1865 yılında, "otlak" hanesine 127.470
acre toprak katıldı; bunun başlıca nedeni, "bataklık ve oturulmayan kıraç bölgelerin" 101.543
acre kadar bir azalma göstermesidir. Eğer 1864 ile 1865 yılları arasında bir karşılaştırma yaparsak, hububatta 246.667 quarter'lık bir azalma olduğunu görürüz; bunun 48.999'u buğday, 166.605'i yulaf, 29.892'si arpa vb.'dır. 1865'te patates ekilen topraklarda bir artış olduğu halde, bu üründe, 446.398 ton bir azalma olmuştur. [Bkz: C Tablosu.]
İrlanda'daki nüfus ve tarım ürünlerindeki hareketi gördükten sonra şimdi de, toprakbeyleriyle, büyük çiftçilerin ve sanayi kapitalistlerinin keselerindeki harekete bir gözatacağız. Bu hareketler, gelir vergisindeki yükselme ve alçalmada yansır. Şurasını da anımsatmak gerekir ki, D tablosuna (büyük çiftçilerin dışındaki kârlar), "serbest meslek" kârları, yani, avukat, doktor vb. gibi kimselerin gelirleri de dahildir; ayrıntıları gösterilmeyen C ve E tablolarına, memurların, subayların, rantıyelerin, devlet alacaklılarının vb. kazançları girer.
D TABLOSU
GELİR VERGİSİNE TABİ GELİRLER[193]
(Sterlin Olarak) |
|
1860 |
1861 |
1862 |
1863 |
1864 |
1865 |
A Kategorisi
Toprak rantı |
12.893.829 |
13.003.554 |
13.398.938 |
13.494.091 |
13.470.700 |
13.801.616 |
B Kategorisi
Çiftçi kârları |
2.765.387 |
2.773.644 |
2.937.899 |
2.938.832 |
2.930.874 |
2.946.072 |
D Kategorisi
Sanayi vb. kârları |
4.891.652 |
4.836.203 |
4.858.800 |
4.846.497 |
4.546.147 |
4.850.199 |
Toplam A-E Kategorileri |
22.962.885 |
22.998.394 |
23.597.574 |
23.658.631 |
23.236.298 |
23.930.340 |
D tablosunda, , 1863-1864 arasında yıllık ortalama gelir artışı yalnızca 0,93 olmuştur; oysa aynı dönemde, Büyük Britanya'da, bu, 4,58'dir. Aşağıdaki tablo (büyük çiftçilerinki hariç) 1864 ile 1865 yılları için kârların dağılımını gösteriyor:
E TABLOSU*
D KATEGORİSİ, İRLANDA'DA (60 STERLİNİN ÜZERİNDE)
KÂR GELİRİ[194] |
|
1864 |
1865 |
|
Sterlin |
Kişi |
Sterlin |
Kişi |
Yillik toplam gelir |
4.368.610 |
17.467 |
4.669.979 |
18.081 |
60-100 sterlin arasında yıllık gelir |
238.726 |
5.015 |
222.575 |
4.703 |
Yıllık toplam gelir |
1.979.066 |
11.321 |
2.028.571 |
12.184 |
Yıllık toplam gelirden kalan |
2.150.818 |
1.131 |
2.418.833 |
1.194 |
Bunların bölünüşü
|
1.073.906
1.076.912
430.535
646.377
262.819 |
1.010
121
95
26
3 |
1.097.927
1.320.906
584.458
736.448
274.528 |
1.044
150
122
28
3 |
* Almanca metindeki rakamlara göre değiştirilmiştir. -ç. |
Kapitalist üretimin tamamıyla geliştiği bir sanayi ülkesi olan
(sayfa 717) İngiltere, İrlanda'nın karşılaştığı türden bir nüfus boşalmasıyla herhalde kan kaybından ölmüş olurdu. Ama halen İrlanda, hububat, yün, canlı hayvan, sanayi ve ordusu için asker sağladığı ülkeden geniş bir kanalla ayrılmış ve İngiltere'nin yalnız tarımsal bir bölgesi olmuştur.
İrlanda'daki bu nüfus azalması, toprağın büyük bir kısmını işlenemez duruma getirmiş, tarım üretimini büyük ölçüde azaltmış,
[195] ve hayvancılığa ayrılan çok büyük bölgelere karşın, hayvancılığın bazı kollarında mutlak bir azalmaya, bazılarında ise sürekli gerilemelerle kesintiye uğrayan, sözü edilmeye değmeyecek ilerlemelere yolaçmıştır. Gene de, nüfustaki bu azalmayla birlikte, toprak rantları ile çiftçilerin kârları —bu kârlardaki yükseliş, rantlardaki kadar kararlı olmamakla. Birlikte— yükselmiştir. Bunun nedeni, kolayça anlaşılabilir. Bir yandan, küçük çiftliklerin büyüklere katılması ve ekilebilir toprakların otlak haline getirilmesiyle, toplam ürünün daha büyük bir kısmı artı-ürün haline gelmiştir. Bu artı-ürün, bir parçasını oluşturduğu toplam ürün azaldığı halde, artmıştır. Öte yandan, son 20 yılda ve özellikle bunun son on yılında İngiliz piyasasında, et, yün vb. fiyatlarının yükselmesi sonucu,
(sayfa 718) bu artı-ürünün para değeri, kitlesinden daha büyük bir hızla artmıştır.
Başkalarının emeğiyle birleşerek kendi değerini artırmaksızın, üreticinin bizzat kendisine çalışma ve geçim aracı olarak hizmet eden dağınık üretim araçlarının üretici tarafından tüketilen bir ürünün meta sayılmaması gibi, bunlar da sermaye sayılmazlar. Nüfusun kitlesiyle birlikte tarımda kullanılan üretim araçları kitlesinde de bir azalma olduğu halde, bu alanda kullanılan sermaye miktarındaki büyümenin nedeni, eskiden dağınık olarak bulunan üretim araçlarının bir kısmının şimdi biraraya toplanması ve sermayeye çevrilmesidir.
İrlanda'da tarım dışında, sanayi ve ticarette kullanılan toplam sermaye, son yirmi yılda, yavaş yavaş, büyük ve sürekli dalgalanmalar göstererek birikmiştir; bu yüzden tek tek öğelerinin yoğunlaşması daha hızlı olmuştur. Bununla birlikte, sermayedeki mutlak artışın, küçük olmakla birlikte, azalan nüfusa oranla büyümesi fazla olmuştur.
Öyleyse burada, gözlerimizin önünde ve büyük ölçüde, ortodoks ekonominin, şu ünlü dogmasını desteklemek için arayıp da bulamadığı bir süreç ortaya çıkmıştır: sefalet, mutlak artı-nüfustan ileri gelir, nüfusun azalmasıyla denge yeniden kurulur. Ve bu, 14. yüzyılın ortasında görülen ve maltusçuların göklere çıkardıkları veba salgınından daha önemli bir deneydir. Yalnız işin bir de şu yanı var: eğer bu ezberci öğretmenlerin bönce yorumlarıyla, 14. yüzyılın ölçütleri, 19. yüzyılın üretim ve nüfus ilişkilerine uygulanacak olursa, veba ve beraberinde getirdiği insan kırımının, kanalın bu tarafında, İngiltere'de tarımsal nüfusun kölelikten kurtulmasını ve zenginleşmesini sağladığı halde, öte yanda, Fransa'da daha büyük bir köleliğe ve sefalete yolaçtığını bu saf kişiIer farketmemişler demektir.
[196]
İrlanda'daki 1846 kıtlığı, bir milyondan fazla insan öldürdü, ama bu ölenler yalnızca fakir fukaraydı. Ülkenin zenginliğine en küçük bir zararı dokunmadı. Bunu izleyen ve hâlâ da artarak sürüp giden 20 yıllık göç, örneğin Otuz Yıl Savaşlarındaki gibi,
(sayfa 719) insanlar ile birlikte üretim araçlarını da yoketmedi. İrlanda dehası, sefalet sahnesinden binlerce mil ötede yoksul halkı yeniden canlandırma konusunda hiç görülmemiş bir yol buldu. Birleşik Devletler'e yerleşen sürgünler, geride kalanlara yol masrafları için her yıl topluca paralar yolluyorlardı. Bu yıl göç eden her topluluk, ertesi yıl, ardından başka bir topluluğu sürüklüyordu. Böylece, İrlanda'ya herhangi bir harcamaya malolmak şöyle dursun, bu göçler, ihracat işlerinde kârlı bir dal oluşturuyordu. Ensonu, bu, nüfusta geçici bir boşluk yaratmakla kalmayıp, her yıl doğumla yeri doldurulanlardan daha fazlasını alıp götüren, ve böylece mutlak nüfus düzeyini yıldan yıla düşüren sistemli bir süreçti.
[197]
Geride kalan ve artı-nüfustan kurtulan İrlandalı emekçiler için bunun sonuçları ne olmuştu? Nispi artı-nüfus 1846'da neyse, bugün de oydu, ücretler gene öyle düşüktü, emekçiler daha da fazla eziliyorlardı ve sefalet, ülkeyi yeni yeni bunalımlara doğru itiyordu. Gerçekler çok basitti. Tarımda devrim, göçle aynı hızla yürümüştü. Nispi artı-nüfus üretimi, nüfustaki mutlak azalmadan daha hızlı ilerlemişti. C tablosuna bir gözatmak, ekilebilir toprakların otlak haline gelmesinin, İrlanda'da İngiltere'den daha hızlı olduğunu göstermektedir. İngiltere'de yeşil bitkilerin ekimi, hayvancılıkla birlikte artmakta, İrlanda'da azalmaktadır. Daha önce ekilen büyük toprak parçaları, ya boş duruyor ya da otlak haline gelmiş, eskiden yararlanılmayan çorak arazi ile turbaların büyük kısmı, hayvan yetistiriciliğinin genişletilmesinde kullanılmaya başlanmış. Küçük ve orta çiftçiler —100
acre'dan fazla toprak işlemeyenlerin hepsini bunlar arasında sayıyorum— tüm çiftçi sayısının hâlâ 8/10'ini oluşturmaktadır.
[198] Bunlar birbiri ardına ve daha önce bilinmeyen bir güçle, büyük sermayenin yönetimindeki tarımın rekabeti altında eziliyorlar ve bu nedenle de sürekli olarak, ücretli emekçi sınıfın saflarına katılacak yeni adaylar haline geliyorlardi. İrlanda'nın tek büyük sanayi kolu olan keten manüfaktürü nispeten az yetişkin erkeğe gereksinme gösteriyor ve 1861-1866 yıllarında pamuk fiyatlarındaki yükselmeden beri genişlediği halde, nüfusun ancak pek önemsiz bir kısmına iş sağlıyordu. Diğer bütün büyük modern sanayiler gibi kendi alanında, bünyesine aldığı insan kitlesinde mutlak bir artış olduğu halde,
(sayfa 720) kesintisiz dalgalanmalar gösteren, sürekli nispi artı-nüfus üretiyordu. Tarımsal nüfusun sefaleti, işçi orduları çoğunlukla ülke yüzeyine dağılmış dev gömlek fabrikalarının üzerinde yükseldiği temeli oluşturuyorlardı. Burada tekrar, yukarda ev sanayiinde anlatılan, düşük ücret ve aşırı çalıştırma yöntemiyle, emekçi fazlalığı yaratmak için bulunan sistemle karşı karşıya geliyoruz. Ensonu, burada, nüfus azalışı, kapitalist üretimin tam olarak gelişmiş olduğu bir ülkede yaratılabileceği gibi yıkıcı bir sonuç vermemekle birlikte, iç pazar üzerinde sürekli bir tepki göstermekten de geri kalmıyor. Göçün yolaçtığı boşluk, yalnız yerel emek talebini sınırlandırmakla kalmıyor, küçük esnafın, zanaatçıların ve genellikle küçük tüccarların kazançlarını da sınırlandırmış oluyor. E tablosunda, 60 ile 100 sterlin arasındaki gelirlerde görülen azalmanın nedeni de, işte bu oluyor.
İrlanda'daki tarım emekçilerinin durumu hakkında açık bir beyan, İrlanda Yoksul Yasası denetmenlerinin raporlarında (1870) bulunabilir.
[199] Süngü gücü ve bazan açık, bazan gizli bir kuşatma durumu ile varlığını ancak sürdürebilen bir hükümetin memurları olarak, İngiltere'deki meslektaşlarının kaçındıkları konularda dillerine her şekilde dikkat etmek zorundadırlar. Buna karşın, gene de, hükümetlerin hayal içinde oyalanmasını istemezler. Bunlara göre, ülkede ücret oranı hâlâ düşük olmakla birlikte, son 20 yılda yüzde 50-60 artmış bulunuyor ve şimdi haftada ortalama 6 şilin ile 9 şilin arasındadır. Ne var ki, bu görünüşteki yükselişin ardında, ücretlerde gerçek bir düşüş gizlidir, çünkü gerekli geçim araçlarının fiyatlarında bu arada meydana gelen yükselmelerle hiç bir uygunluk göstermemektedir. Bunun kanıtı, İrlanda'daki bir işevinin resmi hesaplarından alınan şu sayılardır.
ADAM BAŞINA HAFTALIK ORTALAMA GEÇİM MASRAFLARI |
Yıllar |
Beslenme Giderleri |
Giyinme Giderleri |
Toplam |
29 Eylül 1849'da sona eren bir yıl |
1 ş. 3¼
p. |
3 p. |
1 ş. 6¼
p. |
29 Eylül 1869'da sona eren bir yıl |
2 ş. 7 ¼
p. |
6 p. |
3 ş. 1¼
p. |
Gerekli geçim araçlarının fiyatı, bu durumda, 20 yıl
(sayfa 721) öncesine göre hemen hemen iki katı, giyecek fiyatları ise tam iki katıdır.
Bu oransızlık bir yana bırakılsa bile, yalnızca altınla ifade edilen ücret oranlarının karşılaştırılması, doğru olmaktan uzak bir sonuç verecektir. Kıtlıktan önce, tarımda, ücretlerin çoğunluğu aynî, ancak çok az bir kısmı para olarak ödenirdi; oysa bugün para olarak ödeme kuraldır. Bundan, gerçek ücret miktarı ne olursa olsun, para oranının yükselmesi gerektiği sonucu çıkar. "Kıtlıktan önce, emekçi, bir kulübe ile ... bir rood ya da yarım veya bir
acre toprak ile ... patates yetiştirmek için gerekli şeylerden yararlanırdı. Domuz ve kümes hayvanı besleyebilirdi..... Şimdi ekmeğini bile satınalmak durumunda; domuz ya da tavuk besleyecek artığı olmadığı için, domuz, tavuk ya da yumurta satarak bir kazanç da sağlayamıyor."
[200] Aslında eskiden, tarım emekçileri, küçük çiftçilerin en küçüğünden başka bir şey değildi ve çoğu zaman iş bulabildikleri orta ve büyük çiftliklerin bir tür artçılarıydı. Ancak 1846 felaketinden beri, tamamen ücretli emekçiler sınıfının bir parçasını, kendilerine ücret ödeyen patronlarla yalnız parasal ilişkileri oları özel bir sınıfı oluşturdular.
Bunların 1846'daki konut durumlarını biliyoruz. O zamandan beri bu koşullar daha da kötüleşti. Tarım emekçilerinin, sayıları günden güne azalan bir kısmı, hâlâ, çiftçilerden kiralanan aşırı kalabalık kulübelerde oturuyorlar ve bunların iğrençliği, bizim daha önceden bildiğimiz İngiliz tarım emekçilerininkinden çok daha fazla. Ve bu yargı, Ulster'in bazı mahalleleri dışında, güneyde, Cork Limerick, Kilkenny vb. kontlukları, doğuda, Wicklow, Wexford, vb. İrlanda'nın orta kesiminde King's ve Queen's County, Dublin vb., batıda, Sligo, Roscommon, Mayo, Galway, vb. için genellikle geçerlidir. Bir denetmen, "tarım emekçilerinin kulübeleri" diye feryat ediyor, "hıristiyanlık ve bu ülke uygarlığı için yüzkarasıdır".
[201] Bu inlerin, emekçiler bakımından çekiciliğini artırmak için, çok eski zamanlardan beri bunlara ait bulunan toprak parçalarına sistemli bir şekilde elkonuldu. "Toprakbeyleri ile bunların adamları tarafından mahkum edildikleri bu kötü davranışlar, bunun bilincine varan emekçilerde ... kendilerine bir tür aşağı ırk muamelesi yapanlara karşı ... düşmanlık ve kin duyguları yarattı."
[202]
Tarımsal devrimin ilk işi, tarlalar üzerinde bulunan kulübelerin
(sayfa 722) yıkılması oldu. Bu, çok geniş ölçüde ve sanki yüksek bir yerden alınan emre uyuluyormuş gibi yapıldı. Böylece emekçilerin çoğu köylerde ve kasabalarda sığınak aramak zorunda kaldılar. En kötü kenar mahallelerin tavan aralarına, bodrumlarına ve köşe-bucağına çöp yığını gibi fırlatılıp atılmışlardı. Böylece, ulusal önyargılarla dolu İngilizlerin de tanıklık ettikleri gibi, aile ocağına aşırı bağlılıkları, aile yaşamlarındaki kalenderce neşe ve temizlikleriyle tanınan binlerce İrlandalı aile, kendilerini birdenbire günah ve kötülüğün kucağında buldular. Erkekler, şimdi, çevredeki çiftliklerde iş aramak zorunda kalıyorlar ve ancak günlük iş bulabildikleri için en düşük ücretle çalıştırılıyorlardı. Bu nedenle, "bazan işe gidip-gelmek için uzun bir yolu yaya yürüyorlar, sırsıklam oluyorlar, büyük sıkıntı çekiyorlar ve sonu gelmeyen hastalık ve yokluk içine düşüyorlardı".
[203]
"Kentler her yıl, kırsal kesimin artı-emek saydığı nüfusu kabul etmek durumundaydı";
[204] ve insanlar, "hâlâ kentler ile köylerde emek fazlası bulunmasına karşılık, bazı kırsal yerlerde emek kıtlığı ya da böyle bir tehlikenin olmasına şaşıyorlardı".
[205] Gerçekte bu gereksinme, yalnız "hasat zamanında ya da ilkyazda ya da tarımsal çalışmaların arttığı bu gibi zamanlarda kendisini gösteriyor, yılın geri kalan zamanlarında birçok emekçi boş kalıyordu."
[206] "Başlıca ürün olan patatesin, ekim ayında başlayıp, gelecek ilkyaza kadar süren sökümü dışında ... bunlara iş yoktu."
[207] Ve ayrıca, bu hızlı çalışma dönemlerinde bile, "gün kaybına ve her türden iş kesintisine uğruyorlardı".
[208]
Tarımsal devrimin bu sonuçları, yani ekilebilir toprakların otlak haline getirilmesi, makine kullanımı, emek-gücünden büyük tasarruf sağlama vb., aldıkları rantları yabancı ülkelerde harcayacak yerde, İrlanda'daki kendi malikanelerinde oturma alçakgönüllülüğünü gösteren örnek toprakbeyleri yüzünden daha da yoğunlaşıp artmıştır. Arz ve talep yasasının bozulmaması için, bu beyler, "emekçiye dlan gereksinmelerini, neredeyse tamamının ... toprakbeyinin istediği anda ve o günlerde, sıradan bir emekçiye ödenen ücretin epeyce altında bir ücretle çalışmak zorunda olan
(sayfa 723) kendi küçük kiracılarından karşılıyorlar ve bu emekçilerin, ekim ve hasat gibi kritik dönemlerde kendi işlerini ihmal etme durumunda kalmaları sonucu uğradıkları zarar ve ziyanı hiç hesaba katmıyorlardı.".
[209]
İş güvensizliği ve düzensizliği, sık sık ve uzun süreli işsizlik, nispi artı-nüfusun bütün bu belirtileri, işte böylece Yoksul Yasası dairesinin raporlarında, tarım proletaryasının içinde bulunduğu güçlükler olarak yer alıyordu. İngiliz tarım proletaryasında da benzer görünümlerle karşılaştığımız anımsanacaktır. Ama şu farkla ki, bir sanayi ülkesi olan İngiltere'de, sınai yedek emek-gücü kırsal bölgelerden devşirilir, oysa bir tarım ülkesi olan İrlanda'da, tarımsal yedek emek-gücü kırlardan kovularak kasaba ve kentlere sığınan tarım emekçilerinden devşirilir. Bunların ilkinde, tarım alanındaki fazlalıklar fabrika işçisi olurlar, ikincisinde, kentlere sürülmüş olanlar buralarda ücretler üzerinde bir baskı aracı olmakla birlikte, tarim emekçisi olarak kalırlar ve köylere sık sık iş aramak ve çalışmak için dönerler.
Resmi denetmenler, tarım emekçilerinin maddi durumlarını şöyle özetliyorlar: "Çok idareli bir yaşam sürdükleri halde, ücretleri, ailelerinin yiyecek gereksinmesi ile kiranın ödenmesine kıtı kıtına yetmekte, kendisinin, karısının ve çocuklarının giyinebilmesi için başka kaynaklara başvurmaktadırlar. ... Bu kulübelerin havası, öteki yoksunluklar ile birlikte, bu sınıfı, vereme ve tifüse karşı özellikle güçsüz durumda birakmaktadır."
[210] Bu durumda, denetmenlerin ortak ifadelerine göre, bu sınıfın safları arasında koyu bir hoşnutsuzluk egemen olmasına, geçmişin özlemi içersinde yaşayıp, bugünü lanetlemelerine ve gelecekten umutlarını kesmelelerine, kendilerini, "kışkırtıcıların kötü etkilerine kaptırmalarına", kafalarına tek bir sabit fikrin, Amerika'ya göç etme düşüncesinin yerleşmesine şaşmamak gerekir. Malthus'un her derde deva nüfus azalmasının, yeşil Erin'de [İrlanda. -ç.] yarattığı bolluk ülkesi işte budur.
İrlandalı fabrika işçisinin sürdüğü mutlu yaşamı bir örnek bize gösterecektir: İngiliz fabrika denetmeni Robert Baker, "Kuzey İrlanda'ya yaptığım son gezimde" diyor, "İrlandalı kalifiye bir işçinin, çocuklarının eğitimi için şöyle bir çaba içersinde bulunduğuna tanık oldum. Onun sözlerini burada yinelememin başlıca nedeni,
(sayfa 724) hepsini kendi ağzından dinlemiş olmamdır. Manchester pazarında satılan malların yapımında çalıştırıldığını söylersem, gerçekten kalifiye bir işçi olduğu daha iyi anlaşılır. Johnson: —'Pazartesi gününden cuma gününe kadar, sabah 6'dan gece 11'e kadar çalışırım. Cumartesileri akşam 6'da işten çıkarız, (yemek ve dinlenme için) üç saatimiz vardır. Hepsi beş çocuğum var. Bu işte haftalık kazancım haftada 10 şilin 6 penidir; karım da burada çalışır ve haftada 5 şilin alır. Oniki yaşındaki büyük kızım evi yönetir, yemeği pişirir, bütün işleri o görür. Küçükleri okula o hazırlar. Evin önünden geçen bir kız, sabah beşbucukta beni uyandırır. Karım da kalkar ve birlike çıkarız. İşe gelmeden önce bir şey (yiyemeyiz). Oniki yaşındaki kız, bütün gün küçüklere bakar, biz saat sekizde kahvaltı zamanına kadar bir şey yemeyiz. Sekizde eve gideriz. Haftada bir kez çay içeriz, diğer günler olanaklarımıza göre ya yulaf unu, ya da mısır unu ile yapılmış bulamaç içeriz. Kışın, mısır ununa biraz şeker, biraz su katarız. Yazın, ufacık bahçemize ektiğimiz patatesleri yeriz, bunlar bitince de gene bulamaca devam. Bazan elimize geçerse biraz süt içeriz. Bütün yıl boyunca, pazar günü de, haftanın öteki günleri de bu böyle sürer gider. Geceleri işim bitince daima çok yorgun olurum. Bazan sığır eti de gördüğümüz olur, ama pek seyrek. Çocuklarımizdan üçü okula gider, haftada herbirisi için 1 peni ödüyoruz. Haftalık kiramız 9 peni. Yakmak için turba kömürüne iki haftada bir en az 1 şilin 6 peni ödüyoruz.'"
[211] İşte İrlanda'da ücretler, işte İrlanda'da yaşam!
Aslında, İrlanda'daki sefalet, İngiltere'de gene günün konusu. 1866 yılının sonu ile 1867 yılının başında İrlanda'nın büyük toprak sahiplerinden Lord Dufferin, bu duruma The Times gazetesinde bir çare buldu. "
Wie menschlich von solch' grossem Herrn!"
[14*]
E tablosunda, 1864 yılında, 4.368.610 sterlinlik toplam kârın yalnız 262.819 sterlinini, üç büyük artı-değer yapımcısının cebe indirdiğini gördük; oysa 1865'te, 4.669.979 sterlinlik toplam kârın 274.528 sterlinini gene aynı üç "perhiz" hokkabazı cebe indirdi; 1864'te 26 artı-değer yapımcısı 646.377 sterline; 1865'te 28 artı-değer yapımcısı 736.448 sterline; 1864'te 121 artı-değer yapımcısı 1.076.912 sterline; 1865'te 150 artı-değer yapımcısı 1.320.906; 1864'te 1.131 yapımcı 2.150.818 sterline, yani neredeyse toplam yıllık kârın yarısına; 1865'te, 1.194 artı-değer yapımcısı 2.418.833 sterline,
(sayfa 725) yani toplam yıllık kârın yarısından fazlasına ulaşmış bulunuyorlardı. Ama, İngiltere, İskoçya ve İrlanda'da bir avuç büyük toprak sahibinin, toprağın sağladığı yıllık gelirden aldıkları aslan payı o kadar korkunçtur ki, İngiliz devletine yaraşır bilgelikle, kâr dağılımında olduğu gibi toprak rantlarının dağılımı konusunda da aynı istatistiki bilgileri çevreye yaymanın uygun düşmeyeceği sonucuna varmışlardır. Lord Dufferin de işte bu büyük toprak sahiplerinden birisi. Bu toprak rantları ile kârların "aşırı" olduğunu düşünmek, ya da aşırı zenginliğin, halkın aşırı sefaleti ile ilişkili olduğunu sanmak, kuşkusuz, "kötü niyetli" olduğu kadar "yanlış" bir düşüncedir de. Lord Dufferin olgulara değiniyor; İrlanda'da nüfus azaldıkça, toprak rantları kabarıyor; nüfusun azalması, büyük toprak sahiplerinin yararına olduğu için toprağın da yararına ve dolayısıyla toprağın yalnızca tamamlayıcı bir parçası olan halkın da yararına oluyor. Ve bunlara dayanarak, İrlanda'nın hâlâ daha çok kalabalık bir nüfusa sahip bulunduğunu, göç akımının istenilen hıza henüz ulaşmadığını ilân ediyor. Tam mutluluğa ulaşması için, İrlanda'nın, bir milyon emekçi halkın en az üçte-birinden kurtulması gerekir. Bütün bunlarda, sakın, bu şairane Lord'un, hastası iyileşmedikçe daima kan aldıran ve hastalıkla birlikte hastada kan tükenene kadar bu işe devam eden Sangrado okulu hekimlerine benzediği sonucunu çıkartmayın. Lord Dufferin, iki milyon yerine yalnızca bir milyonun üçte-biri kadar bir kan alma talebinde bulunuyor; gerçekten de bunlardan kurtulmaksızın İrlanda'nın altın çağı gerçekleşemez. Bunun kanıtı da hazır.
(sayfa 726)
1864'TE İRLANDA'DA ÇİFTLİKLERİN SAYISI VE GENİŞLİĞİ[212] |
(1) 1 acre'i geçmeyenler |
(2) 1-5 acre arasında |
(3) 5-15 acre arasında |
(4) 15- 30 acre arasında |
Sayı |
acre |
Sayı |
acre |
Sayı |
acre |
Sayı |
acre |
48.653 |
25.394 |
82.037 |
238.916 |
76.368 |
1.836.310 |
136.578 |
3.051.343 |
|
(5) 30-50 acre arasında |
(6) 50-100 acre arasında |
(7) 100 acre'dan fazla |
(8) Toplam |
Sayı |
acre |
Sayı |
acre |
Sayı |
acre |
acre |
71.961 |
2.906.274 |
54.247 |
3.983.880 |
31.927 |
8.227.807 |
20.319.924 |
1851-1861 arasındaki merkezileşme, ilk üç kalegoriye girenleri, yani 1
acre'ın altındakilerdein ve 15
acre'a kadar olan çiftlikleri yoketti. Her şeyden önce, bunların yokolması gerekiyordu. Böylece, ortaya, 307.058 "fazla" çiftçi çıkar, ve en düşük ortalama 4 kişilik aile hesaba katılırsa bu sayı 1.228.232 kişiye ulaşır. Çok abartmalı bir varsayımla, tarımsal devrimin tamamlanmasından sonra bunların dörtte-birinin yeniden iş bulabileceği kabul edilse bile,. geriye, göç edecek 921.174 kişi kalır. 4, 5 ve 6 kategorileri, 15-100
acre arası çiftlikler, İngiltere'de uzun süredir bilindiği gibi kapitalist biçimde tahıl üretimi için çok küçük, koyunculuk için ise kaybolmak üzere olan miktarlardır. Önceki varsayıma göre, göç etmek üzere ortaya 788.761 kişi daha çıkıyor ve toplam 1.709.532 oluyor. Ve iştah, yedikçe açıldığına göre, büyük toprak sahipleri, çok geçmeden 3,5 milyonluk İrlanda'nın gene sefil olduğunu ve bu sefaletin nedeninin de aşırı nüfus olduğunu keşfedeceklerdir. Demek ki, nüfus seyrekleşmesinin daha da devam etmesi gerekiyor; böylece bu ülke, gerçek yazgısı dlan, İngiliz koyun otlağı ve sığır merası olma durumuna ulaşmış bulunacaktır.
[213]
Bu berbat dünyadaki bütün iyi şeyler gibi, bu kârlı
(sayfa 727) yöntemin de kendi engelleri vardır. İrlanda'da toprak rantı birikimiyle birlikte, Amerika'da İrlandalı birikim atbaşı gider, koyun ve öküz tarafından yurdundan atılan İrlandalı, okyanusun öbür kıyısında bir
Fenian[15*] olarak ortaya çıkar ve ihtiyar denizler kraliçesinin karşısında, genç Cumhuriyet, gittikçe tehdidini artıran bir dev gibi yükselir:
Acerba fata Romanos agunt
Scelusque fraternae necis.[16*]
(sayfa 728)
Dipnotlar
[102] Tenth Report of the Commissioners of H. M's Inland Revenue, Lond. 1866, s. 38.
[103] Ibidem.
[104] Bu rakamlar karşılaştırma için yeterlidir, ama mutlak olarak alınırsa hatalıdır, çünkü yılda belki de 100 milyon sterlinlik bir gelir beyan dışı kalmaktadır. İç gelirler yetkiIileri, özellikle ticaret ve sanayi sınıflarının sistemli vergi kaçakçılığı konusundaki şikayetlerini bütün raporlarında yinelemektedirler. Örneğin, "Bir anonim şirket, vergilenebilir kâr olarak 6.000 sterlin göstermişti, hesap uzmanı, bu miktarı 88.000 sterline yükseltti ve sonunda vergi bu miktar üzerinden alındı. 190.000 sterlin kâr gösteren başka bir şirket, sonunda gerçek kârın 250.000 sterlin olduğunu kabul etmek zorunda kaldı." (
Ibid., s. 42.)
[105] Census etc.,
l.c., s. 29. John Bright'in İngiltere topraklarının yarısının 150, İskoçya topraklarının yarısının 12 büyük toprak sahibinin elinde bulunduğu iddiası hiç bir zaman çürütülememiştir.
[106] Fourth Report etc., of Indland Revenue, Lond. 1860. s. 17.
[107] Bunlar, yasanin tanıdığı bazı indirimlerden sonra net gelirlerdir.
[108] Şu anda, 1867 Martında Hindistan ve Çin pazarları, İngiliz pamuklu dokuma fabrikatörlerinin yaptıkları ihracatla tekrar aşırı dolu durumdadır. 1866 yılında, pamuklu dokuma işçileri arasında yüzde 5 ücret indirimi yapılmıştır. 1867'de buna benzer bir indirim yüzünden, Preston'da 20.000 işçi greve gitti. [
Dördüncü Almanca baskıya ek. — Bu, hemen bunun ardından patlak veren bunalımın ilk perdesiydi. -
F.E.]
[109] Census etc.. l.c., s. 11.
[110] Gladstone'un Avam Kamarasında 13 Şubat 1843 tarihinde yaptığı konuşma. 14 Şubat 1843 tarihli
Times gazetesi: "Bu ülkenin toplumsal durumunun, her türlü yadsınmanın ötesinde çok hüzün verici bir görünüşü de, şu anda, halkın tüketim gücünde bir azalma olduğu ve yoksulluk iIe sıkıntının yarattığı baskı arttığı halde, aynı zamanda, üst-sınıflarda sürekli bir servet birikimi görülmekte, yaşam tarzlarında lüks daha büyük bir yer tutmakta, zevk ve eğlence olanakları artmaktadır." (Hansard. 13 Şubat.)
[111] "From 1842 to 1852 the taxable income of the country increased by 6 per cent.. In the 8 years from 1853 to 1861, it had increased from the basis taken in 1853, 20 per cent! The fact is so astonishing as to be almost incredible ... this intoxicating augrnentation of wealth and power ... entirely confined to classes of property ... must be of indirect benefit to the labouring population, because it cheapens the commodities of general consumption — while the rich have been growing richer, the poor have been growing less poor! at any rate, whether the extremes of poverty are less, I do notpresume to say." (Gladstone'un Avam Kamarasında 16 Nisan 1863'te yaptığı konuşma.
Morning Star, 17
th April.)
[112] Mavi kitaptaki resmi rakamlara bakınız:
Miscellaneous Statistics of the United Kingdom, Kısım VI, London 189, s. 260-273, passim. Yetimevlerine ait istatistikler yerine, Kraliyet ailesinin çocukları için öngörülen çeyize ait saray kayıtları da aynı işi görebilirdi. Geçim araçlarının ateş pahası olduğunu belirtmeyi de bu belgelerde hiç ihmal etmezler.
[113] Gladstone'un, Avam Kamarasında 7 Nisan 1864'te yaptığı konuşmanın Hansard'da çikan şekli şöyle: "Ve genellikle insan yaşamı birçok durumda, varolma savaşımından ibarettir." Gladstone'un 1863 ve 1864 bütçe konuşmalarındaki devamlı apaçık çelişkileri bir İngiliz yazarı, Bolieau'dan aldığı şu dizelerle nitelendirmiştir:
"
Voila l'homme en effet. Il va du blanc au noir.
Il condamne au matin ses sentiments du soir.
Importun à tout autre, à soi même incommode,
Il change à tous moments d'esprit comme de mode."
"İşte insan gerçekte. Aktan karaya gider.
Akşam duygularını şafakta mahkum eder.
Başkasını bıktırır, kendisini bezdirir.
Moda gibi durmadan fikrini değiştirir."]
([H. Roy,]
The Theory of Exchanges etc., London 1864, s. 135 ['te anılıyor].)
[114] H. Fawcett,
l.c., s. 67, 82. Emekçilerin bakkallara gittikçe bağlanmalarına gelince, bu çalışmalarında sık sık ortaya çıkan dalgalanmalar ve kesilmelerin sonucudur.
[115] Gal, burada daima İngiltere'ye katılmıştır.
[116] Adam Smith zamanından beri kaydedilen ilerlemelere, onun "işevi" sözcüğünü hâlâ arasıra "işyeri" ile eşanlamda kullanıyor olması özel bir ışık tutmaktadır; örneğin, yapıtında işbölümü konusundaki kısımın başlangıcı şöyledir: "Farklı işkollarında çalıştırılanlar sık sık aynı işevinde toplanabilirler."
[117] Public Health, Sixth Report, 1884, s. 13.
[118] l.c., s. 17
[119] l.c., s. 13
[120] l.c., Appendix, s. 232.
[121] l.c., s. 232, 233.
[122] l.c., s. 14, 15.
[123] "Kişi hakları başka hiç bir yerde mülkiyet haklarına, emekçi sınıfın barınma konusunda olduğu kadar açıkça ve utanmazca feda edilmemiştir. Her kente, insanların kurban edildiği bir yer; binlerce insanın hırs ve tamah tanrısına kurban edildiği kanlı bir tapınak gözüyle bakılabilir." S. Laing,
l.c., s. 150.
[124] Public Health, Eighth Report, 1866, s. 14. not.
[125] l.c., s. 89. Sömürgelerdeki çocuklarla ilgili olarak Dr. Hunter şöyle diyor: "Yoksulların, birbiri üzerine yığılmış kalabalıklar halinde yaşadıkları bu çağdan önce, çocukların nasıl yetiştirildiklerini bize anlatabilecek insanlar artık sağ değiller; şu anda, 'tehlikeli sınıflar' olarak gelecekteki uygulamalarına hazırlık olmak üzere eğimlerini, gece yarısına kadar, her yaştan, yarı-açık, sarhoş, küfürbaz ve kavgacı insanlarla birarada oturarak tamamlayan çocukların, bu ülkede belki de daha önce bir eşine raslanmayan koşullar altında bugünkü yetişme tarzlarından, gelecekte kendilerinden neler beklenebileceğini bize söyleyebilecek kimse, herhalde cüratkar bir kâhin saymak gerekirdi." (
l.c., s. 56.)
[126] l.c., s. 62.
[127] Report of the Officer of Health of St. Martın's-
in-
the Fields, 1865.
[128] Public Health, Eighth Report, 1866, s. 91.
[129] l.c.. s. 88.
[130] l.c., s. 88.
[131] l.c., s. 89.
[132] l.c., s. 55 ve 56.
[133] l.c., s. 149.
[134] l.c.. s. 50.
[135] Şirketin Bradford'a ait listesi:
E v l e r |
Vulcan Street, n° 122 |
1 oda |
16 |
kişi |
Lumley Street, n°13 |
1 oda |
11 |
kişi |
Bower Street n° 41 |
1 oda |
11 |
kişi |
Porkland Street, n° 112 |
1 oda |
10 |
kişi |
Hardy Street, n°17 |
1 oda |
10 |
kişi |
North Street, n° 18 |
1 oda |
16 |
kişi |
North Street, n° 17 |
1 oda |
13 |
kişi |
Wymer Street, n° 19 |
1 oda |
8 |
yetişkin |
Jowett Street, n° 56 |
1 oda |
12 |
kişi |
George Street, n° 150 |
1 oda |
3 |
kişi |
Rifle Court, Marygate n° 11 |
1 oda |
11 |
kişi |
Marshall Street, n° 28 |
1 oda |
10 |
kişi |
Marshall Street, n° 49 |
3 oda |
3 |
aile |
George Street, n° 128 |
1 oda |
18 |
kişi |
George Street, n° 130 |
1 oda |
16 |
kişi |
Edward Street, n° 4 |
1 oda |
17 |
kişi |
George Street, n° 49 |
1 oda |
2 |
aile |
York Street, n° 34 |
1 oda |
2 |
aile |
Salt Pie Street (bottom) |
2 oda |
26 |
kişi |
B o d r u m l a r |
Regent Square |
1 bodrum |
8 |
kişi |
Acre Street |
1 bodrum |
7 |
kişi |
33 Roberts Court |
1 bodrum |
7 |
kişi |
Back Pratt Street, mangalcı dükkanı olarak kullanılar |
1 bodrum
|
7
|
kişi |
27 Ebenezer Street
|
1 bodrum
|
6
|
kişi (18'in üstünde erkek yok) |
|
l.c., s. 111. |
[136] l.c., s. 114.
[137] l.c., s. 50.
[138] Public Health, Seventh Report, Lond. 1865, s. 18.
[139] l. c., s. 165.
[140] l.c., s. 18. not. — Chapel-en-le-Frith-Union, yardım memuru, genel yazmana şunları bildiriyordu: "Doveholes'da, büyük bir kireç ve kil tepesinin yamaçlarına küçük mağaralar açıldı; bu mağaracıklar, çevrede yapilmakta olan demiryollarında çalışan emekçiler ve diğerleri için barınak olarak kullanılıyor. Mağaralar küçük ve nemli, pislik ve bulaşık suları için kanal olmadığı gibi, helaları da yok: tepedeki baca deliğinden başka hava alacak yeri de bulunmamakta. Bu eksiklikler sonucu bir süredir çiçek hastalığı salgın hale gelmiş olup, bu,
mağara sakinleri arasında ölümlere yolaçmaktadır." (
l.c., not 2.)
[141] Dördüncü Kısmın sonunda verilen ayrıntılar, özellikle kömür madenlerindeki işçilere aittir. Diğer madenlerdeki daha kötü koşullar hakkında, 1864 tarihli Krallık Komisyonunun büyük bir dikkatle hazırlanmış raporuna bakınız.
[142] l.c.. s.,180, 182.
[143] l.c., s. 515, 517.
[144] l.c., s. 16.
[145] "Londra'da fakir fukaranın toptan açlıktan kırılması. ... Son birkaç gün içinde Londra'nın duvarlarına, üzerterinde aşağıdaki dikkati çekici bildiriler yazılı büyük kağıtlar yapıştırıldı: 'Semiz öküzler! Açlıktan kırılan insanlar! Açlıktan kırılan insanlar sefil inlerinde, ölüme ve çürümeye terkedilirken sırça köşklerinden inen semiz öküzler, zenginleri doyurmak için lüks kâşhanelerin yolunu tuttular.' Bu uğursuz süzleri taşıyan ilânlar, belli aralıklarla yapıştırılıyordu. Bunların üzerleri boyanır ya da kazınır kazınmaz, aynı yere ya da aynı derecede göze çarpan bir başka yere yenileri konuyordu ... bu ... Fransız halkını 1789 olaylarına hazırlayan gizli devrimci örgütlerden birini ammsatıyor. ... İngiliz işçilerinin, karıları ve çocukları ile soğuk ve açlıktan can verdikleri şu anda, milyonlarca İngiliz altını —İngiliz emeğinin ürünleri— Rusya'da, İspanya'da, İtalya'da ve diğer dış girişimlere yatırılmış bulunuyor." —
Reynolds' Newspaper, January 20
th, 1867.
[145a] Ducpétiaux,
l.c., s. 151, 154, 155, 156.
[146] James E. Thorold Rogers, Prof. of Polit. Econ., in the University of Oxford,
A History of Agriculture and Prices in England, Oxford 1866, v. I, s. 690. Sabırlı ve gayretli bir çalışmanın ürünü olan bu yapıt, şimdiye kadar yayınlanan iki cildinde, yalnız 1259 ile 1400 yılları arasındaki dönemi kapsıyor. İkinci cilt yalnızca istatistikleri içeriyor. Bu yapıt, o zamana ait elimizde bulunan tek otantik "
History of Prices" ["Fiyat Tarihi"]'dir.
[147] Reasons for the Late Increase of the Poor-
Rates: or, a comparative view of the prices of labour and provisions, Lond. 1777, s. 5, 11.
[148] Dr. Richard Price,
Observations on Reversionary Payments, 6. ed., By W. Morgan, Lond. 1803, v. II, s. 158, 159. Price, 159. sayfada şuna işaret ediyor: "Bugün, emek-gücünün nominal fiyatı, 1514 yılına göre aşağı yukarı dört ya da en çok beş katı fazladır. Oysa, buğdayın fiyatı yedi katı, etin ve giyim eşyasının fiyatları onbeş katı kadar yükselmiştir. Bu nedenle, emeğin fiyatı, geçim giderlerindeki artışla orantılı olarak yükselmiş olsa bile, bu giderlerdeki artış ile aradaki orantı yarı yarıya bile değildir."
[149] Barton,
l.c., s. 26. 18. 18. yüzyılın sonu için bkz: Eden,
l.c.
[150] Parry,
l.c., s. 86.
[151] id., s. 213.
[152] S. Laing,
l.c.. s. 62.
[153] England and America, Lond. 1833, c. I, s. 47.
[154] Bu amaçla toprak aristokrasisi, kendisine, hazineden, kuşkusuz Parlamento aracılığı ile çok düşük faizle avans verdi, oysa çiftçiler bunu çok daha yüksek faizie ödemek durumundaydılar.
[155] London Economist, March 29th, 184ş, s. 290.
[156] Orta-sınıf çiftçi nüfusundaki azalış, özellimle şu sayım kategorisinde görülebilir: "Çiftçinin oğulları, erkek torunları, kardeşleri, yeğenleri, kızları, kız torunları, kız kardeşleri"; yani çiftçinin çalıştırıldığı kendi ailesinin üyeleri. Bu kategori, 1851 yılında 216.851 kişi iken, 1861'de 176.151 kişiye inmiştir. 1851 ile 1871 yılları arasında, 20
acre'dan küçük çiftliklerin sayısı 900'den daha fazla bir azalma göstermiştir; 50 ila 75
acre arasındaki çiftlikler 8.253'ten 6.370'e inmiştir; 100
acre'dan küçük bütün çiftlikler için de durum aynıdır. Buna karşılık, aynı yirmi yıl boyunca, büyük çiftliklerin sayısırda bir artış olmuştur; 300-500
acre arasında olanlar 7.771'den 8.410'a yükselmiş, 500
acre'dan büyük olanlar 2.755'den 3.914'e yükselmiş, 1.000
acre'dan büyük olanlar 492'den 582'ye çıkmıştır.
[157] Çoban sayısı 12.517'den 25.559'a yükselmiştir.
[158] Census, etc., l.c., s. 36.
[159] Rogers,
l.c., s. 693. Mr. Rogers liberal okuldandır. Cobden ve Bright'ın kişisel dostudur; bu nedenle, laudator temporis acti [geçmiş zaman aşığı -ç.] olamaz.
[160] Public Health Seventh Report, 1865, s. 242. Bu nedenle, toprakbeyinin, tarım emekçisinin kazancının arttığını duyar duymaz kirayı yükseltmesinde ya da, "karısı bir iş bulduğu için", çiftçinin, emekçinin ücretinde bir indirme yapmasında olağan-dışı bir şey yoktur.
l.c.
[161] l.c., s. 135.
[162] l.c., a. 134.
[163] Report of the Commissioners ... relating to Transportation and Penal Sercitude, Lond. 189, s. 42, 50.
[164] l.c., s. 77.
Memorandum by the Lord Chief Justice.
[165] l.c.. s. 11,
Minutes of Evidence.
[166] l.c., s. 1, Ek. s. 280.
[167] l.c., s. 274, 275.
[168] Public Health, Sixth Report, 1864, s. 238, 249, 261, 262.
[169] l.c.. s. 262.
[170] l.c., s. 17. İngiliz tarım emekçisi, İrlandalı tarım emekçisine göre ancak dörtte bir oranında süt ve onun yarısı kadar ekmek elde eder. Arthur Young, bu yüzyılın başında "İrlanda Gezisi"nde buradaki emekçilerin daha iyi besin aldıklarını görmüştü. Bunun çok basit nedeni yoksul İrlandalı emekçinin, zengin İngiliz çiftçisinden kiyaslanamayacak derecede daha insancıl olmasıdır. Galler ülkesine gelince, metinde söylenenler yalnız güney-batı için geçerlidir. Buradaki bütün hekimler, verem, sıraca vb. gibi hastalıklar nedeniyle ölüm oranındaki artışın, halkın fizik koşullarındaki bozulmayla birlikte yükseldiği ve bu bozulmanın da yoksulluktan ileri geldiği kanısındadırlar. "Onun" (tarım emekçisinin) "bakım gideri günde 5 peni dolayında hesaplanmakla birlikte, birçok bölgelerde bunun çiftçiye çok daha aza malolduğu söylenmektedir." (Zaten çiftçinin kendisi de yoksuldur.) "... Bir parça tuzlanmış et ya da salam ... hazmı güç bir işe değmeyecek kadar tahta gibi kupkuru tuzlu bir şey ... bir kazan bulamaca tat versin diye kullanılır ve emekçi günlerce sabah-akşam aynı şeyi yer." Sanayideki ilerlemeler, onun için bu soğuk ve rutubetli iklimde, "sağlam ev dokuması giyeceklerini bırakarak ucuz ve sözde pamuklu denilen şeyleri giyme" ve kuvvetli içkiler yerine bulaşık suyu gibi çayı içme zorunluluklarını getirmiştir. "Tarım emekçisi, saatlerce, rüzgar ve yağmur altında çalıştıktan sonra ktilübesine girer ve içersinde turba ya da kil ile topaklanmış küçük kömür parçalarının yandığı ve çevreye bol miktarda karbonik ve sülfüroz asidi yayan ocağın karşısına oturur. Duvarlar taş ve çamurdan örülmüştür, taban ise daha kulübe yapılmadan önceki çıplak topraktan ibarettir, çatı, samanla karıştırılmış toprak ve çamurdur. Bütün çatlak ve yarıklar, sıcaklık kaybını önlemek için tıkanmıştır, cehennemi andıran bir atmosfer içersinde, yer, çamurla kaplı, biricik elbisesi sırtında kuruyan işçi, çoğu kez bulamacını burada içtiği gibi, karısı ve çocuklarıyla da burada yatar. Gecenin bir kısmını bu gibi kulübelerde geçirmek zorunda kalan ebeler, ayaklarının yerdeki çamura nasıl battığını, özel bir hava deliği açmak için duvarı kolayca nasıl oyduklarını anlatmışlardır. Toplumun çeşitli kademelerinden pek çok tanık, bu ve benzeri sayısız sağlığa zararlı etkilerin, zaten yeteri kadar beslenmeyen köylüleri, hastalıklı ve sıracalı bir topluluk haline getirdiğini söylüyorlar. ... Carmarthenshire ve Cardiganshire sağlık memurlarının ifadeleri aynı durumu çarpıcı bir biçimde ortaya koymaktadır. Ayrıca, daha büyük bir felaket var: çok daha korkunç bir salgın halindeki çok sayıda budalalar." Şimdi de, iklim durumu üzerine birkaç söz. "Yılın sekiz-dokuz ayında bütün ülkede esen kuvvetli bir güney-batı rüzgarı beraberinde sağanak halinde yağmur getirmekte ve bu yağışı tepelerin batı yamaçları almaktadır. Pek az ağaca, o da kuytu yerlerde raslanır; açık yerlerde olanlar, ağaçlıktan çıkmış biçimler alırlar. Kulübeler, çoğu kez bir dağın eteğine gizlenmiştir, ya da bir sel yatağına yapılmıştır; otlaklarda ancak cılız koyunlarla yerli sığırlar yaşayabilmektedir. ... Gençler doğuya, Glamorgan ve Monmuth maden bölgelerine göç ederler. Carmarthenshire, madencilerin yetişme yeri ve sakatlar yurdudur. Nüfus bu yüzden sayısını ancak koruyabilir durumdadır." İşte Cardiganshire nüfusu:
|
1851 |
1861 |
Erkek |
45.155 |
44.446 |
Kadın |
52.459 |
52.955 |
[Toplam] |
97.614 |
97.401 |
Dr. Hunter,
Public Health, Seventh Report, 1865, s. 498-502,
passim.
[171] 1865'te bu yasa bir dereceye kadar düzeltildi. Bu yamaların hiç bir işe yaramadığını denemeler çok geçmeden gösterecektir.
[172] Bunu izleyen satırları anlayabilmemiz için
"Close Villages" ("Kapalı Köyler")'in sahiplerinin, bir ya da iki büyük toprakbeyi olduğunu anımsamamız gerekir. "
Open Villages" ("Açık Köyler") ise, toprakları daha küçük toprakbeylerine ait olanlardır. Spekülatörler işte bu ikinci tip üzerinde kulübeler ve kiralık yerler yaparlar.
[173] Bu tür bir göstermelik köyün görünüşü çok hoştur, ama Katerina II'nin Kırım yolculuğu sırasında gördüğü köyler gibi gerçekle ilgisi yoktur. Son zamanlarda çobanlar da bu köylerde görünmez oldular, sözgelişi, Market Harboro, 500
acre büyüklüğünde bir koyun çiftliğidir, ama ancak tek bir kişi çalıştırmaktadır. Bu güzel ovalarda, Leicester ve Northampton'ın güzel otlaklarında uzun yürüyüşleri kısaltmak için, çobana, çiftlikte bir oda ayrılıyordu. Şimdi ise, kendisine barınma bedeli olarak haftada onüç şilin veriliyor ve o da böyle bir barınağı ancak uzak bir açık köyde bulabiliyor.
[174] "Emekçilerin evleri" (daima aşırı kalabalık açık köylerde bulunan) "arka yüzleri, malsahibinin kendisine ait olduğunu söylediği toprağın daima son sınırına gelecek şekilde sırayla yapıldıkları için, ancak ön cepheden ışık ve hava alabilirdi." (Dr. Hunter'ın raporu,
l.c., s. 135.) Çoğu kez köyün bira satıcısı ya da bakkalı aym zamanda evini kiraya verir. Bu durumda tarım emekçisi onun kişiliğinde çiftçinin yanısıra bir başka patron ile de karşı karşıyadır. Emekçi, bu adamın hem müşterisi ve hem de kiracısıdır. "On şilinlik haftalığından yıllık 4 sterlin kira düşüldükten sonra, elinde kalanla satıcının istediği fiyatla
modicum [bir tutam -ç.] çayını, şekerini, ununu, sabununu, mumunu ve birasını ondan satınalmak zorundadır." (
l.c., s. 132 ) Bu açık köyler, aslında, İngiliz tarım proletaryasının "açık cezaevleri"dir. Bu kulübelerden çoğu, çevredeki bütün serserilerin gelip geçtikleri kiralık yerlerden başka bir şey değildir. En kötü koşullar altında bile çoğu kez dürüstlüğünü ve saflığını şaşılacak şekilde korumuş bulunan kır emekçisi ve ailesi, buralarda berbat olup giderler. Bina spekülatörleri, küçük toprak sahipleri ve açık köyler karşısında, aristokrat tefeci takımı arasında ikiyüzlüce omuz silkip geçmek kuşkusuz moda haline gelmiştir. Bunlar, kendi "kapalı köyler"inin ve "göstermelik köyler"inin bu açık köylerin doğum yerleri olduklarını ve onlar olmaksızın varolamayacaklarını pekala bilirler. "Emekçiler ... küçük mülk sahipleri olmasaydı, çoğu kez çalıştıkları çiftliklerin ağaçları altında uymak zorunda kalırlardı." (
l.c.. s. 135.) "Açık" ve "kapalı" köyler sistemi, bütün
Midland [Orta İngiltere kontlukları -ç.] ile baştanbaşa İngiltere'nin doğu kesiminde görülür.
[175] "Malsahibi ... haftada 10 şiline çalıştırdığı bir adamın sırtından ayrıca bir kâr sağlar; bu zavallı ırgattan, aslında 20 sterlin bile etmeyen evinin kirası için yılda 4-5 sterlin kira sızdırır ve bu işi 'ya evimde oturursun ya da başka bir yere çıkarsın, ama benden bonservis falan isteme', diyerek tehditle sürdürür. ... Bir insan, durumunu iyileştirmek istese de, demiryolu yapımında ya da taşocağında çalışmaya kalkışsa, aynı zorluk ve tehdit hazırdır: 'Ya bu düşük ücretle benim için çalışırsın ya da haftaya buradan defolur gidersin; domuzunu al, bahçeye ektiğin patatesleri de sök götür. Malsahibi (yani çiftçi) eğer işine gelirse, bu gibi durumlarda işten ayrılanları cezalandırmak için ev kirasını da yükseltir." (Dr. Hunter,
l.c., s. 132.)
[176] "Genç evli çiftler, yetişkin erkek ve kız kardeşler için iyi örnek oluşturmazlar: olayları görüp saptamak mümkün olmamakla birlikte, kardeş1er arası cinsel ilişkiden dolay, bu işe katılan kadınların büyük ıstıraplarla ve bazan ölümle yüzyüze geldiklerini söylemek için yeter bilgiler vardır." (Dr. Hunter,
l.c., s. 137.) Uzun yıllar Londra'nın en berbat mahallelerinde görev yapmış olan bir taşra polis memuru, köyündeki kızlar için şunları söylüyor: "Bunlardaki açık-saçıklığı ve utanmazlığı, Londra'nın en berbat yerlerindeki görevim sırasında bile görmedim. ... Çoğu kez, büyük oğlanlarla kızlar, analarla babalar aynı odada yatıp kalkıyorlar ve domuzlar gibi yaşıyorlar." (
Child. Empl. Com. Sixth Report, 1867, s. 77 sq., n° 155.)
[177] Public Health, Seventh Report, 1865, s. 9, 14
passim.
[178] "Tarım emekçisinin tanrı vergisi çalışması onun durumuna bir haysiyet kazandırır. O, bir köle değil, bir barış eridir ve toprakbeyinin, ona, evli erkeklere sulanacak türden bir ev vermesi gerekir, çünkü ondan, ülkenin askerden istediği gibi zorunlu bir emek-gücü istemektedir. Yaptığı iş için, askerin aldığından daha fazla bir ücret almamaktadır. Tıpkı asker gibi o da daha çok genç, bilisiz ve kendi işinden ve oturduğu yerden başka bir şey bilmediği bir zamanda işe alınır. Erken evlilik ve çevrenin çeşitli yasaları onun üzerinde, kura ve askeri ceza yasalarının işlemesi gibi etkili olur." (Dr. Hunter,
l.c., s. 132.) Arasıra çok yumuşak kalpli bir toprakbeyinin kendi eseri olan yalnızlık ve ıssızlıktan yakındığı da görülür. Lord Leicester, Hookham şatosunun tamamlanması üzerine kendisini kutlamaya gelenlere şöyle diyor: "İnsanın kendi ülkesinde yaapayalnız olması hüzünlü bir şey. Çevreme bakıyorum benimkinden başka ev yok. Ben, Devler Şatosunun deviyim ve bütün komşularımı yuttum."
[179] Son on yıldır Fransa'da buna benzer bir hareket görülüyor: kapitalist üretim, tarımı ele geçirdiği ölçüde "artı" tarımsal nüfusu kentlere sürüyor. Burada da, gene, barınma ve diğer koşullarda, artı-nüfusun kaynağındaki bozulma ve yozIaşmaları görüyoruz. Bu, toprağın parsellenmesi sisteminin yarattığı "
Prolétariat foncier" ["toprak proletaryası" ç.] konusunda, diğerlerl arasında, Colins'in daha önceki sözü edilen yapıtına ve Karl Marx'ın,
Der Achtzehnte Brumaire des Louis Bonaparte, 2. Aufl., Hamburg, 1869, s. 56,
sqq., [Louis Bonaparte'ın 18 Brumaire'i, Sol Yayınları, Ankara 1977, s. 135 vd.] adlı yapıtına bakınız. 1846 yılında Fransa'da kent nüfusu yüzde 24,42, tarımsal nüfus yüzde 75.58; 1861'de ilki yüzde 28,86, ikincisi yüzde 71.14 idi. Son beş yil içersinde, tarımsal nüfus yüzdesindeki azalma daha da belirlidir. Daha 1846 yılında Pierre Dupont, "İşçiler" şarkısında, şöyle diyordu:
Mal vétus, logés dans des trous,
Sous les combles, dans les décombres,
Nous vivons avec les hiboux
Et les larrons, amis des ombres,
[Üstbaş lime lime, izbe deliklerde,
Çatı katlarında, yıkıntılar içinde,
Yaşarız, karanlıkların dostu
Baykuşlar ve uğrularla birlikte.]
[180] Sixth and last Report of the Children's Employment Commission, 1867 Martının sonunda yayınlanmıştır ve yalnız, tarımdaki ekip sistemini ele almaktadır.
[181] Child. Emp. Comm., Vl. Report, Evidence, n° 173, s. 37.
[182] Bazı ekipbaşları, bununla birlikte 500
acre'lik çiftliklerin ya da sıra sıra evlerin sahibi durumuna yükselmeyi başardılar.
[183] "Ludfordlu kızların yarısı bu ekipler ile düşüp kalkarak mahvoldular."
l.c., s 6. § 32.
[184] "Ekipler son yıllarda büyük ölçüde arttılar. Bazı yerlerde bunların oldulça yakın zamanlarda kullanılmaya başlandığı söyleniyor: ekiplerin uzun zamandır ... çalıştığı yerlerde ... daha fazla ve daha genç çocuklar çalıştırılıyor." (
l.c., s. 79, § 174.)
[185] "Küçük çiftçiler hiç ekip kullanmıyorlar." "Yoksul topraklar üzerinde değil, 40 ile 50 şilin kira getiren topraklar üzerinde çok sayıda kadın ve çocuk çalıştırılmaktadır." (
l.c., s. 17, 14.)
[186] Aldığı rantın tadı damağında olan bu beylerden bir tanesi, Araştırma Komisyonuna, bütün bu gürültünün, sistemin adından ileri geldiğini öfkeyle söylemiştir. Eğer bunlara "ekip" yerine, "Kır Gençliğinin Bağımsız Sanayi Birliği" denseydi hiç kimsenin sesi çıkmazdı.
[187] "Ekip işi, diğer işten daha ucuzdur" diyor bir eski ekipbaşı, "çalıştırılmalarının nedeni de budur." (l.c., s. 17, § 14.) Bir çiftçi de şöyle diyor: "Ekip sistemi, çiftçi için mutlaka en ucuzu, çocuklar için mutlaka en kötüsüdür." (
l.c., s. 16, § 3.)
[188] "Ekiplerde, şimdi çocukların yaptıkları işin çoğunu, eskiden, kuşkusuz, erkekler ile kadınlar yapardı. Şimdi, eskiden kadınlar ile çocukların çalıştığından fazla erkek işçi işsiz durumda." (
l.c., s. 43, n° 202.) Buna karşılık, şunlar da söyleniyor: "Emek sorunu bazı tarımsal bölgelerde, özellikle verimli yerlerde, göç ve büyük kentlere ulaşımı kolaylaştıran demiryolları nedeniyle o kadar ciddi bir şekil almıştır ki, ben" (yanı, büyük bir toprakbeyinin kahyası) "çocukların hizmetini, vazgeçilmez bir şey sayıyorum." (l.c., s. 80, n° 180.) Çünkü, İngiliz tarım bölgelerindeki "emek sorunu", uygar dünyanın geri kalan kısmından farklı olarak, büyük toprakbeyleriyle çiftçilerin sorunu demektir; yani tarımsal nüfusun sürekli artış gösteren dış gücüne karşın, ülkede yeterli nispi artı-nüfusun nasıl devam ettirileceği ve böylece tarım emekçilerinin ücretlerinin nasıl en düşük düzeyde tutulabileceği sorunudur.
[189] Çocuk ölümleri konusunu ele alan ve bu arada da ekip sistemine değinilen Halk Sağlığı Raporundan basının ve dolayısıyla İngiliz kamuoyunun haberi olmamıştır. Buna karşılık, komisyonunun son raporu, basına, daima işine gelen, sansasyonel bir haber sağlamıştır. Liberal basın, Güney Adaları sakınlerinin ahlaklarını düzeltmek için güney kutbuna özel misyonerler gönderen kibar beylerle hanımların ve Lincolnshire'i dolduran dolgun maaşlı devlet kilisesi rahiplerinin kendi malikanelerinde ve kendi gözleri önünde böyle bir sistemin uygulanmasına nasıl izin verdiklerini sorarken, daha kibar ve ince basın, kendi öz evlatlarını böylesine bir köleliğe satabilen kırsal nüfusun bu kaba yozlaşması üzerinde derin düşüncelere dalmakla yetinmişti! Oysa bu "hassas" kişilerin tarım emekçilerini mahküm ettikleri lanetli koşullar altında, bunların kendi çocuklarını yemelerine bile şaşmamak gerekirdi. Asıl şaşılacak şey, çoğunun hâlâ sahip bulunduğu karakter sağlamlığıdır. Resmi raporlar, ekip sisteminin uygulandığı bölgelerde bile ana-babaların bu sistemi lanetlediklerini ortaya koyuyor: "Ana-babaların, çoğu durumda, karşılaştıkları baskılara ve kişisel eğilimlerine karşı koymalarında kendilerine yardımcı olabilecek yasal yükümlülükleri sevinçle karşılayacaklarını gösteren pek çok kanıt vardır. Bazan kilise yardım kurulu üyeleri, bazan patronlar tarafından, okul çağındayken çocukların çalıştırmaları, aksi halde kendilerine de yol verileceği tehdidi ile karşı karşıya kalırlar. ... Her türlü zaman ve güç kaybı, işçilere ve çocuklarına yüklenen ve bedeli ödenmeyen yorgunlukların verdiği acı ve ıstıraplar, kalabalık kulübeleriii ya da çalışma ekiplerinin bozucu etkilerinin, çocukların ahlakı üzerindeki tahribatı her an izleyen ana-babaların duyguları ... İşte bütün bu durumların, zavallı işçilerin kafalarında anlaşılması kolay ve ayrıntılarına girilmesi gereksiz duygular yaratır. Kendilerine verilen bu kadar büyük bedensel ve ruhsal acıların nedenlerinden kendilerinin sorumlu bulunmadıklarını herhalde bilmektedirler: ve eğer güçleri yetse, bu durumlara mutlaka boyun eğmeyeceklerdir, ama bunlarla savaşım verecek güce de sahip değillerdir." (
l.c., s. xx, § 82, ve xxiii, n° 96.)
[190] İrlanda nüfusu: 1801, 5.319.867 kişi; 1811. 6.084.996; 1821, 6.869.544; 1831, 7.828.347; 1841, 8.222.664.
[191] Daha geriye gidersek daha kötü sonuçlarla karşılaşırız: koyun 1865'te 3.688.742 idi, ama 1856'da 3.694.294'tü, domuz 1865'te 1.299.893 idi, ama 1858'de 1.409.883'tü.
[192] Tablodaki veriler şu malzemelerden toplandı: 1860 yılı ve sonrası için,
Agricultural Statistics, Ireland, Tables showing the estimated average Produce etc., Dublin 1866. Bu istatistikler resmidir ve her yıl parlamentoya sunulur. [
2. Baskıya not. — 1872 yılı ile 1871 yılına ait resmi istatistiklerin karşılaştırılması, ekilen topraklarda 134.915
acre'lik bir eksilme olduğunu göstermektedir. Şalgam, havuç gibi yeşil bitkilerde bir artış; ekilen topraklarda buğday için 16.000; yulaf için 14.000; arpa ve çavdar için 4.000; patates için 66.632; kenevir için 34.667; çayır, yonca, burçak, kolza için 30.000
acre'lik bir azalma görülmektedir. Buğday ekilen topraklarda son 5 yıldaki azalma şöyle olmuştur: 1868. 285.000; 1869, 280.000; 1870, 259.000; 1871, 244.000; 1872, 228.000
acre. 1872 yılı için yuvarlak rakam olarak at sayısındı 2.600, boynuzlu hayvan sayısında 80.000, koyun sayısında 68.603 bir arış, domuz sayısında 236.000'lik bir azalma olmuştur.]
[193] Tent Report of the Commissioners of Inland Revenue, Lond. 1866.
[194] D başlığı altındaki toplam yıllık gelir, yasaların sağladığı bazı indirimler nedeniyle bu tabloda, bundan sonraki tablodan farklı görülmektedir.
[195] Eğer
acre başına verim de azalıyorsa, şurasını da unutmamak gerekir ki, yüzelli yıldır İngiltere, dolaylı olarak İrlanda toprağını da ihraç etmekte ve bunu, gücünü yitiren toprağın yararlı öğelerinin yerini alacak maddeleri çiftçilere sağlamadan yapmaktadır.
[196] İrlanda, "nüfus ilkesi" için vaadedilen toprak olarak görüldügü için, Th. Sadler, nlüfus konusundaki yapıtını yayınlamadan önce, ünlü,
Ireland, its Evils and their Remedies, 2. ed., London 1829, adlı kitabı yayınlanmıştır. Bu kitapta, tek tek eyaletlerin istatistiklerini, her eyaletin tek tek kontluklarının istatistikleri ile karşılaştırarak, buradaki sefaletin, Malthus'un dediği gibi, nüfus sayısı ile doğru değil, ters orantılı olduğunu tanıtlıyor.
[197] 1851 ile 1874 yılları arasında, toplam göçmen sayısı, 2.325.922'ye ulaştı.
[198] Murphy'nin
Ireland Industrial, Political and Social, 1870, adlı kitabındaki bir tabloya göre, çiftliklerin yüzde 94.6'sı 100
acre'a ulaşmakta, yüzde 5,4'ü
100 acre'i geçmektedir.
[199] Report from the Poor Law Inspectors on the Wages of Agriultural Labourers in Ireland, Dublin 1870. Ayrıca bkz:
Agricultural Labourers (Ireland) Return etc., 8 March, 1861, London 1862.
[200] l.c., s. 29, I.
[201] l.c., s. 12.
[202] l.c., s. 12.
[203] l.c., s. 25.
[204] l.c., s. 27.
[205] l.c., s. 26.
[206] l.c., s. 1.
[207] l.c., s. 31, 32.
[208] l.c., s. 25.
[209] l.c., s. 30.
[210] l.c., s. 21, 13.
[211] Rept. of Insp. Of Fact., 31
st Oct., 1866, s. 96.
[212] Toplam alan, turbalık ve kıraç topraklan da içine almaktadır.
[213] Kıtlığın ve beraberinde getirdiği sonuç ve durumların, tarımsal devrimi zorla yürütmek ve İrlanda nüfusunu, toprakbeylerinin gereksinmelerine yetecek kadar seyreltmek için, hem toprakbeyleri ve hem de İngiliz yasakoyuculan tarafından, bile bile nasıl istismar edildiğini, bu yapıtın Üçüncü Cildinde, toprak mülkiyetinin ele alındığı kesimde daha ayrıntılı göstereceğim. Orada ayrıca, küçük çiftçiler ile tarım emekçilerinin durumuna tekrar döneceğim. Şimdilik tek bir alıntı yapacağım. Nassau W. Senior, ölümünden sonra yayınlanan
Journals, Conversations and Essays, relating to Ireland, 2 cilt, London 1868; vol. II, s. 282, adlı yapıtında, diğer şeyler yanında şunları söylüyor: "Dr. G., elimizde Yoksullar Yasası var ve bu yasa, toprakbeylerine zafer kazandırmak için büyük bir silahtır dedi. Bir başka ve daha büyük bir silah da göçtür. ... İrlanda'ya dost olan hiç kimse savaşın" (büyük toprakbeyleri ile küçük KeIt çiftçileri arasındaki savaşın) "uzayıp gitmesini arzu edemeyeceği gibi, bu savaşın, kiracıların zaferiyle bitmesini de hiç dilemez. Bu savaş ne kadar çabuk biterse ve İrlanda nispeten seyrek nüfusuyla —ki, bu seyrek nüfus otlak haline gelen bir ülke için gerekli bir koşuldur— otlak bir ülke haline ne kadar çabuk gelirse, bu, bütün sınıflar için o kadar iyi olur." 1815 tarihli İngiliz Tahıl Yasası, Büyük Britanya'ya serbestçe tahıl ithal etme tekelini İrlanda'ya sağlamış oldu. Bu yasalar, bu nedenle, yapay olarak buğday tarımını isteklendiriyordu. Tahıl Yasasının 1846 tarihinde yürürlükten kaldırılması ile, bu tekel, birdenbire ortadan kalkmış oldu. Diğer koşulların yanısıra, bu olay, tek başına, İrlanda'daki ekilebilir toprakların otlak haline getirilmesine, çiftliklerin yoğunlaşmasına, küçük çiftçilerin yerlerinden edilmesine yolaçtı. 1815 ile 1846 yılları arasında İrlanda toprağının verimliliği üzerine övgüler düzen, doğa tarafından, buranın, buğday yetiştirilmesi için yaratıldığını yüksek sesle ilan eden İngiliz tarımcıları, iktisatçıları ve politikacıları, şimdi birdenbire, bu toprağın, hayvan yemi üretmekten başka bir işe yaramadığını keşfettiler. M. Léonce de Lavergne, Manş'ın karşı yakasında aynı sözleri hemen yineledi. Ancak Lavergne gibi "ciddi" adamlar böyle çocukça heveslere kapılabilirlerdi.
[8*] Talih tanrıçası. -ç.
[9*] 1 grain = 0.055 gram. -ç.
[10*] Bu kadar felaketten sonra. -ç.
[11*] İkinci anayol. -ç.
[12*] Malı yok, derdi yok. -ç.
[13*] Çiçeksel döllenme. (Charles Fourier,
Le nouveau monde industriell et sociétaire, Paris 1829, Kesim 5, 36. bölüme ek ve bölüm 6.) -ç.
[14*] "Ne insanlık, böyle büyük bir efendide ne insanlık!" (Goeth,
Faust.) -ç.
[15*] Fenian, İrlanda'yı İngiliz buyruğundan kurtarmak amacıyla 1861'de kurulan ve Amerika'ya kadar yayılmış bulunan İrlanda devrimci birliği. -ç.
[16*] Romalıları bunaltıyor kara bir yazgı ve kardeş öldürme suçu. (Horace,
Epodes, VIII.) -ç.