8.
ENDONEZYA: BARIŞÇI OLAN VE OLMAYAN YOLLAR
Aşağıdaki seçmeler, Endonezya'da, 1965 Ekiminde yer-alan Komünist katliamından ve karşı-devrimci darbeden sonra Endonezya Komünist Partisini (PKI) yeniden kurmağa çalışan gurupların iki bildirisinden alınmıştır. Bu bildiriler, farklı kaynaklardan gelmekte, PKI'nin uğradığı felâketin sebeplerine eğilmekte ve devrimci bir hareketi yeniden kurmak için alınacak tedbirler üzerinde durmaktadır.
-I-
Devrimin ancak şiddet araçlarıyla, yani, silâhlı bir karşı-devrime silâhlı bir devrimle karşılık verme yoluyla (sayfa 297) gerçekleştirilebileceği görüşünü savunan pek çok klâsik söz edilmiştir. Diğer taraftan, Marx'ın, Engels'in ve Lenin'in, devrimin mutlaka askerî yollarla geliştirilmesinin gerekmediğine inandıklarını kanıtlayacak kuvvetli deliller var; devrimin barışçı yollarla da pekâlâ başarılabileceğini savunan bu öncülerin zamanında, ne yazık ki, bu yollarla başarıya ulaşma imkânı pek küçük olarak kalmış ve olaylar tarafından doğrulanamamıştır. Bu yazıda ele almak istediğimiz asıl sorun bu değil. Dikkatinizi, bizim de onayladığımız Moskova Bildirisine ve Protokoluna[12] çekmekle yetinmek istiyoruz. Bu belgelerde, özellikle dünya sosyalist sisteminin ortaya çıkmasından sonra, devrimin barışçı yollardan gerçekleşmesi şansı da vardır, görüşü savunuluyor. Devrimin barışçı yoldan başarılıp başarılamayacağı, her ülkenin somut tarihî şartlarına bağlıdır.
PKI (Endonezya Komünist Partisi) Tüzüğü, ülkemiz şartlarına uygun olarak, yolumuzun en az fedakârlıkla aşılacak bir yol, yani barışçı bir yol olması gerektiği görüşünü savunmaktadır. Endonezyadaki deneyimiz, fırsatların en büyüğü olan barışçı yolun izlenmesinin de, önce bu yolun açık olup olmadığından emin olmamızı, bu yolun açık olduğu iyimser varsayımından hareketle, devrime barışçı yollardan götürecek bütün şartlan hazırlamayı ve ikinci olarak bundan başka yol olmadığına dair yanılgılara kapılmadan, ideolojik, siyasî ve örgütsel uyanıklığımızı yitirmemek için barışçı olmayan yollara da hazırlanmamızı öğretmektedir.
Kısacası, devrime barışçı yollardan ulaşmak için, (sayfa 298) her iki yolda da hazırlık yapmalı ve yukarda özetlenen şartlan sağlamağa çalışmalıyız.
Fakat sonradan bu görüş değişikliğe uğradı ve tam aksi görüş haline yani devrim ancak ve ancak silâha sarılmakla başarılabilir, devrimci gelişmenin barışçı yollarla sağlanması konusunda bel bağlayamayız, şekline dönüştü.
Devrimin ancak silâha sarılmakla başarılabileceği görüşü hepimiz üzerinde bir hipnoz etkisi yapmış, gözlerimizi bağlamış ve devrimimizin yolunu önemli bir değişikliğe uğratarak çıkmaza sokmuştur. İşte bu solcu revizyonist görüş, 30 Eylül Hareketi[13] diye tanınan o kumarı oynamamızın teorik yolunu çizdi.
Olayları iyi incelediğimiz zaman. 30 Eylül Hareketinin, Cumhuriyet Silâhlı Kuvvetlerinde, özellikle Kara Ordusu içinde görevli ve son derece ileri bazı birlikler tarafından başlatıldığını görürüz. Hareketin merkezi Cakarta idi. Başka bir deyimle, zamanla ülkenin dört köşesine yayılacağı umulan ve bu yüzden merkezde başlatılan bir hareketti bu.
Hareket şu maksatlara yönelmişti: 1. Generaller Kurulunun darbe plânını bozmak ve silâhlı kuvvetleri fesat unsurlardan[14] temizlemek. 2. NASAKOM'a (Ulusal Cephe) yardımcı olmak, halk demokrasisini getirmek ve Endonezya Devriminin beş ilkesini (Pantia Azimat) uygulamak üzere bir "Devrim Kurulu" teşkil etmek.
30 Eylül Hareketinin, darbeye karşı. Generaller Kurulunu (sayfa 299) devirmeğe yönelmiş, aynı zamanda, halk demokrasisinin müjdecisi olan bir devlet gücü kurma amacında olan bir hareket olduğu açıktır. Gerçekte, hareket sonradan askerî bir serüven haline dökülmüş ve yenilgiye uğramıştır.
30 Eylül Hareketinin yenilgiye uğramasının bir numaralı sebebi, ne düşmanın çok kuvvetli olması, ne bizim, ne de savaşçılarımızın yürekten yoksun oluşumuzdur. Yenilginin öznel sebepleri vardır. Bunlar arasında, yönetici parti önderliğinin densizliğini, ideolojik, siyasî ve örgütsel konulardaki dar kafalılığını sayabiliriz. Bütün bunlar küçük burjuva devrimbaz ideolojisinin, aşırı devrim düşkünlüğünün, acele bir zafer kazanma isteğinin, devrimci gelişmeyi zorlayıp çocuğunu düşürmesine yol açmanın, kuvvetler dengesi üstüne kumar oynamanın, serüvenci hayallere kapılmanın sonuçlarından başka bir şey değildir...
O gergin günlerde, parti. Albay Untung'u desteklemek suretiyle aşağıdaki siyasî hataları işlemiştir:
(a) Untung'un eylemlerini hazırlayanlar ve buna sonradan katılanlar, kitleleri yanlarına almak ve ülkedeki ilerici kuvvetleri kendilerine çekmek gereğini duymadan işe giriştiler. Endonezya Cumhuriyet Radyosunu (RRI) başarılı bir hamleyle ele geçirdikten sonra, halka olumlu bir sosyo-ekonomik program vermedikleri gibi, köylülerle işçilerin dikkatini Generaller Kurulunun fesat oyunları üzerine de çekmemişlerdir.
Halk silâhlı kuvvetlerinin kurulduğuna dair bir bildiri yayınlamak yerine, mevcut orduya yağ çekmekle yetinilmiştir. Bütün bunlardan sonra, 30 Eylül Hareketini kitlelerin desteklemesini beklemek abestir.
(b) Bütün siyasî önderler. Devrimci Kurula katılmadıklarını belirttikten nice zaman sonradır ki, Komünist Partisi önderliğinin, partinin 30 Eylül Hareketine katıldığını (sayfa 300) sanmak yanlıştır, mealinde bir bildiri yayınlaması. Bunun yanısıra parti önderliği, Untung'un ve adamlarının giriştikleri temizlik hareketlerini desteklediğini söylemiştir ki, bu da bir hatadır...
30 Eylül Hareketinin serüvenciliği ve partinin geçmişte yaptığı hataların birikimi şeklinde ortaya çıkan, yanlış ideolojik, siyasî ve örgütsel tutumun doğal bir sonucu olan sonraki olaylar, partinin nesnel tarihî gelişim tarafından cezalandırılmasına yol açmış oldu.
Bugün Endonezyada Komünist ve İşçi hareketlerinin karşısında iki yol var: ya eski yanlış tutumlarda ayak direyecek ve serüvenci siyasete devam edecek, böylece olayların gerçek durumunu gözden kaçıracak, örgütsel sekterizmden (dar mezhepçilikten) kurtulamayacak, yani kitlelerden kopmuş olacak, ya da sahte devrimci kavramları bir yana itip yeniden doğru yolu bulacak. PKI-nın Beşinci Kurultayında kabul edilen ve Altıncı Kurultayda geliştirilen Tüzük ve Programa bağlı kalarak, geniş halk kitlelerinin sevgi ve bağlılığını kazanacak ve böylece devrimin sadece öncüsü değil, baş yöneticisi durumuna da girecektir.
-II-
PKI, Lenin tipi bir parti olarak yeniden kurulmalıdır. Yani, Endonezya proleteryasının öncü birliği ve en yüksek sınıf örgütü görevini başarabilecek bir parti, tarihî görevi Endonezya halk kitlelerini, anti-emperyalist, anti-feodal, anti-bürokrat-kapitalist mücadelelerinde zafere ulaştırmak için önderlik etmek olan bir parti, halkla birlikte sosyalizme yürüyen bir parti olarak yeniden kurulmalıdır. Böyle bir partinin şu şartlan yerine getirmesi gerekir: ideolojik olarak, Marksizm-Leninizm ile silâhlanmalı, sübjektivizmden, oportünizmden ve modern revizyonizmden (sayfa 301) arınmış olmalı; siyasî olarak, devrimci bir tarım reformunu, Endonezya devriminin stratejik ve taktik sorunlarının doğru çözümünü kapsayan ve başlıca mücadele tarzı olan proletarya öncülüğünde köylü silâhlı mücadelesinde ustalaşmış fakat diğer mücadele biçimlerini de yabana atmayan, işçi sınıfının önderliğinde işçi-köylü ittifakına dayanan ve bütün anti-emperyalist, anti-feodal sınıfları içine alan bir ortak cephe kurmayı başarabilen bir programa sahip olmalı; örgüt açısından, kuvvetli ve halk kitleleri arasında derin kök salmış, ulusal görevleri yerine getirmekte örnek olabilecek güvenilir, tecrübeli ve çelikleşmiş parti üyelerini içine alan kuruluşlara sahip olmalıdır.
Bugün, hiç bir kayıt tanımayan, zalim, azgın bir karşı-devrimci beyaz terör yönetimi altında, partimizi yeniden kuruyoruz. Partimizin kanuniliği ve komünistlerin temel insan hakları namussuzca çiğnenmiştir. Dolayısiyle partimiz, tamamen kanunsuz şartlar altında çalışmak ve yeni şartlara uymak durumunda kalmıştır. Bu şartlar altında çalışırken parti, şartlara göre kanunî eylemlere girme fırsatlarını da değerlendirmeli, kitleleri harekete geçirmek amacıyla onlara uygun yollar ve araçlar bulmağa yönelmeli ve kitlenin mücadelesini adım adım bir düzeyden bir üst düzeye yükseltmesini bilmelidir... (sayfa 302)
Birinci parça "To Brothers at Home and Comrades Abroad Fighting Against Imperialism, far Independence Peace, Demoeracy and Socialism, for a Second Indonesian Revolution", Information Bulletin, 18 (106), Prag, 1967, s. 53 - 54, 59, 62' den; İkinci yazı ise "Build the KPI." "Along the Marxist-Leninist Line to Lead the People's Democratic Revolution in Indonesia," Indonesian Tribüne, sayı 3, Ocak, 1967; Hsinhua News, Pekin, 7 Temmuz, 1967'den.
Dipnotlar
[1] Bu ünite, 34 subay ve erle ve ancak pek az ilkel silahla 27 Aralık 1944'de Vo Nguyen Giap'ın yönetimi altında kurulmuştur. Bugünkü Vietnam Halk Ordusunun kaynağı olarak değerlendirilmektedir. Kurtuluşun temeli için, Vo Nguyen Giap'ın aşağıdaki yazısına bakınız.
[2] Özsavunma güçleri köylerde düzeni, genel güvenliği sağlar. Savaşa ancak son sınırda katılır. Savaşçı özsavunma güçlerinin görevi ise, düşmanla köye girer girmez savaşmaktır.
[3] Ağustos Devrimiyle sömürge egemenliği tasfiye edildi ve Ho Chi Minh'in Başkanlığındaki Vietnam Demokratik Cumhuriyeti kuruldu.
[4] Vietnam köylerinin çoğu dört ya da altı köycükten meydana gelmektedir, (ed.)
[5] Devrimci ordunun özelliğini teşkil eden bazı temel ilkeleri öngören Huk belgesine bu ad verilmekteydi.
[6] Hukbalahap, Hukbo ng Bayan Laban sa Hapon sözlerinin kısaltılmasıyla elde edilmiş olup, 29 Mart, 1942 de Filipinlerde kurulmuş olan Japonlara Karşı Halk Ordusu anlamına gelir. Hukbo Tagalog dilinde ordu demektir. Savaş sonrasında ordunun adı Hukbong Mapagpalaya ng Bayan yani Ulusal Kurtuluş Ordusu haline geldi.
[7] İspanyol sömürge yönetimi sırasında kurulmuş ve Amerikan yönetimi sırasında da devam etmiş olan, merkezden tayin edilmiş bir çeşit yerel hükümet.
[8] 4 Temmuz 1946'da yeni-sömürgeci bağımsızlığı veren kanun Amerikan Kongresinden çıktı. 1964 yılında ise Filipin hükümeti bundan böyle bağımsızlık günlerinin 12 Haziranda kutlanacağını açıkladı. Bu tarih, 1898 de devrimci hükümetin ilân ettiği bağımsızlığın yıldönümüydü.
[9] Amerikan Bell Ticaret Kanunu (1944), Amerikan iş adamlarına, bağımsızlıktan sonra, Filipinlilerle Filipin kaynaklarından yararlanmakta eşit haklar sağlıyordu. Bu haklar 1974 yılına kadar devam edecekti.
[10] Birleşik Amerika Askerî Danışma Kurulu'nun kısa adı. 1947 Amerika-Filipin Karşılıklı Yardım Paktı hükümleri çerçevesinde kurulmuştur.
[11] 1968 yılında mahkûmiyetleri onsekiz yıl olacak.
[12] 1958 Moskova Bildirisi Sosyalist ülkeleri yöneten 12 Komünist Partisi taralından yayınlandı. Moskova Protokolü ise, 81 Komünist Partisi tarafından yayınlanmış ve uluslararası komünist hareketinin çağdaş strateji ve taktik sorunlarının önemli olanlarını kapsayan bir belgedir.
[13] Başkan Sukarno'nun kişisel güvenlik kuvvetleri komutanı olan Albay Untung'un 30 Eylül, 1965'de, Sukarno aleyhtarı gerici generalleri temizlemek üzere giriştiği hareket.
[14] CIA'nın da karıştığı, General A.H. Nasution'un yönettiği ve Başkan Sukarno'nun' yönetimini devirmek emelinde olan komplo.