Carlos Marighella ile
"Devrimci Savaş" Üzerine Görüşme
Bu görüşme O.L.A.S. Konferansı'nın arkasından Brezilya'ya dönüşünde, Carlos Marighella'nın bir gazeteciyle yaptığı tek mülakattır.
Aylık Front Gazetesi'nin üçüncü sayısında yayınlanmıştır.
Eriş Yayınları tarafından düzenlenmiştir. kurcep@gmx.net
Özgün biçimiyle Acrobat Reader formatında:
Şehir Gerillasının Elkitabı (653 KB)
e-book formatında:
Şehir Gerillasının Elkitabı (194 KB)
— Örgütünüz, Brezilya devrimci hareketine yeni olarak ne getiriyor?
— Eylem! Bizde, öncü,yöneticiler herşey eylemden doğar...
Silahlı savaşçı grupları kurduk. Öncü onlardır. Yönetim, en açık görüşlülerin (yani, siyasi olarak en tutarlı olanların), en cesurların elindedir. Örgüt sonra gelir. Bütün diğer grupların çoğu, hatta partiden ayrılanların kurdukları gruplar bile başlangıçta demokratik merkeziyetçilikle işleyen bir parti-yeni bir K.P., kurmak istiyorlar. B.K.P.'ne karşı olarak, programlarına daha sonra silahlı savaşı alıyorlar.
— O halde siyasi ve askeri yönetimler aynı şeylerdir?
— Kesin olarak öyle.
— Ya yönetimle taban arasında?
— Aralarında basamaklar yoktur. Taban grupları, stratejimiz doğrultusunda ve yapılan eylem olması koşuluyla tüm insiyatifleri almakta serbesttirler. Marksizm ya pratiğe uygulanır ya da hiç bir şeye yaramaz.
— Daha başka siyasi-askeri yönetimler olmalıdır, çünkü tezlerinizi savunan sadece sizin yönettiğiniz Ulusal Kurtuluş hareketi değildir. O halde "birleşik kumandanlık” sorunu nasıl ortaya konuyor?
— Önce, stratejimiz Brezilya için devrimci solun stratejisi (bu son sözleri üstüne basarak söylüyor) kapalı, sadece bir kez uygulanıp ortadan kaldırılan bir şey değildir. Belli başlı yönelmeleri çok açık olarak tanımlamıştır. Şehir gerillası, kır gerillası, hareketlilik, hareket savaşçı işçi ve köylülerin silahlı ittifakı, devrimin stratejik üssü olan kırlarda süren savaş ile kaynaşmış şehir savaşının taktik ve tamamlayıcı işlevi. Bundan başka bugün elde silah savaşan örgütler aynı görüştedirler, ama savaşın gelişimini aynı açıdan göremiyorlar; ancak pratik içinde bu gibi sorunlar aydınlığa kavuşacak, her zaman büyüyen bir stratejik birlik ve birleşik kumandanlık zorlanmadan oluşacaktır. Şurası kesindir ki, hiçbir zaman yukarıda sıralanan sorunlar masa başı toplantılarında çözümlenemeyecektir. Uzunca tartışmalardan doğmuş bir birleşik kumandanlığın bitkisel bir hayatı olacak ve kısa bir süre sonra da parçalanacaktır.
— Bu stratejide üç evre gözetiyorsunuz. Gerillaya hazırlık gerillanın başlatılması ve gerillanın hareket savaşına dönüşümü. Brezilya'da, bugün hangi evredeyiz?
— İkinci evredeyiz. Birincisi silahlı savaşçı grupları oluşturma, sürekli siyasi buhranı askeri buhrana dönüştürmek, dikta generallerine bile, devrimci savaşın tutarlı ve iyi bir şekilde başladığını itiraf ettirmek amaçlarını gözetiyordu. Şehir gerillası kökleşiyor, kır gerillası bu yıl başlamış olacaktır. Anti-gerilla manevraları düzenleyen düşmanı ülkenin çeşitli bölgelerine dağıtmak için bunları açıklıyoruz. Bazı bölgeleri onlar gayet iyi biliyorlar. Oralara gitmeyeceğiz.
— Niçin şehir gerillasından başlanıldı?
— Ülkenin içinde bulunduğu dikta ortamında, propaganda ve kamuoyunda tanınma olanakları, özellikle şehirlerde vardır. Özellikle öğrencilerin, aydınların; sendikacı bazı militan grupların düzenledikleri kitle eylemleri, ülkenin bellibaşlı şehirlerinde, daha sert bir savaşın (silahlı eylemler) yadırganmayacağı uygun bir ortam yarattılar. Hükümetçe alınan anti-demokratik tedbirler (kongrenin kapatılması, seçimlerin kaldırılması, yüzden fazla milletvekili ve senatörü içeren parlamento üyeliklerinin kaldırılması, televizyona sansür) ve öğrencilerin, birçok profesör ve gazeteciye karşı girişilen sayısız baskılar, bir başkaldırı ortamı yarattı. Halkın işbirliği kazanıldığı ve devrimcilere. Gizli yayın ilerliyor, korsan radyolar hoşnutlukla dinleniyor. Demek ki, şehir, gerillayı başlatabilmek için istenilen nesnel ve öznel koşulları bir araya getirebiliyor. Durum, kırlarda daha az elverişlidir. Kır gerillası, işlevi daha çok taktik olan şehir gerillasına göre ikincil bir duruma düşüyor... Diğer yandan, kırlarda mücadele edecek savaşçılar, ilk önce şehir mücadelesine deneneceklerdir. Bunların arasından yeteneklileri seçilecektir.
— Şehir gerillasına devamı nasıl düşünüyorsunuz?
— Bir yığın şey yapılabilir. Rehin alma, dinamitleme, polis şeflerini ele geçirme (özellikle arkadaşlanmız işkence edenleri ve öldürenleri), silah ve para "soygunlarını” sürdürme. Ordunun en modern silahlara kavuşmasını diliyoruz. İş siyasi mahkumun serbest bıraktırılması amacıyla Amerikan elçisinin kaçırılmasında olduğu gibi daha ileri hedeflere ulaşmak amacıyla, başka önemli kişileri de kaçıracağımızı şimdiden bildireyim.
— Kır gerillaları kimlerdir?
— Compo'da doğan ve sonra çalışmak üzere şehre gelen gençlerin oluşturdukları gruplar. Bu grupların içinde siyasi ve pratik eğitim görürler, bugün de geldikleri yerlere dönmektedirler. Latin Amerika'da kırsal güç bu görüş açısından olumlu bir etkendir. Zaten, köylülerin devrime katılması, şayet Brezilya toplumu derinlemesine değiştirmek isteniyorsa, yüzde yüz gereklidir. Sadece burjuvazi ile proletaryayı karşı karşıya getiren mücadele uzlaşmacılık batağına saplanabilir, zaten bu yolda yürünürse ilk kez olmayacaktır proletaryanın düzenle kaynaştırılması.
— Maoist misiniz?
— Brezilyalıyım. Brezilya gerçeği içinde yürütülen devrimci pratiğin oluşturduğu bir kişiyim. Kendi yolumuzu izliyoruz ve Mao, Ho Şi Minh, Fidel, Guevara'nınkilere benzeyen ve istemediğimiz bir görüşü kabul etmemiz beklenmemelidir.
— Herhalde bazı özel eğilimleriniz vardır..?
— 1953-1954'de Çin'e gittim. Beni gönderen Partiydi. O sıralarda Parti çizgisine karşı gelmeye başlamıştım. Sao Paulo Devleti iç seçimlerinde en sağlam adaydım. Parti beni sadece bir süre için uzaklaştırabilmişti. Çin'de devrimi iyi inceledim. Ama, şayet esinlenmeden söz ediliyorsa, bizimkisi daha çok Küba ve Vietnam örneklerine benzer. Asıl Küba deneyi, özellikle ilk atılımda bulunan küçük savaşçı gruplarının örgütlenmesine ilişkin kısım benim için asıl yol gösterici oldu.
— İdeolojiniz?
— Marksist-leninist. Ama söylendiği şekliyle "ortodoks” değil. Hiçbir zaman hatta iktidarı ele geçirdikten sonra bile, hiçbir şekilde ordodoksluğu izlemeyeceğiz, izlemiyoruz. Ortodoksluk bir kilise işidir.
— Şehir gerillası, örneğin grevler ve öğrenci gösterileri gibi kitle eylemlerini dışta bırakıyor mu?
— Kesinlikle hayır! Ama bugünkü yerleşmiş dikta ve mutlak faşizm ortamında silahlı gruplara dayanmaksızın gösteri yapmak, fabrika işgal etmek intihardır. Rio ve Sao Paulo'daki son sokak gösterileri sırasında öğrenciler öldürüldü., Polis ateş etti. Öğrencilerin ise savunmak için ya sopaları vardı ya da hiçbir şeyleri yoktu. Bir dahaki sefere durum değişik olacaktır, şayet işçiler fabrikalarını işgal ederlerse silahlı olacaklardır. Kısacası, şehir gerillası ile kitle hareketinin birleştirilmesini öngörüyorum. Bundan başka işçiler, makineleri sabote, malzemeleri imal edebilirler, gizlice silah yapabilirler. Evli olanlar, aile babaları için, bu bugün en mümkün olan tek gerilla şeklidir.
— Ya kitle çalışması, yani bilinçlendirme, siyasi eğitim, örgütleme?
— Geleneksel sol dışta kalmak üzere ve silahlı mücadeleyi ikinci plana atmamak koşuluyla gereklidir. Devrimci savaş deyimleri ile açıklarsak, kitle çalışması ile silahlı mücadele birbirini izler ve birbirlerinin içinde birbirlerine bağımlıdırlar, birbirlerini karşılıklı etkilerler.
— Bildirgelerinizden birinde şunlar gözümüze çarpıyor. "Proletarya, köylülük ve orta sınıfın silahlı birliği zaferin anahtarıdır.” Oysa, bir bölge dergisine göre tutuklanan ve bilinen 150 devrimcinin %38'i öğrenci, % 20'si asker veya eski asker, %17'si serbest meslek sahibi, % 16"sı memur, tüccar v.b. ve sadece % 8'i işçi. Göstergeyi ilginç bulmuyor musunuz? Olumlu olarak, terazi işçilerden yana nasıl dengelenecektir?
— Bu rakamlar sadece şehir gerillası ve özellikle en kökleşmiş savaşçı grupları için geçerlidir. Kitle çalışması yapanlara, lojistik destek şebekelerini oluşturanlara ulaşmamıştır bu gösterge. Gerçekten de bizi en fazla destekleyen şehirlerde orta sınıf, kırda köylüdür. Tutuklananlar ve tanınanlar arasında elbette köylüler olmayacaktır, çünkü kır gerillası henüz başlatılmadı.,Ve kırlarda hazırladığımız yeraltı üslerini ise hiç kimse bilmiyor. Henüz mücadeleye tam olarak katılmamış olan işçi sınıfını iyi tanımak gerekir. Bu olgu Brezilya'ya özgü tarihsel koşulların bir sonucudur. bizde sendikal eylem 1930'a doğru ve Devlet Başkanı Vargas'ın itişi ile ve bağımlı bir şekilde başladı. İşçi başarıları yoktu, çünkü mücadele olmadı. Vargas'ın istediği bir liberallik vardı. Sendikalar her zaman 'Çalışma Bakanlığı'na bağlıydı, sonuç.Özerklik yoktu. Ayrıca, hiçbir zaman sendikal birlik kurulamadı. Hükümet, hareketleri parçalamakta özel bir özen gösteriyordu” bu da tabanı, zaten hükümetin kuyruğunda olan yönetimi körükörüne taklit etmesini doğurdu. En nihayet, işçiler etkinliklerini ortaya koyduklarında da, campo'dan,gelen ve onların yerine işe koşulacak binlerce göçmen daima hazırdı. Tüm bunlar, her şeye kaşın örneğin Sao Paulo'nun banliyösü Osasco'da olduğu gibi çok şiddetli grevlere girişilmesini önleyemedi. Sonunda, mücadelenin gelişmesi ile beraber, proletarya kendisini yollar kavşağında bulacak ve seçimini yapmaya mecbur kalacaktır. Mücadeleyi seçecektir, çünkü tarihsel olarak burjuvazi kendisinin sınıf düşmanıdır.
— Kır gerillası, ülkenin bir çok noktalarında birbiri ardınca mı başlatılacaktır?
— Evet. Brezilyalı ve Amerikalı büyük toprak sahiplerine karşı hücuma geçeceğiz. Köylüleri sömürenleri ve onlara eziyet edenleri rehin alacağız veya öldüreceğiz. Büyük Hacienda'ların tahıl ve besinlerini köylülere vermek üzere ele geçireceğiz. Kır ekonomisini çıkmaza sokacağız, ama ne olursa olsun kesinlikle hiçbir bölgeyi, araziyi savunmayacağız. Savunmak, yenilgiye uğramak demektir.
Şehir gerillasında olduğu gibi her zaman, her yerde, insiyatif bizim elimizde olmalıdır. Saldırı, zafer demektir. Diğer önemli bir nokta, da hareketliliktir. Çemberden ve baskıdan kurtulmak ve de insiyatifi kaptırmamak için hareketlilik mutlak gereklidir. Gözden kaçırmamışsınızdır herhalde, yarınki eylemlerimizi çoğunlukla duyuyoruz, tasarı şeklinde, bu da stratejimizin bir bölümüdür.
Bu taktik, düşmanı, birliklerini dağıtmaya ve hücum ve savuma planlarını çizmeye zorluyor, böylece kendiliğinden savaş insiyatifini yitiriyor. Düşman, ne yapacağımızı biliyor ama, nerede, ne zaman, nasıl yapacağımızı bilmiyor. Böylece her,zaman üstün durumda oluyoruz, düşman için bu durum, devrimci savaşın en cehennemi görünüşlerinden biridir. Diğer önemli bir ilke de, dümen çevirmesini bilmektir ki, zaten bu işi de halk yapmaktadır.
— Regis Debray'ın fikirlerine karşı mısınız?
— Bazı fikirleri bana yararlı oldu, daha çok "ayaklanma fokosu” teorisine ilişkin yönlerine karşıyım.
— Çoğunluğu Amerikan yerlisi olan ve tarihsel nedenler yüzünden beyazlara ve melezlere güvenemeyen Brezilya köylüleri, Bolivya köylülerine oranla mücadeleye daha çabuk girebilecekler midir? Diğer bir deyişle, Brezilya köylüsü daha mı açıktır?
— Brezilya'da bu "açıklık" sorunu yanlış konmuş bir sorundur. Gerçek sorun, gerilla enfrastrüktürü sorunudur. Brezilya'da siyahların, beyazların, melezlerin (çn. Zenci-Beyaz melezi), Yerli-Siyah, Yerli-Beyaz melezlerin, öğrenci ve aydınların desteği ile, hatta bazen, örneğin Juliao Francisco'nun köylü birliklerinin giriştikleri gibi, çok şiddetli siyasi hareketlere katıldıkları birçok kırsal bölgeler vardır. İşte bu insanlarla geliştirmek gereklidir sözünü ettiğim enfrastrüktürü, insanların taşınmasını ve besinini sağlayacak olan onlardır, yol göstericiler onlar olacaklardır. Hatta şimdiden söyleyebilirim ki, haber alma şebekeleri bile köylüler tarafından oluşturulacaktır. Silahlı gruplar tarafından desteklenecek olan, kendi acil gereksinimlerini dile getiren hareketler de çıkış noktası olabilir. Daha sonra, belkemiğimizi sağlamlaştıracak olan ezilen köylüler gerillaya sığınacaklardır.
— Ya cangaço? Congaciero'lar için söz konusu olduğu gibi, kır gerillası da işi "kibar haydutluk”şeklinde çığrından çıkaramaz mı?
— Mücadele genel bir strateji içinde ve sınıf mücadelesi şeklinde yürütülürse bu olanaksızdır.
— Kıta çapında genişleme, stratejinize üstünlük mü sağlar, yoksa yıkıcı mıdır?
— Üstünlük sağlar. Bizde, sömürgecilik kıyı boyunca olagelmiştir. Burjuva iktidarın baskı güçleri (birlikler silahlar, meclisler, (sayfa 55) hapishaneler) buralara yerleştirilmiştir. Düşman içeriden batıya doğru zayıftır, bu bölgede, kıyıdan itibaren stratejik çember pratik olarak olanaksızdır. Kıyı şeridini (yaklaşık 500 km) içeriden ayıran büyük doğal engeller vardır. Irmaklar, sierralar çalılıklar. Ayrıca, Brezilya'nın en iç kesimleri gerillanın kökleştiği ülkelere sınırdır. Brezilya'nın kıtasal boyutları "fokocu” teori elverişsiz kılar, ama bizim devrimci savaş stratejimize üstünlük sağlar.
— Bu yıl içinde, halkın şehir gerillasına karşı olan tutumunda olumlu bir gelişme görebildiniz mi?
— Radyoda manifestoların okunması, yankee elçisinin kaldırılması gibi bazı eylemlerde, evet. Çünkü bu gibi eylemler halkı mücadelemizin siyasal anlamı üzerinde aydınlattı ve harekete karşı geniş ilgi uyandırdı. Aynı şekilde bankalara karşı girişilen "soygunlar” da bu amaç doğrultusundaki eylemlerdir, çünkü fakirler çok iyi bilmektedirler ki, ele geçirdiğimiz zenginlerin bu parası kendilerini ezenlere karşı savaşmak üzere kullanılmaktadır.
— Brezilya için olan stratejiniz kıta devrimci stratejisi içinde yer almış mıdır?
— Elbette, çünkü Kuzey, Amerikan emperyalizminin genel planına bir Latin Amerika genel planı ile cevap vermek gerekir. komşu ülkelerde ve bizimle aynı görüş alanı içinde savaşanlar başta olmak üzere, kıtanın bir çok devrimci örgütleri gibi biz de O.L.A.S.'a bağlıyız. En nihayet, Küba'yı emperyalist çemberden kurtarmak ve ya emperyalizme karşı her yerde savaşarak Küba'nın yükünü hafifletmek, bu ülkeye karşı en önde gelen bir görevdir. Küba Devrimi, Latin Amerika Devrimi'nin öncüsüdür, bu öncü mutlaka hayatta kalmalıdır.
— Küba'dan silah ve para alıyor musunuz?
— Hayır. Brezilya'da Fidel Castro'da bulunandan çok daha fazla silah ve para mevcut. Zaten düşmanın silah ve parasını ele geçirmek, stratejimizin bir gereğidir. Böylece düşman zayıflatılıyor ve bir devrimci savaş ortamı yaratılıyor.
— Niçin, hiçbir zaman Alman veya Japon emperyalizmini değil de hep Amerikan emperyalizmini suçluyorsunuz?
— Çünkü askeri dikta ve burjuvazi en başta Amerikan emperyalizmine dayanıyor. Elbette diğerlerinin aşkından ölmüyoruz, ama kırılması gereken ilk önce Amerikan emperyalizmidir. Diğerleri bu yıkıntının ardı sıra geleceklerdir.
— Bazı sol klikler, sizin yönettiğiniz A.L.N. (Ulusal Kurtuluş Ordusu)'i, anti-oligarşik ve Ulusal kurtuluş mücadelesi yürütüp de sosyalist devrimi yapmamakla suçluyorlar?
— Sosyalizmden önce karşı devrimcilerin bürokratik ve askeri mekanizmasını tasfiye etmek ve ülkeyi Kuzey Amerikan işgalinden kurtarmak gereklidir. Bu konuda zaten O.L.A.S.'ın genel duyurusunu izliyoruz. Küba örneğinde olduğu gibi, bu doğrultuyu izlemek, ister istemez sosyalizme götürecektir bizi.
— Gerilla, düzeni gerçekten tehdit etmeye başladığı zaman askeri dikta ve burjuvazi Amerikan askeri müdahalesini isteyebilecek mi?
— Amerikan birliklerinin müdahale edecekleri kanısındayım. Herkesin bildiği gibi, bugünkü ekonomik işgal aynı zamanda bir askeri işgal olacaktır, o zaman Brezilya, onlarca bu kez daha büyük yeni bir Vietnam olacaktır...
— Brezilya'da ordu içinde iktidarı ele geçirebilecek ve Perulu generallerinkine benzer bir siyaset uygulayabilecek yetenekte milliyetçi veya "nasırcı” bir akımın doğması mümkün müdür? Mümkün olduğunu kabul edersek, bu halde stratejiniz yeniden ele alınacak mı?
— Böyle bir akım var zaten, ama kendisini kabul ettirecek şanslara sahip değil. Zaten Brezilya'nın bugünkü durumunda, sadece emperyalizme karşı olmak, katıksız demagoji yapmaktır. Bizde gelişim koşulları Peru'nunkine oranla daha olgundur, Brezilya, Peru'ya nispetle daha karmaşık bir yapıya sahiptir. Nasırcı denen akım kendisini kabul ettirse bile, bu, stratejimizde kesinlikle hiç bir değişikliği gerektirmeyecektir, çünkü nasırcı bir iktidar bir burjuva iktidar olarak kalacaktır, toplumsal yapı eskisinin aynı olacaktır. Eklemek gerekir ki, bugünün Brezilya'sı, cuntanın iktidarı, ele almasından önceki Peru değildir, burada, orada olmayan bir devrimci savaş durumu var. Bu durum, çeşitli eğilimlerin çatışması yerine, silahlı güçlerin birliğini gerektiriyor. Vatansever askerlerin Brezilya'da tek seçim yolu vardır. Boşaltmak veya sabote etmek.
— Pravda'nın, elçi Burke Elbrick'in kaçırılma olayını "ne idüğü belirsiz bir grubun işi” olarak nitelediğini bir Brezilya gazetesinde okudum. Ne düşünüyorsunuz?
— Gerçeği öğrenme imkanı olduğu halde, Pravda yanlış haber almıştır.
— Barış içinde bir arada yaşama?
— Bu Sovyetler'in bir sorunu. Bizim için, Üçüncü Dünya insanları için olmaz böyle şey.
— İktidarın ölüm tehditlerinde bulunması bir şey değiştiriyor mu?
— Dikta sadece, olan bir durumu yasallaştırdı. Bundan önce, zaten arkadaşlarımızı öldürüyordu. Bu ölüm tehdidi numarasını biz de kullanıyoruz.
— Bir sıra özerk devrimci grupların ortaya çıkması olumlu mudur? Şayet olumluysa, koordinasyon ve stratejik bütünlük sorunları nasıl çözümleniyor?
— Olumludur, çünkü bu, baskının darbelerini hafifletiyor, küçük gruplar düşüyorlar, ama Devrimci Hareket'in omurgası sağlam kalıyor. Ulusal Kurtuluş Hareketi'ne baskı güçleri, pratik olarak erişemediler. Bu hareket Brezilya'nın her yönüne kök salmıştır. Amazon ağzından Uruguay sınırına dek. Savaş bütünlüğüne ve koordinasyonuna gelince, ideolojik ve stratejik görüşlerle özdeşlik gösterir, bu grupları tek ve geniş bir harekete sokan aynı stratejinin uygulanmasıdır. Bu hareketin yönetimi, savaş içinde doğacak ve kendisini kabul ettirecektir.
Ayrı örgütlerden gelen erkek ve kadın arkadaşların bir grup ayrılacak ve devrimci girişimi sonuna dek A.L.N.'in görevi,de, yardım etmek, destek olmak, silah sağlamak ve bu özerk grupların militanlarını yetiştirmektir.
— Bu devrimci girişimi, kendinizin sonuca götürebileceğini umut etmiyor musunuz?
— Problem bu değildir. Devrim bir veya bir kaç kişinin işi değildir, halkın ve onun öncüsünün işidir. Benim rolüm, sadece, başlatıcı kıvılcımı vermekti. Örgütümüz, büyük çoğunluğuyla, yirmi beş yaşından genç kişilerden kuruludur. Liderliği almak, onların mükemmeliyetine bağlıdır. Ve ergeç onlardan biri, bayrağımı, ve hatta gerekirse, silahımı benden devralacaktır.
— Rio-Sao Paulo çizgisi, Ekim Devrimi'nde Moskova-Leningrad çizgisinin rolünü oynayabilir mi?
— Rio- Sao Paulo- Belo Horizonte üçgeni emperyalizmin, burjuvazinin ve latifundium'un candamarıdır. Devletin gücü (ekonomi, yatırımlar, silahı ve polisiye güçler, propaganda araçları, kültür vb.) burada yoğunlaşmıştır. Yakın zamana değin devrimin başlatılacağı en uygun bölge olarak Kuzey Doğu gözönüne alınıyordu ve Rio- Sao Paulo- Belo Horizonte kesiminin, Kuzey Doğu'da yer alacak her türlü devrimci atılışı boğacak yolları bir araya getirebileceği unutuluyordu. Biz de, devrimci çalışmanın merkezini ülkenin kuzeyine taşımaya karar verdik. Deney bize bunun doğruluğunu kanıtladı. Diktanın, üçgen oluşturan bu candamarın sarsmayı başardık. Baskı güçlerini, bize karşı daha çok uğraşmalarını gerektiren bu üçgenden dışarı çıkmamaya zorluyoruz ve Kuzey-Doğu'da ve diğer yerlerde harekâtta bulunan devrimci güçleri bastırmalarını, bu üçgen içindeki eylemlerimizi sürdürerek engelliyoruz, Rio-Sao Paulo-Belo Horizonte üçgenindeki karşı-devrimci güçlere indirilen darbeler kesindir, en şiddetli darbeler de zaten buraya indirilmelidir. RioSao Paulo çizgisi ile Moskova-Leningrad çizgisi pek karşılaştırılamaz, çünkü 1917'de bu şehirlerin işlevi, bir devrimci savaş stratejisi içinde bizim durumumuzda olduğu gibi o kadar hesaba katılmıyordu. Bununla beraber yine de bir benzerlik vardır. şayet, karşı devrimin candamarı olduğu düşünülürse...
( Ekim 1969'da Conrad Detrez tarafından derlenen bir mülakat.)