KURTULUŞ CEPHESİ - Temmuz-Ağustos 1993
Devrimci Demokratik Cephe
ve Güç Birliği
PKK'nın Mart ayında ateş-kes kararı almasından sonra değişik örgüt ve gruplarla ittifak girişimleri yeniden gündeme gelmiştir. Geçmişte FKBDC gibi girişimlerde yer alan PKK, bu kez "ulusal birlik" temelinde "ulusal cephe"yi birinci plana almıştır. Buna paralel olarak bir kısım "Türk" solu örgütlere ittifak çağrısı yapmış ve 6 grupla "Devrimci Demokratik Güç Birliği" kurduklarını ilan etmişlerdir.
PKK'nın bu yeni cephe ve birlik ilişkisi, geçmişteki girişimlerden pek farklı değildir. Geçmişte olduğu gibi, ittifaklarda ya da güç birliklerinde, devrim amacı ve buna yönelik birleşik faaliyetlerin kurallara bağlanması söz konusu olmadığı görülmektedir. "Devrimci Demokratik Güç Birliği"nin kuruluşunu ilan eden açıklamada "Türkiye" için "Faşist diktatörlüğün tasfiye edilerek, Türkiye halkının politik, sosyal, kültürel, demokratik hak ve özgürlüklerinin kazanılması" (abç) hedefinin ortaya konulması amaçtaki belirsizliği ortaya koymaktadır.
Aynı açıklamada "Kürdistan" için konulan hedefler ise daha belirgindir ve buradaki mücadelenin (ki silahlı mücadele temelinde geliştiği açıktır) "yükseltilmesi"nden söz edilmektedir.
"Ulusal cephe" düzeyinde görülen kimi eksiklikler ve hatalar (özellikle PİK'in simgelediği ideolojik konum), "Güç Birliği"nde de görülmektedir. Reformizmi ve revizyonizmi açık biçimde ortada olan kesimlerin silahlı savaşın yükseltilmesi bağlamında önemli bir engel oluşturacakları bilinen bir gerçektir. Zaten "Türkiye" düzeyinde ortaya konulan "hedefler" tümüyle reformist bir niteliktedir ve demokratik bir devrimin temel özelliklerini içermemektedir.
Şüphesiz "demokratik" bir çerçevede oluşturulacak birlik programı sonal olarak belli bir "uzlaşmanın" ifadesidir ve bu yüzden "uzlaşanların" politik ve ideolojik perspektifleriyle belirlenir. Bu yüzden bu oluşumların kendi içinde taşıdığı reformizm ittifakın biçimi ile ikincil kılınabilir. Ama bu durumda da ittifakın devrimci içeriği ikincil kalacaktır.
Günümüzde ittifaklar, cepheler ve güç birlikleri, her ülkenin kendi somut tarihsel koşullarınca belirlenmektedir. Devrimci bir cephe ve güç birliği, ancak devrim amacını içerdiği ve devrimin programatik hedeflerini ortaya koyduğu bir temelde oluşturulmak zorundadır. Ancak bu da yeterli değildir. Aynı zamanda, bu hedeflere yönelik mücadelenin (silahlı ya da silahsız, legal ya da illegal) yürütülüş tarzı ve bu mücadelenin eşgüdümü ve yöntemleri açık ve net olarak belirlenmek durumundadır. Ülkemizin somut tarihsel koşullarında önemli olan diğer bir yan da, kurulan ittifakların, dolaylı olarak diğer ittifaklarla birlikte ele alınmasıdır. Böylece oluşan birlik ya da cephe katılımcıları, bir başka cephe ve birlik katılımcılarıyla dolaylı bir ilişkiye girmiş olmaktadırlar. Bu ise Marksist-Leninistler için bir dizi sorunu birlikte getirmektedir.
Aynı şekilde, ülkemizin somut tarihsel koşulları, bir kısım revizyonist ve pasifist grupların, bu tür ittifaklar yoluyla kendi varlıklarını sürdürebilme koşullarını yaratmalarıdır. Böylece pek çok samimi unsur, bu yolla pasifist grupların saflarında yer almayı sürdürmektedir.
Bu ve benzeri bir dizi sorun, günümüz koşullarında, gerek cephelerin oluşturulmasında, gerekse güç birlikleri kurulmasında özenle ele alınması ve çözümlenmesi gereken sorunlar durumundadır.
Ülkemizin tarihsel somut koşullarının ortaya çıkardığı özgünlükler, dünya devrimci pratiğinin bu konulardaki zengin deneyimleri ışığında çözümlenebilir. Bu konuda son dönemin en zengin deneyimi Nikaragua ve El Salvador'da ortaya çıkmıştır.
El Salvador deneyiminin gösterdiği gibi, Halk Savaşının yürütülmesi temelinde bir oluşumun, ancak politik planda kurulacak cephe üzerinde yükselebilmektedir. Ama politik cephenin amacı ve araçları, Halk Savaşı perspektifiyle ele alınmıştır.
1980 Ocak ayında silahlı mücadeleyi benimsemiş örgütlerin kitle örgütlenmelerinin oluşturduğu CRM (Kitlelerin Devrimci Koordinatörü) "Devrimci Demokratik Hükümetin Programatik Platformu"nu ortaya koyarken politik amacın belirleyiciliğini ortaya koymuştur.
CRM, Nisan başında FDS'nin (Demokratik Salvador Cephesi) kurulmasından birkaç gün sonra CRM ile FDS birleşerek FDR'yi (Devrimci Demokratik Cephe) oluşturmuşlardır. 1980'in Ekim ayında FDR'ye katılan örgütler tüm silahlı güçlerini tek bir komutanlık altında birleştirmeye karar vermişler FMLN'yi (Farabundi Marti Ulusal Kurtuluş Cephesi) oluşturmuşlardır. Artık FDR El Salvador devrimci savaşının politik örgütlenmesi ve FMLN de askeri örgütlenmesi olarak tüm sürecin yönetimini üstlenmiştir.
Bu süreçte yer alan beş politik örgüt içinde PCS (Salvador Komünist Partisi) hariç, diğerleri silahlı mücadeleyi kabul eden ve yürüten örgütlerdir. PCS'yi, mücadelenin gelişimi karşısında silahlı mücadeleye katılmak zorunda bırakan da bu güçlerin varlığı olmuştur.[*] Görüldüğü gibi, Cephe, devrim hedefiyle oluşturulmakta ve buna bağlı olarak bütün güçler tek bir merkezi komuta altında birleştirilmektedir. Bu, devrim mücadelesinde tüm güçlerin bir araya getirilmesi, seferber edilmesinin gerçekliğidir. Güçlerin, aynı amaçla, aynı hedeflere yönelik olarak merkezileştirilmesi ittifakların temel nedenidir. Bunlar yapılmaksızın (ya da bu aşamaya ulaşılmaksızın) oluşturulacak ittifakların etkili olması beklenemez.
Böyle bir süreci öngören ittifaklar, ister istemez bir dizi temel belirlemeyi yapmak zorundadır. Bu belirlemeler doğrultusunda gelişen süreç, güçlerin merkezileştirilmesini olanaklı hale getirecektir.
"Güç ve eylem birlikleri" ile yukarda ortaya koyduğumuz Cephe ittifakı birbirinden ayrıdır. "Güç ve eylem birliği", belirlenmiş bir konuda ve belirlenmiş bir faaliyet için güçlerin bir araya gelmeleridir. Burada konu ve faaliyetin kesin belirlenmişliği yanında, faaliyet süresince güçlerin birleşik, zamandaş ve eşgüdümlü hareket etmeleri esastır. Böyle bir ilişki ise, kaçınılmaz olarak, faaliyet süresi ile sınırlı olsa da, sürekli bir yönetim mekanizmasının kurulmasını öngerektirir. Mekanizmanın işleyiş kurallarının belirlenmesine paralel olarak faaliyet sürdürülebilecektir. Ancak PKK'yla birlikte oluşturulan son "güç birliği"nin ilan ettiği hedefler, böyle bir birliğin değil, (reformist niteliğini bir yana bırakırsak) Cephe'nin hedefleri olacak kadar geniştir. Dolayısıyla hatalı bir biçim üzerine oturtulmuştur.
"Güç ve eylem birlikleri" için verilebilecek en somut örnek cezaevlerinde ortaya çıkmıştır. Cezaevlerindeki baskılara karşı ortak mücadele etme gereği, tüm diğer alanlardan çok daha açıktır. Değişik dönemlerde ve değişik cezaevlerinde farklı kesimlerle değişik oluşumlara gidilmiştir. Kimi durumlar, gelişmelerin sürekli izlenmesini gerektirdiğinden oluşturulan siyaset temsilcileri komiteleri yarı-sürekli yönetim işlevine sahiptir. Ancak bunun yanında değişik amaçlarla daha sınırlı birlikler kurulabilinmektedir de. Bu yönüyle oldukça esnek bir ilişki zinciri oluşturmaktadır. Cezaevlerinde ortak hedeflerde ve eylem biçimlerinde anlaşma sağlandığı koşullarda birlikler kurulabilmektedir. (Zaman zaman bu durum bazı kesimler tarafından istismar edilebilmekteyse de, uzun yıllardır etkili bir biçimde sürmektedir.)
İşte dünya ve ülkemiz koşullarında ortaya çıkan bu deneyimler doğru biçimde kavrandığı sürece devrim yolunda her türden ittifak, birlik ve cephe kurmak olanaklı olacaktır. Bunun yolu ise, bugünden yarına karşılıklı ilişkilerin (isterse enformasyon düzeyinde olsun) kurulmasından geçer. Bir başka deyişle, devrimci ve yurtsever örgütlerin, kendi bağımsız politik eylemlerinin kitlesel yanlarına ilişkin faaliyetlerinde karşılıklı bir ilişki kurulması ileriye yönelik bir gelişme olarak değerlendirilmelidir. Ama bu faaliyetlerde "rekabetçi" tutumlardan kaçınılmalıdır.
Bütün bunların üstünde, en temel sorunun Marksist-Leninist örgütlerin karşılıklı ilişkileri ve bu ilişkilerin doğru bir zeminde sürdürülmesidir. Bu konuda THKP/HDÖ'nün yayınladığı KURTULUŞ'un 4. sayısında ortaya konulan perspektifler, günümüz koşullarında da geçerliliğini korumaktadır.
Dipnotlar
[*] El Salvador'da cephelerin kuruluşunda yapılan bazı hatalar ve süreçte bazı örgütlerin yönetim düzeyinde verdikleri kayıplar, FDR ve FMLN içinde PCS'nin etkinliğini artırmış ve bu da ilerki yıllarda reformist bir yola girilmesinde belirleyici olmuştur. Bu sürecin nasıl oluştuğu ayrı bir yazının konusudur.