KURTULUŞ CEPHESİ - Kasım-Aralık 1993
SU-76
ya da Rusya, Yeltsin, KP
Sovyetler Birliği'nin dağıtılmışlığı koşullarında gelişen olaylar, Ekim ayında Rusya parlamentosundaki muhalafetin Yeltsin'in tank ve toplarıyla bastırılmasına kadar vardı.
Kamuoyunun dikkatlerinin bir kez daha Rusya'ya dönmesini sağlayan bu olayda, en önde gelen unsur SU-76'lar olmuştur. Eski Afganistan savaşı generallerinden Rutskoy'un omzuna astığı SU-76, aynı zamanda parlamentodaki direnişin bir simgesi olmaya adaydı. Fakat Yeltsin'in tankları ve toplarının görüntüsü, revizyonist anlayışın son temsilcilerinin ne yapacaklarını bilemedikleri SU-76'lara üstün geldi.
Nedir SU-76?
Tam adıyla AKSU-76 (Automatic Kalashnikov Sovyet Union-1976), Kalaşnikov'un 70'lerde üretilen yeni bir modelidir.
Tıpkı AK-47 olarak bilinen Kalaşnikov'ların boyutları küçültülerek daha pratik taşınır hale getirilmiş tipi olan SU-76'lar, 5,45x39,5 mm'lik mermi kullanmaktadırlar. Sovyet Kızıl Ordusu'nda paraşütçü birliklerine verilen SU-76'lar, özellikle şehir çatışmalarında AK-47'lere göre daha fazla kullanım olanaklarına sahiptir.
Başka bir deyişle, SU-76, AK-47'lerin kır gerillasıyla simgelenen niteliğini, şehir gerillasıyla tamamlama özelliklerini taşımaktadır. Savunma ve taarruz eylemlerinin en nitelikli silahı Kalaşnikov, SU-76'yla kendisini bütün gerilla savaşlarına uyumlu hale getirmiştir.
İşte Rusya'da parlamentodaki muhalefet SU-76'ları depolardan çıkartırken, hiç de düşünmedikleri bir gelişmenin simgesini ortaya çıkardıklarının farkında değillerdi. Ve onlar, böyle bir gelişme somut olarak ortaya çıktığında da, kendilerini bu gelişmenin bir parçası haline getirmeyi başaramamışlardır.
Bilindiği gibi, Gorbaçov'un "glastnost" ve "perestroyka" politikalarını ilan etmesiyle birlikte başlayan süreç, 1991 sonunda SSCB'nin resmen ortadan kaldırılmasıyla noktalanmıştır.
Ancak bu noktalanış, sadece revizyonistlerin resmen yürütmeden uzaklaşmalarıyla sınırlı olduğundan, kapitalizmin geliştirilmesi ile Komünist Partisi'nin tasfiyesi iç içe sürekli bir durum yaratmıştır. Bir başka deyişle, SBKP revizyonistleri, Parti resmen kapatılmış olmasına rağmen etkinliklerini sürdürerek, kapitalist gelişmeyi "istenilen" ölçekte sürdüremiyorlardı.Bu yüzden, onların tasfiyesi kapitalizmin geliştirilmesiyle birlikte yürütülmek zorundaydı.
Revizyonistlerin en önemli etkinlik alanı ise, Rusya parlamentosu olmuştur. Bu parlamento, Gorbaçov'un Sovyet sisteminde yaptığı en önemli değişikliklerden birisidir.
Sovyetler Birliği'nin en yüksek yasama organı olan Yüksek Sovyet'in üstünde oluşturulan yeni ve sürekli parlamento, burjuva demokrasilerinde olduğu gibi ve olduğu biçimiyle oluşturulurken, Gorbaçov'un başını çektiği revizyonizmin revizyoncularının amacı, proleterleştirelemeyen kitlelerin temsil edilmelerini sağlamaktı. Böylece sürekli parlamento, Sovyet sistemine karşı ve bu sisteme uyum gösteremeyenlerin yer aldığı bir kurum olarak, aynı zamanda SBKP revizyonistlerinin "demokrat"lıklarının gösterildiği bir kurum oluyordu.
1991 Ağustos'unda, neden, nasıl ve kim tarafından yapıldığı anlaşılamayan "darbecik"de Yeltsin'in "demokrasi direnişi" bu parlamentoda sahneye konuluyordu. Parlamentoyu ele geçirmeye gelen tankların üzerinde konuşan bir zamanlarınSBKP'sinin "radikal reformcu" Yeltsin'in görüntüleri emperyalist yayın kurumlarıyla dünya çapında gösterilirken, Rusya parlamentosunun adı "Beyaz saray"a çevriliyordu. 1917'lerin karşı-devrimci Beyaz Ordu'sunun izleyicileri ve emperyalistler, Kızıl Ordu'ya karşı zafer naralarını burada atıyorlardı.
Ve aynı parlamento, 1993 Ekim'inde, Yeltsin'in "demokrasi direnişi" yaptığı tanklar tarafından yakıldı, yıkıldı ve kara bir görünüm aldı.
Burjuvazinin demokrasiden ne anladığı bir kez daha ortaya çıktı. Burjuvazi için her demokratik kurum, hak ve özgürlükler, sadece kendi egemenliğini sağladığı ve sürdürdüğü sürece vardır.
Lenin, 1917Ekim Devrimi'nin arifesinde şöyle diyordu:
"...sermaye, demokratik cumhuriyeti (Palçinski, *ernov, *eretelli ve hempaları aracılığıyla) ele geçirdikten sonra, iktidarını öyle sağlam, öyle güvenli bir biçimde kurar ki, burjuva demokratik cumhuriyetindeki hiçbir kişi, kurum ya da parti değişikliği, onu sarsamaz."[1*]
Rusya parlamentosunun depolarındaki SU-76'ların Hasbulatov-Rutskoy tarafından çıkartılarak parlamento içindekilere dağıtılması hiçbir şeyi değiştirmeyecekti. Ve öyle de oldu.
İki yıl öncesine kadar revizyonistler, adı "sosyalist demokrasi" olan ve iktidarların seçimle gelip, seçimle gideceği bir demokrasi kuracaklarını iddia ediyorlardı ve parlamento, bu demokrasinin merkezi olacaktı. Seçimle geldiler, ama Yeltsin'in tanklarıyla gittiler.
Kapitalizmde demokrasi, kapitalistlerin gücünü, dolaylı, ama bir o kadar da güvenli bir biçimde korur. Bu koruma, insanların "demokrasiye bağlılıklarıyla" değil, "memurların düpedüz rüşvet yemesi" ve "hükümetle borsa arasındaki ittifakla" sağlanır.[2*]
Rusya'nın yakın geleceği böyle çizilmiştir.
Devrimden, devrimci mücadelelerin gelişiminden burjuvalar kadar korkan revizyonistler, gerek Gorbaçov'da görüldüğü gibi teslimiyetçi, gerekse parlamentodaki olaylarda görüldüğü gibi, pasif ve kararsızdırlar. Parlamentonun deposundan[3*] çıkardıkları SU-76'ların gösterdiği yönü göremeyecek kadar da kördürler.
Bugün Rusya'da Kızıl Ordu'dan geriye hiçbirşey kalmamıştır. Var olan ordunun üst düzey subayları "düpedüz" rüşvetle satın alınmıştır. Tüm revizyonist dönem boyunca yapılan uygulamalar sonucu profesyonel subaylara dayalı bir ordu haline getirildiği için, Kızıl Ordu'nun proleter niteliği mevcut değildir. Artık "parayı veren düdüğü çalmakta"dır. Rutskoy-Hasbulatov ikilisinin arkasında, 1917 Ekim'inde Kerenski'yi destekleyen birliklerin Moskova ve Petersburg'a gelmelerini engelleyen demiryolu işçileri de yoktur artık. Böylece Yeltsin'in baskı güçleri hiçbir direnmeyle karşılaşmadan parlamento önüne kadar gelebilmişlerdir.
İşte bu andan itibaren onların yapabilecekleri tek şey, ellerindeki SU-76'ları sonuna kadar kullanmaktı. Ve yine yenileceklerdi, Yeltsin'in tankları yine parlamentoyu yakıp yıkacaktı, ama SU-76'lar Rusya'nın geleceğini gösteren bir zafer simgesi olacaktı. Tıpkı Şili'de Allende'nin, Pinoşet darbesinde, elinde taşıdığı ve kullandığı AK-47 ile Latin-Amerika'ya gösterdiği gelecek gibi.
Herşeye rağmen Rusya'da Ekim ayında yaşananlar yeni bir geleceğin başlangıcı olabilecektir; yeter ki, gelecek devrimin zaferinin de şiddete dayanan bir devrim de olduğu görülüp anlaşılsın.
Ve o zaman proletaryanın zaferi, bir kez daha kaçınılmaz olacaktır.
Dipnotlar
[1*] Lenin, Devlet ve Devrim, s. 24.
[2*] Lenin, Devlet ve Devrim, s. 23.
[3*] SU-76'ların Rusya parlamentosunun deposundan çıkartılmasının, parlamentoda silahlı bir direniş yapma düşüncesiyle hiçbir ilgisi yoktur. Sovyet askeri sistemi içinde yer alan yerel-sivil silahlı güçlere (ya da milis örgütlenmesine) dayalı silahlı savunma anlayışı gereğince, tüm devlet kuruluşlarının depolarında hafif silahlar bulunmaktadır.