Karl Marx'ın Capital, A Critical Analysis of Capitalist Productuon, Volume II, (Progress Publishers, Moscow 1974) adlı yapıtını İngilizcesinden Alaattin Bilgi dilimize çevirmiş, ve kitap, Kapital, Ekonomi Politiğin Eleştirisi, İkinci Cilt, adı ile, Sol Yayınları tarafından Haziran 1979 (Birinci baskı: Ağustos 1976) tarihinde yayınlanmıştır.

Eriş Yayınları tarafından düzenlenmiştir.
e-posta: Kurtuluş-Cephesi Dergisi

YİRMİBİRİNCİ BÔLÜM[57]
BİRİKİM VE GENİŞLETİLMİŞ
YENİDEN-ÜRETİM





      KİTAP I'de, bireysel kapitalist için birikimin nasıl olduğu gösterilmişti. Meta-sermayenin paraya çevrilmesi ile, içerisinde artı-değerin temsil edildiği artı-ürün de paraya çevrilmektedir. Kapitalist, böylece başkalaşmış artı-değeri, üretken sermayesinin ek doğal öğelerine tekrar çevirir. Bunu izleyen üretim çevriminde, artmış olan sermaye, artan bir ürün sağlar. Ama bireysel sermaye durumunda olan şeyin, bütünüyle yıllık yeniden-üretimde de kendisini göstermesi gerekir; tıpkı, basit yeniden-üretimi tahlil ederken meydana geldiğini gördüğümüz gibi, yani -bireysel sermaye durumunda- sabit sermayenin kullanılan kısımlarının, yığılı-para biçimindeki ardarda meydana gelen birikiminin, aynı zamanda toplumun yıllık yeniden-üretiminin içinde de ifadesini bulması gibi.
      Eğer belli bir bireysel sermaye 400s+400d'ye ve yıllık artı-değeri 100'e eşitse, o zaman, meta-ürün, 400s+100d+l00a olur. Bu 600, paraya çevrilir. Bu paradan gene 400s değişmeyen-sermayenin (sayfa 518) doğal biçimine çevrilir, 100d emek-gücüne, ve -artı-değerin tamamının biriktirilmesi koşuluyla- 100a da üretken sermayenin doğal öğelerine dönüşmek suretiyle, ek değişmeyen-sermayeye çevrilir. Bu durumda varsayılmıştır ki: 1) bu miktar, belli teknik koşullar altında ya işlev yapmakta olan değişmeyen-sermayenin genişlemesine, ya da yeni bir sanayi girişiminin kurulmasına yeterlidir. Ama artı-değerin paraya çevrilmesi, ve bu paranın bu süreçten önce, yani gerçek birikimden, üretimin genişlemesinden önce, çok daha uzun bir süre yığılması gerekebilir; 2) genişletilmiş üretim, zaten fiilen yürürlüktedir. Çünkü, paranın (para-biçim olarak yığılan artı-değerin), üretken sermayenin öğelerine çevrilebilmesi için, bu öğelerin pazardan metalar biçiminde satın alınabilmesi gerekir. Bunların, tamamlanmış ürünler olarak satın alınmayıp, sipariş üzerine yapılmış olmaları hiç bir şeyi değiştirmez. Bunların bedelleri, bunlar varolana kadar ve her durumda, bunları ilgilendirdiği kadarıyla, genişletilmiş yeniden-üretim, o güne kadarki normal üretimde bir genişleme fiilen yer alana kadar ödenmez. Bunların üretimlerinin gerçekten yer alması için bir sipariş dürtüsü, yani metaların fiilen varolmazdan önce satın alınmaları ve satış beklentisi yeterli olduğuna göre, bunlar, potansiyel olarak, yani kendi öğeleri içerisinde varolmak zorundaydılar. Bir yandaki para, şu halde, öbür yanda genişletilmiş yeniden-üretimi davet eder, çünkü bu üretimin olasılığı, para olmaksızın mevcuttur. Çünkü, paranın kendisi, gerçek yeniden-üretimin bir öğesi değildir.
      Örneğin, ardarda ürettiği metaların belli bir miktarını bir ya da birkaç yılda satan ve böylece, bu metaların artı-değerin -artı-ürünün- taşıyıcıları olan kısmını ya da başka bir deyişle, meta-biçimde ürettiği artı-değerin kendisini de paraya çeviren kapitalist A, bunu, yavaş yavaş biriktirir ve böylece kendisi için yeni potansiyel -kapasitesi ve görevi gereği, üretken sermayenin öğelerine çevrileceği için potansiyel- para-sermaye oluşturur. Ne var ki, aslında o, yalnızca, fiili yeniden-üretimin bir öğesi olmayan basit para-yığma işine girmektedir. Başlangıçta faaliyeti, yalnızca, dolaşımdaki parayı ardarda bu dolaşımdan çekmekten ibarettir. Kendisi tarafından böyle, kilit altında tutulan dolaşan paranın, dolaşıma girmezden önce, bir başka para-yığmanın bir kısmı olması pekala mümkündür. Yeni bir potansiyel para-sermaye olan A'nın bu para-yığması, tüketim mallarına harcandığında (sayfa 519) nasıl toplumsal servete bir ek olmayacak idiyse, şimdi de değildir. Dolaşımdan çekilen ve bu yüzden de daha önce dolaşımda mevcut bulunan para, daha önceleri, bir para-yığma parçası olarak saklanmış olabilir; ücretlerin para-biçimi olmuş olabilir; üretim araçlarını ya da başka metaları paraya çevirmiş olabilir ya da değişmeyen-sermayenin döner kısımları ya da bir kapitalistin geliri olmuş olabilir. Bu, paradan daha fazla yeni bir değer değildir, ve metaların basit dolaşımı açısından düşünülürse yalnızca kendi fiili değerinin değil, aynı zamanda, bunun on katı bir değer taşıyıcısıdır, çünkü günde on kez devir yapmıştır ve on değişik meta-değeri gerçekleştirmiştir. Metalar onsuz da vardır ve ister bir, ister on devir yapsın, gene kendisi olarak kalır (ya da aşınma yüzünden daha da azalır). Yalnızca altın üretiminde -mademki altın ürün, bir artı-ürün, bir artı-değer taşıyıcıdır- yeni bir servet (potansiyel para) yaratılır ve bu yeni potansiyel para-sermayelerin para malzemesini, ancak, tüm para-ürün dolaşıma girdiği ölçüde artırır.
      Para biçiminde yığılmış bu artı-değer, ek yeni toplumsal servet olmasa bile, yığılmış bulunduğu işlev nedeniyle, yeni, potansiyel para-sermayeyi temsil eder. (Yeni para-sermayenin, artı-değerin yavaş yavaş paraya çevrilmesinden başka bir yolla da ortaya çıkabileceğini daha ilerde göreceğiz.)
      Daha sonra satın almada bulunmaksızın, metaların satışı yoluyla para, dolaşımdan çekilmiş ve yığılarak bir yana konulmuştur. Bu işlem, genel bir süreç diye kabul edilecek olursa -ve genel olarak kabul edilmelidir, çünkü her bireysel sermaye, birikim süreci içerisinde bulunabilir-, alıcıların nereden gelecekleri açıklanamaz hale gelir, çünkü bu süreç içerisinde, herkes para-yığmak için satmak isteyecek, ama kimse satın almak istemeyecektir.
      Yıllık yeniden-üretimin çeşitli kısımları arasındaki dolaşım sürecinin düz bir çizgi boyunca yer aldığını kabul edersek -ki, bu yanlış olur, çünkü, birkaç istisna dışında o, daima, karşılıklı olarak karşıt hareketlerden oluşur-, işe, satmaksızın, satın almada bulunan altın (ya da gümüş) üreticisinden başlamamız ve diğer herkesin ona satış yaptığını varsaymamız gerekir. Bu durumda, tüm yıllık toplumsal artı-ürünün (tüm artı-değer taşıyıcısının) onun eline geçmesi ve öteki bütün kapitalistlerin, doğal olarak para biçiminde bulunan ve artı-değerinin altın içerisindeki doğal cisimleşmesi olan bu artı-ürünü aralarında pro rata (sayfa 520) bölüşmeleri gerekirdi. Çünkü, altın üreticisinin ürününün, faal sermayesini karşılayacak kısmı zaten bağlanmış ve elden çıkartılmış bulunmaktadır. Altın üreticisinin, altın şeklinde yaratılmış olan artı-ürünü, bu duruma göre, öteki bütün kapitalistlerin, kendi yıllık artı-ürünlerini paraya çevirmek için malzeme sağlayacakları biricik fon olacaktır. Bunun değerinin büyüklüğü, öyleyse, önce bir yığma kılığına bürünmesi gereken, toplumun yıllık artı-değerinin tümüne eşit olması gerekir. Bu varsayımlar saçma olduğu gibi, aynı zamanda, genel bir yığma oluşumu olanağını açıklamaktan öte bir işe yaramayacaklar, ve yeniden-üretimi de, altın üreticisi dışında, bir adım ileri götürmüş olmayacaklardır.
      Bu sözde güçlüğü çözmeden önce, kesim I'deki (üretim araçlarının üretimi) birikim ile kesim II'deki (tüketim mallarının üretimi) birikimi birbirinden ayırdetmemiz gerekir. İşe kesim I ile başlayacağız.


I. KESİM I'DE BİRİKİM

1. Yığmanın Oluşumu


      Açıktır ki, hem sınıf [yani kesim, -.] I'i oluşturan sayısız sanayi dallarındaki sermaye yatırımları ve hem de bu sanayi dallarının herbirindeki farklı bireysel sermaye yatırımları, hacimlerinden, teknik koşullarından, piyasa koşullarından vb. tamamen ayrı olarak, yaşlarına, yani, işlev yapmış oldukları zaman süresine göre, para-sermaye, ister faal sermayenin genişlemesine hizmet etsin, ister yeni sanayi girişimlerinin kurulması için kullanılsın -bunlar, üretimin genişlemesinin iki biçimidir- artı-değerin ardarda potansiyel para-sermayeye dönüşüm sürecinin farklı aşamasındadırlar. Kapitalistlerin bir kısmı, uygun bir büyüklüğe ulaşmış bulunan potansiyel para-sermayelerini, durmadan üretken sermayeye çevirmekte, yani artı-değerin paraya çevrilmesiyle yığılan para ile, üretim araçları, ek değişmeyen-sermaye öğeleri satın almaktadırlar. Kapitalistlerin bir başka kısmı ise, bu arada hâlâ potansiyel para-sermaye yığmakla uğraşmaktadır. Bu iki kategoriye giren kapitalistler karşı karşıya geliyorlar: bazıları alıcı, ötekiler satıcı olarak, ve bu ikisinden herbiri yalnız bu rollerden birisi içerisinde.
      Örneğin, A, B'ye (B, birden fazla alıcıyı temsil ediyor olabilir) 600 (=400s+100d+100a) satmış olsun. A, metalar olarak 600'ü (sayfa 521) para olarak 600'e satmıştır, bu paranın dolaşımdan çekmiş olduğu ve para biçiminde yığdığı 100'ü artı-değerdir. Ama para olarak bu 100, 100'lük bir değeri taşıyan artı-ürünün para-biçiminden başka bir şey değildir. Para-yığmanın oluşumu, hiç bir zaman üretim olmadığı gibi, üretimde bir artış da değildir. Kapitalistin buradaki hareketi, yalnızca, kendisine ait artı-ürünün satışı ile elde ettiği para olarak 100'ü dolaşımdan çekmek ve ona sıkı sıkıya sarılarak kilit altında tutmaktır. Bu işlemi yerine getiren yalnız A değildir; dolaşım alanının çeşitli noktalarında hepsi de eşit bir gayretle bu tür bir para-yığma oluşumunun peşinde olan başka kapitalistler de, A, A', A'' vardır. Paranın dolaşımdan çekildiği ve sayısız bireysel para-yığmalar ya da potansiyel para-sermayeler olarak biriktiği bu sayısız noktalar, dolaşım için bir yığın engeller olarak görünür, çünkü bunlar parayı hareketsiz hale getirmekte ve bir süre için onu dolaşım yeteneğinden yoksun bırakmaktadır. Ama şunu da unutmamak gerekir ki, para-yığına, metaların basit dolaşımının kapitalist meta üretimine dayanmazdan çok önce de yer almaktadır. Toplumdaki mevcut para miktarı, koşullara bağlı olarak çoğalıp azalmakla birlikte, fiilen dolaşımda bulunan miktardan daima daha fazladır. Biz, burada, gene aynı para-yığmaları ve aynı para-yığma oluşumlarını görüyoruz, ama artık bunlar kapitalist üretim sürecinin içkin bir öğesidirler.
      Kredi sistemi içerisindeki bütün bu potansiyel sermayelerin, bankaların vb. ellerinde yoğunlaşarak, artık gerçekten de pasif ve geleceğin türküsü olmaktan çıkıp, durmadan büyüyen faal sermayenin işe yarar, "borç verilebilir sermaye", para-sermaye, haline gelmesinden duyulan zevki anlaşılabilir bir şeydir.
      Bununla birlikte, A, bir para-yığına oluşumunu, ancak, yalnızca satıcı olarak hareket ettiği, daha sonra alıcı şeklinde hareket etmediği ölçüde ve kendisine ait artı-ürünü ilgilendirdiği kadarıyla başarmaktadır. Kapitalistin, ardı ardına artı-ürünler üretmesi -kendisine ait artı-değeri paraya çevirecek taşıyıcıları üretmesi- bir para-yığmayı oluşturmasının önkoşuludur. Bizim yalnızca kategori I'deki dolaşımı incelediğimiz şimdiki durumda, artı-ürünün maddi biçimi, bir parçasını oluşturduğu toplam ürününki gibi değişmeyen-sermayenin bir öğesinin maddi biçimidir, yani üretim araçları üreten üretim araçları kategorisine dahildir. Bunun, B, B' ,B'' vb. alıcıları elinde hangi duruma girdiğini ve (sayfa 522) hangi işlevi yerine getirdiğini birazdan göreceğiz.
      Bu noktada her şeyden önce şu nokta vurgulanmalıdır ki, dolaşımdan, kendi artı-değeri miktarında para çekmekle ve onu yığmakla birlikte, A, öte yandan dolaşıma, karşılığında başka metalar çekmeksizin metalar sürer. B,B', B'' vb. kapitalistleri, böylelikle, dolaşıma para sürme ve dolaşımdan yalnızca metalar çekme olanağını elde ederler. Ele alınan durumda bu metalar, maddi biçimlerine ve gidecekleri yere bağlı olarak, B, B', B'' vb. kapitalistlerinin değişmeyen-sermayesine sabit ya da döner öğe olarak girerler. Artı-ürün alıcısını, B, B', B'' vb. kapitalistleri ele aldığımızda, biraz sonra, bu konu üzerinde tekrar duracağız.



      Bu arada şunu da belirtelim: Basit yeniden-üretimde olduğu gibi burada da bir kez daha görüyoruz ki, yıllık ürünün çeşitli kısımlarının değişimi, yani bunların dolaşımları (aynı zamanda sermayenin yeniden-üretimini ve aslında onun, değişmeyen, değişen, sabit, döner, para-sermaye ve meta-sermaye gibi çeşitli belirleyicileri olarak tekrar yerine konulmasını da kapsaması gerekir), ekonomi politiğin, özellikle de fizyokratlardan ve Adam Smith'ten beri serbest ticaret okulunun varsaydığı gibi, hiç bir zaman, metaların birbirleriyle fiilen katıksız bir değişimi olsun diye daha sonraki bir satışla tamamlanan salt bir meta alımını, ya da daha sonraki bir alımla tamamlanan bir satışı öngörmez. Biliyoruz ki, kendisi için bir kez harcama yapılan sabit sermaye, işlev yaptığı bütün süre boyunca yerine konmayıp, değeri yavaş yavaş para biçiminde birikirken, o, eski biçimi içerisinde hareketine devam eder. Şimdi gördük ki, sabit sermaye IIs'nin (I(d+a) değerinde öğelere çevrilen, tüm sermaye-değer IIs'nin) dönemsel yenilenmesi bir yandan, kendisine salt Ia'nın satışının tekabül ettiği, para biçiminden kendi maddi biçimine tekrar çevrilmiş olan IIs'nin sabit kısmının salt alımını öngörür; ve öte yandan da, kendisine salt Ia'nın alımının, tekabül ettiği, salt IIs'nin, değerinin, para olarak biriken sabit (değer kaybeden) kısmının satışını öngörür. Bu durumda, değişimin normal olarak yer alabilmesi için, IIs'nin salt alımının, değer büyüklüğü olarak, IIs'nin salt satımına eşit olduğunun, ve aynı şekilde grup 1'deki Ia'nın IIs'ye, salt satımının, grup 2'deki IIs'den yaptığı salt alıma eşit olduğu (s. 516-517) (sayfa 523) varsayılmalıdır. Aksi takdirde, basit yeniden-üretim aksar. Buradaki salt alımın, oradaki salt bir satışla dengelenmesi gerekir. Aynı şekilde, bu durumda gene, Ia'nın A, A', ve A'' 'nün para-yığmalarını oluşturan kısmının salt satımının, Ia'nın, B, B' ve B'' 'nün para-yığmalarını, ek üretken sermaye öğelerine çeviren kısmının salt alımı ile dengelendiği varsayılmalıdır.
      Dengenin, alıcının, daha sonra aynı miktarda değerin satıcısı olarak hareket etmesi ile ve bunun tersinin olması ile yeniden sağlanması ölçüsünde, para, alım için yatıran tarafa ve tekrar alımda bulunmazdan önce satış yapan tarafa geri döner. Ama fiili denge, metaların değişimini, yıllık ürünün çeşitli kısımlarının değişimini ilgilendirdiği kadarıyla, birbirleriyle değişilen metaların değerlerinin eşit olmasını gerektirir.
      Ama, mademki, bir yanda bir dizi salt alım, ve öte yanda da bir dizi salt satım olmak üzere yalnız tek taraflı değişimler yapılıyor -ve gördük ki, kapitalist temel üzerinde, yıllık ürünün normal değişimi böyle tek taraflı başkalaşımları zorunlu kılmaktadır-, o zaman denge, ancak, tek taraflı alımların değer tutarının, tek taraflı satışların değer tutarına eşit olduğu varsayımı ile sağlanabilir. Meta üretiminin, kapitalist üretimin genel biçimi olması gerçeği, burada paranın yalnız dolaşım aracı rolünü değil, para-sermaye rolünü de oynadığı, ve bu üretim biçimine özgü bazı normal değişim koşullarını ve dolayısıyla, ister basit ister genişletilmiş olsun yeniden-üretimin normal akışının koşullarını salladığı anlamına gelir; bu koşullar, bu dengenin kendisinin, bu üretimin kendiliğinden niteliği yüzünden bir raslantı olduğu için, bu kadar çok anormal hareket koşulları, bu kadar çok bunalım olasılıkları haline gelir.
      Ayrıca gördük ki, Id'nin, buna tekabül eden bir değer tutarındaki IIs ile olan değişiminin sonunda, tam IIs için, buna eşdeğer olan meta-değer I tarafından, II'ye ait metalar yerine konmuştur ve bu nedenle, kesim II'deki kapitalistlerin tümünün kendi metalarının satışı, I'den aynı değer tutarındaki metaların alımı ile tamamlanmıştır. Bu, kapitalist I ile II arasında değişim değil, karşılıklı metalarının değişiminde yerine koyma işlemidir. IIs, metalarını, I'deki işçi-sınıfına satar. Bu sınıf, onun karşısına tek taraflı, meta alıcısı olarak çıkar ve IIs de işçi-sınıfının karşısına gene tek taraflı, meta satıcısı olarak çıkar. Böylece elde edilen para ile IIs, I'deki kapitalistlerinin tümünün karşısına tek taraflı, (sayfa 524) bir meta alıcısı olarak ve I'deki kapitalistlerin tümü de onun karşısına tek taraflı, ve Id tutarında bir meta satıcısı olarak çıkar. İşte ancak bu meta satışı yoluyla, I, en sonunda değişen-sermayesini para-sermaye biçiminde yeniden üretir. Mademki sermaye I, sermaye II'nin karşısına, tek taraflı olarak Is tutarında meta satıcısı şeklinde çıkıyor, I'deki işçi-sınıfının karşısına da, bunların emek-gücünü satın alan meta alıcısı olarak çıkar. Ve mademki, I'deki işçi-sınıfı, II'deki kapitalistin karşısına tek taraflı, bir meta alıcısı olarak (yani geçim araçları alıcısı olarak) çıkıyor, I'deki kapitalistin karşısına da tek taraflı bir meta satıcısı, yani kendi emek-gücünün satıcısı olarak çıkar.
      I'deki işçi-sınıfı tarafından yapılan sürekli emek-gücü arzı, meta-sermaye I'in bir kısmının, değişen-sermayenin para-biçime tekrar çevrilmesi, meta-sermaye II'nin bir kısmının, değişmeyen-sermaye IIs'nin doğal öğeleri tarafından yerine konması - bütün bu zorunlu öncüller birbirlerini gerektirirler, ama bunlar, birbirinden bağımsız oldukları halde içiçe geçen üç dolaşım süreci de dahil olmak üzere, çok karmaşık bir süreç meydana getirir. Bu süreç öylesine karmaşıktır ki, anormal bir işleyiş için sayısız neden yaratır.


2. Ek Değişmeyen-Sermaye


      Artı-değer taşıyıcısı artı-ürün, bunu ele geçirenlere, X'deki kapitalistlere hiç bir şeye malolmaz. Bunlar, asla, bunu elde etmek için herhangi bir para ya da meta yatırmak zorunda değillerdir. Fizyokratlar için bile, bir yatırım, üretken sermayenin öğelerinde bulunan genel bir değer biçimiydi. Şu halde, I'deki kapitalistlerin yatırdığı şey, kendi değişmeyen ve değişen-sermayelerinden başka birşey değildir. Emekçi, emeği ile yalnız bunların değişmeyen-sermayelerini korumakla kalmaz; yalnız bunların değişen-sermayelerinin değerini, buna tekabül eden metalar biçimindeki yeni yaratılan bir kısım değer ile yerine koymakla kalmaz; kendi artı-emeği ile bunlara, bir de, artı-ürün biçiminde varolan bir artı-değer sağlar. Bu artı-ürünün ardarda satışı ile bunlar bir yığılı-para, ek potansiyel para-sermaye oluştururlar. İncelemekte olduğumuz durumda, bu artı-ürün, daha baştan, üretim araçlarının üretim araçlarından oluşur. Ancak, B, B', B''vb. (I)'in eline ulaşmasıyladır ki, bu artı-ürün, ek değişmeyen-sermaye olarak işlev yapar. Ama o satılmadan önce bile, yığılı-para (sayfa 525) biriktiricilerinin, A, A', A'' vb. (I)'in elindeyken bile, işte bu virtualiter'dir.[
1*] Eğer yalnızca, I'in yeniden-üretiminin değer tutarını gözönünde bulunduracak olursak, hâlâ basit yeniden-üretimin sınırları içerisinde bulunuyoruz demektir, çünkü bu virtualiter ek değişmeyen-sermayeyi (artı-ürünü) yaratmak için hiç bir ek sermaye harekete geçirilmediği gibi, basit yeniden-üretimde olduğundan daha büyük miktarda bir artı-emek de harcanmış değildir. Buradaki fark, yalnızca harcanan artı-emeğin biçiminde, kendine özgü yararlı niteliğinin somut doğasındadır. Bu emek IIs yerine Is için üretim araçlarına, tüketim mallarının üretim araçları yerine, üretim araçlarının üretim araçlarına harcanmıştır. Basit yeniden-üretim durumunda, tüm artı-değer I'in, gelir, yani II'nin metalarına harcandığı varsayılmıştı. Demek ki, artı-değer, yalnız değişmeyen-sermaye II'yi, maddi biçimi içerisinde yerine koyacak üretim araçlarından oluşuyordu. Basit yeniden-üretimden genişletilmiş yeniden-üretime geçişin olabilmesi için, kesim I'deki üretimin II için daha az, I için ise bir o kadar daha fazla değişmeyen-sermaye öğesi üretecek durumda olması gerekir. Her zaman kolay olmayan bu geçiş, I'e ait bazı ürünlerin, her iki kısımda da üretim aracı biçiminde hizmet edebilmesi ile kolaylaştırılmış olur.
      Bundan şu sonuç, çıkar ki, konu yalnız değerlerin hacmi açısından düşünülürse, genişletilmiş yeniden-üretimin maddi temeli, basit yeniden-üretim içerisinde yaratılmıştır. Bu yalnızca işçi-sınıfı I'in, üretim araçlarının üretiminde, özünde ek sermaye I olan sermayenin yaratılmasında doğrudan harcadığı artı-emektir. A, , A' ve A'' (I) tarafından -herhangi bir kapitalist para harcaması olmaksızın, kendi artı-ürünlerinin ardarda satılmasıyla oluşan- özünde ek para-sermayenin oluşturulması, bu nedenle yalnızca ek olarak üretilen üretim araçları I'in para-biçimidir.
      Dolayısıyla, ele aldığımız durumda, özünde ek sermayenin üretimi (bunun büsbütün başka bir biçimde de oluşabileceğini daha sonra göreceğiz); bizzat üretim sürecinin bir olgusundan, üretken sermayenin öğelerinin, özel bir biçim içerisinde üretilmesinden başka bir şeyi ifade etmez.
      Özünde ek para-sermayenin büyük bir ölçekte ve dolaşım alanının birçok noktasında üretilmesi, meydana gelmesi sanayi kapitalisti tarafından ek bir harcamayı gerektirmeyen özünde ek (sayfa 526) üretken sermayenin çok çeşitli üretimlerinin bir sonucundan ve ifadesinden başka bir şey değildir.
      A, A', A'' vb. (I) tarafından, kendi artı-ürünlerinin birbirini izleyen satışları ile -dolayısıyla, bunu tamamlayan bir satınalma olmaksızın, ardarda tek taraflı meta satışları ile- meydana gelen bu özünde ek üretken sermayenin, özünde para-sermayeye (yığılı paraya) ardarda dönüşmesi, dolaşımdan tekrar tekrar para çekilmesi ve buna tekabül eden bir para-yığma oluşumu ile tamamlanır. Alıcının, bir altın üreticisi olması durumu dışında, bu para-yığma hiç bir zaman değerli madenler biçiminde ek servet anlamına gelmeyip, yalnızca, daha önce dolaşımda bulunan paranın işlevinde bir değişiklik demektir. Az önce, bir dolaşım aracı olarak işlev yapmaktaydı, şimdi ise bir para-yığına, oluşum süreci içerisinde, özünde yeni para-sermaye olarak işlev yapmaktadır. Demek oluyor ki, bir ülkedeki ek para-sermaye oluşumu ile, mevcut değerli madenlerin miktarı, birbiriyle herhangi nedensel bir bağıntı içerisinde değildirler.
      Öyleyse bir de şu sonuç çıkmaktadır: Bir ülkede zaten işlev yapmakta olan üretken sermaye (bunun içinde yer alan emek-gücü, artı-ürünün üreticisi de dahil olmak üzere) ne denli büyük olursa, emeğin üretken gücü ve böylelikle de, üretim araçlarının üretiminin hızlı genişlemesi için teknik olanaklar ne denli fazla gelişmişse -ve dolayısıyla, hem değeri ve hem de bu değerin temsil edildiği kullanım-değeri miktarı bakımından, artı-ürün miktarı ne denli büyükse-,
      1) A, A', A'' vb. elinde bulunan artı-ürün biçimindeki özünde ek üretken sermaye ile,
      2) paraya çevrilmiş bulunan bu artı-ürünün miktarı ve dolayısıyla, A, A', A'' 'nün elindeki özünde ek para-sermayenin miktarı da o denli büyük olur. Örneğin Fullarton'un, olağan anlamda aşırı-üretimin sözünü etmeyip, yalnızca sermayenin, yani para-sermayenin aşırı-üretiminden sözetmesi, en iyi burjuva iktisatçılarının bile, kendi sistemlerinin mekanizmasını ne kadar az anladıklarını bir kez daha ortaya koymaktadır.
      A, A', A'' (I) tarafından doğrudan üretilen ve elkonulan artı-ürün, B, B' , B'' vb. (I)'in eline ulaşana kadar, bu kimlik içerisinde fiilen işlev yapmamakla birlikte, sermaye birikiminin, yani genişletilmiş yeniden-üretimin gerçek temeli olduğu halde, paranın krizalit aşamasında -bir para-yığma ve tedrici oluşum (sayfa 527) süreci içerisindeki özünde para-sermaye olarak-, tersine, hiç bir şekilde üretken değildir, ve bu biçim içerisinde, üretim süreci ile paralel gider, ama bunun dışında kalır. Bu, kapitalist üretimin darasıdır (dead weight). Özünde para-sermaye olarak birikmekte olan bu artı-değerden, kâr ya da gelir sağlama amacıyla yararlanma isteğine, kredi sistemi ve "kağıtlar" (Papierchen) ile kavuşur. Para-sermaye, böylece, başka bir biçim içerisinde, kapitalist üretim sisteminin gidişi ve heybetti gelişmesi üzerinde pek büyük bir etki kazanır.
      Özünde para-sermayeye çevrilen artı-ürün, kendisini meydana getiren ve zaten işlev yapmakta bulunan sermayenin toplam tutarı ne kadar büyük olursa, o kadar büyük bir hacime ulaşır. Her yıl yeniden üretilen özünde para-sermayenin hacmindeki mutlak artış ile bölünmesi de kolaylaşır ve, ya aynı kapitalistin, ya da başkalarının (miras kalan bir mülkün bölüşülmesinde olduğu gibi aile üyelerinin) elinde, herhangi bir işe yatırılmaları hızlanır. Para-sermayenin bölünmesi ile, yeni bir para-sermaye olarak, yeni ve bağımsız bir işe yatırılmak üzere, ana sermayeden tamamen ayrılma anlatılmak istenmiştir.
      Artı-ürün satıcıları, A, A', A'' vb. (I), bunu, basit yeniden üretim için gerekli olan değişmeyen ve değişen sermaye yatırımı dışında herhangi bir dolaşım hareketini öngörmeyen bir üretim sürecinin dolaysız bir ürünü olarak elde ettikleri halde; ve bunlar, böylece, genişletilmiş bir yeniden-üretimin gerçek temelini oluşturdukları ve aslında, özünde ek sermayeyi ürettikleri halde, B, B', B'' vb; (I)'in tutumları farklıdır. 1) B, B,' B'' vb. (I)'in eline ulaşana kadar, A, A', A'' vb.'nin artı-ürünü, ek değişmeyen-sermaye olarak fiilen işlev yapmayacaktır (üretken sermayenin öteki öğesini, ek emek-gücünü, başka bir deyişle, ek değişen-sermayeyi şimdilik inceleme-dışı bırakıyoruz). 2) Bu artı-ürünün, bunların eline ulaşabilmesi için, bir dolaşım hareketine gerek vardır - onların bunu satın alması gereklidir.
      Nokta 1 ile ilgili olarak şurasını dikkate almak gerekir ki, artı-ürünün büyük bir kısmı (özünde ek değişmeyen-sermaye), A, A', A'' (I) tarafından belli bir yıl içerisinde üretilmiş olmakla birlikte, B', B'' (I)'in elinde, bir sonraki yıla hatta daha sonrasına kadar, sanayi sermayesi olarak işlev yapmayabilir. Nokta 2 ile ilgili olarak şu soru ortaya çıkar: Dolaşım süreci için gerekli para nereden gelmektedir? (sayfa 528)
      B, B', B'' vb. (I) tarafından yaratılan ürünler, aynî olarak kendi süreçlerine tekrar girdiklerine göre, söylemeye gerek yok ki, kendi artı-ürünlerinin pro tanto bir kısmı, doğrudan (dolaşıma herhangi bir müdahale olmaksızın) kendi üretken sermayesine aktarılır ve değişmeyen-sermayenin ek bir öğesi halini alır. Ve pro tanto bunlar, A, A' vb. (I)'in artı-ürününün paraya çevrilmesini etkilemezler. Bunun dışında, para nereden gelmektedir? Bildiğimiz gibi, B, B', B'' vb. (I) kendi para-yığmasını, A, A' vb. gibi aynı şekilde, kendilerine ait artı-ürünlerini satarak oluşturmuşlardır. Şimdi bunlar, kendi yığılmış, yalnızca özünde para-sermaye olan sermayelerinin, ek para-sermaye olarak etkin bir biçimde işlev yapacağı noktaya ulaşmışlardır. Ama bu, yalnızca bir daire içerisinde dolaşmak demektir. Soru hâlâ yerinde duruyor: B (I)'in daha önce dolaşımdan çektiği ve biriktirdiği para nereden geliyor?
      Basit yeniden-üretimin tahlilinden bildiğimiz gibi, kapitalist I ve II'nin, kendi artı-ürünlerini değişebilmek için elde belli bir miktar para bulundurmaları gereklidir. Bu durumda, tüketim mallarına harcanmak üzere yalnızca gelir biçiminde hizmet eden para, kendi metalarının değişimi için yatırmış bulundukları ölçüde bu kapitalistlere dönmüştür. Burada aynı para tekrar ortaya çıkıyor, ama farklı bir işlevi yerine getirerek A'lar v,e B'ler (I), artı-ürünü özünde ek para-sermayeye çevirmek için birbirlerine sırayla para sağlamakta ve yeni oluşmuş para-sermayeyi sırayla satınalma aracı olarak tekrar dolaşıma sokmaktadırlar.
      Bu durumda yapılan tek varsayım, sözkonusu ülkedeki para miktarının (dolaşım hızı vb. sabit olmak üzere) hem faal dolaşıma ve hem yedek yığılı-paraya yetecek kadar olduğudur. Gördüğümüz gibi, bu, metaların basit dolaşımı durumunda yapılması gerekmiş olan varsayımın aynısıdır. Ancak şimdiki durumda yığılı-paranın işlevi farklıdır. Üstelik, mevcut para miktarının daha büyük olması gerekir, çünkü, birincisi, kapitalist üretim altında bütün ürünler (yeni üretilen değerli madenler ve üreticinin kendisinin tükettiği birkaç ürün dışında) metalar biçiminde yaratılır ve bu nedenle paranın krizalit aşamasından geçmek zorundadırlar; ikincisi, kapitalist bir temel üzerinde, meta-sermaye miktarı ile bunun değer büyüklüğü, yalnız mutlak olarak daha büyük olmakla kalmayıp, ayrıca nispeten daha yüksek bir hızla (sayfa 529) da büyür; üçüncüsü, durmadan genişleyen bir değişen-sermayenin daima para-sermayeye çevrilmesi gerekir; dördüncüsü, yeni para-sermayelerin oluşumu, üretimin genişlemesi ile aynı hızda gittiğinden, buna tekabül eden para-yığma oluşumu için malzeme hazır bulunmak zorundadır.
      Bu, kredi sisteminin bile çoğu zaman madeni para dolaşımı ile birlikte yürüdüğü kapitalist üretimin ilk aşaması için genellikle geçerli olduğu gibi, madeni dolaşımın bunun temeli olarak kalması ölçüsünde, kredi sisteminin en çok gelişkin evresi için de geçerlidir. Bir yandan ek değerli maden üretiminin, sırasıyla bol ya da kıt oluşu, burada, meta fiyatları üzerinde, yalnızca uzun değil, ama aynı zamanda çok kısa dönemler için de bozucu bir etki yapabilir. Öte yandan, tüm kredi mekanizması, fiili madeni dolaşımı, bir takım işlemler, yöntemler ve teknik araçlarla nispi olarak gitgide düşen bir asgariye indirmek için sürekli çaba gösterir. Mekanizmanın tamamındaki yapaylık ve normal gidişinde bir bozulma olasılığı aynı ölçüde artar.
      Özünde yeni para-sermayeleri, faal sermaye olarak işlev yapmaya başlayan farklı B'ler, B' 'ler, B'' 'ler vb. (I) kendi ürünlerini (artı-ürünlerinin kısımlarını) birbirlerinden almak ya da birbirlerine satmak zorunda kalabilirler. Bunların kendi artı-ürünlerinin dolaşımı için sürdükleri pro tanto para, normal koşullar altında, farklı B'lere, kendi metalarının dolaşımı için yatırmış oldukları aynı oranlarda geri akar. Ancak paranın bir ödeme aracı olarak dolaşım yapması halindedir ki, karşılıklı alımlar ve satımların birbirlerini karşılamamaları ölçüsünde hesap bakiyelerinin kapatılması gerekir. Ama, her yerde olduğu gibi, burada da her şeyden önce, madeni dolaşımın en yalın ve en ilkel biçimi içerisinde varsayılması önemlidir, çünkü o zaman, akış ve geriye akış, hesap bakiyelerinin kapatılması, kısacası, kredi sistemi altında bilinçle düzenlenen süreçler olarak görünen bütün öğeler, kendilerini, varlıkları bu kredi sisteminden bağımsızmış gibi ortaya koyarlar ve durum, daha sonraki yansımış biçim yerine ilkel biçim içerisinde görünür.


3. Ek Değişen-Sermaye


      Buraya kadar biz, yalnız, ek değişmeyen-sermaye ile ilgilendik. Şimdi de dikkatimizi, ek değişen-sermayenin gözden geçirilmesine yöneltmemiz gerekiyor. (sayfa 530)
      Kitap I'de, emek-gücünün, kapitalist üretim sisteminde daima varolduğunu ve kullanılan emekçi sayısı ya da kullanılan emek-gücü miktarı artırılmaksızın, gerektiğinde daha fazla emeğin akıcı hale getirilebileceğini, uzun uzadıya açıklamış bulunuyoruz. Bu nedenle, bu konuya daha fazla girmek gereksinmesini duymaksızın, yeni yaratılan para-sermayenin, değişen-sermayeye çevrilebilir kısmının, her zaman, dönüşebileceği emek-gücünü hazır bulacağını varsayıyoruz. Belli bir sermayenin, herhangi bir birikim olmaksızın kendi üretim hacmini belli sınırlar içerisinde genişletebileceği gene Kitap I'de açıklanmıştı. Ama biz, burada, özgül anlamında sermaye birikimi ile ilgileniyoruz ve bu bakımdan, üretimin genişlemesi, artı-değerin ek sermayeye çevrilmesi ve dolayısıyla da, üretimin temelini oluşturan sermayede bir genişleme anlamına gelmektedir.
      Altın üreticisi, kendi altın halindeki artı-değerinin bir kısmını, özünde para-sermaye olarak biriktirebilir. Bu, yeterli miktara ulaşır ulaşmaz, önce artı-ürününü satmak zorunda kalmaksızın doğrudan yeni değişen-sermayeye çevrilebilir. Aynı şekilde, bu, değişmeyen-sermayenin öğelerine de çevrilebilir. Ama bu son durumda, altın üreticisi, değişmeyen-sermayesinin maddi öğelerini hazır bulmak zorundadır. Buraya kadarki serimimizde varsaydığımız gibi, her üreticinin, stok yapmak için çalışması ve ürünlerini pazara bundan sonra getirmesi ya da siparişleri karşılaması önemli değildir. Üretimin fiilen genişlemesi, yani artı-ürün, her iki durumda da varsayılıştır; bir durumda fiilen mevcut olarak, diğerinde ise özünde mevcut teslim edilebilir durumda.


II. KESİM II'DE BİRİKİM


      Biz, buraya kadar, A, A', A'' (I)'in artı-ürünlerini aynı kesim l'e dahil olan B, B', B'' vb'ye sattığını varsaydık. Ama A (I)'in kendi artı-ürününü, kesim II'deki bir B'ye satmak suretiyle paraya çevirdiği varsayılabilir. Bu, ancak, A(I)'in, daha sonra tüketim malları satın almaksızın, B(II)'ye üretim araçları satması yoluyla, yani A tarafından yalnız tek taraflı bir satış ile yapılabilir. Oysa şimdi, IIs meta-sermaye biçiminden, üretken değişmeyen-sermayenin maddi biçimine, yalnız Id değil, hiç değilse Ia'nın bir kısmı, tüketim malları biçiminde bulunan IIs'nin bir kısmı karşılığında değişilmedikçe çevrilemez; ama şimdi A, kendi Ia'sını paraya, bu değişimi yaparak değil, daha çok, Ia'sını (sayfa 531) tüketim malları IIs ile değişmek yerine, onu satarak, II'den elde ettiği parayı dolaşımdan çekmek suretiyle çevirir - bu durumda bizim A(I)'de gördüğümüz şey, gerçektende, özünde bir ek para-sermaye oluşumudur, ama öte yandan,B(II)'nin değişmeyen-sermayesinin eşit değer büyüklüğündeki bir kısmı, meta-sermaye biçiminde bağlanmış olup, kendisini, üretken değişmeyen-sermayenin maddi biçimine dönüştüremez durumdadır. Bir başka deyişle, B(II)'nin metalarının bir kısmı, gerçekten de prima facia bunların satışı olmaksızın değişmeyen-sermayesini tümüyle üretken biçime tekrar çeviremeyeceği bir kısmı, satılamaz hale gelmiştir. Bu kısmı ilgilendirdiği kadarıyla, demek ki, aşırı-üretim vardır ve gene aynı kısmı ilgilendirdiği kadarıyla, bu aşırı-üretim aynı ölçekte olsa bile, yeniden-üretimi tıkamaktadır.
      Bu durumda, A(I)'in özünde ek para-sermayesi, gerçekten de, artı-ürünün (artı-değerin) paralaştırılmış bir biçimidir, ama artı-ürün (artı-değer) bu haliyle dikkate alındığında, burada, henüz genişletilmiş yeniden-üretimin değil, basit yeniden-üretimin bir görüngüsüdür. Bunun her durumda a'nın bir kısmı için geçerli olduğu I(d+a)'da, sonuçta IIs'nin yeniden-üretiminin aynı ölçekte yeralabilmesi için, IIs karşılığında değişilmesi gerekir. B(II)'ye kendi artı-ürününü satmakla A(I), ona, değişmeyen-sermayenin değerinin buna tekabül eden kısmım kendi maddi biçimi içerisinde sağlamıştır. Ama aynı zamanda da, dolaşımdan para çekmek -kendi satışını daha sonraki bir satınalma ile tamamlayamamak- suretiyle, B(II)'ye ait metaların eşdeğer bir kısmını satılamaz hale getirmiştir. Şu halde, hem I ve hem de II'deki kapitalistleri kapsayan tüm toplumsal yeniden-üretimi inceleyecek olursak, A(I)'in artı-ürününün, özünde para-sermayeye çevrilmesi, B (II)'nin eşit miktarda bir değeri temsil eden meta-sermayesinin üretken (değişmeyen) sermayeye tekrar çevrilmesinin olanaksızlığını ifade eder; dolayısıyla, genişletilmiş bir özünde üretimi değil, basit yeniden-üretimin engellenmesini ve böylece de basit yeniden-üretimdeki bir yetersizliği ifade eder. A(I)'in artı-ürününün oluşumu ve satışı, basit yeniden-üretimin olağan görüngüleri olduklarına göre, burada basit yeniden-üretim temeli üzerinde bile birbirleriyle bağıntılı şu görüngüleri buluyoruz: Sınıf I'de özünde ek para-sermayenin oluşması (şu halde, II açısından düşük tüketim); sınıf II'de, üretken sermayeye çevrilemeyen meta-ikmallerin yığılması (şu halde, II'de nispi aşırı-üretim); I'de (sayfa 532) para-sermaye fazlalığı ve II'de yeniden-üretim yetersizliği.
      Bu nokta üzerinde daha fazla durmaksızın, yalnızca, basit yeniden-üretimin tahlilinde, I ve II'nin tüm artı-değerinin, gelir olarak harcandığını varsaydığımıza işaret edelim. Ne var ki, aslında, artı-değerin bir kısmı gelir olarak harcanmakta, diğeri sermayeye çevrilmektedir. Fiili birikim ancak bu varsayıma dayanarak yeralabilir. Genel deyimlerle ifade edilen, birikimin tüketim pahasına yer alması gerektiği yolundaki sözler, kapitalist üretimin doğasına ters düşen bir yanılsamadır. Çünkü bu, kapitalist üretimin amaç ve itici gücünün, artı-değerin elde edilmesi ve bunun sermayeleştirilmesi, yani biriktirilmesi değil, tüketim olduğuna kesin gözüyle bakmaktadır.



      Şimdi, kesim II'deki birikime daha yakından bir gözatalım.
      IIs ile ilgili ilk güçlük, yani bunun, meta-sermaye II'nin bir parçasından, tekrar değişmeyen-sermaye II'nin maddi biçimine çevrilmesi, basit yeniden-üretimi ilgilendirir. Daha önceki şemayı alalım:
      (1.000d + 1.000a)I,
      2.000 IIs karşılığında değişilmektedir.
      Şimdi eğer, örneğin, I'in artı-ürününün yarısı, dolayısıyla 1.000a: 2, yani 500 Ia, değişmeyen-sermaye olarak tekrar kesim I'e katılırsa, I'de alıkonan artı-ürünün bu kısmı, IIs'nin herhangi bir kısmını yerine koyamaz. Tüketim mallarına çevrilmiş olmak yerine (ve burada, I ile II arasındaki dolaşımın bu kesiminde değişim aslında karşılıklıdır, yani I'deki emekçiler tarafından 1.000 IIs yerine 1.000 Id'nin konmasının tersine metaların konumlarında ikili bir değişiklik vardır), I'in kendisinde, ek üretim aracı olarak hizmet ettirilmiştir. O, bu işlevi, I ve II'de aynı zamanda yerine getiremez. Kapitalist, kendisine ait artı-ürünün değerini, hem tüketim malları karşılığında harcayıp, hem de bu artı-ürünü üretken bir şekilde tüketemez, yani üretken sermayesine katamaz. Bu yüzden, 2.000 I(d+a) yerine yalnızca 1.500, yani (1.000d+500a) I, 2.000 IIs karşılığında değişilebilirdir: 500 IIs, meta-biçimden, tekrar üretken (değişmeyen) sermaye II haline çevrilemez. Şu halde, II'de, I'deki üretim genişlemesi hacmine eşit bir aşırı-üretim olacaktır. II'deki bu aşırı-üretim, I üzerinde öylesine bir tepki yaratabilir ki, I'deki emekçilerin, II'nin tüketim mallarına (sayfa 533) harcadıkları 1.000'in geri akışı ancak kısmen yer alabilir, öyle ki bu 1.000, I'deki kapitalistlerin eline değişen para-sermaye biçiminde dönmez. Bu kapitalistler, böylece kendilerini, değişmeyen ölçekte bir yeniden-üretim bile yapamayacak durumda bulabilirler ve bu salt onu genişletme çabasının bir sonucu olarak meydana gelmiştir. Ve, bu konuyla ilgili olarak şurasını dikkate almak gerekir ki, I'de yalnızca basit yeniden-üretim fiilen yer almış ve bunun öğeleri, şemamızda gösterildiği gibi, gelecekte, diyelim önümüzdeki yıl genişleme gözönüne alınarak yalnızca farklı bir biçimde gruplandırılmışlardır.
      Bu güçlük şu şekilde atlatılmaya çalışılabilir: Aşırı-üretim olmak şöyle dursun, kapitalistler tarafından stokta tutulan ve hemen üretken sermayeye çevrilemeyen 500 IIs, tersine, yeniden-üretimin bizim şimdiye kadar ihmal ettiğimiz zorunlu bir öğesidir. Gördük ki, bir para-ikmalin birçok noktalarda toplanması ve bu nedenle paranın, kısmen I'de yeni para-sermaye oluşturma olanağını sağlamak amacıyla ve kısmen de yavaş yavaş değer yitiren sabit sermayenin değerini geçici olarak para biçiminde tutmak için dolaşımdan çekilmesi gerekir. Ama şemamızı çizerken, bütün paraları ve metaları daha baştan bütünüyle kapitalist I ve II'nin eline teslim ettiğimize göre ve burada ne tüccar, ne sarraf, ne banker ve ne de salt tüketen ve doğrudan üretmeyen sınıflar bulunduğuna göre, yeniden-üretim mekanizmasını işler durumda tutmak için, burada, kendi üreticilerinin elinde sürekli bir meta birikiminin olması kaçınılmazdır. II'deki kapitalistler tarafından stok halinde bulundurulan 500 IIs, bu nedenle, yeniden-üretimde öngörülen ve burada bir yıldan öteki yıla geçiş anlamım taşıyan tüketim sürecinin sürekliliğini sağlayan, tüketim mallarının meta-ikmalini temsil eder. Henüz, aynı zamanda onun üreticileri de olan satıcılarının elinde bulunan tüketim fonu, bir sonraki yıl sıfırdan başlamak için bu yıl sıfır noktasına düşemez, tıpkı böyle bir şeyin bugünden yarına geçişte olamaması gibi. Bu gibi meta-ikmaller, değişen hacimlerde olmakla birlikte, sürekli yeni baştan takviye edilmek zorunda olduğu için, II'deki kapitalist üreticilerimizin elinde, daima, meta-sermayelerinin bir kısmı geçici olarak metalar şeklinde bağlandığı halde, üretim süreçlerini sürdürebilmeleri için yedek bir para-sermaye bulunmalıdır. Bizim varsayımımıza göre, bunlar, tüm ticaret işini üretim işiyle birleştirmişlerdir. Şu halde, bunların emrinde, bir (sayfa 534) de, yeniden-üretim sürecindeki bireysel işlevlerin ayrıldığı ve çeşitli türden kapitalistler arasında bölündüğünde tüccarların eline geçecek olan ek bir para-sermaye bulunması gerekiyor.
      Buna: şu itiraz öne sürülebilir: 1) Bu gibi ikmallerin oluşturulması ve bunu yapma zorunluluğu, hem I'deki ve hem de II'deki bütün kapitalistler için geçerlidir. Salt meta satıcıları olarak düşünülürse, bunlar, yalnız farklı türde metaları satmaları bakımından ayrılırlar. II'ye ait bir meta-ikmali, daha önce I'e ait bir meta-ikmalini öngörür. Eğer biz, bir yandaki bu ikmali dikkate almazsak, öte yandakini de dikkate almamamız gerekir. Yok eğer, her iki yandakini de hesaba katıyorsak, sorunda herhangi bir değişiklik olmaz.
      2) Bir yıl, nasıl ki, II yönünden, gelecek yıl için bir metalar- ikmali ile kapanmış ise; aynı yanda, bir önceki yıldan devralınan bir metalar-ikmaliyle açılmıştır. En soyut biçime indirgenmiş yıllık yeniden-üretimin tahlilinde, bu nedenle, bunun her iki durumda da üzerini çizmemiz gereklidir. Eğer, belli bir yıla, gelecek yıla teslim edilecek meta-ikmal de dahil olmak üzere, bütün üretimi bırakır ve aynı zamanda, ona bir önceki yıldan aktarılan meta-ikmali bundan düşersek, tahlilimizin konusu olarak ortalama bir yılın fiili toplam ürününü elde ederiz.
      3) Basit yeniden-üretimin tahlilinde, çözmek durumunda olduğumuz güçlükle karşılaşmamış olmamız basit gerçeği salt, I'e ait öğelerin (yeniden-üretim ile ilgili alarak)'farklı gruplanmasından, o olmaksızın genişletilmiş yeniden-üretimin hiç bir zaman yer alamayacağı değişik bir gruplamadan ileri gelen özgül bir olgu ile karşı karşıya bulunduğumum tanıtlıyor.


III. BİRİKİMİN ŞEMATİK SUNUMU


      Şimdi, yeniden-üretimi, aşağıdaki şemaya göre inceleyeceğiz.

Şema a)

I.

4.000s + 1.000d + 1.000a

= 6.000

}

Toplam 8.252

II.

1.500s + 376d + 376a

= 2.252


      Her şeyden önce, yıllık toplumsal ürünün toplam miktarını, yani 8.252'nin, birinci şemadaki 9.000'den daha küçük olduğunu görüyoruz. Bunu, çok daha büyük, diyelim on kez daha büyük bir miktar da pekala varsayabiliriz. Genişletilmiş yeniden-üretimin (burada yalnızca daha büyük bir sermaye yatırımı ile yürütülen bir üretim olarak görülmektedir), ürünün mutlak hacmi ile (sayfa 535) hiçbir ilişkisi bulunmadığını, belli bir miktar meta için bunun yalnızca belli bir ürünün çeşitli öğelerinin farklı bir düzenlenmesi ya da işlevlerinin farklı tanımlanması anlamına geldiğini, bu yüzden de, ürünün değeri sözkonusu olduğu kadarıyla bunun basit yeniden-üretimden başka bir şey olmadığını apaçık ortaya koymak için, birinci şemamızdakinden daha küçük bir miktarı aldık. Burada değişen şey, basit yeniden-üretimin belli öğelerinin nicel değil nitel belirlenmesi olup, bu değişiklik, daha sonraki genişletilmiş yeniden-üretimin maddi öncülüdür.[
58]
      Değişen ve değişmeyen sermaye arasındaki oranı değiştirerek bu şemayı değiştirebiliriz. Örneğin şöyle:

Şema b)

I.

4.000s + 875d + 875a

= 5.750

}

Toplam 8.252

II.

1.750s + 376d + 376a

= 2.502


      Bu şema, artı-değer biriktirilmeyip gelir olarak bütünüyle tüketildiğine göre, basit ölçekli bir yeniden-üretim için düzenlenmiş gibi görünmektedir. Her iki durumda da, hem a)'da ve hem b)'de, aynı değer büyüklüğünde bir yıllık ürün buluyoruz, ancak b)'de bunun öğeleri, işlevsel olarak öyle gruplandırılmışlardır ki, yeniden-üretim aynı ölçekte başlar, oysa a)'da, işlevsel gruplandırma, genişletilmiş yeniden-üretimin maddi temelini, oluşturur. b)'de (875d + 875a) I, yani 1.750 I(d+a) herhangi bir fazlalık olmaksızın, 1.750 IIs karşılığında değişildiği halde, a)'da, 2.000 I(d+a)'ya eşit olan (1.000d + 1.000a) I'in 1.500 IIs karşılığında değişilmesi, sınıf I'de birikim için 500 Ia'lık bir fazlalık bırakır.
      Şimdi a) şemasını daha yakından tahlil edelim. I ve II'nin her ikisinin de, artı-değerinin yarısını biriktirdiklerini, yani bunu gelir olarak harcamak yerine ek sermayelerinin bir öğesine çevirdiklerini varsayalım. 1.000 Ia'nın yarısı, yani 500, şu ya da bu biçimde biriktirileceği, ek para-sermaye biçiminde yatırılacağı, yani ek üretken sermayeye çevrileceği için, ancak (1.000d + 500a) I gelir olarak harcanır. Şu halde, burada, yalnız 1.500, IIs'nin normal büyüklüğü olarak ortaya çıkmaktadır. Daha önce basit yeniden-üretim başlığı altında incelenmiş olduğu için, 1.500 I(d+a) ile 1.500 IIs arasındaki değişimi daha fazla incelemeye gerek yoktur. (sayfa 536) 4.000 IIs'nin üzerinde durulmasına da gerek yoktur, çünkü bunun, yeni başlayan yeniden-üretim (ki bu kez genişletilmiş ölçekte meydana gelecektir) için tekrar düzenlenmesi gene, basit bir yeniden-üretim süreci olarak irdelenmişti.
      Mademki incelememiz için geriye kalan tek şey 500 Ia ile (376d + 376a) II'dir, bu, bir yandan hem I ve II'nin iç bağıntıları ve öte yandan bunlar arasındaki hareket sorunudur. Çünkü biz, II'de de aynı şekilde, artı-değerin yarısının biriktirileceğini, burada 188'in sermayeye çevrileceğini ve bunun dörtte-birinin,[2*] yani 47'sinin, yuvarlak hesap alırsak 48'inin değişen-sermaye olacağını ve değişmeyen-sermayeye çevrilmek üzere geriye 140 kalacağını varsaymıştık.
      Burada, gene, varlığı, bir tür metaların başka türden metalar karşılığında, ya da metaların para, ve aynı paranın başka türden metalar ile değişileceği görüşüne sahip kimselere pek acayip gelecek yeni bir sorun ile karşılaşıyoruz. 140 IIa, üretken sermayeye, ancak, bunların yerine aynı değerdeki Ia metaları konularak çevrilebilir. Ia'nın, IIa karşılığında değişilmesi gereken kısmının, ya hem I ve II'nin ya da yalnızca II'nin üretimine girebilecek üretim araçlarını içermesi gerektiği pek doğaldır. Bizim henüz incelemediğimiz 500 Ia'lık tüm artı-ürün, I içerisinde birikim amaçlarına hizmet edeceği ve dolayısıyla II'deki metalar karşılığında değişilemeyeceği için, bu yerine koyma, ancak, II tarafından yapılacak tek yanlı bir alımla gerçekleştirilebilir; bir başka deyişle, bunun, I tarafından aynı zamanda hem biriktirilmesi ve hem de tüketilmesi olanaksızdır. Bu yüzden II, bu parayı daha sonra I'e yaptığı meta satışı ile tekrar geri almaksızın nakit karşılığı 140 Ia satın almalıdır. Ve bu, genişletilmiş yeniden-üretim olduğu sürece, kendisini her yeni yıllık üretimde sürekli yineleyen bir süreçtir. Bunun para kaynağı II'de nerededir?
      II, daha çok, fiili birikime eşlik eden ve kapitalist üretim altında bunu zorunlu kılan ve başlangıçta kendisini aslında basit para-yığma olarak ortaya koyan yeni para-sermayenin oluşumu için çok verimsiz bir alanmış gibi gözükmektedir.
      Başlangıçta 376 IId vardı. Emek-gücüne yatırılmış bulunan para-sermaye 376, II'deki metaların satın alınması yoluyla, para-biçimde değişen-sermaye olarak durmadan kapitalist II'ye döner. (sayfa 537) Başlangıç noktasından, kapitalistin cebinden ayrılış ve gene aynı yere dönüş şeklindeki sürekli yinelenen bu hareket, bu daire üzerinde dönüp duran paraya herhangi bir şey eklemez. Öyleyse bu, para birikiminin bir kaynağı değildir. Ne de bu para, yığılmış, özünde yeni, para-sermaye oluşturmak üzere dolaşımdan çekilebilir.
      Ama bir dakika! Burada az da olsa bir kâr yapma şansı yok mudur?
      Unutmamalıyız ki, sınıf II sınıf I üzerinde bir üstünlüğe sahiptir, ve bu da kendi emekçilerinin, kendi ürettikleri metaları ondan geri satın almak zorunda olmalarıdır. Sınıf II, bir emek-gücü alıcısı ve aynı zamanda da, çalıştırdığı emek-gücünün sahiplerine meta satıcısıdır. Bu nedenle sınıf II:
      1) ücretleri düpedüz normal ortalama düzeylerinin altına düşürür - ve bu, onların sınıf I kapitalistleriyle olan ortak yanıdır. Bu yoldan, değişen-sermayenin para-biçimi olarak işlev yapan paranın bir kısmı serbest kalır ve eğer bu süreç durmadan yinelenecek olursa, normal bir para-yığma ve dolayısıyla sınıf II'de ek özünde para-sermaye kaynağı halini alabilir. Sermayenin normal oluşumunu ele aldığımız. için, burada, kuşkusuz sıradan bir kâr dolandırıcılığına işaret etmiyoruz. Ama unutmamak gerekir ki, fiilen ödenen normal ücretler (ki, ceteris paribus[3*], değişen-sermayenin büyüklüğünü belirler), kapitalistler tarafından iyi yüreklilikleri nedeniyle ödenmeyip, belli ilişkiler altında ödenmek zorundadır. Bu, yukardaki açıklama yöntemini konu-dışı bırakır. Eğer 376d'nin sınıf II tarafından yatırılacak değişen-sermaye olduğunu varsayacak olursak, salt yeni ortaya çıkan bir sorunu aydınlatmak için, 376d yerine 350d ödeyebileceği varsayımına sığınmaya hakkımız yoktur.
      2) Öte yandan, bütünüyle ele alındığında sınıf II, I karşısında, yukarıda sözü edilen üstünlüğe sahiptir, yani bir emek-gücü alıcısı olduğu gibi, aynı zamanda, kendi emekçilerine kendi metalarının satıcısıdır da. Her sanayi ülkesi (örneğin İngiltere ve ABD) bu üstünlükten yararlanma yollarının en elle tutulur tanıtlarını vermişlerdir: normal ücretleri nominal olarak ödemek, ama metalar biçiminde herhangi bir eşdeğer vermeksizin bunun bir kısmını geri almak, yani çalmak; aynı şeyi, ya takas sistemi ya da dolaşım aracında (yasa için belki de çok kaçamaklı olan bir (sayfa 538) yoldan) hileye başvurarak becermek. (Bu düşünce üzerinde bazı uygun örnekler ile ayrıntılı olarak durmak için bu fırsattan yararlan.) Bu l)'deki işlemin aynıdır, ancak gizlenmiş ve dolambaçlı şekilde yürütülmüştür. Bu nedenle tıpkı ötekisi gibi bunun da kabul edilmemesi gerekir. Biz, burada, nominal olarak değil, fiilen ödenen ücretlerle ilgilenmekteyiz.
      Gördüğümüz gibi, kapitalizmin mekanizmasının nesnel bir tahlilinde, kendisine olağanüstü bir inatla yapışmış bulunan bazı lekeler, bazı teorik güçlüklerin üstesinden gelmek için bahane olarak kullanılamaz. Ama ne gariptir ki, beni eleştiren burjuva eleştirmenlerin büyük çoğunluğu, örneğin Kapital Kitap I'de, kapitalistin emek-gücüne gerçek değeri üzerinden ödeme yaptığını -çoğu kez yapmadığı bir şey- varsaymakla, kapitalistlere haksızlık etmişim gibi beni azarlıyor! (Burada, bana yakıştırılan yüce gönüllülüğün bir miktarını ortaya koyup, Schliffie'den aktarma yapmak uygun olacaktır.)
      Böylece, 376 IId ile, sözünü ettiğimiz amaca bir adım bile yaklaşamayız.
      Ama, 376 IIa daha da kuşkulu durumda gözükmektedir. Burada yalnızca, ürettikleri tüketim mallarını karşılıklı alıp satan aynı sınıftan kapitalistler karşı karşıya bulunmaktadır. Bu işlemler için gerekli olan para, yalnız dolaşım aracı olarak işlev yapmakta ve aynı yolu tekrar tekrar katetmek için, normal koşullar altında dolaşıma sokuldukları aynı oranlarda ilgili taraflara geri akmak zorundadır.
      Bu paranın, özünde ek sermaye oluşturmak üzere dolaşımdan çekilebilmesinin yalnız iki yolu var gibi görünüyor. Ya, II'deki kapitalistlerin bir kısmı ötekileri aldatır ve paralarını hırsızlar. Yeni para-sermaye oluşumu için, dolaşım aracının ön genişlemesine gerek olmadığını biliyoruz, Gerekli olan tek şey, tarafların bazılarınca paranın dolaşımdan çekilerek yığılmasıdır. Bu para çalınmış olsaydı, ve bu yüzden de, II'deki kapitalistlerin bir kısmı tarafından ek para-sermaye oluşturulması, öteki kısım kapitalistler için mutlak bir para kaybına neden olsaydı, durum değişmezdi. Dolandırılan II'deki kapitalistler daha az tatlı bir yaşam sürmek zorunda kalırlardı, hepsi bu.
      Ya da, yaşam gereksinmeleri tarafından temsil olunan IIa'nın bir kısmı, kesim II içerisinde doğrudan yeni değişen-sermayeye çevrilmiştir. Bunun nasıl yapıldığını, bu bölümün sonunda (n° IV altında) inceleyeceğiz. (sayfa 539)



1. Birinci Örnek


      A. Basit Yeniden-Üretim Şeması

I.

4.000s + 1.000d + 1.000a

= 6.000

}

Toplam 9.000

II.

2.000s + 500d + 500a

= 3.000


      B. Genişletilmiş Yeniden-Üretim İçin Başlangıç Şeması

I.

4.000s + 1.000d + 1.000a

= 6.000

}

Toplam 9.000

II.

1.500s + 750d + 750a

= 3.000


      B şemasında, artı-değer I'in yarısı, yani 500 biriktirildiği varsayılırsa, önce, 1.500 IIs tarafından yerine konulacak (1.000d + 500a) I, yani 1.500 I(d+a) elde ederiz. Bu durumda I'de geriye şunlar kalır: 4.000s ile biriktirilmek üzere 500a, (1.000d + 500a) I'in 1.500 IIs tarafından yerine konması, daha önce incelenmiş bulunan bir basit yeniden-üretim sürecidir.
      Şimdi, 500 Ia'nın 400'ünün değişmeyen-sermayeye, 100'ünün değişen-sermayeye çevrileceğini kabul edelim. Sermayeleştirilecek olan 400a'nın I içerisindeki değişimini daha önce incelemiş bulunuyoruz. Bu nedenle, bunlar, daha fazla hadise çıkarmaksızın Is'ye eklenebilirler ve bu durumda I için şunu elde ederiz:
      4.400s + 1.000d + 100a (bu sonuncu 100d'ye çevrilecektir).
      II de, birikim amacı ile I'den (üretim araçları biçiminde bulunan) 100 Ia satın alır ve şimdi, bu, ek değişmeyen-sermaye II'yi oluşturur, oysa bunlar için ödediği para olarak 100, I'in ek değişen-sermayesinin para-biçimine çevrilir. Bu durumda I için 5.500 tutarında, 4.400s + 1.100d (sonuncusu para olarak) bir sermaye elde ederiz.
      Şimdi II, değişmeyen-sermayesi için 1.600s sahibidir. Bu sermayeyi çalıştırmak için, yeni emek-gücü satın almak üzere para olarak bir 50d daha yatırmak zorundadır, öyle ki değişen-sermayesi 750'den 800'e çıkar. II'nin değişmeyen ve değişen sermayesindeki bu toplam 150'lik genişleme, kendi artı-değerinden sağlanır. Şu halde, II'deki kapitalistler için tüketim fonu olarak 750 IIa'dan geriye yalnızca 600a kalır, ki bunların yıllık ürünleri şimdi şöyle dağılmaktadır:
      II. 1.600s + 800d + 600a (tüketim fonu), eşittir 3.000.
      Tüketim malları olarak üretilen ve burada (100s + 50d) II'ye çevrilmiş bulunan 150a, bütünüyle, maddi biçimleri içerisinde emekçilerin tüketimine gider; yukarıda açıklandığı gibi, 100'ü, (sayfa 540) I (100 Id)'nin işçileri ve 50'si de II (50d)'nin işçileri tarafından tüketilir. Aslında, toplam ürünü birikime uygun biçimde hazırlanan II'de artı-değerin, gerekli tüketim malları biçiminde, 100 kadar daha büyük bir kısmı yeniden üretilmek zorundadır. Yeniden-üretim gerçekten genişletilmiş ölçekte başlayacak olursa, değişen para-sermaye I'in 100'ü kendi işçi-sınıfının aracılığıyla II'ye geri akar, oysa II, 100a'yı meta-ikmal biçiminde I'e aktardığı gibi, aynı zamanda 50'yi de gene meta-ikmal biçiminde kendi işçi-sınıfına aktarır.
      Birikim amacıyla değiştirilmiş bulunan düzenleme şimdi şöyledir:

I.

4.400s

+

1.100d

+

500 tüketim fonu

=

6.000

II.

1.600s

+

800d

+

600 tüketim fonu

=

3.000

         

Toplam, önceki gibi,

 

9.000


      Bu miktardan şu aşağıdakiler sermayedir:

I.

4.400s

+

1.100d

(para)

=

5.500

}

=

7.900

II.

1.600s

+

800d

(para)

=

2.400


      oysa üretim şöyle başlamıştı:

I.

4.000s

+

1.000d

=

5.000

}

=

7.250

II.

1.500s

+

750d

=

2.250


      Şimdi eğer, fiili birikim bu temel üzerinde yer alacak olursa, yani eğer üretim gerçekten bu genişletilmiş sermaye ile devam edecek olursa, gelecek yılın sonunda şunu elde ederiz:

I.

4.400s

+

1.100d

+

1.100a

=

6.600

}

=

9.800

II.

1.600s

+

800d

+

800a

=

3.200


      I'deki birikimin aynı oranda devam ettiğini, ve böylece 550a'nın gelir olarak harcandığını ve 550a'nın da biriktiriciliğini varsayalım. Bu durumda, 1.100d önce 1.100 IIs tarafından yerine konur ve 550 Ia da, II'nin eşit miktarda metaları biçiminde gerçekleştirilmelidir, böylece toplam 1.650 I(d+a) eder. Ne var ki, yerine konması gereken değişmeyen-sermaye II, yalnızca 1.600'e eşittir; şu halde geriye kalan 50, 800 IIa'dan tamamlanmak zorundadır. Şimdilik para yanını bir yana bırakırsak, bu işlemin sonucu şöyledir:
      I. 4.400s + 550a (sermayeleştirilecek); ayrıca, IIs metaları olarak gerçekleştirilen, kapitalistlerin ve emekçilerin tüketim fonu 1.650(d+a).
      II. 1.650s (50, yukarda işaret edildiği gibi IIa'dan eklenmiştir) + 800d + 750a (kapitalistlerin tüketim fonu). (sayfa 541)
      Ama eğer, eski d : a oranı II'de devam ettirilirse, 50s için ek olarak 25d yatınlması gerekir ve bu 750a'dan alınacaktır. Bu duruma göre:
     
      II. 1.650s + 825d + 725a.
     
      I'de, 550a sermayeleştirilmelidir. Eğer daha önceki oran devam ettirilirse, bu miktarın 440'ı değişmeyen-sermayeyi ve 110'u değişen-sermayeyi oluşturur. Bu 110, 725 IIa'dan alınabilir, yani 110 değerinde tüketim malı, II'deki kapitalistler yerine, I'deki emekçiler tarafından tüketilmiş ve böylece kapitalistler, tüketemedikleri bu 110a'yı sermayeleştirmek zorunda kalmışlardır. 725 IIa'dan geriye 625 IIa kalmaktadır. Ama, eğer II böylece bu 110'u ek değişmeyen-sermayeye çevirirse bu da 55 tutarında ek bir değişen-sermaye gerektirir. Bunu da, gene, kendi artı-değerinden karşılamak zorundadır. Bu miktar da 615 IIa'dan düşülürse, II'deki kapitalistlerin tüketimi için 560 kalır ve bu durumda bütün fiili ve potansiyel aktarmaları tamamladıktan sonra aşağıdaki sermaye-değeri elde ederiz:

I.

(4.400s +440s)

+

(1.100d + 110d)

=

4.840s

+

1.210d

=

6.600

II.

(1.600s + 50s + 110s)

+

(800d + 25d + 55d)

=

1.760s

+

880d

=

3.200

                 

8.690


      İşler normal gittiği takdirde, II'deki birikimin I'den daha hızlı yer alması gerekir, çünkü tersi durumda, IIs metalarına çevrilmesi gereken I(d+a) kısmı, yalnız kendisi ile değişilebileceği II'den daha hızlı büyüyecektir.
      Eğer yeniden-üretim bu temel üzerinde devam eder ve öteki koşullar değişmeden kalırsa, bunu izleyen yıl sonunda şunu elde ederiz:

I.

4.840s

+

1.210d

+

1.210a

=

7.260

}

=

10.780

II.

1.760s

+

880d

+

880a

=

3.520


      Eğer artı-değerin bölünme oranı değişmeden kalacak olursa, önce I tarafından gelir olarak harcanacak olan ilk şey: 1.210d ve a'nın yarısı, yani 605, toplam 1.815. Bu tüketim fonu gene IIs'den 55 kadar fazladır. Bu 55'in 88oa'dan düşülmesi gerekir ve geriye 825 kalır. Ayrıca 55 IIa'nın IIs'ye çevrilmesi,buna tekabül eden 27½ tutarında bir değişen-sermayenin gene IIa'dan düşülmesini gerektirir ve geriye tüketim için 797½ IIa kalır.
      I'in şimdi, sermayeleştirecek 605a'sı vardır. Bunun 484'ü (sayfa 542) değişmeyen ve 121'i değişendir. Bu sonuncunun, hâlâ 797½'ye eşit bulunan IIa'dan düşülmesi gerekir ve geriye 676½ IIa kalır. Bunun ardından II, başka bir 121'i değişmeyen-sermayeye çevirir ve bunun için diğer bir 60½'lik değişen-sermaye gerekir; ve bu da aynı şekilde 676½'den gelir, geriye tüketim için 616 kalır.
      Bu durumda şu aşağıdaki sermayeler bulunur:

I. Değişmeyen:

4.840

+

484

=

5.324

 
  Değişen:

1.210

+

121

=

1.331

 
II. Değişmeyen:

1.760

+

55

+

121

= 1.936

  Değişen:

880

+

27½

+

60½

= 968

Toplam:

I.

5.324s +

l.331d

= 6.655

} = 9.559
 

II.

1.936s +

968d

= 2.904


      Ve yıl sonunda ürün şudur:

I.

5.324s

+

1.331d

+

1.331a

=

7.986

}

=

11.858

II.

1.936s

+

968d

+

968a

=

3.872


      Aynı hesabı yineleyip, kesirleri atarsak, bunu izleyen yılın sonunda aşağıdaki ürünü elde ederiz:

I.

5.856s

+

1.464d

+

1.464a

=

8.784

}

=

13.043

II.

2.129s

+

1.065d

+

1.065a

=

4.259


      Ve bunu da izleyen yılın sonunda:

I.

6.442s

+

1.610d

+

1.610a

=

9.662

}

=

14.348

II.

2.342s

+

1.172d

+

1.172a

=

4.686


      Genişletilmiş ölçekte beş yıllık bir yeniden-üretim sonunda I ve Il'nin toplam sermayeleri 5.500s + 1.750d = 7.250'den 8.784s + 2.782d = 1l.566'ya yükselmiştir; bir başka deyişle, 100 : 160 oranında. Toplam artı-değer başlangıçta 1.750 idi, şimdi 2.782'dir. Tüketilen artı-değer başlangıçta I için 500, II için 600, toplam 1.100 idi. Geçen yıl, I için 732 ve II için 745, toplam 1.477 idi. Demek ki 100 : 134 oranında büyümüş oluyor.



2. İkinci Örnek


      Şimdi, sanayi kapitalistleri sınıfının elinde tümüyle bir meta-sermaye olan ve değişen-sermayenin değişmeyen-sermayeye genel ortalama oranının l : 5 biçiminde olduğu, 9.000'lik yıllık ürünü alalım. Bu durum, kapitalist üretimde ve dolayısıyla toplumsal emeğin üretkenliğinde önemli bir gelişmeyi, üretim (sayfa 543) ölçeğinde daha önce yeralmış olan önemli bir artışı ve ensonu, işçi-sınıfı arasında nispi bir fazla-nüfus yaratan bütün koşullardaki bir gelişmeyi öngörür. Yıllık ürün, çeşitli kesirlerin atılmasından sonra şöyle bölünecektir:

I.

5.000s

+

1.000d

+

1.000a

=

7.000

}

=

9.000

II.

1.430s

+

285d

+

285a

=

2.000


      Şimdi de, kapitalist sınıf I'in, artı-değerinin yarısını, yani 500'ü tükettiğini, öteki yarısını biriktirdiğini kabul edelim. Bu durumda, (1.000d + 500a) I, yani 1.500, 1.500 IIs'ye çevrilmek zorunda kalacaktır. Burada IIs ancak l.430'a ulaştığı için, artı-değerden 70 eklemek gerekecektir. Bu miktar 285 IIa'dan düşülürse geriye 215 IIa kalır.
      Demek ki, kapitalistler ile emekçilerin tüketim fonlarında:
      I. 5.000s + 500a (sermayeleştirilecek) + 1.500(d+a)
      bulunacaktır.
      II. 1.430s +70s (sermayeleştirilecek) + 285d + 215a.
      Burada, 70 IIa doğrudan IIs'ye katıldığı için, bu ek değişmeyen-sermayeyi harekete geçirmek için, 70/5, yani 14 tutarında bir değişen-sermaye gereklidir. Bu 14 de, gene 215 IIs'den gelecek ve geriye 201 IIa kalacaktır, bu durumda:
      II. (1.430s + 70s) + (285d + 14d) + 201a.
      1.500 I(d+ ½a)'nın 1.500 IIs karşılığında değişimi basit bir yeniden-üretim sürecidir ve bu konuda daha fazla bir şey söylemeye gerek yoktur. Bununla birlikte, birikmekte olan yeniden-üretimde I(d+½a)'nın yalnızca IIs ile değil, IIs ve bir de IIa'nın bir kısmı tarafından yerine konması olgusundan ileri gelen bazı özelliklere burada değinmek gerekiyor.
      Söylemeye gerek yok ki, bir birikimi varsaydığımız anda, I(d+a) basit yeniden-üretimde olduğu gibi IIs'ye eşit değil ondan büyüktür. Çünkü her şeyden önce I, artı-ürününün bir kısmını kendi üretken sermayesine katar ve bunun altıda-beşini değişmeyen-sermayeye çevirir, bu yüzden de, bu altıda-beşi aynı anda II'nin tüketim malları ile yerine koyamaz. İkinci, olarak, I, kendi artı-ürününden, II'deki birikimin gerektirdiği değişmeyen-sermaye için malzeme sağlamak durumundadır, tıpkı Il'nin I'e, I'in artı-ürününün kendisi tarafından ek değişmeyen-sermaye olarak kullanılan bir kısmını harekete geçirecek değişen-sermaye için (sayfa 544) malzeme sağlaması gibi. Fiili ve bu nedenle aynı zamanda ek değişen-sermayenin emek-gücünden oluştuğunu biliyoruz. II'den, yaşam gereksinmeleri ikmali satın alan ya da, köle sahibinin yapmak zorunda olduğu gibi, kendisi tarafından kullanılmak. üzere, ek emek-gücü için bunları biriktiren kapitalist I değildir. II ile alış-veriş yapan emekçilerin kendileridir. Ama bu, ek emek-gücüne ait bu tüketim mallarına, kapitalistin, yalnızca eninde sonunda bu kendisine ait ek emek-gücünün üretim ve bakım araçları, dolayısıyla, değişen-sermayesinin maddi biçimi gözüyle bakmasına engel olmaz. Onun, elimizdeki örnekte I'in, ilk yapacağı şey, yalnızca, bu ek emek-gücünün satın alınması için, gerekli yeni para-sermayeyi bir yana biriktirmekten ibarettir. Bunu kendi sermayesine katar katmaz bu para, bu tüketim mallarını hazır bulmak durumunda olan bu emek-gücü için, II'deki metaların satınalma aracı halini alır.
      Yeri gelmişken. Kapitalist ile ona ait basın, çoğu kez, emek-gücünün kendi parasını harcama şeklinden, bu parayı gerçekleştirdiği II'deki metalardan hoşnut değildir. Böyle zamanlarda, felsefe yapmaya başlar, uygarlık taslar ve örneğin Washington'daki İngiliz Elçiliği Sekreteri Bay Drummond gibi insancıl nutuklar atar. Ona göre, The Nation (bir dergi) geçtiğimiz 1879 Ekiminde, başka şeyler yanında şu pasajları da içeren ilginç bir makale yayımlamıştır: "Çalışan-halk, uygarlıkta, buluşlardaki büyümeye kültür bakımından ayak uyduramamıştır; kullanmayı bile bilmedikleri bir yığın şey, üzerlerine yığılıp kalmış ve böylece bunlar için pazar bulunamamıştır." [Her kapitalist, doğal olarak işçilerin kendi metalarını satın almalarını ister.] "Çalışan bir insanın, aynı miktarda para kazanan bir rahip, avukat ve doktor gibi aynı konfor içerisinde yaşamak istememesi için herhangi bir neden yoktur." [Bu tür avukat, rahip ve doktorlar, gerçekten de, salt konfor arzusuyla yetinmelidirler!] "Ne var ki, o bunu yapmıyor. Bütün isteği, çalışma saatlerinin azaltılmasının ötesine geçmediği için, hiç de kolay olmayan bir işin yapılması, yani rasyonel ve sağlıklı bir yoldan daha üst düzeyde bir tüketici haline getirilmesi sorunu olduğu yerde durmaktadır; demagoglar da onu, emek saatlerinin kısaltılması yolunda teşvik edeceklerine, akli ve ahlaki yeteneklerinin geliştirilmesi yoluyla durumlarını yükseltmeye teşvik etmelidirler." (Reports of H. M.'s Secretaries of Embassy and Legation on the Manufactures, Commerce, etc., of the Countries in which they reside, London 1879, s. 404.)
      Uzun emek saatleri, akli ve ahlaki yeteneklerinin geliştirilmesi ile emekçilerin durumlarını yükseltecek ve onu akıllı bir tüketici yapacak olan akıllıca ve sağlıklı işlemin sırrı olarak görülüyor. Kapitalistlere ait metaların akıllı bir tüketicisi haline gelebilmek için, her şeyden önce kapitalistlerin, onun kendi emek-gücünü, akılsızca ve sağlıksızca tüketmelerine izin vermesi gerekiyor - ama bunu yapmasına demagoglar engel oluyorlar! Kapitalistin rasyonel tüketim ile ne demek istediği, başka şeyler yanında, kendi emekçilerine ev sağlamayı ve böylece aynı zamanda kendi emekçilerinin ev sahibi olmasını da içeren, trampa sistemi yoluyla, emekçileri ile doğrudan ticaret yapacak kadar alçakgönüllülük gösterdiği yerde açığa çıkmaktadır.
      O güzelim ruhu, kapitalistlerin, işçi-sınıfının düzeyini yükseltme çabalarına meftun olan aynı Drummond, gene aynı raporda başka şeyler yanında Lowell ve Lawrence Fabrikalarında, pamuklu eşya yapımından sözediyor. Fabrikada çalışan kızların barındıkları evler, fabrikanın sahibi olan şirketlere ya da firmalara ait bulunuyor. Bu evleri yöneten kadınlar, buralarda uygulanacak kuralları saptayan aynı şirkette çalışıyorlar. Gece saat ondan sonra hiç bir kız dışarda kalamıyor. Dahası da var: bu kurallara uyulmasını sağlamak amacıyla özel bir polis devriye geziyor. Gece saat ondan sonra hiç bir kız eve giremez ve çıkamaz. Bütün kızlar şirketin binalarında oturmak zorunda oldukları gibi, her ev de şirkete haftada yaklaşık 10 dolar kira getiriyor. Ve şimdi, rasyonel tüketiciyi bütün görkemiyle seyrediyoruz: "İyi donatılmış çalışan kızlar pansiyonlarında bir piyano daima emre hazır durumdadır ve müzik, şarkı ve dans, dokuma tezgahlarında 10 saatlik düzenli bir çalışmadan sonra, dinlenmeden çok, tekdüzelikten kurtulma gereksinmesinde olan kimseler için, çalışan kızların iltifat ettikleri şeyler arasında önemli bir yer tutuyor." (s. 412.) Ne varki, emekçiyi akıllı bir tüketici haline getirmenin asıl sırrı henüz daha açıklanmadı. Bay Drummond, Turner's Falls'ın (Conneeticut River) çatal bıçak yapım yerlerini ziyaret ediyor ve buranın saymanı Bay Oakman, Amerikan çatal bıçak takımlarının kalite bakımından İngilizleri geride bıraktığını anlattıktan sonra devam ediyor: "Fiyatlar yönünden de İngiltere'yi geride bırakacağımız günler yaklaşıyor; şimdi kalite olarak ilerdeyiz, bunu herkes kabul ediyor, ama fiyatları daha (sayfa 546) da düşürmemiz gerek, ve bunu, çeliğimizi daha ucuz ve emeğimizi daha düşük fiyatlar ile aldığımız an yapmış olacağız." (s. 427.) Ücretlerde bir indirim ve uzun emek saatleri - kültür ve buluşlardaki büyüme bakımından "üzerlerine yığılan şeyler için bir pazar oluştursunlar" diye emekçiyi rasyonel tüketici payesine yükseltecek rasyonel ve sağlıklı sürecin özü budur işte.



      Dolayısıyla, tıpkı I'in kendi artı-ürününden, II'nin ek değişmeyen-sermayesini sağlamak zorunda bulunması gibi, II de aynı şekilde I için ek değişen-sermaye sağlar. II, I ve kendisi için, değişen-sermaye sözkonusu olduğu kadarıyla, toplam ürününün ve dolayısıyla özellikle artı-ürününün daha büyük bir kısmını, gerekli tüketim malları şeklinde yeniden-üretmek suretiyle birikim yapar.
      Artan sermaye temeli üzerinde yapılan üretimde, I(d+a), IIs artı artı-ürünün sermaye olarak tekrar katılan kısmı artı değişmeyen-sermayenin II'deki üretimin genişlemesi için gerekli ek kısmına eşit olmalıdır; ve bu genişlemenin asgarisi, o olmaksızın, gerçek birikimin, yani I'deki yeniden-üretimde gerçek bir genişlemenin olanaksız olduğu sınırdır.
      Şimdi son incelediğimiz duruma dönersek, orada, IIs'nin I(d+½a)'dan, ürün I'in gelir olarak tüketim malları için harcanan kısımdan daha küçük olduğu ve böylece, 1.500 I(d+a)'nin değişiminde, II'nin artı-ürününün 70'e eşit kısmının derhal gerçekleştiği gibi bir özellikle karşılaşırız. 1.430'a eşit IIs'ye gelince II'de basit yeniden-üretimin olabilmesi için bunun, öteki bütün koşullar aynı kalmak üzere, eşit bir değer büyüklüğü tarafından I(d+a)'dan yerine konması gerekir ve bu bakımdan bunun üzerinde burada daha fazla durmamıza gerek yoktur. Ek 70 IIa için durum farklıdır. I için yalnızca gelir yerine tüketim mallarının konulması, yalnızca tüketim amacıyla yapılan meta değişimi olan şey, II için, basit yeniden-üretimde olduğu gibi, yalnızca değişmeyen-sermayesinin, meta-sermaye biçiminden, kendi maddi biçimine tekrar çevrilmesi olmayıp doğrudan bir birikim süreci, artı-ürününün bir kısmının tüketim malları biçiminden değişmeyen-sermaye biçimine çevrilmesidir. Para biçimindeki 70 sterlin ile (artı-değerin çevrilmesi için yedek akçe) I, eğer 70 IIa'yı satın alırsa ve eğer II, bunun karşılığında 70 Ia'yı satın almaz, ama bu 70 (sayfa 547) sterlini para-sermaye olarak biriktirirse, bu para, tekrar üretime giren bir ürün olmadığı halde, gerçekten de herzaman bir ek ürün (bir kesrini oluşturduğu II'nin artı-ürünü) demektir; ama bu durumda, II tarafından yapılan bu para birikimi, aynı zamanda, üretim araçları biçimindeki 70 Ia'nın satılamaz olduğunu gösterir. II'deki eş zamanlı yeniden-üretimde genişleme olmamasına karşılık olarak I'de de nispi bir aşırı-üretim olur.
      Ama bundan ayrı olarak: I'den para olarak gelen 70 IIa tarafından 70 Ia satın alınması yoluyla bütünüyle ya da kısmen I'e dönene kadar bu para olarak 70, II'nin elinde bütünüyle ya da kısmen ek özünde para-sermaye olarak görünür. I ve II'nin metalarının karşılıklı olarak birbirlerinin yerini alması paranın kendi çıkış noktasına dönüşünü sağlayana dek, bu, I ile II arasındaki her değişim için doğrudur. Ama işlerin normal gidişi içerisinde para, bu rolü, burada yalnızca geçici olarak oynar. Bununla birlikte, geçici olarak serbest bırakılan bütün ek paraların derhal etkin bir biçimde. bir ek para-sermaye olarak işlev yaptığının varsayıldığı kredi sisteminde, böylesine geçici olarak serbest bırakılmış olan para-sermaye, başka girişimlerde orada bulunan artı-ürünleri gerçekleştirmesi gerekirken, örneğin I'in yeni girişimlerinde hizmet etme zorunda bırakılabilir. Şurası da dikkate alınmalıdır ki, 70 Ia'nın değişmeyen-sermaye II'ye katılması, aynı zamanda, değişen-sermaye II'de 14'lük bir genişlemeyi gerektirir. Bu -I'de artı-ürün Ia'nın sermaye Is'ye doğrudan katılmasında olduğu gibi- II'deki yeniden-üretimin, daha fazla bir sermayeleştirmeye doğru bir eğilim ile zaten devam etmekte olduğu anlamına gelir; bir başka deyişle, bu, artı-ürünün, gerekli geçim araçlarından oluşan kısmında genişleme olduğu anlamına gelir.



      Eğer 500 Ia sermayeleştirilecekse, ikinci örnekteki 9.000'lik ürünün, yeniden-üretim amacı için, daha önce gördüğümüz gibi şu şekilde dağılmış olması gerekir. Böyle yapmakla, para dolaşımı bir yana bırakarak yalnız metaları dikkate almış oluruz.
      I. 5.000s + 500a (sermayeleştirilecek) + 1.500(d+a) tüketim fonu eşittir metalar olarak 7.000.
      II. 1.500s +299d + 201a eşittir metalar olarak 2.000. Genel toplam, metalar olarak 9.000.
      Sermayeleştirme şu şekilde yer alıyor: (sayfa 548)
      I'de, sermayeleştirilen 500a, altıda-beş, yani 417s artı altıda-bir, yani 83d olarak bölünüyor, 83d, değişmeyen-sermaye öğelerini satın alan IIa'dan kendisine eşit bir miktar çekiyor ve bunu IIs'ye ekliyor. IIs'deki 83'lük bir artış, IId'de 83'ün beşte-biri, yani 17'lik bir artış demektir. Bu durumda, bu değişimden sonra:

I.

(5.000s +417a)s

+

(1.000d + 83a)d

=

5.417s

+

1.083d

=

6.500

II.

(1.500s + 83a)s

+

(299d + 17a)d

=

1.583s

+

316d

=

1.899

         

Toplam . . . . . . . . . . . .

8.399


      I'deki sermaye, 6.000'den 6.500'e çıkmış, yani 1/12 kadar artmıştır. II'deki sermaye 1.715'ten 1.899'a çıkmış, yani l/9'luk bir artış bile gösterememiştir.
      Bu temel üzerindeki yeniden-üretim, ikinci yılda sermayeyi yıl sonunda şuna ulaştırır:

I.

(5.417s + 452a)s

+

(1.083d + 90a)d

=

5.869s

+

1.173d

=

7.042

II.

(1.583s + 42a + 90a)s

+

(316d + 8a + 18a)d

=

1.715s

+

342d

=

2.057


      Ve üçüncü yılın sonunda şu ürünü elde ederiz:

I.

5.869s

+

1.173d

+

1.173a

II.

1.715s

+

342d

+

342a


      Eğer I, önceki gibi artı-değerinin yansını biriktiriyorsa, I(d+½a)'nın 1.760'a eşit 1.173d + 587(½a) sağladığını ve bunun da tüm 1.715 IIs'nin tamamından 45 fazla olduğunu görürüz. Bu da gene, böylece 45'lik bir büyüme gösteren IIs'ye eşit miktarda üretim aracı aktarılarak dengelenmelidir ve bu da IId'ye beşte-bir ya da 9 tutarında bir ekleme yapılmasını zorunlu kılar. Ayrıca, sermayeleştirilen 587 Ia, altıda-beş ve altıda-bir olarak, yani 489s ve 98d olarak bölünür. 98 ise II'de 98 tutarında yeni bir ek değişmeyen-sermaye demektir, ve bu da gene değişen-sermaye II'de beşte-bir, yani 20 tutarında bir artış anlamına gelir. Buna göre:

I.

(5.869s + 489a)s

+

(1.173d + 98a)d

=

6.358s

+

1.271d

=

7.629

II.

(1.715s + 45a + 98a)s

+

(342d + 9a + 20a)d

=

1.858s

+

371d

=

2.229

       

Toplam sermaye

=

9.858


      Üç yılda büyüyen yeniden-üretim ile, I'in toplam sermayesi 6.000'den 7.629'a, II'nin toplam sermayesi 1.715'ten 2.229'a ve toplam toplumsal sermaye 7.715'ten 9.858'e yükselmiştir. (sayfa 549)



3. Birikimde IIs'nin Yerine Konması


      I(d+a)'nın IIs karşılığında değişiminde böylece çeşitli durumlarla karşılaşıyoruz.
      Basit yeniden-üretimde, bunların her ikisi de eşit olmak ve birbirinin yerini almak zorundadırlar, çünkü tersi durumda, yukarda da gördüğümüz gibi basit yeniden-üretim aksamadan ilerleyemez.
      Birikimde her şeyden önce dikkate alınması gereken, birikim haddidir. Daha önceki durumlarda, I'deki birikim haddinin ½aI'e eşit olduğu ve ayrıca yıldan yıla da değişmeden kaldığı varsayılmıştı. Biz, yalnızca, bu birikmiş sermayenin, değişen ve değişmeyen sermayelere bölünme oranını değiştirdik. Böylece şu üç durum ortaya çıkmıştı:
      1) I(d+½a), IIs'ye eşit ve bu nedenle I(d+a)'dan daha küçüktür. Bu daima böyle olmak zorundadır, yoksa I birikmez.
      2) I(d+½a), IIs'den büyüktür. Bu durumda yerine koyma, IIa'nın buna tekabül eden bir kısmını IIs'ye eklemek yoluyla sağlanır ve böylece bu miktar I(d+½a)'ya eşit hale gelir. Burada II için yapılan yerine koyma, kendi değişmeyen-sermayesinin basit bir yeniden-üretimi değil, bir birikimdir, kendisine ait artı-ürünün, I'in üretim araçlarıyla değişilen kısmı ile, değişmeyen-sermayesindeki bir büyümedir, Bu büyüme, aynı zamanda, kendi artı-ürününden II'nin değişen-sermayesine buna tekabül eden bir ek yapılması anlamını taşır.
      3) I(d+½a), IIs'den küçüktür. Bu durumda II, değişim yoluyla kendi değişmeyen-sermayesini bütünüyle yeniden üretmemekte ve bu açığı I'den yaptığı satınalma ile kapatmak zorundadır. Ama bu, değişen-sermaye II'de, herhangi bir daha fazla birikim getirmez, çünkü ona ait değişmeyen-sermayenin bütünüyle yeniden üretilmesi ancak bu işlem ile olur. Öte yandan, I'deki kapitalistlerin yalnız ek para-sermaye biriktiren kısmı, bu birikimin bir bölümünü bu işlemle zaten tamamlamış bulunmaktadırlar.
      Basit yeniden-üretimin, I(d+a) IIs'ye eşit olduğu yolundaki öncülü, 10-11 yıllık bir sınai çevrimde bazı yılların, bir önceki yıla göre daha küçük bir toplam ürün gösterebileceği ve böylece, bir önceki yıla göre basit yeniden-üretimin bile yer alamayacağı olasılığını dıştalamamakla birlikte, yalnızca kapitalist üretim ile bağdaşmamakla kalmaz. Aynı zamanda, nüfustaki yıllık doğal artış (sayfa 550) dikkate alındığında, basit yeniden-üretim, ancak, bu artışa tekabül eden daha çok sayıda üretken olmayan hizmetlilerin, toplam artı-değeri temsil eden 1.500'den pay alması ölçüsünde gerçekleşebilir. Ne var ki, sermaye birikimi, gerçek kapitalist üretim, bu gibi koşullar altında olanaksızdır. Bu nedenle, kapitalist birikim olgusu, IIs'nin I(d+a)'ya eşit olma olasılığını dıştalar. Bununla birlikte, kapitalist birikimde bile, daha önceki bir dizi üretim dönemleri boyunca birikim süreçlerinin izlediği yol sonucu, IIs yalnızca I(d+a)'ya eşit değil ondan büyük hale de gelebilir. Bu, II'de bir aşırı-üretim demektir ve bu, II'nin sermayesinin bir kısmının I'e aktarılması sonucunu yaratacak olan büyük bir yıkım dışında herhangi başka bir yoldan giderilemez.
      Bu, örneğin tarımda kişinin kendi yetiştirdiği tohumları gene kendisinin kullanmasında olduğu gibi, değişmeyen-sermaye II kendisini yeniden üretse bile I(d+a) ile IIs'nin bağıntısını da değiştirmez. IIs'nin bu kısmı I ile II arasındaki, değişimde Is'nin alındığından daha fazla dikkate alınacak değildir. II'nin ürünlerinin bir kısmı, üretim araçları olarak I'e 'girebilecek durumda olsalar bile, bu, durumu gene de değiştirmez. Bu, I tarafından sağlanan üretim araçlarının bir kısmı ile karşılanır ve toplumsal üretimin iki büyük sınıfı, üretim araçları üreticileri ile tüketim malları üreticileri arasındaki değişimi katıksız ve berrak biçimi içerisinde incelemek istiyorsak, bu kısmın daha baştan her iki taraftan da düşülmesi gereklidir.
      Demek oluyor ki, kapitalist üretim altında I(d+a), IIs'ye eşit olamaz, bir başka deyişle, karşılıklı değişimde bu ikisi birbirini dengeleyemez. Öte yandan, Ia'nın I'deki kapitalistler tarafından gelir olarak harcanan kısmı Ia/x diye alınacak olursa, I(d+a/x), IIs'ye eşit, ondan büyük ya da ondan küçük olabilir. Ama I(d+a/x) daima, II(s+a)'dan, IIa'nın kapitalist sınıf II tarafından her türlü koşulda tüketilmesi gereken kısmı kadar küçük olmak zorundadır.
      Şurası da dikkate alınmalıdır ki, birikimin bu seriminde, değişmeyen-sermayenin değeri, bu sermaye, üretimine yardım ettiği meta-sermayenin değerinin bir kısmı olduğu kadarıyla tamıtamına ortaya konmamıştır. Yeni birikmiş olan değişmeyen-sermayenin sabit kısmı, bu sabit öğelerin farklı niteliklerine göre, meta-sermayeye ancak yavaş yavaş ve dönemsel olarak girer. Bu nedenle, hammaddelerin, yarı-mamul malların vb. metaların üretimine büyük miktarlarda girdikleri durumda, meta-sermayenin (sayfa 551) büyük bir kısmı, döner değişmeyen parçalar ile değişen-sermayenin yerine konulmasından oluşur. (Döner kısımların kendilerine özgü devirleri nedeniyle, konunun bu şekilde sunuluşu gene de benimsenebilir. Bu durumda, döner kısım ile birlikte, sabit sermayenin değerinin buna aktarılan kısmının, yıl boyunca, arzedilen metaların toplam miktarının, değer olarak, yıllık üretime giren tüm sermayeye eşit olmasını sağlayacak kadar sık devrettiği varsayılmıştır.) Ama makine sanayii için, hammadde kullanılmayıp yalnızca yardımcı maddelerin kullanıldığı yerlerde, d'ye eşit emek öğesi, meta-sermaye içinde onun en büyük parçası olarak ortaya çıkmak zorundadır. Kâr oranının hesaplanmasında, sabit kısımların dönemsel olarak ürüne çok ya da az değer aktarmasına bakılmaksızın, artı-değerin toplam sermaye üzerinden hesaplanmış olmasına karşın, değişmeyen-sermayenin sabit kısmı dönemsel olarak yaratılan herhangi bir meta-sermayenin değerinin hesaplanmasına, ancak bunun aşınma ve yıpranma nedeniyle ürüne kattığı ortalama değer ölçüsünde, dahil edilir.


IV. TAMAMLAYICI DÜŞÜNCELER


      II için ilk para kaynağı, IIs'nin bir kısmı ile değişilen altın sanayii I'in d+a'sıdır. Altın üreticisinin d+a'sı, II'ye, yalnızca artı-değeri biriktirmesi ya da onu üretim araçlarına I'e çevirmesi, yani üretimini genişletmesi ölçüsünde girmez. Öte yandan, altın üreticisinin yaptığı para birikimi, sonuçta, genişlemiş bir yeniden-üretime yolaçtığı için, altın üretiminin artı-değerinin gelir olarak harcanmayan bir kısmı, altın üreticisinin ek değişen-sermayesi olarak II'ye geçer ve burada yeni para-yığmaların oluşumunu teşvik eder, ya da doğrudan I'e satış yapmaksızın, I'den satın almayı olanaklı kılacak yeni araçları sağlar. Altın üretiminin bu I(d+a)'sından elde edilen paradan, altının, II'deki bazı üretim kollarının hammadde vb. olarak, kısacası, değişmeyen-sermayesinin yerine konulması için gerekli öğeler olarak, gereksindiği kısmının düşülmesi gerekir. I ile II arasındaki değişimde -gelecekteki genişletilmiş yeniden-üretim amacıyla- para-yığmaların ön oluşumuna ait bir öğe vardır: I için, eğer Ia'nın yalnız bir kısmı, bunu dengeleyen bir alım yapılmaksızın tek taraflı olarak II'ye satılmış ise ve burada ek değişmeyen-sermaye II olarak hizmet ediyorsa; II için, ek değişen-sermaye konusunda I açısından durum aynı olduğunda; ayrıca, I tarafından gelir olarak (sayfa 552) harcanan artı-değerin bir kısmının IIs tarafından kapsanmaması, yani bununla IIa'nın bir kısmının satın alınması ve böylece paraya çevrilmesi halinde. Eğer I(d+a/x), IIs'den büyük ise, IIs'nin kendi basit yeniden-üretimi için I'den, I'in IIa'dan tükettiği metaları yerine koymasına gerek yoktur. II'deki kapitalistlerin kendi aralarındaki değişim -ki bu değişim ancak, IIa'nın karşılıklı bir değişimini içerebilir- alanında ne ölçüde bir para-yığmanın yer alabileceği sorunu ortaya çıkmaktadır. II'deki dolaysız birikimin, IIa'nın bir kısmının doğrudan değişen-sermayeye çevrilmesiyle yer aldığını biliyoruz (tıpkı I'de Ia'nın bir kısmının doğrudan değişmeyen-sermayeye çevrilmesi gibi). II'nin çeşitli işkollarındaki çeşitli yaşlardaki birikim kategorileri ve her işkolundaki bireysel kapitalistler için durum mutatis mutandis,[
4*] aynı I'den gibi açıklanmıştır. Bazıları hâlâ para-yığma aşamasındadır ve satın almaksızın satmaktadır; diğerleri, yeniden-üretimin fiili genişleme noktasındadır ve satmaksızın satın almaktadırlar. Ek değişen para-sermaye, gerçi, başlangıçta ek emek-gücüne yatırılmıştır, ama bu, emekçilerin tüketimine giren ek tüketim mallarının yığılı-para sahiplerinden geçim araçları satın almaktadır. Bu sahiplerden para, kendi yığma oluşumlarına pro rata çıkış noktasına dönmez. Bunlar parayı yığmaktadırlar. (sayfa 553)






Dipnotlar



[1*] Gücül olarak, °bilkuvve. -ç.
[2*] Bu, besbelli ki bir kalem sürçmesidir; beşte-bir olması gerekirdi; ne var ki bu, sonal sonuçları etkilememektedir. -Ed.
[3*] Öteki koşullar aynı kalmak üzere. -ç.
[4*] Gerekli değişiklikler yapıldıktan sonra. .

[57] Buradan başlayarak sonuna kadar, Elyazması VIII. -F.E.
[58] Bu Kitap I'de başka bir açıdan tartışmasını yaptığımız (Kap. XXII, 5, not 64) [Kapital, Birinci Cilt, Yirmidördüncü Bölüm, Beşinci Kesim. s. 627. dipnot 70] James Mill ile S. Bailey arasında sermaye birikimi konusundaki kavgaya, yani büyüklüğünü değiştirmeksizin, sanayi sermayesinin işlemesini genişletme olasılığı ile ilgili kavgaya kökünden bir son vermiştir. Buna ilerde tekrar değineceğiz.



 
 
Sayfa başına gidiş