TÜRKİYE HALK KURTULUŞ PARTİSİ-CEPHESİ
HALKIN DEVRİMCİ ÖNCÜLERİ
(THKP-C/HDÖ)
28 N O'L U B İ L D İ R İ
İŞÇİLER!
KÖYLÜLER!
İLERİCİ, YURTSEVER VE DEMOKRAT
TÜM HALKIMIZ!
Amerikan emperyalizmi, 11 Eylül saldırılarını bahane ederek, dünya çapında topyekün saldırıya geçmiştir. Dün Afganistan'a yönelen saldırı, bugün Irak'ın işgali amacıyla başlatılan bir savaşa dönüşmüştür. Irak saldırısı, yüzbinlerce askerle, tankla, topla, "akıllı füzeler"le, Amerikan emperyalizminin "yenilmezliği" ve "karşı konulmazlığı" propagandasıyla birlikte başlatılmıştır.
Amerikan emperyalizmi, 1964 yılında Vietnam'a karşı başlattığı savaştan bu yana, ilk kez, tüm dünyanın gözü önünde bir başka ülkeyi açıkça işgale girişmiştir. Bu işgal "globalizm" propagandasıyla, ulusal devletler döneminin sona erdiğinin ilan edildiği ve kamuoyunun buna göre koşullandırıldığı bir ortamda, ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı, kendi devletlerine sahip olma hakkı hiçe sayılarak başlatılmıştır.
Artık hiçbir ulusun, Amerikan emperyalizminin çıkarlarına uygun olmadığı sürece, kendi kaderini belirlemekten, kendini yönetmekten, kendi siyasal yönetimini seçmekten sözedemeyeceği bir döneme girilmiştir.
Artık hiçbir ulus, görüntüsel bile olsa, kendi ulusal toprakları üzerinde egemen olduğunu söyleyemeyecektir.
Artık hiçbir ulus, kendi toprakları üzerinde, göstermelik bir demokrasi oyunu içinde kendi siyasal yöneticilerini seçme hakkına bile sahip değildir.
Bugün, Amerikan emperyalizminin "âli çıkarları" ve bu çıkarları gerçekleştirmek için her türlü zorun, şiddetin ve savaş araçlarının kullanıldığı bir dönem başlamıştır.
Bu dönemin temel unsurları, Amerikan emperyalizminin "askeri teknolojisi" ve her türlü dezinformasyon için kullanılan "medyatik" araçlardır.
"Globalleşme" propagandalarıyla "komünizmin yıkıldığı" bir dönemde dünyaya barış, demokrasi ve refah geleceğinden sözedenler, sol adına sola "üçüncü yol" çizenler, bugün Amerikan emperyalizminin askeri gücü karşısında durulamayacağı propagandasının başını çekmektedirler.
Irak saldırısı öncesine kadar devrimci mücadelenin "bittiğini", silahlı mücadelenin "çağdışı" olduğunu, "solun şiddet kültürünü" yoketmek gerektiğini söyleyenler, bugün Amerikan emperyalizminin saldırganlığı ve pervasızlığı karşısında timsah gözyaşları dökmekten başka birşey yapmamaktadırlar.
"Küreselleşmeye karşı küresel direniş" ya da "küresel intifada" söylemiyle, balonlar, çiçekler, düdükler eşliğinde yürütülen "barışçıl mücadele dönemi", bizzat Amerikan emperyalizmi tarafından sona erdirilmiştir.
Emperyalist dönemin sona erdiği, dünyanın "globalleştiği", dolayısıyla "dünle birlikte gitti cancağızım, ne kadar laf varsa düne ait, şimdi yeni şeyler söylemek lazım" tekerlemelerinin dillerden düşürülmediği, barışçıl ve yasal mücadelenin tek seçenek ve tek yol olarak devrimcilerin önüne konulduğu bir dönem sona ermiştir.
Gün, emperyalizme, emperyalist saldırganlığa karşı, ulusal bağımsızlık için, ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı için, emperyalist sömürüden arınmış bir ülkede özgürce yaşamak için savaş günüdür.
Bu savaş, tarihin kaçınılmaz savaşıdır.
Hiçkimse tarihin bu kaçınılmaz savaşının dışında kalamaz.
Sovyetler Birliği'nin dağıtılmasından sonraki onyıl boyunca "globalizm" propagandasına kapılmış, "çağın değiştiğine" inandırılmış aydınlar, bugün Amerikan emperyalizminin Irak saldırısı karşısında şaşkınlık ve öfke içindedirler. Onyıl boyunca "barış" düşleriyle yasalcılığın şemsiyesinde geçirdikleri güneşli günler onlar için de sona ermiştir.
Onyıl boyunca "globalizm" propagandasıyla aldatılmış, pasifize edilmiş, ideolojisizleştirilmiş bir genç kuşak yaratılmıştır. Bu genç kuşak, "köşedönmeci", "pragmatist" bir dünya görüşüyle yetiştirilmiştir. Bunlar arasından çıkan bir avuç devrimci ve yurtsever ise, yasalcılığın oportünizmi ile şekillendirilmiş ve pasifize edilmiştir.
Böylesi öznel koşullarda, emperyalizme karşı savaşmanın zorunluluğu ne denli kabul edilirse edilsin, bunu gerçekleştirmenin çok kolay olmayacağı ve büyük özveriler gerektireceği unutulmamalıdır.
Bugün, Amerikan emperyalizminin saldırganlığının açık ve görünür olduğu koşullarda, emperyalizme savaşın en büyük engeli, bu yasalcılığın yarattığı tahribat ve onun şekillendirdiği mücadele anlayışlarıdır. Yasal olmayan mücadelenin küçümsendiği, herşeyin ve her ilişkinin deşifre edildiği bir dönem sonrasında, silahlı devrimci mücadelenin yürütülmesi kolay olmayacaktır. Yasalcılığın, barışçıl mücadelenin yüceltildiği bir dönemde, bizzat bu mücadeleyi övenlerin silahlı devrimci mücadeleye ve onun örgütlerine karşı gösterdikleri düşmanlıklar ve saldırıların yarattığı tahribatlar bir yana bırakılamaz. Unutulmamalıdır ki, ülkemizde ve dünyada silahlı mücadeleyi savunan örgütlerin tasfiye edildiği, yasalcılığa yöneldiği bir süreç yaşanmıştır.
Bu tarihsel koşullarda, yasalcılığın, barışçıllığın solda yaratmış olduğu tahribatı ve yanılsamaları ortadan kaldırmak amacıyla ideolojik mücadele yoğunlaştırılırken, bağımsızlık ve kurtuluş savaşı geliştirilmek zorundadır.
Dünya ve ülkemiz halkları, Amerikan emperyalizminin saldırganlığı karşısında hazırlıksız yakalanmıştır. Amerikan emperyalizmi on yıldır sürdürdüğü "medyatik" propagandayla böyle bir ortamı yaratmaya çalışmış ve bunda başarılı da olmuştur. Ancak, aynı propagandayla kendisini "yenilmez", "karşı konulmaz" gösteren Amerikan emperyalizminin Irak'ta karşılaştığı direniş karşısında düştüğü durum, gerçeğin hiç de böyle olmadığını açıkça göstermiştir. Ülkemizde birkaç köylünün attığı yumurtalardan korkarak "güvenlik garantisi" isteyen Amerikan emperyalistlerinin, göründüğü kadar güçlü olmadığı, kof olduğu açıktır.
Yine de hiç kimse, yasalcılığın ve "globalizm" propagandasının yarattığı tahribatları bir yana bırakarak, kısa sürede büyük işler yapılmasını beklememelidir. Biz, THKP-C/HDÖ olarak, bu koşullar altında, emperyalizme ve onun yerli işbirlikçilerine karşı yürüttüğümüz silahlı devrimci mücadeleyi kendi stratejik rotamıza uygun olarak sürdüreceğiz. Hiç bir güç, bizi, silahlı devrimci mücadeleden ve stratejik rotamızdan uzaklaştıramaz.
Amerikan emperyalizminin böylesine pervasız saldırganlığı koşullarında, hiç kimse, bu saldırganlığın barışçıl ve yasal mücadele yoluyla durdurulabileceği hayaline de kapılmamalıdır.
"Bu uzun süreli bir savaş demektir. Ve, bir kez daha yineleyelim, acımasız bir savaştır. Savaş gelip çattığında, kimse onu yumuşatırım diye kendini aldatmasın ve kimse, halkı uğruna katlanabileceği savaşın sonuçlarının verdiği korkuyla, savaşı kızıştırmakta duraksamasın. Bu hemen hemen tek zafer umududur. Saatin çağrısından kaçamayız." (Che Guevara)
YAŞASIN ÖNCÜ SAVAŞI | TÜRKİYE HALK KURTULUŞ PARTİSİ-CEPHESİ |
YAŞASIN HALK SAVAŞI | HALKIN DEVRİMCİ ÖNCÜLERİ |
KURTULUŞA KADAR SAVAŞ | THKP-C/HDÖ |
| 21 Mart 2003 |
THKP-C/HDÖ 28 No'lu Bildiri [pdf dosyası]