BİLME
(
Os. Vukuf, İttila, Teşhis, Mâlûmât, Mârifet, İrfân, İlim, Şuûr, Teyakkun, İstihbâr, İdrâk, Âgâh olma, Mehâret, Dirâyet;
Fr. Savoir, Connaitre, Cognition;
Al. Wissen, Kennen;
İng. Knowing, Know, Cognition;
İt. Sapere, Conoscere) Gerçekliğin insan düşüncesinde yansıyarak yeniden üretimi...
Bilmeme (
Os. Vukufsuzluk,
Fr. Ignorer) karşıtıdır.
Kanı, şüphe ve inanma karşıtı olarak da kullanılır. Nesnel gerçekliğin elde edilmesini dilegetirir.
Bilme süreci sonunda
bilgi edinilir. İnsanlaşma sürecinde bilme, zorunlu olarak gerçekleşmiştir. İnsanın insan olabilmesi için ilkin üretmesi, üretebilmek için de bilmesi gerekiyordu. Bundan ötürüdür ki bilme, toplumsal gelişme yasalarıyla koşullandırılmış olup pratikle sıkıca bağımlı olarak gerçekleşmiştir.
Bilme (eşdeyişle nesnelerin özelliklerini ve doğanın yasalarını tanıma) ve
yapma (eşdeyişle doğayı ve toplumu değiştirme) insanlaşma sürecinin karşılıklı etkileşim içinde bulunan birbirleriyle bağımlı iki yanıdır. İnsan yaparak bilmiş, bilince yapmış ve yaptıkça daha çok bilmiştir. Bu karşılıklı etkileşim ya da koşullandırma baltalı insanı atomlu insana kadar geliştirmiştir. Bilme süreci duyumlarla başlar, düşüncede üretilir, uygulamada gerçekleşir. Bilme terimi, klasik falsefede,
bir şeyi başka şeylerden ayırdedebilecek nitelikte öğrenme deyişiyle tanımlanır. Kimi yazarlar,
doğrulama ve
gerçekleme anlamlarını dilegetiren
Fr. récognition deyimini de dilimize
bilme deyimiyle çevirmektedirler.
Ana sayfaya dönüş