unsurlarýndan oluþan bir seçmeciliði benimsedi. Bermann, diyalektiði, gizemli ve iskolastik bir þey olarak eleþtirdi. Lenin'in sözünü ettiklerinden baþka baþlýca yapýtlarý: Pragmatizmin Niteliði (1911) ve Düþünce Biliminde Yeni Akýmlar (1911).
BERNSTEÝN, Edouard (1850-1932). — Sosyal-demokrat Alman yazar. Geçen yüzyýlýn sonlarýnda marksizmin temel tezlerinin gözden geçirilmesini istediði zaman, geniþ çevrelerce tanýnmýþtý (bu eðilime verilen revizyonizm adý buradan gelmektedir). Eklektik ve küçük-burjuva açýdan Marks'ýn öðretilerinin diyalektik niteliðine saldýran onun revizyonizmi, marksizmin devrimci sentezlerini reddetmesiyle (gittikçe artan yoksulluk teorisi gibi, düzenin sonunda kaçýnýlmaz yýkýlýþý, devrim, devlet vb. teorilerinin reddi gibi) burjuvazinin sosyal ekonomisine kendi "tamamlayýcý eklerini ve düzeltmelerini" katmayý önermesiyle, daha baþlangýcýndan iþçi aristokrasisinin emperyalist ideolojisinin niteliklerini gösterdi. Böylelikle bernþtaynçýlýk, savaþ-öncesi sosyal-demokrasisi ve II. Enternasyonal çerçevesi içinde sosyal-demokrat ve sendikal liderlerin oportünist pratiðinin ideolojik yansýmasý olmuþtur. Gittikçe ilerleme kaydeden teorisi, Kautsky'nin gittikçe ikircil bir nitelik gösteren tutumunun üstesinden geldi. Savaþtan sonra, onun düþüncelerini tüm savlarýný onun cephaneliðinden saðlayan tüm sosyal-demokrasinin ve onun liderlerinin açýkça benimsedikleri resmi incil durumuna geldi (örneðin, Alman sosyal-demokrasisinin 1925 Heidelberg programýný karþýlaþtýrýnýz). Felsefi kavramlarýnda Bernstein, özellikle diyalektik materyalizme karþý mücadele etti ve Conrad Schmidt ile birlikte "Kant'a dönüþü" savundu. Die Vorausetzungen des Sozialismus (1899) adlý günah çýkarma niteliðinde anti-marksist yapýtýnda Bernstein, hegelci diyalektik yönteme þu sözlerle saldýrmýþtýr: "Bu yöntem marksist öðretide, bu öðretiye ihanet eden ne varsa onu oluþturur, bu, her þeyin tutarlý bir biçimde gözleminin yoluna kesen bir pusudur." Vapýtlarý: Sozialismus und Demokratie in der grossen englischen Revolution (1895), Die Voraussetzungen des Sozialismus und die Aufgaben der Sozialdemokratie (1ÜS9), Zur Theorie und Geschichte des Sozialismus (1901).
BÝEDERMANN, Alois Emmanuel (1819-1885). - Zürihli protestan tanrýbilimci din felsefesinde genç-hegelciler okulu yanlýsý. Kýsmen D. Pr. Strauss'ým etkisinde kalarak Biedermann, tanrýbilim üzerine yazdýðý birçok yapýtta, din ve felsefeyi "baðdaþtýrmaya" ve dinsel inancý hiç deðilse pratik alanýnda kurtarmaya çalýþtý. Baþlýca yapýtlarý: Die freie Theologie oder Philosophie und Christentum in Streit und Frieden (1844), Christliche Dogmatik (1885).
BÃŽSMARCK, Otto-Edouard-Leopold, prens (1815-1898). -- Alman Reich baþbakaný.
BLEÝ Dr. Frantz (d. 1871). — Dram ve deneme yazarý, çevirmen, yayýncý, redaktör. Ýktisat, bilgi teorisi, estetik konularýnda yazmýþtýr. Baþlangýçta sosyal-demokrat ve serbest düþünceli olan Blei, sonralan "apolitik" ve daha sonra da "katolik komünist" oldu. Karl Sternheim ile birlikte iki ayda bir çýkan Hyperion dergisini yayýnlýyordu.
BOGDANOV (Aleksandr Aleksandroviç Manilovski'nin takma adý, 1873-1928). — Filozof, sosyolog, iktisatçý ve hekim. 1804'ten 1907'ye kadar Rusya Sosyal-Demokrat Partisi bolþevik kanadýnýn liderlerinden biri oldu. 1907-1908'lere doðru Bogdanov, bolþevizmin leninist anlayýþýndan ayrýldý ve bazý diðer bolþeviklerle birlikte, sosyal-demokrat grubun Ýmparatorluk dumasmdan geri çekilmesini isteyen Ültimatisler ve Otzovistler denen grubu oluþturdu. I909'da Lenin eðilimi, Bogdanov'la resmen ayrýldý. Sonralarý onun yandaþlarýnýn çoðu Bolþevik Partisinde yerini aldý, Bcgdanov'a gelince, o, yýðýnlarýn proleter devrimci hareketinden gittikçe uzaklaþtý. Birinci Dünya Savaþýnda Bogdanov, askeri hekim oldu. Ekim Devrimine ve içsavaþa katýlmadý, Bogdanov ölümüne kadar, Moskova'daki "Kan Nakli Enstitüsü"nün müdürü oldu. Hayat Direniþi Uðruna Savaþ (1927) adlý yapýtýnda bu enstitünün çalýþmalarýný özetlenmiþtir.
BOLIN, Wýlhelm (d. 1835). — Helsingfors'ta kütüphaneci, Feuerbadý'ýn ögretilisi. Fr. Jodl ile birlikte Feuerbach'ýn Tüm Yapýtlar'ýný yayýnlamýþtýr. Felsefi yapýtlarý arasýnda: L. Feuerbach, sein Wirken und sein Zeitgenossen (1891).
BOLTZMANN, Louis (1844-1905). ~ 19. yüzyýlýn en unlü doða bilginlerinden. Viyana Üniversitesinde teorik fizik profesörü. Baþlýca katkýsý, olasýlýklar hesabýný ve istatistiði termodinamik alanýna sokmak olmuþtur. Onun, gazlarýn kinetik teorisi ve termodinamik alanýndaki çalýþmalarý, fiziðin teme! kavramlarýnda bir devrim meydana getirmiþtir. Atomculuðun ateþli savunucularýndan oldu ve doðal bilimlerde öznelci ve idealist fikirlere karþý çýktý. Birçok fikirler içeren Populären Schriften'i yüzünden büyük üne kavuþtu (son baskýsý 1925'te). En önemli bilimsel yapýtlarý arasýnda: Vorlesungen über Gastheorie (3. baský, 1923). Wissensckaftliche Abhandlungen (1909).
BULGAKOV, Sergey Nikolayeviç (d. 1871). ~ Rus iktisatçýsý ve filozofu. Baþlangýçta, bazý yönlerine katýlmamakla birlikte, marksist. P. Struve ve P. Tugan-Baranovski ile birlikte, Marks'ýn ekonomik öðretisinden yararlanarak, sadece Rusya'da kapitalizmin geliþmesinin zorunluluðunu deðil: ayný zamanda, liberal burjuvaziye yardým edilmesini de isteyerek, kapitalizmin "uygarlaþtýrýcý görevini" öven ve bu düzenin Rusya'da sonsuzluða dek sürebileceðini tanýtlamaya çalýþan "legal marksizm" eðiliminin baþlýca temsilcilerinden. Ulusal ekonomi üzerine ilk yapýtýnda (Kapitalist Üretimin Sürüm Alanlarý, 1897) Bulgakov henüz marksisttir. Ama az sonra, iki cilt halinde yayýnlanan baþlýca yapýtý Kapitalizm ve Tarým (1900) ile Bulgakov, marksizm ile iliþiðini tam olarak kesti ve murksist teorinin genel ilkelerinin savunulmayacaðým ileri sümekle kalmadý, bu ilkelerin toprak sorununa uygulanamayacaðýný da iddia etti. Onun Marksizmden Ýdealizme Geçiþ'i (1903'te yayýnlanan seçme yapýtlarý bu baþlýðý taþýr) burada durmadý. Bulgakov, açýkça mistisizmi benimsedi. 1905 Devriminin yenilgiye uðramasýndan sonra Bulgakov, Rus liberal çevrelerinde yaygýn hale gelen düþkýrýklýðýna kapýlarak manastýra girdi. Ekim devriminden sonra Bulgakov, bir karþý-devrimci olarak Rusya'dan ayrýldý.
BOYLE, Robert (1626-1691). — Ýngiliz fizikçi ve kimyacýsý. Hava çýkarma makinesini geliþtirdi, yanan cisimlerin ‘havaya gereksinme duyduklarým ve boþlukta söndüklerini tanýtladý. Kireçleþmelerde emilen havanýn tam ölçüsünü saptadý; o, ilk olarak, karýþým ile bileþim arasýndaki farký açýk seçik olarak belirtti. Londra Kraliyet Derneðinin kuruluþunda önemli rol oynadý.
BRUNETIERE, Ferdinand (1848-1906). -- Gerici Fransýz eleþtirmeni. edebiyat tarihçisi, baðnaz katolik, Paris Yüksek Öðretmen Okulunda edebiyat tarihi profesörü. Revue des deux Mondes'un uzun zaman yönetmeni oldu. Brunetière, baþlangýçta, yazýn tarihi dönemlerinin evriminin açýklamasýna nesnel bir temel verine ye çalýþtý ve bu konuda baþarýsýz olarak Darwin'in evrim teorisini yazýn tarihine uygulamayý denedi. Zamanla, genel bilimsel bilgilerin baðnaz düþmaný kesildi. Çok sayýdaki broþüründe ve konuþmalarýnda, geçen yüzyýlýn sonralarýnda "bilimin iflasý"ný tanýtlamaya uðraþtý. Brunetière, bu çabalarýyla darkafalý küçük-burjuva çevrelerde ve özellikle eðitim alanýndaki gericiler arasýnda ün saðladý ve 20. yüzyýlýn baþlarýnda, kilisede ve politikada gerici akýmýn kötü þöhretli bayraktarlarý arasýnda yerini aldý. Yazýn alanýnda Brunetière eski Fransýz klasiklerinin (Racine, Molière vb.) coþkun yandaþýydý ve doðacý akýmýn (Zola vb.) düþmaný oldu. Baþlýca yapýtlarý: Le Roman naturaliste (1883), Evolution de la critique (1S90), Etudes critique sur l'histoire de la litérature française (1890-1907, 8 cilt), papazlar çevresinin þoven görüþlerini yansýtan broþürleri ve konuþmalarý arasýnda þunlar anýlabilir: Discours de combat (1900, 3 cilt). Les ennemis de l'âme Française (1899) ve La Science et la Religion (1895)
BÜCHNER, Louis (1824-1899). — 19. yüzyýlýn ortalarýnýn en ünlü materyalistlerinden, 1837'de 23 yaþýnda ölen ateþli devrimci ve baþarýlý oyun yazarý Georges Büchner'in kardeþi. Týp okudu, bir süre Tübingen'de ders verdi ve týp asistanlýðý yaptý, ama Kraft und Stoff adlý yapýtýndan ötürü görevine son verildi. Daha sonra, Darmstadt'da hekimlik yaptý. Alman Özgür Düþünceliler Derneðinin kurucu ve önderlerinden. Onun yapýtlarý doða bilimlerinin halk yýðýnlarý arasýnda yayýlmasýna geniþ ölçüde yardýmcý olmuþtur. Onun baþlýca basitleþtirilmiþ nitelikteki yapýtý Kuvvet ve Madde (1855. 21. Almanca baský, 1904) bütün dünyaya yayýlmýþ ve tüm uygar dillere çevrilmiþtir, bu yapýt, ancak Haeckel'in Evrenin Muammasý adlý yapýtýnýn yayýnlanmasýndan sonradýr ki, ikinci planda yerini aldý. Büchner, ayrýca iþçi eðitim demeklerinin kurulmasýna büyük hizmetlerde bulunmuþtur. O, özgür ve derin bir düþünür olmadý, buna karþýlýk, materyalizm ve darvinizmi yayan aktif bir ajitatör oldu. O, bunlarý, kaba burjuva bir anlayýþla basitleþtirmiþtir. Vogt gibi o da, eleþtirici bir anlayýþtan yoksun olarak Darwin'in teorilerini insanlýk tarihine ve toplumbilime uygulamýþtýr. Büchner, toplumsal sorunun çözümünü bir "sosyal aristokrasinin" oluþmasýnda ve serbest rekabetin geliþmesinde görmekteydi. Politik, toplumsal ve dinsel alanlarda, kardeþinden ve 18. yüzyýl materyalistlerinin yürekli tutumundan farklý olarak, namuslu, ama gene de dargörüþlü bir lafazan ve sýnýrlý bir küçük-burjuva demokrat olarak kaldý. Onun dar nitelikteki materyalizmi, tutarlýlýktan yoksundur, bilgi teorisi gibi temel bir sorunda en kaba çeliþkileri içerir. Örneðin, onun için ruh, kimi zaman maddenin temel bir niteliðidir, kimi zaman da örgenlenmiþ maddenin, beynin eyleminin bir sonucudur. Madde Ýle mekanizmi bir plana koymakla Büchner, doðal iliþkilerin ve bilimsel yasalarýn yüzeysel ve kaba bir anlayýþýna varmaktadýr. Baþlýca yapýtlarý: Kuvvet ve Madde'den baþka, Doða ve Ruh (1857), Darwin'in Teorisi (1890), Darvincilik ve Sosyalizm (1894), Ýnsanýn Doðadaki Yeri (I889), Yüzyýlýn Ölüm Döþeðinde (1898), ve Gerçeðin Hizmetinde (1900).
CARNOT, Nicolas-Léonard-Sadi (1796-1832). — Mühendis, Paris'te istihkam yüzbaþýsý. (Carnot ilkesi denen) ýsý devresi ile ilgili büyük deðer taþýyan gözlemlerinden ötürü, ýsýnýn mekanik teorisinin yaratýcýsý olarak tanýnýr. Onu izleyenler tarafýndan biraz deðiþtirilmiþ olan ýsý teorisi ile ilgili temel ilkeleri (1824) þöyledir: ilkin, buhar makinesinin saðladýðý çalýþma, kazandan kondansatöre geçen ýsýya eþittir; ikincisi, ýsýnýn saðladýðý her türlü çalýþma, ýsýnýn daha sýcak bir cisimden daha soðuk bir cisme geçiþine baðlýdýr. Carnot'nun ýsýyla üretilen iþ arasýndaki iliþkiler üzerine çalýþmalarý Clausius'un termodinamiðin ikinci büyük ilkesini ileri' sürmesini saðlamýþtýr. Carnot, daha o zaman yaklaþýk bir doðrulukla ýsýnýn mekanik eþdeðerini, yani iþ miktarýnýn birim olarak alýnan ýsý miktarýna eþit olduðunu saptýyor; o, enerjinin sakýnýmý ilkesini fizik bakýmýndan doðru olarak formüle etti ve sürekli hareketin olanaksýzlýðý ilkesini mekanikten termodinamiðe aktardý. 36 yaþýnda koleradan öldü. Onun biricik klasik yapýtý, 1824'te Réflexions sur la puissance motrice du feu baþlýðýný taþýr.
CARSTANJEN Frédéric. — Zürich Üniversitesinde profesör. Avenarius'un en yakýn çalýþma arkadaþý. Avenarius'un ölümünden sonra (1896), Vierteljahrsschrift für wissenschaftliche Philosophte dergisini yayýnladý. Baþlýca yapýtlarý: R. Avenarius biomechanischne Grundlegung der reinen Allgemeinen Erkenntnistheorie (1894).
CARTESÝUS. — Bkz: Descartes.
CARUS, Paul (1852-1919). — Amerikan filozofu, Chicago'da profesör, aylýk felsefe dergisi The Open Court'un kurucusu ve üç aylýk The Monist dergisinin yayýmcýsý. Mach'ýn öðretilisi. Carus budizmin savunuculuðunu yapmýþtýr. Onun "birciliði" baþlýca din ile bilimi uzlaþtýrma çabalarýndan ibarettir. "Deneye dayanan bir metafizik"in temel ilkelerini vermeye çalýþýr ve "panbiyotizm" teorisini, yani doðanýn "evrensel yaþamý" teorisini benimser. Din konusunda Carus, tanrýnýn, evrenin içkin kadiri-mutlak'ýný, insanlýðýn kaderini de belirleyen dünyanýn ruhunu temsil ettiði karanlýk bir öðreti olan "enthésme" görüþünü destekler. Carus ölmezliði de savunur, bunu yaþamýn ve ruhun sonraki kuþaklarda geliþmesinin bir uzantýsý olarak tanýmlar. Baþlýca yapýttarý: Monism, its Scope and Import (1892), Religion and Science (1893), Primer of Philosophy (1896), The Soul of Man (1900), Fundamental Problems (1903), Pragmatism (1908), ve Philosophy as a Science (1909), ve bunlardan baþka yukarda adý geçen iki dergide felsefe ve budizm üzerine bir çok yazý yazdý.
CHATEAUBRÝAND, François-René (1768-1848). — Fransýz aristokratý, devlet adamý ve papazlar zümresine baðlý romantik yazar. Fransýz devrimi, malým mülkünü elinden alýnca, 1792'de ilk müdahale askeri harekâtýna aktif olarak katddý. Consulat dönemine kadar Ýngiltere'de göçmen olarak yaþadý. Chateaubriand, 1800'den sonraki irtica döneminde karþý-devrimci fikirlerin baþ savunucusu kesildi. Hýristiyanlýðýn dýþýnda kurtuluþun olamayacaðý ve devrim fýrtýnasý süresince halk yýðýnlarý üzerindeki etkisi hemen hemen yak edilmiþ hýristiyanlýðýn ve özellikle katolikliðin ve Roma Kilisesinin "kurtarýlýþýný" kazançlý bir meslek olarak kabullendi. "Mihrap ve Kilise" uðruna mücadelesinde özellikle Burbonlarm restorasyonundan sonra, bu hanedana baðlý yazar ve devlet adamý olarak zaferle taçlandýrýlmýþtýr. Marks, Engels'e yazdýðý mektuplarda (bkz: 26 Eylül 1854 ve 30 Ekim 1873 tarihli mektuplar) onu þu sözlerle nitelendirmiþtir: "Biçim ve içerik bakýmýndan eþi görülmemiþ inanýlmaz bir yalanlar karýþýmý.". Yapýtlarý arasýnda: Atala, ou les amours de deux souvages dans le désert (1800), Le Génie du Christianisme (1802). Les Martyrs (1809).
CHICHKINE (ÞÝÞKÝN), Nikolay Ývanoviç (1840-1906). — Moskova lisesinde matematik ve fizik dersi veriyordu; bir olgucu ampiryokritikçi anlayýþýyla çözümlediði doðal felsefe sorunuyla da ilgilenmiþtir. Rusya'da bile az tanýnan yapýtlarý arasýnda, Felsefe ve Psikoloji Sorunlarý (1889-1894) adlý Rus dergisinde çýkan bilgi teorisi üzerine üç inceleme, ve eðitim ve pedagoji kitaplýðýnda bir dizi rapor ve yapýt anýlabilir.
CLAUSIUS, Rudolf (1822-1888). — Ünlü Alman fizikçisi, Zürich'te fizik profesörü, daha sonra Bonn'da. Isý teorisinin kurucusu ve gazlarýn kinetik teorisinin kurucularýndan. Onun, termodinamiðin birinci ve ikinci büyük ilkelerini formüle ediþi ünlüdür. (1865): "1° Dünyanýn enerjisi deðiþmez. 2° dünyanýn "entropie"si en yükseðe doðru bir eðilim gösterir." Yeni "Entropie" kavramý, yani iþe, "ýsýya" dönüþmemiþ olan enerjinin deðerinden yitirmesi ya da daðümasý kavramý, ýsýnýn daha soðuk bir cisimden daha sýcak bir cisme iþ kaybý olmaksýzýn geçemeyeceði yolundaki Clausius'un formüle ettiði bulguya dayanýr. Clausius'un entropie ilkesi, enerjinin sakýnýmý yasasý ile birlikte tüm doða biliminin en temel ve en önemli yasalarýdýr. Bu önemli ilke, daha pek yakýn zamanlara kadar "evrende ýsýnýn genel sönüþü yasasý" diye adlandýrýlýrdý. Bugün "soðuma" metafizik varsayýmý bir yana itilerek, bu ilke, Clausius'un "ýsýnýn sönmesi" teorisine karþý geri dönüþü olmayan sürecin varlýðý gibi ifade edilmektedir. F. Engels'in Doðanýn Diyalektiði ile karþýlaþtýrýnýz. Onun en önemli çalýþmalarý. Abhandlungen über die mechanische Wärmetheorie (1864) baþlýðý altýnda derleme olarak yayýnlanmýþtýr; Über die bewegende Kraft der Wärme (1850) Ostwald Klasikleri arasýnda yayýnlanmýþtýr.
CLIFFORD, Willianý Kingdom (1845-1879). — Ýngiliz matematikçisi, Londra'da Üniversity College'da uygulamalý matematik ve mekanik profesörü. Clifford. bilgi teorisi üzerine düþüncelerinde, onlara bir metafizik nitelik vererek Berkeley ve Hume'e dayanýr. Clifford'a göre. dünya, ruhsal öðelerden oluþmuþtur. Onda, madde kavramý "ruhsal madde" biçimini alýr (Mind-stoff). Clifford'un temel felsefi te2Ýeri þöyledir: "Evren bütünüyle ruhsal maddeden oluþmuþtur"; "Madde, düþünsel bir þeydir, ve ondaki ruhsal madde tasarlanmýþ nesnedir", "Bunun sonucu olarak nesne benim bilincimin bir dizi deðiþmelerinden ibarettir ve bunun dýþýnda bir hiçtir." Clifford'un evren anlayýþý, çeliþkilerle doludur, örneðin kendi tekbenciliði ile çeliþerek, geometrinin bir fizik bilimi olduðunu kabul etmesi gibi, bütün doða olaylarýný uzay eðrisinde meydana gelen deðiþikliklerin sonucu saymasý ve öklidci olmayan geometriyi savunmasý gibi; bunlar, onu, Einstein'ýn görecilik teorisinin öncülerinden biri yapmýþtýr. Felsefe ile ilgili bellibaþlý yapýtlarý: Elemenls of Dynamics (1878) Lectures and Essays (1879) ve ölümünden sonra yayýnlanan en ünlü yapýtý, The Common Sense of Exact Science (1885).
COHEN, Hermann (1842-1919). — Yeni-Kantçý, Marbourg okulu denen akýmýn baþý. 1870'Iere dcðru, doðal bilimlerin hýzlý geliþmesiyle gittikçe yaygýnlaþan materyalizme karþý bir' set olarak eleþtiricilikten yararlanmak üzere, 1870'e doðru "Kant'a dönüþü" savunan filozoflar grubundandýr. Bununla birlikte, Kant sistemini geliþtirmesi, burjuva felsefesinin Kant'ýn içi boþ biçimlerine azçok somut bir içerik kazandýrma giriþimlerinin bu felsefeyi iflah olmaz biçimde mutlak kurgusallýk doðrultusuna iteceðini tanýtlamýþtýr. Bunun içindir ki Marbourg okulu, bütünüyle, "eleþtirici" idealizm ile mutlak idealizm arasýnda yalpalar durur. Kant'ýn felsefesini güncelleþtirmek isteyen Cohen, düþünce Ýle hareketi bir gösterir, besbelli ki, burada, sözkonusu olan hareket arý biçimde anlaþýlabilen bir uzay içindeki harekettir, ve "düþünsel madde" ile havada kurduðu yapýlarda, sonsuz küçüklükler hesabý (calcul infinitesimal) düþüncenin somutlaþmasýný ve terim uygun düþerse, düþüncenin cisimleþmesini (incarnation) görmemize olanak saðlayan (sözde) salt idealist yöntem sayýyor. Asýl idealist pratik (ahlak vb.) alanýnda o, FÝchte'nin Ýzinde yürüyor ve, liberal musevi olduðundan. Jehivah'ýn tek tanrý inancý içine düþüyor. Baþlýca yapýtlarý: Kants Theorie der Erfahrung (1871), Kants Begrühdung der Ethik (1877), System der Philosophie, (1902-1912), Das Prinzip des lnfinitesimal-methode und seine Geschichte (1883).
COMTE, Auguste (1798-1857). — 19. yüzyýl "liberal-demokratik" burjuvaziye özgü o düþünce yönelimi olan olguculuðun ve özellikle olgucu toplum biliminin kurucusu. Onun olguculuðu, 1830 ile 1848 arasýndaki "geçiþ dönemi"ni yani Bourbon'larýn can çekiþen restorasyonundan Louis-Philippe'Ýn burjuva krallýðýndan geçerek 1848 Devrimine varan dönemin, özgül bir toplumsal ürünüdür. Olguculuðun siyasal inancý "ne restorasyon, ne devrim"dir. Comte'un büyük ütopist Saint-Simon'dan alýnan temel fikirleri, bilimlerin bir ansiklopedik sentezi ve üç durum yasasý dedikleri þeydir, ki buna göre, insanlýk, kaçýnýlmaz olarak, birbiri ardýndan tanrýbilim, metafizik ve olgucu felsefe durumlarýndan geçmelidir. Comte'a göre, birinci ve sonuncu durumlar, tarihte, otorite, düzen ve örgütlenme durumlarýdýr. Metafizik dönemi, kuþku, eleþtiri, devrimler, savaþlar dönemidir. Bilimsel bir politika temeline dayanan olguculuk, þimdi artýk toplumun düzen ve ilerleme doðrultusunda biçim deðiþtirmesini saðlayarak devrime son vermelidir. Toplumun yeni olgucu düzeninde sanayiciler, ortaçaðda krallarýn, soylularýn oynadýðý rolü oynamalýdýrlar. Comte'un bilgi teorisi görüngücü ve bilinemezcidir. O. mutlak'ýn "metafizik" araþtýrmasýný reddeder; bilim, nedenleri ve kuvvetleri arayacaðýna, "yasalarý" yani olaylar arasýndaki birbirini izleme sýrasýnýn ve benzerliklerin "yasalarýný" formüle etmekle yetinmelidir. Gerçekte Comte'un mutlak korkusu, madde korkusundan, materyalizm korkusundan baþka þey deðildir. Onun olguculuðu, sonradan gelen (Ýngiliz ve Avrupa) görüngücülüðünün, giderek Amerikan çoðulculuðunun, yani evrenin kesin birkaç ilke ile açýklanmaya kalkýþýlmasýnýn tüm unsurlarýný ve ikinci! çeþitlemelerini içerir. Felsefe alanýndaki çalýþmalarýnýn son aþamasýnda Comte, papazlarýyla, putuyla, törenleri ve benzeri gizemli yöntemleriyle bir Ýnsanlýk dini kurmakla, bayaðý ve eleþtirici ruhtan yoksun olguculuðun önünde, gizemciliðe varacaðýný bizzat tanýtlamýþtýr. Yapýtlarý arasýnda: Politique positive (1824), Cours de philosophie positive (1830-1842), Politique positive ou traité de sociologie, instituant la reltgion ae l'humaniti (1851-1854) saymak gerekir.
CONDILLAC, Etienne-Bonnot de (1715-1780). — "Aydýnlýklar Yüzyýlý"nýn Fransýz filozofu. Katolik papaz olmakla birlikte, devrim-öncesi Fransa'sýnda Locke'un deneysel felsefesini yaydý ve etkin bir biçimde geliþtirdi, ve bu yüzden de ilkten tutarlý biçimde her türlü metafiziðe karþý ve 18. yüzyýlýn bütün idealist sistemlerine karþý savaþtý. Locke'un bilgimizin duyusal kökenine deðgin kavramlarýnýn tek yanlý sistemli geliþtirilmesi. Condillac'ý çaðrýþýmcý bir psikoloji doðrultusuna, tüm bilinç süreçlerini duyulardan çýkaran aþýrý duyumculuða götürdü. O, bunun için hayali bir örnekten, birbiri ardýndan çeþitli duyumlarý alan ve böylece basit biçim deðiþtirmeyle düþüncenin ve duygunun tüm ruhsal yeteneklerini edinen bir heykelden yararlanýyor. Condillac'ýn duyumculuðu materyalist temelden tamamen yoksundur, bu yüzden o. basit duyunun temelinde bulunan ve bilincin birliðini güvence altýna almasý gereken rulýsal maddenin ruhsal barýnaðýna, eninde sonunda sýðýnýyor. Bu bakýmdan Condillac. "ruhsal atomlarla" bir cambaz gibi oyna yan ve bütün "olguculuðuna ve görüngücülüðüne" karþýn, bir türlü vazgeçemediði ruha baðlýlýðý üstü örtülü biçimde ve idealistçe ifade eden 19. yüzyýl çaðrýþýmcý psikolojisinin bir örneðidir. Yapýtlarý: Essai sur l'origine des connaissances humaines (1746) Traté des systèmes (1749). Traité des sensations (1754).
CORNELIUS, Haris (d. 1863). — Filozof, önce Münich'te, sonra da Frankfurt-am-Main Üniversitesinde felsefe profesörü, ampiryokritikçi. Gerçekte öznel sccmeci idealist, onun bilgi teorisinin hareket noktasý, Mach'la AvenarÝus'un ampiryokritisizmi ile James'in pragmacýlýðýndan alýnma öðelerin bir bileþiði olan içkinci felsefeden oluþur. Cornclius için dýþ dünya tüm algýlarýmýzda bulunan öðelere iliþkin bir özel yasalar baðlamýndan baþka bir þey deðildir, bu ise, idealizme iki yumurtanýn birbirlerine benzediði gibi benzer. Düþünce tasarrufu, onun için düþüncenin temel bir yasasýdýr. Cornelius, psikolojik yasalarý ve görüngüleri mantýðýn temel verilerinden türeten "lojistik" bir idealizmin görüþlerini savundu. Baþlýca yapýtlarý: Psychologie als Erfahrungswissenschaft (1897). Einleitung in die Philosophie (1993, 3. basým, 192Ý) ve Transzendentale Sistematik (1916).
CORNU, Marie-Alfred (1841-1902). — Ünlü Fransýz fizikçisi, mühendis, sonralarý Politeknik Okulunda deneysel fizik profesörü ve Paris Bilimler Akademesi üyesi. Cornu, baþlýca buluþlarýný optik, spektroskopi ve astronomi alanlarýnda yaptý. Özellikle ýþýðýn tam ve doðru olarak saptanmasý yöntemini parlak bir biçimde geliþtirmiþtir. Bilimsel çalýþmalarýnýn çoðu Bilimler Akademisi tutanaklarýnda yayýmlanmýþtýr.
ÇERNÝÞEVSKÝ, Nikolay Gavriloviç (1829-1899). — Karl Marks'ýn onu nitelendirdiði gibi "büyük Rus bilim adamý ve eleþtirmeni". Bir süre lise öðretmenliði yaptý. Yazah olmak için üniversitedeki kariyerinden vazgeçti. O, "gerçeðin, sanatýn ve bilimin bereketli fikirlerinin" yayýlmasýna yardýmcý olmak istiyordu. Onun sorunu, "küçük insanlarýn" sömürü ve baskýdan devrimci yoldan kurtuluþuydu. Hükümet, kýsa zamanda eylemine son verdi, 1862'de tutuklandý ve hemen hemen ömrünün sonuna kadar hep zindanlarda alýkondu. Sosyalist olarak Çerniþevski, ütopyacý sosyalizmi genel olarak, ancak birkaç temel hdktaoa aþabilmiþtir. Marks'ýn öðretisini tanýyamadý. Felsefi görüþlerinde baðnaz bir materyalist ve Feuerbach yanlýsý idi. Yapýtlarýnýn deðiþik yerlerinde modern diyalektik materyalizme çok yaklaþan fikirler geliþtirmektedir, örneðin, felsefi ve siyasal fikirlerin tarihi ile ilgili olarak þöyle der: "Siyasal teoriler ve genel olarak bütün felsefe öðretileri oluþmalarýnda bunlarý kuran kimsenin toplumsal durumunun kuvvetle etki alanýnda kalmýþlardýr ve her filozof, içinde bulunduðu toplumda iktidar için mücadele eden siyasal partilerden birinin savunucusu olmuþtur." Çerniþevski'de þu satýrlarý da okuyabiliriz: "Ýlerlemenin temel gücü bilimdir. Demek ki. ilerleme, bilginin sonucudur." Onun iktisat üzerine görüþleri Rusçaya çevirmiþ olduðu John Stuart Mill'in Ekonomi Politiðin Temelleri adlý yapýtýnda yer alan düþünceler ve eklerde açýklanmýþtýr. "Aydýnlýklar" Yüzyýlýnýn büyük Fransýz filozofu Voltaire gibi Çerniþevski de çok çeþitli konularda yazmýþtýr. Hapisanede yazmýþ olduðu ve büyük ün kazanan savlý romaný Ne Yapmalý?, 1860 ile 1880 yýllarý arasýnda devrimci gençliðin kýlavuz kitabý olmuþtur. Genel olarak Çerniþevski'nin Rusya'da tarihsel etkisi pek büyük olmuþtur. Bütün bir otuz yýl boyunca, Çerniþevski'nin görüþleri Rus aydýnlarýný derinden etkilemiþtir. Tüm Yapýtlarý on cilt halinde 1906'da Petersburg'da Rusça olarak yayýnlanmýþtýr. Çerniþevski hakkýnda bakýnýz: Plehanov, N. G. Çerniþevski, Bir Edebi Ýnceleme. (Stuttgart 1894): G. Steklov, N. Çerniþevski, Yaþamý, (Stuttgart 1913).
ÇERNOV, Viktor Mihayloviç (d. 1876). — Rus yazarý ve siyaset adamý. N. K. Mihaylovski'nin öðretilisi. Küçük-Burjuva Sosyalist-Devrimci Partinin kurucularýndan olan Çernov. bu partiye liderlik ve teorisyenlik etmiþtir. 1899'da yurt dýþýna göç etti ve sürekli olarak partinin merkez komitesi üyesi ve merkez organýnýn baþyazarý oldu. Narodniklerin organý olan Ruskoye Bogatsvo adlý aylýk dergiye yazdý, Çernov, sürekli olarak, sosyal-þovenizm ile enternasyonalizm arasýnda sallanýp durmuþtur. 1917'de Kerenský hükümetinde tarým bakanýydý; 1918 Ocaðýnda Kurucu Meclis baþkanlýðý yaptý. Ekim devriminden sonra Çemov, Rusya'da, burjuva düzenini yeniden kurmayý hedef tutan tüm çabalarý etkin olarak desteklemiþtir. II. Enternasyonal üyesi idi. Ve Ýngiliz küçük-burjuva "yapýcý" sosyalizminin savunucularýndan oldu. En çeþitli toplumsal katlardan gelme unsurlarýn buluþtuðu partisinin yamalý bohça niteliðindeki bileþimine ve oportünist politikasýna uygun olarak, parti liderinin felsefesi "en modern" ve en çeþitli burjuva felsefe okullarýnýn fikirlerinin girdiði seçmeci bir karýþýmdýr. Çernov, aydýnlarýn gerçekçi yöntemine göre, toplumsal evrimi, "eleþtirici düþüncede bireylerin" eseri sayan Mihaylovski'nin "öznel sosyolojisine bir felsefi temel kazandýrmaya çalýþmýþtýr. Marks'ýn ekonomi öðretisi ile cilveleþtiði zaman bile, Çernov, sýnýf savaþý teorisi dahil, tarihsel materyalizme karþý en sert bir savaþýmý sürdürüyordu. Felsefe üzerine makaleleri derleme olarak yayýnlanmýþtýr; Felsefi ve Sosyolojik Ýncelemeler (1907). Çalýþmalarýnýn çoðu, tarým sorunu ve güncel siyasal sorunlar üzerinedir.
D'ALEMBERT, Jean le Rond (17174733). — Fransa'da Aydýnlýklar Yüzyýlýnýn en büyük beyinlerinden biri. Büyük bir matematikçi olan D'Alembert, mekaniðin ilkelerini saptamak için önemli çalýþmalarda bulunmuþtur. Deniþ Diderot ile birlikte Encyclopédie'yi yayýnladý. Üzerine yýldýrýmlarý çeken, geniþ bir daðýtýmý olan ve sonunda gerici Devlet Konseyi tarafýndan yasaklanan bu büyük yapýt, Aydýnlýklar Yüzyýlýnýn belli baþlý anýtýdýr (33 cilt, 1751-1777). O, bu ansiklopedinin giriþini kaleme almýþtýr: "Discours préliminaire". Onun felsefi görüþ açýsý þüpheciliktir. Ne madde, ne de ruhun özünü tanýmak mümkün deðildir ve evren bizim duyularýmýza göründüðünden bambaþka olabilir. Diderot'dan farklý olarak D'Alembert, duyumculuðu savunur. Baþlýca yapýtlarý: Mélanges de litérature, d'histoire et de philosophie (1752), Traité de dynamique (1753) ve Eléments de philosophie (1758).
DARWIN, Charles Robert (1809-1882). — Ünlü Ýngiliz doða bilgini, geçen yüzyýlda doða bilimlerindeki evrimin en büyük teoricisi. Lambarck, Goethe vb. tarafýndan daha önce sunulmuþ olan dönüþümcülük teorisi Darwin'de kesin ifadesini buldu ve böylelikle bilime yeni yollar açtý. Doðal seçme, yani en güçlünün sað kalmasýný saðlayan yaþam uðruna savaþta seçme varsayýmýyla Darwin, bu teoriye inandýrýcý bir güç kazandýrmýþtýr. Suni hayvancýlýðýn deneylerinden sözediyordu. Ama kötü doða içinde hayvan yetiþtiricisinin eli nerededir? Bu soruyu yanýtlamak için Darwin, Malthus'un Nüfus Ýlkeleri Üzerine Deneme adlý yapýtýndan (1803) Malthus'un nüfus artýþýyla geçim araçlarýný artýrma olanaklarý arasýndaki oransýzlýktan sözettiði ölçüde yararlandý. Her ne kadar çaðdaþ biyoloji bilimi, bir sürü yeni görüngüyü incelemiþ ve Darwin'in pek genel biçimde kullandýðý etkenleri deðiþtirmiþ ve tamamlamýþsa da, evrim teorisinin temel fikri, gene de çaðdaþ düþüncede belirleyici yerini korumaktadýr. Engels, Sosyalizmin Geliþmesi'nde bu konuda þöyle yazar: "Bugünün organik dünyasýnýn, bitkilerin, hayvanlarýn ve insanýn da milyonlarca yýldan beri sürüp gelen bir evrim sürecinin ürünü olduðunu tanýtlamakla Darwin doðanýn metafizik anlayýþýna en aðýr darbeyi indirmiþtir." — 1883'te Marks'ýn mezarýndaki konuþmasýnda Engels, Marks ile Darwin arasýndaki baðýntýyý þu sözlerle ifade etmiþtir: "Darwin organik doðanýn evrim yasasýný nasýl bulduysa, Marks da insan tarihinin evriminin yasasýný bulmuþtur." Marks daha 1860'ta Engels'e yazdýðý bir mektupta Darwin'in henüz çýkmýþ olan baþlýca yapýtý. Türlerin Kökeni (1859) ile ilgili olarak þunlarý yazmýþtý: "Her ne kadar Ýngiliz'vari kabaca geliþtirilmiþse de, bu kitap, doða bilimleri açýsýndan bizim görüþümüze uygun olan temeli içermektedir." Marks, bu görüþünü Lassalle'e yazdýðý 16 Ocak 1861 tarihli mektubunda da yineliyor: "Darwin'in yapýtý büyük bir yapýttýr ve tarihte sýnýf mücadelesinin, doða bilimleri açýsýndan, temeli olarak benim iþime yarýyor. ... Bu yapýt, bütün kusurlarýna karþýn, doða bilimlerinde "tanrýbilimciliðe" ilk olarak öldürücü darbeyi vurmakla kalmýyor, bunun ussal anlamýný deneysel biçimde saptýyor."
DAUGE, P. G. — Rus sosyal-demokrat yazar, çevirmen. 1907'de Petersburg'da yayýmcý, marksist yazýn ve Dietzgen'in, Roland-Holst'un, Marks ve diðerlerinin çeþitli yapýtlarýný yayýnladý, marksist eðilimde bazý yapýtlarýn yazarý, örneðin: Felsefe ve Taktik (1907).
DELACROIX, Henri. —- Fransýz ruh bilimci, Paris Üniversitesinde psikoloji profesörü. Bilinçdýþý ve bilinçaltýnýn büyük öneminin savunucusu. Baþlýca yapýtlarý: Etude d'histoire de psychologie du mysticisme (1908), David Hume et la philosophie critique (1909), La psychologie de Stendhal (1919), ve La Religion et la foi (1922). G. Dumas'ýnn yayýnladýðý büyük psikoloji elkitabýnýn hazýrlanmasýnda çalýþtý, "bellek", "zeka", "estetik" baþlýklý bölümleri yazdý.
DEMOKRÝTOS, Abderalý (MÖ 460-370). — Yunan filozofu, an-tikçagýn en büyük materyalisti. Ona göre, gerçekten var olan, yalnýzca atomlar ve boþluktu. Atomlar son derece küçük, bölünmez, biçim, büyüklük ve durum bakýmýndan birbirinden farklý ve sürekli hareket halinde, ilkel öðelerdir. Nesneler atomlarýn zincirleme birbirine baðlamasýndan doðar. Materyalist olarak (ona göre ruh maddidir), Demokritos katý bir belirlenimcidir; hiç bir þeyden hiç bir þey dogmaz. Eþyanýn "nitelikleri" ancak duyularýmýzýn saðladýðý tasarýmlar yoluyla verilir, ve bu duyular, Demokritos'ta, akýl .yoluyla elde edilen geýçck bilgiye aykýrý þeylerdir. Demokritos'taki duyularýn saðladýðý "niteliklerin" öznel niteliði ile akýl yoluyla elde edilen gerçek, nesnel atomlar dünyasý arasýndeki çeliþki, materyalist diyalektikte bilgi sorununu ilkel biçimiyle oluþturur. Onun atomlar teorisi, çaðdaþ atomlar biliminin dahice bir önsezisidir. Dcmokritos üzerine yazýn için bakýnýz: Marks, Differnz des Demokritischen und epikureischen Philosophie (1841), Å’evres Philosopitiques. c. I.
DESCARTES, René (1596-1650). — Ýkici Fransýz filozofu, iskolaslik düþünüþe karþý mücadele etmiþtir, analitik geometriyi yaratan adamdýr. Onun ikiciliði, duyulur, maddi dünyayý fiziðe, ya da daha doðru bir deyimle matematik mekaniðee býrakýr ve usçul tinsel ruhu ve tanrýyý metafiziðe terkeder. Bu bakýmdan Descartes, pratikte materyalist, teoride idealisttir. Onun bu ikiciliði, kendisini, mekanikçi-materyalist eðilimi bakýmýndan olsun, metafizikçi-tinselci eðilimi bakýmýndan olsun, modern çaðýn tüm burjuva felsefesinin temel unsuru haline getirir. Her türlü bilgiye uygulanan yöntemili kuþkudan çýkýþ yaparak, usçu niteliði ile, duyularýn deneyini yanýltýcý sayýp reddederek, matematik yöntemi tüm bilim için örnek diye alarak, Descartes, "Düþünüyorum, öyleyse varým" tümcesinde tüm apaçýk geýçeklerin en yüce ifadesini bulur. Bir dizi tümdengelim yoluyla, ruhun tözel tinselliði sonucuna ve "doðuþtan fikirler"den de Tanrýnýn varlýðý sonucuna varýr. Maddi dünyanýn varlýðýný "tanrý gerçeði" üzerine kurar, çünkü, bize maddenin gerçek fikrini saðlayan (tanrýsal kökenli olan!) usçul bilgimizdir. Descartes'e göre madde, yayýlým ile özdeþtir ve burgaçlar yoluyla devimi yaratýr. O, böylelikle, doða biliminin her türlü deneyüstü tanrýbilimsel etkiden kurtarýlmasýný savunur. Ama onun felsefesinin saðladýðý asýl ilerleme, bütün nesneleri, bunlarý oluþturan en basit parçalara ayrýþtýran bilimsel yöntemi ileri sürmüþ olmasýdýr. Engels'in dediði gibi, bu metematik-mekanikçi tahlil temeli üzerinde nesneleri yalýtmakla, bunlarýn iliþkilerini metafizik içinde koparmakla birlikte, Descartes, gene de bunlarýn diyalektik bireþimleri için gerekli öncülleri ileri sürmekten geri kalmýyor. O, kendi "yeni yöntemine", zamanýnýn teknik ve sanayide geliþmesi bakýmýndan en büyük önemi veriyor. Gerçekte bu yöntem, genel olarak onun bütün felsefe anlayýþý gibi (hayvanlar birtakým otomatlar olarak düþünülmektedir!), manüfaktür dönemine özgü felsefeyi temsil eder. Yapýtlarý arasýnda: Discours de la méthode pour bien conduire la raison et chercher la vérite dans les sciences (1637). Mediationes de prima philosophia (1641), Principia philosopiæ (1644). Traitéde l'homme et la formation du fætus (1644).
DÝDEROT, Denis (1713-1734). — Fransýz Aydýnlýklar Yüzyýlýnýn materyalistleri arasýnda en önde gelen düþünür, Ansiklopedistlerin baþýdýr. Diderot, d'Alembert ile birlikte (1751'den baþlayarak) çeyrek yüzyýl süre ile, ‘"baðnazlýða ve zorbalýða karþý kutsal ittifak" diye anýlan ünlü Ansiklopedi'yi yayýnladý. Devlet ve cizvit papazlarýnýn amansýzca baskýsýna uðrayan bu AnsikIopedi'nin yayýnlanmasý onun manevi kuvvetlerinin en aþýrý ölçüde gerilimini, azim ve iradeyi, en büyük bir direþkenliði ve kayýtsýz þartsýz bir özveriyi gerektiriyordu. Engels þöyle yazar: "Eðer bir kimse tüm yaþamýný coþkuyla, gerçeðe ve (olumlu anlamýyla) hakka kendini adamýþsa, bu Diderot'dur." Diderot çok deðiþik konular üzerine yazý yazdý, doða bilimleri ve matematik, tarih ve toplum, ekonomi ve devlet, hukuk, örf ve adetler, sanat ve edebiyat. Baðnaz bir katolik olarak yetiþtirilen Diderot, hayranlýk uyandýran bir mantýkla geliþme gösterdi ve tanrýcýlýktan materyalizme, oradan da militan tanrýtanýmazlýða geçerek, Fransýz "Aydýnlýklar Çaðý"nýn devrimci felsefesinin en yüksek amaçlarýný kendi kiþiliðinde somutlaþtýrdý. Zamanýnýn toplumu üzerinde en derin ve sürekli etkiyi yarattý. Ama onun düþüncesi, kaba materyalizmin dar sýnýrlarý içinde kapanmýþ kalmýþ deðildir. Onda, daha o zaman, diyalektik ve birci düþüncenin filizlerini bulabiliriz. Daha onun, parlamentonun emri üzerine cellatlar tarafýndan yakýlan Felsefi Düþünceler'inde (La Haye, 1746), ve basýlmadan önce elkonulan Þüphecinin Gezisi'nde (1747), kiliseye karþý yürekli saldýrýlara giriþir. Tanrýtanýmaz yapýtý, Körler Üzerine Mektup (Londra 1749) yüzünden bir yýl hapis yattý. Diderot, ayný zamanda, haklý olarak Lamarck ve Darwin'in habercisi olarak tanýnýr, çünkü o. daha o zaman açýk ve kararlý bir biçimde organizmalaým evrimi fikrini ve kendisinden Ýleriye yönelik biçim deðiþtirme ile hayvanlar aleminin ve bitkiler aleminin çýktýðý baþlangýçta "ilkel varlýk"ýn mevcut olduðu görüþünü savunur. Diderot'ya göre, nasýl ki bireysel bir evrim varsa, ayný þekilde türlerin de bir evrimi vardýr. Evrim fikrini mantýklý olarak izleyen Diderot, sonunda, canlý olmayan maddenin de evriminin tanýnmasý gerektiðini ileri sürer. Doðanýn Yorumlanýn Üzerine Düþünceler (1754) adýndaki yapýtýnda, o, ruhsal görüngüleri açýklamak için, þimdiden hayvanlarda bulunan ve insanýn düþüncesini belirleyecek olan duyumlarla donanmýþ atomlar varsayýmýný ileri sürer. Doðadaki bütün hareketler, durmadan biçim deðiþtiren ve sonsuzluða del; karþýlýklý tepki iliþkisi içinde olan güçlerin birliðinin dýþa vurduðu bütün varlýða hükmeden bir nesnenin, bir tözün belirtileridir; bütün varlýða hükmeden bu töz içinde durmadan biçim deðiþti ren ve sonsuzluða dek karþýlýklý tepki iliþkisi halinde olan kuvvet ler birliði ortaya çýkar. En yürekli ve en parlak materyalist yazýlarý arasýnda þunlar sayýlabilir: D'Alembert ile Diderot Arasýnda Söyleþi (1769) ve d'Alembert'in Düþü (1769). Bunlar, ayný zamanda, edebiyat bakýmýndan da birer þaheserdir. Diderot, ayrýca, önde gelen bir oyun yazarý ve bir nesir ustasý idi. Sanat ve sahne reformu uðruna mücadelesinde doðacýlýktan yanadýr; canlý somut gerçeðin allanýp pullanarak sunulmasýndan yanadýr. Diderot, bunlardan baþka –geçerken söylemiþ olalým, Marks'ýn en çok sevdiði yazardýr– birçok romanlar, nükteli öyküler yazmýþtýr; bunlarýn önemi þundan da anlaþýlýr ki, Lessing, Sebiller, Goethe gibi adamlar sadece onun hayranlarý olmakla kalmadýlar, kitaplarýndan çoðunu Almancaya çevirdiler. En ünlü yapýtý, Engels'in bir diyalektik þaheseri dediði Rameau'nun Yeðeni, Goethe tarafýndan Almancaya çevrilmiþtir. Yukarda adý geçen yapýtlarýndan baþka: Å’uvres Complètes de Diderot (1875), ve Mémoires, Correspondance et Ouvrages Inedits (1830).
DÝETZGEN, Eugene. — J. Dietzgen'in oðlu (aþaðýya bakýnýz) ve onun yapýtlarýnýn yayýmcýsý. Babasýnýn yapýtlarýnýn gerçek devrimci önemini deðerlendiremeyen E. Dietzgen, bu yapýtlara marksizmin bilgibilimsel bir "tamamlayýcýsý" olduðunu ve "doðanýn proleter' birciliðinin" bir sistemini oluþturduðunu ileri sürer. Pratikte ise, o, "burjuvazi ile proletarya arasýndaki çalýþma ortaklýðýnýn" yanlýsý olarak bu "tamamlayýcý "lýk görevini yerine getirir.
DÝETZGEN, Joseph (1828-1888). - Alman iþçi filozofu. Sepici, kendi kendini yetiþtirmiþtir. Engels'in ve F. A. Sorge'nin dostu. Engels'e göre o, Marks'tan baðýmsýz olarak materyalist diyalektiði bulmuþ ve bunun ayrýntýlý bir açýklamasýný yapmýþtýr. 1858'de Petersburg'da ilk felsefi yapýtýný yazdý: Ýnsanýn Kafa Emeðinin Özü. Daha o zaman Dietzgen, Kapital'in birinci cildi üzerine Volksstaat'ta yazdýðý bir eleþtiri ile Marks'ýn dikkatini çekmiþti. Sosyalistlere karþý yasa yürürlüðe girince, Dietzgen, Amerika'ya gitti ve orada yerleþti, orada çeþitli iþçi gazetelerinin yazarý olarak Alman sosyalist hareketinde önemli bir rol oynadý. Chicago suikastýndan sonra (1886), Chicago Arbeiter Zeitung'un baþyazarý olarak iþçi sýnýfýnýn baðrýnda burjuva terörüne meydan okumak için ve iþçi sýnýfý hareketi saflarýnda "zayýflara ve mücadele kaçaklarýna" karþý çetin bir savaþ verdi. Bu gazetenin öteki yazarlarý Amerikan adaletinin kýþkýrtýcý ajanlarýnýn tertiplerinin kurbaný olmuþlardý. O, açýkça þunu söylemiþtir: "Ciddi kavgalara giriþmeden yeni topluma ulaþamayacaðýz, bu arada gereksiz kargaþalýklar ve anarþi de olacaktýr," Bu sýrada devrimci eðilimdeki anarþistler grubu ile birleþerek oportünistlere karþý mücadele etmiþ, ama bu anarþistlerin yanýlgýlarýný açýkça görmüþtür. Dietzgen'in felsefi çalýþmalarý, Feuerbach'ýn doðrudan etkisi altýndadýr, ama bu çalýþmalarýn diyalektik biçimi ondan baðýmsýz olarak geliþtirilmiþtir. Okur, bu yapýtta onun felsefesinin güçlü ve güçsüz yanlarýnýn Lenin tarafýndan deðerlendirilmesini bulacaktýr. Baþlýca yapýtlarý: Das Wesen der mensehlichen Kopfarbeit (1869). Dos Acquisit der Philosophie (1887), Streifzüge eines Sozialisten in das Gebiet der Erkenntnistheorie, Sämtliche Schriften in drei Bänden (3 cilt. Stuttgart 1919).
DINER-DÉNES, Joseph (1857-1938). — Macar yazarý. Sanat ve toplumsal konular üzerine yazmýþtýr, sosyal-demokrat. deðiþik gazetelerde yazdý. Macaristan'da Karolyi'nin burjuva devrimi sýrasýnda dýþiþleri bakanlýðý yaptý. Yapýtlarý: 19. Yüzyýlda Macar Resmi Tarihi (1896). Geçmiþ ve Gelecek Ýzlenimler ve Ýncelemeler (1896).
DUHEM, Pierre (1861-1916). — Fransýz fizikçisi. Bordeaux Bilimler Fakültesinin önde gelen teorik fizik profesörü, inançlý ka-tolik. Duhem, en verimli çaðdaþ Fransýz fizikçilerinden biridir. Fiziðin bellibaþlý bütün alanlarýný kapsayan özel nitelikte bir sürü incelemeye paralel olarak, Duhem, sentetik üzerine de birçok yapýtlar yazdý. Ama onun en çok dikkati çeken çalýþmalarý, fiziðin eleþtirici tarihi üzerinedir. Bilgi teorisinde Duhem, ýlýmlý bir materyalizm ile öznel idealizm arasýnda mekik dokur. Abel Rey'in eleþtirisine verdiði yanýtta, Rey'in kendi düþünme düzenini "bir dindarýn fiziði" olarak deðerlendirmekte haklý olduðunu söylemiþtir (Lenin. bu kitapta, onun bu deðerlendirmesine deðiniyor). Duhem, kendisinde bilimin dinsel inancýn hizmetkarý olduðu anlamýnda "dindar fizikçi"lik suçlamasýný reddediyor; ama o, ayný zamanda, katolik kilisesine baðlýlýðýndan ötürü þöyle öðünüyor: "Elbette ki ben, bütün kalbimle Tanrýnýn bize ilettiði ve kilisesi aracýlýðýyla öðrettiði gerçeklere inanýrým; ben, hiç bir zaman Ýnancýmý gizlemedim ve bu inancý bana vermiþ olan, bütün kalbimle umarým ki, inancýmdan ötürü utanç duymaktan beni korur. Ýþte bu anlamda benim savunduðum fiziðin. Tanrýya inanan bir kimsenin fiziði olduðu haklý olarak söylenebilir." (1905). Abel Rey'in Çaðdaþ Fizýkçilerin Fizik Teorisi adlý yapýtýna verdiði yanýtýn sonunda Duhem, fiziksel araþtýrmanýn haklýlýðýný dogrudan doðruya üstün bir metafizik düzene inançtan çýkarýyor. Bu konuda, hem de altýný çizerek þöyle yazýyor: "'Fiziðin üzerinda yer alan bir düzene inanç, fizik teorisinin biricik varlýk nedenidir." (1908). Birçok önemli yapýtý arasýnda þunlarý gösterebiliriz: Traité élémetaire de mecanique chimique, föndés sur la Thermodynamique (4 cilt. 1897-99), Leçons sur l'électricité et Ie magnétisme (3 cüt, 1891-92). Traité d'énérgetique ou de thermodynamique générale (2 cilt, 1911), la Théorie physique, son objet et sa structurc (1906), les Sources des théories physiques. les Origines de la statique (1905-1907), Etudes sur Léonardo da Vinci (2 cilt, 1906-1909), la Mouvement absolu et h mouvement relatif (I9j9), les Transformations de la mécanique et l'explaction mecanique de la nature (1ÜU) ve le Systéme du monde (1913).
DÜHRÝNG, Eugen (1833-1921). - Alman filozof ve iktisatçýsý, bir süre Berlin Ünivcrsitesinde felsefe ve ekonomi politik dersleri vermiþtir. Kýsa süre sonra gözleri görmez oldu; ölümüne kadar, önce Berlin'de, daha sonra da Nowawes'de, yazar olarak yaþadý. Bir burjuva sosyalizminin, toplum düzeninin ternelini "bireysel ruhun doðal çabalarý"nda gören bu en dikkate deðer temsilcisi, toplumsal üründe iþçilerin artan payý teorisini öðretiyor ve geleceðin kurtuluþunu sýnýflararasý uzlaþmaz karþýtlýklarýn uzlaþmasýndan bekliyordu; kendisini insanlýðýn düzelticisi, iyileþtiricisi gibi görüyordu. Çok çeþitli konularda konferanslar verdi, Berlin profesörlerine karþý uluorta saldýrýlan sonucu, kýsa zamanda koltuðundan oldu. 1870-1880 yýllarý arasýnda, sosyal-demokrasi içinde pek çok tarf'tar bulmuþtu. Dühring. birçok yapýtýnda, toplumsal-felsefi özel bir sistem geliþtirdi ki, bu sistem, kendisinin bulmuþ olduðunu sandýðý bir sürü mutlak "son yargý gerçekleri"nin yardýmýyla oluþturulmuþtu. Hýristiyanlýða karþýydý ve ateþli bir Yahudi düþmanýydý. Kendi elinde olmayarak, dolaylý bir þekilde, bilimsel komünizme büyük bir hizmeti olmuþtur; Marks'a ve Lassalle'a karþý tutkulu saldýrýlarý ve büyüklük delisinin damgasýný taþýyan "gerçeðin felsefesi", Engels'in ünlü yergi yazýsýndaki yanýta yol açtý: Bay Eugen Duhring Bilimi Altüst Ediyor (Anti-Dühring) kitabý, kýsa zamanda yeni devrimci iþçi kuþaðýnýn felsefe kýlavuzu haline geldi. Bu eserinde Engels, Dühring'in yavanlýklar sistemini acýmasýzca paramparça ediyor ve ilk defa diyalektik materyalizmin, usta elinden çýkýþ tam ve açýk bir açýklamasýný yapýyordu. (Engels'in Anti-Dühring'ine bakýnýz.) Baþlýca yapýtlarý: Natürliche Dialektik (1865), Cursus der Philosophie (1870), Logik und Wissenschaftstheori (1878), Kritischc Geschichte der Philosophie (1894), Der wert des Lebens (1916). Cursus der National und Sozial Å’konomie (1892), Kristische Geschichte der Nationalökonamie und des Sozialismus (1900), Kristische Geschichte der allgemeinen Prinzipien der Mechanik (1837), Robert Mayer, der Galilei des 19. Jahrhunderts (1934). Dühring, Personalist und Emanzipator adlý dergiyi de yayýnlamýþtýr.
ENGELS, Friedrich (1820-1895). — Marks'ýn en sevgili dostu ve ayrýlmaz mücadele arkadaþý, diyalektik materyalizmin ve bilimsel sosyalizmin ortak kurucusu ve Komünist Partisi Manifestosu'nun hazýrlanýþýnda Marks'ýn yardýmcýsý; Komünistler Ligasýnýn ve Uluslararasý Ýþçi Birliðinin ya da Birinci Enternasyonalin kurucularýndan, Marks'ýn ölümünden sonra (1883) uluslararasý iþçi hareketinin manevi önderi ve en büyük otoritesi oldu. Onun kiþiliðiyle ilgili ayrýntýlar için baþvurulacak yapýtlar, özellikle, Franz Mehring'in Alman Sosyal-Demokrasisi Tarihi (1921); gene Mehring'in Karl Marks, Yaþam Öyküsü (1920); Gustav Mayer'in Friedrich Engels'in Gençliði 1820-1851; Ernst Drahn'ýn Friedrich Engels Elkitabý (1920). Onun baþlýca deðeri, diyalektik materyalizmi geliþtirmesinde ve açýklamasýndadýr. Teorik yapýtlarý arasýnda ilk yeri felsefe konusundaki yergi yazýlarýna vermek gerekir. Bunlar proletarya düþüncesi üzerinde en kalýcý etkiler yapmýþ olan ve bugüne kadar deðerlerini yitirmek þöyle dursun, giderek artan bir önem kazanan þaheserlerdir. Engels, bu yapýtlarýnda, toplumdaki sýnýflarýn mücadeleleri ile ve üretici güçlerin geliþmesi ve doða bilimlerinin paralel ilerleyiþi ile felsefenin diyalektik iliþkilerini ustalýkla ve eþi bulunmaz bir berraklýk ve açýklýkla gösterir. Böylece, okuru, hep ayný yollardan geçirerek þu gerçeðe götürür: bütün insanlarý gerçekten kurtaran bir felsefe, ancak diyalektik materyalizm felsefesi olabilir, çünkü, yalnýz bu felsefe teorik düþünceyi idealizmin Seylla'sýndan, mekanikçi kaba materyalizmin Charybde'inden koruyabilecek vs bilginin tutarlý bir materyalist teorisinin zaferini saðlayabilecek yetenektedir. Engels'in bu konudaki baþlýca yapýtlarý þunlardýr: Anti-Dühring, Lessing tarzýnda hazýrlanmýþ, taptaze bir hava, canlýlýk, mücadeleci bir güçle dolu bu polemik yapýtý, materyalist dünya anlayýþýnýn olaðanüstü verimli bir savunmasýdýr; Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu, felsefenin Hegel'den Marks'a kadar geliþmesi üzerine parlak bir deneme yazýsýdýr. Daha az tanýnan, ama Anti-Dühring ile birlikte marksistlerin, felsefenin yeni idealist sistemlerine karþý mücadelelerinde temel bir silahý olabilecek bütün niteliklere sahip olan bir yapýtý da Doðanýn Diyalektiði'dir, Fransa'da birkaç yýl önce yayýnlanmýþ, 1873'ten 1892'ye kadar yazýlmýþ makalelerden ve parçalardan derlenmiþtir; –bazý noktalarda son bilimsel bulgularla aþýlmýþ olsa bile– diyalektik materyalizm ve onun doðru yorumu için, mücadele eden herkes için, çaðdaþ doða bilimlerinin sonuçlarýný ahenkli bir biçimde marksizmin bünyesine katma zorunluðunu kafasýna koymuþ olan herkes için tükenmez bir kaynaktýr. Öteki teorik ve yöntembilimsel yapýtlarý þunlardýr: Ýngiltere'de Emekçi Sýnýfýn Durumu (1845), Komünizmin Ýlkeleri (1847). Almanya'da Burjuva Demokratik Devrim (1850-1852), Konut Sorunu (1872), Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm (1880), Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni (1884), Tarihte Zorun Rolü (1887-1888), Erfurt Programýnýn Eleþtirisi (1891), Ýlkel Hýristiyanlýðýn Tarihi Üzerine (1894-1895). Marks ile yayýnladýklarý yapýtlar: Kutsal Aile (1845), Alman Ýdeolojisi (1845), Komünist Partisi Manifestosu (1848). Karl Marks ile Friedrich Engels'in ayný konudaki yazýlarýndan derlenen kitaplardan baþlýcalan: Gotha ve Erfurt Programlarýnýn Eleþtirisi, Felsefe Ýncelemeleri, Edebiyat ve Sanat Üzerine, Din Üzerine, Kapital Üzerine Mektuplar, Nüfus Sorunu ve Malthus. Engels'in yazýþmalarý arasýnda, K. Marks-F. Engels yazýþmasýný (9 cilt) ve Friedrich Engels-Paul ve Laura Lafargue yazýþmalarýný analým.
EULOGÝUS. — Rus metropoliti. Ýmparatorluk Dumasý üyesi, azýlý gerici, "Rus Halkýnýn Birliði" adýndaki örgütün önderlerinden, Ekim Devriminden sonra yurtdýþýna kaçtý ve orada Rusya'da çarlýk düzenini yeniden kurmak için çalýþan karþý-devrimci Rus papazlarýnýn önderlerinden biri olarak faaliyet gösterdi.
EWALD (Friedlaenger'in takma adý), Oscar (d. 1881). — Avusturyalý yazar, felsefi konular üzerine yazmýþtýr, Viyana'da felsefe kurslarýný yönetti. Öznelci, seçmeci idealist. Onun felsefesi, gerçekçi, duyumcu, deneyüstü ve metafizik fikirlerin karýþýmýndan oluþur. Bilgi kategorilerinin deneyden baðýmsýz bir deðer taþýyan, "duyusal algýlarý saf bilgi biçimine sokarak onlarý soylulaþtýran arý biçimler", "usun sonuncu eylemleri" olarak kabul eden bir öznü idealizm açýsýndan ampÝr;-okritisizme karþý savaþýr. Toplumsal felsefe ve ahlak alanýnda Ewald, sýradan bir küçük-burjuva bireycidir. Son yapýtlarýnýn birinde Ruhun Yeniden Doðuþu (1920), o, pasifist ahlaký savunur ve incili ve hýristiyan sevgisini, dünya savaþýnýn neden olduðu yoksuiluklarýn hakkýndan gelebilmek için biricik çare olarak ululaþtýnr. Ewald. açýða vurulmuþ bir inancýlýktan rahatlýk duyan bir din öðretilisidir. Baþlýca yapýtlarý; Richard Avenarius als begründer des Empiriokritizismus (1905), Kants Methodologie (1906), Kants kritischer Ýdealismus als Grundlage von Erkenntniskritik und Ethik (1908), ve Erkenntniskrittk und Erkenntnistheorie, W/issenschaftliche Beilage d. philosoph. GeselIschaft in Wien (1910). Ve bunlardan baþka bir dizi felsefe denemesi.
FARADAY, Michel (1791-1867). - Ýnorganik doða bilimleri alanýnda Ýngiliz deneycilerinin en büyüðü ve en verimlisi; ilkin kimyacýydý, sonralarý daha çok fizik alanýnda çalýþtý; Londra'da, Royal Institution'da kimya profesörü. Faraday bir nalbandýn oðluydu ve hayata bir çiftçinin yanýnda çýrak olarak baþladý. Bilim Üzerine bilgilerini kendi kendine edindi. Onun baþlýca çalýþma alaný elektrik teorisi oldu, özellikle modern elektrik teorisinin meydana getirilmesine çalýþmýþtýr. Ýndükleme akýmlarýný bulmakla (1831) elektrik teorisinde yeni bir çað açtý. Bu buluþ, sonraki elektro-tekniðin hýzlý evriminin hareket noktasý oldu. O, haklý olarak günümüzün dinamosunun babasý sayýlýr. Birçok buluþlarý arasýnda þunlarý sayalým: Iþýðýn polarizasyon planýnýn manyetik dönmesi, elektrolizin temel yasalarý, ve hepsinden önemlisi, eþit zaman süreleri içinde, ayný yoðunlukta elektrik akýmlarýnýn geçmesiyle eriyikler içinde birbirinden ayrýlan madde miktarlarýnýn, bu tözlerle eþdeðer aðýrlýklara uygun düþtüklerini kanýtlayan yasa, ve akýmýn elektroliz etkisiyle elektrik miktarlarý arasýnda orantýlýlýðý saptayan yasa. Bundan baþka Faraday, manyetizmin maddenin genel özelliði olduðunu da kanýtlamýþtýr.
Elektrolitik araþtýrmalarý sýrasýnda Faraday iyonlar teorisini saptayabildi, bu da, sonradan fizik ve kimya için çok büyük önem taþýyan bir buluþ oldu. En önemli baþarýlarý arasýna klorun, karbon asidinin vb. sývýlaþtýrýlmasýný da katmalýyýz. Onun zamanýnda bu gazlarýn gaz nitelikleri deðiþmez sanýlýyordu. Ama onun en büyük deðeri, uzaklýktaki etki teorisini çürütmesidir. O, kuvvetin doðrudan doðruya geçiþi teorisinin yerine "uzaklýktaki etkiyi" geçiren zorunlu bir ortam (ether) varsayýmýný koydu.
O. böylelikle, o zamanki doða ve elektrik anlayýþýný altüst etmiþtir. Onun elektrik anlayýþýnýn temelinde doðrudan doðruya dokunma yoluyla etki fikri, ve manyetik alan fikri, .yani "gerçekten var olan" þeyler olarak boþluðu (uzayý) dolduran elektromanyetik kuvvet çizgileri fikri vardýr. Elektriðin ve manyetizmin bir tek enerjinin sadece deðiþik çeþitlemeleri olduðunu kanýtlamakla, Faraday, Maxwell'in ünlü elektromanyetik teorisine dayanak olmuþtur. Baþlýca yapýtlarý: 1831'de ve I855'te 30 seri halinde yayýnlanan Experimental Researches in Electricity. Ayrýca: Experimental Researches in Ckemistry (1882). Gerçek þaheserler olan popüler yapýtlarý arasýnda þunlarý analým: Maddenin Deðiþik Kuvvetleri ve Bunlarýn Karþýlýklý Ýliþkileri (1873) ve Bir Mumun öyküsü (1883).
FECHNER, Gustave-Theodore (1801-1887). — Leipzig'de fizik profesörü, daha sonra ayný üniversitede doðal felsefe ve antropoloji profesörü. Fizik üzerinde çalýþmalarý özellikle galvanizm ve elektro-kimya ile ilgilidir. O, elektrik kontaðýnýn derin bir teorisini geliþtirdi ve atomistik'i coþkuyla savundu. Fechner, psiko-fizik denen þeyin, yani ruhsal olaylarýn ölçüsünde fizik araçlarýn kullanýlmasýnýn kurucusu olarak ün kazandý. O, kendisinin "psiko-fizik yasa" diye adlandýrdýðý yasayý saptayabildi. Bu yasaya göre duyu, heyecanlanmanýn logaritmasýna orantýlý olarak artar. Felsefede Fechner idealist ve doðacý bir metafiziði savundu. Bütün dünya ruhsal bir varlýktýr, gezegenlerin de bir bilinci vardýr, ama en yüksek bilinç kiþi olarak Tanrý'nýnkidir; din ve bilim birbirine baðlýdýr. Fizik alanýndaki kavramlarýnýn eleþtirisi için bakýnýz: Friedrich Engels, Doðanýn Diyalektiði. Baþlýca yapýtlarý: Elemente der Psychophysik (1860). ve Über die physikalische und philosophisehe Atomenlehre (1864). Doðal felsefe üzerine yazýlar arasýnda: Nanna oder über das Seelenleben der Pflanzen (1848). Zendavesta oder über die Dinge des Himmels und des Jenseits (1851) ve Die Tagesansicht gegen über der Nachtansicht (1879).
FERRÝ, Enrico (d. 1856). — Profesör. Lombroso ile birlikte kriminal antropolojisini kurdu, sonralarý Roma'da avukat ve parlamentoda Ýtalyan Sosyalist Partisi milletvekili. Sayýsýz yapýtlarý arasýnda: Sosyalizm ve Modern Bilim; Ýtalya'da Pozitif Kriminalist Okul; Suç, Toplumsal Bir Olay; Devrimci Yöntem.
FEUERBACH, Louis (1804-1872). — Alman filozofu, materyalist, zamanýnýn ünlü kriminalisti Paul-Anselme Feuerbach'ýn oðlu. Felsefi görüþlerinden ötürü üniversite öðretim üyeliðini býrakmak zorunda býrakýldý ve ömrünün kalan kýsmýný köyde sýkýntý içinde geçirdi. Sol-hegelcÝÝikten materyalizme geçti. "Düþünce insandan çýkmýþtýr, insan düþünceden deðil." Ýnsan doðanýn ürünüdür, din insan doðasýnýn fantezice bir yansýsýdýr. "Tanrýsýnda sen insaný bulursun, ve insanda da tanrýsýný tanýrsýn; iki þey özdeþtir." Ýnsaný yaratan Tanrý deðildir. Tanrýyý kendi suretinde yaratan insandýr. Feuerbach'ýn felsefesi, Hegel felsefesi ile Marks'ýn felsefesi arasýnda ara halkayý oluþturdu. Her ne kadar 18. yüzyýl Fransýz materyalizminden bir yerde küçümseme ile sözettiyse de Feuerbach, gerçekte, 18. yüzyýl materyalizmini, tüm erdem ve kusurlarýyla, bu materyalizmin her türlü "dinbilime" karþý duyduðu soylu, gururlu, devrimci kin ile, ve toplumsal olaylar ve hareketlerin açýklamasý sözkonusu olduðunda, idealizme eðilimi ile bu felsefenin sürdürücüsü ve yenileyicisi oldu. Toplumsal olaylar alanýnda, Feuerbach'ýn mateyalizmini tutarlý bir biçimde uygulayan, yalnýzca, bir zamanlar Feuerbach öðretilisi durumunda bulunan Marks ve Engels oldu. Ama onlar, bu materyalizmi geliþtirerek diyalektik materyalizme vardýlar. Baþlýca yapýtlarý: Das Wesen des Christentums (1841), Vorläufigc Thesen zur Reform der Philosophie (1341), Grundsäze der Philosophie der Zukunft (1342) vb.. Feuerbach konusunda bkz: Friedrich Engels, Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu.
FICHTE, Johann Gottlich (1702-1814) — Öznel idealist, "Alman Kurgusunun Mesihi". Fichte, Alman klasik felsefesinin evriminde Kant ile Hegel arasýnda bir ara yer tutar. Bir yandan, nesnel varlýðý, sadece bilincin ürünü yaparak Kant'taki maddi dünyanýn son kalýntýsý olan "kýsýr kendinde-þey"i safdýþý ederken, öte yandan soyut öznelciliðin görüþ açýsýný benimsemeye devam eder, çünkü onun "aþkýn bilinci", gerçekten onu hiç bir zaman kavrayamamaksýzýn daima görevin "sonsuz ilerlemedeki" hedefine yönelme eðilimi gösterir. Fichte'nin felsefesi için, eylemin aný, özellikle niteliði belirleyicidir. Felsefesinin derin toplumsal güdülerine göre, Fichte, Alman burjuvazisinin, belirli tarihsel durumundan çýkamayan ve bu yüzden de baþka halklarýn yaþýný içerisinde uyguladýklarý devrimi, kafasý içinde yapmak için, ideal'e sýðýnan bu burjuvazinin önde gelen bir temsilcisi sayýlmalýdýr. Daða yasasýnýn, bir "örgenlenen ve örgenleyici bütün" olarak devlet kavramýna deðgin bir fikirler karýþýmýný oluþturan Fichte'nin sosyal-politikadaki görüþ açýsý, onun gençliðinde fikirlerini coþku ile savunmuþ olduðu Fransýz Devriminin damgasýný taþýyan bir çeþit küçük-burjuva "ussal sosyalizme" varýr. Baþlýca yapýtlarý arasýnda: Grundlage der Gesamten Wissenschaftslehre (1794), Beiträge zur Berichtigung des Urteils des Publikums über die Franzäsische Revolution (1793). Grundlage das Naturechts (1796), Der Geschlossene Handelsstaat (1800).
FÝSCHER, Kuno (1824-1907). — Alman Filozofu, hegelci, Geschichte der Philosophie in Einzeldarstellungen (10 cilt, 1898-1910) adlý yapýtýyla tanýnýr.
FOURNÝERE, Ergene (1857-1914). — Fransýz sosyalisti, Paris belediye meclisi üyesi ve milletvekili, Revue Socialists'in baþyazarý. Baþlýca yapýtlarý: l'idéalisme social (1898), Essai sur 1'Ýndividualisme social (1901), l'Ame de demain (1902), les Théories socialistes au XIX. siècle (1903).
FRANCK, Adolphe (1809-1893). — Fransýz filozofu, seçmeci metafizikçi, 1854'ten 1881'e kadar Collège de France'da doðal hukuk ve kiþi hukuku profesörü. Baþlýca yapýtý: la Cabale ou philosophie religieuse des Hébreux. Birçok bilim adamýnýn iþbirliði ile Franck, Dictionnaire des sciences philosophiques"ý (1844-1852) yayýnladý. Le Communisme Jugé par l'Histoire (1849) adlý yapýtýnda 1848 devriminden önceki ve sonraki dönemin komünist ütopyalarýný eleþtirir.
FRANK, Philippe. — Prag Yüksek Teknik Okulunda profesör. kantçý.
FRASER, Alexandre Campbell (1819-1914). — Edinburgh'da profesör, Ýngiliz filozofu, tanrýtanýr. Baþlýca yapýtý: (Berkeley'in yapýtlarýnýn yayýnlanmasý dýþýnda) Philosophy of Theism (1895-1897).
FRIEDLANDER. — Bkz: Ewald.
GASSENDÃŽ, Pierre (1592-1655). -- Fransýz fizikçisi, matematikçi ve füozof. Epiküros'un atomistik mekanist doða teorisini yeniledi ve geliþtirdi. Gassendi, modern fizik kavramlarýnýn öncüsü sayýlabilir.
GOGOL, Nikolay Vasilyeviç (1809-1852). — Ukrayna asýllý Rus romancýsý ve oyun yazarý. I832'de Taras Bulba'yý ve sonra, 1834'te, öykülerini yayýnladý. 1836'da Müfettiþ adlý komediyi yazdý. 1842'de ölü Canlar'ý. Bunlar Rus yazýnýnýn önde gelen yapýtlarýdýr. Gogol. doðacý okulun baþlýca temsilcilerinden biri ve zamanýnýn en büyük nesircisiydi.
GRASSMANN, Hermann Günther (1809-1877). — Ünlü Alman matematikçisi ve dilci; Stettin kent lisesinde matematik ve fizik öðretmeni. Tanrýbilim ve felsefe eðitimi gördü ve ayný zamanda. kiþisel çalýþmalarýyla matematik ve fizik üzerine bilgüer edindi. Matematik alanýnda, Grassmann, çað açan çalýþmalar yaptý, çok boyutlu geometriyi kaleme alan ilk kiþi oldu ve n boyutlu uzayý da ilk kez o tanýmladý. Baþlýca yapýtý olan Die Wissenschaft der extensiven Grössen oder die Ausdehnungslehre (1844). Baþtan sona yeniden kaleme alýnmýþ olan 2. baskýsým (1862), bir üçüncü baský (1878) izledi. Bu baskýya konulan Ek'in baþlýðý: Verhältnis der nicht-euklidischen Geometrie zur Ausdehnunglehre (1818) idi. Bu yapýtýnda Grassmann, bugün artýk özel bir önem kazanmýþ olan vectoriel ve tensoriel hesabýn temellerini attý. Grassmann, Aritmetik Elkitabt (1861), adlý yapýtýnda aritmetiðe bilimsel bir temel kazandýrdý. Felsefede, baþlangýçta, Liebniz'e baðlý idi, ama sonra baðýmsýz hareket etti. Matematik üzerine yapýtlarý özgün ve diyalektik bakýmdan deðerli birçok fikirler içerir. Lenin'in sözünü ettiði Mach'ýn, Bilgi ve Yanýlgý adlý yapýtýna tam metin alýnan Alan Teorisi'ndeki pasajda, Grassmann'ýn bilgi teorisinde materyalist görüþ açýsý en iyi biçimde belirmektedir. Ýþte pasaj: "Bütün bilimlerin en genel bölünümü gerçek bilimlerle biçimsel bilimler arasýndaki bölünümdür; bunlardan ilki, baðýmsýz olarak düþünceye karþý gelen ve doðruluðu düþüncenin kendisiyle uyumluluðu ile saptanan varlýðý, düþüncede yansýtýr; biçimsel bilimlerin ise konusu, bizzat düþüncenin yarattýðý þeydir (Das durch das Denken selbst Gesetzte) ve doðruluðu, düþünce iþlemlerinin kendi kendilerine uyumluluðu ile saptanýr. Düþünce, ancak varlýkla baðýntýsý yüzünden ona karþý durduðundan, onunla yansýdýðýndan vardýr. Ama varlýk, gerçek bilimlerde baðýmsýz bir þeydir, kendi kendine, düþünce dýþýnda vardýr. Biçimsel bilimlerde ise varlýk, yenilenen bir hareketle kendi kendini yeniden düþünen düþüncenin yaratýðýdýr; kendi kendine karþý gelen bir varlýk gibi, özel bir nesne gibi." (Ausdehnungslehre, 1844, s. xix.) Dýþ dünyanýn nesnelliði ve gerçekliði burada kusursuz bir açýklýkla savunuluyor. Bu pasaj, ayný zamanda, Mach'ýn Grassmann'ý ampiryokritisizmin bir öncüsü olarak göstermede ne kadar yanýldýðýný ve Lenin'in de Mach'ý bu konuda uyarmada ne kadar haklý olduðunu gösterir. Yukarýda sözü edilenlerden baþka, Grassmann, bilimsel dergilerde, matematiðin ve fiziðin çeþitli konulan üzerine incelemeler yayýnlamýþtýr.
GRÜN, Charles (1817-1897). — Alman yazar, Feuerbach'ýn öðretilisi, "gerçek sosyalizm" olduðunu iddia eden akýmýn baþlýca temsilcilerinden. 1842 Prusya Ulusal Meclisi üyesi olarak ilkin solda yer aldý, sonralarý burjuva demokrat olarak kaldý. Franz Mehring, Grün'ü þöyle nitelendirir: "Sözcüðün en olumsuz anlamý ile bir Alman yazar, usta stilci, ama kendini beðenmiþ, yüzeysel, iddialý." Baþlýca yapýtý, Fransa'da ve Belçika'da Toplumsal Geliþme (1845), Marks tarafýndan amansýz biçimde eleþtirildi. Marks, Proudhon üzerine ünlü mektubunda. Grün'ün filozofluðundan þöyle sözeder: "Onun bir Alman felsefe profesörü olarak bana olan üstünlüðü þuydu ki, kendisi de bu konudan hiç bir þey anlamýyordu." Grün, Feuerbach'ýn mektuplarýný yayýnlamýþtýr.
GÜNTHER, Sigmund (1878-1923). — Münich Yüksek Teknik Okulunda profesör. Doða bilimleri tarihine büyük katkýlarda bulundu. Özellikle astronomi ve jeoloji alanlarýnda. Baþlýca yapýtlarý: Handbuch der mathematischen Geographie (1890), Geschichte der anorganischen Naturwissenschalten im XIX. Jahrhundert (1901), Gescheichte der Erdkunde (1904), Vergleichende Mond-und Erdkunde (1911).
HAECKEL, Ernst (1884-1919). — Militan materyalizmin Almanya'daki en ünlü temsilcisi, biyolojide, Darwin'in dönüþümcülük teorisinin esasý konusunda reform yapan 19. yüzyýlýn ikinci yarýsýnýn en büyük zoologu, Yena Üniversitesinde zooloji profesörü, "Alman Birciler Derneði"nin kurucusu ve fahri baþkaný. Onun materyalizm uðruna yiðitçe savaþý, on yýllar boyunca, uluslararasý felsefe tartýþmalarýnda ön planda yer aldý ve bütün gericilerin, papazlarýn, mumyalaþmýþ profesörlerin ve darkafalý burjuvalarýn öfke fýrtýnasýna neden oldu. Onun halk için yazýlmýþ çok sayýdaki polemik yapýtlarý özellikle en geniþ çevrelerce okunan Evrenin Sýrlarý ve Yaþamýn Harikalarý adlý kitaplarý dolayýsýyla, felsefe, halk toplantýlarýnda, okulda, kilisede, parlamentoda sahneye çýkýverdi. Kuzey Almanya'da junkerlerin Prusya devleti, güneyde Katolik Papazlar savaþa giriþtiler. Sloganlarý þuydu: Ýnsanlýðýn kutsal iyiliði için, geleneklerin bozulmasýna karþý, ayaktakýmýnýn tahakkümüne karþý! Haeckel kendi evren anlayýþýný "bircilik" diye adlandýrýr, bununla kastettiði, ruhsal olaylar dahil, bütün doða olaylarýnýn, yüksek "nesne" kavramý içinde sentezidir. "Nesne"nin belli baþlý nitelikleri madde ve enerjidir; bunlar üzerinde egemen olan yasa, enerjinin ve maddenin sakýnýmý yasasýdýr. Tüm doða kuvvetlerinin "birliði" ve "nesne yasasýnýn her þeye hükmeden gücü", Haeckel'e göre, kaçýnýlmaz olarak "metafiziðin üç dogmasýnýn: Tanrý, özgürlük ve ölümsüzlük dogmalarýnýn yýkýlýþýna götürür." Bunlar "üç þairane imaj"dan baþka þey deðildir. Haeckel, sonralarý, nesnenin üç nitelik taþýdýðýný ileri sürdü. Kuvvet, madde ve duyu, ve o, evren anlayýþýný özdekçi bircilik olarak adlandýrdý. Onun baþlýca erdemi, hiç bir istisna tanýmayan bir belirlenimciliði ve deneyi gerçek bilginin tek kaynaðý olarak hararetle soruþturmuþ olmasýdýr. Biyoloji kolunda Haeckel'in yenileyici bir etkisi oldu: 1° Darvrin'in doðal seçme teorisini güçlü bir biçimde savunarak, ve zooloji ile botaniði mantýklý bir tarzda evrim teorisine yönelterek; 2° Ýlk organizmalarý inorganik maddeden çýkartan özgün üreme teorisini (hétérogonie) coþkuyla savunarak; 3° Organizmalarýn, bireysel evrimlerinde atasal evrim yoluyla (ontogénie) atalarýnýn evrim aþamalarýndan (phylogénie) geçtiklerine deðgin yasayý belirli bir tarzda kavrayýp yaratarak (Haeckei bu yasaya "biyogenetiðin temel konusu" der); 4° Tüm hayvanlar ve bitkiler dünyasýnýn atasal evriminin ilk genel açýklamasýný yaparak; 5° insanýn maymundan geldiði teorisini parlak biçimde geliþtirerek ve halkýn anlayacaðý biçimde ifade ederek, kendi özel yumuþakçalar anatomisi ve filojenisi alanlarýnda Haeckel bir dizi temel monografiler yazmýþtýr. Haeckel'in güçlü ve zayýf yanlarý hakkýnda bir fikir edinmek için Engels'in Doðanýn Diyalektiði'ne bakýnýz. Baþlýca yapýtlarý: Halkýn anlayacaðý açýklýkta yazýlmýþ olanlar arasýnda: Über die Entwicklungslehre Darwins (1863), Generelle Morphologie der Organismen (1866); Natürliche Schöpfungsgeschichte (1868), Anthropogenie oder Entwicklungsgeschichte des Menschen (1874), Gesammelte populäre Vortrage (1902), Der Monismus als Band zwischen Religion und Wissenschaft (1892), Über unsere gegemvärtige Kenntnis vom Ursprung des Menschen (1898); Die Welträtsel (1899), Kunstformen der Natur (1904), Die Lebensmunder (1904), Der Kampf um den Entwicklungsgedanken (1905), Monismus und Naturgesetz (1906). Unsere Ahnenreihe (1908), Monistiche Bausteine (1913), Gottnatur (1914) ve Die Entwicklungsgeschicte einer Jugend (1921).
HARTMANN, Eduard de (1845-1906). — Klasik dönem sonrasý Alman idealist filozofu. Eski muhafýz topçu subayý olan Hartmann, ordudan ayrýldýktan sonra (1865), resmi bir kürsüde yer almadan bilimle uðraþtý. Felsefenin temel kavramý, Schopenhauer'in "kör" iradesiyle, Hegel'in akýlcý "düþünce"sinin bir karýþýmýný oluþturan "bilinç-dýþý" kavramdýr. Onun felsefesi, büyük toprak sahipleriyle (irade) burjuvazinin (düþünce) ittifakýnýn ideolojik yansýsýdýr, ama burjuvazinin junkerlere boyun eðmesi koþuluyla. Baþlýca yapýtý, Philosophie des Unbewusten (1869). Bu yapýtta tüm teorisini açýklamýþtýr. Hartmann birçok baþka yapýt da yayýnlamýþtýr, bunlar arasýnda, Die Weltanschauung der modernen Physik, Leipzig 1902, yer alýr.
HAYM, Rudolf (1821-1901). — Filozof ve tarihçi. 1848'de Frankfurt Ulusal Meclisi üyesi olarak ortanýn saðýnda yer aldý. 1850'de, Berlin'de, Konstitutionelle Zeiturýg'un baþyazarlýðýný yaptý. Haym, 1851'de, Halle'de felsefe ve Alman yazýný tarihi derslerine baþladý ve 1858'den 1864'e kadar Preussische Jahrbücher'i yayýnladý. Alman felsefesinde onun baþlýca rolü, Hegel felsefesini itibardan düþürmeye baþlamasýndadýr – ama daha yüksek bir felsefi kavram ileri sürerek deðil, darkafalý burjuva yavanlýklarýyla. Yapýtlarý: Feuerbach und die Philosophie, Ein Betroy zur Kritik beider (1847), Hegel und seme Zeit (1857), A. Schopenhauer (1864), Die Romantische Schule (1870).
HEGEL, Georg, Wilhelm Friedrich (1770-1831). — Büyük Alman idealist filozofu. Ýdealist bir biçimde kavradýðý diyalektik yöntem dolayýsýyla büyük, ama özünde nesnel bir idealisttir. Ona göre, tarihte ifadesini bulan mutlak akýl (neden), mutlak fikir, ilk ilke ve bu deðiþmeyle (Anderssein in sich) ruh biçiminde kendisine geri dönmek üzere doðada doðrudan "kendini açýða vuran" biricik gerçektir. Kendinde-fikir, doðanýn ve tarihin yaratýcýsýdýr: Mutlak fikir, böylelikle, dünya yasalarýný oluþ olarak meydana çýkarýr, gerçeklik diyalektik-mantýksal geliþmenin aþamalarýný yansýtýr. Hegel sistemi, bu anlamda, kamumantýkçýlýk (panlogisme) olarak nitelendirilir. Düþünce, onda, tek ve biricik özne, gerçek varlýk, sadece yüklemdir. Mutlak fikir, tüm insanlýk tarihinin temelindedir, ama bu, evrenden önceki varlýðýnda, soyut ve mistik örtüsü içinde, hýristiyanlýðýn kiþi olarak Tanrýsýndan baþkasý deðildir. Hegel'in "fikir"inin bu niteliðini saptayan Feuerbach oldu. Marks da, ilk olarak, özne-nesnenin doðada ve insan toplumunda birliðini saptayarak ve özellikle diyalektiðin devrimci özünü ortaya çýkararak, Hegel'in diyalektiðini ayaklarý üzerine oturttu. Baþlýca yapýtlarý: Phänomenologie des Geistes (1807), Wissenschaft der Logik (1812-1816. 3 cilt,), Encyklopadie der Phüosophischen Wissenschajten (1817), Grundlinien der Philosophie des Rechts (1820), Sämtliche Werke (1834-1845, 18 cilt).
HEINZE, Max (1835-1909). — Liepzig'de profesör, ikici-tanrýcý bir görüþü savundu. Überwerg'in eseri Grundriss der Geschichte der Philosophie'yi yayýmladý ve tamamladý. Öteki yapýtlarý: Zur Erkenntnislehre der Stoiker (1880), Vorlesungen Kants über Metaphysik (1894).
HELLFOND, Ossip Ignatiyeviç (d. 1868). — Hekim ve yazar, takma adý Yelniyev; pek az yazmýþtýr. Lenin'in sözünü ettiði yapýtýndan baþka, 1906'da, Obrazovaniye dergisinin Mayýs sayýsýnda "Bilginin Ampiryokritikçi Teorisi Üzerine" baþlýklý bir yazý yazdý ve bunda Hans Cornelius'un Felsefeye Giriþ'inde ileri sürdüðü görüþlere karþý çýktý.
HELMHOLTZ, Hermann (1821-1894). — 19. yüzyýlýn en büyük doða bilginlerinden. Çok geniþ kültürlü Alman fizikçi ve fizyologu; bu bilim kollarýnda ön planda yer tutar; ilkin askeri hekimdi, sonradan Berlin Sanatlar Akademisinde anatomi profesörü oldu. Daha sonra Königsberg'de fizyoloji profesörü, Bonn ve Heidelberg'de ayný kürsüde bulundu: sonunda. 1871'de, Helmholtz, Berlin Üniversitesinde fizik profesörüdür ve 1887'den sonra da, Charlottenburg'da Ýmparatorluk Fizik ve Teknoloji Enstitüsü baþkanýdýr. Helmholtz, sonraki baþlýca çalýþma alaný olan teorik fizikte olsun, duyular fizyolojisi alanýnda ve matematikte olsun, doða bilimlerini bir dizi klasik ihtira ile zenginleþtirdi. Geometrinin temelleri üzerine denemeleriyle dikkat çekmiþtir. Bu çalýþmalarýnda Kant'ýn önsel görüþ noktasýna karþý geometrik aksiyomlarýn kökeni konusunda geometrinin temellerinin ampirik niteliðini belirtiyor ve eðer deneyler dcðrularsa, öklidci olmayan bir uzay teorisinin mümkün olabileceðini yani bir "fizik geometri"yi kabul ediyor. Hayatýn kaynaðý konusunda Helmholtz, canlýnýn sonsuz olduðu görüþünü savunmuþ, yeryüzünde canlýlarýn kaynaðýný göksel cisimlerin tohumlarýnýn baþka göksel cisimlere geçmesiyle açýklamýþtýr. Onun bilgi teorisinde materyalist fikirlerle kantçý fikirler arasýndaki çeliþki hakkýnda bir fikir edinebilmek için, büyük bilimsel incelemelerinden baþka, þu yapýtlara bakýnýz: Über die wechselwirrkung der Naturkräfte (1854), Über das sehen des Menschen (1855), Über das Verhaltnis der Naturwissenschaften zur Gesamtheit der Wissenschaften (1862), Über die Tatsachen die der Geometrie zugrunde liegen (1868). Über das Ziel und die Portschrifte der Naturwissenschaft (1869), Über den Ursprung und die Bedeutung der geometrisehen Aniome (1870). Induktion und Deduktiun (1873), Die Tatsachen in der Wahrnehmung (1878), Zahlen und Messen (1887). Fizikçi ve filozof olarak Helmholtz hakkýnda Engels'in eleþtirileri Doðanýn Diyalektiði'nin birçok pasajlarýnda bulunabilir. Helmholtz Vorträge und Reden (1903) adlý yapýtýyla büyük ün yapmýþtýr. Bilgi teorisi üzerine en önemli yapýtlarýndan bazýlarý, Hermann von Helmholtz Schriften zur Erkenntnistheorie (192!) adlý kitapta bulunabilir. Matematikçi Leo Königsberger, Helnýholtz'un büyük bir biyografisini kaleme almýþtýr: Hermann von Helmholtz.
HERAKLÝTOS (MÖ 544-475). -- "Obscur" (Karanlýk, Anlaþýlmaz) diye de adlandýrýlýr. Anadolu'da bir ticaret kenti olan Efes'te yaþadý. Antikçaðýn en büyük diyalektik çilerinden biri idi. Ona göre, oluþ, sondan sonsuzluða ve tersine devamlý geçiþ, karþýtlarýn birbirine geçtiði biricik sonsuz süreci, varlýðýn ve yokluðun birliðini, dünyanýn özünü oluþturur.
Heraklitos, her þeyin bu istikrarsýzlýðýnda, her varlýðýn bu sürekli deðiþmesinde, evrenin en genel yasasýný gördü. Her þey akar. Hiç bir þey durmaz. Öyle ki, "Biz ayný nehre iki kez giremeyiz.". Evren, savaþ ve barýþtýr, yaz ve kýþtýr, med ve cezirdir. tokluk ve açlýktýr vb.. Evrenin egemen ilkesi olan çeliþki, Heraklitos'a göre her þeyin özündedir, öyle ki varolan her þey ancak karþýtlarýn birliði olarak varolabilir, "Her þey Bir'den, Bir de her þeyden çýkar."
HERÝNG, Ewald (1834-1918). - Ünlü fizyolog, Leipzig Üniversitesinde profesör. Hering, duyular fizyolojisi üzerine, her þeyden önce, ýþýk ve renklerin algýsý teorisi üzerine önemli çalýþmalar yapmýþtýr. Felsefede Hering, tutarsýz bir öznel idealizmi savundu. Ünlü küçük yapýtý, Organik Maddenin Bir Ýþlevi Olarak Bellek'te (1870), Hering, canlý nesnenin bellek biçimi altýnda her türlü uyarmalarý biriktirme özelliðine sahip olduðu fikrini geliþtirmiþtir. Bu teori, sonralarý zoolog R. Semon tarafýndan geniþ ölçüde geliþtirildi. Ama bu teori, materyalizmden yana doða bilginlerinin çoðunluðu tarafýndan biçimsel andýrýþtýrmalara dayanan antropomorfist bir öðreti olarak reddedilmiþtir.
HERTZ, Henri (1867-1894). — Fizikçi. Bonn'da teorik felsefe profesörü. Bilime yeni çýðýrlar arayan Hertz, Maxwell'in ýþýk teorisini deneylerle doðrulayarak bu teorinin kesin zaferini saðlamýþtýr. Hertz, ýþýk dalgalarýnýn çok kýsa dalgalý elektromanyetik titreþimler olduðunu kanýtlamýþtýr. Uzun elektrik dalgalar üreterek ve bunlarýn uzayda yayýldýklarýný saptayarak Hertz, telsiz-telgrafýn temelini atmýþtýr. "Doða olaylarýný, mekaniðin basit yasalarýna indirgemeye" çalýþan doðacý eðilimin baþlýca temsilcisidir. Onun bilgi teorisinde yönelimi, Kant'ýn teorisiyle bazý noktalarda birleþir. En çok tanýnan yapýtý olan Mekaniðin Ýlkeleri'nde (1894), Hertz, kuvvet fikrini bir yana iten bir mekanik geliþtirmeye çalýþtý. Onun ünlü Iþýk ile Elektrik Arasýndaki Baðýntý Üzerine konferansý, ýþýðýn elektromanyetik teorisinin temellerine halk dilinde bir giriþ niteliðindedir. Ayrýca bkz: Gesammelte Werke (1894-1895).
HEYFELDER, Victor. — Lenin'in alýntý yaptýðý Helmholtz üzerine bir yapýtýn yazarý.
HIBBEN, John Grier (d. 1861). — Amerikan filozofu. 1912'den beri Princeton Üniversitesi rektörü. Hibben, baþka yapýtlarý arasýnda, Hegel üzerine Hegel'in Mantýðý, Bir Yorum Denemesi adlý bir kitap yazmýþtýr. 12 ciltlik Epochs of Philosophy adlý bir koleksiyonun yayýmcýsýdýr.
HÖCHBERG, Karl (1853-1884). — Reformist eðilimde sosyalist yazar, Eugene Dühring'in öðretilisi. Höchberg Heidelberg'de ve Zürich'te felsefe okumuþtur. 1875'e doðru Alman sosyal-demokrasisine katýldý, ama diyalektik materyalizmi ve bilimsel sosyalizmi ve özellikle sýnýf mücadelesi fikrini, proletaryanýn sýnýf partisinin gerekliliðini hiç bir zaman benimseyemedi. Onun için çok kez Marks ve Engels ile çatýþmýþtýr. Karl Marks, Sorge'a yazdýðý bir mektupta, Höchberg'in "sosyalizme üstün bir düþünsel yönelim vermek isteyen" ve sosyalizmin maddi temeli yerine "adalet, özgürlük, eþitlik ve kardeþlik gibi tanrýlarýyla modern bir mitoloji yerleþtirmek isteyen aþýrý ölçüde kurnaz doktorlar türünden" olduðunu yazmýþtýr. Höchberg'in Zukunft adlý yazýsý üzerine Marks, þu kesin yargýyý vermiþtir: "Dünya, onun, kendisine alçakgönüllü havalar veren bir küstahlýkla kaleme alýnmýþ geleceðe ait programý kadar sefilce bir þeyi ender görmüþtür." Makaleleri yukarýda adý geçen dergilerde yayýnlanmýþtýr.
HOLBACH, Paul-Henri Dietrich, baron (d. 1723-1789). — Macar asýllý bir baronlar ailesinden olan Fransýz materyalisti. Eðitimini, gerçek yurdu haline gelen Fransa'da yapmýþtýr. Holbach, Diderot ile birlikte Ansiklopedi'nin hazýrlanmasýnda etkin rol oynamýþtýr. Ansiklopediye doða bilimleriyle ilgili makaleler, notlar yazdý. Holbach'ýrý salonu, Fransa'nýn o zamanki en büyük düþünürlerinin buluþma yeriydi. Tiers état devrimci ideolojisi, sonralarý 18. yüzyýl Fransýz materyalizmi diye adlandýrýlacak olan felsefenin ilkeleri bu salonda birkaç dostun dar çevresi içinde formüle edildi. Onun yapýtlarýnda mekanik materyalizm, sistemli ve tam ifadesini buldu. Holbach, ikiciliðe, evrenin ikileþmesine karþý çýkmýþtýr. Ýnsan ancak doðanýn gerekli ürünüdür. Doða, madde ve harekettir. Madde duyu örgenlerimiz üzerine doðrudan ya da dolaylý olarak etki yapan þeydir. Tinselci ve tanrýbilimci sistemler, insan kafasýnýn yarattýðý saçma þeylerdir, insanýn bilisizliðinin bunda çýkarý olanlar tarafýndan, özellikle kilise tarafýndan çoðunluðun büe bile aldatýlmasýnýn ürünüdür. Baþlýca yapýtý, 1770'te yayýnlanan Système de la nature'dür (bu yapýtýn, o dönemde, olaðanüstü bir devrimci etkisi oldu). Ayrýca Plehanov'urý Materyalizmin Tarihine Katký'sýna bakýnýz.
HÖNÝGSWALD, Richard (d. 1875). — Breslau Üniversitesinde profesör. Yeni-kantçý. Yapýtlarý: Über die Lehre Humes von der Realität der Ausseýýdinge (1904), Zur Kritik der Machschen Philosophie (1903), Beitrage zur Erkenntnistheorie und Methodologie (1906), Die Philosophie des Altertums (1917) vb..
HOULLEVIGUE, Louis (d. 1863). — Aix-Marseille Üniversitesinde gene! fizik profesörü. Baþlýca çalýþma alan radyo-fizik, termo-elektrik, elektroliz. Baþlýca yapýtlarý: leçons d'electricité ap-pliquée (1899). Evolution des sciences (1908) ve Matière (1903).
HUME, David (1711-I776). — Ýngiliz filozofu, felsefede þüpheci ve bilinemezci, aktif bir siyaset adamý oldu, toplum ve ekonomi sorunlarý üzerine denemeler yazdý ve özgün bir tarihçi idi. Onun felsefesi Locke'un deneyci felsefesiyle baþlayan ama sonra Berkeley'in öznelciliðine dönen ve sonunda bütün temel sorunlarda görüngücülükten ve bilinemezcilikten yana bir tutum benimseyen, yani bilgi yokluðunu doðrulayan teoriyi esas sayan Ýngiliz burjuvazisine özgü düþüncenin evrim ve yöneliminde en yüksek noktayý oluþturur. Hume, Berkeley gibi nesneyi yadsýmakla kalmýyor, nedensellik iliþkilerimizi. alýþkanlýklarýmýzýn koþullandýrdýðýný ve bir öznel gereksinme duygusundan ileri geldiðini söyleyerek, "akademik þüpheciliðini" þeylerin nedensel iliþkilerine yayýyor. Ýrlandalý papazýn tinsel özü, onun "ben"i, Hume'de de bir duygular ve tasarýmlar demetine indirgeniyor. Çünkü o, ruhsal yaþamýmýzýn tüm mekanizmasýný çaðrýþýmlar görüngüsü ile açýklýyor. Bir dýþ alem varsayýmý, onda öznel açýklamasýný özel bir "inanç"ta buluyor. Hume'ün kavramlarý, bir yandan 19. yüzyýl olguculuðu için geniþ dayanaklar saðlarken, öte yandan Kant'a "eleþtiri yönteminin yardýmýyla" bilgi sorununu koymasýna olanak saðlýyor. Marks'ýn Ekonomi Politiðin Eleþtirisine Katký'sýnda tahlil ettiði para teorisi, Hume'ün teorisinin iktisadi iliþkilere uygulanmasýdýr. Ona göre para, esas temel sürecin yerini alan þeylerin yüzeysel görünümünün aldýðý burjuva anlayýþýna uygun olarak, simgelerden ibaret bir þeydir. Baþlýca felsefi yapýtlarý: Ýnsan Tabiatý Üzerine Ýnceleme (1739-1740), Ýnsan Aklý Üzerine Araþtýrmalar (1748).
HUXLEY, Thomas Henry (1825-1895). — Büyük etkinliði olan Ýngiliz doða bilgini. Londra'da Royal Institution'da Kraliyet Cerrahlar Okulunda biyoloji profesörü; Royal Society ve Kraliyet Bilimsel Eðitimi Teþvik Komisyonu üyesi; doða bilimleri üzerine halk dilinde yazý yazan ünlü yazar. Onun bilimsel araþtýrmalarý zoolojinin ve antropolojinin çeþitli alanlarýný kucaklar. Onun ünü, Ýngiltere sýnýrlarýný aþmýþ ve dünyaya yayýlmýþtýr, çünkü o, evrim teorisini ve özellikle darvinciliði, gerici profesörlere ve kilise kodamanlarýna karþý coþkuyla savunmuþtur. O, kendisini "Darwin'in genel acentesi" diye nitelendirirdi. Huxley, özellikle insanýn maymun kökenden geldiðini savunmuþ ve bu tezi, 1863'te ilk kez bilimsel olarak tanýtlamýþtýr. Kalabalýk iþçi dinleyiciler önünde birçok bilimsel konferanslar vermiþtir. Felsefede Huxley, sözde kamuoyunun geleneklerine boyun eðen ve böylelikle egemen sýnýflarýn halk yýðýnlarýný din afyonuyla zehirlemelerini kolaylaþtýran Ýngiliz doða bilginlerinin kararsýzlýðýný, tutarsýzlýðýný ve kaypaklýðýný göstermiþtir. Onun felsefesi, bilimdeki ilerlemelere ve Hume'ün fikirlerine dayanan materyalist bilgilerin bir karýþýmýdýr. Tanrýnýn varlýðý sorunu önünde duran ve bu sorunu çözümü olanaksýz' bir þey sayan evren anlayýþýný ifade etmek için kullanýlan "bilinemezcilik" terimini ilk o kullanmýþtýr. Birçok bilimsel elkitabýnýn yazarý olan Huxley, halk dilinde kaleme alýnmýþ yapýtlar da vermiþtir. Bunlardan en ünlüleri þunlardýr: Ýnsanýn Doðadaki Yeri Hakkýnda Gözlemler (1863); Organik Doðadaki Olaylarýn Nedenleri Üzerine Bilgimiz (1865), Halk Konferanslarý Olarak Fizyoloji Eskizi (1866).
JAMES, William (1842-J910). — Amerikan filozofu, pragmacýlýk ve çoðulculuk denen okullarýn yaratýcýsý. Doða bilimlerinde belirlenimciliðe karþýdýr. "Pratik nedenlerle'" James, metafizik gerçekçiliðe karþý çýkmaya "karar veriyor" ve onsuz "doðru yolu izlemenin hiç bir yaran, hiç bir çekici ve soylu yaný kalmayacaðýndan", dini savunuyor. Bütün özellikleriyle James'in felsefesi, Amerikan burjuvazisinin, Kuzey-Güney arasýndaki savaþtan sonra o hýzlý iktisadi ve toplumsal evriminin bir ürünüdür. Yani pratikte feodal kalýntýlarýn yolunu engellemediði ve teoride her türlü metafizik önyargýlardan kurtulmuþ olarak, "pervasýz zenginleþ" özdeyiþini, hayatta kendine incil yapan bu burjuvazinin muazzam ölçüde artmýþ olan gücünün ve giriþim ruhunun ifadesidir. James'e göre, kavramlarýmýz, "baþarýya inancýn" desteklediði "çalýþma varsayýmlarýdýr. Ama "baþarýya inançtan", "inancýn baþarýsýna" ancak bir adýmlýk yol vardýr, ve böylece ayýrdedici özelliði, tamamen Amerikan'vari bir pervasýzlýk olan onun pragmacýlýðý, bir gizemciliðe varýr ve bundan doðan dinsel duygularýn tatmini, Amerikan iþ hayatýnýn (business) ayrýlmaz bir parçasýný oluþturur. Bu felsefede, tekniðin ve ekonominin çok hýzlý geliþmesiyle. Amerikan yaþamýndaki din þarlatanlýðýnýn aslýna uygun bir yansýmasý ve kendine özgü sentezi vardýr. Baþlýca yapýtlarý: Psikolojinin Ýlkeleri (1890). Ýnanç Ýradesi (1896), Pragmatizm (1907).
JAURÈS, Jean (1859-1914). — Fransýz siyaset adamý, Fransýz Sosyalist Partisinin önderlerinden ve bu partinin en büyük hatibi. Toulouse Üniversitesinde profesörlük eden Jaurès. parlamenter politikaya 1085'tc girdi. Ýlkten ýlýmlý bir yol izledi, ama bir süre sonra sosyalist harekete katýldý, 1892'de yeniden milletvekili seçildiði zaman, sosyalist partinin etkin bir üyesi olmuþtu. Bununla birlikte, Jaurès, marksizmi ancak ihtiyatla kabul etmiþ ve onu felsefi idealizm ile baðdaþtýrmaya çalýþmýþtýr. 1899'da, sosyalist Millerand'ýn "Komün'ün kasabý" Galliffet'in yanýnda katýldýðý Waldeck-Rousseau kabinesi kurulduðu zaman, Jaurès, bu kabineyi desteklemeyi gerekli gördü ve "ministarialisme" (hükümete sosyalist bakan verme taktiði) denen tutumu savundu. Sadece Fransýz sosyalistleri arasýnda deðil, ayný zamanda Enternasyonalde de çok tartýþýlan bu sorun. 1904'te Sosyalist Enternasyonalin Amsterdam kongresinde Jaures ile Bebel arasýnda sert çatýþmalara neden oldu. Jorecilerin Rouen kongresinden (1905) baþlayarak o, Birleþmiþ Sosyalist Partinin tanýnmýþ liderlerinden biri oldu. 1904'de þimdi Fransýz Komünist Partisinin organý olan L'Humanité'yi kurdu. Jaurès parlamentoda militarizme karþý mücadele etti ve halklar arasýnda dayanýþmanýn savunucusu oldu. 31 Temmuz 1914'te Birinci Dünya Savaþýnýn ilan edildiði gün, savaþ taraftarlarýnýn kýþkýrttýðý Raoul Villain tarafýndan öldürüldü. O, II. Enternasyonalde demokratik ve reformist sosyalizmin en yüksek ve en etkili temsilcilerindendir. Baþlýca yapýtlarý: (gazetecilik ve parlamento çalýþmasý dýþýnda) Histoire de la Révolution Française (1901-1904), L'Armeé nouvelle ve daha birçok baþka yapýt.
JERUSALEM, Wilhelm (1854-1925) — Viyana Üniversitesinde profesör, ikici ve tanrýcý bir felsefeyi savunur. Baþlýca yapýtlarý: Lehrbuch der empirischen Psychologie (1888), Einleitung in die Philosophie (1899), Der kritische Idealismus und die reine Logik (1905).
JOULE, James Prescott (1818-1889). — Büyük Ýngiliz doða bilgini. Ýlkten bira imalcisi idi, sonralarý Manchester yakýnýnda Salford'da bir birahane sahibi oldu. Joule, ilk kez ýsýnýn mekanik eþdeðerini deneylerle saptadý, yani "ýsý iÝle mekanik kuvveti arasýnda mutlak sayýsal iliþkiyi kurmaya" çalýþtý. Birçok deneylerden sonra Joule, Alman Robert Mayer'den (1842) az sonra, ama ondan baðýmsýz olarak, ýsý ile çalýþma eþdeðerlik ölçüsünü buldu (1843). Joule daha o zaman ýsýnýn mekanik teorisi ilkesini açýklýkla þöyle ifade ediyordu: "Isý, cisimlerin göze görünmez parçacýklarýnýn çok hýzlý hareketidir. Bu hareket bizde öyle bir duyu meydana getirir ki, cismin sýcak olduðunu söyleriz. Bizim duyularýmýz için sýcaklýk olan þey, cisimler aleminde hareketten baþka þey deðildir." Onun için Joule, R. Mayer-, L. A. Colding ve H. Helmholtz ile birlikte, termodinamiðin ilk ilkesi denen þeyin, enerjinin sakýnýmýnýn ve eþdeðer biçim deðiþtirmesinin kurucusu olarak bilinir. Joule'ün öteki önemli araþtýrmalarý gazlarla ilgilidir. Baþlýca yapýtlarý; On the calorific Effects of Magneto-Eleciricity and the mechanical Vahýe of Heat (1843). ve Scientific Papers (1834).
KANT, Emmanuel (1724-1804). — Konigsberg'de profesör, modern zamanlarýn en büyük filozoflarýndan biri; Alman klasik felsefesinin en büyük buluþuna, Hegel'in mutlak diyalektik idealizminin geliþtirilmesine yol açan "eleþtirici idealizmin" yaratýcýsý. Bilgi teorisinde Kant'ýn felsefesinin özü þudur: Nesnel dünyanýn insan tarafýndan bilinmesinin temelinde deney ve duyularýn algýlan vardýr. Duyular, bize, gerçek bir dýþ dünya tanýtýrlar ve bize deneyin malzemesini saðlarlar. Þeyler hakkýnda edindiðimiz Ýmge, iki etkenin sonucudur: ilkin bizim duyu örgenlerimiz üzerinde etki yapan ve bizde bazý izlenimler ve tasarýmlar uyandýran nesnelerin özellikleri; ikincisi, bu izlenimleri alan þeyin, yani bilincimizin özel niteliði. Bundan çýkan sonuç þudur ki, bize göründükleri þekilde þeyler hakkýndaki tasarýmlarýmýz, kendinde-þeyden, yani kendi "gerçek" ve öznel bilinçten baðýmsýz varlýðýnda, kendinde ve kendisi için varolduðu biçimiyle þeyden tamamýyla ayrýlýr. "Kendinde-þey", Kant'a göre, bilinemez, biz ancak "görüngüleri" bilebiliriz, çünkü bu görüngülerin temelinde yatan þey, bizim deneyimizin (Anschauung) kapsamý dýþýnda kalýr. Peki ama bilgi süreci nasýl gerçekleþir? Biz, nesneleri, uzay içinde görürüz, olaylarý belli bir sýralanýþ içinde ve, dolayýsýyla, zaman içinde algýlarýz. Zaman ve uzay dýþýnda hiç bir þey tasarlayamayýz. Bununla birlikte, Kant'a göre zaman ve uzay, varlýðýn nesnel biçimleri deðildirler. ancak bilginin önsel oluþturucu biçimleridir. Bunlar her türlü deneyden baðýmsýzdýrlar. Üstelik her türlü deney, ancak onlar sayesinde mümkündür; zaman ve uzay. ancak deneyimizin (Anschauung) biçimleri, duyarlýðýmýzýn öznel koþullarýdýrlar ve dolayýsýyla kendinde-þeylerle (numen) hiç bir iliþki içinde bulunamazlar. Nedensellik iliþkileri gibi kavram ya da ulam biçimleri için de durum aynýdýr. B görüngüsünün A olayýný izlediðini tanýtlayan gözlemlerimizin sayýsý ne kadar çok olursa olsun, Kant'a göre, A, B'nin nedenidir diye bir genel kural koymaya hiç bir hakkýmýz yoktur. Bunu dersek, bizim kendi algýlarýmýzýn ve baþkalarýnkilerin içeriðini çok aþan bir þeyi söylemiþ oluruz. Bununla birlikte, yargýlarýmýzý ifade ettiðimiz zaman mutlak zorunluluk ve mutlak evrensellik bilinci içindeyiz. Anlama yetisi yasalarýný doðadan (önsel olarak) çekip çýkarmaz, bu yasalarý doðaya kendi koyar. Baþka bir deyiþle doða yasalarý, sadece, bizim bilincimizde varolan görüngüler dünyasýný kapsar, numenler (kendinde-þeyler) bu yasalara baðýmlý deðildir. Böylece Kant'ýn bilgi teorisi, birbiriyle çeliþen iki öðe içerir. Birincisi, öznel idealist öðe; deneyimizin biçimleri (Anschauung): uzay, zaman, ulam; ikincisi, gerçekçi öðe, yani kendinde-þeylerin (yani bizden baðýmsýz olarak varolan dýþ dünyanýn) bize saðladýðý belirli olmayan malzeme. Numenler dünyasýnda, doðanýn zorunluluðu anlayýþýmýz uygulanamadýðýndan, bu dünya sýnýrsýz özgürlükler alam olarak kabul edilebilir. Kant, yasa fikriyle baðdaþmayan –Tanrý, ruhun ölmezliði, tikel irade (elindelik) gibi– bütün hayaletleri bu diyara yerleþtirir. Salt Aklýn Eleþtirisi'nde bu hayaletlere karþý baþarýyla savaþmýþ olan Kant, Pratik Aklýn Eleþtirisi'nde, yani boþ spekülasyonlar deðil de, insan eyleminin sözkonusu olduðu kitabýnda bunlarýn önünde teslim bayraðým çeker. Kant'ýn felsefesinin bütün yetersizliði bu ikicilikte yatar. Tarihsel bakýmdan bu ikicilik, Alman burjuvazisinin uyanýþýný ve baðýmsýz politika özlemini yansýtýr. Kant, burjuva devriminin ideolojik müjdecisi olmuþtur. Ama o zamanki Prusya Almanyasýnm iktisadi ve siyasal geriliði nedeniyle toplumun çarpýk durumu yüzünden Kant, özgürlüðün egemenliðini soyut fikrin göklerdeki yüksek yerine aktardý: O, Ahlak adlý yapýtýnda özellikle görev kavramýnýn altýný çizer (Eski Prusya militarizminin bir yansýmasý). Orada da ayný ikicilik var. Nasýl ki. bilgi teorisinde "kendinde-þey" ile görüngü arasýnda, biçim ile içerik arasýnda, sonsuz ile tamamlanmýþ arasýnda aþýlmaz bir uçurum varsa, Kant'ýn ahlakýnda da ayný biçimde "salt ahlaki irade" ile ahlaki duygusallýk arasýnda aþýlmaz bir metafizik çukur var, öyle ki, Kant'ýn "kesin emri" (o, bunu, "o biçimde davran ki senin iradenin düsturu, her zaman genel yasamanýn bir ilkesi olabilsin" biçiminde ifade eder) bizim dünyamýz olan bu gözyaþý vadisinde, ahlaki görevin kýsýrlýðýný resmen onaylamaktan öte bir þey yapmaz. Onun toplumsal ülküsü, en yüce noktasý bir uluslar toplumu, temeli üzerinde sonsuz barýþ fikri olan aklýn egemenliði altýnda bir burjuva anayasasýdýr. Bu "aklýn" dar burjuva niteliði, Kant'ýn daha o zamandan tüm yurttaþlarýn yasa karþýsýnda tam bir özgürlük, eþitlik ve baðýmsýzlýðýndan yana olduðunu açýklamasýndan bellidir; ama o, "bir tüccarýn ya da zanaatçýnýn yarýýnda çalýþanlarý", özel hizmetçileri, ücretlileri, vergi ödeyen köylüleri ve "bütün kadýnlarý", kýsaca baþkasý tarafýndan beslenen ve korunan herkesi, vatandaþ (Staatsbürger) deðil, devletin ortaklan (Statsgenossen) saymýþtýr. Besbelli ki, bu sýnýrlýlýk tarihsel koþullardan ileri gelmektedir. Yüzyýlýn baþlarýnda, revizyonistler, Kant'ýn ahlakýna dayanarak, sosyal-demokrasi içinde marksizmi, kantçýlýkla "tamamlamaya" kalkýþtýlar. Baþlýca yapýtlarý: Salt Aklýn Eleþtirisi (1781), Bilim Olarak Ortaya Çýkabilecek Olan Gelecekteki Her Türlü Metafiziðe Hazýrlayýcý Notlar (1783), Pratik Aklýn Eleþtirisi (1788), Hükmün Eleþtirisi (1730), Pressische Akademie der Wissenschaften tarafýndan yayýnlanan Kant'ýn Bütün Yapýtlarý (1911).
KAUTSKY, Karl (1854-1938). — Alman sosyal-demokratý, II. Enternasyonal döneminin ünlü teorisyeni. Ýktisatçý ve tarihçi. Kautsky, bilimsel eylemine Engels'in önderliðinde baþladý. 1883'ten baþlayarak. Alman sosyal-demokrasisinin bilimsel organý Neue Zeit'ta yazýkuruJu üyesi oldu, orada revizyonizme karþý savaþtý. Ýktidar Yolu (1909) adlý yapýtýnda henüz devrimci marksizm alanýnda yer alýyordu. Ama Rosa Luxembourg, Franz Mehring, Clara Zetkin'in yönetimindeki "sol" ile tartýþmalarýn baþladýðý 1910 yýlýndan itibaren, Kaýýtsky'nin "merkezci" tutumu gittikçe daha belirgin bir biçimde ortaya çýktý. Kesin sorunlarda (genel grevler, emperyalizm vb. gibi) iki anlama çekilebilen uzlaþtýrýcý bir tutum aldý. 1914 emperyalist savaþý baþýnda, ikircimli, kararsýz bir görüþü benimsedi, sonunda kesin olarak reformculuða katýldý ve daha önce söylediði bütün devrimci sözleri baþtan sona yadsýmak yolunu seçti. Aþaðýdaki, onun 1923'te yazýlmýþ Otobiyografi'sinden alýnma bölüm çok ilginçtir. Kautsky, eskiden var gücüyle savaþtýðý Bernstein hakkýndaki tutumuna geriye doðru, bir gözatarak þöyle diyor: "Biz, savaþ içinde bir araya geldik, herbirimiz kendi teorik anlayýþýný koruyordu, ama pratik eylemimizde, hemen hemen her zaman görüþ birliði halindeydik." Kautsky, hastalýklý bir öfkeyle, Rusya'daki devrimci ayaklanmaya ve Sovyet iktidarýna karþý mücadele etti. Onun Rus devrimcilerine yapýþtýrdýðý aþaðýlýk bir yalan, alçakça bir kara çalma yoktur ki, en uyanýk menþevik dostlarý hemen onun polemik aðzýný kabul etmesinler. Bir siyaset adamýnýn böyle bir deðiþiklik göstermesi ve böyle kin gütmesi ve gene kendisinin evvelce öðretmiþ olduðu þeyleri anlamsýz bir yanýlgý diye açýða vurmasý, çok seyrek görülen bir olaydýr. Kautsky. henüz marksist olduðu sýralarda felsefi anlayýþýný 1906'da yayýnlanan bir broþürde açýklamýþtýr: Ethik und materialistiche Geschichtsauffasung. Birçok yapýtý arasýndan þunlarý sayabiliriz: Thomas More und seine Utopie (1888), Vorlaüfer des neueren Sozialismus (1894); Die Agrarfrage (1899); Ursprund des Christentums (1908).
KHVOLSON, Orest Daniloviç (d. 1852). - Ünlü Rus fizikçisi, Leningrad Üniversitesinde profesörlük yaptý. Beþ ciltlik, ayný zamanda Almanca ve Fransýzca olarak basýlmýþ bir Fizik Elkitabý'nýn tanýnmýþ yazarý, kusursuz bir halk yayýnlarý yazarý. Materyalizmin uzlaþmaz hasmý ve doðanýn nesnel ve tanýtlý bir bilgisinin mümkün olup olmadýðý konusunda kararlý bir þüpheci. Khvolson, yavaþ yavaþ açýða vurulmuþ bir inancýlýðýn yandaþý oldu. Onun bilgi teorisi konusundaki fikirlerinin bilançosu son yayýnlanan iki yapýtýnda vardýr: 1873'ten 1923'e Kadar Fizik Anlayýþýnýn Evrimi (1925), Bilim ve Din Sorunu (1925). Her ne kadar, Khvolson, modern fizikteki gerçek ilerlemeleri, hatta onlarý abartarak baþtan sona tanýdýysa da, gene de yukarda adý geçen ikinci yapýtýnda teorik fiziðin tam iflasýný ilan etmeye ve salt inanca sýðýnmaya kadar varan umut kýrýcý bir þüpheciliði savunursa da, Lenin'in. Khvolson'un bilimsel ideolojisi üzerine üstün nitelendirmesi, 1915'te Petersburg'da öðrencilere verilen bir konferansýn yeniden yayýnlandýðý bu yapýtta, parlak bir þekilde doðrulanmaktadýr. Almanya'da, Khvolson, Ernst Haeckel'e karþý ölçüsüz saldýrýlan sayesinde, baþlarýnda ünlü Kleper takýmý olmak üzere tüm alçakgönüllü rahip biraderlerin bilime ve ilerlemeye karþý öne sürdükleri "baþlýca bilimsel tanýk" haline gelmiþtir. Ona ününü kazandýran iki yapýt: Hegel. Haeckel, Kossuth ve OnikincÝ Buyruk (1908) ile Alman Bircileri Ligasý Üyelerine Ýki Soru'dur (1908). Bif sürü yapýtý arasýnda þunlarý sayabiliriz: Fizik Yasalarýný Evrene Uygulayabilirmiyiz? (19U). Enerjinin Saktýnýmý ve Daðýlmasý (1915), Dünya Nasýl Doðdu? (1921), Einstein'ýn Görecilik Ýlkesi ve Evrenin Yeni Ýmgesi (1922), Fizik ve Ýnsanlýk Ýçin Önemi (1924): bunlardan baþka birkaç makale ve konuþma da Fiziðin Temel Sorunlarý adý altýnda yayýnlanmýþtýr (1926-27), Khvolson bir de Fizik Elkitabý'na (1918-23), Fizik (1914-1926) (1927) adlý kitabýnýn en önemli konularýnda meydana gelen geliþmeleri ekledi.
KIRCHHOFF, Gustav Robert (1824-1887). — En ünlü Alman fizikçilerinden, Heidelberg'de ve daha sonra da Berlin'de fizik profesörü. Kirchoff teorik fiziðin klasiklerine girer. 1859 yýlýnda (arkadaþý kimyacý Bunsen ile) yaptýðý güneþ spektrumu tahlilini bulmasý ve ýþýmanýn temel yasalarýný fornýüllendirmesiyle tanýnmýþtýr. Kirchoff mekaniðin görevinin, "doðada meydana gelen devimleri tam olarak ve en basit biçimde tanýmlamak" olduðuna iþaret etmiþtir. Mahçýlar, bu gözlemden bilgi teorisine iliþkin baþtan aþaðý yanlýþ sonuçlar çýkardýlar. Baþlýca yapýtlarý: Vorlesungen über mathematiscfýe Physik (1891-1897). Gesammelte abhandlungen (1832-1891).
KLEINPETER, Hans (d. 1869). — Alman profesörü, yazar ve filozof, ampiryokritisizmin propagandacýsý. Yüzeysel bir derleyici. Yazýlarý arasýnda: Die Erkenntnistheorie der Naturforschung des Gegenwart (1905) ve Phänomenalismus (1913).
KNOX, Howard V. — Ýngiliz felsefe yazarý. Yapýtý: The philosophy of William James (1914).
KUGELMANN. Ludwig (1830-1902). — Hanover'de hekim, Manc'ýn candan dostu, Marks'a birçok kereler önemli hizmetlerde bulunmuþtur, özellikle Kapital'in birinci cildinin yayýnlanmasýndan sonra Alman bilim çevrelerinin bu yapýt etrafýnda kurduklarý suskunluk komplosunu kýrmaya çalýþmýþtýr. Marks'ýn Kugelmann'a mektuplarý ilk kez Neue Zeit'ta (1902) yayýnlandý; bu mektuplar, sonradan, Lenin'in önsözü ile broþür halinde çýktý (1907).
LAAS, Ernst (1837-1885). — Starsburg'da felsefe profesörü. Onun seçmeci felsefesi öznel idealizm ile görgücülüðü birleþtirmeyi hedef tutar; o, bir yandan A. Riehl'in eðilimini benimser, öte yandan Mach ve Avenarius'un okuluna yaklaþýr. Laas, kendi felsefesini "olgucu" diye nitelendirir. Onun "olguculuk"tan anladýðý tanýtlý olaylardan, yani dýþ ve iç algýlardan baþka bir temel tanýmayan bir bilgi teorisidir. Önsel doðrularýn varlýðýný reddeder. Mantýk ve matematik dýþýnda her þeyin kökeninde deney vardýr. Baþlýca yapýtlarý: Kants Analogien der Erfahrung (1876) ve Idealismus und Positivismus (1879-1884).
LAFARGUE, Paul (1842-1911). — Marks'ýn damadý. Fransa'da marksizmin en espirüi temsilcilerinden biri. Gençliðinde Proudhon yanlýsý idi. Lafargue I. Enternasyonaun üyesi oldu. Ve Paris Komünü ayaklanmasýnda etkin rol oynadý. Komünün emri üzerine Fransa'nýn güney-batýsýna, halk ayaklanmasýný baþlatmaya gitti. Komünün yenilgisinden sonra. Lafargue, öfke saçan burjuvazinin cellatlarýndan, ispanya'ya sýðýnarak kurtuldu. Orada sosyalist propagandaya katýldý ve bakunincilik ile savaþtý. 1880'lerde komüncülerin affýndan sonra, Lafargue, Fransa'ya döndü ve orada Jules Guesde ile birlikte marksist "Fransýz Ýþçi Partisi"ni kurdu. Lafargue, birçok kez sýnýf adaleti ile çatýþma durumuna geldi ve sýk sýk cezaevi ile tanýþma fýrsatýný buldu. Birkaç kez de milletvekilliði yaptý. Lafargue, baþlýca eylemini edebiyat alanýnda verdi. Lafargue, çok ve çeþitli konularda, ekonomik ve tarihsel, edebi ve felsefi sorunlar üzerine yazdý. Tarihsel materyalizmi kullanýþýndaki parlak üslup ve edebiyat alanýndaki üstün nitelikleri ile Lafargue. Franz Mehring'i çok anýmsatýr. Yapýtlarý arasýnda þunlarý sayalým: le Droit à la Paresse, La Religion du capital. Makalelerinden pek çoðu Neue Zeit'ta yayýnlanmýþtýr. 70 yaþýna varmadan kýsa bir süre önce Lafargue ve karýsý, kendi istekleriyle kendilerini öldürdüler, bundan böyle kendilerini tükenmiþ ve yararsýz sayýyorlardý.
LAGRANGE, Jos. Louis (1736-1812). — Ünlü matematikçi, deðiþimler hesabýný kurdu ve analitik matematik üzerine araþtýrmalarý sayasinde fiziksel astronomiye yeni yollar açtý. Baþlýca yapýtlarý: Mecanique analytique (1788) ve diferansiyel hesap ilkelerine iliþkin olan Theorie des fonctions analytiques (1797).
LANGE, Friedrich Albert (1628-1875). — Yeni-kantçý, Materyalizmin Tarihi ve Ýçinde Bulunduðumuz Zamanlardaki Öneminin Eleþtirisi'nin yazarý. Lange, klasik Alman felsefesinin, mutlak fikrin gitgide iflas etmesinden dehþete kapýlan ve materyalizmin doða bilimlerindeki ilerlemelerinden kaygýlanarak bir alarm gibi "Kant'a dönüþ" çýðlýðýný atan, son kuþak grubundandýr. Lange'nin anlayýþlarýndaki eksiklik ve seçmecilik, onun, Kant'ýn önselliðini, bizim "örgenleniþimizin" biyolojik ve fizyolojik bir olgusu olarak yorumlayýþ tarzýnda, özellikle belirgin bir biçimde ifadesini bulur, ama o. ayný zamanda, "kendiýýde-þcy"i dýþ dünya olmaktan, duyulur dünyanýn "kavram-sýnýr"ý haline çcvirerek kabul eder. Lange, materyalizmi, bilimsel araþtýrmalar yöntemi olarak kabul eder, ama felsefe sistemi olarak reddeder. Kendi özel sistemi, onu, bilgi teorisinde yalnýz emek varsayýmlarýný ve "simgeleri" (kurgularý) kabul eden ve ahlakta, ‘'ideal zeminde" dini, estetik, ve þiirsel görüþte, ama gene de o kadar fazla gerçek bir önem vermeksizin yer alan bir hayalciliðe, kurguculuða götürür. Diðerleri arasýnda, siyasal-toplumsal görüþlerini dile getirdiði Ýþçi Sorunu adlý yapýtý, esas olarak, John Stuart Mill'in etkisi alýmdadýr ve radikal demokrasiyi nitelendiren sosyal reformist görüþ açýsýný ifade eder. Baþlýca yapýtlarý: Geschichte des Materialismus (1886), Die Arbeiterfrage (1865).
LANGEVÝN, Paul (1872-1946). — Paris'te, Collége de France'ta deneysel genel fizik profesörü. Fiziðin en kayda deðer, en önemli modern teorisyenl erinden biridir. Langevin. özellikle, elektro-dinamik, moleküler fizik, görecelik teorisi, manyetizm, elektronlar teorisi, ýþýn teorisi, matematiksel fizik alanlarýnda çalýþmalar yapmýþtýr. Yapýtlarý arasýnda: La Physique depuis vingt ans et le principe de relativite (1922). Pensée dergisinin Paul Langevin'e ayrýlmýþ 12. sayýlý özel sayýsýna (1947) bakýnýz.
LARMOR, Sir Joseph (d. 1857). — Ýngiliz fizikçisi. Cambridge'te fizik profesörü. Fiziðin bütün alanlarýnda birçok çalýþma yapmýþtýr, özellikle maddenin yapýsý ve elektro-dinamik sorunu vb. üzerine. Larmor, özellikle Ether and matter (1900) adlý kitabýyla tanýnýr.
LASSALLE, Ferdinand (1825-1864). — Komünizm davasýna kendini bütün bütüne vermiþ parlak konuþmacý, coþkun ajitatör, yýlmaz savaþçý, keskin bir tahlilci zekasý vardý. Ama idealist eðilimliydi. Onda eksik olan marksizmin güvenilir pusulasýydý. Onun için yanlýþ bir yol izlemiþ ve sonunda ulusal bir sosyalizme ve sosyal reformizmc düþmüþtür. Lassalle, 20 Mayýs 1863'te "Alman iþçüeri Genel Derneði"ni kurdu, ve Marks bununla ilgili olarak, þöyle der: "15 yýl süren uykudan sonra Lassalle Alman iþçilerini yeniden uyandýrmýþtýr; bu, onun sonsuzluða dek sürecek olan baþarýsýdýr" (1868). Lassalle idealist eðilimde bir felsefenin savunucusu oldu, eski-hegelci olarak kaldý ve o hiç bir zaman Marks gibi diyalektik materyalizme kadar yükselemedi. Felsefe üzerine çalýþmalarý Tüm Yapýtlarý'nda toplanmýþtýr.
LAVOÝSÃŽER, Antoine-Laurent (1743-1794). — Modern kimyanýn kurucusu. Paris Akademisi üyesi. Onun baþlýca katkýsý, bir cisimde, yanmanýn, bu cisimden belli bir yakýtýn "flojiston"un dýþa sýzmasýndan Seri geldiðini iddia eden "filojistik teorisi"ni yýkmasý olmuþtur. Lavoisier, bunun tersine, her yanma olayýnýn bir oksitlenme olduðunu, yani yanan madde ile havadaki oksijenin birleþmesi olduðunu ve maddenin onu oluþturan parçalarýndan ayrýlýp daðýlmasý olmayýp, tersine, yeni bir cismi, havadaki oksijeni soðurmasý olduðunu gösterdi. Araþtýrmalarý, özellikle duyarlý kimyacý terazilerinin kullanýlmasýyla tam ve doðru nicel yöntemleri yüzünden, klasik sayýlýr. Lavoisier, "maddenin sakýnýmý ilkesini" böylelikle koyabilmiþtir. O, bunu þöyle ifade eder: "Doðada hiç bir þey. yoktan var olmaz, ve madde hiç bir zaman yok olmaz." O, çiftçilikte oldukça büyük bir servet toplamýþtý. Kralýn vergi tahsildarý olarak jakobenlerin egemenlikleri sýrasýnda halka karþý eylemde bulunmakla suçlandý ve giyotinde idam edildi. Baþlýca yapýtlarý: Traité elemantaire de chimie (1789) modern kimyaya yol açan ilk büyük kimya incelemesidir. Mémoires sur la combustion en général (1776) adlý kitabýnda ünlü oksitlenme teorisini ilk kez geliþtirmiþtir.
LECLAIR, Antoine (d. 1843). — "Ýçkincilik" filozofu. Baþlýca yapýtlarý: Der Realismus der modernen Natuwissenschaft im Lichte der von Berkeley und Kant angebahnten ErkenntniskritiÝk (1879); Beiträge zu eitner monistischen Erkennitstheorie (1882).
LEÝBNÝZ, Gottfried-Wilhelm (1646-1716). — Ünlü Alman filozofu ve bilim adamý. Feodaliteyle uzlaþma arayan bir sýnýfýn filozofudur. Ýnan ile usu, din ile bilimi, tanrýbilimle mekanizmi uzlaþtýrma çabalarý burdan gelir. Onun sistemi, Descartes'ýn metafiziðinden doðan idealist kuþaklar dizisinin sonuçlanmasýdýr; bu nedenle o, Descartes'ýn fiziðinden doðan öteki kuþaklar dizisinin temsilcilerinin, yani materyalistlerin düþmanýdýr. Marks der ki: "18. yüzyýl Fransýz felsefesi ve özellikle Ýngiliz ve Fransýz materyalizmi ... 18. yüzyýl metafiziðine karþý ve hele Descartes'ýn, Malebranche'ýn, Spinoza ve Leibniz'in metafiziðine karþý amansýz bir savaþ açmýþtýr." Gerçekten Leibniz nesnel idealizmin en tipik temsilcilerinden biridir.
Ama Marks þunu da söylemiþtir: "18. yüzyýl metafiziði (örnegüý Descartes'ýn, Leibniz'inki...) henüz dine iliþkin olmayan ve olgucu öðeler ile karýþýktý." Nitekim Leibniz dünya sistemini, öðesi "monad" (metafizik nokta, tinsel nesnenin atomu) olan bir "monadoloji" gibi görüyor. Ama o, bu metafizik atomu, etkin güçlerin merkezi olarak anlýyor. O, üstelik, Descartes'a karþý olarak kuvvetin maddenin temel bir özelliði olduðu görüþünü getiriyor. Leibniz "etkin kuvveti" tözün temel bir niteliði olarak kabul ettiði ölçüde –Lenin'e göre– "madde ile hareket arasýnda çözülmez (mutlak ve evrensel) bir baðýntý bulunduðu ilkesine tanrýbilim yoluyla yaklaþýr". {Felsefe Defterleri.) Ve o. baþka yerde, bireysel, evrensel ve sonsuzluk arasýnda, bireyselin evrenseli filiz halinde içinde taþýdýðýný ileri sürerek bir iliþki kurduðu ölçüde, onda, "idealizme ve dinselliðe karþýn burada bir çeþit diyalektik, hem de çok derin bir diyalektik bulmak mümkündür." (Lenin. ayný yapýt.)
Mantýk alanýnda Leibniz geleneksel iskolastiðe yeni bir yetkinleþme getirmekle sýnýrlý kalýr. Belirtmek gerekir ki, o, týpký rakamlarýn sayýlan göstermesi gibi, düþünceleri gösteren simgelerden oluþan ve bir çeþit evrensel dil görevini yerine getirecek olan bir sistem üzerine kurulu bir evrensel bilimin {mathesis universalis) hayalini kurmakta idi.
Bilgi teorisine gelince, Leibniz duyumculuða (özellikle Locke'un duyumculuðuna) karþý aþýn bir usçudur. Descartes'ý düzelterek, pekala doðuþtan fikirlerimiz olabileceðini, ama bunlarýn içimizde adým adým geliþerek bilince varacak olan bilinçsiz füizler halinde bulunduðunu söyler. Bu doðuþtan fikirleri harekete geçiren ve bunlara malzeme saðlayan duyulurluktur. "Anlama yetisinde hiç bir þey yoktur ki, daha önce duyularda bulunmasýn" sözleriyle ifadesini bulan formüle karþý, Leibniz. þunu ekler: "... anlama yetisinin kendisi hariç".
Leibniz'e göre, doða yasalarý, fizik ve matematik yasalarýnýn tam tersine, ne tümdengelebilir ne de gereklidir. Bu yasalar, fiili gerçeði oluþtururlar ve olumsaldýrlar. Demek kf, bunlarýn haklý olmasý için. gerçeðin ölçütü olarak çeliþki ilkesi deðil, "yeterli neden" ilkesi (nedenselliðe iliþkin) gereklidir.
Devlet, hukuk ve ahlak teorisinde, Leibniz, kötülükle karþýlaþýnca tanrýyý bu kötülükten ötürü haklý gösterme görevini üzerine alýr. Bu amaçla Theodicée'yi yazar, (yani Tanrýnýn haklýlýðýnýn savunulmasý). O, burada, dünyanýn kuþkusuz mutlak olarak iyi olmadýðýný, ama her koþul ve durumda mümkün olan dünyalarýn en iyisi olduðunu açýklar (bu anlayýþý Voltaire, Candide'de alay konusu yapmýþtýr). Baþka bir yerde, bu dünyada her þey uyum içinde gösterilir – bu uyum, sonsuzluklarýn tanrýsý tarafýndan "önceden kurulmuþ"tur. Leibniz, ruh ile beden arasýndaki birliði ve insan özgürlüðünü, bu "önceden kurulmuþ uyum"dan hareket ederek açýklar, öðretisinin bu yönü ile Leibniz, kurulu düzeni savunan bir cizvit papazý ve feodal-kralcý dünyanýn koruyucusu olarak karþýmýza çýkar.
Ama o, evrim düþüncesini, (mekanikçi bir temel üzerinde olsa da) sadece biyolojide deðil, ayný zamanda jeolojide de oldukça açýk bir biçimde, içinde duymuþtur. Leibniz, teknik sorunlarda da büyük bir yaratýcý olmuþtur. Pascal'ýnkinden daha da geliþmiþ olan hesap makinesini (1673) ona borçluyuz.
Marks, Alman klasik felsefesine diyalektiðin girmesi koþullarýný hazýrladýðý için, Leibniz'e deðer verirdi; Lenin'in deðer vermesi, onun maddi töz hakkýndaki dekartçý anlayýþý etkin kuvvet ilkesiyle zenginleþtirmiþ olmasýndandýr. Leibniz felsefesinin olumlu katkýlarý, ilkin, diyalektiðin sonraki evrimi üzerinde yaptýðý etkiyle, ve sonra doða bilimlerinde baþardýðý bulgularla ve nihayet (yanlýþ bir Ýdealist temel üzerinde olsa da) doða diyalektiði üzerine genel görüþleriyle ölçülür.
Baþlýca yapýtlarý: Système nouveau de la nature et de la communication des substance (1695), Nouveaux essais sur l'entendement humain (1704), Essais de Théodisée (1710). Monadoloji (1714), Principes de la nature et de la grâce (1714). P. des Bosses ve Clarke ile Mektuplaþma.
LE ROY. Edouard (d. 1870). — Fransýz filozofu. Metafizikçi, Bergson'a yaklaþýr. Baþlýca yapýtý: Dogme et critique (1907).
LESSEVtÇ, Vladimir (1837-1905). — Rus felsefi yazarý, narodniklerin organý Ruskoye Bogatstvo dergisi yazarý. Baþlangýçta Auguste Comte olguculuðunun yandaþý, daha sonra Richard Avenarius eðiliminden yana. Onun yazýlarý, 1880 ile 1900 yýllarý arasýnda Rusya'da çok canlý bir felsefi polemiðe yol açmýþtýr. Baþlýca yapýtlarý: Olgucu Felsefenin Temellerinin Eleþtirel Ýncelemesi Üzerine Deneme (1876). Bilimsel Felsefe Üzerine Mektuplar (1878). Bilimsel Felsefe Nedir? (1891), ve Ampiryokritisizm, Tek Bilimsel Görüþaçýsý (ölümünden sonra yayýnlanmýþtýr, 1909).
LEVY, Dr. Albert. — Fransýz filolog ve filozofu. Yapýtlarý: Philosophie de Feuerbach et son influence sur la littérature Allemande (1904), Stirner et Nietzsche (1904), David Frédéric Strauss, la vie et l'Å“uvre (1910).
LÝEBÝG, Justus (1803-1873). - Ünlü doðacý. Liebig, daha 21 yaþýnda Giessen'de kimya profesörü idi ve yaþamýnýn sonunda Bavyera Bilimler Akademisi baþkam oldu. Ünlü kimyacýlardan koca bir okul kurdu. 300'den fazla bilimsel inceleme yayýnladý. Liebig, özellikle organik kimya ile ve bitkilerin ve hayvanlarýn beslenmesi konusu ile uðraþtý. Karl Marks (Kapital, Birinci Cilt) doða bilimleri açýsýndan tarýmdaki boþluklar konusundaki buluþunu "Liebig'in ölümsüz basarýlarýndan biri" sayar. Liebig, ilk kez topraðýn veriminin azalmasýnýn, bitkilere gerekli mineral tözlerin eksikliðinden ve bitkiler için doðal olarak baþka bir þeyin yerini alacak ürünün bulunmayýþýndan ileri geldiðini tanýtladý. Buradan, yapay gübre kullanýlmasý zorunluluðu, yani bitkilere gerekli fosforik asit, kireç ve azot gibi tözlerin yapay olarak verilmesi zorunluluðu sonucunu çýkardý. Liebig, bunun gibi, kloroformu da buldu. Felsefede Schelling'den yana, ikici ve metafizikçi idi, evrenin yaratýcýsýnýn gücünü ve bilgeliðini övdü, bir yaþam gücünün "dirimsel gücün" varlýðýný ve doðaya egemen bir tinsel ilkenin varlýðýný savundu. Baþlýca yapýttan: Die Chemie in ihrer Anwendung auf Agrikultur und Physiologie (1840, 7. baskýsý 1867), Ueber Theorie und Praxis in der Landwirtschaft (1856), Die Grundsaetze der Agrikulturchemie (1885). Wöhler ve Poggendorf ile birlikte Handwörterbuch der reinen und angewandten Chemie (1837), Liebig. Chemische Briefe'si büyük bir ün kazanmýþtýr (1844). Ayrýca Reden und Abhandlungen'e (1874) bakýnýz.
LIEBKNECHT, Wilhelm (1826-1900). - Karl Liebknech'in babasý. Bebel ile birlikte Alman sosyal-demokrasisinin en önemli önderi. Daha bir öðrenci iken Liebknecht, bir devrimci demokrat oldu, 1848 Alman devriminde etkin bir rol aldý. Bu devrimden sonra Ýsviçre'ye, sonra Londra'ya göçtü. Londra'da Marks ve Engels'in etkin etkileri altýnda bilimsel sosyalist oldu. Liebknecht, Bebel ile birlikte, 1869'da, Eisenach'da, Almanya Sosyal-Demokrat Ýþçi Partisini kurdu. Reformculukla savaþtý, partinin merkez organý Vorwärts'ýn yazarý oldu. Lenin, Ne yapmalý?'da, Liebknecht'i, "hangi toplum katýna ya da sýnýfýna dokunursa dokunsun keyfi davranýþ ve baskýnýn her türlü belirtilerine karþý, bulunduktan her yerde tepki göstermesini bilen, bütün bu olaylan genel bir keyff polis yönetimi ve kapitalist sömürü tablosu halinde birleþtirmeyi bilen, proletaryanýn kurtuluþ hareketinin dünya ölçüsündeki tarihsel önemini herkese açýkça göstermek üzere kendi sosyalist inancýný ve demokratik hak istemlerini tüm dünyaya açýklamak uðrunda anlamsýz ve önemsiz her þeyden yararlanmasýný bilen bir halk tribünü"' olarak nitelendirir. Liebknecht, dine hiç bir ödün vermeyen uzlaþmaz bir materyalist ve tanrýtanýmaz olmuþtur. Halle'de parti kongresinde (1890) þöyle konuþtu: "Her insan kafasýný iþletme yeteneðinde midir? Bilimin ne olduðundan habersiz olmayan kimse, bilim ile dinin giderilemez bir biçimde birbirine karþý olduklarýný bilmez mi? Partimizin bilimsel niteliði bu doðrultudaki her türlü yanlýþ yorumlarý uzaklaþtýrýr." Liebknecht pek çok kitap ve broþür yazdý, bunlardan biri Volksfremdwörterbuch'tur.
LIEBMANN, Otto (1840-1912). — Yena Üniversitesinde felsefe profesörü, yeni-kantçý. Liebmann, H. Helmholtz, Fr. A. Lange ve E. Zeller'in yanýnda, 19. yüzyýlýn ortasýnda, "Kant'a dönüþ" çaðrýsýný çýnlatmakta baþý çeken filozoflardan biri oldu. Baþlýca yapýtlarý: Kant und die Epigonen (1864) ve Zur Analysis der Wirklichkeit (1876).
LOCKE, John (1632-1704). — Ýngiliz filozofu, görgücülüðün temsilcisi ve deneyi her türlü bilginin temeli ilan eden adam. Anlama Yetisi Üzerine Deneme (1690) adlý kitabýnda Locke, bilgi sorununun çözümü için deney ilkesini kullanýr ve doðuþtan fikirlerin varlýðýný yadsýr ve bütün tasarýmlarý, iki kaynaktan çýkartýr: dýþ ve iç duyumlar. Locke, dýþ. dýtyumlarý, þeylerin bizim üzerimizdeki etkisi ile açýkladýðý ve hatta zamaný için atak olan maddenin (Tanrýnýn kararý üzerine) düþünebileceði varsayýmýný ileri sürdüðü ölçüde materyalist görüþ açýsýnda yer alýr. Ama, töz-çaðý ve Tanrý düþüncelerinden ayrýlamadýðý ve kendini iman cennetine baðladýðý ölçüde, ikicidir o, ve Ýngiliz tanrýcýlýðýnýn geliþimini baþlatýr. Locke'un bilgi teorisini nitelendiren þey, insan anlýðýnýn (müdrikesinin) atomizasyonudur, bunun için karmaþýk tasarýmlarýmýzý ve duygularýmýzý bir basit fikirler "toplamý" gibi düþünür. Bu bilinç mozayiði, atomize burjuva aleminin aslýný tam yansýtan bir aynasýndan baþka bir þey deðildir. (Marks, bir yerde, Locke'un burjuva usunun normal insan usu olduðunu bile tanýtlayacaðýný açýklar.) Toplumsal siyaset anlayýþlarýnda Locke, burjuvazinin çýkarlarýnýn kararlý bir savunucusu oldu; liberalizmin teorisyeni olarak, bir anayasal krallýktan yana olduðunu, vicdan sorunlarýnda hoþgörüden yana olduðunu (elbette ki, tanrýtanýmazlardan baþkalarý için) vb. söylemiþtir. Baþlýca yapýtlarý: Essai sur l'entendement (1690), Letteres sur la tolérance (1685-1704).
LODGE, sir Olivier (d. 1851). — Fizik profesörü ve Birmingham Üniversitesi rektörü. Halk için fizik kitaplarýnýn ünlü yazarý. Lodge özellikle optik, elektro-dinamik, esir fiziði ve telgraf konulan ile uðraþmýþtýr. Ýngiliz biliminin en gerici temsilcilerindendir. Uzun zaman Ýngiliz ispritizmacýlarý Birliðinin baþkaný olmuþtur. Dünya savaþýnda ölmüþ olan oðluna adadýðý Raymond or Life and Death (1916) adlý kitabýnda kendisine ölünün ruhu tarafýndan aktarýlan öyküler anlatmaktadýr. Lodge, metafizik ve tanrýbilimsel nitelikte birçok kitabýn yazarýdýr. O, din ile bilimin birleþmesinden yana olduðunu açýklamýþtýr. Lodge, materyalizme karþý, özellikle de Haeckel'in birciliðine karþý, mücadele etmiþtir. Baþlýca yapýtlarý: Electrons ou La Nature et la propriéte de électricité negative (1907), Les Vues modernes en électricité (1908), Ether Universel (1911), Radioactivité et la continuité (1914). Haeckel'e karþý kitabýnýn adý.Vie et matière (1908). Son kitaplarý arasýnda: Atoms and Rays (1924), Ether and Reality (1925), ve Relativity (1925).
LOPATIN, Lev Mihayiloviç (d. 1855). — Tinselci eðilimi kendisini bilmesinlerciliðe kadar götüren Rus filozofu, her þeyden önce de ruhbilimci. Lopatin, Moskova Psikoloji Derneðinin baþkaný ve bu derneðin Felsefe ve Ruhbilim Sorunlari adlý derginin yazýiþleri müdürü oldu. Bu dergide ahlak üzerine ve ruhbilim üzerine bir dizi makale yazdý. Monad teorisinin kuvvetle etkisi altýnda kaldý. Devinditrici neden olarak ruh fikrinden yola çýkarak elindelik (iradei cüziye) ilkesini rubbilimsel bir temel üzerinde savunmaya çalýþtý. Baþlýca yapýtý Felsefenin Olumlu Ödevleri'dir (1866-1891).
LORENTZ, Hendrik Anton (d. 1853). — En ünlü Hollandalý fizikçilerden, Leyde Üniversitesinde teorik fizik profesörü, Harlem'de Taylor kuruluþunda profesör olmuþtur. Modern elektronlar teorisinin kurucusu. En büyük baþarýsý, elektromanyetik alan teorisini daha ileri götürmesi olmuþtur. Lorentz, büzülme (contraction) varsayýmý (1895) ile ün kazanmýþtýr, bu varsayým gereðince, esir içinde hareket halinde olan her cisim kendi hareketi doðrultusunda, kendi hýzý ile orantýlý olarak belirli bir miktarda kýsalýr; bu, varsayým, Lorentz'i, Albert Einstein'ýn görecilik teorisinin habercisi yapmýþtýr. Baþlýca yapýtlarý: Hareket Halindeki Cisimlerde Elektrik ve Optik Olaylarýn Teorisi Üzerine Deneme (1907), Görecilik Ýlkesi (1914), Elektronlar Teorisi (1916).
LUCKA, Emile (d. 1877). — Yazar, özellikle üniversite çalýþmalarý olarak felsefe incelemeleri yapmýþtýr. Çeþitli dergilerde yazý yazmýþtýr. Bilimsel yayýný: Otta Weininger, seine Werke und seine Persönalichkeit (1905).
LUNAÇARSKÃŽ, Anatol Vasileviç (1875-1933). — Eski Rus sosyal-demokrat militaný, daha liseli iken devrimci harekete katýldý. 1898'de tutuklandý ve sürüldü. 1904 sonunda ülke dýþýna gitti, orada kýsa zamanda bolþeviklere katýldý ve bolþeviklerin merkez organlarý ile iþbirliði yaptý. 1905 sonunda Petersburg'a döndü, legal bolþevik Nevaya Jizn gazetesinin yayýmýnda en etkin görevlerden birini yüklendi, Rus Sosyal-Demokrat Partisinin Stokholm (1906) ve Londra (1907) kongrelerinde delege, ayný zamanda, Uluslararasý Stuttgart Sosyalist Kongresinde Rus delegasyonu üyesi. Gericilik yýllarýnda (1908 ve sonrasý) Lunaçarski ile bolþevikler arasýnda siyasal sorunlarda olduðu kadar, felsefe alanýnda da büyük ayrýlýklar baþgösterdi. Lunaçarski, Bogdanov ile birlikte, Vperyod grubunu, ayný zamanda "otzovistler" ya da Duma kesiminin geri çaðýrýlmasýný istediðinden "ýýltimatistler" gurubu denilen gurubu kurdu. Felsefe alanýnda Lunaçarski, mahçýhðý ve "Tanrýnýn araþtýrýlmasýný" övdü. Bu ayrýlýklar onun bolþevik kesimi grubundan çýkarýlmasýna vardý. Emperyalist savaþýn baþýnda Lunaçarski, enternasyonalcilere katýldý, Trotski de bu gruptaydý. Þubat 1917 devriminden sonra, Bolþevik Partisi içinde 1917 Temmuzunda kurulan ve miejrayontsi denilenlerin örgütüne de bir enternasyonalci olarak katýldý. Lunaçarski, Ekim Devriminden sonra Halk Eðitiminde halk komiseri oldu.
MACH, Ernst (1838-1916). — Ünlü Avusturyalý fizikçi; fizyoloji ve felsefe alanlarýnda da büyük bir çalýþma yaptý. Daha 26 yaþýnda, Gratz'da bir matematik ve fizik kürsüsünde asi! profesördü, sonra da Prag'da görev aldý, son olarak da Viyana'da tümevarýma felsefe profesörü oldu. Onun araþtýrmalarý, duyular fizyolojisi, duyumlar teorisi, hareket, psiko-fizik titreþimler teorisi ve balistik alanlarýný içine alýr, ama her þeyden önce ustaca yapýlmýþ sayýsýz tahlillerle, ve tarihsel nitelikte yeni iliþkiler ve deðerli gözlemlerin keþfi ile son derece zenginleþtirdiði fizik tarihi alanýný kapsar. Lenin'in Mach'ýn olguculuðu üzerine ayrýntýlý eleþtirisine, biz de þunu ekleyelim ki, 1910'da ve yaþamýnýn sonuna kadar, yani atomculuðun fizikte çok büyük bir atýlým yapmýþ olduðu ve baþarýdan baþarýya koþtuðu bir çaðda, Mach, her zaman, kendisinin "gizemcilik" diye nitelendirdiði atomlarýn gerçek ve nesnel varlýklarý teorisine karþý inatla savaþtý. Berlinli büyük fizikçi Max Planck'ýn, Mach'ýn öznelciliði üzerine eleþtirisine, Mach þöyle karþýlýk veriyordu; "Þimdiye kadar kendini göstermiþ olan salt ayrýlýk, atomlarýn gerçeklik inancýyla oluþmuþtur. Planck'ýn da böyle bir saçmalýðý karakterize etmek için oldukça aþaðýlatýcý sözler bulmakta zahmet çekmesi de bundan ileri geliyor. ... Bununla, fizikçilerin baþtan aþaðý kilise olma yolunda olduklarý ve bunun için gerçeklik araçlarýna sahip çýktýklarý görülüyor. Bunu kýsaca þöyle yanýtlayacaðým: Eðer atomlarýn gerçekliði inancý, sizin için temel ise, ben, fizik anlayýþýndan ayrýlýyorum, gerçek bir fizikçi olmak istemiyorum, bütün bilimsel deðerlendirmelerden vazgeçiyorum, kýsaca müminler cemaatý karþýsýnda yerlere kadar eðilmiyorum, çünkü düþünme özgürlüðü, benim için daha deðerlidir." (Die Leitgedanken meiner naturwissen schaflichen Erkenntnislehre und ihre Aufnahme durch die Zeitgenossen, Leipzig 1919, s. 11.) Mach'ýn dogmacýlýðýnýn ayýrdedici özelliðini veren þey, modern fiziðin kazanýmlarýnýn bilgi teorisi için önemim kavramadaki yeteneksizliðidir, ayný þekilde IsI Teorisinin Ýlkeleri'nin (1923) kendisi tarafýndan yeniden gözden geçirilmiþ dördüncü baskýsýnda ve gene Fiziksel Optik'te (1921), modern atomistik fizikte meydana gelen olaðanüstü Ýlerlemelerin sözünü etmeye bile tenezzül etmemesidir (örneðin, spintariskop, Brown'ýn molekül hareketi, Perrin'in deneyi, kuantum teorisi, ve kristallerdeki ünlü molekül aðlarý teorisi, elektronlar teorisi vb.). Mach, ayný þekilde, gazlarýn kinetik teorisine, Boltzmann'ýn termodinamik teorisine, görecüik teorisine de karþýdýr, bu, elbette onun atomculuðu ve atomculuðun bütün "görüngücülüðünü" mahkûm etmesinden ileri gelmektedir. Mach, görecilik teorisinden önce ve sonra, atomlar teorisine, "akla yakýn" (Anschaulickeit) niteliði dolayýsýyla, bilimsel yararlýlýðý ve öðretici olmasý bakýmýndan, o da yalnýz kimyaya bir deðer verir. Ayný yýl "Doða Bilimlerinin Duyulur Elementleri ve Kavramlarý" adlý ve Archiv für gesamte Phisiologie'de (Bonn, 1910) yayýnlanan makalesinde, öznelciliðini yeniden belirtir, makalesinde sonuç olarak þu satýrlar okunmaktadýr: "Duyulur görüngülerin ötesinde, demek ki, fizikçinin, her ne olursa olsun, arayacak hiç bir þeyi yoktur. Þu halde, bizim bilincimizden baðýmsýz bir gerçek oluþturmaya her zaman gereksinmeleri olup olmayacaðýna karar verme iþi, tamamýyla filozoflara býrakýlsýn." Mach'ýn fizik tarihi üzerine en önemli yapýtlarý þunlardýr: Die Geschichte und die Wurzel des Satzes von der Erhaltung der Arbeit (1872, son baskýsý 1909), Diee Mechanik in ihrer Entwicklung (1883, son baskýsý 1921), Die Prinzipien der Waermelehre (1886. 4. baský. 1923) ve Die Prinzipien der physikalischen Optik (1921). Baþlýca bilgi torisini inceleyen yapýtlarý ise þunlardýr: Die Analyse der Empfindungen (1885, 9. baský 1922). Populärwissenschaftlicne Vorlesungen (1896, 5. baský 1923), Erkenntnis und Irrtum (1905, 5. baský 1926), ve Die Leitgedanken, vb. (1919). Çeþitli dergilerde yayýnlanan sayýsýz bilimsel incelemeyi de bunlara eklemek gerekir.
MALON, Benoit (1841-1893). — Fransýz sosyalist. Ýþçi çocuðu, gençliðinde kendisi de ücretli. Malon, 1860'lara doðru, Enternasyonal fikirleri yaydý. 1870'te Ulusal Savunma Merkez Komitesi üyesi ve Bordeaux'dan Millet Meclisi üyesi oldu. Malon, daha sonra Paris Komününe katýldý ve Komünün yenilgisinden sonra Ýtalya'ya kaçtý. Aftan sonra dönüþünde Revue Socialiste dergisini kurdu. Guesde ve Lafargue ile birlikte marksist eðilimli Fransa Sosyalist Emekçiler Partisi Federasyonunun kurucularýndan biri oldu. Daha sonra onlardan ayrýldý, Brousse ile birlikte Egalité gazetesini çýkardý ve son derece oportünist yeni bir parti kurdu, bu, "tüm sosyahstler" denen "o!anakçýlar"ýn partisiydi, proletarya ile burjuvazinin uzlaþmasýný savunuyordu. Baþlýca yapýtý: Socialisme integral. 2 cilt (1890-1891). Malon. ayrýca birçok broþür de yazdý.
MALTHUS, Thomas-Robert (1766-1834). — Ýngiliz iktisatçýsý. Anglikan Kilisesi papazlýk mesleðine girdikten sonra, 1798'de en önemli yapýtý Nüfus Yasasý Üzerine Deneme'yi yayýnladý. Bu kitapta insanlarýn yaþamak için kendilerine gerekli olan yiyecek maddelerinden daha büyük bir hýzla arttýklarýný, çünkü, nüfus geometrik bir artýþla çoðaldýðý halde, geçim maddelerinin ancak aritmetik bir artýþ sýnýrlan içinde çoðalabileceðini ileri sürdü. Bunun sonucu olarak Malthus, yoksulluðu önlemek için insan neslini üretmeden kaçýnmayý ya da daha doðrusu evlenmeden sakýnmayý savunur.
MARKS, Karl Heinrich (1818-1883). — 19. yüzyýlýn en büyük dehalarýndan; onun ölümsüz baþarýsý, bilimsel komünizmin ve uluslararasý proletaryanýn çaðýmýzdaki devrimci sýnýf mücadelesinin teori ve pratiðinin temelini atmasýdýr. Komünizm ülküsü, teorisini ve bilimsel programýný ona borçludur. Marks'ýn sistemi diyalektik materyalizmin tunçtan temeli üzerine oturtulmuþtur. Kapitalizmin iç yasalarýnýn bulunmasý sözkonusu olsun ya da insanlýk tarihinin belirli dönemlerinin ve olaylarýnýn açýklamasý sözkonusu olsun, Marks, somut sorunlara dayanan ustaca tahlilleriyle, materyalist diyalektiðin geçmiþteki tarihsel iliþkileri araþtýrmak için, toplumun bugünkü evriminde gerçek devindirici güçleri tanýmak için olduðu kadar, gelecekte geliþmenin eðilimlerini saptamak için de teorik yöntem olarak üstünlüðünü tanýtlanýþtýr. Onun burjuva toplumunu dahice eleþtirmesi, hem yýkýcý, hem de yapýcý olmuþtur, burjuvazinin ölümünü ilan ettiði için yýkýcý, ve proletaryanýn zaferini ilan ettiði için yapýcý. Onun diyalektiði hem bir araþtýrma yöntemidir, hem de insan eylemi için bir kýlavuzdur. Onun materyalist diyalektiði insan tarihinin hareket yasalarýný tanýmakla yetinmez, doða tartfti bilgisini de kapsar. Darwin'in evrim öðretisinin doða bilimlerinde meydana getirdiði devrime dört elle sarýlmasý bundan ötürüdür. Marks'ýn yönteminin felsefe için büyük önemi, Marks'ýn tüm yapýtlarýnýn derinliðine incelenmesini gerektirir, çünkü, ancak diyalaktik düþüncenin yasalarýnýn somut sorunlara ve alanlara uygulanmasýdýr ki, bu yöntemin bilimsel deðerini ortaya koyabilir. Marks'ýn en önemli yapýtlarýný tarih sýrasýyla sayalým: Deifferenz der demokritischen und epikureischen Naturphilosophie I. und II. Teil Anhang: Kritik der plutarschischen Polemik gegen Epikurs Thealogie, Marks'ýn doktora tezi, 1841, Mehring'in Nachlass'ýnda yayýnlanmýþtýr; Zur Kritik der Hegelschen Rechtsphilosophie (1843); Zur Judenfrage (1843); Engels ile birlikte: Die heilige Familie oder Kritik der kritschen Kritik gegen Bruno Bauer und Konsorten (1844); Der französische Materialismus des 18 Jahrhunderts; Über Feuerbach (1845), Engels'in Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu adlý kitabýnda yayýnlanmýþtýr: La misère de la philosophie (1847, Paris); Manifest der kommunistischen Partei (1848); Der 18 Brumaire des Louis Bonaparte (1852); Die Klassen-kämpfe in Frankreich (1850); Der Bürgerkrieg in Frankreich (1871); Zur Kritik der politischen oekonomie (1859); Herr Vogt (1860); Das Kapital. I. B. erste Auflage Hamburg, (Kapital, 1. cilt, birinci baský, Hamburg, 1867); (Kapital'in ikinci ve üçüncü ciltleri F. Engels tarafýndan Marks'ýn ölümünden sonra yayýnlanmýþtýr); Ranglossen zum Frogramm der deutschen Arbeiterpartei (1875); Theorien über den Mehrwert Karl Kautsky tarafýndan 4 cilt halinde yayýnlanmýþtýr; Aus dem literarischen Nachlass von Karl Marx und Friedrich Engels, dört cilt, Franz Mehýing tarafýndan yayýnlanmýþtýr; Gesammelte Scriften, D. Riazanof tarafýndan yayýnlanmýþtýr; Briefwechsel zwischen Friedrich Engels und Karl Marx. A. Bebel ve Ed. Bernstein tarafýndan yayýnlanmýþtýr, dört cilt, Stuttgart 1813; Briefe an Dr. Kugelmenn (Berlin 1924). Bkz: Karl Marks üzerine Franz Mehring'den: Karl Marx, Geschichte seines Lebens (1918); Seçme makaleler; Marx als Denker, Mensch und Revolutionnaer; V. Ý. Lenin'in Karl Marks ve Öðretisi.
MAYER, Julius-Robert (1814-1878). — Büyük doða bilgini. Deniz kuvvetlerinde hekimdi. Sonralarý Wurtemberg eyaletinde Heilbronn kenti baþ cerrahý oldu. Kuvvetin sakýnýmý ve enerjinin eþdeðer olarak biçim deðiþtirmesi ilkesini, hareketin ýsýya ve ýsýnýn harekete dönüþmesi ilkesini bulmasýyla (1842), o, bilime yeni çýðýrlar açar. Joule, Colding.ve Helmholtz ile birlikte Mayer, ýsýnýn mekanik teorisinin kumcusu sayýlýr. O, eþdeðerlik ilkesini ilk olarak astronomiye ve insan fizyolojisine uygulamýþtýr. Tutarlý bir materyalist olarak, Mayer, yaþamýn doðuþunu baþlýca enerji kaynaðý olan güneþin etkisine indirgeyerek organizmalarýn kaynaðýný da açýklamaya çalýþmýþtýr. Görüþlerini kabul ettirmek için çetin bir savaþ vermek zorunda kalmýþtýr; deðeri, ancak ömrünün sonuna doðru bilinmiþtir. Mayer'in bulgularýnýn olaðanüstü önemi hakkýnda bir fikir edinmek için Engels'in Doðanýn Diyalektiði'ne bakýnýz. Engels, burada, Mayer'Ýh çalýþmalarýný gözden düþürmek ve onun katkýlarýný küçümsemek yolundaki çabalara kesinlikle karþý çýkýyor ve Mayer'i savunuyor. Baþlýca yapýtlarý: Bemerkungen über die Kaefte der unbelebten Natur (1842); Die organisehe Bemegung in Ihrem Zudammenhange mit dem Stoffwechsel (1848), bu, Mayer'in en önemli yapýtýdýr; ayrýca Beittraege zur Dynamik des Himmels (1867) Die Mechanik der Waerme ve Naturwissenschaflliche Vortraege (1872).
MAXWELL, James Clerk (1831-1879). - Dahi doða bilgini. Aberdeen'de, daha sonra Londra'da, son olarak Cambridge'te teorik fizik profesörü. Fizikte yeni bir çað baþlatan, ýþýðýn elektromanyetik teorisinin kurucusudur. Bu teori gereðince, ýþýk ve elektrik, ayný yapýda þeylerdir ve ikisi de ayný ortamýn (esir) deðiþik titreþimlerinden baþka bir þey deðildir. Maxwell, baþlýca çalýþmalarýný gazlarýn kinetik teorisi ve teýmodinamik üzerine yaptý. Faraday'ýn elektrik ve manyetik kuvvet alanlarý üzerine fikirleri baþtan aþaðý matematik açýdan iþlenmiþ, ve Maxwell'in ünlü temel elektrodinamik denklemlerinde açýklýkla formüle edilmiþtir; bunlar, ayný zamanda, ýþýðýn elektromanyetik teorisinin temel denklemlerini oluþtururlar. Baþlýca yapýtlarý: Elektrik ve Manyetik Üzerine Ýnceleme (1873); Isý Teorisi (1878); Töz ve Hareket (1879); klasik yapýtý: Faraday'ýn Kuvvet Çizgileri Üzerine.
MEHRÝNG, Franz (1846-1919). — Almanya'da devrimci marksizmin büyük temsilcisi. Guido Weiss'in dergilerinde çalýþarak iþe baþladý. Bu dergiler (Zukunft, 1869-1871; Wage, 1873-1878). Almanya'da 1848 burjuva demokrasisinin varlýðýný sürdürebilen son organlarý idi. Mehring, bu açýdan hareket ederek, Alman sosyal-demok-rasisine karþý olan yapýtýný kaleme almýþtý. Sosyalistlere-karþý baský yasasý kabul edildiði zaman, o, yüreklilikle baský altýnda tutulan sosyal-demokrasiden yana çýktý, özellikle 1884 yýlýndan yazý yazmaya baþladýðý ve ertesi yýl baþyazarý olduðu demokratik gazete Berliner Wolks Zeitung'da. Bismarck'ýn peþini býrakmadýðý Ýþçi Partisine duyduðu sempati, baþta onu partinin yanýnda yer almaya itti ise de, onu, Marks öðretisinin en büyük, en sivrilmiþ temsilcilerinden biri yapan, bu öðretiyi derinlemesine okuyup öðrenmesi olmuþtur. Mehring, 1890'da Neue Zeit'ýn sürekli yazarý oldu. 1895'ten itibaren de Leipziger Volkszeitung gazetesi ile iþbirliði yaptý. 1890'dan 1914'e kadar Alman sosyal-demokrasisi içinde tarihsel hareketin anlamýnýn derinliðine en iyi girebilen, onu en iyi kavrayabilen Mehring'dir. Onun derin marksizm kavrayýþý ve onun ateþli devrimci mizacý, savaþtan önceki son yýllarda Kautsky ile (merkez marksist) baðlarýnýn kopmasýna yol açtý. Mehring, savaþýn ilanýndan sonra, Spartakusbund'un kurucularýndan biri oldu, ve savaþ sýrasýnda son gücünü de ona harcadý. Onun yapýtlarý birçok alaný kapsar: siyasal gazetecilik, marksizm tarihi, sosyal-demokrasi, Almanya ve Prusya tarihi, edebiyat tarihi ve felsefe tarihi, savaþ tarihi vb.. Büyük yapýtlarý arasýnda þunlarý sayalým: Die Lessing-Legende (1893); Geschichte der deutschen Sozialdemokratie, 4 cilt; Karl Marx, Geschichte seines Lebens (1918): Deutsche Geschichte vom Anfang des Mittelalters (1923), Mehring, ayrýca, Marks ve Engels'in ölümlerinden sonra yapýtlarýný 4 ciltte yayýnlamýþtýr.
MENÞÝKOV, Mihayil Ossipoviç (1859). — Gazeteci. Gençliðinde liberalcilik oyunu oynadý. 1890'dan sonra Menþikov Novoye Vremiya adlý gerici gazetenin yazarý olarak çarlýðý savundu ve demokratik hareketin her türlü belirtisine karþý amansýz bir savaþ sürdürdü. Rus basýný, onu, dönekliðinden ötürü Yahuda lakabýyla anmýþtý. Devrim sýrasýnda öldü.
MENGER, Anton (1841-1906). — (Karl Menger ile karýþtýrýlmamalýdýr.) Avusturyalý, sosyal reformlardan yana, hukukçu. Yapýtlarý: Das Recht Auf den Vollen Arbeitsertrag in Gesichichtlicher Darstellung (1886); Neve Staatslehre (1903); Neue Sittenlehre (1905.)
MERCIER, Louis Sébastien (1740-1814). — Fransýz yazarý. Devrim döneminin oyun yazarý. Konvansiyon üyesi. Paris Tablosu adlý romanýn yazarý. Bu roman, büyük devrimin arifesinde Fransýz toplumunun durumu üzerine tarihsel ve toplumbilimsel nitelikte ünlü bir belgedir.
MÃŽHAYLOVSKÝ, Nikolay Konstantinoviç (1842-1904). — Rus yazar ve eleþtirmeni P. L. Lavrov ile birlikte Rusya'nýn muhalefet hareketini narodnik eðilimi diye adlandýrýlan akýmýn baþlýca teorisyeni; küçük-burjuva, ütopyacý. Mihaylovski, baþlýca edebi çalýþmasýný 1870 ile 1900 arasýnda sürdürmüþtür. Narodnaya Volya (Halkýn Kurtuluþu Partisi organý) adlý devrimci ve 1880'lere doðru terörist gazetede çeþitli bildirilerin yazarýdýr. Özellikle bu partinin Çar II. Aleksandr'a hitaben yayýnladýðý affýn ilanýný, burjuva siyasal özgürlüklerin tanýnmasýný, bir kurucu meclisin toplantýya çaðýrýlmasýný isteyen "Yürütme Komitesinin Açýk Mektubu"nun da yazarýdýr. Ünlü Rus þairi Nekrasov tarafýndan yayýnlanan Oteçestvenniye Zapiski adlý yayýn organýna sürekli olarak yazý yazdý. Ve sonralarý Ruskoye Bogatsvo adlý, marksizme karþý amansýz bir mücadele yürütmüþ olan derginin baþyazarý oldu. Mihaylovski sosyalist-devrimci partinin kurucularýndan sayýlýr ve bu partinin sað kanadýnda yer alýr. Onun felsefesi ve sosyolojisi bir küçük-burjuva seçmeciliðinin bütün renklerini taþýr. Ama bu felsefede, özellikle Comte'un olguculuðunun ve Spencer'in evrimciliðinin unsurlarýný öznelciliðe ("sosyolojide öznel yöntem") karýþmýþ olarak bulmak mümkündür. Mihaylovski, özellikle, "eleþtirici zihniyette bireylerin" toplumsal geliþmeyi harekete getiren etken olarak etkilerini belirten bir "tarihsel ilerleme teorisi" ile birlikte "öznel sosyoloji"yi geliþtirmiþtir. Mihaylovski, marksistleri, Rus gerçeðinin özel niteliðini Rusya'da devrimci hareket için belirleyici etkenleri anlamadýklarýný iddia etmiþ ve onlan kýnamýþtýr. Rusya'nýn köylerinde Obsçina, ya da Mir denen ilkel "topluluklar" bulunduðundan ötürü, Rusya'nýn bir kapitalist evreden geçmeden sosyalizm dönemine doðrudan varabileceði görüþünü savunmuþtur. Onun proletaryanýn devrimci sýnýf savaþýnýn kesin rolünü reddeden gerici teorisi, bu teorinin felsefede olsun, toplumbilimde olsun küçük-burjuva ve gerici niteliðini acýmasýzca gözler önüne seren N. Lenin ve G. Plehanov gibi marksizmin en büyük düþünürleri tarafýndan eleþtirildi. Bakýnýz; N. Lenin, "Halkýn Dostlarý" Kimlerdir ve Sosyal-Demokratlara Karþý Nasýl Savaþýrlar? (1894). Ve N. Beltov (G. Plehanov'un takma adý), Birci Tarih Anlayýþmm Evrimine Katký (1894). Baþlýca yapýttan: Tüm Yapýtlarý, 10 cilt, (Petersburg 1909). Onun marksizme karþý yazdýðý makaleleri, Edebi Antlar ve Bugünkü Karýþýklýk (1909) adlý kitapta toplanmýþtýr.
MÝLL. John Stuart (1806-1873). — Ýngiliz filozof ve iktisatçýsý, seçmeci yanlýsý. Onun teorileri, doðru Be yanlýþýn garip bir karýþýmýndan oluþmuþtur. Ona göre, emek, elbette, deðerin baþlýca öðesini oluþturur, ama onun yanýnda deðerin daha baþka ikincil öðeleri de olmak gerekir, örneðin, kapitalistin kazancý gibi. Mill, sermayenin ekonomi politiðini, proletaryanýn özlemleri ile uzlaþtýrmaya çalýþtý; sonuç, Marks'ýn dediði gibi, "özgünlükten yoksun bir stnkretizm –telifiyye--" olmuþtur. Mill, filozof olarak, Hume tarzýnda idealist bir olgucudur. Dýþ dünya, ona göre, "duyumlarýn deðiþmez olabilirliði "dir. Ayrýca kadýnlarýn kurtuluþunun büyük savunucusu olarak da tanýnýr. Baþlýca yapýtlarý; Mantýk Sistemi; Yararcýlýk; Hamilton Teorisinin Ýncelenmesi; Ekonomi Politik.
MOLESCHOTT. Jacob (1822-1893). — Geçen yüzyýlýn ortalarýnda, tanýnmýþ bir fizyoloji uzmaný. Hollanda doðumlu. Baþtan Heidelberg Üniversitesinde ders verdi, ama onun materyalizmi resmi bir uyarý almasýna neden oldu, bundan sonra kürsüsünü býraktý ve yurdundan ayrýldý. Moleschott, daha sonra. Zürich'te, Torino'da, en sonra da Roma'da profesörlük yaptý. Ýtalya'da, deneysel psikolojinin ve fizyolojik kimyanýn kurucusu oldu. 1856'dan 1893'e kadar Moleschott, Ýnsanýn ve Hayvanlarýn Doðasý Üzerine Araþtýrmalar yayýnladý. Özellikle kalp sinirlerinin daðýlým durumu üzerine, ýþýðýn solunum üzerindeki etkisi üzerine incelemelerle, madde deðiþimi ve beslenme ile uðraþtý. Baþlangýçta Hegel taraftan olan Moleschott, sonralarý Vogt ve Büchner benzeri bir kaba materyalist oldu. Kuvvet ile maddenin birliði teorisinin baðnaz temsilcisi olarak o, tüm ruhsal görüngüleri maddi hareketlere indirger. Baþlýca yapýtý: Hayatýn Dolaþýmý (1852). Bu yapýt büyük ün kazanmýþ, birçok kez yayýnlanmýþ ve burjuvazinin ilerici çevrelerinde büyük itibar görmüþtür. Bu kitabýnda Moleschott, ünlü kimyacý J. Liebig'e ve onun yaratýcýnýn hikmetini aþýrý bir dil ila öven þiirlerine hücum etti. Baþka yapýtlarý: Beslenme Teorisi ve Araçlarý (1858), Fizyolojik Eskiz (1861), ve bir otobiyografi: Dostlarým Ýçin, Yaþamýmdan Anýlar (1894).
MORGAN, Conway Lloyd (d. 1852). — Ýngiliz psikolog ve zoologu, Bristol Üniversitesinde profesör, darvinci ve evrimci. Morgan bir yandan madde ve hareketin zaman ve uzayýn nesnelliðini ve gerçekliðini kabul eder, ama öte yandan Ýngiliz doða bilginlerinin çoðu gibi, o da, dinin bilimsel bilgi üzerine olan iddialarýný benimser. Doðanýn Yorumlanmasý adlý yapýtýnda o, doðanýn bütün görüngülerinde beliren bir genel amaca inanýþýn, doðacý, yani maddeci görüþle çeliþmediði, tam tersine, doða, hüküm süren amacýn "görüngülerin belirli akýþýnýn boyun eðdiði bu gerçeðin ta kendisi olduðu" varsayýmý benimsenince, ikisinin kusursuz bir biçimde uyum kurduðu görüþünü geliþtirir. Materyalizme karþý olduðunu açýkça söyleyen Morgan, dine hayat hakký saðlayabilmek için bu uzlaþmaya baþvurmak zorundadýr. Baþlýca çalýþma alaný olan karþýlaþtýrmalý hayvan psikolojisinde Morgan, dar, sýnýrlý bir antropomorfist görüþü savunur. Ona göre, hayvanlarýn davranýþýnýn anlaþýlmasýnda gerekli anahtarý ancak insan psikolojisi verebilir ve insan, ilke olarak, hayvandan deðiþik biçimde davranýr. Bununla birlikte, onun yapýtlarý karþýlaþtýrmalý hayvan psikolojisini ilerletmiþ olan birçok deðerli gözlemleri içerir. Baþlýca yapýtlarý: Animal Life and Intelligence (1890),- Introduction to comparative Psychology (1894), Animal Behaviour (1900), Ýçgüdü ve'Alýþkanlýk (1909), Ýçgüdü ve Deney (1913).
MÜLLER, Johannes (1801-1858). — Berlin Üniversitesinde anatomi ve psikoloji profesörü. Almanya'da modern psikolojinin kurucusu, Rudolf Virchow'un, Ernst Haeckel'in, Herman Helmholtz, Albert Kölliker ve diðerleri gibi doða biliminin en büyük adlarýnýn hocasý. Birçok konularla ilgilendi ve anatomi, fizyoloji, embriyoloji ve patolojiyi derin çalýþmalarýyla zenginleþtirdi. Onun "duyularýn özgül enerjileri yasasý" ünlüdür. Bu yasaya göre, duyulan etkileyen uyarmalar ne olursa olsun (bunlar mekanik, optik, kimyevi ya da baþka nitelikte olsa da), duyular, kendi özgül niteliklerine göre tepki gösterirler, Örneðin görme duyusu, her zaman bir ýþýk görme olarak yanýt verir. Bu yasanýn sonralarý esasta birçok kýsýtlamalara uðradýðý doðrudur. Baþlýca yapýtý, Handbuch der Physiologie des Menschen (1883), birçok ciltten oluþan bir klasiktir.
NEWTON, Sir Ýsaac (1643-1727). — En büyük Ýngiliz doða bilgini, Cambridge'te matematik profesörü, sonralarý, maliye direktörü, Royal Society baþkaný ve parlamento üyesi. Çýðýr açan en büyük çalýþmalarý arasýnda Newton, klasik mekanik denen þeyi kurdu, diferansiyel ve entegral hesabý getirdi, yerçekimi yasasýný buldu (ki bu yasa sayesinde dünyanýn aðýrlýðýnýn ve gezegenlerin hareketinin tek ve ayný nedenin etkilerinden ileri geldiði anlaþýlmýþtýr), optiði geliþtirdi (ýþýðýn renklerinin daðýlmasý, yayýlma teorisi vb.). Felsefe alanýnda Newton, mekanik yasalarýn tüm evren için genel deðer taþýdýðý görüþünü savundu. Doða yasalarýnýn mutlak niteliðini yansýtan matematik yöntemi, onun çýkýþ noktasýdýr. Dünya, varlýk nedenini kendi içinde taþýr. Onun, tüm varlýðýn devindirici gücü olarak iþin içine Tanrýyý katarak, doðayý tannbilimci açýdan açýklamasý sonralarýdýr. Newton'un evreni anlayýþ tarzýnýn eleþtirisi için bkz: Engels, Doðanýn Diyalektiði. Baþlýca yapýtlarý: Newton'un yüzyýllar boyu fiziðin geliþmesini belirleyen ve bugün de tüm deðerini koruyan en büyük yapýtýnýn adý: Philosophie naturalist principia mathematica (1687). Bellibaþlý ikinci yapýtý: Optics or a Treatise of the Reflection, Refractions, Inflections and Colours of Light (1704).
ORTODOKS. — Bkz: Akselrod.
OSTWALD, Wilhelm (d. 1853). — Büyük Alman fizikçi ve kimyacýsý, ünlü filozof ve doða bilimlerinin halk dilinde yayýcýsý; 1906'dan sonra Leipzig'de fiziksel kimya profesörü. Ostwald uzun zaman Alman Birciler Ligasýnýn lideri ve baþkaný oldu; ünlü Klassiker der emkien Wissenschaften adlý koleksiyonu kurdu ve yayýmcýlýðýný yaptý. Ayrýca Büyük Adamlar, Doðal Felsefe Yýllýðý'ný da yayýnlamýþtýr. Sözkonusu yýllýk, savaþtan sonra yayýnýný durdurdu; Zeitschrift für physikalische Chemie dergisinin de kurucusu ve yazarýdýr. Onun baþlýca katkýsý Hollandalý Van't Hoff ve Ýsveçli Svante Arrhenius ile birlikte doða bflimlerinin yeni bir dalýný, fiziksel kimyayý kurmuþ olmasýdýr. Ostwald'ýn en önemli bulgularý kimyasal ilgi teorisi, elektrokimya, eriyikler ve kataliz teorisi alanýndadýr. Son zamanlarda Ostwald. renkler teorisini geliþtirmeye kendini adamýþtýr. Felsefede, kendi sistemini' "energetik"i kurmaya çalýþýr. Ona göre en yüksek bilim, mantýðýn ve matematiðin üzerinde egemen olan soyut bir "düzen teorisi"dir. Ostwald, öteki bilimleri, Comte'un hiyerarþisini biraz deðiþtirerek sýnýflandýrýr. Onun doðal felsefesinin temelinde enerji kavramýnýn, ve bütün olaylarýn sayýsal tasarýmýnýn insan bilgilerinin tümü üzerinde tamamýyla egemen olmaya yettiði savý yatar. Ostwald maddeyi tümden ortadan kaldýrdýðýný ve fiziksel ve toplumsal olaylar dahil, bütün olaylara, biricik enerji kavramýnýn uygulanmasý gerektiðini iddia eder. Bu amaçla o, "toplumsal", "fiziksel" ve "kültürel" bir enerjinin egemenliðini hükme baðlar. Doðanýn açýklamasý yerine, onun "iktisadi betimlemesi"nin konmasýný isteyen Mach'ýn etkisiyle, Ostwald, her türlü varsayýmýn biçimlenmesinin reddini, bilimin ülküsü haline getirir. Atomlar teorisine karþý þiddetle savaþýr. Ama hayranlýk duyduðu Mach'tan daha az inatçý olduðu için, Ostwald, sonunda, atomistiðin büyük bulgularý karþýsýnda silahlarý elden býraktýðýný ilan eder. O, "energetik"ini sayýsýz yapýtlarda savunmuþtur, ama ciddi bilim adamý çevrelerinde en ufak bir yanký uyandýramamýþtýr. Topluma ve kültüre, ahlaka ve hukuka, sanata ve politikaya, kýsaca her þeye bir "energetik" temel vermeye kalkýþýr. "Birci din" bile, yüce Tanrýsýný enerjide bulacaktýr. Ve Ostwald yýllar boyunca her onbeþ günde bir, "birci pazar vaazlarýnda", bu -Tanrý karþýsýnda saygýyla eðilmiþtir. O, Kant'ýn kesin emrini de deðiþtirmiþ ve "energetik emir" haline getirmiþtir. "Hiç bir enerjiyi israf etme", diyerek yeni "sistemini!" tamamlar. Belirtmek gerekir ki, OstwaId, bir yandan enerji kavramýný kendinde-þey düzeyine yükseltirken, öte yandan, evrendeki her þey gibi "enerjiyi" de mutlak bir þey saymayýp, dolarýn saðladýðý "pratik" ve "elveriþli" nimetlerden yararlanmayý soyutlaþtýrmaya yarayan bir þey olarak kabul eden James'in pragmacýlýðýný över. Ama Ostaald'ýn düþüncesinin sayýsýz çeliþkileri ve tutarsýzlýklarý, hem idealist, hem materyalist olan "energetik"in en göze çarpan özelliklerinin ifadesidir. Baþlýca yapýtlarý: a) Doða bilimlerinde: Elektrochemie (1895); Prinzipien der Chemie (1907); Der Werdegang einer Wissenschaft (1907); Entwicklungsgeschichte der Elektrochemie (1910); Grundriss derallgememen Chemie (1923) ve Farbkunde (1923); b) Energetik teorisi üzerine: Vorträge utýd Abhandlungen (1904); Vorlesungen über Naturphilosophie (1902); Energetische Grundlagen der Kulturwissenschaft (1908); Die Forderung des Tages (Ý911); Die Energie (1912); Philosophier der Werte (1913); ve Moderne Naturphilosophie (1914); c) biyografik nitelikte yazýlar: Grosse Männer (1909).
PAULSEN, Friedrich (1846-1908). — Berlin Üniversitesinde bir özelliði olmayan felsefe profesörü, iradeciliði (volontarisme), yani iradeyi esas alan bir metafiziði savunmuþtur. Fizik, salt görüngüden baþka bir þey deðildir. Gerçek olan ruhsal niteliktedir; ama ruhsal olan her þey özünde iradedir. ("Ýradecilik" terimini yaratan Paulsen'dir.) Paulsen, dini ve Hýristiyanlýðý savunmuþtur: Modern kültürde dinin de yeri olmalýdýr. Ahlak anlayýþýnda baðnaz bir gerici olarak ortaya çýkmaktadýr. Baþlýca yapýtlarý: Geschichte des deutschen Unterrichts auf den deutschen Schulen and Universitaten (1885); System der Etnik, mit einem Umriss der Staats-und GeslIschaftslehre (1889); Einleitung in die Philosophie (1892).
PEAESON, Charles (d. 1857). — Büyük Ýngiliz öjenik teoricisi; ilkten Cambridge'de, sonra da Galton'da matematik profesörü, Londra Üniversitesinde öjenik profesörü, Londra'da University College'de öjenik laboratuvarý müdürü, öjenik dergisi Diometrica'nýn ve Treasury of Human Inheritance adlý arþivlerin yayýncýsý. Baðnaz öznel idealist, Pearson, Mach'ýn bilgi teorisinin en önemli ilkeleriyle görüþ birliði halindedir, özellikle düþüncenin tasarrufu ilkesiyle ve doða görüngülerinin açýklamasý yerine, bunlarýn sadece tasviri ile yetinilmesi ilkesiyle. Pearson, biyolojide, biyometrik eðilimler denen þeyin önde gelen savunucusudur. Bunda organizmalarýn geliþme sorunlarý, istatistik ve olasýlýk hesaplarýnýn yardýmýyla ve yakýnlýk iliþkilerinden yararlanýlarak ve özellikle insan için kalýtýma formüller konularak, çapraþýk bir matematik yoldan ve soyut biçimde çözümlenmeye çalýþýlýr. Pearson, bu yöntemlerle, insanýn burjuva kapitalist toplum sýnýrlarý içinde "seçme yoluyla yetkinleþmesini" saðlamayý amaçlayan öjenik için saðlam bir temel yarattýðýna inanmaktadýr. Pearson'in dar anlamda matematik yöntemi, bu salt matematik yöntemin eksikliklerini gözler önüne seren hemen hemen bütün biyolojicilerin muhalefetiyle karþýlaþmýþtýr. Bunlar biyometrinin uygulanma olanaklarýný iyice sýnýrlamýþlardýr. Pearson bir süre reformcu sosyalizmin propagandacýsý olmuþ ve 1880'lere doðru Londra'nýn iþçi derneklerinde Marks ve Lassalle üzerine konferanslar vermiþtir. En ünlü yapýtý: The Grammar oj Science'dýr (1892); ayrýca Chances of Death and other Studies in Evolution (1898), Nature and Matter (1910) ve çeþitli dergilerde birçok bilimsel inceleme.
PELLAT. J. S. Henri (1850-1909). — Paris'te, fizik profesörü. Elektronlar teorisi, atomlar teorisi, elektrik, manyetizm, baþlýca çalýþma alanlarýdýr. Belli baþlý yapýtlarý: Cours d'électricité (1901-1908), Thermo-dynamique (1897).
PETZOLDT, Joseph (d. 1862). — Charlottenburg Yüksek Teknik Okulunda doða bilimlerinde bilgi teorisi profesörü, tanýnmýþ felsefe yazarý. Petzoldt, uzun zaman, ampiryokritisizm lehinde ve özellikle Avenarius ve Mach'ýn fikirleri için etkin bir propaganda yaptý. Görecilik teorisini üstün tuttu ve ampiryokritisizm ile görecilik teorisini uzlaþtýrmaya çalýþtý. Petzoldt, görecilik teorisi yolunda mücadeleyi bir "duyular fizyolojisi ile biyolojik psikolojinin ölü ve ruhsuz bir doða anlayýþýna karþý mücadelesi" olarak görüyor (1923). Petzoldt, "ruhsuz doða anlayýþý" atomistiðin ve dýþ dünyanýn nesnel gerçek varlýðýnýn tanýnmasý ile, yaný materyalizm ile özdeþleþtirdiði, bir tuttuðu "mekanikçi doða anlayýþý"ný anlýyor, Petzoldt, "göreci olguculuk" ve "görgücülük" yolunda mücadeleyi, ayný zamanda, "komünistliðe ve bolþevikliðe karþý" bir mücadele olarak görüyor. O, açýk açýk Ýngiliz piskoposu Berkeley'in tekbenciliðine dönülmesini istiyor, çünkü Berkeley "maddi töz kavramýný, madde kavramýný yýkar". Baþlýca yapýtlarý: Einführung in die Philosophie der reinen Erfahrung (2 cilt, 1900-1904); Das Weltproblem vom standpunkte des relativischen Positivusmus aus (3. baský, 1921); ve Die Stellung der Relativitätstheorie in der geistigen Entwicklung des Menschheit (1923).
PHÝLON, (MÖ 20-MS 54). — Ýskenderiye'de doðmuþ bir musevi filozof. Onun felsefesi, Yahudi dini ile Platoncu fikirlerin bir bireþimidir. Philon tarafýndan yetkinleþtirilen Logos (Tanrý ile insan arasýnda aracý) öðretisi, hýristiyan dogma sisteminin kuruluþunu kuvvetle etkilemiþtir.
PÝLLON, François (1830-1914). — Fransýz filozofu, yeni-eleþtiricilik yanlýsý, Renouvier'nin öðrencisi. Pillon, 1890 yýlýndan baþlayarak Année philosophique dergisini yayýnlamýþtýr.
PLATON (MÖ 428-348). — Yunan filozofu, antÝkçaðýn en büyük idealist düþünürü. Sokrates'in öðretilisi, nesnel idealizmin kurucusu. Platon'a göre duyulur þeyler, ancak varlýk ile varlýk olmayan arasýnda bir ara derecedirler; görünüþler alemini temsil ederler; gerçek varlýk, ancak, tamamlanýp bitmiþ, duyulur þeylerin ilk gerçek modelleri olarak, var olan her þeyin ötesinde, kendi sonsuz deðiþmezlikleri içinde sürüp giden fikirlere ait olabilir. Bu sonsuz fikirlerin bilgisi, insanýn zihnine "yeniden anýmsama" yoluyla verilmiþtir. Platon, ünlü söyleþilerinde idealist diyalektiðin öðelerini geliþtirir. Bütün toplumsal özelliðine göre, platoncu idealizm, kölelerin emeðine dayanan antikçað toplumunun egemen sýnýflarýnýn, ticaret ve tefeci ekonomisinin geliþmesi ile boyuna hýzlanan gerileme döneminin ideolojisidir. Platon, Cumhuriyet adlý yapýtýnda devlet ülküsünü açýmlar, bu kitabýnda, aristokratlarýn egemen kesimi için servetlerde ortaklýðý ister, bu da antik çaðýn en büyük sosyalist ütopyasýný meydana getirir. Baþlýca yapýtlarý: Criton, Sokrates'in Savunmasý. Phedon, Time, Phedre, Gorgias, Þölen, Théétète, Cumhuriyet, Yasalar, vb.
PLEHANOV, Georgi Valentinoviç (1856-1918). — Rus marksizminin kurucusu, II. Enternasyonalin en göze çarpan, en etkili kiþilerinden biri. Pek genç bir öðrenci iken Plehanov, narodniklerin (halkçýlarýn) devrimci hareketlerine katýldý, ama 1880'lere doðru onlarýn ideolojilerinden koptu ve 1883'te, P. Akselrod, Leo Deutsch, Vera Zasuliç ile ülke dýþýnda ilk sosyal-demokrat örgütü, Emeðin Kurtuluþu Grubunu kurdu. Plehanov, sadece, marksizmin kusursuz bir yorumcusu olmakla kalmadý, Marks ve Engels'in, teorilerinin geliþmesini sürdüren, derinleþtiren ve bu teoriyi parlak ve özgün bir biçimde savunun bir öðretilisi oldu. 1890'a doðru, "revizyonizm", Ed. Bernstein'ýn önderliði altýnda geniþlemeye baþladýðý ve marksizmin temellerini, marksizmi "tamamlamak" isteyen yeni ortaya atýlmýþ bütün "eleþtirilere" karþý savunmak sözkonusu olduðu zaman. Plehanov, diyalektik materyalizmin hizmetinde en parlak polemikçilerden biri oldu. Bütün dünyada oportünizme karþý mücadelede olduðu gibi, bu oportünizmin Rusça çeþidi olan "ekonomizm"e ve "struvecilik"e karþý mücadelede de, Plehanov ön safa geçti. Marksizm felsefesini sistemli bir biçimde uðraþ edinen uluslararasý sosyalist hareketteki ender kiþilerden biridir ve onun bu alandaki çalýþmalarý, bugün bile, bütün dünya edebiyatýnda aþýlmýþ deðildir. Lenin'in PÝehanov'un yazýlarýnýn "komünizmin gerekli elkitabý" gibi okunmasýný salýk veriþi boþuna deðildir. — Rus sos-yal-Demokrat Partisinin ikinci kongresine kadar ve bizzat bu ikinci kongresinde Plehanov, marksist genç kuþaktan gelme önder Lenin ile sýký bir iþbirliði içinde çalýþtý. Her ikisi de, yüzyýlýn baþlarýnda, sosyal-demokrat organlarýn, Ýskra ("Kývýlcým") ve Zarya ("Þafak") yazý iþlerinde çalýþýyorlardý; hu gazeteler "ekonomizm" eðilimine karþý savaþmayý ve merkezi bir devrimci partinin kurulmasýný görev edinmiþlerdi. Bu Kongre sýrasýndaki bölünmeden sonra, Plehanov bir süre kararsýz kaldýktan sonra menþeviblere katýldý. Bu andan sonra Lenin ile Plehanov'un yollarý birbirinden ayrýldý. Ancak 1908'den 1912'ye kadar. Plehanov, Lenin ile birlikte ampiryokritisizme ve "likidatörlere" karþý mücadele ederken geçici olarak bolþeviklere yaklaþýr. Emperyalist savaþ sýrasýnda Plehanov, son derece sosyal-yurtsever bir tutum almýþtýr ki, bu tutumunu Mart [Þubat] 1917 devriminden sonra da korumuþtur. Plehanov, ölümüne kadar, sovyet iktidarýnýn bir muhalifi olarak kaldý, ama Ekim Devriminden sonra bolþeviklere ve sovyet iktidarýna karþý açýkça ortaya çýkmayý reddetti. Yazýlarý arasýnda þunlarý sayalým: Materyalizmin Tarihine Katký (1. baský, 1896) N. G. Çemiþevski. Bir Edebiyat Tarihi Ýncelemesi (1894), Marksizmin Temel Sorunlarý (1913). Anarþizm ve Sosyalizm (1894), Neue Zeit'taki birçok yayýnýný da bunlara eklemek gerekir; Tüm Yapýtlarý 26 cilt halinde basýldý (Moskova, 1923-1925).
POÝNCARÉ, Henri (1857-1912). — Son elli yýlýn en büyük Fransýz matematikçisi, astronom ve fizikçi. Paris Üniversitesinde matematik ve matematiksel fizik profesörü ve Fransýz Akademisi üyesi, Raymond PoÝncarÐ'nûý kuzeni. Modern zamanlarýn en verimli araþtýrmacýlarýndan biri. Onun baþlýca araþtýrmalarý, matematik, matematiksel fizik, ve teorik astronomi alanýndadýr. Büyük buluþlarý arasýnda, bir eksen üzerinde dönüþle hareket eden bir sývý kitlesinin denge þekilleri üzerine çalýþmalarý ve üç cisim problemi de sayýlabilir. Foincaré'nin bilgi teorisi, birçok noktada, olgucu ampiryokritikçilerin, ama hepsinden önce pragmacýlarýn anlayýþlarýna yaklaþýr. Ama, Poincaré, parlak bir fizikçi olduðundan, her seferinde yeniden materyalizme döner. Poincaré'deki çeliþkiler, bir yandan, onun, bilgi teorisinin temel sorunlarýný parça parça ve deneme biçiminde ele almasýyla kýsmen de felsefe tarihi konusunda bilgisinin çok az olmasýyla açýklanýr. Poincaré, hiç bir zaman tamamlanmýþ bir doða felsefesi sistemi geliþtirmedi. Onun felsefi düþüncesine egemen olan leit-motiv "saymacacýlýk"týr (conventionnalisme), "elveriþli", "pratik", "kullanýþlý" "uygun" olandan baþka gerçek olmadýðýný ileri süren uygulayýcý teoridir. Neyin "kullanýþlý". "pratik" ya da "elveriþli" olduðuna karar vermek, "uyuþmaya", saymaca anlaþmaya býrakýlmýþtýr. Bütün doðal yasalar hepsi saymaca anlaþmalardýrlar, geometri belitleri dahil. Mantýk yoluyla sonuna kadar götürüldüðünde bilinemezciliðe götüren bu görüþ noktasýndan yola çýkarak, Poincaré, nesnellik, gerçeklik ve uzayýn boyutlarý sayýsý problemini bile yargýlar. Onun görüþ açýsý, bu konuda. Mach'ýn "düþüncenin tasarrufu" ile, Mach'ýn "biyolojik baþan"sý ile ve "düþüncelerin olgulara uyarlanmasý" teorisi ile, Almanya'da moda olan en son delilikle, Vaihinger'in "fictionalisrae"i ile çakýþýr, birbirine tam uyar. Gerçekten de, örneðin Poincaré'de þöyle bir þey okumak mümkündür; "Esir'in gerçekten var olup olmadýðý bizim için pek önemli deðildir, esas olan, yalnýz, her þeyin smki bir esir varmýþ gibi geçmesidir, ve bu varsayým görüngülerin açýklanmasý için elveriþli, rahat bir varsayýmdýr". (Bilim ve Varsayým, s. 212). Baþlýca yapýtlarý: a) fizikte: Leçons d'électiricité et d'optique (1891-1892); La termo-dinamique (1908), La Theorie mathematique de la lumiere (1905), Six confèrences sur des objets choisis dans les mathematiques pures et la physique mathématique (1910), La Nouvelle mécanique (1911); b) astronomide: Methodes nouvelles de la mécanique céleste (1892-1899), Leçons de mathematiques célestes (1905-1910), ve Leçons sur les hypothèses comogoniques (1913); c) felsefede: La science et l'hypothése (1906), La valeur de la scicnce (1906), Savants et ecrivains (1910), Dernières pensées (1913) ve Science et Methode (1914).
POÝNCARÉ, Lucien (1862-1920). — Fransýz fizikçisi, Chambéry Akademisi rektörü. Sonralarý Paris'te ulusal eðitim genel müfettiþi. Poincaré, özellikle elektrik teorisi alanýnda çalýþtý. Physique moderne son evolution adlý yapýtý ile tanýnýr. Bir baþka yapýtý: l'Electricité (1909).
POPPER, Joseph (1838-1922). — Avusturyalý demiryolu memuru. Viyanalý mühendis ve yazar. Bazan Lynkeus lakabýyla yazmýþtýr. Mach eðiliminde olgucu. Toplumsal felsefede Popper, toplum da reform için, Mach tarafýndan coþkunlukla karþýlanan ve bilimsel sosyalizme karþý çýkan sosyal liberal özdeyiþler ileri süren bir ütopyacý küçük-burjuva ve bir bireycidir. Örneðin: "Ýkincil gereksinmeler için çoðunluk ilkesi, temel gereksinmeler için güven altýna alýnmýþ bireysellik ilkesi". Popper, özünde, Viyanalý hukukçu Anton Menger'in devlet ve ahlak teorisinin ögretilisidir. Baþlýca yapýtlarý: Die psysikalischen Grundsätze der elektrischen Kreftübertragung (1884), Die teehnischen Fortschritte nach ihrer ästhettischen und kulturellen Bedeutung (1888), Das Recht zu teben und die Pflicht zu sterben (1903) ve Fundament eines neunen Staatsrechts (1905). Baþka yapýtlarý: Phantasien eines Realisten (1899), Die allgemeine vehrpflicht als Lösung der sozialen Frage (1912) ve Krieg, Wehrpflicht und Staalsverfasung (1921).
PURÝÞKEVÝÇ, N. M. (1870-1919). - Besarabya'da büyük toprak sahibi; Rus Halký Birliðinin kurucusu ve lideri; 1906'da bu örgütten ayrýldý ve daha da aþýrý saðcý olan Kralcýlar Ligasýný kurdu: "Baþmelek Aziz Mihayil Ligasý". Puriþkeviç, Ýmparatorluk Dumasýnda milletvekilliði yaptý ve orada aþýrý saðý yönetti; Kara-Yüzler denen örgütün en hayasýz ve en zalim temsilcisi oldu. Bütün "Rus olmayanlara" karþý savaþan Rus þoveni. 1916 sonunda Puriþkeviç çarýn düþüþünü önleyeceði ve "hanedanýn onurunu" kurtaracaðý ve bir "ulusal felaketi" önleyeceði umuduyla Rasputin'i öldürdü.
POYNTÝNG, J. Hanry (1852-1914). — Ünlü Ýngiliz fizikçisi, Birmingham Üniversitesinde fizik profesörü. Daha çok elektro-dinamik, radyasyon teorisi, ýþýðýn basýncý üzerine çalýþmýþtýr. Tanýnmýþ yapýttan: A Texbook of Physics (1899), Properties of Matter (1913), The Pressure of Light (1907), The Earth (1913).
PYRRHON, Elis'Ii (MÖ 360-270). — Yunan filozofu. Eski þüphecilik okulunun kurucusu. Pyrrhon hiç bir insan bilgisinin kesin olmadýðýný öðretir. Her iddianýn karþýsýna onun tersi olan bir iddia ile çýkýlabilir. Þeylerin bilinmesi olanaksýz olduðuna göre, ifade edilen her kanýya, "görünüþe göre" sözünün eklenmesi gerekir ya da genel olarak hiç bir kanýya varýlmamalýdýr. Pyrrhon'un yazýlarý saklanamamýþtýr; onun anlayýþlarýný, öðretilisi olan Phlius'lu Timon'un ve daha sonraki bir dönemin þüphecileri olan Aenesidemus ve Sextus'un yazýlarýndan öðreniyoruz.
RAHMETOV. — Lomov-Opokov-Oscar Blum vb. gibi yazarlar tarafýndan kullanýlan takma ad. Burada, kimin sözkonusu olduðunu saptayamadýk.
RAMSAY, Sir William (1852-1916). — Ünlü Ýngiliz kimyacýsý. Bristol'da kimya profesörü, daha sonra Londra Üniversitesinde, Nobel ödülü sahibi, British Assodotion'ýn baþkaný. Onun en büyük katkýsý, atmosferde ender gazlar denen yeni öðeleri bulmasýdýr. 1894'te Ravleigh ile birlikte az bulunur argon gazýný; daha sonra, Travers ile birlikte, helyum gazýný buldu (1895). Kripton, ksenon ve neon gazlarýný da 1898 de buldu, Çað açan bir bulgusu da, Soddy ile birlikte 1903'te radyumun, radyum ve helyum ema nosyonlarý biçimine dönüþmesini buluþu oldu, böylelikle ilk kez elementlerin transmutasyonunu tanýtladý; bu da, atamun parçalanýp daðýlmasýnýn, yani bir yýl önce Rutherford'un geliþtirmiþ olduðu teorinin doðrulanmasý oldu. Bu konuda Rutherford'un 1903'teki "Elementlerin Periyodik Sistemi Üzerine Bazý Düþünceler" konulu konuþmasýna bakýnýz. Baþlýca yapýtlarý: Atmosferin Gazlarý ve Bunlarýn Keþfi Tarihi (1907), Biyografik ve Kimyasal Denemeler (1909). Modern Kimya (3. baský, 1921) ve Elementler ve Elektronlar (1913). Bundan baþka, birçok fiziksel kimya elkitabý yazmýþtýr.
RAU, Albrecht (d. 1843). — Alman filozofu, Feuerbach'ýn öðretilisi. Baþlýca yapýtlarý: L. Feuerbachs Philosophie (1882), Das Wesen des mensehlichen Versiandes (1900), Der moderne Panpsychismus (1901).
REHMKE, Johannes (d. 1848) — Greifswald'da felsefe profesörü, Ýçkincüik felsefesinin baþlýca temsilcilerinden biri. Yapýtlarý: Die Welt als Wahrnekmung und Begriff (1880), Unsere Geývissheit von der aussenwelt (1894), Philosophie als Grundwissenschaft (1910).
RENOUVÝER, Charles (1815-1903). — Bir "Fransýz yeni eleþtiricüiði" içinde Kant ve Hume'ü birleþtirmeye çalýþmýþ olan Fransýz filozofu. Renouvier, bilgi teorisinde þüphecidir, ahlakta elin-delikten (iradei cüz'iyeden) yanadýr. Onun seçmeci felsefesinin tüm niteliðini dini ve gizemci güdüler belirlemektedir. Pillon ile birlikte Critique Philosophique dergisini çýkarmýþtýr. (1872-1889). Yapýtlarý: Essais de critique générale (1854-1864), la Phillosophie analytique de l'histoire (1896-1897), La Nouvelle Monadologie (1889) vb..
REY, Abel. — Fransýz filozofu, Paris Üniversitesinde doða bilimleri ile olan iliþkileri içinde felsefe tarihi profesörü. Doða bilimlerinin temelleri ve yöntemleri üzerine ünlü eleþtiri kitaplarýnýn yazarý. Rey, olgucu bir gerçekçilik önerir, bu olgucu gerçekçiliðe göre madde, "gerçek olan", ayný zamanda, "nesneli, zorunluyu ve genel"i temsil ettiði ölçüde "mutlak"týr. Ama Rey, kendi teorisini tutarlý bir biçimde geliþtirecek yetenekte deðildir. Toplumbilim, ahlak ve estetik alanýnda, boþ, kaba ve hiç bir þeye zorlamayan bir liberalizme kendini kaptýrýr. Lenin, bu kitabýnda, Rey'in, "bir müminin —inansahibinin— fiziði" dediði Duhem'in fiziði hakkýndaki yargýsýný aktarýyor. Bu konuda þunu da belirtelim ki, Rey, daha önce de Duhem'in fikirlerini eleþtirmek için "Bay Duhem'in Felsefesi" adýnda ayrý özel bir makale (Revue de Métaphysiaue et de Morale, 12. yýl, 1904) yazmýþtýr. Burada, Duhem'in felsefesine, "bir iman sahibinin bilimsel felsefesi" diyordu. Baþlýca yapýtlarý: La Théorie physique chez les physiciens contemporains (2. baský. 1923), l'Energetéque et le mécanisme au point de vue des conditions de la connaissance (1907), la Philosophie moderne (1908). Leçons élémentaires de psychologie et de philosophie (1908). ve Les sciences philosophique, leur etat actuel (1925).
RICARDO, David (1772-1823). — Ýngiliz iktisatçýsý: Adam Smith ile birlikte klasik burjuva ekonomisinin en büyük temsilcisi. Ricardo, metalarýn deðerinin biricik kaynaðýnýn insan emeði olduðu, bu deðerin çalýþma süresi miktarý ile belirlendiði yolundaki teoriyi sistemli bjr biçimde geliþtirmiþtir. 0. baþlýca yapýtýnda, sýnýflar arasýndaki iktisadi uzlaþmaz çeliþkiyi ortaya çýkarýr ve bunu açýkça ifade eder. öte yandan Ricardo, tarihsel geliþme fikrine ve bundan ötürü de burjuva düzenin koþullara baðlý tarihsel niteliðine tamamýyla yabancý kalmýþtýr. Serbest rekabet ve özel mülkiyet temeline dayanan toplumsal düzen, ona, "doðaya uygun" biricik, deðiþmez düzen olarak görünmüþtür. Kendisi, Londra'nýn en zengin bankacýlarýndan biri olarak, banka sermayesinin ve büyük sanayi burjuvazisinin çýkarlarýnýn tutarlý bir temsilcisi oldu ve parlamenter alarak da iktisadi ve toplumsal politikada bu sýnýfýn çýkarlarýna uygun bijtün önlemleri savundu. Baþlýca yapýtý: Principles of political economy and taxation (1817). Ricardo'nun görüþlerinin derin bir tahlili ve eleþtirisi için: Karl Marks: Histoire des doctrines economiques, c. II, IV, V.
RÝEHL, Aloys (1844-1925). - Ünlü filozof, Halle'de ve sonra da Berlin'de felsefe profesörü. Riehl, vzellikle bilgi teorisi alanýnda çalýþmýþtýr; bir yandan Kant'ýn fikirlerine, öte yandan modern doða bilimlerinin gerçekçi görüþlerine dayanan bir "'eleþtiriciliðin" temsilcisidir. O. yeni-kantçý okul ile, tanýtlýdan (müspetten) yani "zorunlu olarak veri durumunda olandan" çýkýþ yapan saf olguculuk okulu arasýnda seçmeci bir ara tutum benimser. Riehl. her türlü metafiziði, deneyi aþan bir öznelcilik olarak reddeder. Baþlýca yapýtlarý: Der philosophische Kritizismus (1876-1887), Zur Einführung Ýn die Philosophie der Gegemvart (6. baský, 1921).
RIGHI, Augusto (1850-1920). — Büyük Ýtalyan doða bilgini, Boloýýya da fizik profesörü. Elektrik ve maddenin yapýsý teorileri üzerine birçok önemli araþtýrma yapmýþtýr. Lenin'in sözünü ettiði yapýtlarý dýþýnda þunlarý da sayabiliriz: Iþýk Salan Madde ve Manyetik Iþýnlar (1909), ve eðitici küçük broþür halinde. Kuyruklu Yýldýzlar ve Elektronlar. (1911).
ROBESPÝERRE, Maximilien (1758-1794). — Büyük Fransýz Devriminin en büyük önderlerinden, Jakoben, bu partinin merkez grubunun lideri, 1792'den 1794'e kadar küçük-burjýývazinin diktatörlüðünün esin kaynaðý ve sözcüsü. Robespierre, Konvansiyonun olaðanüstü yetkileri bulunan ve sert tedbirlerle Jakoben cumhuriyetinin düþmanlarýnýn tümünü tasfiye eden Halk Kurtuluþ Komitesinin baþýnda bulundu. Robespierre, 9 Termidor yýl II'de (27 Temmuz 1794) iktidardan düþürüldü ve giyotinde idam edildi. Bu, karþi-devrimin zaferinin baþlangýcý olmuþtur.
RODlER, Geoerges (1848-1910). — Sorbonne'da antikçað felsefesi profesörü. Année philosophique koleksiyonunda, "Phédon'a Göre Ölümsüzlüðün Tanýtlarý" baþlýðý altýnda Platon felsefesi üzerine birçok inceleme yayýnlamýþtýr (1907).
RÜCKER, Sir Arthýýr VVilliam (1848-1916). - Leeds'te ve sonra Londra'da fizik profesörü. Royal Society sekreteri, British Association'nýn baþkaný. Rücker'in baþlýca çalýþma alaný jeofizik, elektrik ve manyetizný olmuþtur.
RYLE, R. J. — Pearson yanlýsý.
SCHELLÝNG, Friedrich Wilhelm Joseph (1775-1854). - Klasik Alman füozofu. Schelling, Fichte'ye baðlýdýr ve Hegel'e varýþý saðlar. O, idealist felsefenin doða bilimlerinden yararlanmasýný saðlamýþ, doða ile tini, mutlak kavramýnda birleþtirmiþ olan doðal felsefeyi kurmuþtur. Spinoza'nýn felsefesini yenilemiþtir. Kýsa bir süre sonra kendisi ile tinsel bir ittifak kurmuþ olan Hegel tarafýndan aþýldý ve daha sað iken unutuldu, ihtiyarlýðýnda hýristiyan kilisesinin dogmalarýný doðrulayacak olan bir ‘"olgucu" felsefeyi boþuna kurmaya uðraþtý. Schelling, sonunda, o zaman devlet için tehlikeli sayýlan hegelciliklo savaþmak ve dini savunmak üzere feodal ve romantik zihniyetteki Prusya Kralý Friedrich-Wilhelm IV tarafýndan Berlin'e çaðýrýldý (1842). Genç Friedrich Engels de, Schelling'e karþý mücadele etmiþtir. Bütün Yapýtlarý, 14 cilt halinde ölümünden sonra yayýnlanmýþtýr (Stuttgart 1856-1861).
SCHMÝDT, Henri (d. 1874). — Biyoloji uzmaný ve Haeckel'in fikirlerinin halk arasýnda yayýcýsý ve Yena Üniversitesinde Erast-Haeckel Arþivi Müdürü. Uzun zaman Haeckel'in bilimsel sekreteri oldu ve Alman Bircileri Ligasý genel sekreteri oldu. Haeckel'in birçok yapýtýnýn ve onun sekseninci yýldönümünde Haeckel'e ait iki cilttik yapýtýn yayýncýsý; Ernst, Haeckel'e Neler Borçludur! (LeÝpzig 1914). Bu yapýt, Haeekel'in ayrýntýlý ve canlý bir biyog-rafisidir. Schmidt ayrýca Alman Birciler LÝgasýnýn bildiri ve broþürlerini ve ayrýca büyük doða bilginleri ve filozoflarýn temel yapýtlarýný ucuz baskýlar halinde yayýnlamýþtýr. Haeekel'in baðnaz öðretilisi olan Schmidt, dünyayý anlayýþ tarzýnda ustasýnýn birciliðini ve materyalizmini nitelendiren bütün boþluklarý, þüpheli, açýk olmayan noktalarý kendi dünya anlayýþýnda ortaya koyar. Haeckel'i kararlýlýkla savunmasýndan ötürü Schmidt, papazlarýn en amansýz saldýrýlarýna uðradý, O, evrim fikrinin geniþ halk çevreleri tarafýndan benimsenmesine ve özgür fikir hareketinin güçlenmesine yardýmcý olmuþtu.-. Onun en çok okunan broþürleri arasýnda þunlarý anabiliriz: Der Kampf un die Welträsel (1900). Die Urzeugung und Professor Reinke (1903), Der Monistenbund im Preussischen Herrenhaus (1907), Haeckel biogenetisches Grundgesestz und seine Gegner ve Haeckels Embryonenbilder (1909). Schmidt, ayrýca, bir Biyoloji Sözlüðü (1911), bir Felsefe Sözlüðü (1922) ve bir Evrim Öðretisi Tarihi (1918) hazýrlamýþtýr.
SCHOFENHAUER, Arthur (1788-1860). — Alman filozofu, ve ayný zamanda büyük yazar. Schopenhauer, Danzigli toptancý tüccar bir soylunun oðludur. Haeckel ile ayný zamanda ortaya çýkmýþ olan felsefesi, 1848'e kadar çaðý üzerinde hiç bir etki yapmadý. Çünkü politik bakýmdan son derece gerici ve sekinci (quiétiste) idi. Schopenhauer'a göre doðanýn "özü" kör Ýradedir. Bu irade kötüdür ve her türlü kötülüðün köküdür. Ýnsan yaþamý, her þeyden önce, iradenin egemenliði altýnda bulunduðu için ve bulunduðu ölçüde acý çekmektir. Esenlik, ancak bu iradenin felce uðramasý ya da yok olmasýyla mümkündür. Bu öðretiler, Mart 1848 öncesi devrimci burjuvazinin duygularýna kesin olarak karþý gelmekteydi; bunlar, bu dönemin burjuvazisinin gerici en üst katýnýn yönelimini yansýtýyordu. Scopenhauer'ýn felsefesi, ancak 1848 Alman devriminin yenilgiye uðratýlmasýndan sonra ilgi toplamaya baþladý, çünkü Alman burjuvazisini sarmýþ olan manevi çöküntüyü (Katzenjanimerstimmung) ifade ediyordu. Schopenhauer'in itibar kazanmasýna iki durum daha yardýmcý olmuþtur: 1° onun olaðanüstü yazý yazma yeteneði: Almanya'nýn en büyük düz yazý ustalarýndan biridir: 2° Schopenhauer darkafalý burjuvalar arasýnda filozof ve filozoflar arasýnda darkafah burjuvadýr. Onun bilgi teorisi, kantçý, yani Ýdealisttir. Baþlýca yapýtý: Ýrade ve Tasarým Olarak Dünya (1819). TÜm Yapýtlan'nýn birçok baskýsý yapýlmýþtýr.
SCHUBERT-SOLDERN, Richard von (d. 1852). — Ýçkinci felsefenin temsilcisi. Baþlýca yapýtlarý: Über Tranzendenz des Objekts (1882), Grundlagen einer Erkenntnistheorie (1884), Das menshliche Glück und die soziale Frage (1896). O, bu kitabýnda. toplum ile "dördüncü kuvvet", yani iþçi sýnýfý arasýndaki maddi ve kültürel ayrýmlarýn korunmasýný savunuyordu.
SCHULZE, Gottlob. Ernst (1761-1835). — Göttingen Üniversitesinde felsefe profesörü, bir adý da Schulze-Aenesidemus'tur, bu ad, ona 1792'de yayýnlamýþ olduðu bir kitap yüzünden takýlmýþtýr: "Aenisedemus oder über die fundamente der von Prof. Remhold gelieferten Elementarphilosophie, nebst einen Verteidigung des Skeptizismus gegen doie Anmassungen der Vernunftkritik. Schulze, bu yapýtýnda, sadece Prof. Reinhold'u deðil, yaný zamanda, Kant'ýn Aklýn Eleþtirisi'nin temel fikirlerini .de eleþtirmiþtir, Lenin, Schulze'nin tarihteki, Kant ile Fichte arasýnda "yerini" yeteri kadar belirtmiþtir.
SCHUPPE, Wilhelm (1836-1913). — Greifswald'da profesör, içkincilik felsefesi denen akýmýn baþlýca temsilcisi. Yapýtlarý: Erkenntnistlýeorische Logik (1878), Grundzüge der Ethik und Rechtsphilosophie (1882). Grundriss der Erkenntnistheorie und Logik (1894).
SCHWEGLER, F. K. A. (1819-1857). - Tübingen'de tarih profesörlüðü yaptý. EskÝ-hegelci okuldan filozof. En tanýnan yapýtý: Geschichte der Philosophie im Umriss (1848). Birçok baskýsý yapýlmýþtýr.
SENIOR, William Nassau (1790-1864). — Ulusal ekonomiyi fabrikacýlarýn çýkarlarýnýn hizmetine veren kaba burjuva ekonomisinin temsilcisiydi. Senior, 1830 ile 1840 arasýnda Ýngiltere'de iþgününün kýsaltýlmasýna karþý fabrika sahiplerinin giriþtikleri ajitasyonlara etkin olarak katýlmýþtýr. Onun Letters on the factory act, as it affects the cotton manufacture (London 1837) adýndaki yergi yazýsýný, Marks, acýmasýzca eleþtirmiþtir (Bkz: Kapital. Birinci Cilt, "Senior'ün ‘Son Saati' ", s. 248-253.)
SEXTUS. — Yunan filozof ve hekimi. MS 200 yýllarýna doðru iskenderiye ve Atina'da yaþadý, Pyrrhon'un öðretisini geliþtirmiþ olan bir þüpheci. Korunabilmiþ yapýtlarý, antikçað þüpheciliðinin baþlýca kaynaðýný oluþturur.
SMÝTH, Norman Kemp (d. 1872). — Ýngiliz filozofu, Edinbourg Üniversitesinde profesör. Yapýtlarý: Studies on the cartesian philosophy (1902), A commentary to Kants critic of pure reason (1918).
SNYDER, Karl (d. 1869). — New-York'ta yazar, modern doða bilimlerindeki ilerlemeler üzerine halk tipi çok iyi ve çok yaygýn kitaplarýn yazarý. Baþlýca yapýtlarý: l'Image du monde réprisénte parles scieýýces naturelles modernes (1907), l'Univers-machine (1908).
SOKRATES (MÖ 470-399). — Yunan filozofu. Atina'da yaþamýþtýr. Otuzlar oligarþisinin düþüþünden sonra, Sokrates, suçlandý ve ölüme mahkûm edildi. Sokrates'in ortaya çýkýþý, genellikle Yunan tarihinde olduðu gibi, Yunan felsefesinde de bir dönüm noktasýný gösterir. Temel olarak materyalist doðrultuda olan Yunan doða felsefesi, Sokrates ile, idealist eðilimli tinselci bir felsefe olmaya baþlar. Bu evrim, Platon i!e devam etmiþtir. Sokrates ile idealizme doð ru bu yönelseme, onun doðduðu kont Atina'nýn, genellikle de Yunanistan'ýn içinde bulunduðu tarihsel durum ile, yani kölelerin emeðine dayanan genellikle Yunan ekonomisinin, özellikle de Atina ekonomisinin gerileme döneminin baþlamasý ile yakýndan iliþkilidir. Sokrates tarafýndan ileri sürülen ve Platon tarafýndan geliþtirilen fikirler, daha sonra, ilkel hýristiyanlýðý oluþturan ilk öðeleri saðlamýþtýr.
SOLOVYEV, Vladimir Sergiyeviç (1853-1900). — Din filozofu, gazeteci ve þair, Doðu ve Batý kiliselerinin, papa ile Rus carýnýn himayesi altýnda kaynaþmasý temeline dayanan bir dünya teokrasisinin propagandacýlýðýný yaptý. Bu iþin gerçekleþtirilmesi, Rus halkýnýn "özel görevi" olsa gerekti. Solovyev, Leon Tolstoy'a karþý savaþtý, onda Deccal'ýn ön habercisini görüyordu. Ýlkin Fransýzca olarak yayýnlanan baþlýca yapýtý: La Russie et l'Eglise universelle (1899). sonra, Ýyinin Haklýlýðý (1894), Üç Söyleþi (1899) vb..
SOREL, Geoerges (1847-1922). — Fransýz yazarý, anarko-sendikalizmin belli baþlý teorisyenlerinden biri, karýþýk kafalý bir seçmeci. Onun kafasýnda, daha baþkalarýndan gayrý, Marx, Proudhon, Bergson, Nietzsche'nin etkileri en gariplerden garip bir karýþým meydana getirmiþtir. Sorel, daha sonra, yeni-kralcýlar denilen kampa, hemen Birinci Dünya Savaþýndan önceki yýllarda, pusulayý þaþýrmýþ bazý aydýnlar üzerinde çekici bir etki yaratmýþ olan hafif bir toplumsal gölge ile katolik ve tek hükümdar yanlýsý olan þu gerici akýma geçti. Bununla birlikte, þunu da kaydetmek gerekir ki. o, her zaman sosyal-demokrat ikbalciliðine karþý savaþtý ve sýnýf mücadelesini öðütledi. Yorulmak bilmez ve dürüst bir çalýþmayla geçen ömrünün sonunda kayýtsýz þartsýz bolþevik devrimine katýldý ve devrimi, bütün kara çalmalarýna karþý yiðitçe savundu. (Onun Zor Üzerine Düþünceleri'nin ikinci baskýsýna yazdýðý "Lenin için Savunma Konuþmasý"na bakýnýz). Yapýtlarý: l'Avenir Socialiste des syndicats (1898), l'lliusion du progrès (1900), Reflexions sur la violence (1907) vb..
SUVOROV, Serge Aleksandroviç (1869-1918). — Rus gazeteci ve istatikçisi, 1901'den beri sosyal-demokrat, Suvorov, 1905 devrimi sýrasýnda bolþeviklere geçti, daha sonra onlardan ayrýldý. Rus felsefe derlemeleri: Gerçekci Dünya Anlayýþýna Katký (1904) ve Marksizm Felsefesine Katký (1908) için çalýþtý. Ekim Devriminden sonra Suvorov, Sovyet iktidarýna geçti. 1918'de Yaroslav'da karþý-devrimci ayaklanma sýrasýnda ateþ hattýndan geçerken öldürüldü.
SPENCER, Herbert (1820-1903). — Ýngiliz gazeteci ve filozofu, baþlangýçta mühendis, evrim teorisi üzerine dayanan bir felsefe sistemi kurmaya çalýþtý. Spencer, dünyanýn bütün iþlerini durmadan yinelenen iki sürece: hareketin daðýlýp yayýlmasýndan ve maddenin örgütlenmesinden ibaret olan evrim sürecine ve evreni oluþturan öðelerin daðýlýp ayrýlmasýndan ibaret olan ayrýþma, yok olma sürecine indirger. Comte gibi Spencer de, madde ile ruhun iliþkileri sorununu teorik olarak bir yana býrakýr. Ama yalnýz tanýtlanmýþ bilgiye giren gerçek verilerle uðraþmak istediðinden, bilinebilir olanla, "bilinebilir olmayan" arasýna bir set çeker. Dinin konusu olan "bilinebilir olmayan" görüngüler aleminin temelinde yatan, her þeye kadir, bilinmez bir kuvvet olmalýdýr. Toplumbilimde, Spencer, organizmalarýn geliþim yasalarýný, hiç bir þeylerini deðiþtirmeksizin, toplumsal yaþamýn olaylarýna geçirmeye, aktarmaya çalýþmýþtýr: insanlýk için bir felaket saydýðý sosyalizmin amansýz bir düþmaný olmuþtur. Baþlýca yapýtlarý: Bireþimci Felsefe Sistemi. The principles of biology (2 cilt, .1864-1867), The principles of psychology (2 cilt. 1870-1872), The principles of sociology (3 cilt, 1876-1896). Daha birçok yapýtý da bunlara eklemek gerekir.
SPÝNOZA, Baruch de (1633-1677). — O çaðýn en geliþmiþ burjuva kenti olan Amsterdam'da bir Yahudi tüccar ailesinden gelme filozof. Descartes'tan sonra 17. yüzyýlýn en özgür felsefi kafasýdýr. Baþlýca yapýtý Ahlak, ilk olarak ölümünden sonra yayýnlanan yapýtlarý arasýnda çýktý (1677). Spinoza'nýn felsefesi 17. yüzyýl Fransasmda olduðu kadar, 18. yüzyýl sonlarýnda ve 19. yüzyýl baþlarýnda Almanya'da da devrimci bir etki yapmýþtýr. Karl Marx'ýn Spinoza hakkýndaki görüþü için bakýnýz: Kutsal Aile. Yapýtlarý: Ahlak, Siyasal-Tanrýbilmsei Ýnceleme (1670) vb..
STALLO, John Bernard (1823-1900). — Mach'ýn ve inancýlarýn Almanya'ya tanýttýðý ampiryokritikçi. Oldenburg'da bir köy okulu öðretmeninin oðlu idi. 1840'ta Amerika Birleþik Devletlerine göç etti ve New-York'ta matematik ve fizik profesörü oldu. Stallo daha sonra hukuk okudu, yargýç ve avukat oldu; sonunda da Roma'da Amerikan elçiliði yaptý. Son yýllarýný resmi bir görevi olmaksýzýn, Floransa'da geçirdi. Baþlangýçta, metafizik-idealist biçimiyle Hegel felsefesini benimsedi ve kendisi, eski-hegelciliðin yöntemine uygun olan General Principles of philosophy of Nature (1848) doða felsefesi kitabýný yazdý. Stallo, sonralarý, baþlýca yapýtý olan ve en çok tanýnan Modern Fiziðin Kavramlarý ve Teorileri (1882) kitabýna önsözünde eski-hegelciliðin görüþünü reddetmiþtir. Bu son yapýtý, o zamanki fiziðin temellerinin ve ilkelerinin ampiryokritikçilik açýsýndan bir eleþtirisini oluþturur. Bir baþka yapýtý: Discours, essais et lettres (1893).
STARCKE, C. N. — Danimarkalý filozof ve sosyolog, Kopenhag Üniversitesinde profesör. Engeis'i Ludýoig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu adlý kitabýný yazmaya iten, Starcke'ýn Feuerbach üzerine yazdýðý kitap olmuþtur. Yapýtlarý: L. Feuerbach (1885). Die primitive Familie (1888), Theoretische Grundlagen der Ethik (1889), Baruch de Spinoza (1923).
STOLYÝPÝN, Piyotr Arkadiyeviç (1862-1911). — 1906'dan baþlayarak çarýn baþbakaný ve içiþleri bakaný. 1905-1907 devrimini ezmiþ olmasý dolayýsýyla kötü bir ünü vardýr. Stolyipin, Dumada büyük toprak sahiplerinin ve büyük burjuvalarýn egemenliðini saðlamak için ikinci imparatorluk Dumasýný zorla daðýttý ve yeni bir seçim yasasý yürürlüðe koydu (3 Haziran 1906 hükümet darbesi). Onun yürürlüðe koyduðu toprak yasasý (9 Kasým 1906 yasasý) mir denen ilkel köylü topluluklarýný yok etmeyi ve hükümetin kýrsal bölgelerde dayanaðý olacak olan iktisadi bakýmdan güçlü bir köylü tabakasýný (kulaklarý) yaratmayý hedef tutuyordu. Stolyipin, 1906 Aðustosunda ona yazlýk villasýnda yapýlan terörist suikastten ancak raslantý sonucu kurtulmuþtur. 1911 Eylülünde kýþkýrtýcý ajan Bogrov'un düzenlediði suikastte Kiev'de öldürüldü.
STRUVE, Piyotr Berngardoviç (d. 1870). — Rus gazetecisi. 1890'lara doðru sosyal-demokrat oldu. "Legal marksizm" denen akýmýn en büyük temsilcisidir, bir dizi legal marksist organýn yazarý ve baþyazarý. Daha ilk yapýtý olan Eleþtirel Düþünceler'de Marks'ýn bütün görüþlerini paylaþmadýðýný açýða vurur. Sonraki yapýtlarýnda Struve, Marks'ý bir "'eleþtirel incelemeden" geçirdiði bahanesi ile marksizmin devrimci fikirleri' yerine sýnýflar arasý iþbirliði, sosyalizme barýþçý yoldan ulaþma gibi fikirleri koymaya uðraþtý. Struve, marksist felsefenin (diyalektik materyalizmin) her zaman karþýsýnda olmuþtur. Lenin, "Narodnikliðin Ýktisadi Ýçeriði ve Bu Akýmýn Struve'nin Yapýtýndaki Eleþtirisi" adlý yazýsýnda, Struve'nin görüþlerini ilk olarak eleþtirmiþtir. Yüzyýlýn baþýnda Struve, marksizm ve sosyal-demokrasi ile baðlarýný iyice kopardý ve liberal burjuva kampa geçti. 1905 Devriminin yenilgisinden sonra liberal aþýrý saðýn lideri oldu ve ultra-gerici milliyetçilikte karar kýldý. Ekim devriminden sonra Struve, Sovyet iktidarýna karþý etkin olarak savaþtý. Denikin'in ve sonra da Vrangel'in bakaný oldu. 1925"ten sonra da Paris'te kralcý bir gazete yayýnladý.
THALES, Miletli (MÖ yaklaþýk 624-543). - Ýyonya okulundan, Yunanlý düþünür, "doðacý" diye nitelendirilen okulun ilk filozofu ve astronom. Thales. evrenbiliminde, suyun, her þeyin biricik kaynaðý olduðunu açýklar.
THOMSON, Sir William. Lord Kelvin (18244907). — Geçen yüzyýlýn büyük Ýngiliz fizikçisi. Glaskow Üniversitesinde teorik fizik profesörü. Onun matematik, mekanik alanýnda, ýsý teorisi, gazlar teorisi, elektrik, hidrodinamik, atomlar teorisi, jeofizik ve denizcilik bilimi üzerine çalýþmalarý gerçek bir bilimsel devrim niteliðindedir. Fizik araçlarýnýn tekniði ve yetkinleþmesi, Thomson'a çok þey borçludur. En önemli incelemeleri, derleme olarak, Mathematical and Physical Papers (1882) baþlýðý altýnda çýkmýþtýr. Ayrýca: Popular Lectures and Address (1880), Moleküler Dinamik ve Iþýk Teorisi Üzerine Dersler (1909). Ýngiliz fizikçisi P. G. Tait ile birlikte hazýrladýðý Doðal Felsefe Ýncelemesi birçok kez yayýnlanmýþtýr.
TURGENYEV, Ývan Sergeyeviç (1813-1883). — Rus romancýsý. Baþlýca yapýtlarý: Bir Avcýnýn Anýlan (1851), Dimitri Rudin (1856), Babalar ve Oðullar (1860), Duman (1867), Gogol'un ölümü dolayýsýyla yazdýðý bir mektup, iki yýl boyunca kendi topraklarýnda sürgün yaþamasýna neden oldu. Ömrünün büyük bir bölümünü dýþ ülkelerde geçirdi ve Bugival'da öldü.
UBERWEG, Friedrich (1826-1871). — Alman füozofu. çok yaygýn bir Tarih Felsefesi Taslaðý'nýn yazarý.
VALENTÝNOV, NÝkolay Vladisloviç (d. 1879). — Rus gazetecisi. sosyal-demokrat; yurt dýþýnda mültecilikte bolþeviklere katýldý. ama daha sonra menþeviklere geçti, ve menþevik organlarýnda yazar olarak büyük bir eylem gösterdi. Yapýtlarý: Marksizmin Felsefi Yapýsý (1907), Mach ve Marksistler (1908), ayrýca toprak sorunu üzerine bazý broþürleri vardýr.
VAUBEL, Johann WilheIm (d. 1864). - Darmstadt Yüksek Teknik Okulunda kimya profesörü. Vaubel, fiziksel, organik ve uygulamalý kimya alanlarýnda çok göze çarpan çahþmalar yaptý. Burada, Boltzmann tarafýndan karakterize edilen kitabý Lehrbuch der theoretischen Chemie (1903), adýný taþýmaktadýr.
VERNADSKI, Vladimir (d. 1863). — Leningrad'da profesör ve Sovyetler Birliði Bilimler Akademisi üyesi. Büyük Rus jeologu ve mineralojistý. Baþlýca çalýþmalarý, özellikle jeo-kimyaya iliþkindir. Vemadski, canlý tözün kimyasal yapýsý üzerine sayýsýz ve önemli çalýþmalar yapmýþtýr. Sentez niteliðindeki Konuþmalar ve Karýþýmlar (1922) Rusça. Sorbonne Üniversitesinde jeo-kimya üzerine verdiði dersler Fransýzca yayýnlanmýþtýr.
VERWORN, Max (18634921). — Büyük fizyoloji bilgini. Göt-tingen'de. sonra Bonn'da profesör: Zeitschrift für allgemeine Physilogie dergisinin yayýmcýsý, Haeckel'in öðrencisi, onun baþlýca eylem alaný hücre fizyolojisi, sinir fizyolojisi, narkozdur. Bunlar dýþýnda. Verworn ilkel sanat araþtýrmalarýna çok deðerli katkýlarda bulunmuþtur. Doða bilimlerinden Verworn, dirimselciliðe karþýdýr, yaþamýn bütün görüngülerinin yalnýz fiziko-kimyasal bir þekilde açýklanmasýndan, ayrýcinslilik (heterogénie) teorisinden. Darwin'in doðal seçme teorisinden yanadýr, böylece materyalist olduðu ortaya çýkmaktadýr. Felsefede, tersine. Verworn, eksiksiz bir seçmecidir ve kendine özgü baþtan aþaðý kendi uydurmasý bir "psiko-bircilik" kuran öznel bir idealisttir. Bu konuda, kendisi, felsefi anlayýþlarýnýn Mach, Avenarius, Petzoldt, Zichen'inkilere ve öteki "olgueular"ýnkilere "çok yakýn" olduðunu açýklar. Materyalizmi ise, yalnýz "Ýnsan düþüncesinin, tarihinde verimli bir yanýlgý" olarak görür. Onun psiko-birciliðinin (psychomonisme) temel ilkesi þudur: "Cisimler dünyasý, ruhsal olanýn içeriðinden baþka bir þey deðildir. Genellikle yalnýz bir tek þey vardýr: ruhsalýn zengin içeriði." Daha sonra Verworn "özgün" olduðu kadar boþ, "nedenselcilik deðil koþuJcu!uk"u ortaya atan bir "koþutçuluk' buluþu ile de dikkati çekmiþtir. Bu olaðanüstü teori þu temel savlara varmaktadýr: "1° bir sürecin, içinde bulunduðu bütün koþullarca bir tek doðrultuda belirlendiði bir durum, 2° bir sürecin kendi koþullarýnýn tümüne özdeþ olduðu bir durum." Verworn, nedenselliði reddeder. Buzul devrinin avcýsýndan bugünkü döneme kadar bütün "nedensel düþünce" dönemi, Verworn'a göre bir gizemcilik çaðýna girer, oysa gerçek bilim onun kendi ýþýk saçan teorisi ile baþlar. Onun karmakarýþýk fikirleri, ne doða bilginlerinde, ne de filozoflarda hiç bir yanký bulamamýþtýr. Onun biricik havarisi bir Rus menþevik ve fizyologu olan Aleksandr Lipþütz oldu. Lipþütz, Neue Zeit gazetesinde, Rus mahçýlarý tarzýnda marksizmi "koþulculuk" ile tamamlamak zorunda olduðuna inanmýþtýr. Verworn'un en tanýnmýþ ve en dikkate deðer yapýtý, Allgemeine Physiologie'dir (1895, son baskýsý 1922). En önemli doða tarihi konusundaki yapýtlarý: Psycho-physilogische Protistenstudien (1889), Die biogenhypothese (1903), Erregung und Lahmung (1914), Verworn fikirlerini özellikle Naturwissensckajt und Weltanschauung (1904) adlý yapýtýnda geliþtirmiþtir. Prinziptenfragen in der Natunois-senschaft (1905), Die Erforschung de? Lebens (1907), Die Frage nach den Granzen der Erkenntnis (1908), Die Mechanik der Geisteslebens (1910), Kausale und konditionale Welstanschauung (1912), ve Die biologischen Grundlagen der Kulturpolitik (1915).
VOGT, Karl (1817-1895). — Ünlü Alman doðacýsý, materyalizm konusunda halk yayýnlarý yazarý ve 19. yüzyýl ortalarýnda burjuva siyaset adamý; baþlangýçta Giessen'de profesör, orada iken, J848 burjuva devrimci hareketine katýldýðý için görevinden alýndý. Vogt, 1848'de, Giessen'den parlamentoya ve Alman Millet Meclisine seçildi, orada solun liderlerinden biri oldu. Parlamento Stuttgart'a nakledildikten sonra, Reich naipliðine seçildi. Sonra Ýsviçre'ye iltica etti, Cenevre'de jeoloji ve zooloji profesörü Federal Konsey üyesi, sonra da Ulusal Konsey üyesi oldu. Vogt, Moleschott ve Büchner ile birlikte, kaba ve sýnýrlý materyalizm eðilimini somutlaþtýran materyalist havariler üçlüsünü kurdu. Vogt, özellikle Köhlerglaube und Wissenschaft adýndaki polemik yapýtý ile geniþ çevrelerde tanýnmýþtýr, bu yapýtýnda, Göttingen'de bilim ile Ýncil'i uzlaþtýrmaya çalýþan doðacý Roudolph Wagner'in "iki kýsýmda sorumluluk"una þiddetle karþý çýktý. Ruha ve onun ölmezliðine gelince, Vogt. bu konuda þu ünlü materyalist sözü hasmýnýn suratýna fýrlattý: "Safra karaciðer için, idrar böbrekler için ne isa, düþünce de beyin için odur." Bu mücadele, o çaðda ayný zamanda sözlerinde çok þiddetli, ama eyleminde güçsüz olan küçük-burjuva radikalizminin, junkerlerin örümcek baðlamýþ gericiliðine ve o zamanýn Prusya mutlakiyetçiliðinin hýristiyan tutuculuðuna karþý bir siyasal mücadele idi. Vogt'un felsefe hakkýnda en ufak bir fikri yoktu, hele hele Kant ve Hegel konusunda. Okur. Mehring'in Alman Sosyal-Demokrasisinin Tarihi adlý yapýtýnýn ikinci cildinde, bu çeþitten bir materyalizmin parlak bir eleþtirisini bulacaktýr. Engels'in Doðanýn Diyalektiði'ne, gene Engels'in Ludwig Feuerbach'ýna bakýnýz. Vogt, 1859'da Karl Marks'a karþý hakaret ve sövgüierle dolu bir kitap yazdý, orada Marks'ýn bir þantajcýlar çetesinin baþý olduðunu söylüyordu. Vogt, o sýrada, Napoleon III'ün ücretli bir yazarý idi, ve Napoleon III, ezilen halklarýn kurtarýcýsý olarak övüyordu. Vogt'un kara çalmalarým. Marks, Herr Vogt adlý ustaca karþýlýðý ile yanýtladý. Marks, burada onun suçlamalarým yere serer ve ayný zamanda onun Napoleon III'ün ücretli suç ortaðý olarak ve bir siyaset entrikacýsý olarak içyüzünü ortaya çýkarýr. Bu gerçek. Komün sýrasýnda, Paris polisinden ele geçen bir belge Ýle resmen de doðrulanmýþtý. Baþlýca yapýtlarý: Zooligische Briefe (1815), Köhlerglaube und Wissenschaft (1855), ve Vorlesungen über den Menschen. Ayrýca bir dizi zooloji ve jeoloji elkitabýnýn yazarýdýr.
VOLKMANN, Paul (d. 1856). - Königsberg Üniversitesinde teorik fizik profesörü. Bir fizikçinin göçüþ açýsýndan yazýlmýþ bilgi teorisi üzerine sayýsýz yapýtýn yazarý olarak tanýnýr. Lenin'in Volkmann hakkýndaki seçmeci –ki yavaþ yavaþ olmuþtur– nitelemesine biz de açýða vurulmuþ bir tekbenci sýfatýný ekleyelim. Onun "görüngücülüðü" gerçekte en a2 þüpheli olan öznelciliklerden biridir. Volkmann, matematiði, fizik yasalarýný temsil etmenin tek çaresi olarak görüyor. "Fiziðin gerçek dili, matematiðin düi olsun, gerisi gelir." (1909.) Volkmann, materyalizme karþý amansýz bir mücadele yürüttü, kendini gerici olarak ve Protestan Kilisesinden yana ve "þimdiki zamanýn kaba birci hareketine" ve her þeyden önce de Breslau'lu büyük fizikçi A. Ladenburg ve Ernst Haeckel tarafýndan kiliseye karþý içtenlikle yürütülen mücadeleye karþý, ayrýca, "sosyal-demokrat propaganda"nm "pratik materyalizm"ine karþý, sicilli bir þoven olarak tanýttý. Volkmann, materyalizmde, "birci bir uygunsuzluk"tan baþka, bir "cermenlik" ve "idealistlik" fikrinin taþýyýcýsý olarak Kant'ýn karþý çýktýðý "Fransýz" düþünüþünün bir ürününden baþka bir þey görmez. Volkmann, bilimi, özellikle felsefeyi ve bilgi teorisini bir yapýntýlar (hayaller) sistemi haline indirgemek isteyen ve iflas halindeki idealizm eðiliminden en son moda burjuva akýmýný temsil eden "Sanki" ("commesi" - Als-ob) felsefesinin organý Hans Vaihinger'in Annalen der Phiilosophie'sinin etkin bir yardýmcýsý oldu. Baþlýca yapýtý: Vorlesungen über die Theorie des Lichtes'tir (1891). Okur, Volkmann'ýn bilgi teorisi üzerine pek çok makale ve konuþmalarýnýn dökümünü Einführing in das Studium der theoretischen Physik (1913) adlý yapýtýnda bulacaktýr. Volkmann, kendi felsefi görüþ açýsýný en anlaþýlýr biçimde, Erkenntnistheoretische Grundzüge der Naturwissenschaften und ihre Beziehungen zum Geistesleben der Gegenwart (1910), adlý ünlü yapýtýnda geliþtirmiþtir. Volkmann'ýn burjuva gerici sýnýfsal görüþü, özellikle iki konuþmasýnda en açýk bir biçimdt ifade edilmiþtir: Naturwissenschaften und Monismus (1909), ve Die materialistische Epoche des neunzehnten jahrhunderts und die phänomenologische-monistische Bemegung der Gegenwart (1909).
VOLTAÝRE, François-Marie Arouet (1694-1778). — Ünlü Fransýz yazan ve "Aydýnlýklar" Yüzyýlý filozofu. Voltaire, felsefesinde, Newton ve Locke'un etkisi altýndadýr. Filozof olarak özgünlüðü yoktur, ama buna karþýn, Newton teorisinin yayýcýsý olarak ünlüdür. Onun ..tarihsel rolü, eleþtirici yazýlarýnda ve yergilerinde yatar. Voltaire, bu yazýlarýnda, o zamanki Fransýz hükümetine, zamanýnýn törelerine ve özellikle de katolik kilisesine þiddetle saldýrýr. Onun yapýtlarý. Büyük Fransýz Devriminden önce gelen çaðda, büyük ve önemli bir devrimci etki meydana getirdiler. Bu yüzden de, Voltaire, kovuþturmalara uðradý ve hapsedildi. Voltaire ye yazýlan, 18. yüzyýlýn ikinci yarýsýnda düþün yaþamýnýn geliþmesinde güçlü bir etki yarattý. Tarihsel yapýtlarý: le Siècie de Louis XIV, Essai sur les maeurs vb.; yergi yazýlarý: Candide, Zadig, l'ingénu,Micromégas, vb.; felsefi yazýlan: Lettres Philosophiques, Dictionnaire philosophique, vb.. Correspondance (on binden fazla mektup, üslup. zeka. ve espri berraklýðý modeli), ve Å’uvres Complètes.
WARD, James (1843-1925). — Ýngiliz psikolog ve metafizikçisi. Onun felsefesinin temel çizgisi, dünyanýn tanrýcýlýk doðrultusunda yorumlamýþdýr. Yapýtlarý: Naturalism and Agnosticism (3. baský, 1906), The Reals of Ends or Pluralism and Theism (1911), Psychological Principles (1918).
WÝLLY, Rudolf (d. 1855). — Alman filozofu, Avenarius'un öðrencisi. Baþlýca yapýtlarý: Gegen die Schultweisheit (1905), Die Gesämterfahrung vom Gesichtpunkt des Primarmonismus.
WINDELBAND, Wilhelm (1848-1915). — Alman filozofu, "Baden okulu" denilen okulun lideri. Windelband, yeni-kantçýlýðýn daha çok ahlak ve kültür felsefesine yönelmiþ olan ve ödev ya da deðer kategorisini, bilgi teorisinin, ahlakýn, estetiðin vb. deðiþik alanlarýnda baþat kabul eden bir çeþidini temsil eder. Windelband okulunun gereksinmelerine göre. kimi "mantýksal bir ödev", kimi bir "ahlaki ödev", ya da "estetik ödev" vb. sayýlan ve gerisinde Kant'ýn önselinin boþ gizemli soyutlamasýndan baþka bir þey bulunmayan bu ödev kategorisi, yepyeni kotarýlan bu "yeni-eleþtiriciliðin" nesnel gerçeklikle ortak hiç bir yaný olmadýðýnýn, tersine, ancak nesnel gerçekliðin teorik soyutla mas ýy la, hem de yerine getirilecek bir ödev anlamýnda uðraþtýðýnýn tanýtýdýr. Baþlýca yapýtlarý: Präludien (1884), Geschichte der Philosophie (1892), ve Einleitung in die Philosophie (1914).
WOLTMANN, Ludvvig (1871-1907). — Alman sosyolog ve yazan, revizyonist. Woltmann, 1902'de, Politish-Anfhropoiogische Revue'yü kurdu ve bir dizi yapýtlar yayýnladý. Bunlarda toplumsal ve siyasal geliþmeyi, ýrk ile açýklamaya uðraþmaktadýr. Felsefi görüþlerinde yeni-kantçý idi ve marksizmi bu açýdan eleþtirdi. Woltmann'a göre "tinsel süreç tarihsel geliþmede, iktisadi süreç kadar baðýmsýz bir etkendir". Hegel'in diyalektiði, marksizmi "aðýrlaþtýrmaktadýr" vb.. Ýþin þaþýlacak yaný, Woltmann'ýn "gerçek" marksizmi "sözde-marksistler "e (yani devrimci-marksistlere) karþý savunduðunu iddia edebilmesidir. Yapýtlarý: Die Darwinische Theorie und der Sozialismus (1899), Der Historische materialismus, Darstellung und Kritik der marxistischen Weltangschauung (1899), Die Germanen und die Renaissance in ltalien (1905). Die Germanen in Frankreich (1907).
WUNDT, Wilhelm (1832-1920). — Geçen yüzyýlýn sonlarýnýn en ünlü ve ansiklopedik bilgiye sahip Alman filozoflarýndan ve psikologlarýndan biri; Leipzig Üniversitesinde felsefe profesörü ve deneysel psikoloji enstitüsü müdürü; Philosophische Studien ve Psychologische Studien adlý dergilerin yayýmcýsý. Wundt, týp okudu, ve akademik kariyerine Helmhotz'a asistanlýk ettiði ve öðretim görevliliði yaptýðý Heidelberg'de psikolog olarak baþladý. Sonralarý kendisini özellikle psikolojiye ve kendi öz evrensel felsefe sistemini kurmaya adadý. Wundt, Almanya'da ilk deneysel psikoloji okulunu kurarak kesin, þaþmaz ve bilinçli deneyin uygulanmasýndan önce, spekülasyon meraklýsý idealist filozoflarýn bir oyuncaðý durumunda olan psikolojiye, bilimsel düþüncelerin girmesine önemli ölçüde katkýda bulundu. Wundt, baþlangýçta, kaba materyalizmden yanaydý. Sonralarý, yavaþ yavaþ resmen idealizmi benimsedi. Onun idealizmi burjuva seçmeciliðininn geçit resimlerinde bindiði at diyebileceðimiz tam ve ayrýntýlý bir felsefe ziztemidir. Wundtc, "psiko-fizik paralellik"i ile büyük ün kapanmýþtýr. Bu öðretiye göre ruhsal ve fiziksel, tin ve beden düzenleþmiþlerdir, birbirine paralel olarak geliþirler, ama ruhsalý fizikselin bir iþlevi sayan materyalizmin tam tersine, bunlar birbiriyle nedensellik iliþkisi içinde deðillerdir. Wundt'un psiko-fiziksel paralelði nedenselliðin genel niteliðinin, enerjinin sakýnýmý yasasýnýn, evrim yasasýnýn ve deneyle saptanmýþ öteki temel gerçeklerin yadsýnmasýna varýr. Ve bu, düpedüz tanrýbilimin, yüzyýllardan beri va'zettiði psiko-fizýksel ikiciliðin yeni bir biçimde sunulmasýndan baþka bir þey deðildir. Wýýndt, özellikle sinir sisteminin fizyolojisinden ve duyular psikolojisinden aldýðý materyalist öðeleri metafizik öznelci ve tanrýbilimsel kurgularla, yapma bir birlik içinde birleþtirir ve bu birliðin bilgeliði en yüksek noktasýný þu idealist ilkede bulur: "Özünde, insanýn dýþýnda ya da insanda, iradeden baþka, onun tam özelliði diye adlandýrabileceðimiz hiç bir þey yoktur." Bu "salt irade", Wundt'un felsefesinin baþlangýcý ve sonudur. Kimi bireysel irada olarak belirir, kimi insanlýðýn kolektif iradesi olarak ve sonunda da iradenin tüm eylemlerinin toplamý olan dünya olarak. "Dünyanýn mutlak usu", "Tanrý fikri"nde verilmiþtir. Ama Wundt'un kendisi de onun metafiziðinin bu "Tanrý fikri"ne somut bir içerik vermeyeceðini söylediðine göre, dini inancý yardýma çaðýrýr. Böylelikle. "dünyanýn iradesi" Tanrýnýn her þeye kadir olmasý ve dünyanýn geliþmesi de tanrýsal kaprislerin bir oyunu haline gelmektedir. Wundt, iþte böylesine yavan, böylesine sýradan ve böylesine gerici bir "baþarýya" ulaþmak içindir ki, bir sürü felsefi eðilirni eleþtireceðim diye bunca zahmete katlanmýþ ve kalýn kalýn kitaptardan oluþan koskoca bir kitaplýk istif etmiþtir. 20. yüzyýlýn baþlarýnda burjuva felsefi düþüncesinin hem aðlanacaki hem gülünecek niteliðini göstermek için bundan iyi örnek bulunabilir mi! Baþlýca yapýtlarý: Vorlesungen über die Menschen und Tierseele (1863), Die physikalischen Axiome und ihre Bezlehung zum Kausalprinzip (1886), Über naiven und kritischen Realismus (Phüosophische Studien) (1896-1897), Völkerpsychologie (1900), Ethik (Ý903), EinUtttmð' in die Phüasophie (1904), Essays (1906), Logik (1906-1908), System der Philosophie (1907), Grundzüge der physiologisehen Psychologie (1808-1911), Grundriss des Psychologie (1909), Pnnzipierý der mechanischen Naturlehre (1910) ve Metaphysik, Systematische Philosophie (1907).
YUÞKEVÝÇ, Pavel Solomonoviç (d. 1873). — Matematik Fakültesine devam etmiþtir. Sosyal-demokrat, felsefi konular üzerine yazar ve çevirmen. Yapýtlarý: Materyalizm ve Eleþtirici Gerçekçilik .(1308), Tarihin Materyalist Anlayýþý Üzerine, (1907), Felsefi Baðnazlýðýn Temel Direkleri (1987), Dünyayý Anlayýþ Tarzý ve Dünyayý Anlayýþ Tarzlarý (1912), Felsefenin Niteliði Üzerine (1921).
ZÝEHEN, Theodor (d. 1862). — Fizyolojici filozof ve psikiyatr; fJaile'de felsefe profesörü; Monitsschrift für Psychologie und Neurologie adlý derginin yayýncýsý. Seçmeci idealist, içkinci felsefenin ve fizyolojik psikolojiyi çýkýþ noktasý alan duyumcu felsefenin baþlýca. temsilcisi. Onun felsefesi. Alman seçmeciliðin en karmakarýþýk örneðini oluþturur ve ayný zamanda modern Alman felsefesinin ne kadar aþaðýlara düþtüðünü gösterir. Seçmeciliðini maskelemek için, Ziehen bir sürü yeni terim uydurmuþtur ("Biyomonizm", "ginyornen", "koinad" vb.). O, bununla da yetinmemiþ, herhalde matematikteki iþaretler kendisine yetmediðinden yeni iþaretler de uydurmuþtur. Bu kendine özgü felsefe ürününü kesin ye belgin bir biçimde nitelendirmek gerekirse, en iyisi, Ziehen'i tekbenciler arasýna koymaktýr. Ziehen'in kendisi Bilgi Teorisi U913) adlý o karmakarýþýk yapitmda þöyle yazar: "Bu bilgi teorisine [yani kendi-sininkine] bir ad vermek ya da onu egemen eðilimlerden birinin içinde sýnýflandýrmak çok güçtür." Onun için Ziehn felsefesinin (Avenarius ve Mach anlamýnda) "þüpheci", "olgucu", "duyumcu", "içkinci", "panpsiþik" (sýradan panpsiþik sözcüðü büyük reformcumuzu doyurmuyor) "idealist" olduðunu. açýklamakla yetiniyor. Onun bilgi teorisinin temelini "ginyomenler" (oluþ anlamýna gelen Yunanca bir sözcük), duyum karmaþalarýndan baþka bir þey olmayan, ama ayný zamanda "ne ruhsal ne de fiziksel" olmayan "veriler" oluþturur, Baþlýca yapýlarý: Psychophysiologische Erkenntnistheorie (1907), Laitfaden der physiologischen Psychologie (1911), Über die allgemeinen Beziehungen zwschen Gehinn und Seelenleben (1912). Erkentnistheorie auf psycho physilogischer und physikolischer Grundlage (1913), Zum Gegenwärkigen Stand der Erkenntnistheorie (1914). Grundlagen der Psychologie (1915), Lehrbuch der Logik auf pdsitivishscher Grundlage (1920) ve Grundlagen der Naturphilosophie (1922).
1 Materyalizm ve Ampiryoritisizm. Gerici Bir Felsefe Üzerine Eleþtirel Notlar'ý Lenin, 1908 Þubat ve Ekimi arasýnda, Cenevre vs Londra'da yazdý. Mayýs 1909'da Zveno yayýnevi tarafýndan Moskova'da yayýnlandý. Kitabýn müsveddeleri ve Lenin'in bununla ilgili hazýrlýk malzemeleri bugüne dek bulunamamýþtýr. Materyalizm ve Ampiriyokritisizm'in yazýlmasýnýn ivedi nedeni, Rus mahçýlarýn tarafýndan yayýnlanan kitaplar ve özellikle diyalektik materyalizmi gözden geçirmeyi üstlenen V. Bazarov, A. Bogdanov, A. V. Lunaçarski, Y. A. Bermann, O. I. Gelfond. P. S. Yuþkeviç ve S. A. Suvorov'un makalelerini içeren Marksizmin Felsefesi Üzerine Denemeler derlemesinin yayýnlanmasýydý.
Kitap, Lenin tarafýndan dokuz aylýk bir süre boyunca yürütülen yorucu, yaratýcý bilimsel bir araþtýrmanýn ürünüdür. Kitap üzerindeki çalýþmasýnýn esasý Cenevre kütüphanelerinde yürütülmüþtür, ama modem felsefe ve doða bilimleri konusunda ayrýntýlý bilgi edinebilmek için bir ay süre ile çalýþtýðý British Museum'un bulunduðu Londra'ya 1908 Mayýsýnda gitti ve burada bir ay çalýþtý. Lenin'in kitabýndan alýntý yaptýðý ya da deðindiði kaynaklarýn listesinin sayýsý 200'ü aþar.
1908 Aralýðýnda Lenin, Proletari bürolarýnýn Paris'e taþýnmasý yüzünden Cenevre'dcn Paris'e gitti. Orada, Nisan 1909'a kadar, kitabýnýn provalarýnýn düzeltilmesiyle uðraþtý. Kitap, Rusya'da büyük güçlükler altýnda yayýnlandý. Lenin, kitabýn bir an önce basýlmasý için direniyor ve yayýnlanmasýnýn "yalnýzca yazarsal deðil, ayný zamanda ciddi siyasal yükümlülükler" de taþýdýðýný vurguluyordu.
Lenin'in Materyalizm ve Ampiryokritisizrn yapýtý, marksizmin rnahçý gözden geçirilmesine karþý mücadelede belirleyici bir rol oynamýþtýr; marksizmin felsefi düþüncelerini partinin üye kitlesi arasýnda yaymýþ, ve partinin eylemci ve ilerici üyelerinin diyalektik ve tarihi materyalizm konusunda yetiþmelerine yardýmcý olmuþtur.
Lenin'in bu klasik yapýtý, birçok ülkede büyük bir yaygýnlýk kazanmýþ ve yirmiden çok dilde yayýnlanmýþtýr. –3
2 V. Ý. Lenin, A. Ý. Ulyarýova-Yelizarova'ya yazdýðý 25 Ekim (8 Kasým) 1908 tarihli bir mektubunda þöyle diyordu: "... eðer sansür çok sert davranacak olursa, ‘papazcýiýk' sözcüðü, her yerde. açýklayýcý bir dipnotla birlikte, ‘inancýlýk' ile deðiþtirilebilir (inancýlýk, bilginin yerine inam koyarý, ya da gene) olarak inana önem veren bir öðretidir). Bu, zorunlu haller içindir verdiyim ödünlerin niteliðim açýklamuk içindir." (Bkz: Tüm Yapýtlarý, 4. Rusça baský, c. 37. s. 316.) Kýzkardeþine yazdýðý bir baþka mektupta Lenin, "papazcýlýk" sözü yerine, "þamanizm" sözcüðünün konmasýný öneriyor ve kýzkardeþi de bunu þöyle yanýtlýyordu : "Þamarizm için artýk çek geç kalýnmýþtýr. Ve bunun gerçekten de dana iyi olduðunu mu sanýyorsun?" (Ýbid., s. 506) Materyalizm ve Ampiryokritirizm kitabýnýn metninden de görüleceði gibi, inancýlýk sözcüðünün bazý. yerlerde deðiþmeden kalmýþ olmasýna karþýn, bazý yerlerde de "papazcýlýk'" sözcüðünün yerine kullanýlmýþtýr. Lenin tarafýndýn önerilen açýklayýcý dipnot, kitabýn bilinci baskýsýnda verilmiþ ve daha sonraki baskýlarda da korunmuþtur. –8
3 Lenin. 1905-07 devriminin yenilgisinden sonra markizmden kaçan parti aydýnlarýnýn bir kesimi arasýnda gericidönemde ortaya çýkan ve "Tanrý yaratma" denilen marksizme düþman dini felsefi bir eðilime deðiniyor. "Tanrý yaratýcýlarý" (A. V. Lunaçarski, V. Bazarov ve ötekiler) marksizmi dinle uzlaþtýrma giriþiminde yeni bir "sosyalist"' dinin yaratýlmasýný öðütlediler. A. M. Gorki de bir süre bunlarý destekledi.
Proletari'nin yazýkurulunun geniþletilmiþ bir toplantýsý (1909), "Tanrý yaratma"yý mahkûm etti ve özel bir kararda, bolþevik grubunun "bilimsel sosyalizmin böylesine çarpýtýlmasý" ile hiç bir ortak yanýnýn bulunmadýðýný belirtti. "Tanrý yaratma"nýn gerici niteliði, Lenin tarafýndan. Materyalizm ve Ampiryokritirizm yapýtýnda ve Gorki'ye yazdýðý Þubat-Nisan 1908 ve Kasým Aralýk .1913 tarihli mektuplarda sergilenmiþti. –8
4 S. Ý. Nevski'nin "Diyalektik Materyalizm ve Ölü Gericiliðin Felsefesi" adlý makalesi. Materyalizm ve Ampiryokritisizm kitabýnýn 1920'deki ikinci baskýsýna ek olarak yayýnlanmýþtý. Nevski'nin yazýsý, Progress Pýýblislýers'ýn en son Fransýzca ve Ýngilizce baskýlarý gözönünde tutularakk, bu çeviriye alýnmamýþtýr. –10
5 A. Bogdanov, daha 1909'da "proleter kültürü" düþüncesini öne sürdü, ki bununla proletaryanýn geçmiþ kültür karþýsýnda kendi "öz" kültürünü geliþtirmesi gerektiðini söylüyor, ama aslýnda, lider Begdanov, kendi idealist felsefesini elaltýndarý sokuþturacaðý bir kýlýf arýyordu. Bogdanov ve yandaþlarý "proleter kültür" düþüncesini Kapri'de (1909) ve Bologna'da (1910 11) yönettikleri iþçi okulunda yaydýlar. Bu okullarý kurmakta güttükleri görünürdeki amaç, Rusya'dan gelen iþçileri eðitmekti. Ama gerçekte ise, bu okullar, bolþeviklere karþý birer hizip merkeziydiler.
Ekim devriminden sonra Bogdanov ve yandaþý düþünürler. çalýþma .alaný olmak, proleter kültürel-eðitsel örgütlerini (P'roletkült) seçtiler. Bu elveriþli kürsünün yardýmýyla, arýti marksisi görüþleri etkin bir- biçimde yaymaya baþladýlar, geçmiþin kültür mirasýnýn önemini fiilen yadsýdýlar ve "laboratuvar yöntemleriyle" proletarya için yaþamdan koparýlmýþ bir kültür yaratmaya çalýþtýlar, ve bunu emekçi halkýn geri kalan kesimlerinin ve özellikle de köylülüðün karþýsýna çýkardýlar. Bogdanov, idealist öznel felsefenin bir mahçý tipinin tezgahtarlýðýný yapýyordu.
Lenin, Proletkültün ayrýlýkçýlýðýna ve sekterligine karþý ve onun ideologlarýnýn anti-marksist görüþlerine karþý kararlý bir mücadele yürüttü. 1920'de, partinin lerkez komitesi, Proletkültün çalýþmalarýný Halk Eðitim Komiserliðinin denetimine veren özel bir karar aldý. Yirmilerde Proletkült örgütleri çökmeye baþladýlar ve 1932'de tümüyle yokoldular. –10.
6 Bkz. F. Engels, Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu, Sol Yayýnlarý, Ankara 1976. s. 25. (K. Marks, F. Engels Felsefe Ýncelemeleri, Sol Yayýnlan, Ankara 1976, s. 23-24). –24
7 Bkz : F. Engels, Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm, s. 30. ("Tarihi Materyalizm", Engelsin, Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm'in 1892 Ýngilizce baskýsýna yazdýðý "Giriþ"tir.) –24
8 Yeni-kantçýlýk. — Kantçý felsefeye bir dönüþ sloganý altýnda öznel idealizmi öðütleyen burjuva felsefesinde gerici bir akým. 19. yüzyýlýn ortalarýnda, kantçýlýða karþý artan bir ilginin bulunduðu bir sýrada, Almanya'da ortaya çýkrmýþtýr. 1865'te, her bölümü "Kant'a dön" çaðrýsýyla son bulan Otto Liebmann'ýn Kant ve Epigonlar adlý kitabý yayýnlandý. Liebmann, Kant'ýn "baþlýca yanýlgýsý"ný –"kendinde-þeyler''in kabulünü– düzeltme görevini öne sürdü. Kantçýlýðýn yeniden canlanmasý, Kuno Fischer ve Edýýard Zeller ve yeni-kantçýlýðýn ilk temsilcilerinderý biri olan ve fizyolojiyi bilinemezciliðin temeli olarak kullanmayý deneyen Friedrich Albert Lange'nin yapýtlarýyla desteklendi.
Daha sonra, yeni-kantçýlýðýn iki temel okulu kuruldu: Marburg (Hermarýn Cohcn, Paul Natrop vb.) ve Freiburg ya da Baden (Wilhelm Windelband, Heinrich Rickert, vb.) okullarý. Bunlardan birincisi, doða bilimlerinin baþarýlarý üzerine, özellikle matematiksel yöntemlerin fiziðe girmesi üzerine kurgular yaparak idealizmi kanýtlamaya çalýþtý; ikincisi, tarihsel görüngülerin kesenkes bireysel olduðunu ve herhangi bir yasanýn iþlem konusu olmadýðýný kanýtlamaya çalýþarak toplum bilimlerini doða biliminin karþýsýna koymuþtur. Kant'ý "saðdan" eleþtiren yeni-kantçýlar, "kendinde-þey"in, bilginin yöneldiði bir "sýnýrlama kavramý" olmasý gerektiðini söylemiþlerdir. Maddi dünyanýn nesnel varlýðýný yadsýyarak bilginin konusunu, doðanýn ve toplumun yasalarý olarak deðil de, salt bilincin görüngüleri olarak deðerlendirmiþlerdir. Doða bilginlerinin bilinemezciliklerinin tersine, yeni-kantçýlar, "utangaç materyalistler" deðil de idealizmin bir çeþidi idiler, çünkü bu görüþ, gerçekliðin anlaþýlmasýnda ve deðiþmesinde bilimin çaresiz kaldýðýný ileri sürüyordu. Yeni-kantçýlar marksizmin karþýsýna "törel sosyalizmi" koyarak marksizme açýkça saldýrdýlar. Bilgi teorilerine uygun olarak, sosyalizmin insanýn toplumsal varlýðýnýn "törel ülküsü", insanlýðýn uðrunda çaba gösterdiði, ama eriþemediði bir ülkü olmasý gerektiðini söylediler. Yeni-kantçýlarýn bu ‘'teori"lerine, "hareket her þeydir, son amaç ise hiç bir þey" sloganýný ileri süren Eduard Bernstein'ýn baþý çektiði revizyonistler sarýldýlar. G. V. Pichatýov. Paul Lafargue ve Franz Mehrig. marksizmin yeni kantçý gözden geçiriliþine karþý çýktýlar. I.enin, yeni-kantçýlýðýn gerici niteliðini gözler önüne serdi ve onun öteki burjuva felsefi eðilimleri ile (içkirýcilik. mahçýlýk, pragmacýlýk vb.) olan baðýný gösterdi. –24
9 Die Neue Zeit ("Yeni Zamanlar"). — 1883-1923 yýllarý arasýnda Stuttgart'ta yayýnlanan Alman Sosyal Demokrat Partisinin teorik dergisi, Ekim 1917'ye kadar Karl Kautsky tarafýndan, daha sonra Heinrich Cunow tarafýndan yönetildi. Marks ve Engels'in pek çok yapýtlarý, ilk kez, Die Neue Zeit'ta yayýnlandý, örneðin K. Marks'ýn Gotha Programýnýn Eleþtirisi ve Engels'in 1891 Sosyal-Demokrat Program Taslaðýnýn Eleþtirisine Katký ve ötekiler. Engels, öðütleriyle yazýkuruluna sürekli olarak yardýmcý oluyor ve sýk sýk da, marksizmden gösterdiði sapmalar yüzünden, dergiyi eleþtiriyordu. Die Neue Zeit'ýn yazarlarý, yüzyýlýn dönemecindeki Alman ve uluslararasý iþçi hareketinin baþta gelen önderleriydiler: August Bebel, Wilhelm Liebknecht, Rosa Luxemburg, Franz Mehring, Clara Zelkin, G. V. Plehanov, Paul Lafargue ve baþkalarý. Doksanlarýn ikinci yarýsýndan sonra, Engels'in ölümünden sonra, dergi, düzenli bir biçimde, Eduard Bernstein'ýn marksizme karþý yüriittüðü revizyonist kaýnpanyanýn baþlangýcýný belirleyen "Sosyalizmin Sorunlarý" makale serisini de içeren revizyonist makaleleri yayýnlamaya baþladý. Birinci Dünya Savaþý sýrasýnda, dergi, etkin bir biçimde, sosyal-þovenistleri destekleyen merkezci bir tutum takýndý. –24
10 Ansiklopediciler — 18. yüzyýlda Fransýz Aydýnlýk döneminin Encyclopédie ou dictionnaira raisonné des sciences, des arts et des métiers'in ("Bilim, Sanat ve Meslekler Ansiklopedisi ya da Açýklamalý Sözlüðü") (1751-80) yayýnlanmasý için bir araya gelen filozoflar, doða bilginleri ve yayýncýlarý. Bu iþi örgütleyen ve buna önderlik eden Denis Diderot idi ve Jean le Rond d'Alembert de kendisinin en yakýn, yardýmcýsýydý. Paul Henri Holbach, Claude Adrien Helvetius ve Voltaire, Ansiklopedi'nin yayýnlanmasýna fiilen yardýmcý oldular ve Jean Jacques Rousseau da ilk ciltlere katkýda bulundu. Ansiklopediciler farklý bilimsel ve siyasal görüþler taþýyan kimselerdi, ama hepsi de feodalizme ve kilisenin keyfi egemenliðine karþý çýkýyorlardý ve ortaçað iskolastisizmine karþý büyük bir tepki gösteriyorlardý. Ansiklopedicilerin esas çekirdeði, idealist felsefeye fiilen karþý duran materyalist filozoflardan oluþuyordu.
Ansiklopediciler devrimci burjuvazinin ideologlarýydýlar ve 18. yüzyýl Fransýz burjuva devriminin ideolojik hazýrlýðýnda belirleyici bir rol oynadýlar. –27.
11 Bkz. F. Engels, Anti-Dühring, Sol Yayýnlarý. Ankaraa 1975, s. 86, 87. –34
12 Revue néo-scolastique ("Yeni-Ýskolastik Dergi") — Louvain'deki (Belçika) Katolik felsefe demeði tarafýndan kurulan dini-felsefi bir dergi. Kardinal Mercier'in yönetimi altýnda 1894'ten 1909'a kadar yayýnlandý. Þimdi Reuve philosophique de Louvain ("Louvain Felsefe Dergisi'") adý altýnda yayýnlanmaktadýr. –42.
13 Der Kampf ("Kavga") — 1907'den 1934'e kadar Viyana'da yayýnlanan Avusturya Sosyal Demokrasisi'nin aylýk yayýn organý. Sol lafazanlýk altýnda oportünist, merkezci bir tutum takýnmýþtýr. Yazarlarý arasýnda Otto Bauer. Adolf Braun, Karl Renner, Friedrich Adler ve diðerleri vardý. –47
14 The International Socialist Review ("Uluslararasý Sosyalist Dergi") — 1900'den 1918'e kadar Chicago'da yayýnlanan revizyonist eðilimli aylýk bir Amerikan dergisi. –47
15 Viertel jahrsschrift für wissenschaftliche Philosophie ("Bilimsel Felsefe Üçaylýðý") — 1876'dan 1916'ya kadar Leipzig'de yayýnlanan ampiryokritikçi (mahçý) bir dergi. (1902'den sonra adý Viertel jahrsschrift für wissenschaftliche Pilosophie und Soziologie – "Bilimsel Felsefe ve Toplumbilim Üçaylýðý" olarak deðiþtirilmiþtir.) Richard Avenarius tarafýndan kurulmuþ ve 1896'ya kadar onun yönetimi altýnda yayýnlanmýþtýr; 1896'dan sonra ise Ernst Mach tarafýndan yönetilmiþtir. Yazarlarý arasýnda. Wilhelm Wundt, Alois Richl, Wilhelm Schuppe ve diðerleri bulunmaktaydý.
Lenin'in bu dergi konusundaki deðerlendirmesi, bu kitabýn 354. sayfasýnda yer almaktadýr. –52
16 Spinozacýlýk — 17. yüzyýlýn Hollandalý materyalist filozofu Benediet Spinoza'nýn görüþlerini- dayanan sistem Spinoza'ya göre her þey, kendi nedeni olan ve "tanrý va da doða" ile özdeþ bulunan tek bir evrensel tözün belirtisidir (biçimidir), Tözün özü. sayýsýz niteliklerle –en önemlileri erim ve düþünce olan sýfatlarla– ifade edilir. Spinoza nedenselliðe, doðanýn birbirinden ayrý görüngülerinin bir iç baðýntýsý olarak bakmýþ ve bununla ilk nedeni töz olan, cisimlerin ilk knrþýlýklý etkisini anlamýþtýr. Ýnsaný da kapsayan tüm töz biçimlerinin eylemi, kesenkes bir zorunluluktur; raslantý kavramý, faaliyet halindeki bütün nedenlerin toplamý konusundaki bilisizliðin bir sonucudur yalnýzca. Düþünce, evrensel tözün bir sýfatý olduðuna göre, fikirlerin baðýntýsý ve düzeni, ilke olarak, þeylerin düzeni ve baðýntýsý ile aynýdýr, ve insanýn dünya konusun da bilgi edinme olanaðý sýnýrsýzdýr. Ayný nedenden ötürü, idrakýn üç biçimi –duyumsal, ussal ve ussal-sezgisel– bu soruncusu en güvenilir biçim olarak gömülmektedir. ki "bir þey yalnýzca onun özü içerisinde, ya da onun ilk nedeninin bilgisi içerisinde kavranýr". (B. Spinoza, Traclatus de intellectus emendatione, et de via, qua optime seram rerum. cogvitionem dirigitur.) Bu yöntem insanýn hem kendi tutkularýný bilmesini ve hem de bunlar üzerinde egemenlik kurmasýný olanaklý kýlar; insanýn özgürlüðü, doðanýn zorunluluðunu ve ruhunun tutkularýný bilmekten ibarettir.
Spinozacýlýk yalnýzca bir materyalizm biçimi olmakla kalmaz. ayný zamanda dünyayý yaratan ve onu yöneten doðaüstü bir varlýk olarak tanrý düþüncesini de yadsýdýðý için, tanrýtanýmazdýr da. Ama. öte yandan, tanrýyý ve doðayý birbirleriyle özdeþ kýlarak, tanrýbiIime bir ödün vermiþtir. Bu geri çekiliþ de. Spinoza'nýn materyalizminin mekanik özelliði gibi, bir yandan o dönemin bilgi düzeyinin öte yandan da çýkarlarý Spinoza'nýn felsefesi tarafýndan ifade edilen genç ilerici Hollanda burjuvazisinin yetersizliklerinin sonucudur. Daha sonra, bu büyük Hollanda düþünürünün felsefi mirasýnýn etrafýndan bugüne dek süregelen sert bir ideolojik kavga geliþti. Ýdealist felsefe, Spinoza'nýn görüþlerinin kaçýnýlmaz tarihsel sýnýrlýlýðýndan yarýlanarak. materyalist dünya görüþünün geliþmesinde önemli bir aþama olan; spinozacýlýðýn materyalist özürýü çarpýttý. s. 57
17 Philosophische Studien ("Felsefi Denemeleri") — 1881'den 1903'e kadar. Leipzig'de. Wilhelm Wundt tarafýndan yayýnlanan ve esas olarak psikolojinin sorunlarýna eðilen idealist eðilimli bir dergi. !905'den sonra Psychologische Studien (‘'Psikolojik Denemeler") adý altýnda yayýnlanmaya baþladý. –57
18 Petruþka — N. V. Gogol'un Ölü Canlar romanýnda, ev hizmetlerine bakar, köylü bir tip: okumanýn yalnýzca mekanik süreciyle ilgilenip, anlamlarýna herhangi bir dikkat göstermeksizin, kitaplarý hecelerle okur. –57
19 Bkz: Friedrich Engels, Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu, s. 7-9 (Felsefe Ýncelemeleri, s. 7-9). –59
20 Mind ("Zihin") — Felsefe ve psikoloji sorunlarýyla ilgilenen idealist eðilimli bir dergi. I876'da Londra'da yayýnlanmýþtýr ve þimdi de, Edinburg'da çýkarýlmaktadýr; ilk yöneticisi Profesör Croom Robertson'du. –68
21 Lenin'in 6 (19) Aralýk 1908 tarihli A. Ý. Ulyanova-Yelizarova'ya yazdýðý mektuptan da görüleceði gibi, ilk müsveddelerde "Lunaçarski bile kendisi için ‘zihinsel oJarrk' bir tanrý ‘tasarlamýþtýr'" tümceciði sansür yüzünnden. yumuþatýlmýþtýr. Lenin, mektubunda þöyle yazýyordu: "'Kendisi için zihinsel olarak bir tanrý tasarlamýþtýr'. tümcecigi, ‘kendisi için zihinsel olarak' –yumuþatýlmýþ bir ifade ile– "dini kavramlar tasarlanmýþtýr" biçiminde ya da bu türden bir baþka þey ile deðiþtirilmelidir." (Tüm Yapýtlarý, c. 37. s. 403.) –76
22 Bkz: Friedrich Engels, Anti-Dühring, Sol Yayýnlarý, Ankara 1974, s. 87. –87
23 Bkz: Friedrich Engels, Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu, s. 14. 27. (Felsefe Ýncelemeleri, s. 14, 26.) –87
24 Leniýý, Ý. S. Turgenyev'in "Yaþamýn Bir Kuralý" adlý nesir þiirindeki yazýnsal portreye deðiniyor. – 88
25 Archiv für systematische Philosophie ("Sistematik Felsefe Ar-þivleri") — Archiv für Fhilosophie (77 nolu açýklayýcý nota bakýnýz) dergisinin baðýmsýz ikinci kesimi olarak, 1895'ten 1931'e kadar Berlin'de yayýnlanan idealist eðilimli bir dergi. Ýlk yöneticisi Paul Nalrop'tu. 1925'ten sonra dergi, Archiv für sistemallsche Philosophie and Soziologie ("Sistematik Felsefe ve Sosyoloji Arþivleri") adý altýnda yayýnlanmaya baþlandý. –95
26 Kantstudien ("Kantçý Denemeler") — Yeni-kantçýlarýn organý, idealist eðilimli bir Alman felsefe dergisi. Hans Vaihinger tarafýndan kurulmuþ ve 1897'den 1944'e kadar aralýklý olarak yayýnlanmýþtýr (Hamburg-Berlin-Köln). 1954'te tekrar yayýna geçilmiþti. Dergi, büyük ölçüde, Kant'ýn felsefesine iliþkin yorumlara yer vermektedir. Yazarlarý arasýnda, yeni-kantçýlar yanýnda diðer idealist eðilimlerin temsilcileri de yer almaktadýrlar. –97
27 Nature ("Doða") — 1869'dan itibaren Londra'da yayýnlanan haftalýk bir doða bilimleri dergisi. –97
28 Materyalizm ve Ampiryokritisizm'in ilk basýmýnýn baskýya hazýrlanmasý sýrasýnda, A. 1. Ulyanova-Yelizarova, "daha dürüst edebi bir düþman" sözcüklerini, "daha ilkeli edebi bir düþman" olarak deðiþtirmiþtir. Lenin, bu düzeltmeye karþý çýkmýþ ve 27 Þubat (12 Mart) 1909'da kýzkardeþine þöyle yazmýþtý: "Bogdanov, Lunaçarski ve ortaklarýna karþý yöneltilmiþ pasajlarda, lütfen, herhangi bir yumuþatma yapmayýn. Yumuþatma olanaksýzdýr. Çernov'un bunlardan ‘daha dürüst' bir düþman olduðu yolundaki ifadeyi atmýþsýnýz, bu çok kötü. Bu farklýlýk ortaya çýkmýyor. Bu ise, benim suçlamalarýmýn niteliðinin bütünlüðü ile uyuþmuyor. Sorunun özü, bizim inakçýlarýn dürüst olmamalarý ve felsefede esas olarak marksizmin alçak düþmanlarý olmalarýdýr," (Tüm Yapýtlarý, c. 37, s. 416.) –100
29 Bkz: Friedrich Engels, Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu, s. 22-25. (Felsefe Ýncelemeleri, s. 21-23.) –102
30 Lenin, Ý. S. Turgenyev'in, Duman adlý romanýnda, sahte-bilgili bir dogmacý tip olarak çizdiði Voroþilov'dan sözediyor. –102
31 Bkz: Friedrich Engels, Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu, s. 25. (Felsefe Ýncelemeleri, s, 24.) –103
32 Daha önce kýzýl boya kökünden elde edüen organik bir boya maddesi olan alizarinin yapay olarak üretimi konusundaki rapor. 11 Ocak 1869'da Alman Kimyacýlar Birliðinin yapmýþ olduðu bir toplantýda, Alman kimyacýsý K. Graebe ve K. Liebermann tarafýndan yazýlmýþtýr. Alizarinin yapýmý için kullanýlan ilk ürün, maden kömürü katranýnýn 270 ile 400 derece arasýnda kaynatýlmasýyla damýtýlarak bir ara ürünü olarak elde edilen antrasin idi. –104
33 Bkz: K. Marks, "Feuerbach Üzerine Tezler". Ludwig Feuerbach vb., s. 70, Felsefe Ýncelemeleri, s. 65. –106
34 Bkz: F. Engels, Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm, Sol Yayýnlarý, Ankara 1975, s. 23. –110
35 Bkz: F. Engels, Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm adlý yapýlýnýn "1892 Ýngilizce Basýmýna Özel Giriþ". (Bkz: Friedrich Eagels, "Giriþ", Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosualizm, Sol Yayýnlarý, Ankara 1975, s. 30.) –112
36 Bkz: F. Engels, Anü-Dühring, Sol Yayýnlarý, Ankara 1974. s. 98. –121
37 Beltov, N. — G. V. Plehanov'tm takma adlarýndan biri. –126
38 Bkz: Friedrich Engels, Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu, s. 25. (Felsefe Ýncelemeleri, s. 24.) –133
39 Þüphecilik — Nesnel gerçekliðin bilinmesi olanaðýndan kuþku duyan felsefi bir eðilim. Eski Yunan'da, MÖ 4. ve 3. yüzyýllarda ortaya çýkmýþtýr. Pyrrhon tarafýndan kurulmuþtur ve Aenesidemus ile Sextus Empiricus da ünlü savunucularý arasýndadýrlar. Eski þüphecilik yandaþlarý, duyumculuk öncüllerinden bilinemezci vargýlar çýkarmýþlardýr. Duyumun öznelliðini mutlaka dönüþtüren þüpheciler, þeylere iliþkin herhangi bir kesin yargýya varýlmasýndan sakýnýlmasý gerektiði üzerinde direnmiþlerdir. Bunlar. insanýn, kendi duyumlarýnýn ötesine geçemeyeceðini ve duyumlarýnýn gerçek olup olmadýklarýný belirleyemeyeceðini kabul etmiþlerdir.
Rönesans döneminde. Fransýz filozoflarý Michel Montaigne, Pierre Charron ve Pierre Bayle, ortaçað iskolastisizmi ve kiliseyle mücadelelerinde þüpheciliklen yararlanmýþlardýr.
18. yüzyýlda þüphecilik, Hume ve Kant'ýn bilinemezciliði içerisinde yeniden canlandýrýmýþtýr. Ve eski þüpheciliði modernleþtirme giriþimi. Gottlieb Schulze (Aenesidemus) tarafýndan yapýlmýþtýr. Þüpheciliðin savlarý, 19. yüzyýlýn ortalarýndan 20. yüzyýlýn baþlarýna dek, mahçýlar, yeni-kantçýlar ve idealist felsefenin öteki okullarý tarafýndan kullanýlmýþtýr. –39
40 Epikürosçuluk — MÖ. 4. ve 3. yüzyýllarýn eski Yunan materyalist filozofu Epiküros'un öðretisi. Bu öðretiye göre, felsefenin amacý, insaný acýlardan kurtararak ve neþeli bir duruma gelmesini saðlayarak onu mutlu etmekti. Bu felsefe, felsefeyi mutluluðun önündeki engellerin üstesinden gelmeye çaðýrmayý öðretiyordu: ölüm korkusu, doða yasalarýnýn bilisizliðine dayanýr ve bu yüzden doðaüstü tanrýsal güçlere inanmaya neden olur.
Epiküros'a göre, evrende yalnýzca atomlar ve boþluk vardýr. Bu boþluk içerisinde atomlar, kendi aðýrlýklarýyla aþaðýya doðru hareket ederler. Ayný hýzla düþerlerken, doðru yollarýndan saparlar, ve çeþitli cisimleri meydana getiren çarpýþmalar ve sýralanýþlar oluþtururlar. Epiküros, þeylerin özelliklerinin nesnel niteliðini kabul ediyordu ve evreni, tanrýsal yasalarla .yönetilmekten çok, doðal yasalarla yönetilen sonsuz olarak görüyordu. O, ruhun ölmezliðini ve maddesizliðini yadsýyor ve onun tüm cisimsel yapýya daðýlmýþ küçücük parçalarýn bir maddi cismi olduðunu ileri sürüyordu. Onun, ruhun maddi niteliði teorisinin, doðanýn ve insanýn iþine tanrýlarýn karýþmasýný yadsýyan tanrýtanýmazlýðgýyla yakýn baðý vardý.
Bilgi teorisi açýsýndan Epiküros, bir duyumcuydu. O, pek ince imgelerin þeylerden çýkarak, duyu örgenleri aracýlýðýyla, insan ruhuna nüfuz ettiðini varsaymýþtýr. Þeylerin kavramlarý, içerisinde belleðin, imgelerin yalnýzca genel feniklerini koruduðu ruhun duyumsal algýlarýnýn temelleri üzerinde oluþurlar. Epiküros. duyu algýlarýný gerçeðin ölçütü olarak düþünmüþtür, ve yanýlgýlarýn kaynaðýnýn, bireysel duyumlarýn raslansal niteliðinde ya da yargýlarýn aþýrý aceleci oluþumlarýnda yattýðýný kabul etmiþtir. Epiküros, oldukça safça olmasýna karþýn, kavramayla ilgili sürecin esaslarýna materyalist bir yorum getirmiþtir.
Eski Yunan'ýn bu büyük materyalist öðretisini çarpýtan idealistler, epikürosçuluða, antikçaðýn öteki felsefi teorilerine saldýrdýklarýndan daha fazla saldýrdýlar.
I,enin tarafýndan aktarýlan duyumculuðun tanýmýnda, Franck, haklý olarak, epikürosçuluða, duyumculuðun bir çeþidi olarak bakar, ama epikürosçuluk ile nesnel materyalist duyumculuk arasýnda yanlýþ bir ayrým yapar. Epiküros'un teorisini anlamamýþ ve çarpýtmýþ olan Hegel'in Felsefe Tarihi Üzerine Dersler'ini özetlerken, Lenin, epikürosçuluðun bir tür eski Yunan materyalizmi olduðunu göstermiþtir. –137
41 Bkz: F. Engels, Anti-Dühring, Sol Yayýnlan, Ankara 1974, s. 156-157, 158. –141
42 Bkz: F. Engels, Anti-Dühring. Sol Yayýnlan, Ankara 1974, s. 163. –142
43 Bkz: Karl Marks'ýn 5 Aralýk 1868 tarihli L. Kugelmann'a mektubu. (K. Marks, Briefe an Kugelmann, Moskova 1940.) –143
44 Lenin, Marks'ýn "Feuerbach Üzerine Tezler"ine (1845), (Felsefe Ýncelemeleri, s. 64-67) ve F. Engels'in þu yapýtlarýna deðiniyor: Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu (1888) ve Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm, "Giriþ", s. 21-48. –145
45 Bkz: Karl Marks, ‘"Feuerbach Üzerine Tezler", Felsefe Ýncelemeleri, s. 65; FrÝcdrich Engels, Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm s. 30. –146
46 Piskopos Eulogius — Devlet Dumasý üyesi, bir monarþist ve aþýrý bir gerici. –147
47 Revue de philosophie ("Felsefe Dergisi") — 1900'den 1939'a kadar Paris'te yayýnlanan ve E. Peillaubt tarafýndan kurulmuþ olan Ýdealist eðilimli bir Fransýz dergisi. –160
48 Bkz: F. Engels, Anti-Dühring, Sol Yayýnlan, Ankara 1974, s. 66, 68-69, 87. –167
49 Bkz: Friedrich Engels, Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu, s. 51. –168
50 Annalen der Naturphilosophie ("Doða Felsefesi Yýllýðý") — 190I'den 1021'e kadar Leipzig'de Wilhelm Ostwald tarafýndan yayýnlanan olgucu eðilimli bir dergi. Yazarlarý arasýnda Ernst Mach, Paul Volkmann ve ötekiler vardý. –178
51 Friedrich Engels, Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu, s. 23. –178
52 Bkz: F. Engels, Anti-Dühring, Sol Yayýnlan, Ankara 1974, s. 98. –186
53 Protista — Haeckel'in sýnýflandýrmasýna göre, çok hücreli bitki ve hayvanlardan farklý bir canlý varlýklar dünyasý oluþturan tek hücreli ve hücresiz organizmalarýn geniþ bir grubu. –188
54 Bkz: F. Engels, Anti-Dühring, Sol Yayýnlarý, Ankara 1974. s. 108. –190
55 Natural Science ("Doða Bilimi") — 1892'den 1899'a kadar Londra'da yayýnlanmýþ aylýk bir dergi. –199
56 The Philosophical Review ("Felsefi Dergi") — Jacob Gould Schurman tarafýndan kurulmuþ idealist eðilimli bir Amerikan dergisi. 1892'de yayýnlanmaya baþlanmýþtýr. –199
57 "... Bu bir gülümseme deðil, dinle cilveleþmenin uyandýrdýðý tiksintidir" sözcükleri yerine, kitabýn ilk baskýsýnda þu sözler yer alýyordu: "... dinle cilveleþmenizin uyandýrdýðý þey, gülümsemeden öte bir þeydir". Lenin, provalarý okuduktan sonra, A. Ý. Ulyanova-Yelizarova'dan metin içindeki tümceciði deðiþtirmesini ya da bunu doðru-yanlýþ çizelgesinde belirtmesini istemiþtir. Lenin'in bu düzeltmesi, birinci baskýya eklenen bir doðru-yanlýþ çizelgesinde yer almýþtýr. –203
58 Bkz: F. Engels, Anti-Dühring, Sol Yayýnlan, Ankara 1974, s. 192-193 –204
59 "Toplumbilimde öznel Yöntem" — Toplumsal geliþmenin nesnel yasalarýný tanýmayý reddeden, tarihsel süreçleri "ünlü kiþiler"in keyfi hareketlerine indirgeyen ve dolayýsýyla bu süreçlere bilimsel olmayan idealist bir yaklaþým. 19. yüzyýlýn otuzlarýnda ve kýrklarýnda, toplumbiliminde öznelci okulun yandaþlarý, genç-hegelcilerden Bruno Bauer, David Strauss, Max Stirner ve ötekilerdi. Ve bunlar, halkýn, "eleþtirel düþünceli kiþileri" gözü kapalý izlemeleri gereken "eleþtiri anlayýþýndan yoksun yýðýnlar" olduklarýný belirtmiþlerdir. Kutsal Aile, Alman Ýdeolojisi ve öteki yapýtlarýnda Marks ve Engels, genç-hegelcilerin görüþlerinin ayrýntýlý olarak ve derinlemesine bir eleþtirisini yapmýþlardýr. Rusya'da, 19. yüzyýlýn ikinci yarýsýnda, toplumbiliminde öznelci yöntemin temsilcileri, toplumsal geliþmenin yasalarýnýn nesnel niteliðini yadsýyan ve tarihi, tek tek kahramanlarýn, "ünlü kiþiler"in eylemlerine indirgeyenler liberal narodnikler (P. L. Lavrov, N. K. Mihaylovski ve ötekiler) idi.
Marksizm-leninizm, toplumbiliminde öznel idealist eðilimlerin yanlýþlýðýný ortaya koymuþ ve tarihte yýðýnlarýn oynadýklarý belirleyici rol ve bireylerin eylemlerinin önemi konusunda toplumsal geliþmenin gerçekten bilimsel, bütünleþmiþ bir teorisini yaratmýþtýr. –208
60 Bkz: 8 nolu açýklayýcý not. –211
61 Anayasacý-Demokratlar (Kadetler) — Anayasacý-Demokrat Partinin, Rusya'daki liberal monarþist burjuvazinin önde gelen partisinin üyeleri. Kadet Partisi, Ekim 1905'te kuruldu; burjuvazinin, büyük toprak sahiplerinin, burjuva aydýnlarýnýn temsilcilerini içeriyordu. Çalýþan halký aldatmak için, kadetler, kendilerine "halkýn özgürlüðü partisi" adým verdiler, ama, aslýnda, bir anayasal monarþi isteminin ötesine geçemediler. Kadetler, devrimci harekete karþý mücadele ettiler, esas amaçlarý, çar ve feodal toprak beyleri ile iktidarý paylaþmaktý. Birinci Dünya Savaþý sýrasýnda (1914-18), kadetler, çar hükümetinin ilhakçý dýþ politikasýný etkinbir biçimde desteklediler. Þubat burjuva demokratik devrimi sýrasýnda monarþiyi kurtarmaya çalýþtýlar. Geçici burjuva hükümetinde kilit noktalarý ellerinde tutan kadetler, halka karþý karþý-devrimci bir politika izlediler. Ekim sosyalist devriminin zaferinden sonra kadetler, Sovyet iktidarýnýn uzlaþmaz düþmaný oldular ve karþý-devrimcileriýý bütün silahlý hareketlerinde ve müdahalecilerin mücadelesinde etkin bir rol oynadýlar. Müdahalecilerin ve beyaz muhafýzlarýn bozguna uðratýlmalarýndan sonra kadetler, yurtdýþýna kaçtýlar ama anti-sovyet karþý-devrimci eylemlerini býrakmadýlar. –217
62 Burada, 19. yüzyýlýn yetmiþlerinin ikinci yarýsýnda Alman Sos-yal-Demokrat Partisi içersinde geliþen oportünist eðilime atýfta bulunulmaktadýr. Bu eðilimin baþta gelen ideologlarý, Karl Höehberg, Eduard Bernstein ve Karl August Schramm idi ve bunlar dühringciliðin etkisi altýnda kalmýþlardý. Bernstein ve Louis Viereck, Johann Most ve ötekilerle birlikte, Eugen Dühring'in seçmeci görüþlerinin Alman sosyal-demokratlarý arasýnda yayýlmasýna etkin bir biçimde yardýmcý oldular. Höehberg, sosyalizmin, hem ezilen sýnýflarýn ve hem de "üst sýnýf" temsilcilerinin "adalet duygularýna" dayanan, "genel olarak insanlýðýn" bir hareketi haline getirilmesini istiyordu.
Berlin'de Viereck, içerisinde dühringciliðin egemen olduðu ve amacý "eðitilmiþ kimseleri" "sosyalizme" kazandýrmak ve iþçilerle burjuvazi arasýnda sýnýf iþbirliðini saðlamak olan Maureciler Kulübünün kurulmasýnda baþý çekti. Almanya'da Sosyalistlere Karþý Yasanýn (1878) çýkmasýndan sonra, Maureciler Kulübünün önderleri Zürich'e kaçtýlar ve orada, burjuvaziyi "sosyalizme" kazandýrma çabalarýný sürdürdüler. Höchberg grubunun oportünist, anti-marksist niteliði, Alman Sosyal-Demokrat Partisinin Zürich'te bir merkez organýnýn kurulmasýyla açýða çýktý. Höchberg ve kafadarlarý, gazetenin, partinin devrimci politikasýný sürdürmemesini, soyut sosyalist ülküler öðütlemekle yetinmesini istediler, Parti önderliði –August Bebel, Wilhelm Liebknecht ve ötekiler– gerçekte gazetenin yayýnlanmasýný Zürich grubuna teslim etmekle, oportünist tehlikeyi küçümsediler.
1879 Temmuzunda. Höchberg'in yönettiði Jahrbuch für Sozialwissensehaft und Sozialpolitik ("Toplum Bilimleri ve Toplum Siyaseti Yýllýðý") adlý dergide, partinin devrimci taktiklerini yeren "Almanya'da Sosyalist Hareketin Geçmiþinin Eleþtirisi" baþlýðý altýnda bir makale yayýnlandý. Makalenin yazarlarý –Höchberg, Schramm ve Bernstein– partiyi, burjuvaziye saldýrarak Sosyalistlere Karþý Yasanýn çýkmasýna yardýmcý olmakla suçladýlar ve, iþçi sýnýfýnýn kendisini kendi çabasýyla kurtaramayacaðý gerekçesiyle, burjuvaziyle iþbirliði yapýlmasýný ve onun kanatlan altýna sýðýnýlmasýný önerdiler. Bu oportünist, reformcu görüþler, bunlarý, haklý olarak, partiye bir ihanet olarak gören Marks ve Engels'in sert tepkilerine yol açtý ve 1879 Eylülünde ünlü "Açýk Mektup"larýný yayýnladýlar. (Bkz: K. Marks ve F. Engels, Seçme Yazýþmalar, Moskova 1955. s. 388-95.) Oportünizme karþý marksizmin kurucularýnýn mücadelesini anlatýrken, Lenin, "Marks'ýn ‘öfkeli saldýrýsý'nýn sonucu" diye yazýyordu, "oportünistlerin geri çekilmeleri ve ortadan kaybolmalarý oldu. Marks, 19 Kasým 1879 tarihli bir mektubunda, Höchberg'in yazýkurulundan uzaklaþtýrýldýðýný ve partinin bütün etkin önderlerinin –Bebel, Licbknecht, Bracke, vb.– onun düþüncelerini reddettiklerini açýkladý." (V. Ý. Lenin, Tüm Yapýtlarý, c. 12, s. 367.)
Daha sonra, Höchberg ve Schramm. iþçi sýnýfý hareketini terkettiler, ama oportünizmi savunmaktan geçici olarak sakýnan Bernstein, Alman Sosyal-Demokrasisinin önderlerinden hiri haline geldi. Ne var ki, Bernstein'ýn teorik kafa karýþýklýðý ve yetmiþlerin sonunda benimsediði oportünist tutum raslansal deðildi. Engels'in ölümünden sonra Bernstein, "hareket her þeydir, son amaç ise hiç bir þey" þeklindeki oportünist sloganý öne sürerek açýkça marksizmin gözden geçirilmesini savunmaya baþladý, ki bu slogan, 1879 tarihli makalesindeki temcl önermelerin daha da geliþtirilmiþ bir biçimiydi. –222
63 Le Socialiste —- Fransýz Ýþçi Partisinin teorik organý olarak I885'te yayýnlanmaya baþlayan haftalýk bir dergi; 1902'den itibaren Sosyalist Partisinin (Fransa) ve 1905'ten itibaren de, Fransýz Sosyalist Partisinin organý oldu. Gazete, Marks ve Engels'in makalelerini ve Fransýz ve uluslararasý iþçi sýnýfý hareketinin yüzyýlýn dönemecindeki ünlü önderlerinin makalelerini ve mektuplarýný yayýnladý: Paul Lafargue, Wilhelm Liebknecht, Clara Zetkin, G. V. Plehanov ve ötekiler. Gazete 1915'te yayýnýna son verdi. –222
64 Bkz: F. Engels, Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu, s. 30-31. (Felsefe Ýncelemeleri, s. 29.) –225
65 Lenin, Engels'in Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu, s. 25. (Felsefe Ýncelemeleri, s. 23-24.) ve Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizmin "Giriþ'ine ("1892 Ýngilizce Basýmýna Özel Önsöz") adlý yapýtlarýna deðiniyor. –225
66 Bkz: F. Engels, Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu. s. 33-34. (Felsefe Ýncelemeleri, s. 32.) –225
67 Bkz: Friedrich Engels, Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm, "Giriþ'", s. 29. –227
68 Zeitschrift für immanente Philosophie ("Ýçkinci Felsefe Dergisi") — 1895'ten 1900'e kadar Berlin'de, M. R. Kauffmann'ýn yönetimi altýnda, Wilhelm Schuppe ve Richard von Schubert-Soldern'in de katýlmalarýyla yayýnlanan gerici bir Alman dergisi. –231
69 L'Année philosophique ("Felsefi Yýl") — F. Pillon'un yönetimi altýnda, 1890'dan 1913'e kadar Paris'te yayýnlanan Fransýz "yeni-eleþtiriciler"in organý. –231
70 Lenin. çarlýk hükümetinin þüpheli gördüðü kiþilerin haberleþmelerini izleyen posta yönetimindeki "copinets notrs"ýn varlýðýný yalanlayan Bakanlar Kurulu Baþkaný P. A. Stolyipin'in yalan açýklamasýna deðiniyor. –242
71 Nozdrev — N, V. Gogol'un Ölü Canlar romanýnda bir tip; dolandýrýcý ve fitneci bir toprak beyi. Gogol, göründüðü her yerde "kargaþalýklar" ve kavgalar yarattýðý için, onu, "tarihi bir kiþi" olarak adlandýrýyor. –245
72 Revue philUosophique de la France et de l'Étranger ("Fransa ve Fransa-dýþý Felsefe Dergisi") — Fransýz fizyologu Theodule Ribot tarafýndan 1876'da Paris'te kurulan bir dergi. –246
73 The Monist ("Birci") — Paul Carus'un yönetiminde idealist eðilimli bir Amerikan felsefe dergisi. 1890'dan 1936'ya kadar Chicago'da yayýnlanmýþtýr. –246
74 The Open Court — 1888'den 1936'ya dek Chicago'da yayýnlanan dini eðilimli bir dergi. – 246
75 Bkz: F. Engels, Anti-Dühring, s. 465-468. –252
76 Engels'in Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu adlý yapýtý, G. V. Plehanov tarafýndan çevrilip, bir önsöz ve notla birlikte, Rusça olarak ilk kez 1892'de Cenevre'de yayýnlandý. Engels'in temel felsefe sorunu üzerine formülasyonu ve bilinemezciliðin nitelendirilmesi konusunda yorumlar yapan Plehanov, idealist felsefedeki bazý eðilimlerin (Hume, Kant, yeni-kantçýlar vb.) bilgi teorilerinin eleþtirel bir açýklamasýný vermiþ ve bunlarý materyalist bilgi teorisinin karþýsýna koymuþtur. Bunu yaparken, Plehanov, þunlarý söyleyerek bir hata iþlemiþtir: "Duyumlarýmýz gerçeklikte olup bitenleri bize bildiren kendi türlerinde hiyerogliflerdir. Hiyeroglifler, kendileri tarafýndan iletilen olaylara benzemezler. Ama, tam bir baðlýlýkta, hem olaylarýn kendilerini ve hem de
–ki esas olan da budur– onlarýn arasýndaki iliþkileri iletirler." (G. V. Plehanov. Seçme Felsefi Yapýtlar, c. I, Moskova, s. 536.) 1905'te Engels'in yapýtýnýn 2. baskýsýna yazdýðý notta, Plehanov, þunu kabul ediyordu: "Ben de, kendimi, kesin bir biçimde ifado etmeyi beceremedim." (Ýbid., s. 515.) Plehanov'ýýn yanýlgýsý her ne kadar bir terminoloji sorunu olarak görünüyorsa da. bilinemezciliðe bir ödün vermek demekti ve bu, onun kavrama sürecinin diyalektiðini yeterli derinlikte anlayamadýðýný gösteriyordu. –256
77 Archiv für Philosophie ("Felsefi Arþivler") — Yeni-kalýtçýlarýn ve mahçýlarýn organý, idealist eðilimli bir Alman dergisi,1895'tcn 1931'e dek birbirine paralel iki baský halinde Berlin'de yayýnlandý: birincisinin baþlýðý Archiv für Geschichte der Philosophie ("Felsefe Tarihi Arþivleri*') idi ve L. Stein tarafýndan yönetilmekteydi; ikincisinin baþlýðý Archiv für systematische Philosophie ("Sistematik Felsefe Arþivleri") idi ve Paul Natorp tarafýndan yönetilmekteydi. I925'ten itibaren dergi, Archiv für Philosophie und Soziologie ("Felsefe ve Toplumbilim Arþivleri") adý altýnda yayýnlanmaya baþlamýþtýr. –261
78 Bkz: F. Engels, Ludwig Fcuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu, s. 30, (Felsefe Ýncelemeleri, s. 28-29.) –264
79 Marksizm-lerýinizm enstitüsü, kendi arþivlerinde, Joscph Dietzgen'in Kleinere philosophisehe Schriften. Eine Auswahl ("Felsefi Küçük Yazýlar. Bir Seçme"), Stuttgart. Dietz 1903, adlý kitabýnýn, Lenin'in kenar notlarýný da içeren bir kopyasýna sahiptir. Kitap 1870-78 arasýnda. Volksstaat ("Halk Devleti") ve Vorwärts ("Ýleri") gazetelerinde yayýnlanan altý makaleyi, ve ayrý bir broþür olarak 1887'de yayýnlanan Streifzüge eines Sozialisten in das Gebiet der Erkenntnistheorie ("Bilgi Teorisi Alanýnda Bir Sosyalistin Gezintileri") adlý yapýtýný da içermektedir.
Lcnin'in kenar notlarýnýn büyük bir çoðunluðu. Materyalizm ve Ampiryokritisizm kitabý üzerinde çalýþýrken yazýlmýþtýr. Bunlar, metin içerisinde ve kenarlarda altýný çizmeler ve notlardan oluþmaktadýr; birçok durumlarda Lcnin, Dietzgcn'in doðru düþüncelerini "a" harfiyle iþaretlemiþ, diyalektik materyalizmden ayrýldýðý yerleri ise "b" harfiyle iþaretlemiþtir. Lcnin'in kenar nollarý. Dietzgcn'in felsefenin yanlý niteliði konusundaki açýklamalarýný, felsefe ile doða bilimleri arasýndaki iliþkileri, felsefenin konusunu, temel felsefi kategorileri, dünyanýn kavranabilirliði sorununu, Kant, Hegel ve Feuerbach konuþunduki deðerlendirmeleri, Marks'a ve Engels'e karþý tutumunu ve Dietzgcn'in militan tanrýtanýmazlýðýný göze çýrpar hale getirmektedir. Lenin, ayný zamanda, Dietzgcn'in, felsefi kategoriler konusundaki bulanýklýðýný, "gerçekliðin bütün görüngülerini, böylelikle de, bizim kavrama yxteneðimizi" vb. madde kavramý içerisine sokarak bu kavramý "geniþletme" çabasýna da iþaret etmektedir. –269
80 Lenin, Karl Marks'ýn Enternasyonal Üyesi Kugelmann'a Mektuplarý'na (St. Pctersburg 1907) deðiniyor. (Bkz; K. Marks, Briefe an Kugelmann, Moskova 1940.) –273
81 P. Dauge, Joseph Dietzgcn'in Akquisit der Philosophie adlý yapýtýnýn ikinci Rusça baskýsýna, "Joseph Dietzgen ve Eleþtirmeni G. Plehanov" baþlýðýný taþýyan bir sonsöz yazdý. –274
82 x-ýþýnlarý, Becquerel ýþýnlarý, radyum — Atom fiziðinin geliþmesinin temelini oluþturan bulgular.
x-ýþýnlarý (röntgen ýþýnlarý), görülebilen ýþýðýn geçemeyeceði ortamlardan geçebilecek kýsa dalga elektromanyetik radyasyonlardýr. 1895 Aralýk'ýnda bunlarýn bellibaþlý özelliklerini açýklayan Alman fizikçisi Wilhelm Konrad Röntgen tarafýndan bulunmuþlardýr; daha sonra da bu radyasyonun niteliði bulunmuþtur.
1896'da. Fransýz fizikçisi Antoine-Henri Becquerel. fotoðraf filmi üzerinde çeþitli floresan tözlerin etkilerini incelerken, daha önce ýþýða maruz býrakýlmamýþ olsa bile. uranyum tuzlarýnýn böyle bir filmi etkilediðini buldu. Daha geniþ deneylerle, bu etkinin x-ýþýnlarýndan farklý yeni bir radyasyon biçiminden geldiðini gösterdi. Bu yeni radyasyon biçimini araþtýran Pierre ve Marie Curie. bunun, maddenin þimdiye dek bilinmeyen ve radyoaktivite diye adlandýrdýklarý bir özellikten ileri geldiðini ortaya koydular. Bunlarýn deneylerinin sonucu olarak, iki yeni radyoaktif element bulundu: polonyum ve radyum (1898). Daha sonra, Becquerel. ýþýnlarýnýn üç öðesi olduðunu buldu (alfa-, beta-, ve gama-ýþýnlarý). –278
83 Bu bulgu, James Clerk Maxwell tarafýndan yapýldý. Elektromanyetik olaylarýn incelenmesinde, Michael Faraday'ýn deneysel sonuçlarýný genelleþtirerek, elektromanyetik alan teorisini kurdu, ki buna göre, elektromanyetik alandaki deðiþmeler, ýþýk hýzýyla yayýlmaktadýrlar. Araþtýrmalarýna dayanarak, MaxweIl. Ý865'te, ýþýðýn elektromanyetik titreþimlerden oluþtuðu sonucuna vardý. 1886-89'da, onun teorisi, elektromanyetik dalgalarýn varlýðýný tanýtlayan Heinrich Hertz tarafýndan deneysel olarak doðrulandý. –278
84 Radyoaktivitenin incelenmesi, özel türde bir radyasyonun varlýðýný ortaya çýkardý: alfa-, beta-, ve gama-ýþýnlarý. 1903'te, Ernest Rutherford ve Frederick Soddy, radyoaktivitenin, bir kimyasal elementin bir baþkasýna kendiliðinden dönüþmesi olduðunu ileri sürdüler. Bu. helyumun, radyumun radyoaktif daðýlmasýnýn bir ürünü olduðunu bulan (1903) Wiliiam Ramsay ve Frederick Soddy tarafýndan derhal doðrulandý. Kýsa bir süre sonra, helyumun, radyum ve alfa radyoaktivitesi gösteren diðer radyoaktif elementlerin daðýlmalarýyla oluþtuðu bulundu. Helyumun bu oluþumu, radyoaktif dönüþümler teorisi yararýna önemli bir kanýttý ve yalnýzca alfa-ýþýnlarýnýn, helyum atomlarýnýn çekirdeði olduklarýný varsaymakla açýklanabilirdi. Bu, 1909'da, E. Rutherford ve T. Royds'un deneyleriyle doðrulandý. –278
85 Lenin, 20. yüzyýlýn baþýnda, hâlâ, genel olarak fizikte kabul edilen esir kavramýný kullanmaktadýr. Bütün uzayý dolduran ve ýþýðýn, çekimsel kuvvetleri vb. taþýyýcýsý olarak iþ gören özel bir maddi ortam olarak esir düþüncesi, 17. yüzyýlda ileri sürülmüþtür. Daha sonra, birbirinden baðýmsýz farklý esir biçimleri kavramý (elektromanyetik, manyetik vb.), çeþitli görüngüleri açýklamak için ileri sürülmüþtür. Iþýðýn dalga teorisinin baþarýsýna baðlý olarak, ýþýk saçan esir kavramý (Christian Huygens, Augustin Fresnel ve ötekiler tarafýndan) özellikle geliþtirildi; daha sonra, tek bir esir varsayýmý ortaya çýktý. Ne var ki, bilim geliþtikçe, esir kavramý yeni olgularla çeliþmeye baþladý. Evrensel mekanik bir ortam olarak esir varsayýmýnýn savunulamazlýðý, görecilik teorisi tarafýndan kanýtlandý; esir varsayýmýnýn içerdiði ussal öðeler, kuantum alan teorisinde (boþluk kavramýnda) yansýyordu. –278
86 Lenin, Plehanov'un mahçýlýðý eleþtirisinin sýnýrlý niteliðini birçok kez gösterdi. 1905'te Engels'in Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu'nun Rusça 2. baskýsýnýn önsözüyle ilgili olarak. Lenin þöyle yazýyordu: "Mahçýlara karþý alaylarý ve ‘iðnelemeler'i ne kadar da entipüftendir! Plehanov'un Mach konusundaki eleþtirileri, kanýmca, esas olarak doðru olduðundan, bence bu daha da üzülünecek bir þeydir." (Lenin Derlemeleri, c. XXVI, s. 21.) 1907-08'de, Marksizmin Temel Sorunlarý, Militan Materyalizm ve öteki yapýtlarýnda, Plehanov, mahçýlýðý ve onun Rusya'daki yandaþlarýný (Bogdanov. Lunaçarski ve ötekiler) eleþtirmiþ ve bunlarýn marksizmi Mach ve Avenarius'un öznel idealist felsefesi ile baðdaþtýrma çabalarýndaki yanýlgýyý göstermiþtir. Böyle yapmakla Plehanov, "Mach'ý çürütmekten çok, bolþevikliðe hizipçi bir darbe indirmekle ilgileniyordu". (Bkz: bu kitabýn 398. sayfasý, dipnot.) Plehanov'un mahçýlýða karþý çýkýþý, marksist felsefeyi revizyonistlerin saldýrýsýna karþý savunmada olumlu bir rol oynamýþtý. Ama o, ampiryokritisizmin derinlemesine teorik bir tahlilini vermemiþ ve doða bilimlerindeki bunalýmýn doðrudan mahçýlýða baðýmlý oluþundan ileri geldiðini, onun bazý yandaþlarýnýn idealist bilgibilimsel görüþlerini eleþtirmeye yönelerek ortaya koymamýþtýr. –279
87 Bkz: F. Engels, Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu, s. 28. –279
88 Bkz: F. Engels, Anti-Dühring, s. 120. –279
89 Henri Poincaré tarafýndan verilen ve Lenin tarafýndan aktarýlan kütle kavramýnýn açýklamasý, o zamanýn fiziðinin geliþme düzeyi ile uyum içerisindeydi. Elektronun keþfini izleyen elektronik teorisinin geliþmesi, elektron kütlesinin niteliðinin açýklanmasýný olanaklý kýldý. Joseph John Thomson, elektronun gerçek kütlesinin onun elektromanyetik alanýnýn enerjisiyle belirlendiði varsayýmýný (yani elektronun süredurumunun, alanýn süredurumuna baðlý olduðu varsayýmýný) geliþtirdi. Elektronun elektromanyetik kütle kavramý ortaya atýldý ve bu kütlenin elektronun hareketinin hýzýna baðlý olduðu bulundu. Elektronun mekanik kütlesi ise, herhangi bir baþka parçacýk gibi deðiþmez olarak kabul edildi. Mekanik kütlenin varlýðý, elektronun elektromanyetik kütlesinin onun hýzýna baðlý olduðu konusundaki deneylerle açýða çýkarýldý. Ne varki, 1901-1902'de, Walter Kaufmann tarafýndan yürütülen bu deneyler. beklenmedik bir biçimde, elektronun sanki bütün kütlesinin elektromanyetik nitelikte imiþ gibi hareket ettiðini gösterdi. Böylece, buradan çýkarýlan sonuç, elektronun, daha önce maddenin ayrýlmaz bir özelliði olarak kabul edilen, mekanik kütlesinin ortadan kalkmasý oldu. Bu durum, "maddenin kaybolmasý" konusunda çeþitli türlerde felsefi kurgularýn ve açýklamalarýn çýkmasýna neden oldu ve bunlarýn yanlýþlýðý Lenin tarafýndan açýða çýkartýldý. Fiziðin daha ileri geliþmesi (görecilik teorisi), mekanik kütlenin de hareketin hýzýna baðlý olduðunu ve elektronun kütlesinin, tümden, elektromanyetik kütleye indirgenemeyeceðini gösterdi. –280
90 L'année psychologique ("Psikolojik Yýl") — 1894'ten itibaren Paris'te yayýnlanan Fransýz burjuva idealist psikologlarýn bir gurubunun organý. Önce Alfred Binet tarafýndan, daha sonra ise . Piéron tarafýndan yöneltilmiþtir. –287
91 Atomun bileþik niteliði düþüncesi, Mendelyef'in elementlerin periyodik sisteminin, ýþýðýn elektromanyetik niteliðinin, elektron ve radyoaktivite görüngülerinin bulunuþunun bir sonucu olarak, 19. yüzyýlýn sonunda ortaya çýktý. Çeþitli atom modelleri öne sürüldü. Lenin, 19. yüzyýlýn sonunda bir saný olarak ileri sürülen gezegen modeli düþüncesini, en olasý model olarak gördü. Bu, çeþitli tözlerden alfa-parçaçýklarýnýn (pozitif yüklü helyum çekirdeðinin) geçirilmesi konusunda araþtýrma yapan ye pozitif yükün atomun merkezinde yoðunlaþtýðý ve atomun hacmi içerisinde çok küçük bir yer tuttuðu sonucuna varan Ernest Rutherford tarafýndan deneysel olarak doðrulandý. E. Rutherford, 1911'de, merkezde pozitif yüklü ve aþaðý yukarý atomun aðýrlýðýna eþit bir kütlesi olan. gezegenledir güneþiýý etrafýnda dönmeleri gibi çeþitli yörüngelerde elektronlarýn etrafýnda dolandýðý bir atom modeli öne sürdü. Bu modei ise, atomun kararlýlýðýný açýklayamýyordu. Atom yapýsýyla ilgili bir teorinin kurulmasý yolunda ilk baþarýlý giriþim, Rutherford'un modeli üzerinde kurulan ve Niels Bohr'un kuantum pestulallarýný (1913) kullandý. Atomun bu ilk kuantum teorisine göre. bir elektron, radyasyon yapmadan. (birbirlerinden ayrý belirli enerji deðerlerini temsil eden) "kararlý" yörüngelerden birisi üzerinde hareket eder; atomun belli miktarda enerji vermesi. ya da soðurmasý yalnýzca elektronun bir yörüngeden bir baþkasýna geçiþiyle olur.
Fizikteki daha sonraki geliþmeler, atomun yapýsýnýn açýklanmasýný zenginleþtirmistir. Burada. Louis de Broglia'nin mikro nesnelerin dalga özellikleri öngörüsü ve daha sonra da Erwin Sclýrödinger, Werner Heisenberg ve ötekilerinin kuantum mekanikle ilgili yaratýmlarý önemli bir rol oynadý. Modern düþüncelere göre, atom çekirdeði belirli enerji deðerlerine uygun düþen çeþitli yörüngelerde bulunan ve çekirdekle bir tek iç baðýntýlar sistemi oluþturan bir elektronlar bulutu tarafýndan sarýlmýþtýr.
Fiziðin geliþimi, atom çekirdeðinýn: elementer parçacýklardan –nükleonlar (protonlar ve nötronlar)– oluþtuðunu göstermiþtir. Elektronun yeni özellikleri, –20. yüzyýlýn. baþlarýndan beri bilinen kütlesi ve yükünün yanýnda– onun öteki parçacýklara dönüþmesi olasýlýðý da dahil olmak üzere, bulunmuþtur. Elektrondan baþka farklý özellikler taþýyan bir sürü yeni elrmenter parçacýklar (fotonlar, protonlar, nötronlar, nötrinolar ve çeþitli türden mezonlar ve hiperonlar) bulunmuþtur. Bazý nitelikleri, daha önce bilinen elementer parçaeýklarýyla ayný olan, ama öteki nitelikleri büyüklük olarak parçacýklara eþit olmakla birlikte ters iþaret taþýyan (anti-parçacýklar denilen) parçacýklar da bulunmuþtur.
Mtddcnin yapýsýna iliþkin bilgilerdeki geliþmeler. nükleer süreçler üzerinde ve insanlýðýn geleceði için son derece büyük önem taþýyan yeni teknik bir devrimin baþlangýcý olan nükleer enerjinin kullanýlmasýnda insanýn egemenlik kurmasýna yol açmýþtýr. –283
92 Pozitif elektron — Yüzyýlýn döýýemecinde pozitýf elektrik yüklü elementer paýçacýða verilen ad. Modern anlamda pozitif elektronun (pozitron) varlýðý, Ýngiliz fizikçisi Paul Dirae tarafýndan 1928'de ortaya atýlmýþtýr. 1932'de Amerikan fizikçisi Carl Anderson. kozmik ýþýnlar içinde pozitronu bulmuþtur. –288
93 Revue générale des sciences pures et appliquées ("Genel Teorik ve Uygulamalý Bilimler ergisi") - 1890'daa itibaren Paris'te yayýnlanan bir doða bilimi dergisi. Laurence Oiiver tarafýndan kurulmuþtur. –289
94 Bu, klasik fizikçilerin maddenin sonsuz ve deðiþmez özelliði olarak gördükleri mekanik kütle olsa gerektir. –289
95 Lenin, burada, Ýskra tarafýndan ortaya konmuþ parti programýna karþý çýkan ekonomist Akimov'un RSDÝP'nin Ýkinci Kongresinde yaptýðý konuþmaya deðinmektedir. Akimov'un savlarýndan biri de, programda "proletarya" sözcüðünün tümcede özne olarak deðil de, nesne olarak yer almasýydý. –300
96 Neo-vitalizm. — 19. yüzyýlýn sonunda materyalist dünya göriiþüne, darvinciliðe karþý, biyoloji alanýnda ortaya çýkmýþ bir idealisi eðilim. Bu eðilimin temsilcileri (Wilhelm Roux, Hans Driesch, Jakob Uexküll vb.) vitalizmin bilimsel olmayan görüþlerini yeniden canlandýrmýþlardýr. Bunlar, yaþam görüngüsünü ve canlý organizmalarýn amaçlýlýklarýný ("yaþam kuvveti", "entelekya" vb. gibi) maddi olmayan özel etkenlerin eylemleriyle açýklamaya çalýþmýþlar ve, böylece, canlý doðayý, canlý olmayan doðadan esas olarak farklý bir þey haline getirmiþlerdir. Neo-vitalizrnin hatalý, bilime ters niteliði, materyalist biyologlarýn (Ernst Haeckel, K. A. Timiryazev. 1, P. Pavlov vb.) yapýtlarýnda ortaya konmuþtur. –307
97 Felsefe ve Psikoloji Sorunlarý — Profesör N. Y. Grot tarafýndan kurulmuþ. Kasým 1889'dan Nisan 1918'e kadar Moskova'da yayýnlanmýþ (1894'ten itibaren Moskova Psikoloji Derneði tarafýndan yayýnlanmýþtýr) idealist eðilimli bir dergi. Felsefe, psikoloji, mantýk, törebilim, estetik konusunda yazýlmýþ makaleler, Batý Avrupalý filozoflarýn ve psikologlarýn teorileri ve yapýtlarý üzerine eleþtirel notlar ve incelemeler, felsefe üzerine yazýlmýþ kitap ve yabancý felsefi dergi eleþtirileri içermekteydi. Gericilik yýllarý sýrasýnda (1907-10), yazarlarý arasýnda A. Bogdanov ve öteki mahçýlar yer alýyorlardý. 1894'ten itibaren, dergi, L. M. Lopatin tarafýndan yönetilmiþtir. –334
98 Rus Halkýnýn Birliði — Devrimci hareketle mücadele etmek üzere St. Peiersburg'da, Ekim 1905'te kurulmuþ, monarþistlerin aþýrý-gerici bir kara yüzler örgütü. Birlik, gerici toprak beylerini, büyük konut sahiplerini, tüccarlarý, polis yetkililerini, rahipleri, kent küçük burjuvazisini, kulaklarý ve sýnýf dýþý ve kanun kaçaðý unsurlarý bir araya getirmekteydi. Yayýn organlarý, Rus Bayraðý, Birlik ve Fýrtýna adlý gazetelerdi. Birçok Rus kentinde bu birliðin þubeleri açýlmýþtý.
Birlik, çarlýk otokrasisinin devamýný, yarý feodal toprak beyliðiniýý ve soylularýn ayrýcalýklarýnýn korunmasýný savunuyordu. Ýlkesi, feodal dönemin monarþisi, milliyetçi sloganýydý: "ortodoks din, otokrasi, millilik". Devrime karþý esas silah olarak katliamlarý ve cinayetleri seçmiþti. Polisten yardým gören ve onun tarafýndan korunan üyeleri, açýkça ve sahip olduklarý dokumýlmazlýklarýyla, önde gelen devrimci iþçilere ve demokratik aydýnlarýn temsilcilerine saldýrmýþlar ve öldürmüþler, gösterileri daðýtmýþlar, göstericiler üzerine ateþ açmýþlar. Yahudilere karþý katliamlar düzenlemiþler ve Rus ulusundan olmayanlara vahþice eziyet etmiþlerdir.
Ýkinci Dumanýn daðýlmasýndan sonra, Birlik, ikiye ayrýlmýþtýr: Puriþkeviç'in baþýný çektiði ve Üçüncü Dumanýn karþý-devrimci amaçlar için kullanýlmasýný savunan Baþmelek Mihayil Locasý ve Dubrovin'in baþýný çektiði ve açýk terör taktiklerini sürdüren gerçek Rus Halkýnýn Birliði. Her iki kara-yüzler örgütü de, 1917 Þubat burjuva demokratik devrimi sýrasýnda kapatýlmýþlardýr. Ekim
Sosyalist Devriminden sonra, bu örgütlerin eski üyeleri, Sovyet rejimine karþý giriþilen karþý-devrimci isyanlarda ve tertiplerde yer almýþlardýr. –334
99 Rus Zenginliði — 1876'dan 1918'e kadar St. Petersburg'da yayýnlanan aylýk bir dergi. Doksanlarýn baþýndan itibaren baþýný N. K. Mihaylovski'nin çektiði liberal narodniklerin eline geçmiþtir. Bu derginin çevresinde, daha sonradan Sosyalist-Devrimci Partinin, Halkçý Sosyalistler Partisinin, ve Devlet Dumasýndaki Trudovik grubun önde gelen üyeleri halinde gelen yayýncýlar toplanmýþlardý. 1906'da dergi yarý-kadet Trudovik Halkçý Sosyalist Partinin yayýn organý haline gelmiþtir. –350
100 Bu sözler. Lenin tarafýndan Ý. S. Turgenyev'in Bakir Topraklar adlý romanýndan alýnan Goethe'ye ait dizenin bir uyarlamasýdýr. –354
101 Burada, Marks'ýn Zur Kritik der politisehen ökonomie ("Ekonomi Politiðin Eleþtirisine Katký") adlý yapýtýnýn önsözüne atýf yapýlmaktadýr. –360
102 Bkz: K. Marks ve F. Engels, Seçme Yazýþmalar, Moskova 1965, s. 239-40. –368
103 Enerjinin sakýnýmý ve dönüþümü yasasý, 19. yüzyýlýn kýrklarýnda bulunmuþ olup (Robert Mayer, James Joule ve Hermann Holmholtz'un yapýtlarý) bu konudaki temel yapýt, doða biliminin gösterdiði tüm geliþmeyle, özellikle Lomonosov'un yapýtýyla ortaya konmuþtur. Enerji terimini modern anlamda ilk kez kullanan, 1853'te William Rankin olmuþtur, ama bu terimký kullanýlmasýnýn genellik kazanmasý ancak yetmiþlerde ve seksenlerde olmuþtur. Fizikçilerin çoðu, baþlangýçta, yeni yasaya karþý eleþtirici bir tutum takýnýyorlardý, ama bu yasanýn doðruluðu doða biliminin bütün alanlarýnda hýzla tanýtlandý. Engels bu yasayý 19. yüzyýlýn en önemli baþarýlarýndan biri olarak görmüþ ve bu yasaya, maddi dünyanýn birliðini fizik diliyle ifade eden, doðanýn evrensel yasasý gözüyle bakmýþtýr. "Doðadaki bütün hareketin birliði" diye yazýyordu, "artýk bir felsefi iddia deðil, doða bilimsel bir olgudur." {Doðanýn Diyalektiði, Sol Yayýnlan, Ankara 1974, s. 234.)
Bazý bilim adamlarý enerjinin sakýnýmý ve dönüþümü yasasýnýn evrensel niteliðinden kuþku duymuþlar ve onu idealist bir anlayýþla yorumlamaya çalýþmýþlardýr. Böylece Mach, bunu, doðanýn evrensel bir yasasý olarak görmeyi reddetmiþ ve bunun, görüngülerin raslansal baðýmlýlýðýnýn tanýnmasýndan ibaret bir þey olduðunu düþünmüþtür. Wilhelm Ostwald, bu yasayý, doðanýn biricik evrensel yasasý olarak görmüþ ve doðanýn, toplumun ve düþüncenin bütün görüngülerini enerjiye indirgeyerek, maddenin nesnel gerçekliðini yadsýmaya, madde kavramýný görmezden gelmeye ve enerjinin madde olmaksýzýn var olduðunu tanýtlamaya çalýþmýþtýr. A. Bogdanov ise, toplumsal deðiþmeleri, enerjideki bir artma ya da azalma olarak tanýmlamaya çalýþmýþtýr.
Lenin "erkeciliði", "fiziksel idealizmin" belirtilerinden biri olarak eleþtirmiþ ve doða bilimi yasalarýný toplumsal görüngülere aktarma çabalarýnýn, ilke olarak, savunulmaz bir þey olduklarýný göstermiþtir. Bilim alanýndaki daha sonraki geliþmeler ve mikro-dünya görüngülerinin incelenmesi, enerjinin sakýnýmý ve dönüþümü yasasýnýn evrensel niteliðini doðrulamýþtýr. –371
104 Bazarov — Ývan Turgenyev'in Babalar ve Oðullar adlý romanýnýn kahramaný. –372
105 Bkz: K. Marks ve F. Engels'in Ýlk Yazýlarý, 1956, Rusça baský, s. 257-58. –377
106 Deutsch-Französische Jahrbücher ("Alman Fransýz Yýllýklarý") — Karl Marks ve Arnold Ruge tarafýndan yönetilen. Almanca olarak Paris'te yayýnlanan bir yýllýk, Ýlk çift sayýsý Þubat 1844'te basýlmýþtýr. Marks'ýn "Yahudi Sorunu" ve "Hcgel'in Hukuk Felsefesinin Eleþtirisine Katký. Giriþ" adlý yapýtlarýyla, Engels'in "Ekonomi Politiðin Eleþtirisinin Ana Hatlarý" ve "Ýngiltere'nin Konumu. Thomas Carlyle. ‘Geçmiþi ve Bugünü" " adlý yapýtlarýný içeriyordu. Bu yapýtlar, materyalizm ve komünizm görüþ açýsýnýn Marks ve Engels tarafýndan tümüyle benimsendiklerini gösterir. Marks'ýn burjuva radikali Ruge ile ilke anlaþmazlýðý, bu derginin yayýna son vermesinin esas nedeniydi. –377
107 Bkz: Karl Marks, Kapital, Birinci Cilt, Sol Yayýnlan, Ankara 1976, s. 25-26. –377
108 Bkz: K. Marks ve F. Engels, Seçme Yazýþmalar, s. 290, 306. –377
109 Bkz: Friedrich Engels'in Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm, s. 28-32. –377
110 Lenin, Engels'in Anti-Dühring (1878), Ludývig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu (1888), Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm'in 1892 Ýngilizce baskýsýna "Özel Giriþ" adlý yapýtlarðna deðiniyor. –378
111 Bkz: F. Engels, Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu, –8.
19. yüzyýlýn ikinci yarýsýnda Hegel'e dönüþ, birçok Avrupa ülkesinde ve ABD'ýýde, burjuva felsefesinin geliþiminin özelliði idi. Ýngiltere'de, bu, 1865'te James Hutchison Stirling'in The Secret o/ Hcgel adlý kitabýnýn çýkýþýyla baþladý. Burjuva ideologlar, Hegel'in dinin bir teorik doðrulamasý için geniþ olanaklar saðlayan mutlak idealizmini çekici buluyorlardý.. Buradan ortaya, temsilcilerinin (Thomas Green, Edward ve John Caird kardeþler, Francis Bradley vb.) materyalizme ve doða bilimine, özellikle de darvinciliðe þiddetle saldýrdýklarý, Ýngiliz-hegelciliði adý verilen özel bir felsefi akým çýktý. Ýngiliz hegelciliði, Hegel öðretisinin gerici yönlerini, özellikle de onun mutlak ruh ve mutlak kavramlarýný kullandýlar. Berkeley vu Hume'ün öznel idealist geleneðinin etkisi altýnda, Hegel usçuluðunu ve onun geliþme düþüncesini reddettiler. Hegel diyalektiðinin öðelerinden, yalnýzca bilinemezciliðin bilgiççe doðrulanmasý için yararlanýldý.
Ýskandinav ülkelerinde de (Ýsveç. Norveç, Danimarka), Hegel felsefesi, 19. yüzyýim ikinci yarýsýnda daha etkin hale geldi. Ýsveç'te bu felsefenin canlandýrýlmasý, egemen öznel idealist felsefenin (Christoffer Jacob Boström vb.) karþýsýna hegelciliði koyan Johann Borelius tarafýndan saðlandý. Norveç'te sað kanat hegelcisi Marcus Jacob Monrad, G. W. Ling ve ötekiler. Hegel felsefesini, onun usçuluðunu bir yana iterek, ve bilimi dinin denetimi altýna sokmaya çalýþarak, gizemci bir anlayýþla yorumladýlar. Hegel felsefesinin Hegel'irý saðlýðý sýrasýnda bile yayýlmaya baþladýðý Danimarka'da bu felsefe ayný açýdan eleþtirildi.
Hegcl felsefesinin yayýlmasý, onun yeniden canlanmasýna yol açmadý. Hegel felsefesinin çeliþkili niteliði, bu felsefenin eleþtirisinde iki karþýt eðilimin doðlasýna neden oldu. Marks ve Engels ve bazý Rus devrimci demokratlar onun devrimci yönünü, onun diyalektiðini geliþtirdiler; Hegel'in burjuva kopyacýlarý, Hegel'in tutucu felsefi sisteminin çeþitli yönlerini, esas olarak, öznel idealist bir anlayýþ içerisinde geliþtirdiler. Öznel idealist eðilim, yüzyýlýn dönemecinde, Hegel felsefesini faþist ideolojiye uyarlamaya çalýþan ve emperyalizm çaðýnda burjuva felsefesinde gerici bir eðilim olan yeni hegelciliðin ortaya çýkmasýný saðladý. –379
112 Bkz: F. Engels, Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu. –379
113, Pragmacýlýk — Emperyalist dönemde öznel idealist eðilimli bir burjuva (esas olarak Amerikan) felsefesi. Geçen yüzyýlýn yetmiþlerinde, Amerika Birleþik Devletleri'nde, Amerikan kapitalizminin geliþmesinin özgün niteliðinin bir yansýsý olarak, o güne dek egemen olan dini felsefenin yerini alan bir felsefe olarak ortaya çýkmýþtýr. Pragmacýlýðýn belli baþlý önermeleri, Charles Peirce tarafýndan formüle edilmiþtir. Baðýmsýz bir felsefi akým olarak yüzyýlýn dönemecinde William James ve Ferdinand Schiller'in yapýtlarýnda biçimlenmiþ ve John Dewey'in aracýlýðý (instrumentalism) ile daha da geliþtirilmiþtir.
Pragmacýlar, felsefenin temel sorununun, gerçek bilgiye eriþmek olduðunu kabul ederler. Ne var ki. bunlar, gerçek kavramýnýn bizzat kendisini tümüyle çarpýtýrlar; daha önce Peirce, kavramayý, dini inancýn baþansýný saðlamadan zalt psikolojik, öznel bir süreci olarak görmüþtü. James, "yararlýlýk", baþarý ya da çýkar kavramlarýný, gerçek kavramýnýn. yani gerçekliðin nesnel olarak gerçek yansýsýnýn yerine koymuþtur. Bu bakýþ açýsýna göre, dini olanlar da dahil bütün kavramlar, yararlý olduklarý sürece doðrudurlar. Dewey, bütün bilimsel teorilerin, bütün törel ilkelerin ve toplumsal kurumlarýn bireylerin kiþisel amaçlarýna ulaþmada yalnýzca "araçlar" olmalarý gerektiðini belirterek daha da ileri gitmiþtir. Pragmacýlar, bilginin "gerçeði"nin (yararlýlýðýnýn) ölçütü olarak deneyi alýrlar ve bunu insanýn toplumsal pratiði olarak deðil de, bireysel deneyimlerin, bilincin öznel görünümlerinirý sürekli akýþý olarak anlarlar; gerçekte idealizmin çeþitlerinden birini savunduklarý halde, kendilerini materyalizmin ve idealizmin üstünde tutmaya çalýþýrlar. Materyalist birciliðin tersine, pragmacýlar, "çoðulculuk" görüþ açýsýný ileri sürerler, ki buna göre, evrende iç baðýntý, yasalarýn uyumluluðu yoktur; bu, herkesin kendi deneyimlerine dayanarak. kendine göre iþlediði bir mozayiðe benzemektedir. Böylece, belli bir anýn gereksinmelerinden hareket ederek, pragmacýlýk, bir ve ayný görüngünün farklý, hatta çeliþik açýklamasýnýn olabileceðini kabul eder. Tutarlýlýðýn gereksizliði belirtilir; eðer bir kimsenin çýkarýna ise, o kimse bir belirlenimci ya da bir belirlenmezci olabilir, tanrýnýn var olduðunu ileri sürebilir ya da bunu yadsýyabilir, vb..
Amerikan pragmacýlarý, kendilerini Berkeley'den ve Hume'den baþlayarak John Stuart Mill'e kadar uzanan Ýngiliz felsefesinin öznelci idealist geleneði üzerine oturtarak, Kant'ýn, Mach ve Avenarius'un, Nietzsche ve Henri Bergson'un teorilerinin bazý yönlerini kullanarak, modern çaðýn en gerici felsefi akýmlarýndan birini, emperyalist burjuvazinin çýkarlarýný teorik olarak savunacak en elveriþli bir biçim yaratmýþlardý. Ýþle bu yüzdendir ki, pragmacýlýk, Amerika Birleþik Devletleri'nde hemen hemen resmi Amerikan felsefesi olarak böylesine geniþ bir biçimde yaygýnlaþmýþtýr. –383
114 Zagraniçnaya Gazeta (Gazette Etrangére) — 16 Mart 1908'den 13 Nisan 1908'e kadar Cenevre'de yayýnlanan bir grup Rus mültecisinin haftalýk gazetesi. Bu süre içerisinde dört sayýsý çýkan bu gazete, daha çok Rus mültecilerinin yaþantýsý ile ilgilenmiþ ve Rusya'da ve Rusya dýþýnda olup bitenler konusunda haberler içermiþtir. Ýkinci sayýsý, 18 Mart 1908'de, Cenevre'deki uluslararasý bir toplantýda, Lenin'in yaptýðý "Komün Dersleri" konuþmasýný yayýnlamýþtýr. Gazete, tanrýyaratma ve mahçýlýk konusun da propaganda (A. Bogdanov ve A. V. Lunaçarski'nin makalelerini) içermekteydi.
Lenin, bu gazetenin ikinci ve üçüncü sayýlarýnda yayýnlanan A. V. Lunaçarski'nin "Modern Rus Yazýnýndan Çizgiler"inden bölümler aktarmaktadýr. –385
115 Obrazovaniye ("Eðitim") — 1832'der. 1909'a kadar St. Petersburg'da yayýnlanan basitleþtirilmiþ nitelikte, bilimsel ve sosyo-politik özellikte, aylýk yasal bir yazýn dergisi. 1902 08 arasýnda sosyal-demokratlarýn makalelerini yayýnlamýþtýr. 1906'da. *2. sayýsýnda, dergi, Lenin'in "Tarým Sorunu ve ‘Marks'ýn Eleþtirmenleri'" adlý yapýtýnýn V-IX. bölümlerini yayýnlamýþtýr. –385
116 Bobsinski, Dobþinski — Gogol'un Müfettiþ adlý güldürüsünün tipleri. –393
117 Lenin, mahçý menþeviklerin 1908'de yayýnladýklarý iki kitapçýktan sözediyor: N. Valentinov'un Marksizmin Felsefi Yapýtlarý ve P. Yuþkeviç'in Materyalizm ve Eleþtirel Gerçekçilik. –398
118 Dördüncü Bölüm, I. Kesim'e Ek. "N. G. Çerniþevski Kantçýlýðý Hangi Açýdan Eleþtiriyor?"un müsveddeleri, Lenin tarafýndan, A. Ý. Ulyanova-Yelizarova'ya, kitap baskýdayken, Martýn ikinci yansýnda gönderilmiþtir. Kýzkardeþine yazdýðý 10 ya da 11 (23 ya da 24) Mart 1909 tarihli mektupta Lenin, bu eke deðinerek, þöyle diyordu: "Sana bir ek yolluyorum. Bunun için kitabý geciktirme. Ama eðer zaman varsa, kitabýn sonuna, sonuçtan sonra, örneðin küçük puntolarla koy. Ben, bunu, Çerniþevski'yi mahçýlarýn karþýsýna koymada, son derece önemli görüyorum." (Tüm Yapýtlarý,c. 37, s. 419-20.) –403
119 Konferansçýya On Soru, Lenin tarafýndan Mayýs 1908'in ilk yarýsýnda, Londra'da yazýlmýþtýr. Lenin, Londra'ya, Cenevre'den, kitabý Materyalizm ve Ampiryokrüisizm üzerinde çalýþmak üzere gelmiþ ve bu sorularý Cenevre'de, 15 (28) Mayýs 1908'de, A. Bogdanov tarafýndan verilecek "Bir Felsefi Okulun Serüvenleri" adlý konferanstan yararlanýlarak yapýlacak bir konuþmanýn tezleri olarak, bolþevik merkezin bir üyesi ve Proleteri gazetesinin ya zarlarýndan olan 1. F. Dubrovinski'ye göndermiþtir.
Felsefe alanýnda mahçý görüþleri destekleyen Bogdanov, Lunaçarski, ve ötekiler, eylemlerini artýrmada Lenin'in yokluðundan yararlanmýþlardý. Bunlar, "Plehanov okulunun materyalizmini" eleþtirme maskesi ardýnda, materyalist felsefeyi gözden geçirmiþ ler ve boIþeviJdifc felsefesinin diyalektik materyalizm deðil de, mahçýlýðýn Bogdanov tarafýndan uydurulmuþ bir çeþidi olan ampir-yomonizm olduðunu göstermeye çalýþmýþlardý.
Konuþmasýný hazýrlarken, Dubrovinski, ikinci, üçüncü ve onuncu sorularda deðiþiklikler yapmýþ ve yedinci soruyu da kaldýrmýþtýr. Lenin'in tezlerine dayanan konuþmasýnda, Dubrovinski (Dorov takma adýný kullanýyordu), bolþevikliðin ampiryomonizm ile ortak hiç bir yanýnýn olmadýðýný açýklayarak ve "tanrý yaratma" savunuculuðu yapmanýn diyalektik materyalizmle hiç bir biçimde baðdaþmayacaðýný göstererek Bogdanov'urý görüþlerini çok sert bir biçimde eleþtirdi. –409
120 Bkz: F. Engels, Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu. –409
121 Bkz: F. Engels Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm, s. 28-32; ve Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu, Sol Yayýnlarý, Ankara 1976. s. 24-25. –410
122 Bkz: F. Engels. Anti-Dühring, Sol Yayýnlarý. Ankara. –410
123 Bkz: F. Engels. Anti-Dühring. –410
124 Bkz: F. Engels, Anti-Dühring. –410
125 Lenin, Ernst Mach'ýn, ilk baskýsý 1905'te Leipzig'de yayýnlanmýþ olan Erkenntnis und Irrtýým. Skizzen zur Psychologie der Forschung ("Bilgi ve Yanýlgý. Ýnceleme Psikolojisinin Çizgileri" adlý kitabýna deðiniyor. –411
126 Lenin, P. S. Yuþkeviç'in Materyalizm ve Eleþtirel Gerçekçilik. Marksizmde Felsefi Eðilimler (St. Petersburg 1908, s. 16.1-93) adlý kitabýnýn "A. Bogdanov'un Ampiryomonizmi" baþlýklý bölümüne deðiniyor. –410
127 Lenin, Joseph Petzoldt'un Das Weltproblem von positivistischen Standpunkte aus ("Olgucu Görüþ Açýsýndan Dünya Sorunu") adlý kitabýna deðiniyor. –411
12s Bkz: Lenin'in A. M. Gorki'ye 12 (25) Þubat 1908 tarihli mektubu. (Tüm Yapýttan, c. 13 s. 448-54.) –411
129 "Diyalektik Sorunu Üzerine", Cahiers Philosophiques'in bir bölümüdür. Büyük bir olasýlýkla 1912-1914 yýllarý arasýnda yazýlmýþtýr. Ýlk kez, 1925'te, Marksizmin Bayraðý Altýnda (Almanca baský, 1. yýl, 1925, defter 2) adlý dergide yayýnlanmýþtýr. –412
130 Sözkonusu parça (Ferdinand Lassalle gesammelten Reden und Schriften), s. 400'dedir. Þöyle: "Çünkü bir, iki karþýttan birleþmiþtir, öyle ki, eðer ikiye kesilirse, karþýtlar belirirler." –412
131 Aristoteles'e göre, Heraklitos'un: "Varlýk ve yokluk ayný þeydir" ilkesi, çeliþmezlik ilkesine ters düþer. Bir baþka yerde, Aristoteles, Heraklitos'un felsefesinde, Her þey vardýr ilkesinden çok, Hiç bir þey yoktur ilkesinin kabul edileceðini söyler. Sonunda, Heraklitos'u þöyle eleþtirir: "Varlýk ve yokluk ayný þeydir diyenler, her þeyin hareket halinde olmaktan çok hareketsizlik halinde olduðunu söylemiþ olurlar, çünkü her þey, "her þeye eþit düþtüðü" anda, þeyin dönüþebileceði durum tamamen eksik kalýr." –412
132 Tarihin Birci Anlayýþýnýn Deðiþmesi Konusunda adlý yapýtýnda, Plehanov, Engels'in Anti-Dühring'inden iki parçayý yorumlar. Biri þöyle der:
"Bir arpa tanesi alalým. Böyle milyarlarca arpa tanesi öðütülür, piþirilir, sonra da tüketilir. Ama eðer böyle bir arpa tanesi kendisi için normal koþullar bulursa, eðer elveriþli bir topraða düþerse, ýsý ve yaþlýðýn etkisi altýnda onda özgül bir dönüþüm olur, çimlenir: tane, tane olarak yok olur, yadsýnýr, onun yerine ondan doðan bitki geçer, tanenin yadsýnmasý. Ama bu bitkinin normal ömrü nedir? Büyür, geliþir, döllenir ve sonunda yeni arpa taneleri verir, ve bu taneler olgunlaþýr olgunlaþmaz, sap solar, yadsýnýr. Bu yadsýmanýn yadsýnmasýnýn sonucu olarak, elimizde gene baþlangýçtaki arpa tanesi, ama tek baþýna deðil, sayýsý on, yirmi, otuz kez artmýþ bir biçimde, bulunur." (Friedrich Engels, Anti-Dühring, s. 220-221, Sol Yayýnlarý, Üçüncü Baský.)
Öbür parçada, Engels, Rousseau'nun düþüncelerini diyalektik düþünce biçimine örnek gösterir ve toplumsal evrimin, Rousseau'ya göre, çeliþik bir biçimde oluþtuðunu tanýtlar:
"Doðal ve yabanýl durumunda, insanlar eþitti; ve Rousseau heniz doðal durumun bir bozulmasý olarak aldýðý için, ayni türden hayvanlar arasýndaki bu türün bütün geniþliði içinde geçerli eþitliði, Haeckel tarafýndan son zamanlarda varsayýmsal bir biçimde alales, dilden yoksun olarak sýnýflandýrýlmýþ bulunan o insan-hayvanlara uygulamakta yerden göge deðin haklýdýr. Ama bu eþit insan-hayvanlar, kendilerini öbür hayvanlardan üstün kýlan bir özgülüðe sahipti: yetkinleþme anýklýðý (la perfectibilité), zamanla geliþme olanaðý; ve bu, eþitsizliðin nedeni oldu. Demek ki, Rousseau, eþitsizliðin doðuþunda bir ilerleme görür. Ama bu ilerleme, karþýt (antagoniste) bir ilerlemeydi, ayný zamanda bir gerilemeydi de. ... Uygarlýkla doðmuþ toplumun kurduðu bütün kurumlar, ilk ereklerinin tersine dönerler.
"Halklarýn baþkanlarýný kendilerini köleleþtirmek için deðil, özgürlüklerini savunmak için seçtikleri söz götürmez bir þey, ve tüm siyasal hukukun temel kuralýdýr." Ama gene de, bu baþkanlar, zorunlu olarak halklarýn baskýcýlarý haline gelir, ve bu baskýyý, doruðuna çýkartýlmýþ eþitsizliðin, yeniden kendi karþýtý haline dönüþtüðü, eþitlik nedeni haline geldiði (despot karþýsýnda herkes eþittir, yani sýfýra eþittir) noktaya kadar götürürler. ... Ve böylelikle, eþitsizlik bir kez daha eþitliðe dönüþür, ama dilden yoksun ilkel insanýn o eski doðal eþitliðine deðil, toplum sözleþmesinin yüksek eþitliðine." (Friedrich Engels, Anti-Dühring, s. 216-217.) –413
133 Karþýtlarýn "birlik"i, onlarýn özdeþliði olarak anlaþýlabilir. Lenin burada, bu durumun ne zaman ortaya çýktýðýný gösteriyor. Bu özdeþliði, baþlangýçta bir ve karþýtlardan yoksun olan olaylarda, bu karþýtlýklarýn, sonra, "sentez" içinde yeni baþtan yok olmak üzere, giderek ortaya çýkmalarý biçiminde yorumlamak yanlýþtir. Lenin, bu anlayýþa karþý, Heraklitos'un, her olayýn kendinde karþýtlarýn birliðini sakladýðý, ama bu karþýtlarýn ancak, olay (Heraklitos'un dedigi gibi) "ikiye kesildiði" zaman, yani karþýtlar, bu diyalektik birliði bozmakla tehdit ettikleri zaman görülebilecekleri yolundaki düþüncesini üste çýkarýr. Ýþte ancak o zamandir ki, böyle demekle karþýtlarýn yokluðu anlaþýlmadýðý ölçüde, "belirli bir anlamda" karþýtlarýn özdeþliðinden sözedilebilir.
Burada, Lenin'in, diyalektiði, doðaya ve doðanýn bilinmesine de yaydýðýný özellikle belirtelim, – oysa idealist yönelimli bazý "marksist"ler bunu yadsýrlar. –413
134 Hegel, Encyklopädie der Philosophicshen Wissenschaften, 2. baský, s. 162. –414.
135 "Çoðu kez bir yargý sözkonusu olduðu zaman, önce uçlarýn, özne ve yüklem'in özerkliði, ve özellikle öznenin kendinde bir þey ya da bir belirlenim, ve yüklemin de ayný biçimde bu özne dýþýnda bir baþka genel belirlenim olduðu, ve benim, bu özne ile ancak sonradan birleþtirerek bir yargý oluþturduðum düþünülür. ... O zaman soyut yargý bir önermedir: tekil, evrenseldir.
Özne ile yüklemin kendi aralarýndaki iliþkileri ilkin saptayan þey, belirlenimlerdir. Bunun için, kavramýn dolayýmsýz belirlenimleri ya da ilkel soyutlamalarý içindeki çeþitli uðraklarýný alýnýz. ... Mantýk kitaplarýnda, her yargýda þu önerinin örtülü olduðunun gösterilmemiþ bulunmasý, gerçekten þaþýrtýcý bir gözlem eksikliði sayýlmalýdýr: Tekil, evrenseldir, ya da daha somut olarak özne, yüklemdir (örneðin, Tanrý, mutlak ruhtur). "Teklik" ve "evrensellik", "özne" ve "yüklem" belirlenimleri, kendi aralarýnda elbette ayrýlýrlar. Ama gene de her yargýnýn onlarý özdeþ olarak dile getirdiði, kesinlikle genel bir olgu olmaktan geri kalmaz." –415
136 Hegel, Logik, II. Bölüm. s. 503:
"Böylece gelecek belirlenimdeki her ilerleme, belirsiz baþlangýçtan uzaklaþarak, geri dönüþlü, geri giden bir yaklaþma ile, gene ona kavuþur; öyle ki, ilkin birbirinden ayrý gibi görünen þeyler: çýkýþ noktasýnýn geri giden yoldan doðrulanmasý ve gelecekteki ilerleyen belirlenim, gerçeklikte düþümdeþ ve özdeþtirler. Yöntem böylece bir daire oluþturur. ...
"Yöntemin belirtilen özlüðü yüzünden, bilim, çýkýþ noktasýnýn, yani basit ilkesinin varýþ noktasýný koþullandýrdýðý, kendi üzerine kapanan bir daire olarak ortaya çýkar. Ama ayný zamanda, bu daire, bir daireler dairesi oluþturur; çünkü yöntemin ruhu olan ilmiklerden herbiri kendi kendinde yansýr ve, kendi çýkýþ noktasýna dönerek, yeni bir ilmiðin çýkýþ noktasýný oluþturur." –416