"Solcu örgütlerin, Kürtlerin, Ermenilerin, bir takım kötü niyetli politikacıların teşebbüslerini devam ettirecekleri muhakkaktır. Bunlara karşı uyanık olunmalı ve teşebbüsleri muhakkak engellenmelidir."
Vehbi Koç
3 Ekim 1980
|
VEHBİ KOÇ'tan KENAN EVREN'e
"EMRİNİZE AMADEYİM"
|
Bugün ülkemizde iktidar tam olarak oligarşinin elindedir. Özellikle 12 Mart 1971'deki askeri müdahaleden sonra, ordu içinde bulunan küçük-burjuva devrimci-milliyetçilerin büyük ölçüde tasfiyesi ile birlikte, oligarşi, tüm devlet aygıtına egemen olmuştur.
Oligarşi, devlete tam olarak egemen olmasına rağmen, devrimci mücadeleyi engelleyememiş, kitlelerin yükselen mücadelesi karşısında, yönetimini askerileştirmekten başka hiçbir yolu kalmamıştır. 12 Eylül askeri darbesi, oligarşinin devrimci mücadeleyi engellemek amacıyla, kendisine bağlı silahlı güçlerin "huzur ve güven" için harekete geçmesinden başka bir şey değildir.
Oligarşi, başta Amerikan emperyalizmi olmak üzere, tüm yerli işbirlikçilerden oluşur. Oligarşinin en temel unsurları tekelci sanayi burjuvazisidir. İşte tekelci ve işbirlikçi burjuvazinin en büyüklerinden biri olan Vehbi KOÇ, 3 Ekim 1980 günü 12 Eylül askeri darbecilerine bir mektup yazarak, onları desteklediğini açık bir biçimde ortaya koymuştur.
Koç Holding'in sahibi Vehbi KOÇ'un 3 Ekim 1980 tarihli mektubu, faşist generaller için bir "güvence" niteliğindedir. Ve işbirlikçi-tekelci burjuvazinin istemlerini genel olarak dile getirmektedir.
Vehbi KOÇ, bu mektubunda, 1973 sonrası gelişmeleri özetleyerek, 12 Eylül yönetimine gerekçeler sunmakla işe başlamıştır.
"O hale gelinmiştir ki, öğretmen öğrencisinden, amir memurundan, anne ve baba çocuğundan, fabrika müdürü işçisinden korkar olmuştur." diyor Vehbi Koç.
Koç, kurulu düzenin hemen her yönden yıkılma noktasına geldiğini çok iyi bildiğinden, kendilerine bağlı askeri güçlerin darbesini "tasvip" etmekten başka bir şey yapmayacağı da açıktır.
"Ordu, yanlış kararlar alır ve yıpranırsa, memlekete diktatörlük, onun arkasıdan kömünizm gelebilir." (Vehbi Koç)
O halde "bu defa girişilen ıslahat hareketinin muvaffak olması için", "uyanık" olunması gerekmektedir!
"Şimdi, 'faşist ordu iktidara gelip, kapitalistlerle birleşerek, Türk işçisini istismar ediyor' propagandası yapılmaktadır... Bu bilinerek, hazırlanacak kanunlarda gerekli tedbirler alınmalıdır."
"Dinsiz millet olmaz" diyerek mektubunu sürdüren Koç, bu konunun "düzene" sokulmasını ister. Böylece daha sonraki yıllarda ortaya çıkan ünlü "Rabıta" olayının nereden ve kimler tarafından desteklendiği açığa çıkmaktadır.
Vehbi KOÇ tüm isteklerinin yerine getirilmesinin, halkın nasıl bir baskı altına alınmasına yol açacağını, insanların nasıl işkencelere maruz kalacaklarını çok iyi bilmektedir. Ancak bunlara ilişkin tek bir sözcüğe mektubunda yer bile vermemiştir.
Vehbi Koç mektubunu şu sözlerle bitirmektedir.
"Bize, ancak bizden hayır geleceğini bilmekteyiz. Milletin hayrı için vereceğiniz mücadelede, zatıalilerine ve arkadaşlarınıza muvaffakiyetler temenni ediyorum.
Yukarda yazdıklarım hakkında herhangi bir bilgi arzu edilirse, emrinize amadeyim."
Onun dilinde "biz", emperyalizm ve onun yerli işbirlikçileridir. Ve askeri güçlerin tepesindeki adamlarına "biz" diyerek onların uşaklıklarını açıkça ortaya koymaktadır. Vehbi Koç ve diğer işbirlikçiler 12 Eylül döneminin tüm baskılarının, işkencelerinin, katliamlarının zulümlerinin asıl sorumlusudurlar.
Onlar, bu sorumluluklarının hesabını generalleriyle birlikte devrim mahkemelerinde, teker teker vereceklerdir. Halkımız onları asla affetmeyecektir.
Türkiye Halk Kurtuluş Cephesi
Halkın Devrimci Öncüleri
Merkez Bülteni
CEPHE
1990