KURTULUŞ CEPHESİ - Ocak-Şubat 1997
Tupac Amaru Devrimci Hareketi
Temsilcisi İle Röportaj
(Aşağıdaki röportaj, Özgür Politika tarafından Tupac Amaru temsilcisi İsaac Velasco ile Almanya'da gerçekleştirilmiştir. Röportaj, 21 Ocak 1997 tarihli Özgür Politaka'da yayınlanmıştır. Sorular doğrudan röportaj yapan kişiye aittir.)
Tupac Amaru gerillaların aklına, Lima'daki Japon elçiliği konutunu işgal edip rehine alma fikri nereden geldi?
MRTA, üyelerinin Peru devletinin saldırılarına maruz kalmasını hiçbir zaman müsade etmeyen bir siyasi örgüttür. Cezaevinde bulunan gerillalar yavaş yavaş gelen bir ölümle karşı karşıyalar. Böylesi bir görevi üstlenen bir devrimcinin bu kadar büyük risk altına girdiğini biliyoruz. Buna rağmen tutsak ve yaralı yoldaşlarımızı yalnız bırakamayız.
Elçilik eyleminin tek nedeni tutsaklar mıydı, yoksa arkasında başka nedenler de mi vardır?
Tüm devrimcilerin temel hedefinin, yeni bir toplum oluşturmak olduğunu düşünüyorum. Bu aynı zamanda MRTA'nın da hedefidir. Ancak bu süreç içersinde esir düşen, rejimin mantıksız, vahşice saldırılarına maruz kalan yoldaşlarımızı da yalnız bırakamayız. Onlar, kendilerini insan olarak kabul etmeyen zorba bir rejimin kurbanları oldular. Bu yoldaşlarımız serbest bırakıldıktan sonra devrim süreci daha da gelişecektir.
Rehine eylemi bugün 24. gününe girdi. Peru'nun Alberto Fujimori yönetimindeki hükümeti taviz vermeye yanaşmıyor. Müzakereler de kesildi. Bundan sonra ne olacak?
Eylemi başlattığımızda, pankartlarla da dile getirdiğimiz iki ana talebimiz vardı. Birincisi, "Sessizliği bozun! Halk, onların serbest bırakılmasını istiyor"du. Hükümetin tutsaklara yaptığı barbarca saldırılarla ilgili sessizlik bozulmuştur. Dünyadaki ilerici erkek ve bayanlar, Peru'da nelerin döndüğünü öğrendiler. Barbarlığını öğrendikleri rejimin suç ortağı olmak istemiyorlarsa, ikinci talebin de yerine getirilmesine katkı sunacaklar. Daha önce de açıklamıştık. Dünya kadar zamanımız var. Siyasi tutsaklar serbest bırakılmadığı müddetçe elçilikten çıkmayacağız.
Tupac Amaru'nun 2 bin gerillası olduğu söyleniyor. Şu ana kadar bu örgüt hakkında fazla bilgi gelmedi. Bu eylemle hedeflerinize ulaşacağınıza inanıyor musunuz?
2 bin, 5 bin, 10 bin ya da 100 bin gerillamızın olması pek önemli değil. Sayı değil, kalite ölçüsü önemlidir. Devrimcilerin kabiliyetini, egemenlere vurdukları darbelerin ne kadar etkili olduğu gerçeği ile ölçebiliriz. Tupac Amaru Halk Ordusu, rejim ve ordusuna etkili darbeler vurmuştur. Peru'da bizim dışımızda orduya karşı hiç kimse -hem personel, hem de örneğin MEE 17 tipi helikopterler ve askeri garnizonlara karşı- güçlü darbeler vuramamıştır.
Fujimori'nin iktidara gelmesiyle birlikte, Tupac Amaru ve Aydınlık Yol gerillalarına karşı büyük saldırılar düzenlendi. Aydınlık Yol, Abimael Guzman'ın tutuklanmasıyla büyük bir darbe yedi. Tupac Amaru, bu saldırılardan çok etkilenmedi. Hareketiniz çok mu güçlü?
Önemli olan, MRTA'nın tanrıları bulunmayan bir siyasi örgüt olmasıdır. Yani insani varlıklardan oluşan bir hareket. Bizim liderlerimiz kutsal değil. Bizim, her yoldaşın eşit temelde değerli olduğu bir kollektif çalışma tarzımız var. Aydınlık Yol'da ise çizgiyi belirleyen ve düşünen tek kişi Guzman'dı. Guzman'ın, cezaevi koşullarına dayanamayıp barış anlaşması yapmasıyla Aydınlık Yol büyük bir darbe yedi. MRTA'da ise durum farklı. Her tutsak düşen ya da çatışmada ölen bir liderin yerine aynı yeteneklere sahip başka bir yoldaş geçti. Farkımız, dogmatik ve dolayısıyla dinsel değil, siyasi bir örgüt olarak hareket etmemizdir.
Lima'daki eyleme Tupac Amaru'nun lideri Nestor Cerpa'nın kendisi bizzat öncülük ediyor. Bu gerilla hareketinin liderinin bir eyleme bizzat katılmasına tarihte ender rastlanmıştır. MRTA'nın bu özelliği nereden geliyor?
Latin-Amerika'daki devrimci deneyimler bizi, önderlerin tüm siyasi ve askeri eylemlere bizzat öncülük etmesi gerektiği konusunda ikna etmiştir. MRTA'nın önderleri de daima hem siyasi, hem de askeri eylemlerin ucunda bulunuyorlar. Önderlik kabiliyeti, kararlılık, yetenek ve eylemlerle kazanılabilir.
Halk MRTA'ya ne kadar destek veriyor?
MRTA, her zaman kitle örgütleri ile ilişkisini korudu. Bunların arasında en çok sendikalar, komşuluk örgütleri, anaların kurduğu örgütler ve çiftçi toplulukları bulunuyor. Böylece, emperyalizmin büyük bir saldırısının sözkonusu olduğu bir dönemde, yeni üyeler almak mümkün oluyor. Elbette Peru'daki terörist koşullar altında insanların büyük yürüyüşler gibi açık eylemlerle destek vermesi mümkün değil. Şu sıralarda bir de olağanüstü hal uygulaması yürürlüğe konmuş. MRTA'ya en ufak destek verdikleri şüphesiyle göze çarpanlar, yasadışı ilan edilip gereken uygulamalara tabi tutuluyorlar.
MRTA, böylesi bir eylem için neden özellikle Japonya Büyükelçiliği'ni seçti?
Çünkü Japonya, Peru'nun içişlerine karışıyor. Alberto Fujimori'nin terör rejimine destek veriyor. Fujimori de ekonomik olarak büyük bir güç olan bu ülkeyi, Güney Amerika'yı delmek için kullandığı bir hançer ucu olarak kullanıyor.
Japonya, Fujimori'ye sadece ekonomik olarak mı arka çıkıyor?
Japonya'nın Peru rejimine verdiği çok açık bir destek sözkonusudur. İki yıl önce iki Japon tarım mühendisi Polina isimli paramiliter bir örgüt tarafından öldürüldü. Bu kişilerin devlet tarafından öldürüldüğüne dair açık kanıtlar bulunduğu halde, Japonya, Peru hükümetini desteklemeye devam etti. Diğer bir nokta ise, Fujimori sorunlarla karşılaştığı her dönemde, Japon büyükelçiliği ona dokunulmayacağına dair garanti verdi. Tüm bunlar, bizim kabul edemeyeceğimiz biçimde içişlerimize müdahele durumunu teşkil eder.
Böylesi kapsamlı bir eylemi planlayıp uygulamak için olağanüstü bir yetenek ve askeri kabiliyet gerekiyor. Tupac Amaru, bunu nasıl başardı?
Bu, devrimci bir hareketin, eğer gerçekten devrimci özellikleri varsa, tüm zorlukları aşabileceğini gösteriyor. Böylesi görevleri yerine getirmek için iyi çalışan lojistik ve istihbarat birimlerine ihtiyaç var. Diğer yandan, yer altında faaliyet yürüten yoldaşların rahat çalışabilmesi için iyi bir dökümasyon birimi de gerekiyor. Bunların tümünü, hükümetin iddia ettiği gibi, küçük ve parçalanmış bir örgüt başaramaz. Öbjektif koşulları oluşturmak için, çok zaman alan zor çalışmalar yürüttük. Temel hedef, Peru devrimini garanti altına alabilecek bir kadro yapılanmasını sağlamaktı.
Tupac Amaru, 1984 yılından bu yana devlet güçlerine karşı silahlı mücadele verdiği halde, şu ana kadar kendisinden pek söz ettiremedi. Bunun nedenleri neler?
Bu, hükümetin yenilgilerini gizlemek ve zaferlerini yüceltmek için başvurduğu bir yöntemdir. Bu mantığın diğer bir parçası da, hükümetin bazı gerilla eylemlerini, kendi devlet terörü ve baskılarını gerekçelendirmek için şişirmesidir.
Peru halkının hareketinize katkılarını biraz daha açar mısınız?
Devletin baskı politikası halen halkın üzerinde büyük etki yapıyor. Mesela, halkın büyük bir kesimi, geniş çaplı arama operasyonlarıyla karşı karşıya. Bu operasyonlarda belli yerleşim birimleri ordu tarafından çembere alınıyor. Ardından polis tüm evleri arayıp şüpheli bulunduğu tüm kişileri gözaltına alıyor. Bu operasyonlarda çok sayıda sendika yöneticisi, topluluk veya çiftçi örgütleri üyesi, terörist suçlamasıyla tutuklandı. Devletin bu politikası ile karşı karşıya kalan kitle örgütleri, örgüt olarak varlığını koruyabilmek için geri çekildi.
Peru halkının efsanelerini dinlediği Tupac Amaru'ya gelmek istiyorum. Tupac Amaru, Peru halkını egemen güçlerin zulmünden kurtaramak için yıllarca mücadele etti. Ardından da aynı güçler tarafından tutuklanıp öldürüldü. Dört parçaya bölündü, parçaları, halka ibret olsun diye ülkenin değişik kesimlerine gönderildi. Bugün Peru'da içinde bulunduğunuz dönemi o dönemle karşılaştırabilir miyiz?
Tupac Amaru hakkında söylediklerinize ilave olarak diğer bir efsaneden bahsetmek istiyorum. Buna İnkari, yani İnka'ların doğuşu diyoruz. Bunda, Tupac Amaru'nun tüm ülkeye yayılmış parçalarının, mücadeleye devam edebilmek için, hareketlenerek kafayı aradıkları söyleniyor. O dönemden bu yana devam eden mücadelenin yöntemleri değişmedi. Tupac Amaru, o dönemde İspanyol kolonyalistlerine karşı savaşıyordu, bugün ise emperyalizme karşı savaşıyor. Bunun için Tupac Amaru'nun yaşadığını ve kazanacağını söylüyoruz.
Daha ne kadar yaşayacak?
Bunu şimdiden kestirmek mümkün değil. Sosyal adaletin sağlandığı bir toplum için kurban vermeye hazır olan devrimciler var oldukça, Tupac Amaru yaşayacak ve kazanacak.
Peru'daki solcu hareketler neden ortak mücadele etmiyorlar? Böylece ayrı ayrı zafere ulaşmak daha da zorlaşmıyor mu?
Devrimcilerin bir prensibi de birliktir. Ancak birlik, sadece istek ve objektif koşulların bulunduğu müddetçe sağlanabilir. Peru'da şu sıralarda malesef bölünmüşlük ve tarikatçılık yaşanıyor. Söz sahibi olanlar da salt kendilerinin doğru yolda olduğunu ve kendilerinin öncülük etmeleri gerektiğini düşünenlerdir. Bunlar, daha çok legal faaliyete öncelik tanınmasını istiyor ve burjuva parlamenterizmiyle yetiniyorlar.
Siyasi örgütler arasındaki birliğin sağlanamaması işin sadece bir yanı. Diğer yandan halkın birliği sözkonusudur. Halk, ilerledikçe birliğe doğru gidiyor.
Peru halkı egemen güçlerin pençesinden ne zaman kurtulacak?
Kürt halkının, özgürlüğüne kavuşabilmek için, daha ne kadar mücadele edeceğini bana söyleyebilir misiniz? Bu, falcılara ya da bulmacalara inanmak anlamına gelir. Devrimci, falcı olmamalıdır. Bu açıdan mücadelenin daha ne kadar süreceğini söylemek çok maceracı olur. Böylesi bir süreci yakalayabilmek için zaman, yani dakikalar, saatler ve günler arasında ayrım yapmamak gerekir. Bakarsınız başarılı bir devrim süreci çok erken yakalanmış olur.
MRTA hareketi olarak Aydınlık Yol'dan ne bekliyorsunuz?
Aydınlık Yol'u halkın arasından çıkmış bir siyasi hareket olarak algılıyoruz. Ancak siyasi hedeflerinin üzerine gitmekte gereken kararlılığı göstermemiştir. Aksine, hükümetin karşı-devrimci faaliyetleri için gereken koşulları yaratmıştır. Bunun sonucu olarak da, Peru halkı açısından yenilgi stratejisi haline geldi.
Üç yıldır Avrupa'da yaşıyorsunuz. Aynı zamanda burada aktif siyasi faaliyet yürütüyorsunuz. Avrupalıların ülkenizdeki sorunlara yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Devrimci hareketlerle olan dayanışmanın, reel sosyalizmin çöküşünün etkisi altında kaldığı düşüncesindeyim. Böylece gösterilen dayanışmada önemli ölçüde gerilenmiş oldu. Ancak bu dayanışmanın yeniden hareketlendiğini söyleyebiliriz. Gösterilen dayanışmanın hümaniter değil, siyasi ve ideolojik dayanışmaya dönüşmesi için çalışıyoruz.
Avrupa ile ilgili soruma tam olarak yanıt vermediniz. Avrupa hükümetlerinin yaklaşımını da açar mısınız?
Öncelikle hükümetlerin belli çıkarları temsil ettiğini gözönünde bulundurmak lazım. Bu çıkarlar, Peru'ya demokrasinin gelmesini benimsedi. Bugün ise bu demokrasi büyük bir kriz içinde ve Avrupalı hükümetler tutumlarını, Peru'nun bir demokrasi mi, yoksa diktatörlük mü olduğu yönünde yeniden gözden geçiriyorlar. Avrupa'daki ilerici kadın ve erkeklerin yapacağı baskının, hükümetlerin sadece çıkarları doğrultusunda değil, mantıklarıyla hareket etmesine yol açacağını umuyoruz. Ancak bizim için esas olan, hükümetlerin değil, halkların, dayanışmacı, ilerici ile devrimci örgütlerin nasıl bir tutum sergileyecekleridir.