KURTULUŞ CEPHESİ - Mayıs-Haziran 1999
Kolombiya
Gerilla Hareketinin Tarihi-I
(Aşağıdaki yazı, Kolombiya Ulusal Kurtuluş Ordusu - Ejército de Liberación Nacional-ELN tarafından 1997'de yayınlanmıştır.)
GERİLLA : YÖNETİCİ SINIFLARIN BASKISINA BİR YANIT
Kolombiya'da gerilla, sol tarafından keşfedilmedi. Onun tarihi daha eskilerdedir ve zenginlerin ve güçlülerin şiddetine karşı alt sınıfların bir yanıtıdır. Kolonicilik döneminden bugüne kadar, sayısız protestolar ve isyanlar kanla bastırılmıştır. Gabriel García Márquez'in "Yüzyıllık Yalnızlık" kitabını okuyanlar, 19. yüzyıl boyunca ülkemizde sürekli olarak yürütülen düzinelerce iç savaşın ve baskının tarihini bilirler.
Tarihteki bu savaşlar, resmi olarak, iki büyük partinin, muhafazakarlar ve liberallerin çatışmasıdır. Fakat gerçekte, toplumsal adaletsizlikten kaynaklanan savaşlar ile iki büyük partinin yöneticilerinin, alt sınıfların sömürüsündeki paylarını artırmak için yaptıkları savaşlardır.
Toplumsal çelişkilerin bir ifadesi olarak bu silahlı mücadele yolu, gerilla örgütlenmelerinden çok daha eskiye dayanır.
İÇ SAVAŞ (1948-53)
"Bin günlük savaş"ı (1897-1899), 20'li yıllarda yerli halkın ve sendika hareketinin zalimce bastırılması izledi. 1928'de United Fruit Company, görüşme delegasyonunu bekleyen yüzlerce grevci işçiyi katletti. (Gabriel García Márquez: Yüzyıllık Yalnızlık — Muz işçileri grevi)1948'de, milyonlarca Kolombiya'lının daha iyi bir yaşam umutlarını birleştiren sol kanat politikacı liberal Jorge Elicier, oligarşinin emriyle katledildi. Bu cinayet, Violencia (1848-53) adı verilen ve en az 200.000 kişinin yaşamına malolan bir iç savaşı başlattı. Halk, yeniden liberaller ile muhafazakarlar arasındaki bir çatışma zemininde katledildi. Gerçekte ise, bu, yine toprak sahiplerinin kırsal nüfusa karşı bir savaşıydı.
Violencia, tarihte bir dönüm noktası olmuştur. Bağımsız köylü grupları değişik bölgelerde ortaya çıkmış ve zorbaların terörüne karşı kendilerini savunmuştur. Bunlar, günümüzdeki Kolombiya gerillasının ilk nüvelerini oluşturmuşlardır.
Bununla beraber, 50'lerde muhafazakarlar ile liberal parti liderleri bir anlaşma yaparak "Frente Nacional"i kurdular. (Her iki parti, her dört yılda bir dönüşümlü olarak başkanlığı ve bakanlıkları alacaklardı.) Ama bazı silahlı köylü grupları silah-larını bırakmayı kabul etmediler. Liberal ve muhafazakar hükümetler birbiri ardına gelip giderken, aşağıdan gelen direniş yükseliyordu. Kırsal alanlarda iktidar, kendi kendine örgütlenmiş köylülerin elindeydi. Onlar "Bağımsız Cumhuriyet"ler kuruyorlardı.
60'ların başında, oligarşinin Frente Nacional'ine karşı geniş bir kitle hareketi oluştu. "Ferente Unido del Pueblo" adı verildi ve devrimci papaz Camilo Torres tarafından yönetiliyordu. Yüzbinlerce işçi, yoksul gecekondu halkı, öğrenciler ve köylüler, anti-demokratik iki partili rejime karşı harekete geçtiler.
Ferente Unido del Pueblo gibi, bağımsız cumhuriyetler, oligarşinin hedefi haline geldiler. Marquetalia Köylü Cumhuriyeti, 1964'de ordu tarafından yokedildi. FUP'un lideri Camilo Torres, ölümle tehdit edildiğinden gizlenmek zorunda kaldı ve ELN'nin ilk gerilla grubunun bulunduğu kırsal bölgeye çekildi.
BUGÜNKÜ GERİLLANIN DOĞUŞU
İki "modern" gerilla örgütlenmesinden ilki 1964'de oluşturuldu. Marquetalia katliamına bir yanıt olarak, Komünist Partisi'nin etkisi altındaki birkaç köylü grubu Kolombiya Devrimci Silahlı Kuvvetleri—Halkın Ordusu'nu (Fuerzas Armadas Revolucionarias de Colombia-Ejército del Pueplo-FARC-EP) kurdu.
Aynı zamanda, Küba devriminden esinlenen ve Santander'deki köylü direnişinde yer almış olan bir gerilla fokosu oluşturuldu. Ulusal Kurtuluş Ordusu (Ejército de Liberación Nacional-ELN) olarak adlandırılan bu örgüt, Che Guevara'nın stratejisine bağlıydı ve Camilo Torres'in katılımıyla büyük bir sempati kazandı. (Bu devrimci papaz, 15 Şubat 1966'daki ilk çatışmada ölmüştür.)
1967'de, komünist partilerinin "Sovyet yanlısı" ve "Çin yanlısı" olarak uluslararası bölünmelerinden sonra üçüncü bir örgütlenme ortaya çıktı: maoist Halk Kurtuluş Ordusu (Ejército Popular de Liberación-EPL). Bu yeni örgüt, özellikle ülkenin kuzey kısmında etkindi.
SADECE BİR KÖYLÜ GERİLLASI MI?
Her üç grubun da, esas olarak kırsal alanlarda bulunması, Kolombiya'daki çelişkiyi kavramakta önemli bir etmendir. Sık sık iddia edilmektedir ki, gerillanın köklerinin köylüler arasında olması, onların şehirlerde gelişmesini engellemektedir. Silahlı örgütlerin geniş kırsal alanlardaki etkileri ve hatta denetimleri, şehirlerdeki çatışmaları etkileme olanağına sahip değildir.
Hernekadar bu eleştiriler, belli oranda haklılık payı taşısa da, şehirlerdeki illegal çalışmanın zorluklarını gözden kaçırmaktadır. Baskı, şehirlerde, kırsal alan-lardakinden çok daha serttir. Buna rağmen, gerilla şehirlerde pekçok şey yapabilmektedir.
1984 ATEŞ-KES'İNE KADAR GERİLLANIN GENİŞLEMESİ
70'lerde daha fazla sayıda gerilla örgütleri kuruldu. Pekçoğu politik programları ve harekâtlarıyla, varolanlardan tamamen farklıydı. Bunlardan en önemlisi, olağanüstü harekâtlarıyla (örneğin, 1980'de Bogota'da Dominik Cumhuriyeti elçiliğinin işgali) kıta çapında tanınan ve büyük şehirlerde etkiye sahip olan Movement April 19-19 Nisan Hareketi'ydi (M-19).
Değişik örgütlere bölünmeleri ve parçalanmalarına rağmen gerilla, 70'lerin sonlarında iktidar için gerçek bir tehdit durumuna gelmişti. 1977'deki genel grev, halkın memnuniyetsizliğini açıkça göstermişti. Başkan Turbay Ayala (1978-82), bu duruma karşı yeni bir baskı dalgasıyla karşılık verdi. Güvenlik birimleri politik muhalifleri "kaybetmeye" başladı, polis karakollarında işkence olağan hale geldi ve hükümet yeni bir "anti-terör" yasası çıkardı.
Fakat beklenilenin aksine Kolombiya'da direniş yaygınlaştı. O sıralarda özellikle M-19, rejime karşı savaşın başını çekiyordu. Örgüt, güneyde, özellikle Caquetá kısmında bir köylü ordusu oluşturdu ve bu bölgedeki önemli şehirlerde büyük bir etkiye sahip oldu.
Muhafazakar Belisario Betancur hükümeti (1982-86), gerillanın genişlemesinin ortaya çıkardığı tehlikenin farkındaydı. Nikaragua Devrimi henüz gerçekleşmişti ve El Salvador'da iç savaş devam ediyordu. Betancur, Kolombiya devrimci hareketini etkisizleştirebilmek için çok büyük çaba harcadı. Çok riskli bir proje hazırladı. İçlerinde birçok gerillanın da bulunduğu politik tutuklular için genel af çıkarıldı ve silahlı örgütlerle doğrudan görüşmeler yapılması kararı alındı. Böylece gerillanın daha fazla parçalanmasında etkili oldu. 1984'de, ELN ve başka iki örgüt hükümetin ateş-kes önerisini reddederken; FARC-EP, M-19 ve EPL ateş-kes'i kabul ettiler. ELN'ye göre, hükümetin girişimi, muhalefti ılımlı bir çizgiye çekmeyi amaçlıyordu.
PROTESTO HAREKETLERİNİN BÜYÜMESİ
Birçok hareketli yıllar vardır. 80'lerin ortalarında, işçiler, hıristiyanlar, feministler, siyahlar, yoksul halk ve yoksul mahalleliler hareketi, yeni bir kitle hareketi olarak sokakları doldurdular.
Birçok yasal politik örgütlenme ortaya çıktı. Sosyalistler, komünistler ve FARC-EP'nin eski gerillaları Union Patriótica'yı (Yurtsever Birlik) kurdular. EPL sempatizanları, yerel seçimlerde Frente Popular (Halk Cephesi) örgütlenmesi altında yer aldılar.
Kitle hareketinin en radikal kesimleri A Luchar! politik hareketini kurdular. Betancur hükümeti ikili oynuyordu. Bir yandan kendisini dünya kamuoyuna diyalog taraftarı bir hükümet gibi sunarken; diğer yandan faşist milis güçlerinin [*] kurulmasını destekliyordu.
1984'de muhalefete karşı kirli savaş başlatıldı. İstihbarat teşkilatı, sürü sahipleri ve uyuşturucu kartellerinin oluşturduğu askeri ittifak, Orta-Amerika'daki ölüm birlikleri gibi kendilerini politik muhalifleri öldürmek ve gerilla sempatizanlarını katletmekle sınırlamayan bir faşist milis örgütlenmesi kurdu.
Bugün, bu faşist milis örgütlenmeler, onlarca topluluğun günlük yaşamını denetlemektedirler. Özellikle Magdaleno Medio'da Puerto Boyacá ve Atlantik kıyısındaki Córdoba'nın hayvan yetiştirilen bölgelerinde radikal sağcı sözde "bağımsız cumhuriyetler" oluşturuldu.
KİRLİ SAVAŞ: HÜKÜMETİN STRATEJİSİ
Ateş-kes'in hala geçerli olduğu 1985 yılında M-19 ve EPL'nin politik sözcüleri-nin pekçoğu öldürüldü. Faşist milis gruplar, Unión Patriótica'nın başkan adayı Jaime Pardo Leal'i öldürdüler. Diğer taraftan, ordu birlikleri, ateş-kes anlaşmasını bozarak gerilla kamplarına karşı saldırıya geçti. Unión Patriótica yanlıları ve köylüler, savaş bölgelerinde ayrım gözetilmeksizin katledildiler.
Bunun sonucu Unión Patriótica (UP), 1984'den sonra 2.000 kadar temsilcisini ve üyesini yitirmiştir. Bu dönemde 30.000 kişi faşist milisler tarafından öldürülmüştür. Faşist milislerin kurbanları, sadece politik muhalifler değil, aynı zamanda eşcinseller, fahişeler, eski suçlular ve sokak çocukları olmuştur. En büyük katliamların doğrudan ordunun talimatıyla faşist milisler tarafından yapıldığı bugün artık bilinmektedir. İnsan hakları örgütlerinin araştırmaları ve hatta Kolombiya adli soruşturmaları, bu katliamların arkasında Jesús Gil Colorado (1994'e kadar genelkurmay başkanı) ve Farouck Yanine Díaz (eski tugay generali, daha sonra Washington'daki İnteramerikan Savunma Araştırmaları Okulu'nda eğitmen) gibi önemli generallerin olduğunu göstermiştir.
Hepsinden kötüsü, bu kirli savaşın sorumluları tümüyle cezadan muhaf durumdadırlar. Uluslararası baskı olmaksızın yürütülen adalet bakanlığı soruştur-maları bile şimdi durdurulmaktadır. İnsan hakları ihlalleri ve savaş suçlarından dolayı bugüne kadar cezalandırılan tek general, 1994'de Villavicencio/Meta yakınlarında FARC-EP tarafından öldürülen Jesus Gil Colorado'dur. İlk bakışta, bu insana zalimce gelebilmektedir, ama gerçektir, çünkü bu ülkede gerilla operas-yonları olmaksızın hiçbir general işlediği suçlardan dolayı cezalandırılamamaktadır.
1987: SİMÓN BOLÍVAR GERİLLA KOORDİNASYONU'NUN KURULMASI
Kirli savaş ve ordunun saldırıları, sonuç olarak "barış süreci"nin sonunu getirdi. M-19 ve EPL, ateş-kesten bir yıl sonra yeniden faaliyete geçtiler, çünkü ül-kenin demokratikleştirilmesine yönelik hiçbir gerçek girişim göremediler. 1985'de çoğunluğunu M-19, EPL ve ELN'nin oluşturduğu Ulusal Gerilla Koordinasyonu kuruldu. 1987'de FARC'ın katılımıyla koordinasyonun adı Simón Bolívar Gerilla Koordinasyonu (GCSB) olarak değiştirildi.
80'lerdeki toplumsal sorunların çözülmemesinin bir sonucu olarak silahlı mücadele ülke çapında yaygınlaştı. ELN'in 1990'da 30'dan fazla cephesi oldu. Bu durum, 80'lerde tümüyle farklı bir strateji izlemesine karşın FARC-EP için de geçerlidir.
M-19'UN DEMOBİLİZASYONU - SİLAHLI MÜCADELEYİ TERKETMESİ
80'lerin sonlarında, kirli savaş ve "sosyalist" dünyanın çöküşünün etkisiyle kitle hareketleri düşüşe geçti. Nicel büyümeye karşın, bu gelişme isyan hareketini bir bunalıma sürükledi. Özellikle M-19, 1985-89 döneminde aşırı ölçüde güç kaybetti. Liderlerinin çoğu ya yakalandı ya da öldürüldü; kalanlar hükümetle anlaşma yapmanın yollarını aramaya başladılar. 1991'de M-19 kendi kendine silahlı mücadeleyi bırakmaya karar verdi ve Alianza Democrática M19 adıyla bir politik partiye dönüştü. İlk katıldığı seçimlerde %10 civarında oy aldı. Bu gelişme, sadece M-19'un güncel askeri önemini yitirmesini değil, ama tüm Kolombiya gerillasının bunalımına yol açan demobilizasyonunun politik etkisini ortaya çıkardı. "Eme" (M-19), uluslararası planda olağanüstü bir tanınmaya sahip oldu ve şehirlerde büyük bir sempati toplamaya başladı. Bunun üzerine büyük bir yalan ortaya atıldı: Gerilla faaliyetleri sona erdirilirse, toplumsal adalet gerçekleşecektir.
Bugün denilebilir ki, M-19'un barış süreci, oligarşinin büyük bir aldatma manevrasıdır. M-19'un en önemli lideri ve başkan adayı Carlos Pizarro Leongomez, yasal faaliyetlere geçişinin hemen sonrasında öldürüldü; çünkü hükümet, onun popülitesinden korkuyordu. Yoksulların yaşam koşullarını iyileştirecek tek bir toplumsal reform yapılmadı. M-19'un yasallaşmasıyla insan hakları konusunda hiçbir ilerleme sağlanmadı. Kirli savaş, her zamanki gibi, muhalefete karşı bir devlet politikası olarak sürdürüldü. Buna rağmen 1990'da M-19'un stratejisi hala etkileyici konumunu sürdürüyordu. İki küçük gerilla örgütü de gerilla savaşına son verdi; EPL ikiye bölündü. Gerillalar arasında büyük bozulma belirtileri ortaya çıktı. EPL'nin gerillayı bırakan bazı üyeleri Urabá bölgesinde faşist milislerle birlikte çalışmaya başladılar.
Bu gelişme, bir yandan gerilla savaşını bırakan savaşçılara gerçek alternatiflerin sunulamadığı, diğer yandan gerillanın kendisinin de yaşamsal hatalar yaptığı ikili bir durum ortaya çıkardı. Örgütlerin otoriter yapıları ve politik eğitimlerinin yetersizliğinden dolayı savaşçıların kolayca ikna edilmesi bunu olanaklı kıldı. Bu durum, artık bugün örgütler tarafından yapılan özeleştiriyle kabul edilmeye başlandı.
ADALET YOK — BARIŞ YOK
Tüm bu sorunlara karşın, FARC-EP, ELN ve EPL'nin azınlığından oluşan GCSB'nin çoğunluğu, hala hükümetle görüşmeler yapılmasını reddetmeksizin, askeri olarak faaliyetlerini sürdürmektedir.
1991'de GCSB, devletle bir dizi görüşme başlattı. 1993'de bu ilişkiler, Gaviria hükümeti tarafından tek taraflı olarak kesildi. M-19'un "barış süreci"nin tersine, GCSB'nin düşüncesi, silahlı mücadelenin, şiddetin bir nedeni değil, bizzatihi bunun bir sonucu olduğu şeklindedir. Yani, şiddet, toplumsal adaletsizlikten ve oligarşinin kitle hareketlerine karşı teröründen doğmaktadır. Silahlı gruplar, bu nedenden dolayı, direnişin meşru bir biçimidir.
Bu koşullar altında, gerillanın silahlı mücadeleye son vermesi hiçbir anlam taşımamaktadır. Ülkenin barışa kavuşabilmesinin tek yolu, radikal demokratik-leşme, baskının sona ermesi, kirli savaşın sorumlularının cezalandırılması ve halkın çoğunluğunu oluşturan yoksulların yararına sosyo-ekonomik bir politikanın uygulanmasından geçmektedir. Bogotá'daki Ulusal Üniversite'nin politik bilimsel profesörü Eduardo Pizzaro'nun yaptığı bir tahlile göre, Kolombiya'daki şiddetin küçük bir kısmı gerilla ile ordu arasındaki silahlı çatışmalarda ortaya çıkmaktadır. Ölenlerin büyük bir kısmı kirli savaşın, "sosyal temizliğin" ve yoksulluğun bir sonucu olarak ortaya çıkan adi cinayetlerin kurbanlarıdır.
HERŞEYE RAĞMEN GERİLLA GÜÇLENEREK BÜYÜMEKTEDİR
Bugün Kolombiya gerillası, her zamankinden daha güçlüdür. Bunun nedeni muhalefetin baskı altında olmasıdır. Bugün Kolombiya'da legal politik faaliyet olanakları çok zordur. Sendikacılar, hıristiyanlar, öğrenciler, yoksul mahalleliler — bunların tümü, muhalif olarak politik bir faaliyete giriştikleri zaman ölüm tehdidi ile yüzyüzedirler. Üzücü ama gerçek: Bugün Kolombiya'da politik muhalefet için en güvenli yer, yağmur ormanlarıdır, gerilladır.
GCSB örgütleri, koşulların daha da yoğunlaştırılmasına hazırlanmıştır. Hükümet kaynaklarına göre, onlar, 1.000 Kolombiya topluluğunun 500'den fazlasında etkin durumdadırlar. Şehirlere etraflarını kuşatarak yaklaşmaktadırlar. Bogotá, Cali ve Medellin'in kent çevrelerinde gerilla cepheleri bulunmaktadır; yoksul mahallelerde halk milisleri oluşturulmuştur ve başkent Bogotá'nın il sınırları içinde FARC-EP'nin gerilla birimleri faaliyet yürütmektedir.
Gerilla, kırsal alanlarda hükümet görevlerini yerine getirmektedir. Bütçe yapmakta ve belediye başkanlarını denetlemektedir. Hükümetin unuttuğu uzak bölgelere gidildiğinde görülecektir ki, gerillalar, yönetim görevlerini Kolombiya'nın yönetici sınıflarından çok daha etkili ve dürüstçe yapmaktadırlar. Oralarda yolsuzluk, rüşvet çok daha az ve sosyal yatırımlar çok daha fazladır.
Ulusal ayaklanma kendisini yeni bir iktidara, alternatif bir hükümete ve askeri bir güce dönüştürmüştür. Bunlar, mevcut hükümetin istediği gibi kanlı bir "pasifikasyon"u önleyecek güçtedir. Silahlı hareket, küçümsenemeyecek meşru bir etmendir. Silahlı hareket büyümeye devam edecektir, çünkü yoksul çoğunluğa karşı günlük şiddetin sona ermesini istemektedir.
Dipnot
[*] Latin-Amerika'da faşist milis güçleri, "paramiliter" kavramıyla tanımlanmaktadır. Bu tanım "yarı-askeri" bir örgütlenme anlamına gelmektedir. Ancak halk milisleri de "yarı-askeri" nitelikte olduklarından, "paramiliter" sözcüğünü, ülkemizdeki faşist örgütlenmenin niteliğini de dikkate alarak "faşist milis" olarak çeviriyoruz. -K.C'nin notu