(PARÇA)
4)
Genel Konseyi İngiltere Federal Konseyinden ayırma sorunu.
Bu öneri,
L'Egalite[110] kurulmazdan çok önce, Genel Konseyde bir ya da iki İngiliz üye tarafından zaman zaman yapıla gelmiştir. Hemen her zaman oybirliği ile reddedilmiştir.
Devrimci
inisiyatif herhalde, Fransa'dan gelecekse de, İngiltere tek başına ciddi bir
iktisadi devrimin manivelası olabilir. Artık köylülerin bulunmadığı ve toprak mülkiyetinin birkaç elde toplanmış olduğu tek ülke budur.
Kapitalist biçimin, yani büyük ölçekli birleşik emeğin kapitalist efendilerin ellerinde bulunması durumunun, üretimin fiilen tümünü kucakladığı tek ülke budur.
Nüfusun büyük bir çoğunluğunun ücretli emekçilerden oluştuğu tek ülke budur.
(sayfa 209) Sınıf mücadelesinin ve işçi sınıfının
Trade-Unions tarafından örgütlenmesinin belirli bir olgunluk ve evrensellik
kazanmış olduğu tek ülke budur. Dünya pazarı üzerindeki egemenliği yüzünden, iktisadi konulardaki her devrimin derhal tüm dünyayı etkilemek zorunda olduğu tek ülke budur. Toprakbeyliği ve kapitalizm nasıl İngiltere'deki klasik örneklerse, öte yandan bunların
yıkılmalarının maddi koşulları da en çok burada olgunlaşmıştır. Şimdi artık
proleter devriminin bu büyük manivelasını doğrudan elinde bulundurma gibi sevindirici bir durumda bulunan Genel Konseyin bu manivelayı yalnızca İngilizlerin ellerine bırakması ne büyük budalalık, hatta diyebiliriz ki, ne büyük suç!
İngilizler, toplumsal devrim için gerekli her türlü
malzemeye sahipler. Sahip olmadıkları şey,
genelleştirme anlayışı ve devrimci coşkudur. Bunu onlara yalnızca Genel Konsey sağlayabilir, ve böylelikle buradaki ve, dolayısıyla,
her yerdeki gerçek devrimci hareketi hızlandırabilir. Zaten sahip bulunduğumuz etki, bundan kısa bir süre öncesine kadar İngiliz işçileri üzerinde hâlâ büyük bir etkiye sahip bulunan
Avam'daki [Avam Kamarası. -ç.] ve
Lordlar'daki [Lordlar Kamarası. -ç.] radikal diye adlandırılanlar dışında,
Pall Mall Gazette, Saturday Review, Spectator ve
Fortnightly Review[111] gibi egemen sınıfların en akıllı ve etkili gazeteleri tarafından da doğrulanmıştır. Bunlar bizi açıkça işçi sınıfını zehirlemekle ve ondaki
İngiliz ruhunu hemen hemen yoketmekle ve devrimci sosyalizme itmiş olmakla suçluyorlar.
Bu değişikliği gerçekleştirmenin tek yolu,
Uluslararası Birliğin Genel Konseyi gibi ajitasyonda bulunmaktadır. Genel Konsey olarak, uygulanmaları sonucunda sonradan kamuoyuna İngiliz işçi sınıfının kendiliğinden hareketleriymiş gibi gözükecek önlemler alabiliriz (örneğin
Toprak ve Emek Birliğini[112] kurmak).
Genel Konsey dışında bir
Bölgesel Konsey kurulursa bunun ilk sonuçlan ne olur?
Genel Konsey ile
Sendikalar Genel Konseyi arasında kalan
Bölgesel Konseyin hiç bir otoritesi olmaz. Öte yandan,
(sayfa 210) Enternasyonalin
Genel Konseyi bu
büyük manivelayı yitirir. Perde arkasından ciddi eylem yerine gösterişçi gevezeliği yeğleseydik,
L'Egalite'nin,
Genel Konsey "böylesi külfetli bir işlev bileşimine" neden izin veriyor, yolundaki sorusunu açıkça yanıtlamak hatasını belki de işlerdik.
İngiltere, ötekilerle birlikte sıradan bir ülke olarak ele alınamaz.
Sermayenin metropolü olarak ele alınması gerekir.
5)
Genel Konseyin İrlanda Affına İlişkin Kararı Sorunu.
İngiltere, toprakbeyliğinin ve Avrupa kapitalizminin kalesiyse, resmi İngiltere'ye gerçekten ağır bir darbe indirilecek tek nokta
İrlanda'dır.
Birincisi, İrlanda İngiliz toprakbeyliğinin kalesidir. Eğer İrlanda'da yenilgiye uğrayacak olursa, İngiltere'de de yenilir. Bu, İrlanda'da yüz kez daha kolaydır, çünkü
oradaki iktisadi mücadele tamamıyla toprak mülkiyeti üzerinde yoğunlaşmıştır, çünkü bu mücadele aynı zamanda ulusaldır, ve çünkü oradaki halk İngiltere'de olduğundan daha devrimci ve öfkelidir. İrlanda'daki toprakbeyliği salt
İngiliz ordusuyla sürdürülmektedir. İki ülke arasındaki
zoraki birlik[113] sona erdiği anda, İrlanda'da, derhal, modası geçmiş biçimler içersinde olsa bile, bir toplumsal devrim patlak verecektir. İngiliz toprakbeyliği yalnızca büyük bir servet kaynağını yitirmekle kalmayacak,
en büyük manevi gücünü, yani
İngiltere'nin İrlanda üzerindeki egemenliğini temsil etmeyi de yitirecektir. Öte yandan, İngiliz proletaryasının kendi toprakbeylerinin İrlanda'daki gücüne dokunmaması, bu toprakbeylerini İngiltere'de de yenilmez yapmaktadır.
İkincisi, İngiliz burjuvazisi yoksul İrlandalıları
göçe zorlayarak İngiltere'deki işçi sınıfını baskı altında tutmak üzere İrlanda'nın yoksulluğunu sömürmekle kalmamış, proletaryayı iki düşman kampa da bölmüştür. Keltli işçinin devrimci ateşi ile, sağlam ama yavaş olan Anglo-Sakson işçinin karakteri birbirini tutmaz. Tersine,
İngiltere'deki bütün
büyük sanayi merkezlerinde İrlanda proletaryası ile İngiliz proletaryası arasında derin karşıtlıklar vardır. Ortalama bir İngiliz işçisi, ücretleri ve
yaşam düzeyini düşüren İrlandalı işçiden, rakip olarak, nefret eder. Ona karşı ulusal ve dinsel
(sayfa 211) antipati besler. Ona, Kuzey Amerika'nın Güney devletlerindeki
yoksul beyazların zenci kölelerine baktıklarına benzer bir gözle bakar. İngiltere'nin proleterleri arasındaki bu karşıtlık, burjuvazi tarafından yapay olarak beslenmekte ve desteklenmektedir. Burjuvazi, kendi iktidarını sürdürmesinin gerçek sırrının bu bölünme olduğunu biliyor.
Bu karşıtlık Atlantiğin öte yakasında da yineleniyor. Kendi topraklarından
öküzler ve koyunlar tarafından sürülüp çıkartılan İrlandalılar, nüfusun çok büyük, durmadan büyüyen bir kesimini oluşturdukları Kuzey Amerika'ya toplaşıyorlar. Tek düşünceleri, tek tutkuları, İngiltere'ye besledikleri kindir. İngiliz ve Amerikan hükümetleri (ya da bunların temsil ettikleri sınıflar), Birleşik Devletler ile İngiltere arasındaki üstü örtülü mücadeleyi sürdürmek için bu duyguları istismar ediyorlar. Böylelikle, Atlantiğin her iki yakasındaki işçiler arasında içten ve kalıcı bir ittifakı, ve dolayısıyla onların kurtuluşlarını engelliyorlar.
Dahası, İrlanda, İngiliz hükümetinin
büyük bir
düzenli ordu beslemesi için tek bahanedir; ki bu ordu, gerektiğinde, daha önce de olduğu gibi, askeri eğitimini İrlanda'da tamamladıktan sonra İngiliz işçilere karşı kullanılabilir.
Son olarak, İngiltere, bugün, eski Roma'da devasa boyutlarda olmuş olan şeyin bir yinelenmesini görüyor. Bir başka ulusu ezen her ulus, kendisini zincire vurur.
Demek ki, Uluslararası Birliğin İrlanda sorunu karşısındaki tavrı çok açıktır. Gereksindiği ilk şey, İngiltere'deki toplumsal devrimi teşvik etmektir. Bunun için de, İrlanda'da ağır bir darbe indirmek gerekir.
Genel Konseyin İrlanda affına ilişkin kararları, mevcut
zoraki birliği (yani İrlanda'nın köleleştirilmesini), olanağı varsa,
eşit ve özgür konfederasyona, gerekiyorsa,
kesin ayrılmaya dönüştürmenin, uluslararası adaletten tamamen ayrı olarak,
İngiliz işçi sınıfının kurtuluşu için bir önkoşul olduğunu pekiştirecek olan öteki kararlara bir giriştir ancak.
(sayfa 212)
28 Mart 1870 dolaylarında
Marx tarafından yazılmıştır
İlk kez Die Neue Zeit, Bd. 2,
n° 15, 1902'de yayımlanmıştır
Dipnotlar
[109] Gizli Yazışma, bakunincilerin Enternasyonal içerisinde Genel Konseye, Marx'a ve yandaşlarına karşı mücadelelerini yoğunlaştırdıkları sıralarda, 28 Mart 1870 dolaylarında, Marx tarafından yazılmıştır. Daha 1 Ocak 1870'te, Genel Konsey, olağanüstü toplantısında, bu konuya ilişkin olarak bakunincilerin çok etkin oldukları İsviçre'nin Fransızca konuşan kesiminin Federal Konseyine hitaben (gene Marx tarafından kaleme alınmış) özel bir tamim yayınlamıştı. Bu tamimin metni Belçika'ya ve Fransa'ya da iletilmişti. Bunun tam metni, Marx'ın, Almanya sekreteri olarak, Alman Sosyal-Demokrat Partisi Komitesine gönderdiği "Gizli Yazışma"nın içerisinde yeralıyordu.
Bu ciltte "Gizli Yazışma"nın 4. ve 5. maddeleri yeralıyor. Bu maddeler, Genel Konseyin, İngiliz işçi sınıfına ve İrlanda ulusal kurtuluş hareketine karşı tavrını göstermektedir. Bakunincilerin özellikle saldırdıkları maddeler bunlardı.
İngiliz işçi sınıfı hareketinin uluslararası proletaryanın genel mücadelesinde o sıra oynadığı rolü, ve Genel Konseyin İngiliz işçi sınıfı hareketine önderlik etme gereğini gözönünde bulunduran Marx, 4. maddede, öteki ülkelerde olduğu gibi İngiltere'de de, Enternasyonalin bir Federal Konseyini kurmanın neden uygun olmadığını açıklamaktadır.
5. maddede, İrlanda ve İngiltere örneklerini kullanarak, köle halkların kurtuluş mücadelesiyle proleter devrimi arasındaki bağı, ezilen ulusların proletaryanın doğal müttefikleri olarak oynadıkları rolü göstermektedir. -209.
[110] L'Egalite. - Enternasyonalin Latin Federasyonunun İsviçre'de çıkan haftalık organı; Aralık 1868'den Aralık 1872'ye kadar Fransızca olarak Cenevre'de yayınlanmıştır. Bir süre Bakunin'in etkisi altında kaldı. Ocak 1870'te, Latin Federal Konseyi, bakunincileri yazıkurulundan uzaklaştırmayı başardı ve, bundan sonra da, gazete, Enternasyonalin Genel Konseyinin izlediği politikayı desteklemeye başladı. -209, 305, 512.
[111] The Pall Mall Gazette. - 1865'ten 1920'ye kadar çıkan günlük bir Londra gazetesi; 1860'larda ve 1870'lerde eğilimi tutucuydu; Marx ve Engels Temmuz 1870'ten Haziran 1871'e kadar bu gazeteye yazılar yazmışlardır.
The Saturday Review of Politics, Literature, Science, and Art. - 1855'ten 1938'e kadar Londra'da yayınlanmış olan tutucu bir haftalık İngiliz gazetesi.
The Spectator. - Liberal eğilimli bir haftalık İngiliz gazetesi, 1821'den itibaren Londra'da çıkmaya başlamıştır.
The Fortnightly Review. - Tarih, felsefe ve yazın konularında yayın yapan bir burjuva-liberal İngiliz dergisi; 1865'ten 1934'e kadar bu ad altında yayınlanmıştır. -210, 293.
[112] Toprak ve Emek Birliği. - Genel Konseyin de katılmasıyla Ekim 1869'da Londra'da kuruldu. Programında şu istemler yer alıyordu: toprağın ulusallaştırılması, işgününün kısaltılması, genel oy hakkı ve tarım kolonilerinin kurulması. Ama 1870 güzünde, burjuva unsurlar Birlik içinde egemen duruma geldiler ve 1872'de Birliğin Enternasyonal ile olan bütün bağları koptu. -210.
[113] Burada 1 Ocak 1870'te yürürlüğe girmiş olan
Britanya-İrlanda Birliğine değiniliyor. Bu Birlik, İrlanda'nın egemenliğinin son kırıntılarını da yoketmiş, İrlanda parlamentosunu dağıtmış ve İrlanda'nın Britanya tarafından kesinlikle köleleştirilmesine yolaçmıştır. -211.