GÜN
EMPERYALİZMİN VE OLİGARŞİNİN
SİYASAL ZORUNA KARŞI
MÜCADELE GÜNÜDÜR!



      1 Mayıs, herkesin bildiği gibi, işçi sınıfının birliğinin, enternasyonalist dayanışmasının ve sınıf mücadelesinin bir simgesidir. Bu simgesel niteliği ile 1 Mayıs, 1886 yılından günümüze kadar dünyanın her yerinde küçüklü büyüklü pek çok mitinge ve eyleme sahne olmuştur. Bu kitlesel mitingler ve eylemler karşısında burjuvazi, her zaman işçi sınıfının kendi sınıf gücünün bilincine varmasını engellemeye çalışmış, 1 Mayıs'ları "şenlik" havasına sokarak yozlaştırmaya, sınıfsal içeriğinden soyutlayarak sıradan bir "işçi günü" haline getirmeye çalışmıştır.
      Ancak burjuvazinin bu çabaları, işçi sınıfını kendi sınıf bilincinden tümüyle uzaklaştırmak için yeterli olmamıştır. İşçi sınıfının "sınıf örgütü" görünümü altında pek çok örgütlenmeler, egemen sınıfların icazetiyle solda yaşatılmaya çalışılmıştır. Bu revizyonist, pasifist legal "parti"ler, kimi zaman "sosyalist", kimi zaman "emek" ve hatta "komünist" adlarıyla faaliyet yürütmüşler, her zaman ve her yerde işçi sınıfını kendi ideolojisinden ve insanlığın kurtuluş mücadelesinden uzaklaştırmaya çalışmışlardır.
      Bu çalışmalar zaman zaman etkili olmuşsa da, işçi sınıfının tarihsel mücadelesinin yönünü değiştirememiştir. Her koşulda işçi sınıfının devrimci örgütleri, bu mücadelenin öncü gücü olmaya devam etmiştir.
      Bu nedenle burjuvazi, her yerde ve her zaman tüm gücüyle işçi sınıfının devrimci örgütlerini yok etmeye çalışmıştır. Ancak bunda başarılı olduğunu düşündüğü her seferinde, işçi sınıfının devrimci örgütleri yeniden ortaya çıkmıştır.
      12 Eylül döneminde oligarşinin siyasal zoruyla yok edilmeye çalışılan devrimci örgütler, 90'larda "globalizm" propagandalarının hedefi haline getirilmişlerdir.
      Öte yandan işçi sınıfının sendikal mücadelesiyle elde ettiği kazanımlara dayanılarak işçi aristokrasisinin gücü artırılmış ve yaygınlaştırılmıştır. İşçi sınıfı "globalizm" söylemiyle "dünyanın değiştiği"ne, sınıf mücadelesinin "öldüğü"ne, insanlığın bir bütün olarak kurtuluşunun söz konusu olamayacağına ve elde ettiği kazanımlarla kendi başına "ayrıcalıklı" bir yaşam sürdürebileceğine inandırılmaya çalışılmıştır. Bunda da oldukça başarılı olmuşlardır.
      İşçi sınıfı kendisi-için sınıf olmaktan uzaklaştırılmış, kendi-kendine sınıf konumuna itilmiştir.
      "Elveda proletarya" söylemleriyle sınıf mücadelesi bir yana itilmiş, ne olduğu belirsiz bir "emekçiler" söylemi yaygınlaştırılmıştır. Bununla da yetinilmemiş, her çalışan "emekçi" ilan edilmiş, devlet memurları başlı başına "kamu emekçileri" statüsüyle "emekçi sınıf"ın merkezine yerleştirilmeye çalışılmıştır.
      Bu koşullarda işçi sınıfının ideolojisini benimsemiş pek çok aydın, umutsuzluğa düşerek işçi sınıfı ideolojisinden kopmuş, sendikalar "globalizm"in savunucusu haline dönüşmüş ve solda "neo-liberalizm" güçlenmiştir. Böylece kendilerini "Marksist" ya da "Marksist-Leninist" olarak tanımlayan sol örgütler bile, "kamu emekçileri"nin kredi kartlı yaşamının sorunlarını çözmeye çalışan sıradan "sivil toplum örgütleri"ne dönüşmüştür.
      Tarih, yine kendi yolunda yürümüş, "globalleşme" diye kutsanan emperyalizm, Afganistan ve Irak işgalleriyle gerçek yüzünü bir kez daha ortaya koymuştur.
      Amerikan emperyalizminin Irak işgaliyle birlikte, "globalizm" dönemi sona ermiştir. Dünyanın her yerinde emperyalizme karşı savaşmak gerektiği düşüncesi yaygınlaşmıştır.
      İşte tarihin bu dönüşümüyle birlikte, emperyalizm ve onun yerli işbirlikçileri eski yöntemlerine geri dönmüşler, faşist milisleri yeniden sahneye çıkarmışlardır.
      Her zaman olduğu gibi, faşist milislerin temel hedefi, devrimci mücadelenin gelişimini engellemek, yükselen anti-emperyalist tepkileri pasifize etmek ve bunları "milliyetçilik" propagandasıyla emperyalizme yedeklemektir.
      Bir yıldır süregiden "linç" girişimleri, faşist milis saldırıların en temel yöntemi olarak ortaya çıkmıştır. Bu yöntem, ülkenin her yerinde, özellikle Karadeniz bölgesinde etkin biçimde kullanılmıştır.
      Faşist milis saldırıların kısa vadeli hedefi, solun her türlü legal faaliyetini engellemektir.
      Dün, doğrudan emperyalist ideologlar tarafından legalize olmaya teşvik edilmiş olanlar, bugün faşist milislerin saldırılarıyla yüz yüze gelmişlerdir. Ama bu saldırıların kısa vadeli hedefi olanlar, yine "çete", "güruh" vb. söylemleriyle sistematik ve merkezi faşist milis saldırılarını küçümsemeye, önemsizleştirmeye ve hatta görmezlikten gelmeye çalışmaktadırlar.
      Bugüne kadar şeriatçılık karşısında laikliği bile savunamayan bir "sol" hareketin, halkın anti-emperyalist ve anti-Amerikancı tepkilerini pasifize etmeye çalışan faşist milis örgütlenme karşısında yapabileceği hiç bir şeyi yoktur.
      Bugün sol örgütler, legalistler ve legalist olmaya aday olanlar, "birleşik ve kitlesel 1 Mayıs"tan söz etmektedirler. "Birleşik ve kitlesel 1 Mayıs"tan söz eden her kesim kendisi için ayrı bir "gösteri" alanı peşine düşmüş, "gövde gösterisi" ile kendi sempatizanlarını elde tutmaya çabalamaktadır.
      Faşist milis saldırıların yoğunlaştığı, "terörle mücadele yasası"yla her türlü legal olanağın giderek yok edilmeye çalışıldığı bir ortamda, 1 Mayıs'ın kimin daha fazla "kitleye" sahip olduğunu göstermeye yönelik "gövde gösterisi"ne dönüştürülmesi aymazlığın açık ifadesidir.
      Bugün oligarşinin siyasal zoru, her geçen gün daha fazla askerileştirilmektedir. "Terörle mücadele yasası" değişiklikleri, askeri yığınaklar bunun en açık örnekleridir.
      Gün, oligarşinin siyasal zoruna karşı mücadeleyi örgütleme ve yürütme günüdür. Faşist milis saldırılara karşı mücadele, oligarşinin askerileştirilen siyasal zoruna karşı mücadelenin ayrılmaz bir parçasıdır.
      Bugün işçi sınıfının ve onun devrimci öncülerinin görevi, emperyalist saldırganlığa karşı, oligarşinin siyasal zoruna karşı, faşist milis saldırılara karşı mücadeleyi örgütlemek ve yürütmektir.
      Ya emperyalizmin ve oligarşinin siyasal zoru bertaraf edilecektir, ya da boyun eğilecektir.
      Başka seçenek yoktur!
     
       
      KAHROLSUN EMPERYALİZM!
      KAHROLSUN FAŞİZM!
      YAŞASIN HALKLARIN KURTULUŞ MÜCADELESİ!
      KURTULUŞA KADAR SAVAŞ!



      [Özgün formatında pdf dosyası]
      1 Mayıs 2006 Bildirisi

Sayfa başına gidiş