DİYALEKTİĞİN tarihe uygulanması sorununu ele almadan önce, diyalektiğin son bir yasasını incelememiz gerekiyor.
Bu inceleme, bize, yadsımanın yadsınmasının ne olduğunu ve karşıtların birliğinin ne olduğunu daha önce gördüğümüz için, kolay gelecektir.
Her zamanki gibi, gene örneklerle başlayalım.
"İnsanlar, her biri bilinçli olarak istedikleri kendi amaçlarını izleyerek, bu tarih nasıl bir biçim alırsa alsın, kendi tarihlerini yaparlar, ve işte bu başka başka doğrultularda etki yapan sayısız iradenin ve bunların dış dünya üzerindeki çeşitli yankılarının bileşkesi, tarihi oluşturur. Öyleyse burada da önemli olan sayısız bireyin ne istediğidir. İrade, tutku ile ya da düşünme ile belirlenir. Ama, kendileri de doğrudan tutkuyu ya da düşünmeyi belirleyen araçlar çok değişik niteliktedir. ... Öte yandan, ... etkin insanların beyinlerinde hangi tarihsel nedenlerin bu güdülere dönüştüğünü kendi kendine sorabilir insan."[66] Engels'in bu metni, bize, insanların, kendi iradelerine göre davrandıklarını, ama bu iradelerin hep aynı yönde olmadığını söylüyor. Öyleyse insanların eylemlerini belirleyen, bunları yapan nedir? Onların iradeleri, niçin aynı yönde olmuyor?
Bazı idealistler, tarihi, insanların eylemleri yapar ve bu eylem onların iradesinin sonucudur demeye razı olacaklardır: bu, işi, eylemi belirleyen iradedir, bizim irademizi belirleyen ise düşüncelerimiz ya da duygularımızdır. Bunun arkasında şu süreci buluyoruz: fikir-irade-eylem, ve işi, eylemi açıklamak için, belirleyici neden olan fikri araştırmak üzere ters bir yön izleyeceğiz.
Burada hemen belirtelim ki, büyük adamların ve öğretilerin etkisi yadsınamaz, ama bunu açıklamaya gerek vardır. Bunu açıklayan, fikir-irade-eylem süreci değildir. Bunun gibi, bazıları, 18. yüzyılda, Diderot ve ansiklopedicilerin, halk içinde, insan hakları teorisini yayarak, bu fikirlerle insanların iradesini ayarttıklarını ve onları kazandıklarını, bu insanların da sonuç olarak, devrimi yaptıklarını ileri sürerler; (sayfa 191) aynı şekilde, SSCB'de de, Lenin'in fikirleri yayılmıştı, insanlar bu fikirlere uygun olarak davrandılar, eylemde bulundular, derler. Bundan, devrimci fikirler olmasaydı, devrim de olmazdı sonucu çıkar. Bu görüş, tarihin devindirici gücü büyük önderlerin fikirleridir, tarihi büyük önderler yapar diyen görüştür. Action Française'in formülünü bilirsiniz: "Fransa'yı 40 kral yaptı"; öte yandan, kralların pek fazla "fikir"leri olmadığı da eklenebilirdi.
Bu soru hakkında, materyalist bakış açısı nedir?
18. yüzyıl materyalizmi ile çağdaş materyalizm arasında birçok ortak noktalar bulunduğunu, ama eski materyalizmin idealist bir tarih teorisi olduğunu görmüştük.
İster açıkça idealist olsun, ister tutarsız bir materyalizmin arkasına gizlenerek idealist olsun, şimdi gördüğümüz ve tarihi açıklama havasındaki idealist teori, hiçbir şeyi açıklamaz. Çünkü, eyleme iten nedir?
"Eski materyalizm" diyor Engels "her şeyi eylemin güdülerine göre yargılar, tarihsel bir etki oluşturan insanları soylu olan ve soylu-olmayan ruhlar olarak ayırır, ve sonra da düzenli olarak soyluların hep aldandıklarını, soylu olmayanların da galip geldiklerini saptar, eski materyalizme göre tarihin incelenmesinden hiçbir ders alınamayacağı düşüncesi de bundan ileri gelir, ve bize göre ise, tarih alanında; eski materyalizm kendi kendisiyle uyumlu değildir, çünkü devindirici güçlerin ardında ne olduğunu, devindirici güçlerin kendi devindiricilerinin de neler olduklarını inceleyeceğine, tarihte etkin ülküsel (idéales) devindirici güçleri son nedenler olarak alır."[67]
İrade, fikirler, ileri sürülür. Ama niçin 18. yüzyılın filozofları, açıkça bu fikirdeydiler? Eğer marksizmi ortaya koymaya çalışsalardı, onları kimse dinlemezdi, çünkü o çağda, insanlar, bunu kavrayamazdı. Yalnız fikirlerin verilmesi yetmiyor, (sayfa 192) bunların kavranılması da gerekir; öyleyse fikirleri kabul edecek ve ayrıca onlara biçim verecek belirli çağlar vardır.
Daima söylüyoruz ki, fikirlerin büyük bir önemi vardır, ama onların nereden geldiğini görebilmeliyiz.
Şu halde, bu fikirleri veren nedenlerin neler olduğunu, son tahlilde, tarihin devindirici güçlerinin neler olduğunu araştırmalıyız. (sayfa 193)
OKUMA PARÇALARI
Friedrich Engels, Anti-Dühring, Onikinci Bölüm, "Diyalektik, Nicelik ve Nitelik", s. 191-203.
V. İ. Lenin, "Diyalektik Sorunu Üzerine", Materyalizm ve Ampiryokritisizm, s. 412-418.
F. Engels, Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu, Dördüncü Bölüm, "Diyalektik Materyalizm", s. 40 vd..
YOKLAMA SORULARI
BİRİNCİ BÖLÜM
1. Metafizik yöntem nereden gelir?
2. Diyalektik yöntem nereden gelir?
3. Metafizik materyalizm niçin ve nasıl diyalektik materyalizme dönüştü?
4. Hegel ile Marx arasındaki felsefe bakımından ilişkiler nelerdir?
İKİNCİ BÖLÜM
1. Mekanik değişme nedir?
2. Diyalektik, değişmeyi nasıl anlar?
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
1. Diyalektik, değişmeyi nasıl anlar? (Birinci dersin yanıtını, bu dersin yanıtı ile karşılaştırınız.)
2. Tarihsel gelişme nedir?
3. Şeyler niçin ve nasıl başka bir şeye dönüşürler?
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Diyalektiği nasıl anlamamalıyız?
BEŞİNCİ BÖLÜM
1. Diyalektik nedir?
2. Diyalektiğin yasaları nelerdir?
Dipnotlar
[65] Friedrich Engels, Anti-Dühring, s. 208. [66] F. Engels, Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu, s. 47. [67] F. Engels, Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu, s. 47-48.