"Alo ...
Bilgi Üniversitesi mi?"
”12 Eylül'le birlikte müthiş bir 'kokuşma' ve 'pespayeleşme' başladı. Devlet, tüm olanaklarla 'sol' ve 'solcular'ın üzerine giderken, birtakım insanlara inanılmaz olanaklar, altın tepsiler içinde sunuldu”
(Prof. Dr. Toktamış Ateş, Bilgi Üniversitesi kurucusu, mütevelli heyeti üyesi, Cumhuriyet gazetesi yazarı)
Ülkemizde yıllardır süregelen ekonomik buhran ve bunun bir sonucu olarak ortaya çıkan enflasyonun tek nedeninin devlet harcamaları olduğu, dolayısıyla devletin ekonomik ve sosyal alanlardaki faaliyetlerinin sona erdirilmesiyle enflasyonun önlenebileceği savları, 1980 dünya ekonomik buhranı koşullarında ortaya çıkan ”monaterizm” politikalarıyla birlikte ülkemizde de geniş propaganda olanaklarıyla kamuoyuna benimsetilmeye çalışılmıştır. ”Alternatif Kalkınma Stratejileri” adıyla Asaf Savaş Akat, ”ihracata yönelik sanayileşme modelleri”yle Taner Berksoy bu propagandada özel bir yere sahip olmuşlardır.
12 Eylül askeri darbesi sonrasında Turgut Özal'ın başbakanlığı döneminde, devlet harcamalarının azaltılmasına ve devletin ekonomik ve sosyal alanlardan çekilmesine yönelik uygulamalar başlamış ve ”özelleştirme” ve ”özelleşme” ülkeyi kurtaracak ve ülkenin kalkınmasını sağlayacak tek yol olarak gösterilmiştir. Özel sektörün ”katkılarıyla” ekonomik kalkınma ve refah döneminin başladığı müjdelenmiştir.
Bu uygulamaların bir sonucu da sağlık hizmetlerinin ”özelleşmesi” olmuş ve American Hospital vb. kuruluşlar mantar gibi türemeye başlamıştır. Diğer yandan, eğitim ve öğretim ”özelleştirilmiş” ve paralı hale getirilmiştir. Eğitim ve öğretimin paralı olmasıyla birlikte ülkemizde ”özel” okullar, ”özel” dershaneler ve ”özel” üniversiteler” furyası başlamıştır. 1402 sayılı Sıkıyönetim Yasası'yla işlerinden çıkartılan öğretmenler, üniversite öğretim üyeleri, eğitim ve öğretimin özelleştirilmesiyle kendilerine yeni iş olanakları bulmuşlar ve hızla özel okulların, dershanelerin ve üniversitelerin kadroları haline gelmişlerdir.
Bilkent Üniversitesi, Koç Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi derken 1997 yılında ”sessiz sedasız” ve ”devletten yardım almaksızın” Bilgi Üniversitesi kurulmuştur.
Mülkiyeti Şişli belediyesine ait Mecidiyeköy Mahallesi'nde bulunan (2) parsel halinde toplam 7.006 metrekare arsa ve bu arsa üzerinde takriben 10.500 metrekare kapalı alanı bulunan binanın intifa hakkı yıllık bir milyon lira bedelle 49 yıllığına kiralanarak kurulan Bilgi Üniversitesi, Bilgi Eğitim ve Kültür Vakfı'na aittir. Bilgi Üniversitesi'nin kurucuları, Latif Mutlu, Zafer Mutlu, Oğuz Özerden, Halit Kakınç, Ali Ekmekçi, Orhan Gemicioğlu, Prof. Dr. Gülten Kazgan, Prof. Dr. Asaf Savaş Akat, Prof. Dr. Toktamış Ateş ve Bülent Akarcalı'dır.
Her özel okul ve üniversite gibi, Bilgi Üniversitesi de, Amerikan üniversite sistemine uygun olarak bir mütevelli heyetine sahiptir. Mütevelli heyeti, Oğuz Özerden (Başkan), Ali Ekmekçi (Başkan yardımcısı), Prof. Dr. Toktamış Ateş, Prof. Dr. İlter Turan, Halit Kakınç, Serdar Mutlu, Orhan Gemicioğlu ve Bülent Akarcalı' dan oluşmaktadır.
Prof. Dr. İlter Turan'ın rektör olarak görev yaptığı Bilgi Üniversitesi'nin İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi dekanı Prof. Dr. Taner Berksoy, Fen-Edebiyat Fakültesi dekanı Prof. Dr. Mete Tuncay, İktisat bölümü başkanı Prof. Dr. Gülten Kazgan, Karşılaştırmalı Edebiyat bölümü başkanı Prof. Dr. Murat Belge, Matematik ve Bilgisayar bölümü başkanı Prof. Dr. Ali Nesin, TV Gazeteciliği koordinatörü Prof. Dr. Haluk Şahin'den teşekkül etmiştir.
Bilgi Üniversitesi'nde görev yapanlar arasında Prof. Dr. Rona Aybay, Prof. Dr. Uğur Alacakaptan, Prof. Dr. Sefa Reisoğlu'nun yanında Barış Pirhasan, Ömer Kavur, Yavuz Turgul, Aliye Mataracı, Bülent Somay, Can Kozlu, Reşet ve Nükhet Ruacan, Dr. Pınar Kür, Dr. Kürşat Bumin, Zeynep Göğüş, Umur Talu gibi ”ünlülerimiz” de bulunmaktadır.
Ve böylece 12 Eylül askeri darbesiyle işsiz-güçsüz kalmış ”solcu” öğretim üyelerinin bir kısmı 1997 yılından itibaren (17 yıl nasıl geçindikleri bilinemese de) kendi ”yağlarıyla” kavrulabilecek bir iş sahibi olabilmişlerdir.
Bilgi Üniversitesi'nin kurucularından, mütevelli heyeti ve icra kurulu başkanı Oğuz Özerden adında birisidir. Bu kişi, ”özgeçmişi” ni şöyle yazmaktadır:
”9/6/1963 doğumluyum. Ankara Maltepe İlkokulu, Ted Ankara Koleji ve Beyoğlu Atatürk Lisesinin ardından 1986 yılında İstanbul Üniversitesi, İktisat Bölümü - Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldum. 1989'a kadar Yeni Asır gazetesi Dış Haberler editörü ve Yayın Kurulu üyesi olarak görev yaptım. Ardından Milli Eğitim Bakanlığı lisans üstü yurtdışı burs sınavlarını kazanarak İngiltere'ye gittim.
1991 yılında University of Cambridge'de 'İngiliz Basınının Doğu Avrupa ve Sovyetler Birliği'ndeki Dönüşümü Algılayışı' başlıklı tezimle Master of Philosophy derecesi aldım. Bu tezle, medya-siyaset-kamuoyu arasındaki etkileşimleri anlamaya çalıştım.
Yine 1991'de İngiliz 'Legion Telecommunications' grubuyla Alo Bilgi Telekomunikasyon Hizmetleri adlı şirketi kurup 1994 yılına kadar Genel Müdürlüğü'nde bulundum.
1992-1995 yılları arasında; Bilgi Hastanesi, LCV Reklam Hizmetleri, Alo Market, ART TV Yapım ve Açık Radyo'nun kuruluş ve/veya yönetimlerinde aktif görev aldım.
1993 yılında ATV'nin kuruluş döneminde yayın yönetmenliğini kısa bir süre üstlendim.
1994 yılında Bilgi Eğitim AŞ. adlı şirketimizin hayata geçirdiği, İstanbul School of International Studies (ISIS) kariyerimde iletişimden eğitime geçişin dönüm noktası oldu. ISIS'te University of Portsmouth ve London School of Economics'le ortak eğitim programları düzenledik. Aynı yıl Bilgi Eğitim ve Kültür Vakfı'nı kurarak İstanbul Bilgi Üniversitesi'nin temellerini attık. Vakfın Kurucular Kurulu Başkanlığını üstlendim.
1996 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi kuruldu. 1996'dan bu yana Üniversite'nin Mütevelli Heyeti Başkanlığı'nı ve İcra Kurulu Başkanlığını yürütüyorum. Yönetici olarak en büyük hayalim Üniversitemizin gıpta edilen bir 'sinerji' yaratmasına ve toplumda yenilikçi, üretken, dayanışmacı ve etik değerlerin öncüsü olmasına katkıda bulunmak.”
Oğuz Özerden adlı kişi 37 yıllık yaşamında, yaşayıp da görseydi Turgut Özal'ın gözünü yaşartacak başarılara ”imza” atmış bir ”müteşebbis” genç işadamımızdır. Bilgi ve tecrübesi Sabah gazetesinin ve batık Etibank' ın sahibi Dinç Bilgin'in Yeni Asır gazetesiyle başlamış ve ATV'nin kuruluş döneminde yayın yönetmenliği yaparak gelişmiştir. Uzmanlık alanı ”Doğu Avrupa ve Sovyetler Birliği'ndeki Dönüşüm” ve bunun ”basın tarafından algılanışı”dır. Amerikan emperyalizminin ”demokrasi projesi” için bulunmaz bir uzmanlık alanına sahiptir.
Ancak Oğuz Özerden'in bilgisi yanında, ticari başarıları çok daha fazladır. Alo Bilgi, Alo Market gibi ”şeytanın bile aklına gelmeyecek” yollarla para kazanmasını bilmiştir. Ve herkesin bildiği gibi Alo Bilgi, ülkemizdeki 900'lü telefon hatlarıdır ve Oğuz Özerden 900'lü hatların ilk kullanıcısıdır. Ve ”Merhum” Turgut Özal'ın başbakanlığında yaptığı son icraatı 900'lü hatları özel kullanıma açtırması olmuştur. Doğal olarak Bilgi Üniversitesi'nin kurucularından ve mütevelli heyeti üyelerinden ANAP milletvekili, Türk-Avrupa Parlemento Dostluk grubu eşbaşkanı, Türk Demokrasi Vakfı başkanı ve en büyük uğraşısı ”sabahları gazetelere ve ilgililere e-mail göndermek” olan Bülent Akarcalı ile ”dostlukları” 900'lü telefon hatlarının işletilmesiyle başlamıştır. Bilgi Üniversitesi'nin kurulduğu dönemde Şişli belediye başkanı ANAP'dan Gülay Aslıtürk' tür.
Ve aynı şekilde Sabah Yayıncılık A. Ş. murahhas üyesi ve yayın grubu başkanı, Sabah Pazarlama, Medya Holding ve Etibank yönetim kurulu üyesi, Bilgi Üniversitesi kurucularından Zafer Mutlu ile Oğuz Özerden'in ”dostluğu” da Dinç Bilgin şirketlerinden gelmektedir. Ancak Mutlu ailesinin Bilgi Üniversitesine katkısı bunlarla sınırlı değildir. Latif Mutlu ve Serdar Mutlu da kurucu ve mütevelli heyeti üyesi olarak yerlerini almışlardır.
Bu ”mutlu” aile tablosu, 1999 yılında Kemer özel kolejini açan Zeynep Mutlu Eğitim Vakfı mütevelli heyetinde daha açık hale gelmektedir.
Zeynep Mutlu Eğitim Vakfı mütevelli heyeti şu kişilerden oluşmaktadır:
Asaf Savaş Akat, Dinç Bilgin, Ercan Arıklı, Ertuğrul Özkök, Hikmet Çetin, Cem Boyner, Cem Kozlu, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Tanla, Mustafa Sarıgül, Mustafa Tavillioğlu, Toktamış Ateş, Yavuz Donat, Zülfü Livaneli ve Oğuz Özerden.
İşte böylesine bir ”saadet zinciri”, Mete Tuncay ve Murat Belge'nin Tarih Vakfı'yla birleşerek, kişiyi 27 yaşında şirket sahibi, 34 yaşında üniversite sahibi yapabilmektedir. Şüphesiz Bilgi Üniversitesi'ni kurmadan önce 900'lü hatlarla ”sex kanalları” açarak para sahibi olan Oğuz Özerden hiçbirşeydir. O sadece birilerinin ”sadık adamı” olarak, onların paravan kuruluşlarının ve işlerinin yürütücüsü durumundadır. Tıpkı Dinç Bilgin'in adamı Zafer Mutlu ve ailesi gibi. Ancak ortada bir üniversite vardır ve 1999-2000 öğretim dönemi itibariyle burada okuyan 4.438 öğrenci sözkonusudur. İstanbul sosyetesinin en gözde mekanı olan Şişli'de muhkim Bilgi Üniversite'si, 12 Eylül sonrasında ülkemizdeki çürümüşlüğün, yolsuzluğun ve ahlaksızlığın temelleri üzerinde yükselmektedir. Böyle bir ”üniversite”de görev yapan öğretim üyeleri ve eğitmenler, dönemin ve ”üniversite”nin üzerinde yükseldiği temellerden sorumludurlar. ”Üniversite”nin kurucusu, mütevelli heyeti üyesi Toktamış Ateş'in kendi sözleriyle söylersek, ”12 Eylül'le birlikte müthiş bir 'kokuşma' ve 'pespayeleşme'” onların sayesinde bunca yıl süregelmiştir. Bu hiç unutulmamalıdır.
”Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının...
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile...”
Ahmed Arif