Ernesto Che Guevara
Vietnam'la Dayanışma
Güney Vietnam İle Dayanışma Haftasının kapanış konuşması (23 Aralık 1963, Havana) Obra Revolucionaria dergisinin 1963 yılı 34. sayısında yayınlanmıştır.
Eriş Yayınları tarafından düzenlenmiştir. kurcep@gmx.net
Güney Vietnam Kurtuluş Cephesinden Yoldaşlar,
Vietnam Cumhuriyeti Elçisi Yoldaş,
Devrimci hükümet ve Birleşik Devrim Partisi, kendi adına ve Küba halkı adına, silahlı kurtuluş mücadelesinin üçüncü yıldönümünde, Güney Vietnam halkının kurtuluş savaşını selamlamak için beni görevlendirdi.
Vietnam halkının mücadelesi yıllardır sürüyor, artık Vietnam halkını Cenevre anlaşmasına göre yapay biçimde bölünmüş olarak düşünemeyiz. Halk güçlerinin uzun kurtuluş mücadelesi, Vietnam henüz Fransız sömürgeci güçlerinin yönetimi altındayken ve batı ülkelerinde Çinhindi adıyla anılırken başlamıştı.
1954 ortalarında, Latin Amerika'daki tek gerçek demokrasinin yıkıldığı dönemde,* Dien Bien Pu'daki halk güçlerinin zafer haberleri gelmeye başladı. Dünyanın belirli bir yerinde elde edilen başarının emperyalizmin zafere ulaşması anlamına gelmediğini emperyalistlere gösteren bir uyarıydı sanki bu. Aynı zamanda, dünyanın ezilen insanlarına, halk güçlerinin geçici bir yenilgisinin, halkın kurtuluş özlemlerini mutlak biçimde mahkum etmeyeceğini anlatan umut verici bir seslenişti.
[* Guatemala'da, 1951'de halkın oyuyla seçilen Albay Arbenz'in ulusal reformist rejimi, 1954'te CIA'nın finanse ettiği ve yönettiği bir darbeyle devrilmişti.]
Birkaç ay sonra, Fransız sömürgeci birlikleri, tüm Fransız halkının yıprandığı, bıkıp usandığı bu uzun savaşın yararsızlığına kanaat getirerek, savaşı bitirmeyi kararlaştırdılar. Sonuçta, Vietnam'ın ikiye bölündüğü Cenevre anlaşması imzalandı. Bu anlaşma, temel çizgisi bakımından, yıllarca önce Kore halkını ikiye ayıran anlaşmaya benziyordu.
Yine de, Cenevre anlaşması, Vietnam halkının kendi kaderini belirleyeceği genel seçimlerin düzenli aralarla yapılmasını öngörüyordu. Asya topraklarından tümüyle çekilen Fransız emperyalizmi yerini Kuzey Amerika emperyalizmine bıraktı. Kuzey Amerikalılar, herhangi bir serbest halk hareketinin, stratejik bölge saydıkları Güneydoğu Asya'daki sömürgelerini yitirmeleri demek olacağını çok çabuk anladılar.
Bu yüzden, Cenevre anlaşmaları çiğnendi. Bu yüzden, Vietnam halkının iradesi ayaklar altına alındı. ABD daha o zamanlarda planladığı uzun bir yoketme savaşının hazırlıklarına girişti.
Güney Vietnam halkı bir süre sabretti. Savaşın bittiği 1954 yılından, yeniden başladığı 1960'a kadar, halkın tek ve birleşik iradesini kabul ettirmek için birçok barışçı halk gösterisi yapıldı. Sonunda, yeniden silaha sarılmaktan başka çıkar yolun kalmadığı an geldi çattı. Bunun tek çıkar yol olduğunu söylüyoruz, çünkü silahlı güçlerin kısıtlı olduğu, silahsız geniş kitlelerce desteklendiği ve elinde her türden yoketme aracı bulunduran sömürgeci güçlere karşı çarpıştığı bu çeşit halk savaşları, büyük insan kaybı anlamına gelir, kurtuluşun son zaferine ulaşana dek halk güçlerinin katliama uğraması kaçınılmazdır. Fakat, başka çıkar yol yoktu, bu yüzden Güney Vietnam'da savaş yeniden başladı.
Bu sırada, Latin Amerika'da da, halkın uyumadığı, kurtuluşundan henüz umudunu kesmediği tüm dünya halklarına açıklandı. Amerika Birleşik Devletleri, Küba Devriminin kendisi için en büyük sorunlardan biri haline geldiğini kamuoyu önünde itiraf etti.
Yine bu sıralarda, Cezayir'de halkın kurtuluş savaşı doruk noktasına ulaşmıştı. Sonuçta, birkaç yıl sonra, Evian anlaşmalarının imzalanmasıyla Cezayir halkının kurtuluşu gerçekleşti ve şimdiki sosyalist hükümet kuruldu. Amerika, Asya ve Afrika -üç ezilen kıta- sömürgeci güçlerin varlığına daha fazla katlanamayacaklarını açıkça gösteriyorlardı.
O zamandan beri, yeni yeni kurtuluş savaşları patlak verdi: Laos, emperyalist tasarıların gerçekleşmeyeceği kanısına vardıktan sonra, kararsız bir durumda kaldı. Angola ve Portekiz Ginesi'nde doğrudan doğruya gerilla savaşları sürüp gidiyor. Latin Amerika Kıtamızda, -bugün, Nikaragua, Honduras, Guatemala, Santo Domingo, Kolombiya, Venezüella ve Paraguay'da- halk güçleri varlık gösteriyor, aynı zamanda halkı ezmek ve özgürlükleri baskı altına almak için kurulmuş orduların güçsüzlüğünü kanıtlıyorlar.
Bu yılın son aylarında, kıtamızda, Venezüella halk güçleri ve Güney Vietnam'da kurtuluş ordusu büyük zaferler kazandılar. Son çarpışmalarda düşmana verdirilen kayıplar -dört bin tutsak ve kaçak, dört bin ölü ve yaralı- Güney Vietnam Kurtuluş Ordusu'nun gücünü gösteriyor. Kuzeydeki dağlık bölgelerde bulunan askeri üsler kurtarılmış bulunuyor ve Güney Vietnam silahlı güçleri ovalara ve başkent Saygon'a doğru ilerleyerek, Güney Vietnam'ın kukla hükümetinin gücünü günden güne azaltıyor .
Bu mücadelenin ne kadar süreceğini önceden söyleyemeyiz. Bunlar, çok uzun mücadeleler, ya da büyük fedakarlıklar isteyen, çok yavaş ilerleyen süreçlerdir. Fakat, geometrik bir artışla, halk güçleri mücadeleye kazanılır ve güçler ilişkisi Halkın Partisine açık kapı bıraktığı anda, çarçabuk çözüme varılır.
Küba'mızda bu böyle oldu, Kuzey Vietnam'da böyle oldu, Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla sonuçlanan uzun bağımsızlık savaşında da böyle oldu.
Belirli bir anda, halk güçleri öylesine gelişir ki, derhal geniş çapta bir saldırıya geçer, gerilla birliklerini, düzenli ya da yarı-düzenli ordulara dönüştürür, basit gerilla eylemlerinden yürüyüş kollarına, taktik harekatlara geçer ve çok geçmeden ezici güçleri darmadağın ederler.
Güney Vietnam'ın kesin kurtuluşunu ne zaman selamlayacağımızı bilmiyoruz. Bugün, silah elde, özgürlükleri için savaşan halkların herbirinin kurtuluşlarına ne zaman kavuşacaklarını bilmiyoruz. Ama sonucun, önüne geçilemez biçimde, tüm halkların kurtuluşu olacağını biliyoruz. Özgürlükleri için daha büyük bir enerjiyle, daha büyük bir inançla savaştıklarında, baskı güçlerinin saldırılarına dayanmak zorunda kaldıkları süre daha da kısalacaktır.
Birkaç ay önce, Güney Vietnam'daki durum, Amerika Birleşik Devletlerini, orada iktidarda bulunanları değiştirmeye zorladı. O günlerdeki diktatör, bunu kabul etmedi. O zaman, ABD, kuklalar emirlere uymayınca neler olacağını bir kez daha gösterdi. Kuzey Amerika haber ajanslarının bildirdiğine göre, diktatör Ngo Dinh Diem ve erkek kardeşi "kaza sonucu intihara" kurban gittiler. Şimdi ölmüş olan Trujillo da, bizim bölgemizde aşağı yukarı onlarla aynı kaderi paylaştı. Emperyalist gücün, iktidardaki eski ekip yıprandığında her zaman yaptığı gibi, taze kan verme girişimine boyun eğmeye razı olmamıştı.
Bununla birlikte, bu gerçekler, Güney Vietnam'da durumun yavaş yavaş baskı güçlerinin kontrolünden çıktığını gösteriyor. Ulusal Kurtuluş Cephesinden gelen yoldaşlar da bunu açıkça belirttiler. Şimdi baskı güçlerinin önünde üç yol var: Birincisi, şimdiki gibi kendilerinden yalnızca bir danışman grubu bırakarak Güney Vietnam'da yerli halktan oluşan bir ordu bulundurmayı, işkence ve sert önlemler uygulamayı sürdürmeleri artık olanaksızdır. Bunun alternatifi, Güney Vietnam'a doğrudan saldırıya geçmek olabilir, kitle halinde yankee güçlerinin Vietnam'ı istilasını deneyebilirler.
Elbette ki, bu durum, mücadeleyi zorlaştıracak, ama, tüm dünya, bu savaşın anlamını daha açıkça anlayacaktır. Bugün, zaferler kutlayıp Güney Vietnam baskı ordusundan 8.000 kayıp verdiklerini açıklarlarken, bu 8.000 ölü arasında, şu ya da bu nedenle özgürlüğe karşı sürdürülen bu savaşa sürüklenmiş kimbilir kaç tane suçsuz insan bulunduğunu, kendi kendilerine sormalıdırlar. Küba'da da, başka iş bulamadıklarından Batista ordusuna girenler, devrimci mücadeleyi frenlemeye hayatlarını adayanlar vardı. Fakat yankee işgal birlikleri Güney Vietnam'a kitle halinde girerse, Vietnamlılar da kime, niçin ateş edeceklerini iyi bilirler. Tüm dünya düşmanın kim olduğunu çok iyi anlayacak, gerçek kimliğini daha çabuk ortaya çıkaracaktır. Bunu, yankeeler de pekala biliyor.
Bugün, Güney Vietnam bayrağını coşkuyla yükseltiyorsak, bunun tek nedeni proletarya enternasyonalizmi ve devrimin bize öğrettiği adalet kaygısı değildir, dayanışmamızın bir nedeni de bu savaş cephesinin Latin Amerika'nın geleceği için son derece önemli olmasıdır.
Orada, Vietnam'da birgün tüm Latin Amerika topraklarında, bizim gerillacılarımızın üzerine saldırılabilecek güçler eğitiliyor. Orada, en yeni yokedici silahlar, halkların kurtuluşuna karşı savaşın en çağdaş teknikleri deneniyor. Şu anda, Güney Vietnam, yankee emperyalizminin sahip olduğu sömürge topraklarının arka bahçesi saydığı tüm Latin Amerika kıtasında ergeç vermek zorunda kalacağı, belki de daha korkunç, belki de daha önemli bir savaşa hazırlandığı muazzam bir laboratuardır.
Amerika Birleşik Devletleri bu savaşı kaybetmenin Kuzey Amerika emperyalizminin de sonu demek olacağını biliyor. Bu nedenle, stratejik öneminin dışında, Güney Vietnam'a bu denli önem vermeleri, burayı Asya'daki tüm sosyalist blok üzerine saldırmak için bir harekat üssü kabul etmeleridir. Bu iki stratejik özelliği Güney Vietnam'ı, yeni yankee yönetiminin karşılaştığı en büyük sorunlardan biri haline getiriyor. Amerika Birleşik Devletleri, bugün, bu konuda ne yapması gerektiğini çok bilinçli olarak çözümlemek zorundadır.
Kimsenin, başka karışıklıklar olmaksızın Vietnam halkının zafere ulaşacağı gerçekten demokratik bir barış formülü düşünmediği, bu formülle ülkeyi birleştirip kuzeydeki kardeşlerinin yaptığı gibi sömürgeciliğin miras bıraktığı geri kalmışlığın ve savaşın yokettiği zenginliklerin temeli üzerinde sosyalizme geçmesini sağlamayı aklından bile geçirmediği açıktır. Emperyalistler başka taktikler üzerinde duruyor, başka bir stratejik yön tutturuyorlar. Neye karar verecekler? Bunu henüz bilemeyiz, fakat kahraman Güney Vietnam halkı için, özgürlükleri uğruna savaşan tüm halklar gibi uzun bir mücadele yürütmenin, pek çok acı çekmenin zorunlu olduğunu anlıyoruz.
Herşeye rağmen, Vietnam'daki kurtuluş güçlerinin canlı varlığı, sürekli başarıları, düşman tarafından en iyi savunulan bölgelere doğru durmaksızın ilerlemeleri tüm halkların aklından çıkmayacak bir örnektir. Bizim burada, Küba'da görevimiz, bu canlı örnekten yararlanmak, adaleti temsil eden ve dünyanın ezilen halklarının büyük kardeşliğinin ayrılmaz parçası olan bu örneği halkımızın iyice öğrenmesini ve anlamasını sağlamaktır. Tüm kıtalarda, halkların kurtuluşları için nasıl mücadele edebileceklerini gösteren bu örneği, tüm yollara başvurarak, ezilen Latin Amerika kıtasına aktarmalı ve böylece Latin Amerika halklarına bir gerçeği daha göstermeliyiz: Barışçı mücadele yolları tükendiğinde, gerici güçler bıkmadan usanmadan halkı aldattığında devrim bayrağı yükseltilebilir ve yükseltilmelidir.
Özellikle bazı belirli ülkelerden sözetmiyoruz. Somut durumları ele alıyoruz. Mücadelenin biçimi, araçları ve başlayacağı an her ülkenin kendi halk güçleri tarafından kararlaştırılacaktır. Fakat, kimyasal silahlara karşın, yankeelerin hergün denediği yeni yoketme araçlarına karşın, mücadelenin nasıl yürütülebileceğini gösteren canlı örnekler karşımızda. Bir an Vietnam haritasına bakıp onun küçücük yüzölçümünü, 20 milyon kilometre karelik muazzam Latin Amerika topraklarıyla kıyasladığımızda, üstelik de çok kolay savaşılabileceğini görürüz.
Bugün birçok Latin Amerika halkı devrim için hazır durumda. Artık mücadeleye girişmiş olanlarla sınırlı değil bu halklar. Henüz savaşa başlamamış olanlar, ama saatin yaklaştığını bilip machete'lerini sabırla bileyenler var. Kuzey Amerika emperyalizminin Latin Amerika'ya ergeç müdahale edeceğini biliyorlar, ama ne denli çok savaş cephesi açılırsa, emperyalizm için mücadelenin de o denli güçleşeceğini de biliyorlar. Artık ülkeler sözkonusu değildir: Örneğin Küba, dünyanın bu köşesinde bir ülke değil, tek bir ülkenin parçasıdır, ayrıca tüm Latin Amerika için bir simgedir.
Mücadeleye girişen her ülke, emperyalizmin mezarının kazılmasına katılacak, bu nedenle bizim desteğimizi ve hayranlığımızı hakedecektir .
Şimdi emperyalistler "kötü örneği" ortadan kaldırmak için Küba'yı yoketmek istiyorlar. Bu hükümetin tüm gerçekleştirdiklerini, tüm toplumsal kazanımları ve tüm hükümet üyelerini yokederlerse zafere ulaşacaklarını, kendilerinden emin biçimde düşünüyorlar. Bunu çok iyi biliyoruz. Bu yüzden, bu, bir ölüm-kalım savaşıdır. Bunu Güney Vietnam halkı da biliyor. Ya zafer, yahut da ezilmiş ülkelerin, emperyalist iktidarın çizmeleri altında yıllarca ve yollarca çiğnenmesi sonucunda yokoluştan başka seçenek kalmamıştır.
Bu nedenle savaşa iyice düşünerek, iyice hazırlanmalı; ama bir kez başlayınca sonuna dek sürdürülmelidir. Ödün ya da ortayol yoktur. Bir ülkenin istikrarını yarı yarıya güvence altına alan anlaşmalar kabul edilemez. Zafer tam olmalıdır. Bu duygularla, halkımız savaşa hazırdır. Cezayir halkının yedi yıl boyunca yaptığı gibi Vietnam halkı da aynı inançla savaşıyor. Ama, onların elinde daha da büyük avantajlar var. Kuzey Vietnamlı kardeşlerinin cesaret verici desteğine sahipler. Fransız boyunduruğunu silkip atmak için dokuz yıl sürekli savaşan bu kardeş halkın örneğine sahipler, bir halkın özgürlüğü uğruna kesintisiz mücadelesinin nasıl olması gerektiğini gösteren bu örneği herkesten daha yakından izliyorlar. Ayrıca, Güney Vietnam'ın nelere katlandığını karşılaştırma yoluyla daha iyi ortaya koyabileceği bugünkü Kuzey Vietnam'ın durumunun oluşturduğu örnek de gözler önünde.
Tüm bu koşullar Güney Vietnamlıların zafere inancını arttırıyor. Tüm bu koşullar nedeniyle, delege yoldaşın da söylediği gibi, Kuzey Amerika emperyalizminin uyguladığı mücadele yöntemleri ne olursa olsun, sonuç Güney Vietnam'ın zaferi ve ülkenin birleşmesi olacaktır.
Ulusal Kurtuluş Cephesinin kuruluşunun üçüncü yıldönümünü kutlama haftası gösterilerinin sona erdiği şu anda, Güney Vietnam'daki kardeşlerimizi silah arkadaşlarımız olarak, dünya tarihinin bu zor döneminde örnek yoldaşlar olarak ve dünya proletaryasının emperyalizme karşı savaşının bu ilk siperlerinde, öncü askerler olarak selamlıyoruz.
Bu nedenle, Vietnam halkını selamlamak için toplandığımızda gerçek bir kardeşi selamlıyor, dünyanın o uzak köşesinde, bizim güvenliğimiz için, bugün ezilen üç kıta olan Asya, Afrika ve Latin Amerika halklarını birleştiren ortak özlemler için savaşan insanları candan kucaklıyoruz.
Yoldaşlar, izninizle sözlerimi, bugün birçok kez tekrarlanan sloganlarla bitiriyorum:
Y aşasın Güney Vietnam halkı!
Yaşasın Güney Vietnam devrimci ordusu!
Yaşasın proletarya enternasyonalizmi!
Emperyalizme ölüm!
Ya özgür vatan ya ölüm!
Venceremos!
Ernesto Che Guevara