Bundan otuz yıl önce, 26 Ocak 1976 günü Malatya-Beylerderesi'nde İlker Akman, Hasan Basri Temizalp ve Yusuf Ziya Güneş oligarşinin resmi zor güçleri tarafından katledildiler.
Beylerderesi bir dönemin sonu, yeni bir dönemin başlangıcı oldu.
28 Mart 1975 tarihinde AP, MHP, MSP ve CGP'nin Milliyetçi Cephe hükümetini (I. MC) kurmalarıyla birlikte, hemen her yerde faşist milis saldırılar yoğunlaşmaya başlamıştı. 8 Kasım 1974 tarihinde ODTÜ ve Hacettepe baskınıyla birlikte yeniden başlayan faşist milis saldırılar, MC hükümetinin kuruluşuyla birlikte, ülkenin her yanına yayılmaya başladı. 19 Aralık 1974'de Şahin Aydın, 23 Ocak 1975'de Kerim Yaman, 24 Nisan 1975'de Abdi Gönen, 25 Nisan 1975'de Yükseliş'de 2 yaşında bir çocuğun öldürülmesi, 27 Nisan 1975'de Kars'ta Mehmet Toprak, 13 Mayıs 1975'de Sivas'da Hüseyin Esen, 12 Haziran 1975'de Artvin-Şavşat'ta Hasan Şimşek, 11 Temmuz 1975'de Bursa'da Ahmet Kırbulak, 15 Ağustos 1975'de Kırşehir'de Ahmet Deveci faşist milisler tarafından öldürüldüler.
Böyle bir ortamda, kaçınılmaz olarak, kendisine devrimciyim diyen her kişi, bireysel olsa bile bir karar vermek zorundadır.
Böyle bir ortamda, devrimci örgüt için, gerek planlı, programlı ve sistemli olarak iktidarın ele geçirilmesi yönündeki devrimci mücadelenin yürütülmesi, gerekse ülkede gelişen politik olaylara tavır almak ve bu somut siyasi gerçekleri teşhir ederek kitleleri bilinçlendirip örgütlemek için Öncü Savaşının başlatılması kaçınılmazdı.
Ve tarihler 20-21 Ocak 1976'yı gösterirken, İlker Akman, Hasan Basri Temizalp ve Yusuf Ziya Güneş ilk silahlı eylemleri gerçekleştirmek üzere Sivas'a gitmek üzere yola çıktılar.
Sivas'ta MHP'ye yönelik üç bombalama eylemi gerçekleştirildikten sonra Malatya'ya geçen yoldaşlarımız, akşam saatlerinde kalacakları yere doğru giderken kimlik kontrolü yapan polislerle karşılaştılar. Polislerle silahlı çatışmaya girdiler ve çatışmada bir polis ile bir bekçi öldürüldü. Olay yerinden hızla uzaklaşılmış olmasına rağmen, bölgeden çıkılması gerekliydi. Bu amaçla, Malatya dışına çıktılar. Ağır kış koşullarında Beylerderesi bölgesine zorlukla ulaştılar. Buradan tren yolunu kullanarak çıkmayı düşünüyorlardı. Ancak Kızıldere öncesindekine benzer boyutta bir insan avı başlatılmıştı. Harekâtı, 12 Mart döneminin İçişleri Bakanlarından Ferit Kubat yönetiyordu. 1972'deki Ünye olayı sonrasında sürdürülen harekâta benzer bir harekât yürütüldü.
Gerek Malatya içine, gerekse Malatya çevresine yoğun asker ve polis sevkıyatı yapıldı. Hemen her yer denetime alındı. Buna bağlı olarak, demiryolu hattı, asker ve polisler tarafından denetleniyordu. İşte bu sırada bir askeri tim, Beylerderesi bölgesinde demiryolu hattı üzerinde yoldaşlarımızla karşılaştı. Bunun üzerine, yoldaşlar, hızla en yakındaki kaysı kurutma evlerinden birisine girerek, çatışmaya hazırlandılar. Yüzlerce polis ve asker tarafından kuşatılan evde çatışma üç saat sürdü. Havadan helikopterlerle bombalanan ev, yerden açılan yoğun ateş altında Kızıldere'deki gibi yıkıntı haline getirildi. Yoldaşlarımızın ellerinde tek bir tabanca bulunmasına rağmen, teslim olmadılar.
Üç saat sonunda Hasan Basri Temizalp ve Yusuf Ziya Güneş yoldaşlar öldürülmüş, İlker Akman yoldaş ağır yaralı olarak ele geçirilmişti. Ancak yaralı bile olsa, onlar tehlikeliydiler ve İlker yoldaş orada öldürüldü. Daha sonra, yoldaşlarımızın cesetleri, polis arabalarının arkasına bağlanarak, kilometrelerce sürüklenip götürüldü.
Ve böylece, 30 Mart 1972 Kızıldere'den sonra, oligarşi bir kez daha silahlı devrimci mücadeleyi sürdüren kadrolara karşı imha eylemini tamamlamış oluyordu. Yine de, Beylerderesi'nin, Kızıldere'nin bir devamı olduğu gerçeğini ortadan kaldıramadılar.
Beylerderesi olayı, ülkemizdeki silahlı devrimci mücadelenin, özel olarak da THKP-C'nin savaşında bir dönüm noktasıdır.
Beylerderesi, devrimci mücadelede zafer ve ölümde başka seçeneğin olmadığını somut olarak ortaya koymuştur.
Beylerderesi, sadece ideolojik-teorik sözler söyleyerek, ideolojik-teorik konularla ilgilenerek, entelektüel tartışmalar yaparak devrimcilik yapılamayacağının gerçekliği olmuştur. Devrim için savaşmayana komünist denilemeyeceği, bir kez daha Beylerderesi ile gösterilmiştir.
Beylerderesi, bir dönemin bitişi, yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur.
İlker Akman, Hasan Basri Temizalp ve Yusuf Ziya Güneş, 26 Ocak 1976 günü Malatya-Beylerderesi bölgesinde oligarşinin zor güçleriyle giriştikleri çatışmayla, bir dönemin sona erdiğini ilan etmişlerdir.
Bu öyle bir dönemdir ki, 1960'ların ortalarından itibaren gelişerek yükselen devrimci mücadelenin 1971'de THKO ve THKPC'nin silahlı eylemleriyle ulaştığı düzey karşısında emperyalizmin ve oligarşinin 12 Mart muhtırasıyla başlattığı karşı-devrimci saldırı, imha ve pasifikasyon dönemidir.
Beylerderesi bu dönemi sona erdirmiştir.