Conrad Detzer
Devrimci Savaş Stratejisi Üzerine








Eriş Yayınları tarafından düzenlenmiştir.
kurcep@gmx.net
Özgün biçimiyle Acrobat Reader formatında:
Şehir Gerillasının Elkitabı (653 KB)
e-book formatında:
Şehir Gerillasının Elkitabı (194 KB)





      Dünya sosyalist devriminin bütünleyicisi olarak, Küba Devrimi, marksizm-leninizm'i yeni bir fikirle zenginleştirdi. Gerilla savaşıyla iktiderı ele geçirmek ve emperyalizmi kovmak mümkündür...
      Carlos Marighella, Komünist partisi'nden ayrılmasının[1] ardından silahlı savaşın gelişim çizgisi içerisinden bu ilkeyi açıklığa kavuşturmak isteğindedir. Bu andan itibaren sıkı devrimci çalışma aşaması sonunda kaleme aldığı yazıların, hiç kuşkusuz, noksan, tamamlanmamış bir yanı olacaktır. Tarih durmaz. Marighella, bugünün düzensiz ve karmaşık ortamını kesin ve sağlam bir sonuç alabilmek için doğru değerlendirmeye çalışmaktadır. Brezilya'nın sürekli siyasi buhranını bir savaş konumuna dönüştürmek yolu aramaktadır, devrimci savaş konumuna Çünkü, ona göre, ülkesinde marksizmin yansıması bu şekildedir.
       "Şehir Gerillası El Kitabı” en tamamlanmış yazısıdır. Rio Sao Paulo ve Belo Horizonte şehirlerinde yaklaşık olarak iki yıl süren savaşlarla beslenmiştir. Yazarın ölümü, bu broşürü, bir çeşit kendi "gerilla vasiyetnamesi” haline getirmiştir.
      Bu elli sayfalık broşürde en dikkati çeken, heşeyden önce teknik, pedagojik yönüdür. Yazarın kesin siyasi tutumu, broşürün her yerinde açıkça belli olmaktadır. Bu yazı, şehir gerillası üzerine bir tez değildir. "Ateş grupları” dediği topluluklar ile kitle eylemi arasındaki, öncü ile proletarya arasındaki, şehir gerillası ile kır gerillası arasındaki siyasi ve ideolojik ilişkileri burada incelememektedir. Bu, her şeyden önce, bir savaş aracı, apansız eylem için yol gösterici bilgiler bütünüdür.
      Bundan sonra yayınlanan iki belgede bu çeşit sorunlara eğilinmiştir. Aynı zamanda, militanların kullanılmasına ayrılmış yazılarda da [2] bu tutum göze çarpar. Komünist Partisi Yürütme Kurulu ile Fidel Castro'ya yazdığı iki mektupla, kendisini, "milliyetçi” denen burjuvazinin kuyruğuna takılarak parlamenter yoldan iktidarı ele geçirme stratejisini bir kenara atmaya iten ve gerilla savaşı ilkesine bağlayacak siyasal ve ideolojik nedenleri öğreniyoruz. Ölüm, onu, devrimin gelişimin nasıl gördüğüne dair başka açıklama yapmak olanağından yoksun kılacaktır. O sadece devrim yolunu açmağa zaman bulabilmiştir. Esasen onun isteği de bunu gerçekleştirmektir.
       
      Eski bir devrimci gelenek
       
      Brezilya devrimci hareketi, ülkenin tarihine derinlemesine kök salmıştır. 18. yüzyıl'dan beri ulusun kaderini tayin eden üç ırk, çağlara göre değişen "ezenler”e başkaldırır 1624-1649 arasında yerliler ve siyahlar, Hollanda işgal birliklerini Bahila ve Pemambouc'tan kovmak üzere Portekizli toprak yarı-köleleri ile birleşirler. Aynı zamanda köle toplulukları plantasyonları boşaltırlar ve şefleri Ganga Zımba ve Zumbi'nin yönetiminde, Alagoas eyaletinin içerlerinde, sömürgeci hükümetin askeri birliklerine karşı elli yıldan uzun bir süre savunacakları Palmereler zenci cumhuriyetinin temelini atarlar. 18. Yüzyılda Minas Gerais'te,. 7 Eylül 1822'de, Portekiz egemenliğine karşı birleşenlerin şefi Tirabentes'in öldürülmesinden otuz yıl sonra, ulusal bağımsızlık savaşları başlar. İmparatorluk başkentinden uzaktaki eyaletlerin tutucu iktidarlarına karşı bir dizi halk ayaklanması birbirini kovalar. İstenilen sömürgecilere bağımsızlığı kabul ettirmektir. Bunlar, para'da "Cabanda” (1883-1836), Rio Grande do Sul'da "Farrapoların Devrimi” (1825-1845) Maranhao'da "Balaiada” (1838-1841), Pamambouc'ta "Praieira devrimi” adlarıyla tanınan başkaldırılardı. Köylü kitleleri bu silahlı savaş hareketlerine katılmışlardır.
      Bağımsızlığın ele geçirilmesi ve sağlamlaştırılması ansiklopedist fikirlerle beslenen ve fransız devriminin uykudan uyandırdığı aydınların koruyuculuğuda yapılmıştır. Aynı ideolojiyle, birinci imparatorlukta aynı düzeyde olan köleci iktidara karşı savaşa girişeceklerdir. Recife ve Sao Paulo'da 1827'de kurulmuş hukuk fakültelerinin ilerici öğrencileri de bu savaşa katılırlar. 1888'de köleliği' yıkan yasa ilan edilir. İmparatorluk, darbeye dayanamaz, bir yıl sonra da cumhuriyet ilan edilir.
      1896'da başkaldıran Camudos'un aç köylüleri, Antonio Conselheiro'nun yönetiminde, arka arkaya üç çıkarmaya kahramanca karşı koyarlar. Dördüncüsünde, başkaldırı ezilir ve Camudos kasabası, Kartaca'ya döndürülür. 1912'de, ülkenin güneyinde, Constestado'da benzer bir ayaklanma başgösterir. Bastırılması üç yıl sürer.
      Tüm bu savaşların tarihinden bize geniş bir bilgi hazinesi kalmıştır. Ortaya koyduğu gerçekler.
      1) Kurulmuş düzen'e karşı silahlı başkaldırı halkçı bir gelenektir ve katıksız Brezilyalıdır, Brezilya'nın kendisi kadar eskidir, ve hiç de burjuva düşünürlerinin ileri sürdükleri gibi yeni önem kazanmış, "dışarıdan gelme” bir ideoloji değildir.
      2) Bu gelenek, burjuva çizgisinin başka bir yanının da çürümüşlüğünü göstetir: Pasifizm ve "Brezilya insanlarının”toprağa bağlılığı. Oysa, kendileri de aynı. toplumun insanları olan bujuvalar ve onların iktidarları, Brezilya köylüsüne atfettikleri bu yapısal özellikleri kendileri için geçerli saymamaktadırlar. Egemenlik altında tuttukları insanlara sunduklan bu afyondan elbette kendilerini uzak tutacaklardır. [3]
      Yüzyılın başında, devrimci harekete marksist fikir ve uygulamayı getirenler, İspanyol ve İtalyan göçmenleridir. Aralarından bir çokları, özellikle anarşistler, sendikal militanlık üzerine tecrübelidirler. Emekçi grupları yaratıyor ve ilk işçi grev ev gösterilerini (1917 Sao Paulo grevleri) düzenliyorlar. bu savaşlara Rus Ekim Devrimi'nin başarısı da eklenince, Komünist Partisi'nin kurulması için elverişli koşullar sağlanmış oluyor. Bu dönemde de hakim toplumsal çelişki, proletarya ile burjuvazi arasında değildir. Proletarya, nicelikçe çok küçük ve hiçbir şekilde sınıf bilincine sahip değildir. Etkisini artırmakta olan küçük burjuvazi Brezilya'da en köklü unsurdur, büyük toprak sahiplerinin elindeki siyasal iktidara da göz diken odur. Henüz komünist olmayan Luis Carlos Prestes, küçük burjuvaziye bağlı radikal subaylar grubunda yeralır. Getulio Vargas'ı iktidara getiren 1930 bujuva devrimine katılır. "Sol” (tenentismo) teğmenlerin programında yazılı olan toprak reformu gerçekleştirilmez, umduğunu bulamayan Prestes, daha sonra genel sekreteri olacağı Komünist Partisi'ne girer. 1935'de Komünist Entemasyonal tarafından desteklenen Parti, kontrolü altında bulundurduğu askeri birlikleri ayaklandırarak iktidarı almayı dener. Prestes'in "Uzun Yürüyüş” olarak adlandırdığı, ülkeyi kuzeyden güneyi aşan hareket yapılır. Ülkeyi şiddet denizinde bocalatmayı dener... Hareket kana boğulur. Prestes da dahil olmak üzere, komünistler içeri atılırlar veya Vargas'ın diktatörlüğünün son bulduğu 1935'e değin yeraltına inerler.
      1935 ayaklanması başarısızlığının önemli sonuçlarından birisi, K.P'nin ve en önde şefinin, bundan böyle her türlü silahlı savaş stratejisinden vazgeçmesi ve uzlaşmacı, barışçıl mücadeleye bağlanması, seçimleri temel silah olarak kabullenmesidir. Marighella, bu davranışa karşı sert bir eleştiride bulunur. (aynı zamanda bir özeleştiri anlamındadır bu, çünkü, susması ile yön değişimini onaylamıştır). "Gerçekte, B.K.P'de 1935 silahlı ayaklanmasından sonra birbirini izleyen yönetimler, kendilerini bujuvazinin eline teslim etmek ve hareketi, onların ideolojik ve siyasal liderliğine bırakmak üzere devrimci yolu terk.ettiler. Bujuvaziye bazan ilericilik, bazan "milliyetçi” yaftaları yapıştırarak oportünistliklerini maskelemeğe çalıştılar.”
      1960'a doğru, komünist olmayan bir "sol” ortaya çıkar ve hızla gelişir. Küzeydoğuda, avukat Francisco Juliao, Köylü Birlikleri (Ligas Camponesas) adı altında eğittiği, örgütlediği geniş köylü yığınlarını harekete geçirir. Aydınlar ve öğrenciler harekete katılırlar. Aynı zamanda Pemambouc devletinin tanıdığı ilk ve tek ilerici yönetici Miguel Arraes lehinde de propaganda yaparlar.
      Güneyde, başka bir yöneteci, Rio Grande do Sul'un iki vekili olan ve de Emekçi Partisi sol kanadının başını çeken Lionel Brizollo, 11 kişiden (grupos dos onze) oluşan şok grupları örgütler, büyük yankılar uyandıran, güçlü bir anti-emperyalist propaganda kampanyasına girişir.
      Nihayet, Küba devriminin zaferi, ülkenin fakültelerinde onbinlerce öğrenciyi heyecana sürükler ve devrimci savaşı ön plana çıkartır. Artık, bu mücadeleye yön verme olanağı mevcuttur. B.K.P. 5 kongresinde reformizmi daha açıkça ortaya koyar, merkez komitesinden kopacak devrimci bir eğilim belirir. 1962'de Çin eğilimli Brezilya Komünist Partisi'ni (P.C. do B.) kuracak olan bu eğilimin liderleri "devrimin barışıl yolu egemen sınıflar tarafından ortadan kaldırıldığına göre, yapılması gereken, yasal mücüdele biçimlerini terketmeksizin, halkı barışçıl olmayan [4] bir çözüm yolu için hazırlamağa ikna etmektir görüşünü ileri sürererler.
      Aynı sene içinde Halk Hareketi (Aéao Popular) adı altında çoğunlukla Katolik Hareketi atılımlarından çıkmış ve kilise hiyerarşisi ile bağlarını koparmış öğrenci ve aydın grupları oluşturulur. Kurulacak kır sendikaları aracılığıyla kitleleri örgütlemek ve siyasal eğitimden geçirmek, bir ulusal okuma yazma planını uygulamak, halk kültürü merkezlerini canlandırmak amacı güden hareket binlerce kişiyi biraraya getirir. Proğramları, kötü bir sosyalizm tanımından esinlenmiştir. İlke Bildirilerinin [5] en önemli tezi, hiç kuşkusuz, K.P. H.'ne özgü "ulusal bujuvazi” görüşünün çürütülmesidir. Halk Hareketine karşı, Brezilya başkentleri gittikçe artan bir hızla yabancı başkentlerle kaynaşmakta, burjuvazi hızla ve tümüyle emperyalizmle bütünleşmektedir.
      İşçi Siyasi (Polop da Inlen Politica Operaria) diye adlandırılan bir başka "devrimci marksist” grubun da, teorik çözümleme düzeyinde, komünist partisi merkez tezleri ile arasında apaçık bulan bir başka "devrimci marksist” grubun da, komünist partisi merkez dek). Bu sürede Komünist partisi "ulusal burjuvazi”ye oynar ve kaybeder. Elbette, Brezilya burjuvazisi içinde de çelişki vardır, ancak, "işbirlikçiler azınlıktadır, büyük çoğunluk kendi sınıfsal çıkarları açısından tekelci yabancı sermayeye karşıdır”, çünkü bu sermaye " kendi işlerinin [6] ilerlemesine engel teşkil eder” demektedir Komünist Partisi. "Ulusal burjuvazi” (orijinalinde "ulus” diye geçmektedir) ile Amerikan emperyalizmi ve işbirlikçileri arasındaki çelişki en önemlisidir. Elbette, bujuvazi ile proletarya arasında da çelişki vardır, ama "bugünkü devrim aşamasında, hemen sosyalist dönüşümlere geçme koşulları oluşmamıştır, bu çelişki kökten bir çözüm yolu için yeterli değildir”. O halde, geriye, proletaryayı "burjuvazi ile birleştirip emperyalizme ve latifundium”a [7] karşı itmek kalmaktadır. Demek ki, savaş, milliyetçi ve anti-oligarşik olacaktır! "Halk kitlelerinin yaşama koşullarında iyileşmeyi ve geniş demokratik özgürlüklerin tekrar kullanılmasını” veya Fransız K.P'sinin ağzıyla, "sosyalizm'e ulaşmak için gerekli aşama”yı, "ileri demokrasi”nin kurulmasını getirecektir.
      Bu durumda, bu görüş, Getulio Vargas'ın güdümüyle kurulmuş, Çalışma Bakanlığına sıkıca bağlı ve tek bir merkezde (C.G.T.) [8] toplanmış, kitlelerin kaderinin düzelmesi için zorunlu "temel reformlar” programını gerçekleştirmesi için hükümete baskı yapan sendikaların görüşüyle birleşir. Kendilerinin bağımlı olduğu iktidardaki "ilerici burjuvazi”ye baskı yapmak... C.G.T.'yi uzaktan yöneten K.P., bu "kuyrukçuluk siyaseti”ni savunuyordu. 15 gün oldukça pahalıya maloldu: Goulart, Amerikan petrol şirketlerini millileştirdi, tarım reformunu programladı ve kira kontrol kararnamesini çıkarttı; Anayasa Değişikliği Kongresi'ne, okuması yazması olmayanlara olduğu gibi, askeri kuvvet mensuplarına da oy hakkı tanınmasın teklif etti. Bu, ilk ve son 15 gündü. Emperyalizm ve kilise tarafından desteklenen gericilik Goulart'ın yolunu tıkadı, römork traktörleriyle beraber devrildi.
      K.P. yönetimi, "güzel” ama tutarsız çözümlerin izlediği bir günah çikartmada bulundu. Bir "siyasi açıklama” da ve Merkez Komitesi'nin [9] imzası bulunan bir yazıda, Parti şu özeleştiriyi yapıyordu: "Her türlü komplonun kırılacağını söylemekle rakiplerinin gücünü önemli ölçüde küçümsemişti... Hükümetin askeri güçlerde indirim yapacağı hayallerini kuruyordu, Birleşik Cephe'nin [10] bazı kesimlerine değin sızan rakip kampta hergün büyüyen kümeleşmeyi görmüyor, halkın güçlerini sadece güçlendirilmesinin dahi, karşı-devrimcileri birleşmeye ve hükümet darbesi yapmaya yaklaştırdığını hissetmiyordu. Yöneticiler, durumun ağırlaştığını görüyorlardı, ama olayların gerçek akışına müdahale etmeye, ciddi tedbirler almaya ve gerçek ihtiyaç duyulan eylem çizgisini saptamaya girişecek güce sahip değillerdi”. Biraz daha ilerde de "barışçıl yola, kendimizi sanki bir daha kalkmamacasına oturttuk ve silahlı savaşın olabilirliğine hiç hazırlanmadık” diyor. Daha sonra, çelişkiye,düşerek "çözüm” olarak aynı sözcü şunu öneriyor: "taktik hedefimiz, ulusal ve demokratik bir hükümet kurmaya ilişkindir..., güçlerimiz, diktaya karşı mücadele için bir Birleşik Cephe kurmaya yönelmelidir. Ama Birleşik Cephe saflarında, kitlesel mücadelenin gelişmesi gerektiğini öne süren komplocu ve askeri eylem taraftarı örgütleri tutan güçlü eğilimler mevcuttur ve küçük grupların kahramanca eylemlerini çok önem veren aşırı görüşler ortaya çıkmaktadır. Bu genişlemesine çalışma ile ciddiyeti şekilde çatışır... ve Partimiz, maceracı atılımları ve kopuk eylemleri etkisiz kılmayı emreder...” Parti yine, "ülkenin yeniden demokratlaştırılması için mücadele” parolası peşindedir.
       "Halk Hareketi” de özeleştirisini yapar. Yöneticilerinden [11] birisinin uzun ve bulanık bir yazısında şu cümle göze çarpar. "Tekelci bujuvazinin diktasına karşı her tür savaş, mutlaka, entemasyonal düzeye ulaşacak ve birden,'emperyalizmin salt egemenliğine bindirecektir.” Açık bir sonuç çıkar buradan:
       "Bugünkü doğru çalışma çizgisi sadece demokratik ve halkçıl hedefler için, Birleşik Cephe'de uzun süreli bir çalışma olmamalıdır; aynı zamanda, kentlerde olduğu gibi kırda da, emekçilerin öncü örgütünün çabasıyla, patronluğa ve hükümete karşı ekonomik savaşı geliştirerek, rejimin ve oportünizmin uzlaşmacı tutumunu düzenli bir biçimde açığa vurarak halkı silahlandırmak, bu çalışmayı devrimci bir niteliğe kavuşturmak gerekir. Halk zaferinin tek garantisi budur.”
      Çin eğilimli komünistler, "bugün devrimci hareket ulusal reformizm ile karıştırılamaz” ve "ülkenin temel sorunları, barışçıl yoldan çözülemeyecektir. Çünkü düşmanları yenmek için halk savaşı giderek kendi silahlı güçlerini yaratacaktır” demektedirler.
      Öğrenci eylemlerini yeniden düzenlemek ve 1966-1968'e dek sokak gösterileri ve fakülte işgalleri yoluyla bu eylemleri kamusal protesto yönüne kanalize etmek görevi, ilk olarak Halk Hareketi'ne düşecektir. 13 Ocak 1968 kansız hükümet darbesi ve onu izleyen şiddetli baskı, örgütlemniş kavgaya son verecektir. Artık tek geçerli yol silahlı mücadele yoludur. ilk önce, iki "fokocu” grup, daha sonra Carlos Marighella'nın grubu silahlı mücadeleye atılırlar. Fokocular, ilk iki atılımda (1965'de Rio Grande do Sul ve 1967'de Sierra de Caparroa'da) yenilirler.
      Bu yenilgilerden ders alarak, "Ulusal Kurtuluş Hareketi”, "devrimci savaş stratejisi” diye adlandırılan Brezilya için geçerli yeni görüş alanı içinde, kastrizmi derinleştirme denemesi de sayılabilen silahlı savaşlar yürütecektir.
       
      Kastrizm'in Derinleştirilmesi İçin [12]
       
      Brezilya nasıl bir ülkedir? "90 milyon nüfuslu ve yüzölçümü sadece S.S.C.B., Çin' ve Kanada'nınkilerinden küçük olan bir ülke.” Brezilya'nın kendi "tatihsel koşullarına” bağlı veriler, çok belirgin olarak, "motoru gerilla olan savaşı [13] şart koşar.
      Çin ya da Sovyetler Birliği'ne güven, hiçbir biçimde starteji değiştirme gerekliliğini gerektirtmez.
      Latin Amerika'nın bu büyük ülkesi, eskiden beri süregelen bir siyasal buhranı yakından tanır. Bu buhran, tarihe karışmış düzenler ile, tek kurtuluş yolu Kuzey Amerikan egemenliğindeki büyük karma monopollerde hızla tamamlaşmakta olan ulusal kapitalizmin evrimi arasındaki çelişmelerin bir sonucudur. "Bu sürekli siyasal buhranı, kentlerde ve kırda bir takım silahlı hareketlere girişerek silahlı çatışmaya dönüştürmek gerekir. Bu da, iktidarı ellerinde bulunduranları, siyasi durumu askeri duruma dönüştürmeye zorlayacaktır. Diktanın yaratacağı bu durum, esasen bir sürü uygunsuzlukların sorumlusu olan rejimin polis ve ordusuna karşı kitlelerin başkaldırmasına sebep kitle ve gerilla öncüsünün birliği Devlet'in bürokrat ve askeri mekanizmasını yoketmeğe ve iktidarın ele geçirilmesine yönelecektir.” Ulusal Kurtuluş Hareketi'nin savunduğu görüş işte budur. Carlos Marighella'ya göre bu Hareket üç aşamadan geçer:
      1- Gerilla gruplarının hazırlanması ve örgütlenmesi.
      2- Gerillanın başlatılması ve kökleşmesi.
      3- Gerillanın gelişimi ve hareket savaşına dönüşümü.
      Gerilla savaşını hazırlamak,ilk olarak "geleneksel sol partilerin, yani, silahlı savaşa karşı olan oportünistlerin her türlü uzlaşmacılığından arınmış bir savaşçılar çekirdeğinin oluşumu”nu gerektirir. Bu savaçılar, ayrıca, "sol”un bu oportünistlerine karşı, siyasal ve ideolojik savaşı yürütebilecek ve de seçtikleri yolu doğrulayabilecek yetenekte olmalıdırlar. Yarının bu savaşçıları, gerillaya girişimin istediği askeri eğitime tabi tutulacaklardır.
      Sonra, kitlelerin de katılmasını ve öne sürülen görüşü kabul etmesini sağlamak, kendi gücüne güvendirmek üzere bu ideolojik savaşı halkın görüşüne sunmak gerekir. Böylece kitleler, devrimcilerin ulaşmak istedikleri üç büyük hedefi tanıyacaklardır: Burjuvazinin ve askeri diktanın devrilmesi, kuzey Amerikan Emperyalizminin kovulması ve bir halk iktidarırın kurulması.
      Gerilla Savaşının ilanı ve kökleşmesi, ülkede devrimci savaş havası yaratmaya başlar. Bu da, seçimler, parlamenter mücadele, örgütlü parti mücadelesi, generallerin iktidarına karşı olan göbekçi, sağcı ve aşırı sağcı parlamenterlerin kümeleşmesi gibi — ömeğin Lacerda, Kubistchek ve Goulart'ı birleştiren "Geniş Cephe”— her çeşit politik manevrayı kendiliğinden geçersiz kılar. Zaten bu kümeleşme, şimdiye değin yaptığı gibi, şiddete başvuracak olan diktaya hiçbir şekilde zarar veremeyecektir.
      Bu ikinci aşama iki döneme ayrılır: Şehir gerillasının başlatılması ve kökleşmesi ile kır gerillasının başlatılması ve kökleşmesi. 1969'un ikinci yarısı boyunca şehir gerillası, sağlam bir şekilde, gerillaların diğer vatandaşlardan görünüşte hiç ayrılmadığı, "suda balık” örneği bulundukları iki insan okyanusu Sao Paulo ve Rio'da kökleşiyordu. Kır gerillası da, aynı yılın sonuna doğru başlatılacaktır.
      General Meria Mattos'a göre bir zamanlar Amerikalı saldırganların yanında halk ayaklanmasını bastırmak yerle bir etme” ile belirlenen beş evreye bölünmüştür.
      1. Propaganda, haberleşme araçlarına, basına, hükümet ajanslarına ve kamu yönetimine kontrol ve sızma.
      2. Grev, boykot, miting ve pasifist gösterilerle yetkenin buyruklarına karşı direnme eylemleri gerçekleştirilmesi.
      3. Silahlı hücumlar, saatli bomba patlamaları, sabotajlar, silah ve para çalınmaları ve rehin almaları gibi terörist eylemlere ilişkin her tür etkinliğin sürdürülmesi.
      4. "Serbest alanlar” veya "kurtanlmlş bölgeler” gerçekleştirme amacını yürüten gerillaların kökleşmesi.
      5. Gerilla'nın düzenli ordu gibi çalışacak bir düzeye ulaşması koşuluyla, Uluşal Kurtuluş Ordusu diye adlandırılan ordunun oluşturulması. [14]
      Yine, aynı General, "Brezilya devrimci savaşı üçüncü evresindedir” der. Birincisiyle ikinciyi, eylem biçimleri açısından birleştiren Carlos Marighella'nın görüşüne karşı olarak, gerillanın, şehir terörizmini ayırmaktadır.
      Bu açıklamalar aydınlatıcıdır. 13 Ocak 1968 hükümet darbesi ilk iki evreyi safdışı kılmak için yapıldı; ama, gazetecilerin, öğrencilerin, aydınların, ilerici rahiplerin ve çok sayıda sendikacının kurbanı oldukları korkunç baskı, "süreci rayına oturtmak”tan başka bir sonuca ulaşamadı, yani sadece üçüncü evreye geçişi kolaylaştırdı. Askeri triumvirliği Cumhurbaşkanı Costa e Silva'nın hastalığından yararlanarak ve Anayasanın 79. Ve 80. [15] maddelerini çiğneyerek iktidara oturan 31 Agustos 1969 üçüncü hükümet darbesi, 27 Eylül'de Ulusal Güvenlik [16] üzerine yeni bir yasanın ilanı gibi baskı tedbirleri alıyor, ama bu tedbirler bütünü aynı çıkmaza giriyor ve mücadelenin bir üst evresine geçişi hızlandırmaya zemin hazırlıyor.
      Gerillanın başlatılması ve kökleşmesi, sadece kendisine özgü taktik ilkelerin gözetilmesine bağlı değildir; kitlelerle, özellikle kırda, kurulacak siyasi ve töresel ilişkinin bir sonucudur. İzlenilen siyasal ve toplumsal görüşlere ilişkin geniş bir haber alma çalışmasını, sağlam bir lojistik dayanağın düzenlenmesini, hiçbir şekilde "kibar haydutluk”a rağbet edilmemesini şart koşar. . "Hareket savaşına dönüşümü sağlayacak gerillanın gelişim aşaması, düşmanı imha hareketini de içerir. Beş koşul üzerine oturur: Gerillanın siyasal gelişimi, ateş gücünün yaratılması, belli başlı muharebe biçimlerinin değişimi.”
      İşte, Marighella'nın başlangıçta çizdiği çizgi buydu. "Fako teorisi”nin katı bir yorumunu yapanların soktuğu çıkmazdan kurtulma isteği açıkça ortadaydı. Kastrizm'e katkısı bu çizgi üzerinde olmuştur. "Che Guevara”nın ölümünün arkasından ortaya çıkan devrimci hareketten zayıflama kadar önemli bir katkıydı bu. Olayları kısaca gözden geçirelim:
      1952 popülist "devrim”i iki büyük hedefe ulaştı. Kalay madenlerinin millileştirilmesi ve büyük toprak sahiplerinin varlığını zayıflatmak için yapılan köklü bir toprak reformu. Ordunun, askeri olduğu kadar siyasal bilince de sahip işçi sendikalarını baltalamak için köylü başarılarını her şeyin üzerinde tuttuğu dönemlerde iktidarı ele geçirmek ve sosyalizme geçişin son aşamasına geçmek, düşünüldüğünden de yakındı. Bu "askıya alınmış devrim” ülkesinde, kitlerin siyasal bilinç düzeyleri yeterli, buna kaşılık rejim ise oldukça halk dışıydı. Küba deneyinden ve Regis Debray'ın teorisinden özümlediklerinden yararlanan Guevara yönetimindeki gerillalar, geleneksel komünist partilerinin reformizmini ve dogmacılığını (çv. hiristiyan dininin dogmacılığı) bir kez daha çürüterek ve silahlı mücadelenin tek geçerli yol olduğunu kanıtlayarak bu And Cumhuriyetini Amerika'nın ikinci sosyalist devleti yapmak üzere harekete girişiyorlardı. Ancak ardarda gelen başarısızlıkların nedenini, stratejik bakımdan kastrizme yüklediler. Bu acele olarak öne sürülmüş bir görüştür. Tarihsel olarak kastrizm, askeri insiyatife devrimci savaş planı üzerinde öncelik tanıma eğilimi şeklinde kendisini gösterir. Bundan dolayı, geleneksel komünist partilerinin, sadece uzun ve boş siyasal mücadelesiyle arasındaki bağları kopanr. Bu görüş açısını savunmak kastrist olmak demektir. Teknik olarak, Regis Debray yeni bir pratik sistemleştiriyor, silahlı savaşın başladığı ve sonrada bölge sakinlerinin devrimci savaşa sürüklendiği, ulaşılması zor (dağlık) bölgelerde kökleşekecek olan (foko) teorisi veya "gerilla ocağı teorisi deniyor bu sistemde, siyasal çalışma bir kenara itilmemiştir. Fakat askeri insiyatiften sonra gelir, askeri yönetim ile kaynaşır ve gerilla ile beraber gelişir.
      Siyasi yanın küçümsenmesi ve askeri yanın büyütülmesi, Guevara ve gerillaların çeşitli bölgelerdeki başarısızlıklarının kastrizme yüklenmesine sebep oluyor.
      Oysa, kastrizm'in tarihsel olarak açıklanabilen iradecilik, ateşlilik ve liderlerinin mertliğine bağlanma tutkusu vardır. Ve bu iradecilik, ideolojik düzeyde olduğu gibi stratejik düzeyde de kitle haretketlerini ele alma biçimlerini belirlemiştir.
      Küba Devrimi öncesine değin doğrudan doğruya Moskova'ya bağlı Latin Amerika Solu, şehir proletaryasını ve onun siyasal bilinç düzeyini, parlamenter düzen için gerçekleştirilmesi olanaksız devrimci dönüşüm için ana etken ve tek yol olarak görmüştür.
      Gerillaların Sierra Maestra'ya yerleşmeleri ve köylülerin harekete katılması bu görüşleri yerle bir etti. Kitlelerin kendiliğindenciliğini ve propagandayı yeterli ve tutarlı tek silah olarak kabul eden Sovyet eğilimli komünist partilerinin oportünistikleri ile proletaryanın işlevine ilişkin dogmatik davranışları aynı şekilde suçlandı.
      1960 Havana zaferinden, "Che”nin Bolivya'da, Lobaton ve La Puente'nin Peru'da öldükleri, Brezilya'da Coparao'nun başarısızlığa uğradığı 1967 yılına değin Guatemalalı ve Venezuellalı mukavemetçilerin durgunluğundan sonra Latin Amerika devrimci solu, daha”bilimsel” yeni daha marksist bir iradeciliğin hegemonyası altında hareket etti. Kıta devrimci hareketinin, diyalektik gelişiminin üç evresini izleyerek gelişeceği de ileri sürülen doğru bir görüştür. Şöyle ki:
      Tez: Siyasetin askerlik üzerine önceliği, proletaryanın işlevini abartma, "ordodoks” komünist partileri yönetimindeki”milliyetçi” veya "ilerici” denilen burjuva güçleri ile güç birliği stratejisi. (1960'a değin.)
      Antitez: Askerliğin siyaset üzerine öneciliği, sefalet koşullarının savaşa katılmayla iteliyeceği köylülüğün "bulunuşu” (kendiliğindencilik), Regis Debray'ın sistemleştireceği ve Fidel Castro ile "Che” Guevara'nın yönetecekleri gerilla "ocağı” stratejisi (Fokoculuk) (1967'ye değin.)
      Sentez: Daha başlangıçta, siyasal ve askeri yönlerin birliği, öncü gerilla ile kitle hareketinin birbirinden kopmazlığı, "devrimci savaş” adına şehir proletaryası ile köylülük arasındaki taktik ilişki.
      Yadsımaksazın, Kastrizm'i aşmaya çalışarak, "Kastroguevaristler” çıkmazından kurtulma yollarını arayarak işte bu sentezci görüş alanı içinde örgütleniyor, Ulusal Kurtuluş Hareketi militanları..
      Ocak 1968 tarihli bir bildirgede [17] bu devrimci mücadelenin derinleştirilmesi isteniyordu. Gerçekten de bildirgede şunlar okunuyordu. "Kırsal ve kentsel bölgelerde üç görüş esastır: Gerilla cephesinde, kitle cephesinde ve dayanışma şebekesinde hareket etmek”. Körükörüne Maoizm'e bağlanılacağına, Carlos Marighella, devrimcilere, klasik komünist kitle çalışmasına "yan çizmemek gerekir” [18] ile kentsel ve kırsal mücadeleyi birleştirmelerini öğütlüyor.
      Mayıs 1969 tarihli bir yazıda Carlos Marighella düşüncesine daha da açıyor.
      "Brezilya'da bugün devrimciler arasında kitle çalışması üzerine iki ayrı görüş vardır. Bazıları kitleleri acil gereksinimlerinden çıkarak devrimci davaya kazanmayı öneriyor. Oysa askeri dikta, kitlelerin acil gereksinimlerinden çıkarak onları devrimci davaya kazanmayı amaçlayan ekonomik mücadeleyi engelleyecek ve zorla karşılık vermekte duraksamayacaktır. Bu tür çalışmada ısrar, davaya kazanmayı amaçlayan ekonomik mücadeleyi engelleyecek ve zorla karşılık vermekte duraksamayacaktır. Bununla "fokocu” görüşten ayrılır. "Bizim çarpışma biçimlerimiz yenidir, Brezilya'da, kesinlikle gerilla ocağı yaratmaya niyetimiz yok. Devrimci savaş stratejimiz, birbirini bütünleyen üç durumu gözönüne alır. Şehir gerillası, kır gerillası ve psikolojik savaş. Gücümüzün en büyük bölümünü kır gerillasına ayırmak gereklidir, kır gerillası fokocu kavramların bir ürünü değildir” tersine, ülkemizin zorunlu kıldığı hareket savaşına girişilmesi halinde gelişecek bir entfrastrüktürün kökleşmesi sonucu ortaya çıkacaktır.” [19]
      Demek ki Marighella, gerilla-parti, ocak-kitle çatışmasını aşmaya çalışıyor, birbirini izleyen her kavramın içeriğini yenileyerek, birbirlerini bütünler hale sokarak, siyasi ve askeri her iki yana da eşit önem vererek, tüm ayaklanma ocaklarının kökleşmesini reddederek...
       
       
      CONRAD DETREZ



Dipnotlar

[1] Algumas questoes sobre as guerrihlas no Brasil, Gizli yayın, s. 1
[2] Temps Modernes, Kasım 1969.
[3] Katolik "düşünürler" ve kilise hiyerarşisi, özellikle erdemli aydınlar topluluğunun şefi M. Gustavo Corcao ve "aydınlanmış" burjuva Amoroso Lima bu tezlerin en büyük savunucusudurlar.
[6] "Resoluçao politica de Convencao nacional dos Comunistas" in Cadernos de Novos Rumos, Rio de Janeiro, 1961.
[7] Büyük toprak mülkiyeti.
[8] Centre General des Travailleurs (Emekçilerin Genel Merkezi).
[9] Bkz: Nouvelle Rvue Internationale'de Lucas Romao'nun yazısı Şubat 1965.
[10] K.P., öncüsü olmak istediği bu Cephe'ye oynuyordu.
[11] Bkz. 0 golpe e a perspectiva do provo, Joa Madeira, Brezilya, Mayıs 1964.
[12] Bu Paragrafta, "Nasserisme, Castrisme ou guerre populaire?" adlı yazımda açıklanan bazı görüşleri geliştiriyorum. Esprit, Eylül 1969.
[13] Bkz: Algumas questoes sobre as guerrilhas no Brasil, s. 1, gizli yayın. Bu paragraftaki diğer alıntılar, aksi belitilmediği hallerde, aynı metinden alınmıştır.
[14] Veja Dergisi'nde yayınlanan mülakat, 1 Ekim 1969.
[15] Madde 79: "Herhangi bir görevden alıkonma durum karşısında başkanın yetkilerini başkan yardımcısı kullanabilir. Madde 80: "Başkan yardımcısını engelleyen bir durumda bakanlık görevlerini sırasıyla Millet Meclisi Başkan, Federal Seneto Başkanı, Yüksek Adalet Divanı Başkanı yerine getirecektir."
[16] "Özellikle devletin dış ve iç güvenliğini sağlamaya yarayan tedbirleri içerdiği gibi", bu yasa ''yıkıcı psikolojik savaş ve devrimci veya saldırı savaşını önleyici tüm baskı tedbirlerini de içerir." (Madde:3)
[17] Bu bildirge Granma'nın fransızca yayınında yayınlandı. 9 Şubat 1669
[18] Bkz. "Questoes:de Organizaşao" s. 3. Temps Modernes, Kasım 1969
[19] Bkz. "O papel da açao revolucionaria na organizaçao" s. 8 ve 9., Temps modernes, Kasım 1969.




Sayfa başına gidiş