Jonathan Alter
"Time to Think About Torture" - Newsweek, 5 Kasım 2001
Öfkenin doruğa çıktığı bu sonbahar ayında, bir liberal bile işkenceyi düşünebilme çizgisine geldiğini görebiliyor. Tamam, lastik hortumlardan filan sözetmiyorum. En azından burada, yani ABD'de bunlar olamaz. Ama, Amerikan tarihinin en büyük suçuyla ilgili soruşturmayı harekete geçirecek birşeyler yapılmalı. Şu anda, 11 Eylül intihar uçağı kaçırma eylemlerinin 4 zanlısı da, konuşmayı reddediyorlar.
Bunları, en azından psikolojik işkenceye tabi tutamaz mıyız? Örneğin, silahlı kuvvetlerimizin Panama'da veya başka yerlerde denediği "ölen tavşanların çığlıkları ve yüksek volümlü rap müziği dinletme" gibi yöntemler uygulayabiliriz. Ya da, "gerçek serumu" adlı sıvıyı, bu kişilere zorla zerketme gibi birşey yapılamaz mı? Bazılarımız, kanunların uygulanması konusundaki düşüncelerimizin değişmemesi gerektiğini söylüyorlar. Ama bu kişiler ne yazık ki, 11 Eylül öncesi zamanlarda kalmışlar. Halbuki , artık aynı ülkede, yani 10 Eylül Amerikası'nda yaşamıyoruz.
Anayasa, İntihar Belgesi Değildir
Eski Başyargıçlardan Robert Jackson'ın ünlü bir deyişi vardır:
"Anayasa, bir intihar belgesi değildir" diye..
Senato'da görüşülen yeni anti-terör yasaları, savaş zamanında hükümetlerin sorgulanabilmesine olanak sağlayan, ifade özgürlüğü gibi temel hakları tehdit etmiyor. Yeni yasa, telefonların daha kolay dinlenmesine olanak sağlıyor.
Aslında, dünyamız, bizim kadar değişmedi. İsrailliler, işkencenin moral tartışmasını yıllardır yapıyorlar. 1999 yılına kadar "sarsma" adı verilen bir sorgulama tekniğinin kullanılması yasaldı. Karanlık bir odada sorgudaki kişinin başının üzerinde leş gibi kokan bir torba asılı tutulurdu. Bir yandan da psikolojik baskı uygulanırdı. Şu anda bile İsrail'de, zamana karşı sorgulama yapıldığı durumlarda bir miktar fiziki işkenceye tolerans gösteriliyor. Örneğin, zanlıdan bilgi almanın, yüzlerce kişinin hayatını kurtaracağına inanılan durumlarda. Bunun ne zaman uygulanacağına karar vermek, yasa uygulayıcılara kalmıştır.
Yargıdan Polise İşkence İzni
Harvard Üniversitesi Hukuk Profesörlerinden Alan Dershowitz, İsraillilerin bu uygulamasını, 20 yıldır yasayı uygulayanlara yani güvenlik kuvvetlerine yapılmış bir haksızlık olarak nitelemiştir. Dershowitz'e göre, "işkence kararı" gibi bir karar, yargı organlarınca alınmalı ve böylece polise yetki verilmelidir. Dershowitz, "Ben işkenceyi savunmuyorum. Ama eğer yapacaksanız, en azından yargının onayını almanız gerekir" tezini savunur.
Fiziki işkence belki olmaz ama, "gerçek serumu" adı verilen Sodium Penthotal denenebilir. FBI da bunu çok istiyor. Ve bence, bu şans onlara verilmeli.
İşkence Yöntemleri
Bazı işkence yöntemleri gerçekten işe yarar. Örneğin, 1980'li yılların azılı teröristi Abu Nidal'i çözmek için Ürdünlüler, ailesini tehdit etme yöntemini kullandılar. 1993 yılındaki Dünya Ticaret Merkezi saldırısının arkasındakileri çözmek için Filipinliler, zanlılardan birini İsrail'e teslim etmekle tehdit ettiler. Büyük acılar içeren İslami adalet de, Müslümanların boyun eğecekleri bir tehdit olabilir.
Fiziki işkenceyi yasal hale getiremeyiz. Bu Amerikan değerlerine aykırıdır. Ama şu anda bile, dünya çapında insan hakları ihlallerine karşı çıkarken, bir yandan da teröre karşı mücadele yöntemleri konusunda biraz daha esnek düşünebilmeliyiz. Örneğin, mahkeme kararı ile psikolojik işkence uygulayabilmek gibi. Ya da, bazı zanlıları, biraz daha acımasız olabilen müttefiklerimize teslim edebilmek gibi. Biraz ikiyüzlülük gibi görünse bile.
Öyle ya, hiç kimse bu işlerin nezaket içinde olacağını söylemedi.