TÜRKİYE HALK KURTULUŞ PARTİSİ-CEPHESİ
HALKIN DEVRİMCİ ÖNCÜLERİ
(THKP-C/HDÖ)





26   N O'L U   B İ L D İ R İ



        Yoldaşlar,

        Bundan tam 20 yıl önce, 7 Aralık 1976 günü toplanan örgütümüzün Merkez Yönetimi Öncü Savaşına başlama kararı almıştır. Aradan geçen 20 yıl boyunca, tüm örgütsel faaliyet, bu karara bağlı olarak sürdürülmüş ve yürütülmüştür. Bu yıllar boyunca, pekçok yoldaşımızı şehit verdik, pekçokları yıllar süren tutsaklık koşulları içersinde kaldılar; yüzlerce silahlı eylem gerçekleştirildi. Kimi durumlarda, örgüt saflarında sağ-pasifist eğilimler ortaya çıktı ve örgütsel faaliyeti belirli bir süre dumura uğrattı. Kimi zaman hatalar yapıldı ve bu hataların sonucunda örgütsel yapımız önemli darbelere maruz kaldı. Tüm bu yıllar içersinde, sözcüğün tam anlamıyla, "ateşi ve ihaneti" gördük. Hatalarımızdan dersler çıkardık, sağ-pasifist eğilimleri örgüt saflarından uzaklaştırdık, ama yine de Öncü Savaşını daha üst boyutlara ulaştırabilmek için yeterli olduğumuzu söyleyemeyiz.
        20 yıl süresince, tek amacımız, Öncü Savaşını sürdürmek ve Halk Savaşına dönüştürmek olmuştur. Bugünden düne baktığımızda, alınan mesafe azımsanmayacak düzeydedir. Bu düzeye ulaşmamızda, Aralık 76 Kararları olarak ifade ettiğimiz Öncü Savaşına başlama kararının alınışı belirleyici olmuştur.
        Burada 1976 yılının koşullarını uzun uzun anlatacak değiliz. Ülkemizin içinde bulunduğu koşullar, devrimci mücadelenin geliştirilebilmesi için gerekli olgunluğa sahip olduğu, her türlü tartışmadan uzaktır. Faşist milislerin saldırılarının arttığı bu dönemde, 26 Ocak 1976 günü, Malatya'nın Beylerderesi'nde İlker Akman ve Hasan Basri Temizalp ile Yusuf Ziya Güneş yoldaşlar, 1975 yılında alınmış karar gereğince gerilla eylemleri düzenlemişler ve bu eylemlilik içindeyken girdikleri silahlı çatışmada şehit düşmüşlerdi. Onların örgütsel yapımız içindeki yerleri ve görevleri, sadece bir yöneticilik ve yönetim görevinden çok daha fazlaydı. 1971 sonrasında THKP-C'nin stratejik çizgisinde örgütsel çalışma içinde bulunan birkaç kişiden biriydiler. Tüm örgütsel yapımız, onlarla birlikte oluşturulmuş ve şekillenmişti.
        Böylesine önemli niteliklere sahip yoldaşlarımızı yitirmemiz, örgütsel olarak büyük bir kayıp durumundaydı. Buna rağmen, örgüt kadroları, morallerini yüksek tutmayı bilmişler ve çok kısa sürede örgütsel yapıyı yeniden düzenleyecek duruma gelmişlerdir. Bu öylesine büyük bir çaba ve özveriyle gerçekleştirilmiştir ki, örgütümüz Beylerderesi olayından üç-dört ay sonrasında ülke çapında Öncü Savaşına başlayacak bir düzeye ulaşmıştır. Ve bunu belirleyen Merkez Yönetimimiz, Öncü Savaşını ülke çapında yürütülmesi için Haziran ayında karar aldı.
        Ancak bu sınıf mücadelesiydi. Bu mücadelede, kimi zaman kendi bireysel geleceklerinin kaygısına düşenler çıkmaktadır. Ve Haziran 76 Kararı, örgüt saflarında bu türden unsurların direnişiyle karşılaştı. Örgütsel kararları işlemez hale getirmeye çalışan ve Öncü Savaşına başlama kararını geçersiz kılmak isteyen bu unsurlar, hemen tüm alanlarda ortaya çıkmıştır. Bunlar, ülkemizdeki sınıflar mücadelesinin bu döneminde, mücadelenin nispeten barışçıl yöntemlerle sürdürüldüğü dönemde, belirli fonksiyonları yerine getirmiş kişilerdi. Ancak yeni bir mücadele dönemine uyum sağlayamamışlar ve mücadelenin keskinleşmesinden korkuya kapılmışlardır. İçlerinde bir Merkez Yönetici olmak üzere, onlarcası aylar süren çabalarına rağmen etkili olamamışlar ve örgütümüzün Öncü Savaşına başlama yönündeki kararlılığı karşısında başarısızlığa uğramışlardır.
        İşte Aralık 1976 Kararı, örgütümüzün tüm alanlarda ve tüm gücüyle Öncü Savaşına başlamasını engellemeye çalışan örgüt içindeki pasifist unsurların etkisizleştirilmesinin bir sonucu olmuştur.
        Aralık 1976 Kararı ile, savaşın sorumluluğunu kaldıramayacak olanlar, siyasal olarak cesaret gösteremeyenler, kendi geleceklerinin kaygısına kapılanlar örgütümüzden ihraç edilmişlerdir. "Ayrıca mücadelenin nispeten barışçıl şartlar altında sürdüğü dönemde örgütün içine giren, ağzı iyi laf yapan, herkesi ve her şeyi eleştiren, ancak kendisi de birşey yapmayan (kelimenin gerçek anlamıyla cesaretsiz) bazı unsurlar da birincilerin peşine takılarak gitmişlerdir."
        Aralık 76 Kararı, örgütümüzün kadrolarının ne denli özverili ve nitelikli olduklarını açık bir biçimde ortaya koyan bir karardır. Bu öylesine bir niteliktir ki, tüm kadrolar, yönetici kadrolarından profesyonel kadrolarına, legal alandaki kadrolarından kırsal alanlarda stratejik çalışma içinde bulunan kadrolarına kadar tüm kadrolar, Öncü Savaşına başlama kararını pratiğe geçirebilmek için tüm güçleriyle çalışmışlar ve 26 Ocak Harekâtı'nı gerçekleştirmişlerdir. Onlar, hem politik, hem askeri kadrolar olarak, her alanda çalışmışlar ve savaşmışlardır. Aralık 76 Kararı'nı alan Merkez Yönetimin bir üyesi olan Yüksel Eriş yoldaş, kadrolarımızın ne denli çok yönlü bir mücadeleyi yürütebilecek nitelikte olduğunu gösteren bir örnektir.
        26 Ocak Harekâtı'nın örgütlenmesi için olağanüstü bir çaba gösteren Yüksel Eriş yoldaş, bir devrimcide olması gereken her türlü özelliğe sahipti, o, sözcüğün tam anlamıyla profesyonel devrimciydi ve tüm hayatını devrime adamıştı. Karşılaşılan güçlükler, engeller onu hiçbir zaman durduramamıştır. Ülkemizin güney bölgesinden kuzeyine, batısından doğusuna kadar pekçok yerde örgütlenme çalışmaları yürütmüş ve yönetmiştir. Faaliyet yürüttüğü tüm yerlerde, bugün bile varlığını sürdüren devrimci potansiyel, onun çalışmalarının ürünüdür. Tüm maddi olanaksızlık içersinde, kimi zaman bir otobüs bileti alacak paranın bile olmadığı koşullarda ülkenin her yanına gitmeyi bir görev bilmiştir. O, bir gün bile, yakınmamış, karşılaşılan olumsuzluklardan şikayetçi olmamıştır. Çünkü onun devrimci kavrayışı, bu tür olumsuzlukları aşma yönünde mücadele edilmedikçe, olumsuzlukların varlıklarını sürdüreceği ve ancak gerçekten devrimci insanların tüm olumsuzlukları aşabileceğini bilen bir kavrayıştı.
        Ogünden bugüne kadar geçen 20 yıl, Yüksel Eriş yoldaşın devrimci niteliklerinin ne denli büyük ve önemli olduğunu yüzlerce sefer tanıtlamıştır.
        Örgütümüz, geçen 20 yıllık savaş döneminde, elindeki olanakların sınırlılığına rağmen, tarihsel görevlerini yerine getirmek için tüm gücünü kullanmış ve kullanmaktadır. Bu süreçte gerçekleştirilenler, yapılanlar, Türkiye devrim mücadelesine önemli katkılar sağlamıştır.
        Örgütümüz, her koşulda ve her yerde, elindeki olanakların düzeyine bakmaksızın, sadece ve sadece kadrolarının yüksek niteliklerine dayanarak Aralık 76 Kararı doğrultusunda savaşını sürdürmektedir. Karşılaşılan olumsuzluklar, verilen kayıplar, oligarşinin darbeleri, hiçbir zaman faaliyetlerimizin rotasını değiştirememiştir. Her bir kadromuz, tek başına olduğu koşullarda bile, örgütümüzün kararlarını uygulayabilmek için olanca gücünü kullanmaktan kaçınmamıştır. Kimler ne derse desin, hiçbir zaman, sayımızın azlığına, düşmanın çokluğuna bakmaksızın Öncü Savaşını sürdürmekten ve bu yönde faaliyet yürütmekten uzak durulmamıştır. Bu yıllar boyunca, örgüt saflarında ortaya çıkan sağ sapmaların etkisizleştirilmesi bile, bunu yeterince kanıtlamaktadır.
        Bu savaş yıllarında, elbette saflarımızdan uzaklaşanlar, mücadeleyi terk edenler, devrime ihanet edenler çıkmıştır. Ancak bunların hiçbiri örgütümüzün tarihsel yürüyüşünü durduramamıştır, durduramayacaktır.
        Bu savaş, sınıf savaşıdır. Bu savaşta, tereddüde, kararsızlığa, bocalamaya yer yoktur. İnsanlığın geleceği söz konusu olduğu yerde, tek tek bireylerin geleceklerinin hiç bir önemi yoktur.
        Bu uzun bir yürüyüştür. Bu yürüyüşte sizlerle birlikte olmak, sizlerle birlikte yürümek bizlere onur vermektedir. Ve sadece sizlerin varlığı, insanlığın kurtuluşu için bir umut ışığıdır. Jose Marti'nin sözleriyle, "bugün akkor zamanıdır, yakında yalnız ışık görülecektir."


YAŞASIN ÖNCÜ SAVAŞITÜRKİYE HALK KURTULUŞ PARTİSİ-CEPHESİ
YAŞASIN HALK SAVAŞIHALKIN DEVRİMCİ ÖNCÜLERİ
KURTULUŞA KADAR SAVAŞTHKP-C/HDÖ
Aralık 1996





Sayfa başına gidiş